Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Metbuli By: armaðan Date: 25 Nisan 2009, 22:17:05
Evliyânýn büyüklerinden. Ýsmi Ýbrâhim, babasýnýnki Ali’dir. Nisbetleri Ensârî, el-Metbûlî olup, lakabý Burhânüddîn’dir. Doðum târihi bilinmemektedir. 1473 (H.877) senesinde Kudüs’e giderken, yolda Südûd denilen köyde vefât etti.

Verâ, takvâ ve zühd sâhibi olan Metbûlî’nin çok kerâmetleri görüldü. Metbûlî, eski Kâhire’nin El-Hüseyniyye mevkiindeki Emîr Þerefüddîn Câmiinin yakýnýnda leblebicilik yapardý.

Metbûlî, Resûlulah efendimizi rüyâsýnda çok görürdü. Rüyâlarýný annesine anlatýrdý. O da; “Er o kimsedir ki, Resûlullah efendimiz ile uyanýk iken görüþür.” derdi. Bir zaman sonra, Resûlullah efendimizi uyanýk bir halde iken görüp konuþtuðunu haber verdi. Annesi; “Ýþte evlâdým, þimdi sen erlik mertebesine kavuþtun.” dedi.

Metbûlî, Birket-ül-Hâc mevkiinde bulunan dergâhýn tâmiri için, Resûlullah efendimiz ile istiþârede bulundu. Resûlullah efendimiz ona hitâben; “Ey Ýbrâhim! O dergâhý tâmir et. Allahü teâlânýn izniyle o dergâh; hacýlar, yolcular ve misâfirler için çok güzel bir barýnak olacaktýr. Doðu tarafýndan Mýsýr’a gelen her çeþit belâya da kalkan ve siper olacaktýr. Burasý mâmûr olduðu müddetçe, Mýsýr da mâmûr olacaktýr.” buyurdu.

Metbûlî, Birket-ül-Hâc mevkiine yakýn yerde hurma aðaçlarýný dikerken, birkaç yerde kuyu açtýrdýðý hâlde su bulamadý. Bu hususta da Resûlullah’tan izin istedi. Resûlullah efendimiz de buyurdu ki: “Ýnþâallahü teâlâ, yarýn sana Ali bin Ebî Tâlib’i gönderirim. O da sana, hazret-i Þuayb’ýn vaktiyle koyunlarýna su verdiði kuyusunu gösterir.” Ertesi gün, Metbûlî, kuyunun yerini gösteren bâzý alâmet ve iþâretleri gördü. Orasýný kazdýrdý. Hazret-i Þuayb’ýn kuyusuna rastladý ve bu kuyuyu açtý. O kuyu hâlâ açýktýr ve istifâde edilmektedir.

Bir kadýn Metbûlî’ye gelip, yana yakýla aðlayarak, oðlunun Frenkler tarafýndan esir edilip götürüldüðünü, onun kurtarýlmasýný istedi. Metbûlî, derhâl Bismillâh deyip duâ etti ve; “Ýþte oðlun geliyor.” buyurdu. Kadýncaðýz, biraz öteden gelen oðluna doðru koþup boynuna sarýldý. Metbûlî, yanýndaki talebelerine dönüp; “Yavrularým, þâhid olunuz ki, Allahü teâlânýn bu asýrda duâlarý ânýnda kabûl olan kullarý vardýr.” buyurdu.

O zamanda yaþayan Ýbn-i Bakarî adlý bir kiþi, birisine zulmedip, o kimse ve çocuklarýnýn sütünü saðdýklarý ineði gasbetti. O mazlum kiþi, gelip durumu Metbûlî’ye arzetti. Metbûlî de hemen merkebine bindi ve Ýbn-i Bakarî'nin evine gitti. Ýbn-i Bakarî, Metbûlî’yi görür görmez yaptýklarýna piþmân oldu ve gasbettiði malý geri gönderdi.

Talebeleri ile birlikte kýrlýk bir arâziye gitmiþti. Talebeleri acýktýklarýndan, canlarý, çeþitli kaplar içinde çeþitli yiyecekleri istedi. Metbûlî onlara, abdestleri alýp daha sonra gelmelerini söyledi. Talebeler geri döndüðünde, hocalarýnýn yanýnda kendileri için hazýrlanmýþ, çeþitli porselen kaplar içinde arzuladýklarý yiyecekleri buldular. Yûsuf el-Kürdî dedi ki: “Biz o yiyeceklerden yedik. Daha sonra hocamýz ayrýldý. Biz de sofrayý yayýlý bir halde býrakýp ayrýldýk.”

Sultan Kayýtbay zamânýnda kýtlýk oldu. Metbûlî’nin dergâhýna beþ yüz kiþi geldi. Metbûlî, her gün bunlara ölçek ölçek hamur yoðurtup, katýksýz yavan ekmek verdi. Bir zaman geldi, oradakiler Metbûlî’den katýk istediler. O da hizmetçisine emredip; “Hurmalýðýn ortasýndaki hasýrý kaldýr ve ihtiyaç kadar parayý oradan al.” buyurdu. Hizmetçi gidip baktýðýnda, hasýrýn altýnda; yukarýdan aþaðý doðru oluk gibi akan altýn ve gümüþler gördü. Ýhtiyaç kadar alýp, gelen misâfirler için onunla katýk aldý. Bir ara dergâhýn hizmet iþleriyle uðraþan bu hizmetçi, Metbûlî’ye; “Efendim, mâdemki bu kadar zenginsiniz, müsâade buyurun da bu paradan fakirlere bol bol verelim.” dedi. Metbûlî; “Ýhtiyaç kadar vardýr.” buyurdu. Daha sonra hizmetçi, parayý gördüðü yere gidip baktýðýnda, hiçbir þey göremedi. Orasýný kazdýðý halde, yine hiçbir þey bulamadý.

Malýna ve makâmýna güvenip baþkalarýna zulmeden birisi, Metbûlî’ye dil uzattý ve; “Varsýn Þeyh beni üflesin.” diye alay etmeye baþladý. O kiþinin bu küstahlýðýný iþiten Metbûlî, haber gönderip; “Ben üfürükçü deðilim. Ancak okumu hangi hedefe yöneltirsem tam isâbet eder.” buyurdu. O esnâda helâya girmiþ bulanan o kiþi gecikince, adamlarý helânýn kapýsýný açtýlar, helâ çukuruna yüzünü koymuþ bir þekilde can verdiðini gördüler.

Metbûlî’nin Mýsýr’da öðle namazýný kýldýðýný hiç kimse görmediði için, bâzý kimseler ileri geri konuþtular. O kimselerden biri Þam’a gitti ve oranýn Beyaz Câmisinde Metbûlî’nin namaz kýldýðýný gördü. Câminin imâmýna, onunla ilgili bâzý þeyler sordu. Ýmâm da, Metbûlî’nin her gün burada öðle namazýný kýldýðýný söyledi. Bu hâli öðrenen kiþi, yaptýklarýna piþmân olup tövbe etti.

Ýbrâhim el-Metbûlî, bir gün bir su kenarýnda olan birisinin ziyâfetine gitti. Ev sâhibi misâfirlere hizmet etmekle meþgûl iken, üç yaþýndaki çocuðu suya düþtü. Fakat kimse farkýnda olmadý. Çok sonra haberi oldu. Telaþla Metbûlî’ye koþup durumu anlattý. O da; “Þimdi doðruca Zâhir Câmiinin karþýsýndaki köprüye gidiniz, orada olmasý lâzým.” buyurdu. Hemen oraya gittiler ve orada buldular. O çocuk, uzun seneler yaþadý.

Necm-ül-Gazzî þöyle anlatýr: “Kâdý’l-kudât Þeyhülislâm Kemâlüddîn et-Tarîl, neseb olarak Türk idi. Kemâlüddîn, çocukluðunda ez-Zeydâniyye denilen yerde güvercinlerle oynardý. Bir gün, Ýbrâhim el-Metbûlî talebeleri ile birlikte oradan geçerken, kuþlarýyla oynamakta olan Kemâlüddîn’e dönüp; “Þeyhülislâm Kemâlüddîn’e merhabâ.” buyurdu. Talebeleri, hocalarýnýn o çocuða latîfe yaptýðýný zannettiler. Çocuk, o günden îtibâren oyunu terk edip, Kur’ân-ý kerîmi öðrendi. Ýlim tahsîl etti. Ýbrâhim el-Metbûlî’nin talebelerinden olup da yaþayanlar, o gencin, çok önceleri hocalarýnýn müjdelediði, fakat kendilerinin anlayamadýðý büyük âlim Þeyhülislâm Kemâlüddîn olduðunu gördüler.”

Þeyh Yûsuf el-Kürdî þöyle anlatýr: “Bir zaman Benî Haram kabîlesi mensuplarý, Benî Vâil kabîlesinin þerrinden (zararýndan) kaçarak, Ýbrâhim el-Metbûlî’ye geldiler ve dergâha yerleþtiler. Bunun üzerine Metbûlî bir elçi gönderip, Benî Haramlýlarla barýþmalarýný teklif etti. Onlar da; “O, talebeleriyle daðlarda bol bol gezip dursun. Böyle iþlere burnunu sokmasýn. Zîrâ biz, düþündüðümüzü yapacaðýz.” diye bildirdiler. Bunun üzerine Metbûlî hiddetlendi ve; “Rabbime yemîn ederim ki, bu andan kýyâmete kadar, bu kabîle, baþ olamayacaktýr.” buyurdu.” Þa’rânî dedi ki: “Zamânýmýza kadar bu kabîle daðýldý ve baþkalarýnýn esâretinde yaþadý.”

El-Matariye civârýnda, koyun otlatan çobanlarla Metbûlî’nin talebeleri arasýnda anlaþmazlýk oldu. Bunun üzerine çobanlar, Mýsýr’dan gelmekte olan Ýbrâhim Metbûlî’nin üzerine köpeklerini salývermek sûretiyle intikam almak istediler. Boyunlarý demir halkalý ve çivili olan on kadar çoban köpeði, Metbûlî’nin üzerine saldýracaklarý sýrada, onu görünce saldýrmak yerine münisleþtiler ve kuyruklarýný sallamaya baþladýlar. Sonra da geri dönüp kendi sâhiplerine saldýrdýlar ve onlarý yaraladýlar. Daha sonra köpekler, Metbûlî’nin yanýna gelip, hizmetinde bulundular.

Ýbrâhim el-Metbûlî buyurdu ki: “Tekebbür etme, tevâzu sâhibi ol. Böylece yüksek mertebelere kavuþursun.”

“Kalbini dünyâ muhabbetinden temizle ki, kalbine, îmân kanallarý açýlsýn. Kalbini temizlemeyenin kalbine îmân kanallarý açýlmaz.”

“Sanatý olmayan kiþiyi sevmem. Zîrâ herkesi dilenmekten kurtaracak þey, onun sanatýdýr.”

Babanýn  Rýzasý

Metbûlî bir gün, çok ibâdet eden, çok hayýr ve hasenâtta bulunan, herkesin hâlini övdüðü bir talebesine; “Evlâdým, çok ibâdet etmene raðmen dereceni düþük olarak görüyorum. Umulur ki, baban senden râzý deðildir.” buyurdu. Talebe de; “Evet efendim, babam benden râzý deðildir.” dedi. Bunun üzerine Metbûlî; “Babanýn mezarýný tanýyorsan, kalk oraya gidelim, ziyâret edelim. Belki senden râzý ve hoþnûd olur da, ameline uygun yüksek mertebelere çýkmýþ olursun.” buyurdu. Gencin; “Peki efendim.” demesi üzerine, berâberce kabristana gittiler. Bundan sonrasýný, Yûsuf el-Kürdî þöyle anlatýr: “Allahü teâlâya yemîn ederim ki, kabristana gidip o gencin babasýnýn mezarýný ziyâret ettiðimizde, babasý baþýný kabirden çýkardý ve baþýndaki topraklarý saða sola saçtý, sonra doðruldu. O zaman Metbûlî; “Ey Allahü teâlânýn kulu! Bu sâlih kimseler, oðlun hakkýnda, senin hakkýný helâl etmeni istemek için geldiler. Tâ ki o, kavuþamadýðý mânevî derecelere yükselsin.” buyurunca, babasý; “Siz þâhid olunuz ki, ben ondan râzý oldum ve hakkýmý helâl ettim.” dedi. Metbûlî de; “Þimdi siz, rahatça mezarýnýza giriniz.” buyurdu. O gencin babasý, kabrine girip uzandý. Bu kabir, Hüseyniyye’deki Þerefüddîn Câmiinin yakýnýndaydý.”

Baþkasýna Söyleme

Þeyh Cemâlüddîn Yûsuf el-Kürdî þöyle anlatýr: “Bir gece, memleketim olan Hýsn-i Kehf þehrindeki âile efrâdýmý özledim. Metbûlî’ye, ikindi namazýndan sonra bu arzumu arz ettim. Bana; “Allahü teâlânýn izniyle senin dileðin yerine gelecektir.” buyurdu. Câmideki halvethâneme girip, ikindiye mahsus dersimi okudum. Kendimi, Hýsn-i Kehf’de gördüm. Konu komþu gelip hal ve hatýrýmý sordular. Evimize girdim. Anneme ve babama selâm verdim. Onlarýn yanýnda bir müddet kaldým. Köy câmisinde hutbeler okudum. Sonra, hocam Metbûlî’yi görmeyi arzuladým. Annem ve babamdan izin isteyip, þehrin dýþýnda bir yere çýktým. O esnâda kendimi Birket-ül-Hâc’daki halvethânemde buldum. Dýþarý çýkýp arkadaþlarýma selâm verdim. Hiç kimse, bana yolculuktan dönen kiþi muâmelesi yapmadý. Onlara dokuz aydýr ayrý olduðumu ve seferden geldiðimi söylediðimde, o esnâda hocam Metbûlî gelip; “Yavrum, yanýndaki sýrlarý herkese söyleme.” buyurdu. Daha sonra vâlidem Mýsýr’a geldi ve hocama; “Efendi, eðer güzel hatýrýnýz olmasaydý, bir seneye kadar biz Yûsuf’u kolay kolay býrakmazdýk.” dedi. “Yýllarca yapýlacak þeylerin bir anda yapýlmasý çok görülmüþtür. Allahü teâlâ, Peygamberlerin sonuncusu Muhammed aleyhisselâmý, Mîrâc gecesi bir anda göklere götürüp getirdi. Döndüðünde, yatmýþ olduðu yerin soðumamýþ olduðunu gördü. Allahü teâlâ, zamâný geniþletmektedir. Her þeyin doðrusunu Allahü teâlâ bilir.”

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.243
2) Ed-Dav-ül-Lâmi; c.1, s.85
3) El-A’lâm; c.1, s.52
4) Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.83
5) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.12, s.261

Ynt: Metbuli By: Bilal2009 Date: 11 Kasým 2020, 13:45:18
Allah razý olsun Rabbim bizleri alim ve ariflerin yolundan ayýrmasýn
Ynt: Metbuli By: Sevgi. Date: 12 Kasým 2020, 02:42:27
Aleyküm selam. Rabb'im bizleri doðrularýn yolundan gidenlerden eylesin inþaAllah

radyobeyan