Gazeller By: hafýz_32 Date: 25 Ekim 2010, 17:12:31
I. GAZELLER
1. Hakk'tan sayýlamayacak kadar lütuflar, ihsanlar;
senden ise sayýlamayacak kadar çok hatalar, kusurlar.
Müstefilün, Müstefilün, Müstef'ilün, Müstefilün
(c. I, 3)
•.Ey gönül, iþlediðin suçlara, kusurlara karþýlýk, Hakk'tan özür dilemek için neler düþünüyorsun? O'ndan sayýlamayacak kadar lutuflar, iyilikler, ihsanlar, vefalar gelmede, senden de bunca hatalar, kusurlar, cefalar görünmede...
• O'nun tarafýndan, bunca keremler, senden ise, manasýz aykýn iþler; O'ndan pek çok nimetler, senden ise sayýlamayacak kadar çok hatalar suçlar, günahlar...
• Senden bunca haset, bunca kötü düþünce, bunca dedikodu. O'ndan ise bunca ihsan, bunca lütuf, bunca iyilikler.
• Yaptýðýn kötülüklerden, iþlediðin günahlardan piþman olup da, candan Allah dediðin zaman, seni belalardan kurtarmak için senin imdadýna yetiþen, sana o duyguyu veren, kendini hissettiren O'dur.
• Ýþlediðin günah yüzünden korkuyorsun, kurtulmaya çareler arýyorsun. Bir daha iþlememeye karar veriyorsun, iþte o anda bu duygularla için karýþtýðý, kendinden utandýðýn, kendini ayýpladýðýn, vicdanýn sýzladýðý zamandüþünmüyor
musun? Bu duygularý sana veren, bu piþmanlýða seni düþüren, senin içindedir. Sana çok yakýndýr. O'nu sen ne diye kendinde, kendi içinde göremiyor, hissedemiyorsun?
• 0, seni bazen yaratýlýþýna, kötü tabiatýna býrakýr, seni gümüþ, altýn, kadýn sevdasýna düþürür. Bazen de canýna Hz. Mustafa'yý hayal etmenin nürunu verir de içini aydýnlatýr.
• Seni bazen bu tarafa çeker, iyi adamlara katar, bazen de o tarafa çeker, seni kötülere ulaþtýrýr. Kurtuluþ gemisini korkunç dalgalarla hýrpalar, onu kýrar, parçalar.
• Ey zavallý insan, bu düþüþlerden, bu hallerden sakýn ye'se kapýlma; gizli gizli o kadar çok dua et, geceleri, o kadar çok aðla, inle ki; sonunda yedi kat gökten kulaðýna kurtuluþ sesleri gelsin.
2. Keþke uyuyabilseydim de, rüyada yüzünü gösterseydin.
Müstef'ilün, Müstef'ilün, Müstefilün, Müstef'ilün
(c. I, 3)
• Sevgilim, belki vefa ve merhametin coþar da, kapýyý açarsýn; "Orada, ne bekliyorsun kalk, içeri gir!" diye seslenirsin ümidiyle ben senin kapýnda oturmuþ bekliyorum.
• Ey pek güzel olan yüzünde her zaman yüzlerce lütuf, yüzlerce merhamet nuru parlayan sevgili! Caným, kapýnda senden gelen misk kokularýna, anber kokularýna gark olmuþtur.
• Biz mest olmuþuz; baþýmýz dönmede, baþkalarýnýn yaptýklarý iþlerle bizim ilgimiz yok. Dünya alt üst olsa, yakýlsa, yýkýlsa umurumuzda deðil. Yeter ki senin aþkýný kaybetmeyelim. Yeter ki senin aþkýn ebedî olsun!
• Ýçimizde senin aþkýn el çýrpmada, yüzlerce baþka alemler yaratmada, göklerden de dýþarda, ötelerde yepyeni yüzlerce asýrlar meydana gelmede.
• Bugün biz senin misafiriniz. Güler yüzünüzün mesti olduðumuz için seni býrakýp baþka yere gidemiyoruz. Sen öyle eþsiz bir güzelsin ki, Allah'a yemin ederim ki yüzünün güzelliðini düþününce, hayal edince, þu gönlüm beni býrakýp gidiyor.
• Kurtulmam için, gönlü uyanýk bir can bulursam, onun eteðine yapýþacaðým, himmet isteyeceðim. Keþke uyuyabilseydim de rüyada yüzünü gösterseydin.
• Bütün canlar, can denizinden geldikleri, can denizini tanýdýklarý, bildikleri için oraya doðru sel gibi akýp gidiyorlar da, baþka tanýdýklardan, baþka sevgililerden yüz çevirmiþlerdir.
• Can denizine doðru koþan seller de çeþit çeþit. Bir sel var yüksek daðlardan kaynaðýný alarak, hayran hayran baþýný taþlara çarparak, köpürerek, aðlayarak, heyecanla feryat ederek, aslý olan can denizine doðru koþuyor, koþuyor. Bir sel de var ki yolunu kaybetmiþ, birincisi; "Allah'a hamd olsun!" demede, ikin-cisi; "La havle" okumada.
• Ey güneþ gibi doðup, müflislere, yoksul kiþilere sevgi þarabý sunan lütfeden. Bir ihsanda bulun, o þaraptan bize de sun! Biz de yoksuluz, biz de þaþýrdýk, yolumuzu kaybettik.
• Nasýl olmuþsa gül, ansýzýn seni görmüþ, çaþýrýp kalmýþ da elbisesini yitirmiþ.Çeng senin çenginin sesini duymuþ, feryada baþlamýþ, utanýp baþýný önüne eðmiþ.
Nýyazi-i Mýsrî hazretlerinin þu þiiri bu hakîkati belirtiyor:
"Huda davet eder elhamdülillah
Bu can dosta gider elhamdülillah
Hakîkat þehrine çün rýhlet oldu
Gönül durmaz iver elhamdülillah."
" La havle vela kuvvete illa billah"; Allah'tan baþka kimsede güç, kuvvet yoktur, anlamýn;ý gelen býr hadîsten alýnan "La havle". Mü'minler, þaþýrdýklarý, darda kaldýklan zaman "La havle" derler.
• Zühre yýldýzýnýn burcunda en tali'li olan kimdir? Ney'dir. Çünkü ney, dudaðýný senin dudaðýna koymuþ, senden name öðreniyor.
• Çeng, sensiz kalýnca fenalaþýyor, hasta, kötü bir varlýk oluyor. Ney de sen olmayýnca hüzünlerle doluyor, inlemeye, aðlamaya baþlýyor. Çengi kucaðýna al, onu iyileþtir! Ney'i de öp, okþa. Def de sana yalvarýyor. "Ne olur?" diyor, "Beni eline al! Yüzüme vur, vur, vur da senin vuruþlarýnla yüzüm deðerlensin, ahenk yolunda meclise parlaklýk gelsin."
• Bu parça parça olah caný al, onun her parçasýna aþk þarabý içir, onu güzelce sarhoþ et de dün gece elden kaçan fýrsat þimdi yeniden gelsin!
• Ey yüce padiþah; doðrusu bizim için bundan sonra ayýk olmak ayýptýr, yazýktýr! Allah'ýn sana yemin ederim ki, artýk bundan sonra ben ayýk olarak senin büyüklüðünü, gücünü, kuvvetini anlatamam, senden bahsedemem, ancak senin aþk þarabýnla mest ohýnca dilim çözülür.
3. Gülün geçirdiði safhalar, baþýndan geçen maceralar.
Miistef'ilün, Müstef'ilün, Miistef'ilün, Müstef'iliin
(c.I, 13)
• Ey bir yerde duramayan, dinlenme nedir bilmeyen rüzgarýmýz! Güle bizden haber götür de de; "Gül bahçesinden kaçýp þekerle dost olan gül, nasýl oldu da yurdundan, anandan, babandan, kardeþlerinden arkadaþlarýndan ve sana gönül veren, senin için feryat edip duran bülbülden ayrýldýn geldin, þekere karýþtýn, 'gülbeþeker' tatlýsý oldun?"
• Ey gül'. Neden þekere karýþtýn? Aslýnda sen, kendin þekersin, þeker gibi tatlýsýn, hoþsun. Þeker olduðun için, herkesten çok sen, þekere layýksýn ama, neden gül bahçesine karþý vefasýzlýkta bulundun? Þeker de, gül de hoþ, fakat vefalý olmak her ikisinden de hoþ, her ikisinden de tatlý.
• Ey gül, madem ki bahçeden ayrýldýn gittin, sana bir iki sözüm var: 0 güzel yanaðýný þekerin yanaðýna koy da þekerden tat al, þeker gibi ol, þekere de bahçeden alýp götürdüðün hoþ kokunu ver! 0 da gül gibi olsun. Ayrýlýðý göze aldýn ama, bu ayrýlýkta kazancýn da var: Sen þekerin içine girdiðin için gül olarak oradan oraya götürülmekten, yolculuðun cefasýndan, solup pörsümekten, yerlere atýlmaktan, çiðnenmekten kurtuldun.
• Þimdi 'gülbeþeker' tatlýsý oldun ya, seni yiyenlere gönül gýdasýsýn, göz nurusun. Bu yüzden artýk gülden gönlünü çek; o nerede, bu nerede?
• Sen bahçede dikenle beraber oturuyorsun. Akýl gibi cana yakýn idin, insana karýþtýn. Þekerle beraber iken þimdi insanla beraber oldun. Nur oldun. Haydi þimdi de þu günahlarla kirlenmiþ yeryüzünden gökyüzüne yüksel menzil menzil, konak konak ta onunla manen buluþma yerine kadar yürü!... *
• Ey gül! Sen þimdi dünyaya yukarýdan bakýyorsun da, dünyadaki acaip halleri gördüðün için dünyaya gülüyorsun. 0 yüzden elbiselerini yýrtýyorsun. Ey kýzýl kaftanlý, güçlü, kuvvetli yiðit er, ben senin hayranýným!
• Güller "Kim manen Hakk'a uluþmak için merdiven isterse, belanýn, ýzdýrabýn bir merdiven olduðunu bilsin de, baþýna gelenlerden þikayet etmesin! Belalardan korkmasýn, canýný belalara atsýn!" diye naralar atarak, uçuþup saçýlarak gökyüzünden gül bahçelerine yaðmada...
• Kendine gel de, þu kaptan, gülsuyu çýkaran ustanýn testisinden bir yolunu bulup ter gibi sýz, o hapsedilmiþ kaptan, bir rüh gibi kaç, kurtul.
• Ne de tali'liymiþsiniz, ne de bahtýnýz yarmýþ! Benziniz gül gibi kýpkýrmýzý. Biz de sizin gibiydik, rüh olduk, kurtulduk. Haydi siz de rüh olun, bu kirli yeryüzünden kurtulun.
• Gülbeþekerden maksadýmýz, Hakk'ýn lütfuyla bizim varlýðýmýzdýr. Varlýðýmýz sanki demir kýrýntýsý, Hakk'ýn lütfu ise mýknatýs!..
• Akýl da aynadýr. Demirden ayna yapan aynacý, onu parlatmak, ayna haline getirmek için ona çok eziyet etmededir de, bu yüzden olacak, ayna bizi istemiyor, bize gelmiyor, hep biz onu elimize alýyor, ona bakýyoruz. 0 bize þunlarý söylüyor ama, kulaklanmýz gaflet pamüðu ile týkalý olduðu için duyamýyoruz: "Ey insanlar, ben sizi sizsiz isterim."
4. Ben çok eskiden sana gönül vermiþtim, þimdi gel de sana canýmý vereyim.
Müstef'ilün, Müstefilün, Müstefilün, Müstefilün
(c. I, 16)
• Ey Yusuf, gözleri görmeyen Yakup'a gel. Ey gözlerde gizlenmiþ olan îsa, sen de þu gök kubbenin üstünden hir görün...
• Ayrýlýktan ötürü gündüz karardý, gece gibi oldu. Gönlüm yay gibi idi, inceldi ok gibi oldu. Dertli Yakup ihtiyarladý, ey genç Yüsuf artýk gel!
• Ey îmran oðlu Müsa! Senin Hakk'a yalvarman için, ne Tur-ý Sîna'lar var! îsrail oðullarý buzaðýya tapýyorlar. Artýk Tur-ý Sîna'dan dön!... Bizi kurtarmaya gel!
• Benzim safran gibi sarardý. Boynum büküldü, çene düþtü. Beden mezarýnda sýkýþtým kaldým. Ey rühu darlýktan kurtaran, rahata kavuþturan! Gel, beni benden, beni bedenden kurtar!
• Hz. Muhammed'i gözleyen gözüm, gamýnla sana müþtakým diyor. "Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik." ayetinin sýrrý, gel de o daðýnýk saçlar arasýndan yüzünü göster!" Enbiy Suresi 21/107. ayete iþaret var."
• Sen, öyle büyüksün, öyle büyük bir nür kaynaðýsýn ki, þu güneþ senin nuruna karþý sanki akþam kýzýllýðý, ey bütün dünya padiþahlarýný geride býrakan,, azîz varlýk, ey Hakk ile gören göz, ey her þeyi bilen gönül! Gel!
• Dünyada mevcut bütün canlar, sana karþý canlýktan çýkýyorlar, beden oluyorlar. Halbuki sen, cansýn, canlar canýsýn, cansýz beden ne iþe yarar? Ben çok eskiden, sana gönül vermiþtim. Gel, ey sevgili gel de þimdi sana canýmý da vereyim!
• Ey-sevgili, ilacým de sensin, çarem de sensin. Yüz parça olmuþ gönlünnün nuru da sensin, çaresiz gönlümde, senden baþka ne varsa hepsi yok oldu, beni kimsesiz býrakma! Gel!
5. Ömür kervanýnýn kalkmak üzere olduðunu haber veren çanlarýnýn seslerini duymuyor musun?
Müstefilün, Müstef'ilün, Müstef'ilün, Müstefilün
(c. 1, 17)
• Gökyüzünden cana; "Haydi geri dön!" diye bir ses geldi. Can da; "Ey beni çaðýran yüce varlýk, merhaba, geliyorum." diye cevap verdi.
• Ses duydum; "Baþüstüne, her an yüzlerce can sana feda olsun. Bir kere daha çaðýr da; (...... ) makamýna kadar uçayým.
(...... )Bu beyitte Insan Süresi, 76/1. ayete iþaret var. Bu ayeti tefsir edenler, insanýn maddî varlýðýnýn çeþitli merhalelerden geçerek nihayet bir damla meni halinde ana rahmine düþtüðünü ve ýnsanýn henüz kendisinin atýlacak bir þeyi olmadýðýna ve kemalin yoklukta olduðuna etmekte.
• Ey bizim eþsiz misafirimiz, bizim canýmýzýn sabrýný da, kararýný' da aldýn. Seni nerede arayayým? Nerde bulayým? Seslenen "0, candan da, rnekandan da dýþarýdadýr, 0, çok üstün bir yerdedir." dedi.
• Þu zindanda bulunanlarýn, ayaklarýna baðlanmýþ olan aðýr zincirleri çözeyim, gökyüzüne de bir merdiven koyayým, koyayým da can, yücelere çýksýn.
• Sen cana, canlar katan bir güzelsin. Sonra yabancý da deðilsin, bizim þehrimizdensin. Öyle olduðu halde neden kendini garip sayýyorsun, yabancýymýþ gibi davranýyorsun? Bu hal, dostluða yakýþýr mý?
• Avareliði, bir bir þerbet gibi içmiþsin de kendi evinin yolunu bile unutmuþsun. Çok kötü huylu olan, Kabil'li büyücü kadýn, sana çok büyüler yapmýþ, bu yüzden nereden geldiðini, nereli olduðunu hatýrlýyamýyorsun.
• Birini takip derek gelen, konup göçen kervanlar, hep o tarafa koþup gidiyorlar. Senin baþýn nasýl oluyor da dönmüyor? Yüreðin kabarmýyor? Neden hiç bir korku ve heyecanýn yok?
• Kervan baþýnýn kervanýn kalkmak üzere olduðunu haber veren çanlarýnýn 'seslerini duyuyor musun? 0 tarafta nice yol arkadaþlarýmýz, nice dostlarýmýz var. Hep bizi bekliyorlar.
"Bu beyit Þirazlý hafýz ýn þu beytini hatýrlatýyor:
Sevgiliye giden yolun menzilinde ,konduðu yerlerde nasýl istirahat edeyim,nasýl zevki sefaya dalayým ki,Can;Yürekleri baðladýnýzmý diye feryat edip durmada."
• Bir çok insanlar, orada bizi bekliyorlar, hepsi de bizim sarhoþumuz, hepsi de bize dalýp kendilerinden geçmiþler. "Ey zavallý! Padiþahýn bekliyor. Haydi padiþahýn yanýna gel." diye kulaðýmýza baðýrýyorlar.
6. Düðünümüz dünyaya kutlu olsun!
Müstef'ilün, Müstefilün, Müstef'ilün, Müstefiliin
(c.I, 31)
• Bizim düðünümüz dünyaya kutlu olsun. Allah, bu düðünü, bu evlenmeyi bize uygun olarak tertipledi. Eþler birbirine çok uygun düþtü. Bu düðün sebebiyle,
• Mevlamýzýn lütfuyla kalpler ferahladý. însanlar çift oldu, evlendi. Kederler, gamlar gönüllerden çýkýp gitti.
• Ey þehrimizi süsleyen güzel! Allah'ýn adýyla güzel bir gelin olarak gidiyorsun. Sen de bir güzele damat olmadasýn.
• Köyümüzden ne de hoþ gitmedesin. Bize ne de hoþ salýna salýna gelmedesin; deremize ne de hoþ çaðlaya çaðlaya akmadasýn! Ey ýrmaðýmýz, ey bizi arayan dost!
• Cihan padiþahýnýn, bizim o canlara can katan padiþahýmýzýn devletinde oynayýn, raks edin, ey arifler, ey süfîler, sema edin!
• Halkýn bir kýsmý denizler gibi coþmada, dalgalar gibi secdeye kapanmada. Bir kýsmý da kýhçlar gibi savaþmada, bütün cüz'lerimizin kanmý içmede. Sus, sus ki bu gece o güzel yüzlü, uðurlu þahýmýzýn mutfaðý açýlmýþtýr. Ne de þaþýlacak þey ki, helvamýz (helva gibi tatlý olan sevgili) helva piþiriyor.
Bu þiiri Hz.Mevlana oðlu Sultan Veled'in düðününde söylemiþtir.
7. Bu hoþ koku, Yüsuf'un gömleðinin kokusudur,
yahut da Mustafa(s.a.v.)'in hýrkasýnýn kokusudur.
Müstef'ilün, Müstefilün, Müstef'ilün, Müýtef'ilün
(c.1, 12)
• Ey bahçeleri güldüren, çimenleri gebe býrakan aþýklarýn ilkbaharý, bizim sevgilimizden haberin var mý?
• Ey aþýklarýn feryadýna koþan hoþ kokulu rüzgar. Ey candan da mekandan da temiz olan aziz varlýk, sen neredeydin? Nerede kaldýn, seni göreceðimiz geldi?
• Ey Rum diyannýn da, Habeþ diyarýnýn da fitnesi olan rüzgar, þaþýrdým kaldým, bu pek hoþ, bu pek güzel koku, ya Yüsufun gömleðinin kokusudur, yahut da Mustafa (s.a.v.)'in hýrkasýnýn kokusudur.
• Ey doðruluk ýrmaðý, sen bizim sevgilimizin arkýndan akýyorsun, sen getirdýðýn hoþ kokularia gönüllerin Tur-ý Sîna'sý oluyor, canlara can katýyorsun..
• Ey sözü, konuþmasý, bütün davranýþlarý, halleri hoþ olan sevgili! Ey "ay"larýn, yýl'larýn kendine kul olduklarý güzel, senin "ay"ýn da hoþ, "yýl"ýn da hoþ.
8. Gül de senin lütfunla çorak yerler yeþersin, mezarlar bahçe haline gelsin!
Müstef'ilün, Müstef'ilün, Müstefilün, Müstefilün
(c.I, 29)
• Ey perdenin arkasýndan ýþýðý, nüru görünen sevgili, senin ýþýðýn, sýcaklýðýn bize yaz mevsimi oldu, bizim de yaz mevsimi gibi gönlümüz sýcak, gel bizi al, gül bahçemize kadar, çek götür!
• Gel, gel de senin lütfunla çorak yerler yeþersin, mezarlar bahçe haline gelsin. Koruklar tatlýlaþsýn, üzüm olsun, ekmeðimiz piþsin.
• Ey can giineþi, ey gönül güneþi, ey güzelliði ile güneþi bile utandýran güzel,gel, gel de bizim zavallý halimizi gör, þu balçýk beden, caný nasýl tutmuþ býrakmýyor?
• Yüzünün sevdasý ile dikenlikler, nice defalar gül bahçesi haline geldi de güzel yaratma gücüne olan imanýmýzý artýrdý.
• Ey ebedî aþk! Þu gönlümüzde kendini gösterip, canýmýzý balçýk zindanýndan kurtararak, tek olan, eþi olmayan Allah'a yönelttin.
• Ey nurlar saçan sabahýmýz! Gamlý ve kederli olduðumuz zamanlarda gönlümüzdeki gam dumanlarýný daðýt, bize þevk ver, neþe lutfet. Tali'imizin karanlýk gecesinde; bir gündüz, görülmemiþ, iþitilmemiþ, þaþýlacak bir gündüz meydana getir.
• Nerede o gözler ki onu izlesin; nerede hakîkatleri duyacak kulak, burhanlar düþünecek akýl?
• "Cüz'ler külle gidiyor. Reyhan reyhana, gül güle kavuþuyor, her þey bizim dikenliðimizin hapishanesinden kurtuluyor." diye can diyarýndan davul sesleri gelmeðe baþladý.
9. Ey söylenmemiþ, gönülde kalmýþ gam, ey uyuþmuþ akýl defolun gidin!
Müfte'ilün, Müfte'ilün, Müfte'ilün, Müfte'ilün
(c.1, 36)
• Hoca gel, hoca gel, hoca bir kere daha gel! Ey hileci ay, gelmem deme, gel!
• Senden ayrý düþmüþ aþýðýn halini gör. Kötülüklerle dolu olan dünyaya bak, ey hapishaneci padiþah, mahmur susamýþý görmemezlikten gelme!
• El de ayak da sensin, her var olanýn varlýðýna sebep de yine sensin! Sarhoþ bülbül de sensin, haydi gül bahçesine gel!
• Kulak da sensin, göz de sensin, her þeyin seçilmiþi de sensin, sen kuyudan çýkarýlarak satýlmýþ Yüsufsun, kölelerin satýldýðý pazara gel!
• Gözde gizlenmiþsin görünmezsin, halbuki sen herkese can verirsin, bir kere de güle, oynaya gönülsüz ve sarýksýz olarak gel!
• Günün aydýnlýðý sensin, gamý yakan yandýran sevinç sensin, gecelerin aydýnlýðý, ay ýþýðý sensin, ey tatlýlýklar, þekerler yaðdýran bulut gel!
• Ey yepyeni dünyanýn bayraðý! Her akýl ve fýkir sana rehin olarak verilmiþtir, bazen geliyorsun, bazen gelmiyorsun, böyle yapma; bir daha dönmemek üzere tamamýyla gel!
• Ey periþan kabuslarla dolu olan gece git! Bir daha gelme! Ey söylenmemiþ, gönülde gömülü kalmýþ gam, ey uyuþmuþ akýl, defolun gidin, sizi istemiyorum! Ey uyanýk baht, ey devlet gel, gel!
• Ey Nuh'un nefesi! Ey ruhun hevesi gel! Ey yaralanmýþ merhemi gel! Ey hastanýn saðlýðý gel!
10. Gölge bazen nürun yanýnda olur, bazen de onda yok olur.
Müfte'ilün, Müfte'ilün, Müfte'ilün, Müfte'ilün
(c.1,41)
• Ey yüzünün nüru ile cihaný aydýnlatan sevgili, dün gece bizim aramýzda yoktun. Bu yüzden biz karanlýkta kaldýk. Yüzünün nüru dün gece neredeydi?
• Gönlümüze bak da þaþýr kal! Çünkü gönül, senin güzel yüzünü siper ederken heyecandan eriyip yok olduðu halde, seni siper etmeye doyamadý. Býrak gönül senin uðrunda erisin yok olsun. Ama ey ay yüzlü güzel! Senin ömrün uzadýkça uzasýn!..
• Dün gece, nürlar saçan ay yüzün nereye doðmuþtu? Otaðýn nereye kurulmuþtu? Adamlarýn, ordun nerede konaklamýþtý? Sen deðil, senin güzelliðin nerede elbisesini çýkarýr, nerede soyunursa devlet oradadýr. Mutluluk oradadýr.
• Dün gece nerede bulundunsa bulundun, o hususta bir þey bilmiyorum ama, bugün þunu biliyorum ki; bugün de benden ayrý kalýrsan, sabrým, kararým tükenir de; "La havle" mescidi de gönlüm gibi gamlarla yýkýlýr gider.
• Dün gece seher vaktine kadar inleyerek, feryatlar ederek döndüm, dolaþtým. Sabah oldu da gözümü bile yummadým.
• Ey aziz varlýk! Sen bir nürun gölgesisin. Biz de cümle cihan senin gölgeniz. Nürun gölgeden ayrý düþtüðünü kim gördü?
• Gölge, bazen nürun yanýnda olur. Bazen de onda yok olur, gider. Yanýbaþýnda ise, onunla beraberdir. Onunla bir sýradadýr. Onda yok olmuþsa, onunla buluþmuþtur, ona kavuþmuþtur.
• Onunla buluþup yok olunca, Allah'ýn nüru onu alsýn, Allah'a çeksin götürsün diye o gölge þaþýlacak kadar sýký bir þekilde istek elini nüra atmýþtýr.
• Gölge iki nürun ayrýlýklarýný, sonra birbirleriyle buluþmalarýný durmadan anlatsam, sen de bana bu hususta daha çok yardýmda bulunsan bu konu yine bitmez, tükenmez.
• Nur, sebebi yaratandýr. Ne kadar sebep varsa hepsi de onun gölgesidir.Allah, sebepsizliði her þeye sebep kýlmýþtýr.
• Sebebi yaratan ile sebep birbirinin aynasýdýr. Kim ayna gibi tertertýiz deðilse, aynayý ve aynadakini göremez.