Reform Hareketleri Ve Martin Luther By: ayten Date: 03 Kasým 2010, 00:36:23
18- Reform Hareketleri Ve Martin Luther
Reform hareketlerini baþlatan Augustin tarikatý rahiplerinden Martin Luther'dir (1489-1546). 31 Ekim 1517 de Wittenberg saray kilisesi kapýsýna 95 maddelik meþhur bildirisini asmasý, hareketin kývýlcýmý olmuþtur. Reformasyon ateþinin tüm çevreyi sarmasý, zamanýn olgunlaþtýðýnýn iþaretidir. Kilisenin günahlarý baðýþlamasý, bunu kaðýtlar üzerinde makbuzlamasý, dinin mâli bir oyuncak yapýlmasý, yozlaþtýrýÝmasý halkýn öfkesine ve tepkisine yol açýyordu kî, gerilimin ne derece arttýðý ve yaygýnlaþtýðýnýn bir kanýtýdýr.
Haber, sýçrayan bir kývýlcým gibi bütün Almanya'ya yayýldý. Tartýþmalar önce kendi tarikatýnda sonra da diðerlerinde baþladý. Dominikahlar tarikatýnýn Roma'daki tepkisi, O'nu zýndýklýkla ithama ve mahkemeye götürdü. Papa'nýn aforoz yazýsýný ise, Martin Luther halkýn önünde yakarak cevap verdi. Peter Waldes, Wiclif, Hus gibi düþünürleri meydan ateþine götüren bu emirnamenin yakýlmasý, aforozdan çok daha þiddetli etki yaptý. Luther, kendi yanmadan, Papanýn buyruðunu yakan ilk insandý. Eyalet Beyi Friedrich von Sachsen'in isteði üzerine Luther, Worms Meclisinde imparator tarafýndan sorgulandý. Papa ve KonsiPin yanýlmazlýðý aleyhindeki yazýlarýný yalanlamasý ve reddetmesi teklifini kabul etmedi. Dönüþünde Kursachson'lu süvariler tarafýndan yapýlan bir baskýnla kaçýrýldý ve Watburg'a getirildi. Luther orada çatýþmalarýný sürdürdü. Hareket XVI. yüzyýlda en fýrtýnalý zamanlarýný yaþadý. Þövelya Franz von Sickingen'in Trier Prenslerine karþý giriþtiði Pfaffen Savaþý (1522-23), Prenslerin baskýsýndan usanan “Köylüler Ayaklanmasý” (1525), eski Alman cemaat hürriyetlerinin istenmesi, Protestan teklifleri olarak yerleþtirilmek istendi. Luther, bunlarý büyük bir sempatiyle destekledi. Köylülerin yenilmesine raðmen reformasyon, ne bir imparatorluk ne de bir halk hareketi olabildi.
Martin Luther, kendisi de bir rahibe oian Katerina von Bora ile evlenerek tasavvuru dahi güç bir ihtilali gerçekleþtirdi. Sapýk sayýlan bir rahibin, yine bir rahibe ile evlenmesi Orta Çað için düþünülmesi dahi çok günah sayýlan bir olaydý.'
Ýmparator V. Kari, yeni çýkan zýndýklýðý, kökünden kazýmak istediyse de, baþarýlý olamadý. Speyer Meclisinde (1529) protesto edilmeleri sebebiyle “Protestanlar” olarak isimlendirildiler. Ýnançlarýnýn tanýnmasýný istediler ise de bu, ancak 1530 yýlýnda Augsburg Meclisi'nde kabul edildi. Can güvenliði sebebiyle meclise gelmeyen Luther'in görüþlerini Philipp Melanchthon (1497-1560) savundu. Baþlangýçta Katoliklerle anlaþmayý temin etmek gayesiyle Augsburg Ýnanç Formülünü de (Augsburgische Bekenntnis-Confessio Augustana) Melanchthon düzenlemiþti. Buna göre piskoposluk, Sakrament düzeni ve ibadet metni (liturgie) Eski Kilise'nin prensiplerine göre sabit kalýyordu. Fakat birlik temin edilemedi. Ýmparatorluk Meclisindeki duruþmalarýn sonunda Almanya'da iki yeni parti meydana çýktý. Protestan bölgeleri inançlarýný bastýrmak isteyenlere karþý bir teselli olarak, 1531 þubatýnda "Schmalkald Anlaþmasýnda birleþtiler. Bununla Protestanlýk politik bir parti oluyor ve Ýmparator da ateþkese rýza göstermek zorunda kalýyordu.
Münavebeli harp yýllarýndan sonra, Schmalkald Savaþý'nda (Mühlberg Savaþý, 1547), Protestanlýk neredeyse kaybetmek üzere iken Augsburg Ýmparatorluk Meclisinde, din hürriyeti ve eyalet beylerinin Ýmparatora karþý serbestiyetleri saðlandý. Ýmparatorluk, din hürriyetinin ana maddesini tespit ediyordu: Ülke kime aitse, dine de o karar verecekti. Bu karar Almanya'daki Katolikliði kurtardý. Bununla Protestanlýk en büyük hedefine kavuþtu. Dini bir mesele, papazsýz ve konsilsiz Alman makamlarý tarafýndan çözülüyordu. Fakat bunlar modern anlamdaki din hürriyetinden uzaktý. Prensler ve eyalet beyleri serbesttiler. Yalnýz Augsburg Meclisi'nde Calvinizm ve bazý mezhepler korunmamýþtý. Halktan bir kimse eyalet beyinin inancýný kabul etmezse, göç etmek hakkýna sahipti. Bütün bu önlemler Otuz Sene Harplerinin çýkmasýný engelleyemedi.
Dinler Tarihi bakýmýndan Luthefin kýymeti, 95 maddelik bildirisinin ilk maddesinden tanýnabilir. O þöyle diyordu:
“Eðer Ýsa Mesih diyorsa; Tövbe ediniz, ilâhi devlet yakýndýr, onunla O, müminlerin bütün hayatlarýnýn tövbe olduðunu söylemek istiyor. Ne papazlarýn Kilise 'nin rahmetiyle günah çýkarmalarý, ne de herhangi bir vekalet ve makamýn rahmetin yolunu týkayabilmesi mümkün olur. Daha çok bu, insanýn mümin olarak yaþamasýna baðlýdýr. O zaman bütün hayatý tövbe olur, kadir Tanrý, kendi teklifi karþýsýndaki ferdi amellerine göre deðerlendirmez. O, ferdi doðrudan doðruya bir günahkar olarak kabul eder ve rahmetiyle muamele eder. Fert Tanrý 'yi seçemez, ama görünmeyen Tanrý ferdi seçer, faydasýz kulunu hizmetine yarar bir alet yapar. Ýnsan, inanca yahut inançsýzlýða sahip deðildir, ancak inanç ve inançsýzlýk insanda meydana gelir. Hiçbir zaman Hýristiyanlýk inancý bir kimsenin garantili malý deðildir. Rabb'im sana inanýyorum, Sende benim inançsýzlýðýma yardým et!”. [468]
Luther'e göre hidayet, tamamen Tanrý'nýn lutfunda ve inançtadýr. Tanrý'nýn adaleti insan tarafýndan arzu ile yahut salih amelle, takdisle teklif edilen bir ayin özelliðiyle kazanýlamaz. O öyle bir adalettir ki, ancak inanabilenin hediyesinde ifadesini bulur. Bu hak verme (adaleti gerçekleþtirme tecrübesi) yalnýz baþýna reformlarýn kalbini teþkil eder. Bu, Luther için tekrar bulunan Ýncil'dir. Paulus Mektuplarýnýn tahsilinden öðrenilir. Hidayet, Tanrý'nýn kazanýlmadan verdiði bir rahmettir ve inançla ilahî vaade ulaþýlýr. Çünkü, Mesih'in kefaret olarak ölümü bütün günah cezalarýný örtmüþtür. Hidayet edilen kimse, papazlarýn takdisi ve azizlerin aracýlýðý olmadan Tanrý'ya serbestçe ulaþýr. Bununla Luther, Papa'nýn yanýlmazlýðýný ve Konsülleri reddeder ve öðretinin yegane temelinin Kutsal Yazýlar olduðunu savunur.
Reformasyon, kurtuluþ ve halkýn teþkilatý olarak Orta Çað Kilisesi'nin kýsýtlamalarýný kaldýrdý ve kurtuluþ aracýlýðým ferdin kendine býraktý. Orta Çaðýn takdis ve dogma dininin yerini, aracýsýz Tanrý ile iliþki dini aldý. Tanrý ile insan arasýndaki rahipler hiyerarþisi kaldýrýldý. Ýnanç vasýtasýyla kurtuluþ da, Tanrý'nýn bir fiili olarak görüldü ve Kilise'nin etkisi reddedildi.
Alman halký için Ýse, Kitab-ý Mukaddes' i tercüme ederek herkesin yararýna sundu. Bu arada Alman yazý dilinin geliþmesine tesir etti. Kendi ifadesine göre, Luther'in bazen Ýbranca bir kelimenin Alrnanca'daki karþýlýðýný senelerce aradýðý olmuþtur. Luther'Ýn tercümesi olmadan bugünkü Almanca düþünülemez. 1517-1520 yýllarý arasýnda, yaklaþýk 30 bin civarýnda Kitab-ý Mukaddes satýldýðý tahmin edilmektedir. Bu zamanda tanesi 1,5 Gulden, yani bir at fiyatýnda idi. Yine,Luther'in “Ýlâhiler Kitabý” ile Protestan Kilisesi, müzikli kilise olmuþtur. Luther' in korosunda inanç, dua ve methiye kuvvetli kelime ve melodilerle birleþerek özel bir bütünlük meydana getirmiþtir. Luther'in büyük ve küçük ilmihalleri ise, yeni bir metotla yazýlmýþ iyi bir eðitim aracý olmuþtur. Katolik Kilisesi onu “Catechismus Romanus’la taklit ederek, kendi ilmihalini hazýrlamýþtýr.