Tam benlik By: sumeyye Date: 23 Ekim 2010, 15:10:25
TAM BENLÝK
Ýbretlerle dolu tarih sahnesine baktýðýmýz zaman, insanýn sahip olduðu duygu ve kabiliyetleri yanlýþ kullanýmýnýn pek çok örneklerini hayretler içinde seyretmemiz mümkün. “Ben sizin rabbiniz deðil miyim?” diyen Nemrutlarýn, Firavunlarýn zulmü altýnda inleyen mazlumlarýn ahlarýný iþitiriz. Sonra Hz. Muhammed'in (a.s.m.) gönderilmesinden az önceki tarihe bakalým. Kuvvetlinin zayýfý köle diye sattýðýný, kýz çocuklarýnýn topraða diri diri gömüldüðünü, kadýnlara madde, eþya muamelesi yapýldýðýný görürüz. Sonra o zamandan günümüze doðru ilerlemeye devam ediyoruz. Gözümüze birçok mezalim takýlýyor, ama Haçlý Seferlerinin etrafa yaydýðý kan kokularýndan ve mazlumlarýn feryad ü figanlarýndan dehþete kapýlarak bir türlü ilerleyemiyoruz, gözümüzü oradan alýp yolumuza devam edemiyoruz. Mabetlere sýðýnan binlerce, on binlerce masum, suçsuz insanlarýn acý acý baðrýþmalarý ciðerlerimizi daðlýyor…
Evet, bütün bunlar tarihin serdiði ibret sahnelerinden sadece birkaç tanesi… Tarih, saymakla kolay kolay bitiremeyeceðimiz böyle acý sahnelerle doludur.
Peki, ama bütün bunlar niçin yapýldý ve yapýlýyor? Bu dünya insanlara yetmiyor mu ki, herkes birbirinin elindekine göz dikip gasp etmeye çalýþýyor? Neden insanlar bu güzelim dünyayý yaþanmaz hale sokuyor, birbirine zindan ediyorlar?
Ýþte bütün bu sorularýn cevabýnýn altýnda insanýn sahip olduðu özellikler ve kabiliyetler yer almaktadýr. Daha doðrusu bu özelliklerin yerinde ve gereði gibi kullanýlmamasýnýn yattýðýný üzülerek müþahede ediyoruz.
Ýnsan, birbiriyle baðlantýlý olan pek çok duyguya ve birbirinden farklý çeþitli kabiliyetlere sahiptir. Bu duygu ve kabiliyetlerin hepsinin de yerine göre büyük önemi vardýr. Görme, iþitme, konuþma, koklama vs. gibi bilinen duyularýn yaný sýra; sevgi-düþmanlýk, ünsiyet-korku, kanaat-hýrs, ene, enaniyet vs. gibi insaný bir þeyler yapmaya sevk eden duygularý, kabiliyetleri vardýr.
Bu özelliklerin tamamýnýn iyi ve kötü, hayýrlý ve zararlý olmak üzere iki yönü vardýr. Yani kullaným alanýna göre farklý etkilere sahiptir. Eðer iyiye kullanýlýrsa insanýn kendisine fayda saðladýðý gibi çevresine de büyük yararlarý dokunur; fakat kötüye kullanýldýðý takdirde, telafisi hiç de kolay olmayan zararlara neden olabiliyor.
Mesela “korku” hissi, tehlikelere karþý tedbirli olma, kendisinin ve yakýnlarýnýn hayatýný güven altýna alma hususunda oldukça önemli bir yere sahiptir. Ancak eðer dengelenemeyip aþýrýya kaçarsa, o insan artýk her þeyden korkar, en ufak tehlikeler karþýsýnda tedbirler almaya baþlar. Hayat hem kendisi, hem de etkisi altýnda olanlar açýsýndan çekilmez olur. Tam tersi, yani hiçbir þeye önem vermemek, hiçbir tehlikeden korkmamak söz konusu olursa, bu da zararlýdýr.
Ayný þekilde “düþmanlýk” hissini de deðerlendirebiliriz. Bu his de, diðer hisler gibi, hayatý devam ettirebilmek için insana verilmiþtir. Kendisine ve yakýnlarýna karþý tehdit unsuru olan tehlikelere karþý faaliyete geçmek ve üzerine yürüyüp onu etkisiz hale getirmekle, tehlike ortadan kaldýrýlabilecektir. Ancak dengesi tutturulamayýp aþýrýya kaçarsa, yukarýda anlatýlan örneklerde olduðu gibi, yakmalar, yýkmalar, talan etmeler baþlayacaktýr. Veya tam tersi olursa, yani insan tehlikelere aldýrýþ etmezse kendi hayatý tehlikeye girebilecektir.
“Ene” yani “Benlik”
Bu örneklerde de olduðu gibi “ene”nin de insana veriliþinin ardýnda pek çok hikmetler, sýrlar yatmaktadýr.
Ene yani “benlik”, isminden de anlaþýlacaðý üzere, insanýn “sahiplik” hissidir. Sahip olduklarýný baþkasýnýnkinden ayýrt etme, onlara sahip çýkma, kendisini baþkasýnýn yerine koyarak, yani empati yaparak karþýsýndakinin halini anlama vs. gibi önemli davranýþlarýn temelinde hep bu his vardýr. Yani hem kendini, hem de kendi dýþýnda kalanlarý anlamak açýsýndan büyük kýymete sahiptir.
Benlik, Yaratýcýnýn isimlerinde gizli hazineleri keþfetmeye yarayan ve ayný zamanda kendisi de sýrlý bir anahtardýr. Onun için önce bu anahtarýn mahiyeti, yapýsý iyi bilinmelidir ki, kullanýlabilsin. Çünkü benlik iyi bilinmediði takdirde, diðer duygular da görevlerini hakkýyla yapamaz oluyorlar.
Ýnsandaki diðer duygular kâinattan Allah'ýn varlýðýna ve isimlerine yönelik iþaret ve delilleri gördüklerinde, insan kendinde onu tasdik edecek bir nokta görmediði vakit onu tam olarak idrak edemez, anlamaz. Ýþte bu fonksiyonu benlik yerine getirir. Gördüðü bütün delilleri kendinde bulunan renklerle karþýlaþtýrýr ve o ölçüde iyi anlar. Fakat benlikte bozukluk varsa, diðer duygularýn bulduðu bütün o marifet delillerini þirk karanlýklarýna atar, boðar ve yok eder.
Benlik bir ölçü birimidir
Bazý ilim dallarýnda, bazý konularý daha iyi anlamak için bir takým hayali ölçü ve ölçücükler kullanýlýr. Mesela, Coðrafya'da enlem ve boylam denen, dünyanýn etrafýndan geçen çizgiler vardýr. Gerçekte dünyayý dolaþýp baksanýz böyle çizgiler göremezsiniz. Çünkü bunlar hayali, varsayýmdan ibaret olan çizgilerdir. Hayalidirler, gerçekte yokturlar; fakat dünyanýn koordinatlarýnýn ve bir takým özelliklerinin daha iyi anlaþýlmasý noktasýnda önemli iþ görürler. Ýþte aynen bunun gibi, benlik de Yaratýcýyý iyi tanýmak için insana verilmiþ hayali bir ölçü birimidir.
Benlik, Yaratýcýnýn ilim, kudret, sahiplik, yaratýp idare etme vs. gibi sýfatlarýnýn anlaþýlmasý için insana verilmiþ bir ölçü birimidir. “Bu ev benimdir” diyerek sahiplik duygusunu ifade ettiði gibi; “Bunu ben yaptým” diyerek gücünün olduðunu; “Ben biliyorum” diyerek de yapabilmek için bilginin gerekli olduðunu anlar. Ýþte bu benlik özelliði, Yaratýcýnýn isim ve sýfatlarýný anlamak için verilmiþ olan hayali ve varsayýmdan ibaret olan bir ölçü birimidir. Hayalidir, çünkü gerçek anlamda bir sahipliði, ilmi, gücü yoktur.
Fakat benliðin hayali olan sahiplik hissi eðer anlaþýlmazsa veya yanlýþ bilinirse, o zaman çok tehlikeli bir hal alýr. Yaratýcýsýný anlayacaðý yerde, kendisini gerçek sahip, gerçek kuvvet sahibi, gerçek ilim sahibi sanmaya baþlar. Hatta daha ileri giderek “Ben kendime sahip olduðum gibi, her þey de kendine sahiptir” der. Çünkü büyük bir þahsýn malýný çalan birisi, ancak baþkalarý da hýrsýzlýk yaparsa rahat edebilir ve hýrsýzlýða devam edebilir. Nefis de bu sayede rahatça “Her þey kendine sahiptir” der ve Yaratýcýnýn mülkünü varlýklara daðýtmaya baþlar.
Sosyal hayattaki etkileri
Yerinde ve dengeli kullanýlmayan benliðin sosyal hayatta açtýðý zararlar da oldukça büyük boyutludur. Sosyal bir varlýk olan insan, çevresindekileri mutlaka etkiler. Ýyi veya kötü olan davranýþlarý, en yakýnýndan baþlamak üzere irtibatlý olduðu herkesi bir þekilde etkiler.
Benliðin yanlýþ kullanýlmasýnýn sosyal hayatýn her safhasýna zararý vardýr, ancak biz burada daha çok iman ve Kur'ân hizmeti açýsýndan nasýl bir tehlike olduðunu ele alacaðýz.
Ýslamiyet benliðin, bencilliðin deðil, “biz” duygusunun üzerinde filizlenmiþtir. Daha tesis edildiði ilk yýllarda, çok az sayýda Müslüman, çevresinde bulunan sayýsýz düþmana karþý bu birliktelikle karþý koymuþ, Allah'ýn izniyle baþarýlý olmuþ ve Allah'ýn adýný yeryüzüne baþarýlý bir þekilde yaymýþtýr.
Ýnsaný sosyal bir varlýk olarak yaratan Rabbimiz, birlikte yapýlan çalýþmalarýn sonucunu daha verimli kýlýyor. Elbirliði ve gönül birliðiyle yapýlan faaliyetlerden elde edilen neticeyi daha bir bereketli yapýyor.
Bu nedenle iman ve Kur'ân hizmetinde olanlarýn benlik ve bencillik karþýsýnda çok daha dikkatli hareket etmeleri ve bir araya gelip birlikte hareket etmeleri gerekir ki, daha baþarýlý neticeler meydana gelebilsin. Bu hizmet “ben” deðil “biz” diyip kenetlenmeyi gerekli kýlar. Çünkü ben merkezli bir hareket bencilliði, dolayýsýyla çýkarcýlýðý ön plana çýkardýðý için en büyük getirisi zarar olacaktýr.
Günümüz Müslümanlarýnýn içinde bulunduðu hale bakarsak, benliðin zararlý etkilerinin hareket kabiliyetini nasýl daralttýðýný üzülerek müþahede edebiliriz.
Oysa içinde bulunduðumuz zaman, küfrün, inançsýzlýðýn hep beraber, cemaat olarak iman ve Kur'ân hizmetinde olanlara hücum ettiði bir zamandýr. Bu hücuma karþý dayanabilmek, yine birlikte, cemaat olarak karþý durmakla mümkün olur. Düþmanýn bütün gücünü toplayýp, kuvvet birliði yaparak saldýrdýðý bir zamanda, “ben” diyip, “biz”i býrakmak, düþmanýn iþini kolaylaþtýrmaktýr ve bu hizmetin yüceliðine bir hürmetsizliktir.
En büyük tuzak!
Bu konuyla alakalý þöyle bir kýssa rivayet edilir:
Bir babanýn iki oðlu varmýþ. Bunlar bir türlü birbirleriyle iyi geçinemez, her zaman kavga ederlermiþ. Babalarý birçok yola baþvurmasýna raðmen, baþarýlý bir neticeye varýp da onlarý barýþtýramamýþ.
Bir defasýnda eski bir dostuyla konuþurken, durumdan duyduðu üzüntüyü arkadaþýna açmýþ. Bunun üzerine arkadaþý ona baþýndan geçen bir olayý anlatmýþ ve çocuklarýný gurbete göndermesini tavsiye etmiþ. Bu fikir adamýn aklýna yatmýþ ve o da çocuklarýný gurbete, çalýþmaya yollamýþ. Yolcu ederken kýsa bir konuþma yapmýþ:
“Evlatlarým, canlarým! Sizi çok seviyorum. Ama ne yazýk ki, sizden ayrýlmak zorunda kalýyorum. Ne mutlu size ki, birbirinizden ayrýlmýyorsunuz, yine berabersiniz. Benim sizden istediðim, beni sýk sýk arayýp durumunuz hakkýnda bilgi vermenizdir. Hadi gidiniz ve Allah'a emanet olunuz!”
Çocuklarý babalarýnýn dediklerini yapmýþ ve devamlý mektup göndererek durumlarý hakkýnda bilgi vermiþler.
Gurbetin aðýr þartlarý altýnda ezilen oðullarý, bir müddet önceki soðukluklarýný devam ettirmiþler, ama eðer böyle devam ederlerse durumlarýnýn daha da kötüye gideceðini anlamýþlar. Sonunda, beraberlerinde getirdikleri küçük sermayelerini birleþtirerek küçük bir iþyeri açmýþlar. Aralarýndaki düþmanlýk hissini unutmuþ ve birbirlerine sýkýca sarýlmýþlar.
Evet, bu kýssada olduðu gibi, Müslümanlar olarak bizler de bugün yalnýz kaldýk. Nefsimizin bencillik baskýsý bizi hep bizden, birbirimizden ayýrarak “benlik” damýna çekti. Etrafta birbirinden çok düþmanýmýz varken artýk “sermaye birleþtirmesi” yapýp birbirimizin güzel meziyetlerinden istifade etme zamanýmýz geldi. Bizi bizden ayýrmak ve bizim anlaþmazlýklarýmýzdan istifade edip bizi kendi safýna çekmek veya saf dýþý etmek isteyen o kadar çok düþmanýmýz varken, birbirimizle kavga etmemiz, o din düþmanlarýnýn iþine yarayacaktýr.
Bizi birbirimize baðlayan binlerce “bir” var. Baþta bizi yaratan ve her türlü ihtiyacýmýzý veren Rabbimiz bir, Peygamberimiz bir, dinimiz bir, kýblemiz bir, gayemiz hedefimiz bir… Bunun gibi binlerce “bir”ler bizi bileþtiriyor, kenetliyor.
Bu “bir”ler hatýrýna “bir” olalým, “biz” olalým ki, “ben”den, “bencillik”ten ve nefsin baskýlarýndan emin olalým! O zaman Rabbimizin rahmeti üzerimize sel gibi akmaya baþlayacaktýr.Ýkram ASLAN