Dem Bu Demdir By: reyyan Date: 01 Kasým 2010, 16:16:30
Dem Bu Demdir...
Ahmet Taþgetiren
Bir yaþý daha tamamlýyoruz bugünlerde... 49'lar 50 oluyor, 70'ler 71. Acaba daha kaç yýl ömrümüz var? Uzaklarda arýyoruz sýnýrlarý deðil mi? "Acaba daha kaç kere nefes alýp vereceðiz?" diye de sorulabilir bu soru oysa. Çünkü ne yýllarý biliyoruz, ne de nefes sayýlarýný...Bir sonraki nefes alýnýp verilebilecek mi? Derin bir bilgisizlik söz konusu orada... Bir çocuk dünyaya gözünü açýyor, bir insan gözlerini kapýyor dünyaya...Hayat ve ölüm, insan için ucu ucuna bitiþtirilmiþ bir kader çizgisi...
Hayat, Ýslâm anlayýþýnda, insana verilmiþ ödünç bir süre... Bir baþka hayat için içi doldurulacak bir kaneviçe... Eðer ikinci bir hayat olmasaydý gerçekten, ve þu an yaþadýðýmýzýn, o hayata yönelik bir mahiyeti bulunmasaydý, taþ üstüne taþ koymanýn, ya da ne bileyim, ileri bir adým atmanýn anlamý olmazdý. Ýnsan, en sýð inanç yapýsýnda bile, bir ahiret tohumu taþýdýðý için yüreðinde, insan olarak kalýr. Deðilse, en vahþi hayvandan daha yýrtýcý olabilirdi. Çünkü hiçbir eylemi yazýlmazdý insanýn, geçmiþi ve geleceði olmazdý, her þey yazýlýr ve silinirdi. Medeniyet olmazdý. Ýnsanlar, birbirini yiyen diþlilere dönerdi. Ahireti, bir gen halinde taþýyor insanoðlu...ve o, en aþýnmýþ yüreðe dahi bir inþa edicilik özü veriyor. Ýnsan, ne kadar kendini aksi istikamette zorlarsa zorlasýn, yaptýklarýnýn bir yerlere yazýldýðýný ve bir gün deðerlendirileceðini biliyor, hissediyor.
Onun için yaþadýðý hayat bir anlam taþýyor. Onun için dünü, bugünü ve yarýnýna iliþkin kaygýlara düþüyor. Onun için, ömrün, elinin altýndan gün gün kaymasý, yarýnlarýn azalmasý telâþlandýrýyor. Onun için ölüm, bir tedirginlik halinde yansýyor yüreklere...
En kolay eriyen sermaye ömür. Akýp giden...Akýþý unutulan..."Sermayesi eriyen adama acýyýn" demiþ güneþ altýnda buz satan bir Allah dostu onun için... Ömrün nefes nefes eriyiþini kastederek... Sermayesi erimeyen adam var mý? Bir kelimecik yazarken, bir nefeslik ömür azalýyor. Bir kelimecik söylerken bir nefes daha...
Bir tek nefesin ömrünü düþünebilseydik, nasýl telâþlanýrdýk kimbilir. Bir tek nefese emek vermemiz istenseydi bizden, nasýl bir kuyumculuk mahareti göstermemiz gerekirdi. Hani, halý dokumasýnda, bir santimetrekareye düþürülen ilmek sayýsý önemli derler. Bir nefese verilen emek üzerinde düþünseydik bir...
"Dem bu demdir, bu demin kadrini bil, âgâh ol. Bin demin kýymet ü mahiyyeti bir demde yatýr" demiþ bir gönül eri.
Binlerce ânýn deðeri ve mahiyyeti bir anda yoðunlaþmýþ. Bir âný anlayan, bin âný anlar yani...Bir âný bin an gibi yaþayan, hayatý anlamýþtýr...Ya da tersinden bakýlýrsa, bir ânýn deðerini ve mahiyetini anlamayanýn, on yýllarca ömrü anlamasý da mümkün deðildir.
Ahiret penceresinden bakýldýðýnda, dünyada yaþanan ömrün tümü "bir saat" gibi gelir insana...Kur'an böyle bildiriyor. Dünya yýllarý, saniye gibi sayýlýyor bir baþka hesapta...
Ashab-ý Kehf, üç yüz yýl uyutuldu maðarada, uyandýklarýnda, geçen zamanýn bir gün veya daha az olduðunu sandýlar. Uykudan uyanýr gibi doðacaðýz Ahirete anlaþýlan...Ve sanki bir saatlik sürenin dosyasý ile karþýlaþacaðýz.
Geçen ömre baktýðýmýzda her birimiz "Göz açýp kapayýncaya kadar geçmiþ" gibi hissetmiyor muyuz?
"Ed-dünya sâa...F'ec'alhâ tâa... Dünya bir saatten ibarettir, onu da sen, tâatle, yani Allah'a baðlý olarak geçir." denilmiþ. Demek zaman, dürülüp, bükülüp bir saat içine, belki bir an içine yoðunlaþtýrýlabilir.
Onun için "Heleke'l- müsevvifûn-Erteleyenler helâk oldu" denilmiþ. Çünkü orada, ömrü hiç bitmeyecekmiþ gibi bir algýlama hatasý var. Yarýn hep varmýþ gibi, hep olacakmýþ gibi, nefes alýþ veriþlerimiz kendi elimizdeymiþ gibi, ömrümüze mutlak biçimde hükmediyormuþuz gibi bir algýlama hatasý...
Þöyle bir Ahiret iklimine gidildiðinde, her insanýn önünden ömür dosyasý geçirildiðinde... kimbilir hiç kullanýlmamýþ ne kadar sayfa olacak. Baþkalarý tarafýndan kullanýlmýþ sayfalar olacak. Bizim geliþigüzel kullandýklarýmýz olacak...Ömrün brütü nete çevrildiðinde 70 yýldan ( ya da 100 veya 40 yýldan) elimizde kala kala ne kalacak? Acaba "Keþke 10 yýl dolu dolu yaþasaydým" mý diyeceðiz? Keþke dolu dolu bir günüm olsaydý, bir ayým olsaydý mý diyeceðiz?
Belki de, namaz vakitleri, Ramazanlar, kurtarýlmýþ zaman fýrsatlarý bizim için... "Yýlda bir ayý kurtarýn" çaðrýsý... "Her gün bir zaman parçasýný kurtarýn..."
Bir Kadir Gecesi'ne, "bin ay"ýn deðeri yüklenmiþ. Demek bir "eþref saat" yakalandýðýnda, nerdeyse bir ömürlük kesafet yüklenmiþ oluyor. "Eþref saat", yaradýlýþ gayesinin yakalandýðý saattir belki de...
Doðuþ, Rabbin bir rahmetine mazhar oluþtur. Alýnan her nefes, bu rahmetin devamýnýn iþaretidir. Ömür, Rabbin insanoðluna yönelik "kulluðu idrak" mühletidir. Yaratýrken, insana, kulluðu bulma misyonu yüklemiþtir. Her nefeste kulundan böyle bir misyonu idrak etmesini bekler Allah Teâlâ...
Ömrü, bu ilâhî lütfa, rahmete lâyýk hale getirmektir insan olmak. Ýnsanýn insanlýðýný idraki de budur. Ýnsanýn ömrü, belki yarýn, bu idrake mazhar olan ve olmayan anlar diye ayrýþtýrýlacak, brüt ve net böyle ortaya çýkacaktýr.
Rasûlullah Efendimiz, sanki günler ve geceler mübarek ellerinden uçup gidiyormuþçasýna, onlarý, Rabbi ile buluþma ânýna dönüþtürmek için çaba gösterirmiþ. Secdeler, hiç kalkmayacakmýþçasýna uzarmýþ, kýyamlar, ayaklar þiþinceye kadar devam edermiþ...Dualar, kumlarý ýslatýrcasýna göz yaþý yüklenirmiþ...Her âna bir güzellik sýðdýrmak için gayrete getirirmiþ etrafýndaki mü'minleri..."Tebessüm sadakadýr" diyerek, bir Müslümanýn âtýl gibi görünen anlarýný bile kulluk þuuru ile yüklermiþ.
Onun yolunu yol edinenler de, zaman içinde "El kârda gönül yârda" diyerek, el eylemi ile gönül eylemini ayný ânýn içine teksif etmek suretiyle zamanýn içinde zaman bulmaya yönelmiþler...
Ýþ gelip bir zaman disiplininde toplanýyor elhasýl... Ömrün bir ebedi hayat azýðýna dönüþtürülmesi dâvâsý bu. Belki ömür bir bütün olarak deðil de, nefes nefes, gün gün, ay ay ve her biri, önceki hakedildiði ölçüde verilseydi, farklý bir duyarlýk içinde olurduk. Ama ayný zamanda farklý bir yürek çarpýntýsý içine de düþerdik. Sanki her an, yenilenmemesi mümkün bir sözleþme ile karþý karþýya kalýrdýk ve bu bizi periþan ederdi. Rabbimiz, lütfu sebebiyle, bizim hem her an gelebilecek bir son duygusu yaþamamýzý istedi, hem de rahmeti sebebiyle süre sonunu gizledi. Ýmtihaný da, bu ikilemde sakladý. Yaratýlýþ misyonunu kavrayan, "süre sonu" duyarlýðýný öne alacak, her nefesin son nefes olabileceði duyarlýðý ile yaþayacak, buna karþýlýk, rahmete olan sonsuz teslimiyetle de, güven duygusu yaralanmayacak.
Ana gaye, hayatý Allah için kýlabilmek elbet. Giden her an hayata veda etmiþ oluyor. Onu geri getirmek mümkün deðil. Öyleyse, giderken, yaratýlýþ misyonu ile yüklenmiþ olup olmadýðýna bakmak gerekir. Allah'a ulaþacak armaðanlar haline getirebilirsek yaþadýðýmýz her âný, gözümüz arkada kalmaz. Yüreðimizi piþmanlýklar kuþatmaz. Aksine yaþadýðýmýz her an, yeni bir dünyada, ebedî bir mutluluk ülkesi inþa edecek bir bereket iksiri ile yüklenir. Bir ânýn yüreðine, bir ebediyyet tohumu ekilmiþ olur.
Ýþte Ramazan. Önümüzdeki ömre, yeni bir baþlangýç mevsimi... Sanki yeni doðuyormuþ gibi hayata, kaneviçenin gözelerini, ebediyyen solmayacak renklerle dokuyabiliriz. Bir ayý kurtaran, bir ömrü de kurtarabilir. Bir ânýn þuurunu idrak eden, bir ömrü anlamlý kýlabilir.
"Dem bu demdir, bu demin kadrini bil, âgâh ol..."
radyobeyan