Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
Pages: 1
Haberci By: sidretül münteha Date: 08 Kasým 2010, 21:19:20
Haberci


Kimim var hazretinden gayrý, hâlim eyleyem i’lâm,

Cenabýndandýr ihsan ve mürüvvet, ya Resûlallah!

                                         (II. Sultan Mahmud Han)


Bismillâh!...

Seyf bin Zülyezen babasýnýn elinden zorla alýnan Yemen tahtýna oturup O’nun ruhunu þâd ederken mülkün asýl sahibi Yüce Allah’ý andý ve nasip ettiði galibiyetten dolayý hamd etti.

Dýþarýdan perde perde yumuþayarak gelen zafer naðmeleri iþitiliyordu.

Baþþehir San’a’nýn meydan ve sokaklarýnda insan cesedi, at ve fil ölüleri görülüyordu. Günlerce süren iç harpte asilere aðýr kayýplar verdirilmiþ ve devlet, zalimlerden kurtarýlarak meþru hükümdar Seyf’in idaresine girmiþti.

Sokak ve meydanlarý dolduran buruk manzara iþte bu mücadeleden kalmýþtý. 

Buna raðmen þimdi zulüm ve sýkýntý dolu günlerin çehrelerde derinleþtirdiði asabi çizgiler, yavaþ yavaþ rahatlýyor; insanlar bir daha huzurla tanýþýyor ve yeniden gülmeyi hatýrlýyordu...

Çünkü kan kusturan Ebrehe’den sonra kötülük örneði oðullarý da yok olmuþtu...

Yemen’de her þey normale dönüp devlet teþkilâtý iþlemeye baþlayýnca komþu topraklardan temsilciler gelerek Sultan’a tebrik ve itimadlarýný sundular.

Misafirler arasýnda baþta reisleri Abdülmuttalib olmak üzere Kureyþ büyükleri de vardý.

Ziyaretçiler, Seyf’e deðerli hediyeler verdiler.

Abdülmuttalib, kabul töreni esnasýnda hükümdarýn doðruluktan ayrýlmamasý, düþmanlarýna galip gelmesi, zalimlerin hasmý, kimsesizlerin koruyucusu ve uzun ömürlü olmasý için güzel bir dua okudu... dua o kadar tesirli olmuþtu ki huzurda bulunanlar, gözlerinin buðulanmasýna mani olamadýlar.

Seyf bin Zülyezen, mükemmel ve etkili bir arapça ile canü gönülden dua eden bu þahsý çok sevmiþ ve müþavirlerinden hakkýnda tamamlayýcý mâlumat almýþtý. 

Abdülmuttalib, þeref ve itibarý yüksek, soylu biri idi... bu sebeple Sultan’ýn kalbinde O’na ve öbür Kureyþ büyüklerine karþý bir muhabbet hasýl oldu... bu seçkin misafirleri bir ay býrakmayarak izzet ve ikramlarla aðýrladý.

Bir ay sonra Abdülmuttalib’i yanýna davet ederek O’nunla baþbaþa bir görüþme yaptý.

– Bir zamandan beri kalbime gizli bilgiler doðuyor; yabancýlara açýklanmayacak cinsten sýrlar. Sen ise bunlarýn mahremisin. Onun için sana açýlmak istiyorum. 

– Sizi dinliyorum devletlim.

– Lâkin iþittiklerini baþkalarýna ve ehli olmayana söylemeyesin. Vakti erdiðinde kendiliðinden duyulur. 

– Elbette...

– Yakýn zamanda bir büyük insan doðacaktýr. Öyle büyük ki “büyük” kelimesi bile O’nu anlatmaya yetmez. Sadece yer yüzündekilerin deðil göklerdekilerin de en üstün ve en kýymetlisi O olacaktýr. 

– Evet efendim.

– Mekke’de doðacaktýr... Âlemi Mekke’den aydýnlatacak ve senin neslinden gelecektir. Dolayýsýyla bu þereften sen de hisse sahibi olacaksýn. O’nun gelmesi ile dünya saadetten haberdar olacaktýr.

– Devam buyurun lütfen!

– Ýki küreðinin arasýnda Süleyman Peygamber’in mührü gibi bir ben vardýr.

O bir Nebidir. Son ve en þanlý Resûl. Ýnsanlarýn ve cinlerin peygamberi. O’nun geliþi ile zulmet bitecek, yer ve gök ehli varlýðý ile iftihar edecektir. O, ahir zaman Peygamberinin dîni kýyamete kadar devam edecektir.

– Ey Melik biraz daha bahset! Bahset ki kalbim cilalansýn; kulaklarým güzel ses olan hasretini dindirsin. 

Ýki derviþ gibi baþbaþa vermiþ sohbet ediyorlardý.

O ân dünya yýkýlsa farkýnda olmazlardý.

– Daha ne diyeyim? Her Peygamberin en ileri vasfý ne ise o aleyhisselâm bunlarý kendinde toplamýþ ve bu sýfatlar o güzeller güzelinde zirveye ermiþtir... babadan öksüz, anadan yetim kalacak dedesi ve amcasýnýn himayesinde büyüyecektir.

– Baþka hükümdarým, baþka. Aðzýnýzdan bal akýyor sanki.

– Sadece kalbime doðanlarý naklediyorum. Okumayacak ve yazmayacaktýr. Ümmidir yani. Ama Allâh’ýn lûtfü ile herþeyi bilecektir. Zira okuma yazma bilgi için bir vasýtadýr. Yüce Allâh, O’na hiç bir vasýtaya lüzum kalmadan her ilmi öðretecektir... Peygamberliðini açýklayýnca kuvvet ve tesiri hýzla artacak; putperestler, zalim devlet reisleri helâk olacaktýr. Biri daha mahvolacaktýr: Þeytan!.. Asil Peygamber, hilelerini o lânetlinin kafasýna geçirecektir.

Ýnsanlarý taþa, aðaca, heykele tapmaktan vazgeçerek yüce Allah’a kul olmaya; yalnýz O’na tapmaya ve O’na ibadet etmeye çaðýracaktýr. Kendisi de “Sevgili” makamýnda iken herkesten çok ibadet yapacaktýr.

– Bütün zerrelerimle sizi dinliyorum padiþahým

– Bir olan Allâh’ýn azametine yemin ederim ki sen O sultanýn ceddisin ve anlattýklarýmýn hepsi doðrudur. Bu iþaretler aynen semavi kitaplarda yazýlýdýr. 

Abdülmuttalib kalkýp Rabbine þükür secdesi yaptý. 

Seyf:

– Ey seçkin insan; baþýný secdeden kaldýr da bu muazzam sýrlardan bir þeyler biliyorsan sen de bana anlat, dedi. 

Abdülmuttalib, doðrulup yerine oturduktan sonra:

– Ey kýymetli hükümdar! Her þeyi söyledin; konuþtuklarýn aynen doðru.. Abdullah isminde bir yavrum vardý. Evlâdlarýmýn en güzeli. Sadece yüzü ile deðil; her huyu ile en güzel. Kurban nezrim için kur’a çektim. O’nun ismi çýktý. Yerine yüz deve kurban edip Abdullah’ý kurtardým. Daha sonra evlenme yaþýna varýnca her bakýmdan eþsiz ve iffet ve hayasý çok yüksek olan Âmine ile evlendirdim.

Çocuklarý doðmadan Abdullah genç yaþta bu dünyadan göçtü. Dediðin alametler torunumda mevcuttur. Nitekim bir zaman sonra annesi; güzel gelinim de bizi acýlara boðarak vefat etti. Þimdi sevgili torunuma hizmet etmekle þereflenmeye çalýþýyor ve Allah’ýma þükrediyorum, diyerek padiþahý sevindiren bir açýklama yaptý.

Bunlarý iþittikten sonra Seyf’in mübarek dedeye karþý sevgisi daha da çoðaldý.

– Ey dostum, ey bahtlý insan! Bunlarý þimdilik açýklama. Hatta akrabana bile söyleme. Zira Peygamberlik vazifesini alýp da teblið iþine baþlayýnca Kureyþliler O’nu taciz edecek ve Mekke’den Medine’ye hicret etmesine sebep olacaklardýr. Ah keþke o zaman ben de hayatta olsam da ismi Muhammed aleyhisselâm olan bu Resûle þahsým, askerim, varým-yoðumla hizmet edebilsem.. ne var ki gayeme kavuþacaðýmý tahmin etmem. Ömrüm her halde yetmeyecektir. 

Bundan sonra Seyf, Kureyþli misafirlerini altýn, gümüþ, misk, amber, deve, kumaþ ve daha nice pahalý hediyeler vererek uðurladý ve diðerlerine ihsan ettiði hediyelerin tamamý kadar armaðaný da Abdülmuttalib’e verdi.

... Ve her sene gelmesini rica etti.

Ama bu nasipli hükümdar, haberleri sahibine ulaþtýrdýktan sonra o yýl içinde ruhunu Rabbine teslim etti.

ALINTI 


radyobeyan