Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Zaman Bilinci By: reyyan Date: 01 Kasým 2010, 16:29:44
Zaman Bilinci

Doç. Dr. Fahreddin Yýldýz



Ýnsan, dünyada belli bir süre yaþamasý ve bu süre içerisinde Allah'a kulluk görevini yapmasý için yaratýlmýþtýr.1 Þu halde her sorumlu can, bu zaman dilimi içinde kendisine yüklenen iþleri yapmakla yükümlüdür.

Zaman, âlemin varlýðýnýn baþlangýcýndan sona ermesine kadar olan müddettir.2 O, insanî eylemlerin tamamýný kendinde barýndýran hayat içerisindeki harekettir. Acý tatlý, kârlý zararlý her türlü hareket ve olay onda vâki olur. Ýnsana hayatta sadece bir kere verilen ömür ise, zamanýn bir parçasý olup onunla birlikte akýp gitmektedir.

Yaklaþan Vakit

Ýnsan ömrünün esasý, zamandýr. Çünkü insanýn iþleri, zaman içinde olur. Geçen her an, insanýn ömrünü eksiltir ve ecelini yaklaþtýrýr. Ne var ki insan çoðu kez, geçen zamaný kazanç zanneder. Kur'an, insanýn bu aldanýþýna þu çarpýcý ifadelerle dikkat çeker: "Ýnsanlarýn hesaba çekilecekleri gün yaklaþýyor; ama onlar bu yaklaþan þeye karþý hâlâ gaflet içinde umursamazlýk gösteriyorlar."3 Ýþte Kur'an, insaný gafletten uyandýrmak için ona zaman bilinci aþýlamak ister. Bundan maksad, hem insanýn zihni yapýsýný doðru þekillendirmek, hem de onun amel dünyasýný iyiliklerle zenginleþtirmektir.

Gökler ve yer yaratýlalý beri, aylarýn sayýsý on iki,4 günler de hep yirmi dört saat. Bizden önce geçen ve vakitlerinin kýymetini bilen tüm insanlar, yükümlülüklerini hep bu zaman içinde yerine getirdiler. Eðer bizler de, boþa harcamaktan vazgeçersek, eldeki zaman bize de yetecektir. Ne var ki günümüzde pek çok insan zamaný iyi deðerlendirememekte, anlamsýz bir sürü meþguliyetlerle vakit öldürmektedir. Aslýnda hiç bir insanýn, dünya iþlerini tamamen bitirecek kadar zamaný yoktur. Burada önemli olan, zamaný elden kaçýrmadan doðru ve iyi deðerlendirebilmek; düzenli ve devamlý ibadetlerle iman akülerini doldurup son nefese kadar iyi iþler yapmaya devam etmektir.

En Kýymetli Sermaye

Ýnsanýn en kýymetli sermayesi ömrüdür. Ama o, insanýn kendi mülkü deðil, Allah tarafýndan ona emanet edilmiþ bir nimettir. Ýnsanýn istikbali ve istifadesi, ömrün kullanýlmasýndan hasýl olacak manevî kâra (sevaba) baðlýdýr. Ýnsan ne kazanacaksa onda kazanacaktýr. Çünkü "Ýnsana uðrunda çaba gösterdiði dýþýnda bir þey verilmeyecektir."5 Kazançsýz geçen her an, o kýymetli sermayeden yitirilen bir ziyandýr. Demek ki insan, hesap günü elde ettiði manevi kâra (sevaba) göre kendisini kurtaracak, ya da verdiði açýða göre iflas edip hüsrana uðrayacaktýr.

Hüsrandan Kur'an'la Kurtulmak

Bütün âlemi, cehalet karanlýklarýnýn kapladýðý, Allah'ý bilme ýþýklarýnýn tamamen sönmeye yüz tuttuðu bir zamanda, yani 610 yýlýnýn Ramazan ayýnda "Yaratan Rabbinin adýyla oku"6 mealindeki sözcüklerle Kur'an vahyi inmeye baþladý. Ýlahî vahyin yeryüzüne ulaþmasýyla, Kur'an nuru insanlýðýn kararmýþ dünyasýna bir güneþ gibi yeniden doðdu. Kur'an nurunun neþriyle, karanlýk asýr sona erdi; yeni ve aydýnlýk bir asýr baþladý. Peygamber (a.s), insanlarý hüsrandan Kur'an'la kurtardý. Cehaleti ve tüm olumsuzluklarý Ýslâmla ortadan kaldýrdý. Böylece insanlýk, yaratýklarýn en þerlileri (þerrü'l beriyye)nin istilâsýndan kurtulmuþ oldu.

Ýþte bu yüzden Kur'an'ýn nüzul aný, insanlarý hüsrandan kurtaran, karanlýk çaðdan yeni ve aydýnlýk bir çaða taþýyan tüm deðiþimlerin baþlanýç âný oldu. Yüce Allah, genel olarak tüm asýrlara, özellikle de büyük olaylara sahne olan son asra yemin ederek þu uyarýda ve duyuruda bulundu: "Vaktin akýp gidiþine/bitimine and olsun ki insan gerçekten ziyandadýr. Ancak iman deðerine erip doðru ve yararlý iþler yapanlar; birbirlerine hakký ve sabrý tavsiye edenler bunun dýþýndadýr/onlar hüsranda deðillerdir."7 Bu ayet mealinde geçen "asr" kelimesi, "birbirini izleyen devrelerden oluþan ve ölçülebilir olan zaman dilimini" ifade eder. Ayrýca bu kelime, "dehr-mutlak zaman" ve "ikindi vakti" anlamlarýna da gelir.8 Yüce Allah asra yemin ettiði gibi "duhâ"ya da yemin etmiþtir.9 Duhâ, (kuþluk vakti), günün ilk ucu; asr ise günün sona ermek üzere olduðu ânýdýr. Bu yemin ifadeleriyle, insan ömrünün bitmek üzere olduðuna dikkat çekilmek istenmiþtir.10

Hüsrandan Kurtulmanýn Þartlarý

Hüsran, kazanacak yerde sermayeyi yitirip zarar ve iflas etmek demektir. Hüsrana uðramamanýn ilk þartý imandýr. Ýmandan maksad, Allah'a ve O'nun vahyettiklerinin doðruluðuna inanmak, hayatý tevhide ayarlamak demektir. Çünkü iman, insan davranýþlarýnýn kesin belirleyicisidir ve onlara anlam kazandýran en üstün deðerdir.

Hüsrana uðramamanýn ikinci þartý, "salih ameldir." Bu terkib, Ýslâmýn yapýlmasýný istediði, insanýn da Allah rýzasý için yaptýðý tüm iyi iþleri ifade eder. Ýnsanýn Allah'a baðlý kalmasýný, Ýslâmýn da hayata hakim olmasýný saðlayan bütün verimli ve hayýrlý iþler, bu terkibin anlam sahasýna girer. Demek ki hüsrana uðramamak için, hayatý salih amellerle zenginleþtirmek þarttýr.

Hüsrandan kurtulmanýn üçüncü þartý, hakký tavsiye etmektir." Bu da, Hakk'a inanmak ve hak yolda çalýþmakla olur. Hakký tavsiye, Ýslâmýn ve müslümanlarýn zinde kalmasýný saðlayacak olan yegane unsurdur.

Hüsrandan kurtulmanýn dördüncü þartý, "sabýr ve sabýrlý olmayý tavsiye etmektir." Sabýr, insanýn bir iþi yapmak veya fenalýklardan sakýnmak için güçlüðe, zorluða ve acýya dayanma gücüdür. Hemen hatýrlatalým ki, insanýn kendine veya dinine zarar verilmek istendiðinde hiçbir þey yapmamasý, her zillete boyun eðmesi sabýr deðil, haramdýr. Demek ki sabrýn ölçüsü, Kur'an'dýr. Sabýr, dünyanýn aldatýcýlýðýna, hüsrana gidenlerin çokluðuna raðmen hak yoldan ayrýlmamak, iflas geçitlerini, iman ve ihlasla aþmaktýr.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; insanýn kendine sunulan tüm nimetlerden sonuna kadar yaralanýp nankörce bir hayat sürmesi ve son nefeste beyan edilecek bir tevbeyle her þeyin silinebileceðini beklemesi, tam bir yanýlgýdýr.11 Çünkü günahýn affý, tevbelerini hemen veya kýsa vadede yapanlara vadedilmiþtir.12 Gerçi Peygamber (a.s), bu vadeyi "ömrün süresi" olarak yorumlamýþtýr.13 Ancak insan için ömrün süresi meçhuldür. O, hiç beklenmedik bir anda sona erebilir. Bunun için insan, her an gidiþin eþiðinde olduðunu hiçbir zaman aklýndan çýkarmamalýdýr. "Göz kaptýrdýðým renkten, kulak verdiðim sesten/Affet senden habersiz aldýðým her nefesten."14

Dipnotlar: 1- Bkz. En'am, 2; Bakara, 21; Zariyat, 56 vb. 2- Ragýb el-Ýsfahani, el-Müfredat, s, 319-320. 3- Enbiya, 1. 4- Tevbe, 36. 5- Necm, 39. 6- Alak, 1. 7- Asr, 1-3. 8- Bkz. Muhammed Esed, Kur'an Mesajý, III, 1304. 9- Duha, 1. 10- Bkz. Râzi, et-Tefsiru'l Kebir, XXXII, 85. 11- Bkz. Nisa, 18. 12- Nisa, 17; Al-i imran, 135 vb. 13- Bkz. Ýbn Kesir, II, 223. 14- Necip Fazýl, Çile s, 61.


radyobeyan