Ahiret Günü
Pages: 1
Cennet ve nimetleri By: hafýz_32 Date: 30 Ekim 2010, 15:26:39
CENNET VE NÝMETLERÝ


 

Cennet nimet yurdudur. Allah burayý kullarý içinden iman edenlerle Allah’ýn emri ve yasaklarý doðrultusunda ha­reket eden takva sahibi olanlar için hazýrlamýþtýr. Bu, onlarýn dünyada iken samimi iman etmiþ olmalarý ve salih ameller iþlemeleri sebebiyledir. Kendi nefislerini kötü isteklerine di­renmeleri, masiyet ve haram olan þeyleri terk etmeleri baký­mýndandýr. Nitekim yüce Rabbimiz þöyle buyurmaktadýr:

“Ýþte yaptýklarýnýza karþýlýk size miras verilen cennet budur.” (Zuhruf, 43/72)

“Kullarýmýzdan takva sahibi kimselere verdiðimiz cennet iþte budur.” (Meryem, 19/63)

“Ýyiler kesinkes cennettedir.” (Mutaffifin, 83/22)

“Sabretmelerine karþýlýk onlara cenneti ve cennetteki ipekleri lütfeder.” (Ýnsan, 76/12)


Yüce Allah müminleri buna özendiriyor. Bunun için iyi amel iþlemelerini teþvikte bulunuyor. Nitekim þaný yüce olan Allah buyuruyor:

“Rabbinizden bir maðfiret; Allah’a ve peygamberine inanalar için hazýrlanmýþ olup geniþliði gökle yerin geniþ­liði kadar olan cennete koþun. Ýþte bu, Allah’ýn lütfudur ki onu dilediðine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.” (Hadid, 57/21)

“Rabbinizin baðýþýna ve takva sahipleri için hazýrlan­mýþ olup geniþliði gökler ve yer kadar olan cennete ko­þun.” (Ali Ýmran, 3/133)

“Ýman edip yararlý iþ yapanlara gelince onlar da cen­netliktirler. Onlar orada devamlý kalýrlar.” (Bakara, 2/82)

“Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardýr.” (Rahman, 55/46)

“Rabbinin makamýndan korkan ve nefsini kötü arzu­lardan uzaklaþtýran için ise þüphesiz cennet yegâne barý­naktýr.” (Naziat, 79/40–41)


Ey kardeþim! Bilmiþ ol ki, cennet senin okuduklarýn ver duyduklarýnýn üzerinde bir þeydir. Hatta aklýnýn ve hayalinin kavradýðý her þeyin üstünde anlatýlamayacak derecede gü­zellikte olan yerdir. Çünkü bizim tüm düþüncelerimiz, algýla­malarýmýz asla cenneti olduðu gibi ihata edemediði gibi, onu idrak ta edemez, bilemez. Çünkü bizler sadece dünyada bize süs, ziynet ve eþya olarak verilen ölçü ve miktar ne ise, algý­lamamýz da o orandadýr. Çünkü bizim þuur ve his bakýmýn­dan idraki kavrama ve anlayýþ kapasitemiz oldukça kýsýrdýr, dýþýmýzda, fizik ötesinde olan þeylerin gerçek manada, haki­katlerini anlamamýz mümkün deðildir. Kur’an ve Sünnette anlatýlanlara, cennetteki yapýlara, saray ve köþklere, buradaki gençlere, altýn ve gümüþlere, nehir ve aðaçlara, meyvelerine ait verdiði bilgilere gelince, bunlarýn hiçbiri asla dünyadakiler gibi deðildirler. Ne cinsleri bakýmýndan ve ne de benzerlikleri açýsýndan. Bunlarýn dünyadaki þeylerle ortak noktalarý sa­dece isimlerinin benzerliðinden ibarettir. Nitekim Ýbn Abbas,

 “Bu rýzýklar onlara bazý yönlerden dünyadakine ben­zer olarak verilmiþtir.” (Bakara, 2/1) Mealindeki bu ayetin tefsiriyle ilgili olarak diyor ki: “Cennette var olan þeylerin dünyadaki þeylere benzerliði sadece isimden ibarettir, baþka deðil.”

Buhari ve Müslim Ebu Hureyre’den rivayet ediyorlar. De­diðine göre Allah Resulü n(as) þöyle buyurmuþtur: “ Yüce Allah buyurdu ki: Salih olan kullarým için hiçbir gözün gör­mediði, hiçbir kulaðýn iþitmediði, hiçbir insanýn gönlünden bile geçmediði þeyler hazýrladým.”[1] Ravi diyor ki Ýsterseniz þu ayeti okuyun.

“Yaptýklarýna karþýlýk olarak, onlar için ne mutluluklar saklandýðýný hiç kimse bilemez.” (Secde, 32/17)

Bilmelisin ki, cennet de bir tek cennet deðildir. Dört cennet vardýr dendiði gibi, sekiz cennet vardýr diye de söy­lenmiþtir. Ancak cennetler arasýnda nimet ve dereceler ba­kýmýndan üstünlükler vardýr. Yüce Allah buyuruyor ki:

“… Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farklarý ba­kýmýndan daha büyüktür.” (Ýsra, 17/21)

Kaldý ki bir tek cennette bile içindeki evler ve saraylar, konaklar bakýmýndan bile derece farklýlýklarý vardýr.

Ubade b. Samit’ten Tirmizi rivayet ediyor. Ubade diyor ki Allah resulü (as) þöyle buyurdu:

“Cennette yüz derece fark vardýr. Her bir derece arasýn­daki farklýlýk ise gök ile yer arasý kadardýr. Bunlarýn içinden Firdevs cenneti en üstün olanýdýr. Ýþte buradan dört cennetin ýrmaklarý akar durur, bunun üstünde de Arþ bulunmaktadýr. Allah’tan bir þey istediðinizde Ondan Firdevs cennetini iste­yin.”[2]

Buhari ve Müslim Sehl b. Sa’d’dan rivayet ediyorlar. Demiþ ki Allah Resulü (as) þöyle buyurdu: “Gökteki yýldýzý nasýl görüyorsanýz, cennette yüksek köþklerde yaþayanlarý aynen öyle göreceksiniz.”[3]

Bir rivayete göre Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer de oraya gi­receklerdendir ve orasý ne güzel yerdir. Ýþte cennette de her­kesin yeri, konumu ve derecesi dünyadaki amelleriyle orantýlý olacaktýr.

Cennetlerin en üstünü ve yücesi Firdevs cennetidir. Bundan sonra ise sýrasýyla Adn, Huld, Me’va adlý cennetler gelir. Ýþte sözünü ettiðimiz dört cennet bunlardýr. Kaldý ki yüce Allah Rahman suresinde bunu ve bunlar arasýnda var olanlarý, aralarýndaki derece farklarýný açýklamýþtýr. Nitekim Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardýr.” (Rahman, 55/46)

Yüce Allah bu ikisinde bulunan nehirleri, meyveleri, ya­taklarý, hurileri de anlatýyor ve daha sonra þöyle buyuruyor: “Bu ikisinden baþka iki cennet daha vardýr.” (Rahman, 55/62)


Nitekim bu ikisi hakkýnda da özelliklerinden söz edil­mektedir ki yeri geldiðinde bunu da öðreneceksin.

Buhari, Müslim ve Tirmizi Ebu Musa Eþ’ari’den rivayet ediyorlar. Ebu Musa demiþ ki Allah Resulü (as) þöyle bu­yurdu: “Ýki cennet var ki içindeki kaplarý ve her þeyi olmak üzere hepsi gümüþtendir. Ýki cennette var ki bunun da kap­larý ve içindeki her þeyi altýndandýr. Adn cennetindeki cennet ehli ile bunlarýn Rablerine bakýþlarý arasýnda Allah’ýn yüzünde Kibriya ridasýndan, perdesinden baþka bir þey bulunmaya­caktýr.”[4]

Cennetin sekiz kapýsý bulunmaktadýr. Senin de öðrendi­ðin gibi Bir kapýsý sadece bizim peygamberimiz Hz. Mu­hammed’in (as) ümmetine aittir. Diðer ümmetlere ait olan kapýlardan da giriþte Muhammed ümmeti ortaktýrlar. Ýþte sözünü ettiðimiz bu kapýlarýn durumuna gelince, bunlardan birisi sadece salih amel iþlemiþ olanlarýn içinden giriþ yapa­caklarý kapýdýr. Bir kapý da var ki oradan sadece namaz ký­lanlar gireceklerdir. Baþkasý o kapýdan içeri giremeyecektir. Bu kapýya namaz kapýsý denir. Bir kapý da yalnýzca oruç tu­tanlara hastýr. Buraya Reyyan kapýsý adý verilir. Oruç tutmuþ olanlardan baþkasý giremez bu kapýdan içeri. Sadaka kapýsý, ana ve babaya iyilik yapanlarýn kapýsý, akrabasýyla baðlarýný kesmeyenlerin, sýlayý rahim kapýsý, ihsan kapýsý, ufak çocuk­larý sevindirenlerin kapýsý. Kýsaca her salih amel için özel bir kapý vardýr. Kim de tüm bu amellerin sahibiyse, o kimse tüm bu kapýlardan çaðrýlýr. Hangisini isterse oradan içeri girme hakkýna sahiptir.

Gelen rivayetlere göre Allah Resulü (as) cennet kapýlarýný anlatmýþ ve buraya kimlerin girebileceklerini ve hangi ameli iþlemeleri durumunda girecek olanlarý açýklamýþtýr. Bu sýrada Ebu Bekir (ra); ey Allah’ýn Resulü! Sözünü ettiðin tüm kapý­lardan çaðýrýlacak olan bir kimse var mýdýr? Diye sormasý üzerine, Peygamber (as) evet, ey Ebu Bekir sen de onlardan­sýn” diye buyurmuþtur.

Müslim ve Sünen sahipleri rivayet etmiþlerdir. Ömer b. Hattab demiþ ki, Resulüllah (as) þöyle buyurdu:

“Herhangi biriniz abdest alýr ve bunu güzelce tamam­larsa, sonra da: “Eþhedu en la ilahe illallahu vahdehu la þerikeleh ve enne Muhammeden abduhu ve Resuluh= Þehadet ederim ki bir tek olan Allah’tan baþka ilah yoktur ve onun ortaðý da yoktur. Muhammed onun kulu ve elçisidir, derse kendisi için cennetin sekiz kapýsýnýn sekizi de açýlýr, hangisini isterse o kapýdan içeri girsin.”[5]

Cennet nimetlerine gelince, burada insanýn gönlünün çektiði, canýnýn arzuladýðý her türlü nimet vardýr. Ýþte sana Kur’an ve sahih Sünnetten bunun açýklamasýný sunayým.

Birinci olarak cennetin yerinden ve topraðýndan söz edelim.

Cennet arazisi ve topraðý bizim dünyadaki arazimize ve topraðýmýza benzemez. Çünkü cennetin topraðý zaferan­dan­dýr, onun çakýllarý ise incidendir. Onun harcý, sý­vasý ve çamuru da misktendir.

Tirmizi Ebu Hureyre’den (ra) rivayet ediyor. Ebu Hureyre diyor ki Allah Resulüne, “þu varlýklar hangi þeyden yaratýldý?” diye sordum. Allah Resulü, “Sudan yaratýlmýþlardýr” buyurdu. Bu defa ben, “Ya cennet ve cennetin binalarý, yapýlarý neden yaratýldý?” dedim. Allah Resulü (as), “Bir tuðlasý gümüþten, bir tuðlasý da altýndan, harcý ve sývasý da izfir-miskten, çakýl­larý inci ve yakuttan, topraðý zaferandan yaratýlmýþtýr. Buraya giren artýk umutsuzluk ve hüzün çekmez, fakirlik ve yoksul­luk görmez, ölmemek üzere orada ebedi kalýr. Giysileri asla eskimez, gençliðinden hiçbir þey kaybetmez.”[6]

Ýkinci olarak cennetin ýrmaklarý: Þüphesiz cennette dört ýrmak akar. Bunlar Firdevs cennetinden doðarlar ve diðer dört cennetten geçerler. Bu nehirlerden birinde sadece su akar, diðer birinde yalnýzca süt akar, üçüncüsünden ise þa­rap akar ve dördüncüsünden da sadece süzme saf bal akar. Nitekim yüce Allah þöyle buyurmuþtur:

“Ýman edip iyi davranýþlarda bulunanlara, içinden ýr­maklar akan cennetler olduðunu müjdele!”(Bakara, 2/25)

Allah Teala bu nehirleri açýklamak üzere þöyle buyur­maktadýr: “Muttakilere vadolunan cennetin durumu þöy­ledir: Ýçinde bozulmayan sudan ýrmaklar, tadý deðiþme­yen sütten ýrmaklar, içenlere lezzet veren þaraptan ýr­maklar ve süzme baldan ýrmaklar vardýr. Orada meyvele­rin her çeþidi onlarýndýr.” (Muhammed, 47/15)

Bilmelisin ki cennet suyu dünyadaki suya asla benze­mez. Çünkü dünyadaki su, bekleyince ve bir yerde durunca tadý ve rengi uzun bir süre beklemesi sebebiyle deðiþir. Oysa cennet suyu bir yerde ne kadar beklerse beklesin ve süre ne kadar uzarsa uzasýn hiçbir zaman deðiþime uðramayacaðý gibi, tadý ve lezzeti daha da artar. Cennet suyu sütten daha beyaz ve baldan daha tatlýdýr. Cennet sütü de dünyadaki sütten farklýdýr. Çünkü dünyadaki sütü yüce Allah, hayvanla­rýn karýnlarýndaki fýþký ile kan arasýndan çýkarýr. Bu süt fazla bekletilince ekþir ve kokar. Ancak cennet sütü böyle deðildir. O akan bir nehir olup, bu süt ne kadar beklerse beklesin hiç bozulmaz ve asla kokuþmaz, durdukça lezzeti ve tadý artar. Cennet þarabý öyledir. O dünyadaki þaraba hiç benzemez. Çünkü dünya þarabý kimi meyvelerden ve ekþimeye yüz tu­tan bitkilerden, tohumlardan yapýlýr. Bir kimse bundan içince akli dengesi bir an bozulur ve kusmaya baþlar, þiddetli baþaðrýsýyla karþý karþýya kalýr. Hâlbuki cennetteki þarap öyle deðildir. O bir nehirden akar, bu þarap kimi meyvelerin ek­þimeye ve bozulmaya, kýsaca mayalanmaya býrakýlmasýyla üretilmez. Ýçenini baþ aðrýsýna müptela etmez, kusmaz, aklý baþýndan almaz. Nitekim yüce Allah þöyle buyurmaktadýr:

“Çevrelerinde, hizmet için ölümsüz gençler dolaþýr, Maiyn çeþmesinden doldurulmuþ testiler, ibrikler ve ka­dehlerle. Bu þaraptan ne baþlarý aðrýtýlýr, ne de akýllarý giderilir.” (Vakýa, 56/17–19)

Cennetteki bal da öyledir. Asla dünyadaki bala benze­mez. Çünkü dünyadaki balý arýlar bitkilerden topladýklarý öz­lerden oluþturuyorlar. Oysa cennetteki bal, bir nehir olarak akmaktadýr ve içinde balmumu da yoktur, saf süzmedir. Ýþte sana cennet nehirleri. Cennet ehli bunlardan içeceklerdir.

Üçüncüsü de cennetteki saraylar, köþkler ve evlerdir. Ön­­ceki sayfalarda okuyup öðrenmiþtin. Dört cennet bulun­mak­­taydý. Bunlardan iki cennetin durumlarýný ve oradaki köþk ve saraylarý Allah zikretmektedir. Allah Teala buyuruyor ki:

“Fakat Rabbinden sakýnanlara, üst üste yapýlmýþ, altlarýndan ýrmaklar akan köþkler vardýr. Bu, Allah’ýn ver­diði sözdür. Allah, verdiði sözden caymaz.” (Zümer, 39/20)

“Ýþte onlara, sabretmelerine karþýlýk cennetin en yük­sek makamý verilecek, orada hürmet ve selamla karþýla­nacaklardýr.” (Furkan, 25/75)


Doðrusu daha önceden de öðrendiðin gibi cennet sa­raylarý, köþkleri altýndan ve gümüþten inþa olunmuþlardýr. Yoksa dünyada olduðu gibi çamurdan, taþtan, tuðla ve ker­piçten yapýlmýþ deðildir. Allah Teala buyuruyor ki:

“Dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarýndan ýr­maklar akan cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan Allah’ýn þaný yücedir.” (Furkan, 25/10)

Diðer iki cennete gelince Allah Teala onlardan da söz etmekte ve oradaki yapýlarýn çadýrlardan oluþtuðunu bildir­mektedir. Yüce Allah önceki iki cennet hakkýnda açýklama yaptýktan sonra, diðer ikisi için de devamýmda þöyle buyur­maktadýr:

“Bu ikisinden baþka iki cennet daha vardýr.” (Rah­man, 55/62)

Nihayetinde þöyle buyuruyor: “Otaðlar içinde sahiple­rine tahsis edilmiþ huriler vardýr.” (Rahman, 55/72)

Buradaki otað veya çadýrlar, dünyada olduðu gibi, kýl­dan, yünden veya pamuktan yapýlmýþ deðildir. Hayýr, karde­þim dünyadaki gibi deðildir. Aksine cennet otaðlarý inciden, yakut ve zebercetten yapýlmýþtýr.

Buhari, Müslime ve Tirmizi Ebu Musa Eþ’ari’den rivayet ediyorlar. Demiþ ki Allah Resulü (as) þöyle buyurdu:

“Cennette içi oyulmuþ inciden imal edilmiþ çadýrlar var ki, geniþliði altmýþ mil mesafe kadardýr. Çadýrýn her bir köþesinde kalan aile bireyleri, çadýrýn olabildiðince geniþliði sebebiyle diðer köþelerde kalanlarý göremezler. Mümin kiþi o ailelerini ziyaret eder durur.”

Tirmizi Ebu Said Hudri’den rivayet ediyor, demiþ ki Allah Resulü (as) þöyle buyurdu: “Cennet ehlinden makam itiba­riyle konumu en düþük olanýn hizmetinde seksen bin hiz­metçisi vardýr, yetmiþ iki eþi-hanýmý olacaktýr. Kendisi adýna inci, zebercet ve yakuttan bir kubbe dikilecektir. Aralýðý Cabiye ile Sana arasý kadardýr.”

Ýþte bu anlattýklarýmýz cennetin evleri ve saraylarýdýr.

Dördüncü olarak da cennetin yataklarý ve kaplarý konu­sudur. Cennet yataklarý ipektendir ve ipekle içi doldurul­muþtur. Bu yataklar da altýn iþlemeli karyolalara kurulmuþ­tur. Allah Teala buyuruyor:

“Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanýrlar.” (Rahman, 55/54)

“Cevherlerle iþlenmiþ tahtlar üzerindedir, karþýlýklý olarak oturup yaslanýrlar.” (Vakýa, 56/15–16)


Nitekim içinde kaldýklarý odalarýn ve saraylarýn zemin döþemeleri de ipek halýlarla dayalý döþelidir. Etrafýnda da sýra halinde dizilmiþ iþlemeli yastýklar vardýr.

Yüce Allah buyuruyor ki: “O cennette devamlý akan pýnar, orada yükseltilmiþ tahtlar, konulmuþ kadehler, sýra sýra dizilmiþ yastýklar, serilmiþ halýlar vardýr.”(Ðaþiye, 88/12–16)

Bu anlattýklarýmýz cennet sergileri ve yataklarýyla alakalý­dýr. Bir de cennetteki kullanýlan kap-kacak vardýr. Buradaki çanak, çömlek, kadehler, testiler ve kâseler de altýndandýr. Bu þeyler Firdevs ve Adn cennetine göre olan þeylerdir. Bir de Huld ve Me’va cennetleri var ki bunlarýn da eþyasý, kaplarý gümüþtendir. Nitekim bununla ilgili bilgiler Ebu Musa Eþ’ari hadisinden öðrenmiþtik. Bu hadisi Buhari, Müslim ve Tirmizi rivayet etmiþlerdi. Yüce Allah buyuruyor ki:

“Onlara altýn tespihler ve kadehler dolaþtýrýlýr.” (Zuhruf, 43/71)

“Yanlarýnda, gümüþ kaplar ve billur kâselerle, gümüþ beyazlýðýnda billur gibi þeffaf kupalarla dolaþtýrýlýr ki, sa­kiler bu cennet þarabýný ölçüsünce tayin ve takdir eder­ler.” (Ýnsan, 76/15–16)


Beþinci olarak da cennet kadýnlarýdýr. Aslýnda mümin kiþinin cennette dünya kadýnlarýndan iki eþi olacaktýr. Huri­lerden ise, ameline göre deðerlendirilecektir. Ola ki sen, “dünya kadýnlarýndan bana ne, çünkü onlar içerisinde kötü huylu ve yaratýlýþlý olanlarý vardýr” gibisinden bir þeyler söy­lemeye kalkýþabilirsin veya seni rahatsýz etmiþ olan dünya­daki iki komanýn durumlarýný göz önünde bulundurarak böyle bir þeye gönülsüz olabilirsin ama mesele senin sandý­ðýn gibi deðil kardeþim! Çünkü cennet ile dünya kýyaslana­maz. Unutma ki Müslüman kadýnlar cennette güzellik ve huy bakýmýndan hurilerden çok daha üstün olacaklardýr. Öyle ki huriler onlarýn yanýnda ancak hizmetçi gibi kalýrlar. Arala­rýnda haset, kin, düþmanlýk ve nefret yoktur. Aksine kardeþlik ve karþýlýklý sevgi vardýr. Nitekim Allah Teala buyuruyor:

“Biz onlarýn gönüllerindeki kini söküp attýk; onlar ar­týk köþkler üzerinde karþý karþýya oturan kardeþler ola­caklar.” (Hicr, 15/47)

Þunu da bilmelisin ki, cennet ehlinin kadýnlarý tertemiz­dirler. Bu kadýnlar ister Müslüman kadýnlar olsun, ister huri­ler olsun fark etmez, hepsi de tertemizdirler. Küçük ve büyük abdest yok, aybaþý ve loðusa durumu yok, doðum yok, hepsi de kýzdýrlar. Kocalarý her ne zaman yanlarýna varsa, onlarý hep kýz olarak bulacaklardýr. Kaldý ki Allah Teala gelecek olan ayetlerde þöyle buyurmaktadýr:

“Onlar için cennette tertemiz eþler de vardýr. Ve onlar orada ebedi kalýcýdýr.” (Bakara, 2/25)

“Yanlarýnda güzel bakýþlarýný yalnýz onlara tahsis et­miþ, iri gözlü eþler vardýr. Onlar, gün yüzü görmemiþ yumurta gibi bembeyazdýr.” (Saffat, 37/48-49)

“Oralarda gözlerini yalnýz eþlerine çevirmiþ güzeller var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokun­muþtur.” (Rahman, 55/56) “Sanki onlar yakut ve mercan­dýrlar.” (Rahman, 55/58)

“Gerçekten biz hurileri apayrý biçimde yeni yarattýk. Onlarý, eþlerine düþkün ve yaþýt bakireler kýldýk.” (Vakýa, 56/35–37)

Yani hepsinin de yaþlarý otuz olacak ve hepsi de evlenme çaðýnda, evliliðe istekli olacaklar. Allah Teala buyuruyor:

“Gö­ðüsleri tomurcuk gibi kabarmýþ yaþýt kýzlar.” (Nebe, 78/33)


Bu nasýl bir sunuþ, bu nasýl bir özendirme ve teþvik, gö­ðüsleri tomurcuklanmýþ yaþýt kýzlar!

Bak hele kardeþim! Eðer bir adam veya bir genç evlen­mek istese, birileri de ona oldukça güzellikte güzel, ahlakta ve terbiyede üstün deðerde olan bir kýzýn varlýðýndan haber verse, onun güzelliklerini, özelliklerini bir bir saysa ve o kýzý ona sevdirmesi için elinden geleni yapsa bu kimse nasýl dav­ranýr? Kendisi hakkýnda bilgi verilen bu kýzý, evlenmek iste­yen kiþi görmek için acele etmez mi, bir an önce onu görsün istemez mi? Dolayýsýyla o kiþi, böyle özellikleri bulunan bu kýzý görebilmek uðruna elinde avucunda olan þeyleri vermez mi hiç? Hatta öyle ki ona karþý olan sevgisi uðruna canýný bile çoðu kez fedaya hazýrdýr.

Ýþte böyle bir haberi veren zat âlemlerin Rabbi Allah’týr ve O haber verenlerin en doðru haber verenidir. Allah bize hu­rilerden ve onlarýn özelliklerinden, güzelliklerinden söz edi­yor. Yani iri gözlü, ela bakýþlý, sütbeyaz varlýklar olan huriler. Bu özellikleriyle, güzellikleri Allah onlarý bize sevdiriyor ve tanýtýyor. Böyle olunca bizler onlara doðru bir eðilim göster­mez miyiz hiç! Dolayýsýyla onlarý elde edebilmek ve onlarla evlenmek için elimizden ne gelirse o manada amel iþleme­miz gerekmez mi?

O halde onlara talip olan var mý? Onlarý arzulayan var mý? Eðer sen onlara talip ve istekli isen, o halde þimdiden onlarýn mehirlerini kendilerine öde, önceden gönder. Onlarýn mehirleri; Allah’a iman, iyi ve güzel iþler yapmak, salih amel iþlemek, Allah’ýn haram kýldýðý þeylerden de uzak durmak ile mümkündür. Sakýn ola ki þu bedeviye benzemeyesin. Bedevi Allah Resulü’nün mescidine gelir ve orada hafiften bir namaz kýlar ama tavuðun yem topladýðý gibi yapar. Sonra da ellerini açýp þöyle yakarýr:

“Allah’ým! Beni iri gözlü hurilerle evlendir.” Hz. Pey­gam­ber (as) ona: “Sen güzel bir istekte bulundun, dünür­cülüðün iyi oldu ama sen mehrini vermede kötü davran­dýn” der.

Ey kardeþim! Þimdi sana þu hadisi þerifi sunuyorum, ola ki bu senin sevgini arttýrýr. Tirmizi, Enes b. Malik’ten (ra) riva­yet ediyor. Enes diyor ki, Allah resulü (as) þöyle buyurdular:

“Eðer cennet ehlinden olan bir kadýn þöyle bir dönüp yeryüzüne bakabilseydi, böylece o yer ile gök veya doðu ile batý arasýný aydýnlýða boðardý ve yine yer ile gök veya doðu ile batý arasýný en güzel kokularla doldururdu. Doð­rusu o kadýnýn baþýný örten baþörtüsü dünyadan da ve dünyada var olan þeylerden de daha deðerlidir.”[7]

Ey kardeþim! Eðer cennet kadýnýn sadece baþýný örten baþörtüsü bile dünya ve dünyada var olan her þeyden deðer­liyse, bunun ötesinde olanlar hakkýnda ne daha söyleyebilir­sin ki? Ve kokusu dünyayý ve içindekileri dolduracak olan güzel kokusu hakkýnda ne düþünebilirsin! Doðrusu böylesi kadýnlara sahip olacak olanlara ne büyük mutluluk!

Allah’ým! Onlarýn eþleri olabilmemiz için bize salih amel­ler iþlemeyi nasip eyle ve bizi buna muvaffak eyle! Ey mer­hametlilerin en merhametlisi Rabbim! Bizi böyle ameller iþlemeye muvaffak eyle!

Ey kardeþim þunu da bilmelisin ki, cennettekiler, yüzle­rini nasýl olduðunu görmek için herhangi bir aynaya bakma gereði duymayacaklardýr. Çünkü onlar kendilerini hanýmlarý­nýn sinelerinde veya onlarýn yüzlerinde göreceklerdir. Bu açýdan ayrýca bir aynaya gerek olmayacaktýr. Hatta dahasýný da söylememi ister misin? Kiþi cennette eþinin kemikleri içindeki iliðini, týpký billur kadehte gözüken süt misali öylece göreceklerdir. Mademki kalem cennet kadýnlarýndan ve onla­rýn güzelliklerinden söz ediyor, öyleyse ben de sana, onlara karþý ünsiyet kazanasýn, cennete ve oradaki kadýnlara özlem duyasýn diye sana þu hikayeyi anlatayým da, bir gör.

Anlatýldýðýna göre Abdulvahid b. Zeyd adýnda bir Müs­lüman komutan askerlerine cihaddan, cihadýn öneminden ve Allah yolunda þehit olmaktan söz eder ve bu arada yüce Rabbimizin þu ayetini de okur:

“Allah müminlerden, mallarýný ve canlarýný, kendile­rine verilecek cennet karþýlýðýnda satýn almýþtýr. Çünkü onlar Allah yolunda savaþýrlar, öldürülürler ve ölürler.” (Tevbe, 9/111)

Ýþte bu sýrada askerler arasýndan Said adýnda biri ayaða kalkar ve komuta der ki: “Ey komutaným! Her þeyden mü­nezzeh olan yüce Allah bizden canýmýz ve malýmýz karþýlý­ðýnda bize cenneti mi satýyor?” diye sorar. Komutan da, “evet” der. Bu delikanlý komutanýna: “Öyleyse ben cennet kar­þýlýðýnda canýmý ve malýmý ortaya koyduðuma seni tanýk tutuyorum” der.

Komutaný Abdulvahid askerine der ki: “Doðrusu sen henüz gepegenç bir delikanlýsýn. Endiþem o ki, sen böyle bir alýþveriþi yerine getirmede güç yetiremeyebilirsin.” Ancak delikanlý: “Aksine ben bunu yapabilecek güçteyim, buna þahit ol. Çünkü ben canýmý ve malýmý karþýlýðýnda cennet almak üzere Allah’a sattým” der. Komutaný da dönüp ken­dinse: “Bu, oldukça karlý bir alýþveriþtir” der ve onun baþarýlý olmasý için dua eder.

Savaþ Bizanslýlara karþý yapýlýyordu. Said adýndaki bu delikanlý gitti ve ne malý varsa hepsini Allah yolunda harcadý. Kendisi için sadece cihad için gerekli olan bir at, bir zýrh ve silah býraktý, kalanýný Allah yolunda daðýttý.

Abdulvahid komutasýnda Bizans’a karþý savaþmak üzere ordu hazýrlandý. Said orduya gerekli yardýmý yaptý ve kendisi de savaþ hazýrlýðýna yaparak orduya katýldý. Henüz düþman ile karþýlaþmadan birkaç saat önce, ordu dinlenmeye çekil­miþ ve bu arada düþmanla karþýlaþmanýn da hazýrlýðýný yapý­yorlardý. Said de dinlenmeye çekilmiþ, uykuya varmýþtý. Bu sýrada yakýnýnda askerlerden de bir arkadaþý bulunuyordu. Arkadaþý bakar ki Said uykusunda konuþuyor, elini bir yer­lere doðru uzatýyor, sonra geri çekiyor. Arkadaþý Sait’in rüya gördüðünü anlar, ancak onu uykusundan uyandýrmaz.

Neden sonra Said uyanýnca, arkadaþý kendinse, “Sen rüyanda ne gördün?” diye sorar ve “gördüðüm ve iþittiðim kadarýyla sen uykuda iken konuþuyordun ve elini uzatýp du­ruyordun” der. Said arkadaþýna, “bir þey görmedim” dese de, arkadaþý söylemesi için ýsrar eder. Bunun üzerine Said arkadaþýna: “Gördüðüm rüyayý ben ölene dek kimseye söy­lememek üzere bana söz verecek olursan, ben de sana rü­yamý anlatýrým” der. Arkadaþý da, Said’e, rüyasýný o ölene dek kimseye söylemeyeceðine dair söz verdi. Bunun üzerine Said rüyasýný anlatmaya baþlar ve der ki:

—Kendimi cennette imiþim gibi gördüm. Derken sudan bir nehrin baþýnda kendimi buldum. Burada huriler ve gençler vardý. Onlar beni gördüklerinde hoþ geldin Safalar getirdin ey hoþnut kýlýnan Aynanýn Beyi, dediler. Ben de, “Hoþnut kýlýnan Ayna aranýzda mý?” diye sordum. Onlar, “hayýr, keþke biz onun hizmetinde olanlardan olsaydýk, sen hele ilerle” dediler. Ben de ilerlemeye devam ettim, derken sütten bir nehrin baþýna geldim, bir de gördüm ki burada sadece su nehri olan nehrin baþýnda gördüklerimden çok daha güzel huriler ve gençler bulunuyordu. Bir de baktým ki onlar da beni karþýlýyorlar ve bana: “hoþ geldin, Safalar ge­tirdin, ey memnun kýlýnmýþ Ayna’nýn eþi!” dediler. Ben de onlara, “Memnun kýlýnmýþ olan Ayna aranýzda mý?” diye sor­dum. Onlar, “Hayýr, keþke bizler onun hizmetinde olanlardan olsaydýk, ilerle” dediler. Ben onlardan d bunu duyunca bu defa onu görmek için daha çok özlem duymaya baþladým. Derken bu defa þaraptan bir nehrin baþýna geldik. Bir de ne göreyim bu nehrin baþýnda da süt nehrinin baþýnda olanlar­dan daha güzel olan huriler ve gençler bulunmaktadýrlar. Baktým ki onlar da beni karþýlayýp bana: “Hoþ geldin, Safalar getirdin, ey mutlu kýlýnan Ayna’nýn eþi!” dediler. Ben kendile­rine, “Ayna aranýzda mý?” diye sordum, onlar, “hayýr, keþke biz ona hizmet edenlerden olsaydýk, sen ilerle hele” dediler. Ben de ilerlemeye devam ettim. Nihayet baldan bir nehre geldik. Bu nehrin de baþýnda þarap nehrinin baþýnda olan­lardan çok daha güzel huriler ve gençler vardý. Derken bu sýrada birinin: “Ey Ayna! Müjdeler olsun sana, iþte kocan geldi!” dediðini iþittim. Derken Ayna sarayýn kapýsýna geldi, gülümseyerek ve bana hoþ geldin diyerek beni karþýladý. Birlikte saraya geçtik. Altýndan bir koltuða oturduk. Ona bak­týðýmda, güzelliðine vuruldum, onu kucaklayýp baðrýma bas­mak ve öpmek üzere elimi uzattým. Ancak bana dedi ki, þimdilik benden uzak dur. Çünkü sen halen dünyadasýn. Ancak ben ona, “ben dünyayý istemiyorum ki” dedim. Ancak o yine bana: “Sen halen dünyadasýn” dedi, ben de býraktým. Ancak ben onun güzelliðine öylesine vurulmuþum ki, onu kucaklamak için ikinci kez tekrar elimi uzattým. Bu defa bana dedi ki: “Benden uzak dur, ben, sen henüz dünyadasýn, diye seni uyarmadým mý?” dedi. Bu defa ben ona: “Ben dünya­dan ne zaman ayrýlacaðým?” diye sordum. O da bana: “Allah izin verirse akþama iftarýný bizimle açacaksýn” dedi. Çünkü kendisi oruç tutuyordu. Ýþte bu sýrada uyanýverdim. Gördü­ðüm rüya bu idi. Allah izin verirse Ýnþaallahu ben bugün ifta­rýmý orada, onun yanýnda açacaðým, dedi.

Artýk bundan sonra Müslümanlar ile Rumlar arasýnda savaþ kýzýþtý. Said büyük bir yararlýlýk gösterdi, akþama kadar yýlmaksýzýn, göksünü gelen oklara hedef tutarak savaþmayý sürdürdü. Çünkü o þehit olmayý, bu uðurda ölmeyi istiyordu. Onun bu derece fedakârca savaþmasýný gören arkadaþlarý ona imreniyorlardý. Cesurca öne atýlýyor ve ölümden hiç korkmuyordu. Derken savaþýn durmasýna az kala ölümcül bir darbe aldý. Arkadaþlarý hemen onu aldýlar. Bu sýrada sa­vaþ da durmuþtu. Rüyasýný anlattýðý arkadaþý durumu öðre­nince hemen oraya koþtu, baktý ki arkadaþý Said can çekiþi­yor. Arkadaþý Said’e, “Ey Said mutlu Ayna ile seni tebrik ede­rim” diye seslenince, diðer asker arkadaþlarý ona: “Kimdir ve nedir bu mutlu Ayna?” diye sordular. Arkadaþý Sait’in gör­düðü rüyayý anlatmak isteyince, Said, dönüp arkadaþýna baktý, dudak hareketleriyle ona, verdiði sözü hatýrlattý. Arka­daþý da, Said ruhunu teslim edene dek, onun gördüðü rüyayý kimseye anlatmadý.

Ey kardeþim! Ýþte samimi iman budur. Ýþte samimi ola­rak cenneti ve hurileri istemek budur. Kaldý ki Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Siz ve eþleriniz aðýrlanmýþ olarak cennete giriniz.” (Zuhruf, 43/70)

Ey kardeþim! Ýþte bundan dolayý ola ki sen bu dünyada güzel seslilerden insaný kendinden geçiren þarkýlar dinlemek istersin. Ve sen kendi kendine, “acaba cennette de insanýn aklýný baþýndan alan þarký var mýdýr?” diye sorabilirsin.

Ey kardeþim! Orada öyle þarkýlar ve sesler var ki þu ya­ratýlmýþlar âleminde o kadar güzeli ve manidarý duyulup gö­rülememiþtir. Eðer bu sesleri dünyadakiler iþitmiþ olsalardý, sevinç ve mutluluklarýndan kendilerinden geçerlerdi. Doð­rusu orada bu þarkýlarý söyleyenler ise iri gözlü hurilerden baþkasý da deðildir. Tirmizi Hz. Ali’den (ra) rivayet ediyor. Hz. Ali demiþ ki Allah Resulü (as) þöyle buyurdu:

“Aslýnda cennette hurilerin bir araya gelip toplandýklarý yerleri vardýr. Burada birlikte öyle þarkýlar söylerler ki, yara­týlmýþlar arasýnda onun benzeri sesler iþitilmiþ deðildir. Onlar þöyle derler: Biz artýk ölümsüsüz, yok olup gidecek deðiliz asla. Bizler yumuþak huyluyuz asla serleþmeyiz. Bizler memnun kalmýþ olanlarýz, hiç kýzmayýz. Doðrusu ne mutlu bizim olanlara ve ne mutlu bize ki, biz de onun içiniz.”[8]

Altýncýsý da cennetteki hizmetçiler ve gençler: Yüce Al­lah, cennet ehlinin hizmetçileri olan gýlmaný yani gençleri tanýtýrken, onlar için þu ifadeyi söylüyor. Kabuðunda saklý inci gibi gençler… Yüce Allah buyuruyor ki:

“O insanlarýn etrafýnda öyle ölümsüz genç nedimler dolaþýr ki, onlarý gördüðünde, etrafa saçýlýp daðýlmýþ in­ciler sanýrsýn.” (Tur, 52/19)

Allah Teala, onlarý güzellikleri ve üstünlükleri sebebiyle onlarý bize tanýtýyor. Anlatýldýðýna göre, henüz bebek iken, ergenlik çaðýna gelmeden müþriklerin ölen çocuklarý cen­nette cennet ehlinin hizmetinde çalýþacaklardýr.

Unutma ki, cennet ehlinin emrinde ve hizmetinde bulu­nan bu genç nedimler, orada ücret karþýlýðýnda çalýþan üc­retliler deðil, aksine onlara aittir ve onlarýn mülkleridir. Cen­net ehlinin en alt derecesinde olan bir kimsenin hizmetinde önceki sayfalarda da geçtiði gibi seksen bin genç nedim çalýþacaktýr. Çünkü Ebu Said Hudri’den Tirmizi tarafýndan rivayet olunan hadiste buna deðinilmiþti. Kaldý ki Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Hizmetlerine verilmiþ, kabuðunda saklý inci gibi gençler etraflarýnda dolaþýrlar.” (Tur, 52/24)

Bu gençler sadece cennet ehline hizmet için görev ya­parlar. Bunlarýn görevleri ise, cennet ehline yiyecek ve içecek getirip götürmektir, baþka deðil. Çünkü Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Onlara altýn tepsiler ve kadehler dolaþtýrýlýr. Orada canlarýnýn istediði, gözlerinin hoþlandýðý her þey vardýr. Ve kendilerine: Siz orada ebedi kalacaksýnýz, denilir.” (Zuhruf, 43/71)

“Çevrelerinde, hizmet için ölümsüz gençler dolaþýr, Maiyn çeþmesinden doldurulmuþ testiler, ibrikler ve ka­dehlerle. Bu þaraptan ne baþlarý aðrýtýlýr, ne de akýllarý giderilir. Onlara beðendikleri meyveler, canlarýnýn çektiði kuþ etleri, saklý inciler gibi, iri gözlü huriler, yaptýklarýna karþýlýk olarak verilir.” (Vakýa, 56/17–24)


Yedincisi de cennetteki yiyecek ve içecekler konusudur. Cennet ehlinin cennette yiyecekleri þeyler konusunu yüce Allah zikretmiþtir. Bu yiyeceklerin et ve meyvelerden oluþtu­ðunu anlatýyor. Aslýnda bu iki çeþit yiyecek cennet yiyecekle­rinin en lezzetlileridir. Yine Allah Teala, cennet ehlinin yedik­leri etler, etlerin en lezzetli olan türüdür. Bu et, kuþ etidir. Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Onlara beðendikleri meyveler, canlarýnýn çektiði kuþ etleri vardýr.” (Vakýa, 56/20–21)

“Onlara canlarýnýn istediði meyve ve etten bol bol verdik.” (Tur, 52/22)


Yine bilesin ki bu yiyecek maddeleri bitip tükenmeye­cektir. Cennet ehlinin bu yiyeceklerden ne zaman caný ye­mek isterse, hemen dünyadaki meyvelerin, sebzelerin ve yiyeceklerine hiçbirine benzemeksizin önlerine konulur. Çünkü bilindiði gibi dünyada iken yaz mevsiminde yetiþen ürünler kýþ mevsiminde bulunamazlar, kýþ mevsiminde bulu­nanlar ise yaz mevsiminde ele geçmezler. Oysa cennette böyle bir mevsim ayýrýmý yoktur. Her an her mevsime ait yiyecekler vardýr. Yüce Allah buyuruyor ki:

“Tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayýsýz meyveler için­dedirler.” (Vakýa, 56/32-33)

Kim onu burada bu nimetlerden menedebilir ki? Çünkü bütün bunlar Allah’ýn mülküdürler. Yüce Allah þöyle buyur­maktadýr:

“Onlar: Bize verdiði sözde sadýk olan ve bizi, diledi­ðimiz yerinde oturacaðýmýz bu cennet yurduna varis kýlan Allah’a hamdolsun. Ýyi amelde bulunanlarýn mükâfatý ne güzelmiþ! derler.” (Zümer, 39/74)

Bilesin ki cennette her çeþit meyve ve sebze vardýr. Ký­saca önceden bildiklerin de hiç bilmediklerin de orada var­dýr. Bunlarý alýp getirmek için herhangi bir sepete, seleye, fileye gerek olmadýðý gibi, gidip yerinden, bað ve bahçeden koparýp getirmeye de gerek olmaz. Çünkü cennet ürünleri dalýndan oturduðun yerde üzerine doðru sarkmýþ bir halde olacaktýr. Kiþi yatýp uzandýðý yerden zahmetsizce onlardan alýp yiyecektir. Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanýrlar. Ýki cennetin de meyvesinin devþirilmesi yakýndýr.” (Rahman, 55/54)

Peygamber (as) þöyle buyuruyor: “O meyvelere ayakta olan da, oturan da ve yan üzeri uzanýp yatmýþ olanda yetiþir.” Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Cennet aðaçlarýnýn gölgeleri, üzerlerine sarkar, ko­layca koparýlabilen meyveleri istifadelerine sunulur.” (Ýn­san, 76/14)

“Meyveleri sarkmýþ olarak…” (Hakka, 69/23)


Yine unutma ki cennet aðaçlarý, dünya aðaçlarýna ben­zemezler. Çünkü dünyadaki aðaçlarýn kökleri toprakta, dal­larý ise havadadýr. Cennet aðaçlarý dünyadakilerin tam tersi­nedir. Çünkü bunlarýn kökleri havada, dallarý ise aþaðýya doðru sarkýk vaziyettedir. Cennet aðaçlarýnýn sadece bir ta­nesinin gölgesinde binitli olarak bir kiþi yüz yýl yürü de yine sonuna ulaþamaz. O gölge öylece sürüp gider.

Tirmizi Enes’ten rivayet ediyor. Enes’in söylediðine göre Resulüllah (as) þöyle buyurmuþtur:

“Doðrusu cennette öyle bir aðaç var ki, binitli bir kimse onun gölgesinde tam yüz yýl yola devam eder de, yine onun gölgesi bitmez.”[9] Allah Resulü (as) isterseniz: “Uzamýþ gölgeler, … içindedirler.” (Vakýa, 56/30)  ayetini okuyun buyurdu.

Belki sen diyebilirsin ki, eðer sadece bir tek aðacýn göl­gesinde bir binici gölge sona ermeksizin tam yüzyýl devam edecektir. Bu durumda bu kiþi cennetin tüm aðaçlarýnýn meyvelerinden nasýl yiyebilecek, buna nasýl güç yetirebilecek ki?

Kardeþim! Bilmelisin ki, cennet aðaçlarý adeta birbiriyle sarmaþ dolaþ olmuþ gibi iç içedirler. Dolayýsýyla verdikleri tüm ürünler senin yanýbaþýnda veya baþýnýn üzerinde olacak­týr. Allah Teala þöyle buyuruyor: “Ýki cennet de çeþit çeþit aðaçlarla doludur.” (Rahman, 55/48 ) Yani aðaçlarý birbirle­riyle sarmaþ dolaþ olmuþ olarak, demektir.

Sekizincisi de cennetteki giysiler ve süslerdir.

Aslýnda cennet ehlinin cennetteki giysileri ipektendir ama bu ipek dünyadaki ipekle asla kýyaslanamaz. Çünkü dünyadaki ipek ipekböceðinden elde olunur. Oysa oradaki ipek ise, bunlar yüce Allah’ýn özel olarak yarattýðý kumaþlar­dýr. Cennet ehlinin her birinin cennet giysilerinden yetmiþer elbisesi olacaktýr ama bunlardan hiçbirinin rengi diðerine benzemeyecektir. Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Üzerlerinde yeþil ipekten ince ve kalýn elbiseler var­dýr, gümüþ bilezikler takmýþlardýr. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir.” (Ýnsan, 76/21)

Bu giysiler hiç eskimezler, durdukça da güzellikleri artar. Erkekler baþlarýna, incilerle bezenmiþ taçlar giyerler. Nitekim Tirmizi Ebu Hureyre’den (ra) rivayet ediyor. Ebu Hureyre diyor ki, Allah Resulü (as) þöyle buyurdu:

“Cennet ehli cennete tüysüz ve kýlsýz ve doðuþtan sür­meli olarak, gençlikleri kaybolmamak ve elbiseleri de eski­memek üzere gireceklerdir. Baþlarý üzerinde taçlar olacaktýr. Ýncilerle süslü taçlarýnýn üzerindeki her bir inci doðu ile batý arasýný aydýnlatacak derecede parlar.”[10] Cennet kadýnlarýna gelince bunlar da baþlarýna baþörtüsü takmýþ olacaklardýr.

Senin de öðrendiðin gibi Peygamber (as), cennet ka­dýnlarýnýn baþörtülerinin dünyadan ve dünyadaki her þeyden daha deðerli olduðunu belirtmiþti.

Cennet ehlinin ziynet ve süslerine gelince, bunlar da bi­leziklerden ve benzeri süslerden oluþacaktýr. Bunlardan Fir­devs ve Adn cennetlerinde bulunan kadýnlarýn süsleri altýn­dan olacak ve altýn ile süsleneceklerdir. Nitekim yüce Allah þöyle buyurmaktadýr:

“Bunlar orada altýn bileziklerle ve incilerle bezenir­ler.” (Hac, 22/23)

Huld ve Me’va cennetinde olanlarýn süs ve ziynetleri ise gümüþtendir. Çünkü Allah Teala þöyle buyurmaktadýr:

“Gümüþ bilezikler takýnmýþlardýr. Rableri onlara ter­temiz bir içki içirir.” (Ýnsan, 76/21)

Tirmizi Sa’d b. Ebu Vakkas’tan (ra) rivayet ediyor. Demiþ ki Allah Resulü (as) þöyle buyurdu:

“Eðer cennet ehlinden olan biri þöyle dünyaya bir baksa, bilezikleri ortaya çýkýp gözükse, bundan dolayý týpký güneþin ýþýðý yanýnda yýldýzlarýn sönük kaldýklarý gibi, güneþ de bu süslerin parlaklýðý yanýnda sönük kalýr.”[11]

Ey kardeþim! Ýþte cennet budur. Eðer bir de cennetteki­lerin durumundan ve orada ne tür nimetler içinde bulun­duklarýndan soracak olursan, -özellikle senin ve Müslümanla­rýn onlardan olmalarýný dilerim-, hepsi de cennete girdikle­rinde genç olarak gireceklerdir. Öldüklerinde yaþlarý her ne olursa olsun, ister yaþlý olarak ve ister çocuk olarak ölmüþ olsunlar hiç fark etmeyecek, hepsi de ayný yaþta olarak cen­nete gireceklerdir. Yaþlarý Otuz civarýnda olacak, boylarý da atamýz Âdem’in (as) boyunca olacaktýr.

Tirmizi Ebu Said Hudri’den (ra) rivayet ediyor, demiþ ki Allah Resulü (as) þöyle buyurdu:

“Ýster küçük yaþta ölmüþ olsunlar, ister yaþlandýklarýnda ölmüþ olsunlar cennet ehlinin yaþlarý otuza getirilecektir. Ebedi olarak hep bu yaþta olacaklardýr. Nitekim cehennem ehlinin de yaþlarý böyle olacaktýr.”[12]

Buhari, Müslim ve Tirmizi Ebu Hureyre’den rivayet et­miþlerdir. Ebu Hureyre (ra) demiþ ki, Allah Resulü (as) þöyle buyurdu:

“Cennete girecek olan ilk gurubun yüzünün parlaklýðý adeta ayýn dolunay gecesindeki gibi parlak olacaktýr. Tü­kürmeyecekler, sümkürmeyecekler, büyük ve küçük abdeste çýkmayacaklardýr. Cennetteki kaplarý altýndan, taraklarý altýn ve gümüþten, buhurdanlýklarý ödaðacýndandýr, terleri de misk gibi kokacaktýr.”[13]

Allah Resulü (as) þöyle buyuruyor: “Cennete girecek olan ilk zümrenin yüz aydýnlýðý, ayýn dolunay gecesindeki aydýnlýðý gibi olacaktýr. Ýkinci zümre ise, gökteki yýldýzlar içinde en güzel parlayanýn parlaklýðýnda olacaktýr. Cennet ehlinden olanlarýn her birisinin ikiþer eþi olacaktýr.”[14]

Nitekim orada artýk ölmeyecekler, yaþlanmaya­caklar, be­den güçlerinden bir þey kaybetmeyecekler, hasta­lan­ma­yacaklar, üzüntü duymayacaklar ve yorgunluk nedir bilmeyeceklerdir. Aralarýnda herhangi bir düþmanlýk, kin, öfke, ha­set, çekiþme ve tartýþma da olmayacaktýr. Aksine hepsi birbirlerini seven kardeþler olacaklardýr. Nitekim yüce Allah þöy­le buyuruyor:

“Ýlk tattýklarý ölüm dýþýnda, orada artýk ölüm tatmaz­lar. Ve Allah onlarý cehennem azabýndan korumuþtur (sürekli hayata kavuþmuþlardýr).” (Duhan, 44/56)

Yüce Allah onlarýn cennetteki konuþmalarýndan da þöyle haber vermektedir:

“Cennette þöyle derler: Bizden tasayý gideren Allah’a hamdolsun. Doðrusu Rabbimiz çok baðýþlayan, çok ni­met verendir. O Rab ki lütfuyla bizi asýl oturulacak yurda, cennete yerleþtirdi. Artýk orada bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir.” (Fatýr, 34/34–35)

“Cennette onlarýn altlarýndan ýrmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çýkarýp atarýz.” (Araf, 7/43)

Cennette zaman ilerledikçe, onlar dünyadakinin tam ter­sine daha da bir güzelleþir ve güçlenirler.

Müslim Enes’ten (ra) rivayet ediyor. Dediðine göre Allah Resulü (as) þöyle buyurmuþtur:

“Cennette öyle bir Pazaryeri var ki, cennet ehli her Cuma günü gelip burada toplanýrlar. Derken bu sýrada kuzeyden bir rüzgâr eser de, onlarýn elbiselerine ve yüzlerine cennet kokularýný serper. Böylece bu onlarýn güzelliklerine ve ce­mallerine güzellik ve cemal katar, böylece eþlerine dönerler. Eþleri onlara: Allah’a yemim olsun ki, güzelliðiniz ve cemali­niz fazlasýyla artmýþ bulunmaktadýr, derken kocalarý da on­lara: Vallahi sizin de aynen öyle fazlasýyla güzelliðiniz ve ce­maliniz fazlasýyla artmýþ bulunmaktadýr, derler.”[15]

Cennet ehlinin kavuþacaðý en büyük nimet, ikramý bol olan Allah’ýn yüzüne bakmalarý olacaktýr. Nitekim Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Yüzler vardýr ki, o gün ýþýl ýþýl parýldayacaktýr. Rable­rine bakacaklardýr, onu göreceklerdir.” (Kýyame, 75/23–24)

“Güzel davrananlara daha güzel karþýlýk, bir de faz­lasý vardýr.” (Yunus, 10/26)

Burada geçen “daha güzel karþýlýk” ifadesinden kasýt cennettir. “Bir de fazlasý vardýr” ifadesinden kasýt ise, ikramý bol olan Allah’ýn yüzüne bakmaktýr. Allah Teala þöyle buyu­ruyor:

“Orada kendileri için diledikleri her þey vardýr. Katý­mýzda dahasý da vardýr.” (Kaf, 50/35)

Yine bu ayette de yer alan, “dahasý da vardýr” ifadesin­den kasýt, Ýkramý bol olan Allah’ýn yüzüne bakmaktýr. Allah Teala’nýn onlardan razý olmasý hasebiyle rýzasýyla tecelli et­mesi, onlar için aradaki perdeleri ortadan kaldýrmasý ile he­men hepsi Allah’ýn huzurunda secdeye kapanacaklardýr. Yüce Allah kendilerine: “Kaldýrýn baþlarýnýzý ey kullarým! Çünkü ibadet dönemi dünyada kaldý. Siz þu anda ödüllen­dirme yurdundasýnýz” diye buyuracaktýr. Nitekim Allah Teala þöyle buyuruyor:

“Onlara denir ki: Geçmiþ günlerde iþlediðiniz iyi amellerinize karþýlýk, afiyetle yeyin, için.” (Hakka, 69/24)

Cennette namaz, oruç, cünüplükten yýkanma ve benzeri manada ibadetler yoktur. Aksine orada sadece Allah’a hamdetmek ve onu övmek vardýr. Onlar orada:

“Onlar: Bize verdiði sözde sadýk olan ve bizi, diledi­ðimiz yerinde oturacaðýmýz bu cennet yurduna varis kýlan Allah’a hamdolsun. Ýyi amelde bulunanlarýn mükâfatý ne güzelmiþ! derler.” (Zümer, 39/74)

“Cennette þöyle derler: Bizden tasayý gideren Allah’a hamdolsun. Doðrusu Rabbimiz çok baðýþlayan, çok ni­met verendir.” (Fatýr, 35/34)

“Ve onlar derler ki: hidayetiyle bizi bu nimete ka­vuþturan Allah’a hamdolsun! Allah bizi doðru yola ilet­meseydi kendiliðimizden doðru yolu bulacak deðildik.” (Araf, 7/43)


Melekler bu kimselerin ziyaretine gelip selam veririler. Allah Teala buyuruyor ki:

“Melekler de her kapýdan onlarýn yanlarýna varacak­lardýr. Melekler onlara: Sabrettiðinize karþýlýk size selam olsun! Dünya yurdunun sonu cennet ne güzeldir, derler.” (Ra’d, 13/23–24)

“Orada birbirleriyle karþýlaþtýkça söyledikleri selam­dýr. Onlarýn dualarýnýn sonu da þudur: Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” (Yunus, 10/10)

“Orada boþ bir söz ve günaha sokan bir laf iþitmez­ler. Söylenen yalnýz, selam, selamdýr.” (Vakýa, 56/25–26)

“Onlar orada ne boþ bir lakýrdý, ne de boþ yalan iþi­tirler.” (Nebe, 78/35)


Ancak cennet ehli cennette dünyada iþlediklerini hatýr­larlar. Nitekim yüce Allah þöyle buyurmaktadýr:

“Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar: Derler ki: Daha önce biz, aile çevremiz içinde bile ilahi azaptan korkardýk. Allah bize lütfetti de bizi vücudun içine iþleyen azaptan korudu. Gerçekten biz bundan önce Ona yalva­rýyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak odur.” (Tur, 52/25–28)

Bilmelisin ki, cennet ehli, cehennem ehlini gördükleri gibi, cehennem ehli de cennet ehlini görürler. Ýþte bu karþý­lýklý göre olayý, cennet ehlinin nimet içinde olmalarýnýn deðe­rini ve önemini daha da arttýrýr, ateþtekilerin de azaplarýný arttýrýr. Çünkü cennet ehli, cehennem ehlini ve azaplarýný görünce, þu gerçeðin farkýna varabileceklerdir. Eðer Allah kendilerini cennete koymamýþ olsaydý bile, sýrf cehennem ateþinden ve azabýndan Allah’ýn onlarý kurtarmýþ olmasý bile onlar için en büyük nimet olacaktý. Ayný þekilde cehennem ehlini de Allah ateþe sokmasaydý bile, cennet ehlini ve onla­rýn içinde bulunduklarý nimeti görmeleriyle, bundan mahrum olmanýn da büyük bir azap olacaðýný göreceklerdi. Ýþte bu bile onlarýn hasretini ve azabýný artýracaktýr.

Bir de kendileri için hazýrlanmýþ olan yerlerin cennet eh­line kaldýðýný gördüklerinde daha da periþan olacaklardýr. Çünkü onlar bunu elde edecekleri amelleri iþleme imkânlarý varken bunu yapmamýþlardý. Belki de þu anda içinde azap gördükleri ateþe onlar girecekti ama onlar, amelleri saye­sinde kendilerini o ateþten kurtardýlar. Çünkü cennetliklerle cehennemlikler arasýndaki engel veya perde öylesine þeffaftýr ki, birbirlerini görmeye engel olmamaktadýr. Hatta cennet ehli ile cehennemlikler birbirleriye konuþabileceklerdir de. Kaldý ki Allah Teala þöyle buyurmaktadýr:

“Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vaat ettiðini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vaat ettiðini gerçek buldunuz mu? diye seslenir. ‘Evet’ derler. Ve aralarýnda bir çaðrýcý, Allah’ýn laneti zalimler üzerine olsun! diye baðýrýr.” (Araf, 7/44)

“Cehennem ehli, cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah’ýn size verdiði rýzýktan biraz da bize verin! diye ses­lenirler. Onlar da: Allah bunlarý kâfirlere haram kýlmýþtýr, derler.” (Araf, 7/50)


Ýþte böylece cennet ehli cehennem ehline laf atar ve onlara dünyada iken yaptýklarýný, kafirliklerini ve ahiret gü­nüne inanmamalarýný hatýrlatýrlar. Yüce Allah cennet ehlin­den söz ederek buyuruyor ki:

“Ýþte o zaman birbirlerine dönerek dünyadaki halle­rini soracaklar. Ýçlerinden biri: Benim, bir vardý, der. Derdi ki: Sen de dirilmeye iman edenlerden misin? Biz ölüp kemik, sonra toprak haline geldiðimiz zaman dirilti­lip cezalandýrýlacak mýyýz? O zat, dünyada geçmiþ olan hadiseyi bu þekilde anlattýktan sonra Allah Teala orada bulunanlara: Siz iþin gerçeðine vakýf mýsýnýz? dedi. Ýþte o zaman konuþan baktý, arkadaþýný cehennemin ortasýnda gördü. Yemin ederim ki, sen az daha beni de helak ede­cektin. Rabbimin nimeti olmasaydý, þimdi ben de cehen­neme getirilenlerden olurdum, dedi. Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeye­cek deðil miyiz?” (Saffat, 50–59)

Münafýk erkeklerle münafýk kadýnlarýn, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ýþýk alalým, diyeceði günde kendilerine: Arkanýza dönün de bir ýþýk arayýn! denilir. Nihayet onlarýn arasýna, içinde rahmet, dýþýnda azap bulunan kapýlý bir sur açýlýr. Münafýklar onlara: Biz sizinle beraber deðil miydik? diye seslenirler. Müminler de derler ki: Evet ama, siz kendi baþýnýzý belaya soktu­nuz; fýrsat beklediniz, þüpheye düþtünüz ve kuruntular sizi aldattý. O çok aldatan þeytan sizi, Allah hakkýnda bile aldattý. Nihayet Allah’ýn emri gelip çattý.” (Hadid, 57/13–14)

Cennet ehli cehennem ehliyle konuþurlarken, onlara kendilerini cehenneme sokan þeyin ne olduðunu sorarlar. Nitekim yüce Allah þöyle buyuruyor:

“Ancak amel defterleri saðdan verilen saðdakiler bakla. Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi þu yakýcý ateþe sokan nedir? diye uzaktan uzaða sorarlar. Onlar þöyle cevap verirler: Biz namaz kýlanlardan deðil­dik, yoksulu doyurmuyorduk. Batýla dalanlarla birlikte dalýyorduk. Ceza günün de yalan sayýyorduk. Sonunda bize ölüm gelip çattý.” (Müddessir, 74/39–47)

Ýþte cennet ehli ile cehennem ehli arasýnda böyle uzak­tan uzaða karþýlýklý konuþmalar olacaktýr. Ne mutlu cennet ehline! Yazýklar olsun cehennem ehline! Ýþte sözünü ettiðimiz bu cennetleri yüce Allah inanan takva sahibi kullarý için ha­zýrlamýþtýr. Evet, bütün cennetler hep iman edenler içindir. Ola ki tüm bu açýklamalardan sonra þöyle diyebilirsin:

Öyleyse iþlediðim zaman beni cennete koyacak ameller nelerdir? Firdevs ve Adn cennetlerine girebilmem için neler yapmam icap ediyor.  Ki bu iki cennet altýndan saraylarla doludur.




--------------------------------------------------------------------------------

[1]    Buhari, Bed’ulhalk, 4/143. Müslim, Cennet, 2824

[2] Tirmizi, Sýfatulcenne, h:2531–2532 Tirmizi hadis içim gariptir, demiþtir.

[3] Buhari, Bed’ulhalk, 4/145

[4] Müslim, Ýman, 296/180

[5] Müslim, Tahare, 234/17

[6] Tirmizi, Sýfatul Cennet, h: 2526. Tirmizi diyor ki, bu hadis bana göre isnadý kuvvetli olan ve muttasýl olan bir hadis deðildir.

[7] Tirmizi, Fedailul cihad, h:1699. Bu sahih bir hadistir.

[8] Tirmizi, Sýfatul cennet, h: 2564. Tirmizi bu garip bir hadistir, demiþtir.

[9] Tirmizi, Sýfatul cenne, h:2623. Hadis sahihtir.

[10] Tirmizi, Sýfatul cenne, h: 2539/2662. Bap: 8. Tirmizi, hadis için Hasen Ða­riptir demiþtir.

[11] Tirmizi, sýfatul cenne, h:2538/2661 bap:8 Tirmizi hadis için Ðariptir, demiþtir.

[12] Tirmizi, sýfatul cenne. 2687. Tirmizi hadis için, Ðariptir, demiþtir.

[13] Tirmizi, ayný bölüm, h: 2660. Hadis sahihtir, demiþtir.

[14] Tirmizi, ayný bölüm, h: 2658. Hadis Hasen sahihtir, demiþtir.

[15] Müslim, Cennet, h:2833/13

Ynt: Cennet ve nimetleri By: sidretül münteha Date: 30 Ekim 2010, 15:30:07
Ne kadar da muhtesem nimetler var

Allahýn rýzasýný kazanýp Cennete girmek nasip olur insaallah, o güzellikleri bir an da olsa hayalimize getirdiginiz için ve bilgiler için Allah razý olsun kardesim

selametle...

Ynt: Cennet ve nimetleri By: hafýz_32 Date: 30 Ekim 2010, 22:52:56
Amin kardeþim ecmain inþ

Selam ve dua ile...

Ynt: Cennet ve nimetleri By: akubra Date: 13 Haziran 2011, 17:28:59
amiinnn Allah razý olsun.
Ynt: Cennet ve nimetleri By: Kaan8/B Date: 21 Nisan 2015, 17:53:13
Alýntý sahibi: Sibgatullah üzerinde 30 Ekim 2010, 15:30:07
Ne kadar da muhtesem nimetler var

Allahýn rýzasýný kazanýp Cennete girmek nasip olur insaallah, o güzellikleri bir an da olsa hayalimize getirdiginiz için ve bilgiler için Allah razý olsun kardesim

selametle...


Ynt: Cennet ve nimetleri By: selinay 7b Date: 29 Þubat 2016, 16:49:03
selamun aleykum
bizler inþallah cennete girenler ve cennetin nimetlerini tadanlardan oluruz. amin.
Allah razý olsun
Ynt: Cennet ve nimetleri By: Sevgi. Date: 04 Ocak 2017, 14:00:13
Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Mevlam bizleri herdaim Rýzasýna uygun yaþýyan doðru ve hakkýyla ibadetlerini yapabilen kullarýndan olabilmeyi nasip etsin inþaAllah. Amin ecmain
Ynt: Cennet ve nimetleri By: ceren Date: 04 Ocak 2017, 15:01:41
Aleykümselam.Rabbim bizleri onun emrine uyan ve onun yolunda gidip cennet ehli olan ve cennet nimetlerinden yararlanan kullardan eylesin inþallah...
Ynt: Cennet ve nimetleri By: HALACAHAN Date: 04 Ocak 2017, 15:26:09
Rabbim bizleri cennet nimetlerinile nimetlenen rizasini kazanan hayirli kullarindan eylesin
Ynt: Cennet ve nimetleri By: Bilal2009 Date: 18 Kasým 2018, 15:22:30
Ve aleykümüsselam Rabbim bizlere cennetini nasip eylesin Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Cennet ve nimetleri By: ceren Date: 18 Kasým 2018, 16:09:40
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri onun rýzasý dairesinde islamý hakkýyla dünyasýný ahiretini kazanmak için  yaþayan ve cennet ehli olup cennet nimetlerinden yararlanan kullardan olalým inþallah....
Ynt: Cennet ve nimetleri By: Fethiye Çopur Koü Date: 03 Aralýk 2018, 10:30:35


"Zenginlik dediðin, huzurla aldýðýn nefes, iyilikten ayrýlmayan iç ses, þükür edebildiðin saðlýk, sana da çevrene de Hayri dokunan insandýr."
Bu ilimler, bu güzel siteden bizlere ulaþtýðý için hayra vesile olmuþtur. Allah razý olsun emeði gecenlerden...

Ynt: Cennet ve nimetleri By: ceren Date: 03 Aralýk 2018, 17:59:36
Esselamu aleyküm. Dünyasýný ahiretini kazanmak için yaþayan ve cennet ehli olan ve cennet nimetlerinden yararlanan kullardan olalým inþallah...
Ynt: Cennet ve nimetleri By: Esma korkmaz koü Date: 02 Nisan 2019, 01:49:06
Rabbimizin rýzasýný kazanýp hayýrlý ameller neticesinde cennetine nail olan kullarýndan olabilme duasý ile..
Ynt: Cennet ve nimetleri By: ceren Date: 07 Aðustos 2019, 16:56:40
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri cennet ehli olan ve cennet nimetlerinden yararlanan kullardan olalým inþallah....

radyobeyan