Muhabbet By: sumeyye Date: 01 Kasým 2010, 17:13:01
Muhabbet
Mü’minliðin kemâli muhabbettedir. Çünkü varlýðýn sebebi muhabbettir.
***
Var oluþun sebebi, “muhabbet” olduðundan, bu vasýf her canlýda doðuþtan gelen bir temâyüldür. Bir akrebin yavrularýný sýrtýnda taþýmasý bile bu muhabbetin bir neticesidir.
***
Muhabbeti bilmeyenin kalbi ham toprak gibidir. Kemâl yolundan mahrûm ve nefsânî arzulara esir olmuþ bir durumdadýr.
***
Hakîkî bir muhabbet, zahmetleri rahmete inkýlâb ettirdiði için, sevilenin meþakkatleri de güzellikleri gibi hoþ karþýlanýr. Bir kimsenin muhabbetinin hakîkî olup olmadýðýný anlamak ve seviyesini ölçmek için, sevdiðinin meþakkatlerine ne kadar tahammül gösterebildiðine bakmak kâfîdir.
***
Kâmil insan, ýþýðýn etrafýnda dönen kelebekler gibi Mevlâ muhabbetiyle irâdesiz hâle gelmiþtir. Rýzâ ve teslîmiyet, Hakk’a muhabbetin en güzel meyvesidir.
***
Muhabbetin zirve seviyede yaþanmasý, sevenlerin her hâdise karþýsýnda ayný duygulara sâhip olmasýyla, âdeta iki bedende tek yürek hâline gelmesiyle mümkündür.
***
Ýnsanoðlu en aðýr bedeli, muhabbeti uðruna öder. Peygamberlerin katlandýklarý bütün ýzdýraplar, ümmetlerine duyduklarý muhabbet sebebiyledir.
***
Bir þeyi ne kadar sevdiðimiz, gerektiðinde onun için yapabildiðimiz fedâkârlýk ve girebildiðimiz risk ile ölçülür.
***
Samîmî ve hakîkî bir âþýk, sevdiði uðrunda canýný bile verse, yine de bir fedâkârlýk yapabildiði hissini taþýmaz. Sanki borcunu ödüyormuþ gibi rahatlýkla bütün varlýðýný bezleder.
***
Gerçek muhabbet, dünyâda az rastlanan müstesnâ bir ruh hâlidir. Yalnýz samîmî ruhlarda barýnýr. Muhabbet, tecellî edeceði kalbin zemîninde “istikrar” ve onun neticesi olan “vefâ”yý bulmazsa orada barýnamaz.
Ýnsan, bu imtihan âleminde muhabbet duyduðu varlýðýn buna liyâkati nisbetinde bir netice elde eder. Ýnsan kalbi, fýtrî olan sevme temâyülünü ancak Cenâb-ý Hakk’a yönelttiði takdirde muhabbette kemâle ulaþabilir!
***
Varýlacak nihâî gâye olan “Hakk’a vuslat”ý unutarak; mal, mülk, mevkî, servet, âile ve evlâd gibi fânî muhabbet merhalelerinden birinde takýlý kalmak, gönül âleminin ziyân edilmesi demektir.
***
Mecnûn’un bütün zaferi, Mevlâ’ya giden yolda Leylâ’yý son durak edinmemesidir. Leylâ, yerine göre karþý cinstir, yerine göre maldýr, yerine göre makam ve mevkîdir. Vâsýtanýn gâye hâline getirilmesi ne hazindir!..
***
Mecnûn’un hayatýnýn gâyesi olan Leylâ, ilâhî muhabbete bir basamak teþkil etmiþtir. Kul, hakîkatini aradýðý ilâhî muhabbet âleminde yerini bulunca, hayâtýndaki Leylâlarýn rolü biter.
***
Ne mutlu o mü’minlere ki Allâh ve Rasûlü’nün muhabbetinden baþkasýna gönül vermezler, yabânî bahçelerin sahte çiçeklerine aldanmazlar!..
***
Kul, muhabbetullâhý, Allâh’tan gayri her þeye âit muhabbet ve baðlýlýðýn üstüne çýkarmadýkça sýrât-ý müstakîme lâyýkýyla ulaþamaz.
***
Ýnsanoðlunun yeryüzündeki vazîfesi, ilâhî muhabbeti gönüllere aþýlayan bir rahmet kapýsý olmaktýr. Büyük ruhlar, Hakk’ýn muhabbet nazarý ile mahlûkâta bakýþ tarzýna muvaffak olanlardýr.
***
Bizi kurtaracak ruh hâli, bize Hira Daðý’nda lutfedilen mukaddes mîrâsa muhabbettir.
***
Muhabbet ehli, ilâhî aþk deryâsýnýn tadýna varmaya çalýþýr. Damla, deryânýn lezzetini tattýðý anda, deryâya kavuþmuþ demektir. Rahmet deryâsýndan kaçýp da yosunlu kýyýlarda saâdet arayanlar, ancak kendi varlýklarýný kemirirler. Ýlâhî aþk deryâsýnýn lisânýndan anlamayanlar, kalb fukarâlarýdýr.
***
Bilmeliyiz ki bayram, ferdî bir neþ’e vesîlesi veya bir tâtil deðil, umûmî bir þefkat, merhamet ve muhabbetin yaþandýðý, ictimâî saâdet günleri olmalýdýr.
Osman Nuri Topbas