Metot meselesi ve seyyid kutup By: hafýz_32 Date: 27 Ekim 2010, 15:28:46
METOT MESELESÝ VE SEYYÝD KUTUB
Üzerinde durulmasý gereken bir baþka durum da metod meselesidir. Günümüzde müslümanlar arasýnda tartýþma konusu olan metod meselesi bazen günün þartlarýndan baðýmsýz ele alýndýðý için bazen de itikadý temellerden baðýmsýz ele alýndýðý için yani dengeli bir tarzda deðerlendirilmediði için hatalý sonuçlar doðurmaktadýr. Hatta bu yanlýþ deðerlendirme tarzlarý yüzünden kimi gruplar marjinal (kýsýr döngüler) içinde kalmakta kimi gruplar da ilkesizliðe doðru adým atmaktadýr. Lübnan ortamýnýn güçlü alimlerinden olan Fadlullah "Kur'an'da Davet" adlý eserinde "metod" meselesinden bahisle orijinal tesbitlerde bulunmaktadýr. Onun, özellikle "Ýslamî hareketin þartlara uygun ve ilkelerden taviz vermemek þartýyla takib edilmesi gereken metod" konusu üzerindeki tesbitleri incelemeye deðerdir.
Birçok grubun saðlýklý bir zemine oturtamadýðý metod meselesi, daha çok tartýþýlacaktýr. Çünkü metod meselesi "hareket fýkhýyla da itikad temelleriyle de" yakýndan ilgilidir. Yaþadýðýmýz toplumda seksenli yýllardan beri konuþulan tartýþýlan metod meselesi hala saðlýklý bir zeminde deðildir. Bunun sebebi de þudur. Müslümanlar, biraz önce deðindiðimiz gibi, ya itikadî temelleri ihmal ederek metodlar geliþtirmektedirler ya da günün þartlarýný hareket fýkhý içinde iyi deðerlendirmekten uzak kalmaktadýrlar. Kanaatimizce bu yüzden metod meselesi kafalarý hala meþgul etmektedir. Metod meselesinden kaynaklanan deðiþik sorular hala tartýþýlýr cevaplar almaktadýr, örneðin: "Fertler gizli mi olacak açýk mý? Teþkilat-cemaat-gizli ama fertler açýk olabilir mi? Ýzinle açýlmýþ, kurumlar vasýtasýyla teblið yapýlabilir mi? Parti vs. "Her halükarda" kaçýnýlmasý gereken bir yöntem midir deðil midir? Evet bu ve benzeri sorular da yöntem meselesinden doðmuþtur. Ayný sorular uzun yýllar Mýsýr'da Ýhvan-ý Müslimin arasýnda tartýþýlmýþtýr. Hatta merhum Seyyid Kutub Ýhvan-ý Muslinimden -tam anlamýyla olmasa da- bu metod meselesi yüzünden ayrýlmýþtýr. Seyyid Kutub'un, Ýhvan-ý Müslimin hareketinden ayrýlmasý, onun benimsediði yeni metodla ilgilidir. Yoksa bazýlarýnýn -zoraki- anladýðý gibi o ne Hasan El-Benna’yý ne de ihvaný -o zamanki haliyle- tekfir edip ayrýlmamýþtýr.
Seyyid Kutub'un, Ýhvan-ý Müslimin üyelerini, Mýsýr halkýnýn tümünü tekfir etmediðini onun mahkeme konuþmalarýndan öðreniyoruz. Söz konusu konuþmalar onun hayatýnýn sonlarýna doðru yaptýðý konuþmalardýr. Bu konuþmalar seksenli yýllarda "o günün" Zaman Gazetesi'nde "Beni niçin idam ettiler" baþlýðýyla yayýnlanmýþtý. Yine bu konuþmalar geçtiðimiz yýllarda Nehir Yayýnlarý tarafýndan "Son Sözler" baþlýðýyla (adýyla) yayýnlanmýþtýr ve bu kitap yayýn dünyasýnda hala mevcuttur, Seyyid bu eserinde konuþmalarýnda Hasan El-Benna’yý hayýrla anmakta ve ihvan mensublarýný da hareket metodu bakýmýndan eleþtirmektedir. Ona göre -kendisi de önceleri içinde olmakla birlikte- ihvanýn yöntemleri deðiþtirilmelidir. Onun eleþtirileri kýsa zamanda etkisini göstermiþ ve etrafýnda yeni bir oluþum meydana gelmiþtir. Yine denebilir ki onun bu yeni oluþumu, daha geniþ yelpazedeki etkilerini onu ölümünden sonra göstermiþtir. Kendisinin Rabbani Metod olarak nitelediði bu metodun özellikleri acaba neydi? Acaba Seyyid Kutub ihvandan niçin ayrýlmýþtý? Benimsediði yeni hareket metodu ne idi? Bugün onun benimsediði hareket metodunun seyri nedir ve o hareket metodunun Kur'an ve sünnetten delilleri nelerdir?
Merhum þehidimizin kendi eserlerinden okuyup anladýðýmýz kadarýyla þunlarý söyleyebiliriz: Kendisi Ýhvan-ý Müsliminle belli bir müddet birlikte hareket etmiþ ve kültür iþleriyle ilgilenmiþtir. Daha sonra devletin bir provakasyonu ile karþýlaþan Ýhvan'ýn birçok mensubu -yüzlerce ve binlercesi- cezaevlerine atýlýr. Bunlar arasýnda Seyyid de vardýr. Bu provakasyona alet olan ihvan mensuplarý daha sonra metod tartýþmalarýna girerler. Ýhvandan bazý gruplar tabandan deðil tavandan gelen bir görüþü savunurlar. Çeþitli olaylar yaþanýr. Ýþte îhvan-ý Müsliminin fertleri "taban-tavan-devrim-örgüt-iktidar..." meselelerini tartýþýrken onlarý, onlarýn yaþadýklarýný biraz dýþardan izleyen Seyyid Kutub deðiþik þeyler düþünmektedir. Özellikle zindanda yaþadýðý yýllar onu deðiþik yollar aramaya itmiþtir. Sonunda kendine çok yakýn olan arkadaþlarýyla birlikte, çok makul olan ve ilahî, sünnetullah'a uygun olan yolda karar kýlmýþlardýr. Bu yeni metodun, teblið yolunun en önemli özellikleri de þudur: [28]
1- Bugün tüm dünya toplumlarý Ýslam'ýn ilk geldiði günde -günlerde- karþýlaþtýðý toplumlara benzemektedir. Yani cahiliye toplumlarýna benzemektedir. O halde bizler de cahiliye toplumunda ilk defa baþlayan mücadele ve teblið yöntemini dikkate almalýyýz.
2- Önce akide davasýný anlatmalý ve saðlam bireyler yetiþtirmeliyiz. Bu bireyler aceleci olmamalý, fitneden korkmamalý ve sabýrlý olmalýdýr. Asla taviz verilmemelidir.
3- Saftar iyice netleþmeli, yollar ayrýlmalýdýr. Peygamber (A.S) onüç koca yýl yalnýzca akide davasýný anlatmýþtýr. Biz de bu davaya öncelik vermeliyiz.
4- Akide yerleþmeden iktidar istenmemelidir. Ýktidar olunsa bile bu boþunadýr. Çünkü iktidar ilk ve tek hedef deðildir. Bunu peygamberlerin metodunda da görebiliriz.
5-Taassuptan kurtulmalýyýz. Siyonizmin ve Haçlýlarýn oyunlarýna alet olmamalýyýz.
Seyyid Kutub yukarýda özetlemeye çalýþtýðýmýz görüþlerini Fizýlâl'il-Kur'ân'da, Me'alim (Yoldaki iþaretler) de, Din Budur’da vs. eserlerinde devamlý anlatmaktadýr.
Bugün Seyyid Kutub'un öðrettiði metodun seyrine gelelim. Kur'an ve Sünnetten, tatmin ettirecek þekilde dellilendirdiði bu davet metodu bugün dünyada ve bizim yaþadýðýmýz topraklarda da birçok grup için aydýnlatýcý olmuþtur. Ancak bir talihsiz vakýa vardýr ki onun bu hareket metoduyla ilgili görüþlerinin tekfir malzemesi olarak kullanýlmasýdýr. Bugün (adý henüz duyulmuþ bir-iki yazarý ve Vehhabî ekolüne mensup bazý yazarlarý saymazsak) tekfirde aþýrý gidenlerin kaynak aldýðý en önemli yazar Seyyid Kutub’tur. Ancak biz S. Kutub'un -örtüþen bir çok fikrine raðmen- tekfirde aþýrý gidenlerden beri olduðuna inanýyoruz. Yine, Seyyid Kutub'un da bir insan olduðunu, hata yapabileceðini de unutmuyoruz. Örneðin, kendisi, inkýlab yoluyla meydana gelebilecek Ýslamî iktidarlara hiç þans tanýmaz ancak o günümüz þartlarýný görseydi veya Mýsýr toplumu dýþýndaki toplumlarý da iyi gözlemleseydi inkýlab yöntemlerinde de baþarýya ulaþýlabileceðini -Allahu alem- görürdü.
Mesela günümüzdeki Ýslamî hareketlerin yöntemlerine-metodlarýna göz atalým. Saðlýklý bir inceleme yaptýðýmýz zaman her toplumda farklý yollar denenmek zorunda kalýndýðýný göreceðiz. Ayrý yollar denenmesi de gayet normaldir. Yeter ki itikaddan ve temel Ýslamî hareketlerden taviz verilmesin. Yine, deðiþik yollarýn denenmesi meselesi sadece günümüzle de ilgili deðildir. Peygamberler tarihinde ilkelerden taviz verilmemesi þartýyla ve temel söylem bir olmak þartýyla farklý yollar izlenebilmiþtir. Farklý yollarýn izlenmesi biraz da insanýn doðasýyla toplumlarýn yaþayýþ þartlarýyla ilgilidir. Günümüz dünyasýna bir bakýn. Ortadoðuda, Lübnan ve Filistin'de silanlanmamak mümkün mü? Sudan'da tüm imkanlar mevcut olduðu için askeri yöntemi kullanmanýn ne zararý olmuþtur? Þeytani güçlerin tepkisini çekmekten baþka? Yine Pakistan'da Mevdûdî zamanýndan baþlayarak demokratik yöntemlerden faydalanýldýðýný görüyoruz. Ayrýca Lübnan'daki Ýslamî cemaatlerin demokratik yöntemleride kullanabildiðini görmekteyiz. Gerçi þartlar herþeyi mubah kýlmaz. Haramý helal yapmaz. Fakat itikadý tavizlere yol açmýyorsa her toplumun kendine uygun þartlarý denenebilir. Demokratik yöntemler, taðutî yöntemlerdir. Pakistan veya Lübnan'daki demokratik çatýlar ordaki müslümanlar için neyin karþýlýðýnda bu yöntemlere girdiklerini kabul ettiklerini bilemiyoruz ama ordaki demokrasi iþleyiþi eðer müslümanlardan itikadi tavizler istemiyorsa, o zaman oradaki müslümanlarýn, mesela niçin parlementoya girmek istediklerini anlayabiliriz. Bizim yaþadýðýmýz coðrafyada ise demokratik yöntemlerin zararlý olduðu ve Rabbani metoda uygun olmadýðý açýktýr. Çünkü istenen tavizler sýnýrsýzdýr. Ayrýca demokratik yöntemin, bizim yaþadýðýmýz toplumda pek birþey ifade edemediðini de son zamanlarda daha iyi görmüþ bulunmaktayýz. Bu konuyla ilgili olarak özetlemek gerekirse: Metod meselesi bir yönüyle itikadî temellerle bir yönüyle de hareket fýkhýyla ilgilidir. [29][28] Bkz. M. Berekât, S. Kutub, Risale Yay.
[29] Hüseyin Yunus, Tekfir Meselesi, Ahenk Yayýnevi: 43-48.