Sizden Gelenler (Tasavvuf)
Pages: 1
Helalin ehemmiyeti By: sumeyye Date: 05 Kasým 2010, 14:01:38
HELÂLÝN EHEMMÝYETÝ


Ebû Abbas Nihavendî'ye, ticaretle meþgul olan zengin talebelerinden birisi geldi ve zekâtýný kime vermesinin daha uygun olacaðýný sordu. Ebû Abbas -kuddise sirruh- da:
   "- Gönlün kimde karar kýlýyorsa ona ver!" dedi.
   Aldýðý bu cevapla hocasýnýn yanýndan ayrýlan talebe, yolu üzerinde dilenen bir âmâ gördü. Gönlü ona ýsýndý. Zekâtý olan bir kese altýný çýkarýp verdi. Keseyi eliyle þöyle bir yoklayan âmâ, sevinçle oradan ayrýldý. Ertesi gün ayný yerden geçen talebe, bir önceki gün kendisine zekât verdiði âmâyý baþka bir âmâ ile konuþurken gördü. Kulaðýna þu cümleler iliþti:
   "- Dün bana bir beyzâde tam bir kese altýn verdi. Ben de meyhaneye gidip bir güzel demlendim..."
   Bu durum talebenin canýný sýktý, gönlünü daralttý. Doðruca Ebû Abbas Hazretleri'nin yanýna gitti. Hâdiseyi tam arz edecekti ki, Ebû Abbas onun konuþmasýna fýrsat vermeden, sattýðý külahýnýn karþýlýðý olan bir akçeyi infak etmesi için kendisine uzatýp:
   "- Önüne çýkan ilk kiþiye bu akçeyi ver! diye tembihledi.
   Talebe, bir þey diyemeden verilen vazifeyi îfâ için oradan ayrýldý. Hocasýnýn dediði üzere karþýsýna çýkan ilk kiþiye bu akçeyi verdi. Ancak içini kemiren bir merakla o þahsý takibe koyuldu. Adamcaðýz, þehrin kenar semtlerinden birisine gitti ve bir harabeye girdi. Sonra elbisesinin altýndan ölü bir keklik çýkartýp yere býraktý. Tam oradan ayrýlacaktý ki, talebe önüne geçip sordu:
   "- Ey yiðit! Allâh için doðruyu söyle, bu ne hâldir! Þuraya attýðýn ölü keklik nedir?"
   Adamcaðýz kendisine akçeyi veren þahsý karþýsýnda görünce kekeleyerek þunlarý söyledi:
   "- Yedi gündür, bir þey bulup da çoluk çocuðuma yediremedim. Ben ve hanýmým sabrediyorduk, ama çocuklarýmýn artýk açlýða tahammülleri kalmamýþtý!.. Buna raðmen dilenip insanlardan bir þey istemek, asla yapamayacaðým bir iþti. Binbir ýzdýrap içinde kývranýrken, senin görmüþ olduðun, çürümeye yüz tutmuþ o ölü kekliði buldum. Zarûret sebebiyle onu yemeleri için çocuklarýma götürecektim. Ýçimden de Allâh'a yalvarýyor: "Yâ Rab, hâlime inâyet eyle!" diye niyâz ediyordum ki, sen gelip o akçeyi verdin. Ben de Rabbime þükrederek o yenemeyecek durumda olan kuþu mezbeleye býraktým. Þimdi pazara gidecek ve verdiðin akçeyle yiyecek bir þeyler alacaðým..."
   Bu hâle þaþýrýp kalan talebe, derhal Ebû Abbas Hazretleri'nin yanýna geldi. Hazret-i Pîr, o henüz bir þey söylemeden þöyle buyurdu:
   "- Evlâdým! Demek ki, sen kazancýna þüpheli veya haram bir þeyin karýþýp karýþmadýðýna dikkat etmemiþsin. Bu yüzden de dikkat ettiðin hâlde zekâtýn, þaraba gitti. Zîrâ kazanýlan þeyler, nereden ve nasýl elde edilmiþse, ayný þekilde elden çýkar. Nitekim senin bir kese altýnýna mukabil benim bir tek akçemin sâlih bir insanýn eline geçmesinin hikmeti de, onun sýrf el emeði ile kazanýlmýþ olmasýndan, yâni helâlliðindendir..."

   KISSADAN HÝSSE:

   Her þey, müsbet veya menfî sahip olduðu husûsiyetlere göre deðer kazanýr veya kaybeder. Bu gerçek, helâl ve haram meselelerinde daha da bârizleþir. Onun için eskiler mal ve mülk hakkýnda:
   "Haydan gelen hûya gider!" demiþlerdir.
   Bu, iki mânâya da gelir. Birincisi; "Hayy" olan Allâh'tan gelen yine "Hû" olan Allâh'a gider, demektir. Ýkincisi de; havadan kazanýlan, þüphe ve haramla karýþýk kazançlar da yine havaya/boþa gider, anlamýndadýr. Kýsaca helâl helâle vesîle olurken, harâm da harâma sebebiyet verir. Nitekim bu hakîkati ifâde sadedinde Ebû Bekir Verrak Hazretleri bir sohbetinde:
   "- Sabahlarý kalkýnca insanlara bakarým; kimin helâl, kimin haram yediðini anlarým!" buyurdu.
   Sordular:
   "- Bunu nasýl anlýyorsun?"
   Þöyle îzâh etti:
   "- Her kim sabahleyin kalkar kalkmaz dilini boþ laf, gýybet ve sövüp saymakla meþgul ederse, bilirim ki bu hâl, yediði harâm gýdâdan kaynaklanmaktadýr. Her kim de sabahleyin kalktýðýnda dilini Allâh Teâlâ'nýn zikri, kelime-i tevhid ve istiðfarla meþgul ederse, onun aldýðý gýdâ da helâl yoldandýr... Çünkü helâl de harâm da, sahip olduklarý özelliklere göre insanlarýn fiillerine yansýrlar..."



ALINTI

radyobeyan