Nurdan Damlalar
Pages: 1
Filipinlerden iki Nur makalesi By: ehlidunya Date: 08 Kasým 2010, 04:15:16
Filipinlerden iki Nur makalesi

Filipinleden gelen iki nur makalesini þevke þevk katmasý için sunuyoruz..

Bismihi Subhanehu;


 Muazzez Agabeylerimiz,


 Evvela,gecen Sempozyumdan sonra Turkiyemizi ziyaret ederek,gerek Diyanet riyasetinde gerekse Ankara,Adana,Gebze,Antep,Urfa ve Istanbul Medrese-i Nuriyelerinde Nur Kardeslerin sicak alakasi ile Filipinlere avdet eden misafirlerimizin selamlarini,dualarini ve Risale-i Nur a ve hizmetimize ahdu peyman ile hizmet edeceklerine dair ahidlerini arzediyorum.
 
Dr.Norma Serif ve ailesi ve tum Yuksek Ogretim Kurumu calisanlari ve Turkiyeyi ziyaret eden Damatlari Sultan Nasruddin Nurlari ciddi calisacagini,kitaplari kendi maddi imkanlariyla tercume ettirecegini ifade ediyor.
 Mart Ayi sonunda da insaallah Arapcadan Maranao lisanina tercume edilen bes kitabin tanitim toplantilarini yapacaklarini mujdeliyorlar.
 
Basilan Vali Yardimcisi adasina doner donmez butun ulemayi toplamis ve Onlara Risale-i Nurlari ve cemaati uzun uzun anlatmis. Simdi bizi bekliyor. Kendisi buradaki toplantilari,dersaneleri vesaire maddi manevi mesuliyetini ustlenmek istedigini soyluyor. Bizlerde cumartesi gunu insaallah hem Mustafa Samur Kardesi yerine goturmek,hem Basilani ziyaret icin oraya gidecegiz.
 Simdi cok uzatmadan bu gelen leyale-i aserenizi tebrik ile beraber,sempozyuma istirak eden iki akademisyenin buradaki ulusal gazetelerde nesredilen makalelerini arzediyoruz; 
 
 
Antropoloji alaninda Prof. olan Quives Origines “Hala Küçük bir Ses” baþlýklý yazýsýnda þunlarý dile getiriyordu,
Türkiye seyahatýma dair teatiler,Pilot bir kaç dakika içerisinde Ýstanbul Havalimanýna inecegimizi anons ettiði zaman; kalbim adeta yerinden çýkacak gibiydi,. Aþaðýya doðru baktýðýmda nefes kesen Ýstanbul’un Manila’dan oldukça farklý olan silueti gözlerimi kamaþtýrmaya yetmiþti bile...Dað gibi tepecikler üzerine bina edilmiþ farklý farklý yapýlar beni þaþýrtmýþtý.. hava ne kadar soðuksa Nur Talebeleri de o kadar sýcaktý.Kalacaðýmýz yere gidene kadar bir antropolog olarak bütün yorgunluk ve bitkinliðime raðmen etrafý seyredip þehir kültürünü kavramaya çalýþýyordum. Temiz yollarda ilk dikkatimi çeken elektrik kablolarýnýn olmamasý idi. Yollar çok geniþ ve aþýrý kalabalýktý. Tarihi silüeti anlatmaya lüzum yok herhalde. Ýstanbul bir medeniyet kitabý,Ýstanbul bir tarih serüveni,Ýstanbul bir dünya cenneti ve Ýstanbul yaþlý,vakur, dünya imparatorluðunun dul kraliçesi.

Benim için en baþtan söyleyeyim üç günlük sempozyum ufuk açýcý bir fikir okyanusuydu, bir hristiyan olarak Said Nursi’nin fikirlerinin Avrupa ve Amerika Akademik camiasýnda bu denli kabulü beni yine hayrette býrakmýþtý. Said Nursi nin fikirlerinin zaman kaybedilmeden gerekli lobi ve akademik çalýþmalar ile Filipinlerde hem eðitim camiasýnda hem müslümanlar arasýnda muhakkak istimal edilmesi gerekiyor. Yüksek Öðretimde yapýlan Risale-i Nur eksenli entegre projelerinin alanýnýn geniþletilmesi,medreseleri de içine almasý özelde Mindanao genel olarak Filipinlerin barýþ dolu mutlu geleceði için hayati önem arzetmekte... Bediüzzaman okumalarýmda keþfettiðim husus,gayet basit bir lisan ile gayet yüksek hakikatleri meczetmesi,ve mubin bir sembolizm izleri taþýyor olmasýydý. Bir çok zaman kendi düsþünce ve fikir dünyamýn çok ötelerine gitmekle ve kendi sýnýrlarýmý aþtýðým nebze Onu anladýðýmý da keþfetmiþtim. Bazen okuduðum bir kitabýnýn bir yerini yeniden okuduðumda yeni manalarýn doðduðuna þahit oluyor ve sanki ilk defa okuyormuþum gibi hissediyordum..Nurlarý sadece okumak için okumak bir zaman kaybý benim kanýmca,gerek ki insan bir ruhani hal ile müellifinden manevi istimdat ile yardým talep etsin..Ýþte böyle kuvvetli ruhani bir okuma Rabbin hikmetini,adaletini,rahmet ve keremini anlamak üzere göz önüne ilmel yakin müþahadeler çýkartýyor. . Nurlarý okudukça anladým ki,ben sadece bir kitabý okuyor, beni Yaradan hakkýnda derinleþiyor ve yeni fikirler ile entellektüel kapasitemi arttýrýyor deðilim,Nurlar bir kitap deðil,sizin önünüze marifet deryasýna açýlmanýzý saðlayacak bir kütüphane. Kütüphanede ben nereden geldim, bu dünyada iþim ne, ve bu hayat seyrim bittikten sonra nereye hangi aleme gideceðim gibi bütün insanlýðýn cevabýný aradýðý sorulara gayet makul cevaplar veren bir hazine.
Türkiyeye gitmeden önce Risale-i Nur lar ile alakalý bir sunum hazýrlamýþtým. Sunumumun baþlýðý Bediüzzamanýn Öðretileriyle Ýslam ile yolculuðum idi. Beþ ayrý þehirde bu sunumu yüzlerce dinleyiciye sunmak imkaným oldu. Bursa’da, Ankara’da, Adana’da, Gaziantep’te, Þanlýurfa’da ve Gebze’de Said Nursi’ nin genç takipçileriyle biraraya gelme imkaným oldu. Gaziantepte nur yüzlü yüzlerce gençle karþýlaþtýðým bir ikindi sonrasý artýk gözyaþlarýma hakim olamýyordum. Ýki erkek evladýmý düþündüm ve Onlarýn bu gençler gibi olmasý için dua ettim. Çok temiz,çok nurani bu gençler cennet gençleri gibiydiler. Ruhaniler gibi...Eðer dinledikleri konuyu sever ve fikrinizi paylaþýrlarsa alkýþlamak yerine bir dua olan maþaallah diyorlardý. Türkiye’de yaþanan bir islam gördüm...sözde deðil,sarýkta,cübbede ve sakalda deðil,insanlarýn günlük hayatlarýna yansýyan þekliyle islamý gördüm. Bu sefer ben Türklere maþaallah dedim ve diyorum. Türkiyede ki seyehatýmýn sonunda sunumumun baþlýðýný “islamýyet ile olan seyehatým” dan “islamiyete doðru olan seyahatým” diye deðiþtirdim.Ýslamiyetin semavi bir din olduðuna ikna olarak memleketime döndüm.
 
 
Geçtiðimiz haftalarda MEDENÝYETLER DÝYALOÐU baþlýðý ile Manila Times gazetesinde ki köþesinde Dr. Neric Acosta özetle þunlarý yazmýþtý;
Avrupa ve Asya tarihinin en köklü merkezi, daracýk bir boðaz ile Karadeniz’i Marmara’ya baðlayan bir þehir,medeniyetler þehri Ýstanbul. Bir tarafýnda 2000 yýl önce Bizanslýlarýn inþa ettirdiði þehrin duvarlarý,kaleleri...ve medeniyetlerin iniþ çýkýþýna þahidlik etmiþ, her köþesi tarih kokan Bizansýn Konstantinopolü ve Osmanlýnýn Ýstanbulu...
1923’e kadar neredeyse bin yýl Ýslamýn baþþehri,Osmanlý’nýn gözdesi Ýstanbul.
UNESCO için tüm þehir sit alaný...

2010 AB Kültür baþþehri...

Türkiye modernin ve gelenekselin dünyada en iç içe olduðu ülke...
Son on senede ki hýzlý ve köklü deðiþim 1980 anayasasýný bile eskitmeye ve yeniletmeye itmis Türkiye’yi.
Sizce de Ýstanbul Medeniyetler Diyaloðu gibi geçen Said Nursi sempozyumunun düzenlenecegi en iyi þehir degil midir ? Ýslam alimleri, dini liderler, cemaat önderleri, dünyanýn dört bir tarafýndan gelmiþ gözlemciler...ve tartýþmalarýn,müzakerelerin,fikir teatilerinin tam merkezinde bir islam alimi, Bediuzzaman Said Nursi(1876-1960) ve O’nun Risale-i Nur’u etrafýnda dönen bir dizi sunum...Bir kelam alimi olan Said Nursi’nin yazmýþ olduðu Risale-i Nur 6000 sahifeyi aþan bir Kuran tefsiri. Fakat öyle bir tefsir ki þu anda 40tan fazla ülkede,akademisyenlerin,barýþ severlerin,dini grup liderlerinin ve politikacýlarýn hayatlarýna tesir eden bir rehber konumunda...
Filipinlerin, Mindanao’nun dertlerine bu Nurdan deva bulmaya gelmiþ olan bir kaç akademisyen ile beraberdim.
Asýrlarýn ihtilafýna,kavgasýna,kanýna,savaþýna Risale-i Nur’ dan ilaçlar bakmaya gelmiþtik.
Risale-i Nur Eczanesi merhamet(þefkat) ve tolerans ilaçlarýný elimize sundu. Bütün insaniyeti zahiri kimliklerin,beþerin çizdiði sýnýrlarýn,dini,kültürel ve etnik ayrýmlarýn ötesinde sarýp sarmalayan bir anlayýþ sunuyor Risale-i Nur.
Risale-i Nur haddizatýnda bizim politikanin olmazsa olmazi dediðimiz "space, territory, ideologies, power"- " toprak, vatan, ideoloji ve kuvvet" kavramlarýna þefkat ve merhamet yüklü yepyeni bir açýlým kazandýrýyor. Ýsrail-Filistin sorununda olduðu gibi, Mindanao probleminde de ve buna benzer dünyanýn her tarafýndaki problemlerin esasen yanlýþ anlam yüklediðimiz düþman konsepti oldugunu hatýrlatýyor ve asrýn baþýnda Said Nursi bize yeni bir düþman konsepti sunuyor, cehalet,zaruret ve ihtilaf....
Minadanao da hükümetimizin müslümanlarla barýþ masasýna dönmek üzere olduðu bu günlerde 1911 senesinde kaleme alýnan Hutbe-i Þamiye isimli Said Nurun gerek islam alemi ve gerekse hristiyanlik alemi ve hatta top yekun bütün insanlýk için sundugu reçeteyi yeniden gözden geçirmek durumundayýz. Said Nurun temel felsefesi olan baskalarý kötü deðil,baþkalarý þeytan deðil, insanýn kendi nefsi kendinin en büyük düþmanýdýr hakikati devletler milletler muvazenesinde de içselleþtirilmesi gereken bir kilit kavramdýr.
Said Nursi’ nin gelecek kaygýsý taþýyan ve Samuel Huntington’ un akademik dünyayý ümitsizliðe gark eden medeniyetler catýþmasý tezinin anti tezi olduðu ve hayatýyla ve yazýlarýyla bütün dünya için tutunulmasý gereken bir ümit ýþýðý olduðu kanaatindeyim


radyobeyan