Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Fiten vakti By: reyyan Date: 03 Kasým 2010, 11:28:10
Fiten vakti

Ahmet Taþgetiren


“Fitne” kelimesi sözlükte, “karýþýðýný almak için altýný ateþe koymak” anlamýna gelmektedir. Çoðulu “Fiten” dir.

Buradan yola çýkarak bir yandan “kargaþa, bela ve sýkýntýya düþmek”, bir yandan da “Ýmtihan” anlamýna gelmektedir.

Rasulullah Efendimiz (sa.)'in hadislerinden bir bölümü “Fiten hadisleri” baþlýðý altýnda deðerlendirilmiþtir.

“Ümmetine karþý olaðanüstü düþkün, rauf ve rahim olduðu” Allah Teala'nýn þehadetiyle sabit olan Allah Rasulü (s.a.) kendi zamanýnda yaþayan mü'minleri “ateþten korumak için” tarifi imkansýz gayretler ortaya koyduðu gibi, kainatýn sonuna kadar gelecek olan mü'minleri korumak için de ürpertici uyarýlarda bulunmuþtur. Ýþte bu uyarýlara “büyük imtihan, bela, sýkýntý, kargaþa, savrulma vakitleri”ni haber verme ve yanlýþlýklara düþmekten sakýndýrma mahiyetinde bulunduklarý için “Fiten hadisleri” denilmiþtir. Bu hadisleri “Kýyamet alameti” gibi okuyanlar da olmuþtur. Kýyamet'in ne zaman kopacaðý Peygamberler dahil, yaratýlmýþ hiç kimseye bildirilmediði için, hangi alametlerin hangi zamanda kýyametin kopacaðýna delil olarak deðerlendirilebileceðini söylemek de mümkün deðildir. Ancak, Kýyamet tüm kainatýn sonlanýþý ise, ve tek tek insanlarýn, tek tek toplumlarýn sonlanýþý da bir tür küçük kýyamet sayýlabilirse, “Fiten hadisleri”nin en azýndan insan ve toplumlar için kýyamet habercisi olduðu deðerlendirmesi yapýlabilir. Kalbin çürümesi kalbin kýyameti, dimaðýn pörsümesi dimaðýn kýyameti sayýlabileceði gibi, bir insanýn yaratýlýþ kanunlarýyla boðuþmasý varoluþ gerekçesini yoketme yolunda bir gidiþ, toplumlarýn temel insani deðerlerle boðuþmasý toplumsal bir çürüyüþ yolculuðu sayýlabilir.

Kur'an bilgisi içinde sunulan Firanv'ýn ya da Karun'un, Ad'ýn ve Semud'un kýyameti gibi...

Dolayýsýyla ister tek tek kiþiler, isterse toplumlar, “Fiten” baþlýðý altýnda toplanan bu hadislere bakýp, kendilerini ateþe ve tükeniþe ne kadar yakýn olduklarýný veya olmadýklarýný anlayabilirler.

Anlayabilirler, daha ötede, bunlarýn bir “Peygamber ikazý” olduðunu düþünüp, ürperebilir, kendilerini toparlayabilirler. Peygamber “beþir – müjdeleyici” ve “Nezir - uyarýcý - korkutucu”dur. O (s.a.) nun hem beþir hem nezir vasýflarý, insanýn ve toplumlarýn yaratýlýþ misyonlarý ekseninden kopmamalarý içindir.

Bu hadislere biraz daha yakýndan baktýðýmýzda nelerle karþýlaþýrýz? (Hadislerin Murat Kaya kardeþimiz tarafýndan derlenen Türkçe metinleri diðer sayfalarýmýzda verilmiþtir.)

Bir hadiste Rasulullah Efendimiz (sa.a) “þiddetli bir þekilde yaklaþan fitne”den bahsediyor ve böyle bir zamanda yaþayan insan için “vay haline” diyor. Siz bundan endiþe etmez misiniz, üzerinize almaz mýsýnýz, “Acaba Rasulullah'ýn resmettiði fitne zamaný benim zanamým mý?” diye sormaz mýsýnýz?

Diyor ki Rasulullah (sa.a)

“Ýnsanlar mü'min olarak sabahlar da akþam kafir oluverir. Mü'min olarak akþamlar da sabaha kafir çýkabilir.” Nasýl bir savruluþ halidir bu? Nasýl bir ortamdýr ki savurur insaný: Ýnsan bir gün içinde imanla ondan kopuþ arasýnda nasýl savrulur? Böylebir uyarý ile karþýlaþtýðýnýzda, hemen kalbinizi avucunuza alýp bakma refleksi göstermez misiniz? Hemen saðýnýzý solunuzu kontrol etmez misiniz?

Bu hadisin devamýnda Rasulullah “Ýnsanlar dinlerini küçük bir dünya menfaati karþýlýðýnda deðiþtiriverirler.” diyor. Ýþte eskilerin deyimiyle bir mezlaka-i akdam... Yani ayaklarý kaydýracak bir deðer alaborasý, bir zihin pörsümesi... Küçük bir dünya menafaatin insanýn hayatýný ve mematýný anlamlandýran “din” baðlýlýðýna el koyacak hale gelmesi...

Þöyle bir düþünün: Namazlarýnýza gýbta ediliyor, oruçlarýnýza gýbta ediliyor, hatta herkes “keþke sizin amelleriniz gibi amellerimiz olsa” diyor... Ama Rasulullah böyle insanlarýn bile savrulacaðý bir fiten vaktine iþaret ediyor; buyuruyor ki: “Kur'an okurlar, fakat okuduklarý boðazlarýndan aþaðý geçmez. Onlar okun yaydan çýktýðý gibi dinden çýkarlar.” Böyle bir ikaz bizi, okudðumuz Kur'an'ýn boðazlarýmýzdan aþaðý geçip geçmediði, Kur'an'ýn ete kemiðe bürünüp bürünmediði konusunda sorgulamaya sevketmez mi? “Dinimiz”e bakmaz mýyýz, hala içimizde duruyor mu diye... Yüreklerimizdeki inanç dünyasý okun yaydan çýkýp gittiði gibi gitti mi tedirginliðine düþmez miyiz?

“Öyle bir zaman gelecek ki, okumaya meraklý kurra çoðalacak, fakihler ise azalacak ve bu suretle ilim yeryüzünden çekilip alýnacak.”

Dinin fýkýh boyutu... Yani derinlemesine anlama çabasý... Yani ilim... Ýlmin azaldýðý zaman iþler sarpa saracak demek Ýslam toplumlarýnda... Ümmetinin üzerine titreyen Peygamber (s.a.)'in uyarýsý böyle...

Allah Rasulü (s.a.) gene uyarýyor: “Çok olursunuz ama, selin üstündeki çer - çöpten farkýnýz olmaz” diyor... “Çünkü içinize “vehn” düþmüþtür. Vehn, yani dünya sevgisi, ölüm korkusu...”

Yoklayalým bakalým 1.5 milyarlýk Ýslam ümmeti olarak içimizi... Gücümüze bakalým, sel üstündeki çer -çöpten farkýmýz var mý? Ve yüreklerimizde dünya tutkusu, ölüm korkusu ne alemde?

Biz “Fiten vakti”nde miyiz?

Allah Rasulü (s.a.) uyarýyor:

“Ben sizin dünya hýrsýyla birbirinizle kapýþmanýzdan, birbirinizi katletmenizden ve sizden öncekiler gibi helak olup gitmenizden korkuyorum.”

Alýn size, yine dünya hýrsý... Yani önceliklerin deðiþmesi... “Yeryüzünde neden varýz?” sorusuna verilecek cevapta kafalarýn karýþmasý... Ve bunun peþinden gelen birbirini kýrma süreci... Allah'ýn elçisi diyor ki, “Böyle yaparsanýz, helak olur gidersiniz!” Birbiriyle kapýþan Ýslam toplumlarýna bakýp, ardýndan gelen sefaletlere, periþanlýklara, yokoluþlara ne demek gerekir?

Rasulullah, insanlarýn ve toplumlarýn “Fiten vakti”ni anlatýrken bazý þeyleri özellikle vurguluyor.

-Zina ve fuhþun yaygýnlaþmasý bunlardan biri... Bir hadislerinde zinanýn yaygýnlýk kazanacaðýný, öyle ki o zaman en duyarlý insanýn, gün ortasýnda zina eden birilerine “Bu iþi biraz kapalý bir yerde yapsanýz” diyebileciðini bildiriyor. Ve zina böylesine salgýn ve cüretkar hale geldiði zaman, peþinden, daha önceki toplumlarda yaþanmamýþ hastalýklara mübtela olunacaðýný haber veriyor.

-Allah Rasulü, ölçü ve tartýnýn bozulmasýna karþý uyarýyor. Buna göre alýþveriþte hile, o topluma kýtlýk, geçim sýkýntýsý ve zalimce bir yönetimi getiriyor. Demek ki Peygamberane bir bakýþa göre, ikili iliþkilerde ölçü kaçýnca, toplum – yönetim iliþkilerinde de ölçü kaçýyor ve güçlü olanýn cevrü cefasý, zulmü baþlýyor.

-Kiþinin haramdan mý helalden mi kazandýðýna bakmadýðý zaman o zaman... Herkesin faize bir biçimde bulaþtýðý, insanlarýn en çok korunanýnýn, faizin tozundan etkilendiði zaman...

-Hazreti Peygamber yine, zekatý vermeyenin yaðmurlarýnýn kesileceðini bildiriyor. Demek ki zekatla yaðmurlarýn yaðmasý arasýnda bir alaka var. Yaðmuru yaðdýran, zekatý istiyor, akýllarýmýzý derleyip toplayarak bakarsak, “Sadakalarý Allah alýr” ayetinin manasý ile, “yaðmuru Allah verir” hükmünün birbiriyle alakalý olduðunu idrak etmez miyiz?

-Uyarýyor Allah Rasulü: Allah'ýn ahdini ve Rasulünün sünnetini terk eden milletin baþýna Allah mutlaka kendilerinden olmayan düþmaný musallat eder... Düþünelim bakalým baþýmýzý ellerimiz arasýna alýp: Neden Ýslam coðrafyasý kendilerinden olmayan güçlerin tasallutu altýnda? Bir ahdi mi bozdu bu coðrafyanýn insanlarý, bir yolu mu terketti?

-Devlet adamlarý Allah'ýn kitabý ile hükmetmez, Allah'ýn indirdiði hükümlerden iþlerine geleni seçerlerse... Yani keyfi bir yönetim uygularlarsa... Allah Rasulü (s.a.) uyarýyor: Allah onlarýn hesabýný kendi aralarýnda görür... Bakýn Ýslam coðrafyasýna, düþünün düþünebildiðiniz kadar...

Hazreti Peygamber (s.a.) uyarýyor:

-Haliniz nice olur?

Bu uyarýda ne ararsanýz var aslýnda. Yani periþan olursunuz, helak olursunuz, yerin altý üstünden iyi gelir size...

Rasulullah (s.a.) daha sonra sayýyor:

-Gençleriniz fýska düþtüðü, kadýnlarýnýz azdýðý zaman...

-Emr-i bi'l ma'rufta bulunmadýðýnýz, nehy ani'l – münker yapmadýðýnýz zaman... Yani iyiliklerle kötülükleri hatýrlatacak bir iliþki düzeni kalmadýðý, yaptýrýmlarýn uyarý biçiminde bile ortadan kalktýðý zaman...

-Hatta kötülüðü emredip, iyilikleri yasakladýðýnýz zaman...

-Hatta iyiliði kötülük, kötülüðü de iyilik zannettiðiniz zaman...

Ýþte Rasulullah'ýn ýsrarla altýný çizdiði bu hal, ölçülerin darmadaðýn olmasý, insanoðlunun kafasýnýn allak bullak olmasý, deðer yargýlarýnýn altüst olmasý hali... çarklarýn birbirini parçaladýðý vasat... Toplumlarýn kýyamet iklimi...

Sabah imanla buluþup akþam küfre gittiði, akþam imanla buluþup sabah kafirliðe gittiði bir vakit...

-Emanet zayi edildiði zaman kýyameti bekleyin!

Bu da Peygamber (s.a.) uyarýsý...

Emanet kaybolduðu zaman, yani “daðlarýn taþlarýn yüklenmediði emaneti yüklenen insan ona ihanet ettiði zaman...” Ýnsanýn yaratýlýþ misyonunun bittiði zaman bu... Bundan sonra her þeyi yapar insan ve sonunda kendi varlýk gerekçesini yok eder... Cinayet, uyuþturucu, her türlü þiddet, alkol, zina, kürtaj, intihar... Ucu hep tükeniþe varýp dayanan insan sapkýnlýklarý...

Þöyle bir ortamý düþünün:

-Ýnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit mü'minin kalbi tuzun suda eridiði gibi eriyecek.

Ürpertici bir hal deðil mi? Niçin olacak bu?

-Kötülükleri görüp de onlarý deðiþtirmeye güç yetiremediði için...

Dikkat edilirse Rasulullah'ýn uyarýlarý, bir kötülük, yanlýþlýk, kural dýþýlýk, hukuksuzluk hakimiyetini ve bunlarýn düzeltilmesinin zorlaþtýðý zamaný iþaret ediyor. Müslüman toplum, tevbelerle, emr bi'l ma'ruf , nehy ani'l münker'lerle kendi kendini arýndýran bir toplumdur. Oysa bu mekanizma çöküyor ve iyilik – kötülük ölçüleri allak bullak oluyor... Arýnmýyor toplum, insanlar arýnmýyor, aksine yaygýn bir kirlenme yaþanýyor... Ýnsanlarýn ayaklarýndan yukarý týrmanýyor bataklýk... Nasýl kurtulacak insan?

15 özellik saymýþ Rasulullah (s.a.), bunlar olursa o topluma “büyük bela” gelir diyor ve sayýyor bela türlerini, kýzýl rüzgar, yere batma, suretlerin deðiþmesi ve gökten taþ yaðmasý...

Eski toplumlarda inkarý seçenler, “Ne zaman?” diye sorarlarmýþ Peygamberlerin uyarýlarý karþýsýnda... Yani “gelmez bize bela” dercesine... Ama azmýþ kavimlerin helaki, bir Kur'an bilgisi... Ve Kur'an der: “Öyle bir fitneden sakýnýn ki o içinizde yalnýzca zalimlere isabet etmez!” (Enfal, 35)

Rasulullah'ýn sakýndýrdýðý 15 özellikten ikisi “topluma onlarýn en alçaðý, rezili baþkan olduðu zaman, en belalý adama, zararý dokunmasýn diye hürmet edildiði zaman...” þeklinde belirtiliyor...

Aslýnda böyle bir bela yetmez mi o toplumun çürüme sürecinin karþýlýðý olarak? Ve böyle bir bela, toplumun tümünü boðmaz mý?

“Dindarlýðýn elde kor taþýmak kadar zor olduðu”nu bildirdiði böyle zamanlarda, yine Rasulullah Efendimiz, çýkýþ yollarý da gösteriyor... Öyle ki, böyle zamanlarda bir insanýn iyiliðinin, fitnesiz zamanlarýn 50 kiþisinin iyiliðine denk olacaðýný bildiriyor.

Bir sbaþka hadis-i þeriflerinde “Ümmetimin fesad ortamýna sürüklendiði zamanda sünnetime sarýlana yüz þehid sevabý vardýr.” buyuruyor.

Kur'an yaþýyor, Rasulullah Efendimizin sünneti yaþýyor ve Rasulullah (s.a.) “Kýyametin koptuðunu görseniz bir fidan dikin” buyuruyor. Demek “Fiten vakti” ya da “Fiten ortamý” “iþimiz bitti, artýk belayý beklemekten baþka çare yok” ortamý deðil. Aksine, sanki kýyametin sonrasýna bir dirilik taþýmak istermiþ gibi bir çaba sergilemek... Hazreti Peygamber son anda bile bir ihya hamlesine çaðýrýyor. O çaðrýyý her an duyana ne mutlu!


radyobeyan