Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Sevgiyi sevmek By: sumeyye Date: 23 Ekim 2010, 12:24:46
SEVGÝYÝ SEVMEK


Hemen her eylemimiz aslýnda içten içe sevgiye dönük...
Ýtiraf etse de, etmese de herkes sevgiyi arýyor...
Ama sadece bazýlarý bu arayýþýn þuurunda. Ayrýca sadece bazýlarý aradýðý þeyin adýný koyacak kadar cesur. En büyük Ýlâhi ve beþeri aþklarýn yaþandýðý bu ülkede aþktan söz eden neredeyse ayýplanýr, bu yüzden aþk “sevgi” sözcüðü ile yumuþatýlmýþ, buna raðmen yine de sevgiden söz etmek, hele de sevgiyi itiraf etmek zaaf sayýlmýþtýr.
Bu yüzden kimimiz “baþarý” koymuþuz aþkýn adýný, baþarýya kilitlenmiþiz; kimimiz “para” demiþiz aþkýn adýna, para kazanmayý aþk zannetmiþiz...
Kâh “Leyla” olmuþ aþkýn adý, kâh “Mecnun”; ya da Yunus, Mevlâna adýnda simgelenmiþ.
Leyla'lar, Mecnun'lar sadece masallarda yaþadý belki, ama hiç ölmediler: Çünkü âþýktýlar. Aþkýn ölümsüz olduðuna bundan daha iyi bir örnek bulunabilir mi?
Biraz dikkatle hayata bakarsanýz, yanýbaþýnýzda nice Leyla, Nice Mecnun'lar görebilirsiniz. Belki ismi Mevlâna'dýr o an, belki Yunus, belki Yesevi, belki Bediüzzaman, belki Süleyman, belki Zahit, Zakir'dir...
Allah ve Muhammed (sav) de olabilir!
Yani þu ya da bu þekilde; sevgi daima vardýr ve her yerdedir. Bir þekilde de kendini simgelemektedir. Fakat bunu “adavete muhabbet”i (düþmanlýðý sevmeyi) esas alanlar deðil, sadece “muhabbete muhabbet” edenler, yani sevgiyi sevenler fark edebilir. (Tabir Bediüzzaman'a ait)
Sevmeseydi, insan, çalýþýr da üretir miydi?
Yazý yazar, resim yapar mýydý?
Sevmeseydi insan, düþünür müydü, nice zorluklarý göze alýp düþündüðünü açýklar mýydý, hayatý kavramaya ve açýklamaya çalýþýr mýydý?
Kýsaca söylemek gerekirse, sevmeseydi insan, varlýðýyla var olmuþ þeylerden hiçbirini yapamaz, bir anlamda da yaþamazdý.
Sevmeseydi, Allah, insaný yaratmazdý!
Ve arý sevmeseydi, yarým kilo bal yapmak için üç milyon 750 bin sorti (iniþ-kalkýþ) yapmaz, onca zahmete katlanmazdý. Bildiðimiz balarýsý, sadece yarým kilo bal yapabilmek için, meðer tam üç milyon 750 bin çiçeðe konup kalkýyormuþ. Ayrýca, balarýlarý bir peteði doldurabilmek için yüz milyon civarýnda çiçeðin nektarýný emiyor ve yüz bin kilometre kanat çýrpýyorlarmýþ. Gördüðünüz gibi, arý çiçeðe çok büyük bir sevdayla tutkun! Yani “bal” (aslýnda aþktýr) dediðimiz þifa ve gýda kaynaðýnýn özünde bile “sevgi”, “muhabbet” ve “aþk” var.
Bence çok þey yerine esasta “tek þey” öðretmeliyiz, çocuklarýmýza: Dengeli biçimde sevmeyi... Dengeli sevmeyi öðretebilirsek, inanmayý, güvenmeyi, baþarmayý, yardým etmeyi, hoþ görmeyi; özetle düzgün yaþamayý kendisi öðrenecektir.
Düzgün (sevaplý) yaþamanýn da özü sevgi deðil mi? Dini düþüncenin mantýðýnda sevgi yok mu? Allah da insaný sevgisinden yaratmadý mý? Ve insana kendisini (Allah'ý) sevmesini öðretmedi mi? “Rahmetim gazabýmý aþmýþtýr” müjdesi baþka ne anlama gelir?
“Bazý sevgiler insaný piþman eder” miþ...
Eder, doðrudur; buna raðmen sevgiden gelen piþmanlýklar sevgisizlikten gelen piþmanlýðýndan iyidir. Öyleyse sevmeye devam.
On yaþýndaki dünyalar tatlýsý kýzýný topraða teslim eden bir anne tanýrým. Aðlarken, bir yandan da “Ýyi ki vardý, iyi ki doðdu, iyi ki bana anneliði tattýrdý, evlât sevgisini öðretti” diye þükrediyordu. Sonuç itibariyle acý gibi gözüken bazý sevgilerin içinde bile var olan mutluluðu o zaman fark ettim.
O zaman öðrendim, acýyla bitebilecek sevgilere ulaþmanýn erdemini. Çeþitli kuþkular ve korkular yüzünden hiç sevmemekten, sevememekten bu çok daha iyidir.
Bence aile içi sorunlarý çözmenin sihirli anahtarý da sevgidir.
Mutluluða ulaþmanýn yolu da sevgiden geçer.
Ayrýca baþarýya çýkan merdivenin basamaklarý sevgiden örülmüþtür.
Ýnsan pervane, sevgi ýþýk: Mevlâna misal dönüþlerle, yanma pahasýna ýþýðý tavaf etmek, belki de hamlýktan olgunluða geçiþin tek çaresidir!
“Dinimiz sevgi dini, Efendimiz rahmet Peygamberidir” diyenlerin sevgisizlik ve merhametsizlik gibi lüksleri olabilir mi?
Dinimiz “sevgi dini”, evet! Peygamberimiz “Rahmet Peygamberi”, bu da doðru.
Peki biz “sevgi dini”ne mensup Müslümanlar olaraktan “sevgi insaný” mýyýz? Ýnsanlarý gerçekten seviyor muyuz? Dindaþlarýmýzý “kardeþ” olarak görüyor muyuz?
Muhammed ümmeti olarak, týpký Peygamber-i âliþân Efendimiz gibi, merhametli, hamiyetli, þefkatlimiyiz!
Böyleysek, þu bencilleþmiþ, paylaþýmsýz, acýmasýz dünya kimin dünyasý?
Bu dünyada þefkat yok, merhamet yok, insan yok, izan yok, hakperestlik yok, tevazu yok, yardýmlaþma yok...
Týpký kapitalist dünya görüþüne kilitlenmiþ tek dünyalýlar gibi kendi eksenimize kilitlenmiþ, sýrf kendimiz için yaþýyoruz.
Bu da terörü besliyor. Çünkü bir tarafýn her þeyi var, bir tarafýn hiçbir þeyi yok. Hiçbir þeyi olmayanlar, normal yoldan elde edemedikleri þeylere ulaþmak için, o imkâný sembolize eden ikiz kuleleri berhava ediyorlar.
Bediüzzaman bir kez daha haklý çýkýyor:
“Kalb-i insaniden (insan kalbinden) rahmet ve merhamet çýksa, akýl ve zekâvet daha onu durduramaz, anarþist olur, bir semm-i katil (öldürücü zehir) hükmüne geçer.”
Ýnsanýn gerçekten insan olmasý, bir baþka deyiþle “adam gibi adam” olabilmesi için kalbinde rahmet ve merhamet taþýmasý lâzým. Rahmet ve merhamet sevgi eksenlidir. Demek ki, insanýn gerçek insan olabilmesi için diðer insanlarý ve tabi kâinatý sevmesi lâzým.
Ancak durduk yerde insan insaný sevemez. Ýnsanýn insaný sevebilmesi için, o mükemmel varlýðýn Yaratýcýsýný kavramasý lazým.
Ancak Yaratýcýyý kavrayabilir, idrak edebilirse, “Eþrefi mahlûkat” (yaratýlmýþlarýn en yücesi, en þereflisi) olarak yarattýðý en müstesna varlýðý da (insaný da) sevebilir.
Yani iþin baþý yine Allah sevgisi...
Yunusleyin bir deyiþle, “Yaradan'dan ötürü, yaradýlaný hoþ görme” san'atýdýr.
Oysa biz hâlâ Yaratýcý Kudreti kavrayamadýk. Onu kavrayamadýðýmýz için de insaný sevmeyi öðrenmedik...
Hâlâ “benim inancým, benim mezhebim, benim milletim, benim tarikatým, benim cemaatim, benim siyasetim, benim partim, benim liderim, benim takýmým, benim hemþehrim” mantýðýndayýz...
Farkýnda olmadan bölücülük yapýyoruz!
Bizim kültürümüz devlet, para, ya da eþya eksenli deðil, insan merkezlidir.
Çaðýný aþan devletler kurmuþ bir milletin çocuklarýyýz.
Edebali'nin Osman Gazi'ye öðütlerinin bir cümlesi aynen þöyledir:
“Oðul Osman, insaný yaþat ki, devlet yaþasýn!”
Osman Gazi bu öðüdü tuttuðu, arkadaþlarýna deðer verdiði için çok kýsa sayýlabilecek bir zaman diliminde civarýndaki Bizans kalelerini feth edip Selçuklu'nun “Ucbeyi” oldu.
Sadece Osman Gazi deðil, ondan sonra gelenler de Þeyh'in öðüdünü tutmuþ, devleti insan merkezli bir temele oturmuþlar. Ve devleti bir “Þefkat Devleti”ne, “Ýnfak (yardým) Devleti”ne, açýkçasý tümüyle büyük, devasa bir hayýr kurumuna dönüþtürmüþler.
Osmanlý Devleti, asker” zaferlerinin yaný sýra, siyasal, ekonomik ve medeni baþarýlarýný da bu anlayýþýna borçludur.
“Önce insan”. Bu bizim hem dini, hem de milli kültürümüzün ön þartý.
Çünkü kutsal kitabýmýz Kur'an, herþeyi insan ekseninde, insanýn hayrý için deðerlendiriyor.
Milli kültürümüzün temelinde de, ayný anlayýþ var: “Oðul Osman, insaný yaþat ki, devlet yaþasýn!”
Çünkü insan hayatýn kýblesidir. Kâinatýn kýblesi hayat, hayatýn kýblesi insan, insanýn kýblesi Kâbe'dir!
Ýnsaný salt sözle yaþatamazsýnýz. Onun öncelikle kendini özgür hissetmesi lâzým. Ýnançta özgür, itikatta özgür, ibadette özgür, kýyafette özgür, seyahatte özgür, ticarette özgür olmalý...
Yaný sýra karný doymalý. Bunun için de çalýþabileceði iþ alanlarý açýlmalý.
Huzur içinde korkusuzca seyahat edebilmeli, (asayiþ) mal alýp satabilmeli.
Ýnsan en önemli þeydir. Çünkü hayatýn merkezidir. Her þey insanýn rahatýna, huzuruna yöneliktir.
Bediüzzaman'ýn ifadesiyle, “Hayat insana musahhardýr.” (yardýmcýdýr, hizmetçidir-Sadece insan kendi hayatýný zorlaþtýrmak, dünyasýný cehenneme çevirmek için çabalar ki, bu apayrý bir konudur. Ýnsan o kadar deðerli ki, Allah, yarattýklarý içinde sadece onu muhatap almýþ. Cennet'i sadece onun için halketmiþ. Tabi” Cehennem'i de? Ýnsan ikisi arasýnda tercih yapma hakkýna sahip (irade-i cüz'i).
Yani insanýn Cehenneme gitme özgürlüðü de var.
Sevmediðimiz, umursamadýðýmýz, yardým elini uzatmadýðýmýz varlýk iþte böylesine komplike, âdeta kutsal bir varlýktýr.
“Hayatýn merkezi” derken de zaten bunu kastediyordum.
Böyle bir varlýða yardým eli uzatýlmaz mý?


Yavuz BAHADIROÐLU
Ynt: Sevgiyi sevmek By: Rüveyha Date: 24 Mart 2016, 12:56:19
Esselamu aleykum ve rahmetullah..Sevmeyi sevmek çok büyük bir nimet.Kusur aramadan,sýrf Yaratan yarattýðý için sevenlere ne mutlu..Mevlam þu dünyayý severek güzelleþtirenlerden eylesin ÝnþaAllah.Rabbim razý olsun
Ynt: Sevgiyi sevmek By: Yaðmur Gümüþ 8-B Date: 24 Mart 2016, 15:38:15
Bismillah...
Bir insan sevmeyi sevmeli, seveni sevmeli, sevileni sevmeli. Yani bir insan sevmeyi benimsemelidir.
Allah cc. razý olsun.
Ynt: Sevgiyi sevmek By: damla6d Date: 24 Mart 2016, 16:01:57
#Esselamu aleykum..Peygamber efendimiz Allah'ýn a.c. yarattýðý her canlýyý sevmiþtir..Biz de sevmeliyiz.. Ama bazen lakaplar takýlýyor.."Kâh “Leyla” olmuþ aþkýn adý, kâh “Mecnun”; ya da Yunus, Mevlâna adýnda simgelenmiþ."Bu þekilde deðildir sevgi..Bizim içimizdeki sevgi lakaplarla olmamalý..Rabbim sevgimizi bol kimselerden eylesin inþAllah..Rabbim razý olsun..#
Ynt: Sevgiyi sevmek By: Kevšer Date: 26 Mart 2016, 17:14:43
  Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Allah’ýn rýzasýný ve hoþnutluðunu kazanmaya adayan müminlerin tüm insanlara sevgileri de yine ancak Allah içindir. Allah’ý tüm sýfatlarýyla tanýyan, O’nun gücüne ve büyüklüðüne her an þahit olan, Rabbimiz’in rahmetini, sevgisini ve þefkatini tüm yaþamý boyunca her an hisseden bir müminin Allah sevgisi, hiçbir sevgiyle kýyaslanmayacak kadar güçlüdür.
Ynt: Sevgiyi sevmek By: Lal-i Hal Date: 10 Nisan 2016, 16:57:59
Yani þu ya da bu þekilde; sevgi daima vardýr ve her yerdedir. Bir þekilde de kendini simgelemektedir. Fakat bunu “adavete muhabbet”i (düþmanlýðý sevmeyi) esas alanlar deðil, sadece “muhabbete muhabbet” edenler, yani sevgiyi sevenler fark edebilir. (Tabir Bediüzzaman'a ait)

Ve aleykumusselam ve rahmetullaha.Ustad yine cok gzuel ifad etmis .Allahr azi olaun paylasim icin.
Rabbim hakiki sevgiye ulasabilenlerden eylesin insallah
Ynt: Sevgiyi sevmek By: yagmur_7-c Date: 10 Nisan 2016, 17:32:42
Esselamu aleykum;
Sevgi o kadar büyük bir nimet ki her eylemimiz þimdi anlýyorum ki onun sayesinde....O olmadan hiçbir eylemimiz ,gayemiz ne de hayallerimiz olurdu...adavete muhabbet”i (düþmanlýðý sevmeyi) esas alanlar deðil, sadece “muhabbete muhabbet” edenler, yani sevgiyi sevenler fark edebilir. (Tabir Bediüzzaman'a ait)

Sevgiyi hak edenler ancak sevgiyi sevgi olarak sevenelr düþmanlýk için deðil....EVren ve insanlýkö sevgi üstüne kuruludur bunu görebilen ancak sevgiyi hak eden ,onu sevenlerdir...rabbim sevgiyi sevebilenlerden etsin inþallah...

radyobeyan