Dini Hikayeler
Pages: 1
Fetih ve Fatih By: sumeyye Date: 28 Ekim 2010, 15:54:02
Fetih ve Fatih


Peygamber (s.a.v) Efendimiz Hazretleri bundan 1400 küsur sene evvel, Ýstanbul'un ehemmiyetine ve bu mübarek beldeyi fethedecek kumandan ve askerlerin þerifine iþaret ederek, fethi bu suretle teþvik buyurmuþlardýr. Ardarda gelen "Sahabi Ordularý" nýn uzun çölleri aþarak üç bin kilometrelik bir mesafeyi kat edebilmeleri hep bu þerefe nail olabilmek içindi. Surlarýn dýþý Eyüp civarýnda sayýsýz Sahabe'ye mübarek bir medfen olduðundan Osmanlý zamanýnda aynen Mekke ve Medine gibi, buraya gayr-i müslim ayaðý bastýrýlmazdý. Çünkü bilinen yirmi-otuz Sahabi kabrine ilaveten bilinmeyen binlercesinin mevcudiyeti tarihi bir hakikattir. Her gücü yeten mücahidin hayat ve emellerinin ufku olan bu þerefli fetih 1453 (Hicrî 857) yýlýnda hayatýnýn baharýný yaþayan Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri'ne nasip olmuþtur. Çünkü vakit artýk tamamdý. Fatih daha fazla gecikemezdi. Kur'an-ý Kerim'in sýrrýnda fethin vakti gelmiþti. Nitekim Kur'an'daki "Beldetün Tayyibe"(Sebe,15) ibaresi, Allame Molla Camîi'nin tespitine göre; ebced hesabýyla 857'ye (Miladi 1453) tekabül etmektedir.

Bunun yanýnda beklenen netice için hem zahirî ve hem de batýnî sebepler kemale ermiþti. Þöyle ki, Fatih ve askerlerinin asýl gücü, Peygamber müjdesinden baþlayarak binlerce mücahidin ulvî bir heyecan haline gelen arzularýnýn neticesi olan adeta Barigah-ý Uluhiyete yükselen -dua ve fiilî hareket olarak- müstecab ilticalardan kaynaklanýyordu. Çünkü binlerce mümin gönülden taþan ulvî fetih iþtiyaký artýk o noktaya ulaþmýþtý ki; yaðmur bulutlarýnýn azamî derecede iþba haline geldikten sonra mecburi bir surette boþalmasý gibi fethin, zuhur safhasýna intikali de zaruret olmuþtu.

Muhyiddin Ýbnü-l Arabî Füsus'ta þöyle buyurur: "Firavn zuhur edecek olan Hz.Musa'yý imha için 980.000 masumu katletmiþtir. Bu çocuklarýn hepsi Hz.Musa'ya hayatýnda imdat olmak, onun ruhaniyetini güçlendirmek için öldürülüyorlardý. Çünkü Firavn ve Firavn ailesi Musa'yý henüz bilmiyorlarsa da Hakk Teâlâ biliyordu. Elbette bunlarýn herbirinin alýnan hayatý Musa'ya ait olacaktý, zira gaye o idi."

Nitekim Ýstanbul için her fetih hamlesi, müstakbel fethi mübînin ruhaniyetini takviye etmiþtir.

Musa aleyhisselam'ýn zuhuru ile Ýstanbul'un fethi arasýnda sanki bir kader benzerliði vardýr.

Bir diðer husus da , Allah(cc) bir kula takdir buyurduðu þerefli bir hizmetin zahirde mümkün olabilmesi için o kula önce liyakat ihsan buyurmasý gerekir. Ýþte bir de bu yönden bakýlýnca, Fatih'in þahsiyetindeki zahirî ve batýnî kemal de bu fethin gerçekleþme sebeplerinden biri olarak görünmektedir. Bu kemal ve liyakat, Fatih'in bütün fiil ve harekatýnda müþahede olunduðu gibi, O'nun sayýsýz vakýflarýnýn vakfiyelerinde de görülür. Ýþte bunlardan biri:

FATÝH VAKFÝYESÝ

"Ben ki Ýstanbul Fatihi abd-i aciz (l) Fatih Sultan Mehmed, bizzatihi alun terimle kazanmýþ olduðum akçelerimle satun aldýðým Ýstanbul'un Taþlýk mevkiinde kain(2) ve malumu'l-hudut (3) olan 136 bap dükkanýmý aþaðýdaki þartlar muvacehesinde vakfý sahih eylerim. Þöyle ki:

Bu gayri menkulatýmdan elde olunacak nemalarla(4) Ýstanbul'un her sokaðýna ikiþer kiþi tayin eyledim.

Bunlar ki, ellerindeki bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduðu halde günün belirli saatlerinde bu sokaklarý gezerler. Bu sokaklara tükürenlerin, tükürükleri üzerine bu tozu dökerler ki yevmiye 20'þer akçe alsunlar: ayrýca 10 cerrah, 10 tabip ve 3 de yara sarýcý tayin ve nasb eyledim.

Bunlar ki, ayýn belli günlerinde Ýstanbul'a çýkalar bilaistisna her kapuyu vuralar ve o evde hasta olup olmadýðýný soralar: var ise þifasý, ya da mümkün ise þifayab(5) olalar. Deðilse kendilerinden hiç bir karþýlýk beklemeksizin Daru'laceze'ye (6) kaldýrýlarak orada salah bulduralar.

Maazallah herhangi bir gýda maddesi buhraný da vaki olabilir. Böyle bir hal karþýsýnda býrakmýþ olduðum 100 silah, ehli erbaba verile. Bunlar ki hayvanat-ý vahþiyenin yumurta veya yavruda olmadýðý sýralarda balkanlara çýkýp avlanalar ki zinhar hastalarýmýzý gýdasýz býrakmayalar.

Ayrýca külliyende bina ve inþa eylediðim imarethanede þehit ve þühedanýn harimleri ve Medine-i Ýstanbul fukarasý yemek yiyeler. Ancak yemek yemeye veya almaya bizzatihi kenduleri gelmeyüp yemekleri güneþin loþ bir karanlýðýnda ve kimse görmeden kapalý kaplar içerisinde evlerine götürüle"

Görüldüðü gibi Fatih toplumun korunmaya muhtaç fertleri için en hassas edeb ölçüleri ile kaideler koyuyor. Zamanýnda çok nadir olan "yere tükürmek" gibi hoþ olmayan fiillere karþý tedbir alýyor. Hastalarýn av etiyle beslenip sýhhat bulmalarýný emrederken, diðer taraftan da tabiattaki "ekolojik denge "yi muhafaza için avlanmayý yumurta ve yavru mevsiminde yasaklýyor. Ümmete olan þefkat ve merhametinin yanýnda hayvanlarýn da hukukunu koruyor.

Bugün dünyanýn geleceðini karartan "çevre kirlenmesi" ve "ekolojik denge"nin beþyüz küsür yýl evvel göz önüne alýnmasý son derece calib-i dikkattir.

Þehid ailelerine kapalý kaplar içinde ve karanlýkta yemek daðýtýlmasý onlarýn izzet ve haysiyetlerini koruma hususunda ka'býna varýlmaz bir ideal ve vefa örneðidir. Gelecek nesillere bir nezaket ve edeb talimidir.

Hazreti Mevlana:

-"Ýman nedir? diye aklýma sordum. Aklým kalbimin kulaðýna eðilip "Ýman edepten ibarettir" diye fýsýldadý..." buyurmaktadýr.

Bütün bunlar onun ruhi olgunluðunun ve þahsiyetinin ümmete yansýyan bir pýrýltýsýdýr. Ýslâm'ýn mahlukata ve insana bakýþ tarzýnýn hassas, ince ve zarif örneðidir. Nesline ve bütün insanlýða bir istikamet mirasýdýr. Bu günün insanýnýn da kaybedip bir türlü elde edemediði büyük hasletlerdir.

Þimdi bize ne oldu? Özbenliðimizi kaybettik. Onu aramanýn çýrpýnýþlarý içinde bocalýyoruz.

Üstat Necip Fazýl merhum "Ata Senfoni" isimli eserini þu cümlelerle noktalamaktadýr. Biz de onunla bitirelim:

"Yýllardýr süren bir ayrýlýktan sonra köyüne dönen bir mücahit, orasýný ýssýz ve harab bulur. Rastladýðý bir ihtiyara sorar:

-"Baba bu köy böyle harab ve ýssýz deðildi. Çok güzel insanlar ve çok güzel atlar vardý. Onlar ne oldu?"

Ýhtiyar cevap verir:

-" Evlad, bütün güzel insanlar o güzel atlara bindiler ve gittiler!. Bir daha hiç biri geriye gelmedi!.."

Dipnotlar: l.Abd-i aciz: Aciz kul 2.Kain: Bulunan 3.Malumu'l-hudud: Hudutlarý belli olan 4.Nema: Gelir 5.Þýfayab: Þifa bulan 6.Darül-aceze: Þifahane 7.Salah: Ýyileþmek 8. Balkan: Orman 9.Ekolojik Denge:Tabiat dengesi



ALINTI

radyobeyan