Gnostik Dinler By: ayten Date: 23 Ekim 2010, 11:07:01
GNOSTÝK DÝNLER
Doç. Dr. Þinasi Gündüz Ondokuzmayýs Üni. Samsun
Literatür:
1- K. Rudolph, Gnosis the Nature and HÝstory of an Ancient Religion, Edinburgh (1983).
2- G. Quispel, Gnostik Studies, (2 cilt) Ýstanbul (1974).
3- G. Filoramo, A History of Gnosticism, Oxford (1990), s.20-14.
4- W. Foerster, Gnosis, I. Patristic Evidence, Oxford (1972).
5- H. Jonas, The Gnostic Religion, Beacon Hill (1958).
Gnostisizm'in tarifini yapmak genellikle zordur. Bununla birlikte, tanrý, alem, insan, kurtuluþ ve bilgi gibi konularda kendine has açýklamalar getiren dinî-felsefî bir akým olduðu söylenebilir. m.ö. 5. ve 4. Yy.Mardan itibaren çeþitli Ortadoðu toplumlarýnda yaygýn olarak görülür. Her ne kadar bazý bilim adamlarý “Gnostik Din” baþlýklý eserler yayýnlamýþlarsa da gnostisizm kendi baþýna bir din deðildir. Çeþitli dinî gelenekler içerisinde doðal bir geliþim ya da kültürel etkileþim sonucu oluþan bir akýmdýr. Yahudilik ve Hýristiyanlýk içerisinde gnostik inanç ve öðretileri temsil eden ekoller olduðu gibi, tamamýyla gnostik karaktere sahip Sâbiîlik ve Maniheizm gibi dinî gelenekler de mevcuttur. Bu arada Ortadoðu kökenli gnostik inanç ve öðretilerle Hint geleneði arasýnda da çeþitli konularda dikkate deðer benzerlik ve paralellikler vardýr.
Suriye, Mezopotamya, Mýsýr, Filistin, Ürdün ve Anadolu'da Ýslam hakimiyeti öncesi dönemlerde yaþayan yerli halkýn inanç ve 'düþünce yapýsý incelendiðinde çeþitli gnostik akýmlarýn izlerine rastlanýr. Örneðin Maniheizm ve Sabiilik bunlardandýr. Yine Ýslam öncesi dönemde Hýristiyanlýk ve Yahudiliðin sapýk mezhepleri olarak bilinen Elkesailer, Valentinianlar, Setianlar, Maðariler, Kukiler, Esseniler, Bardaisancýlar ve Simoncular gibi irili ufaklý birçok akým gnostik inanç ve öðretileri içerirler. Ayrýca Hermetistler, çeþitli sýr dinleri mensuplarý, Yahudilik ve Hýristiyanlýk içerisinde yer alan çeþitli mistik-hareketler de gnostik inanç, öðreti ve hayat tarzýný yansýtýrlar. Kýsaca islam öncesi dönemde gnostisizm, bu yörenin bir alt kültürü konumundaydý ve farklý dil, din ya da cemaat mensubu olan insanlarýn efsanelerini, inançlarýný ve Ýbadetlerini þekillendiriyordu.
Bütün gnostik inanç ve öðretilerin temelinde dikkat çekici üç unsur bulunur:
1- Hayat ve ýþýk tasavvurlarýna dayalý bir yüce varlýk inancý.
2- Zýt prensipleri ifade eden bir dualizm anlayýþý.
3- Ýnanýlan yüce varlýðýn dýþýnda olan ve yaratýcý tanrý tasavvurunu ifade eden demiurg düþüncesi.
Hayat ve ýþýk küÝtü bütün gnostik akýmlarýn dinsel yapýlarýnda yer verdikleri önemli bir özelliktir. Yüce varlýða verilen isimler arasýnda “Hayat”, “Yüce Hayat”, “Ýlk Hayat”, “Nur”, “Iþýk”, “Iþýk Kralý” ve “Yüce Iþýk” gibi isimler oldukça dikkat çekicidir. Gnostiklere göre "Hayat", düzen, huzur ve verimliliðin kaynaðý ve varoluþun sýrrýdýr. Çoðunlukla ilahi alem bir “Hayat Aðacý” tiplemesiyle tasvir edilir. Hayat Aðacý'nýn özünde varlýðý tam olarak bilenemeyen ve tanýmlanamayan yüce tanrý bulunur; yüce tanrý etrafýnda yer alan ve bir bakýma Hayat Aðacý'nýn dallan ve yapraklarý gibi düþünülen ilahi varlýklar ve alemler ise, bu yüce varlýðýn tezahürlerinden veya tecellilerinden ibarettir. Böylelikle tanrýnýn bîr ismi olarak kullanýlan Hayat, gnostÝklerce sýk sýk “Bilinemez”, “Kavranamaz” ve “Ýfade edilemez” olarak nitelenir.
Gnostik öðretinin arka tarafýnda madde-mânâ, aydýnlýk-karanlýk, ruh-beden ve dünya-öte dünya gibi deðerler arasýnda var olduðuna inanýlan katý bir dualizm bulunur. Gnostikler genelde alemi, ýþýk alemi ve karanlýk alemi þeklinde ikiye ayýrýrlar. Iþýk ya da nur alemi iyiliði, hakikat ve gerçeði temsil ederken karanlýk ve zulmet alemi kötülüðü, yalaný ve gerçek olmayaný temsil eder. Iþýk alemiyle karanlýk alemi arasýnda bitmek tükenmek bilmeyen sürekli bir mücadele ve çekiþme vardýr. Madde ve maddi olan her þey, yani içinde yaþadýðýmýz dünya, bedenlerimiz ve bu dünyaya ait olan her þey kötülük alemine aittir ve dolayýsýyla bizatihi kötüdür. Ruh ve ruhsal olan varlýklar ise ýþýk alemine aittir ve yapýsý gereði iyidir. Kötülük alemiyle iyilik alemi ya da ýþýk ile karanlýk veya nur ile zulmet arasýndaki bu mücadelede baþarýlý olacak olan, iyilik, yani ýþýk veya nurdur. Genel hayatýn sonunda kötülük ve zulmet, ýþýk tarafýndan dizginlenerek tahakküm altýna alýnacak ve onun emrinde olan madde ve maddi alem yok edilecektir. Genel hayatý temsil eden insan açýsýndan da asýl olan, iyilik alemine ait olan ruhsal varlýðýna deðer vermek ve kötülüðe ait olan maddi yapýsýna, yani bedenine ve bedenin istek ve arzularýna boyun eðmemektir.
Gnostik inanç ve öðretilerin temelinde yer alan dikkat çekici özelliklerden bir diðeri ise Demiurg düþüncesidir. Maddeyi ve maddi unsurlarý kötülük ve karanlýkla özdeþleþtiren gnostikler, maddenin varlýðýnýn yüce tanrýdan kaynaklanmadýðýný, onun yaratýcýsýnýn baþka bir varlýk olduðunu kabul ederler. Yüce tanrýdan baþka bir varlýk olan bu yaratýcý güce Demiurg denir, ismi Yunanca demiourgos (halk için çalýþan) teriminden türetilen Demiurg, evreni ve insanýn maddi varlýðým yaratan güçtür. Demiurgun temel karakteristik özellikleriyle ilgili benzer düþünce kalýplarý ortak olmakla birlikte gnostik gelenekler arasýnda Demiurgun kaynaðý, nitelikleri ve faaliyetleri konusunda farklýlýklar da mevcuttur.
Gnostik sistemlerin insan anlayýþý oldukça dikkat çekicidir. Gnostik düþüncede insanýn yapýsýyla ilgili bir üçlülüðe (triolojiye) yer verilir. Buna göre insan üç unsurdan; ruh, beden ve nefsten oluþur. Ýnsaný oluþturan bu üç unsurdan ruh köken itibarýyla ýþýk alemine aittir. O, ilahi takdir gereði kötülük alemine ait olan yeryüzüne ve kötülüðün bir parçasý olan bedene düþmüþ ya da atýlmýþ bir varlýktýr, bir cevherdir. Öte yandan beden ve nefs ise yapýlarý gereði kötü tabiatlý ve süflidirler; zira bunlar kötülük alemine aittirler. Iþýk alemiyle karanlýk alemi arasýnda ezelden beri mevcut olan mücadelenin bir aþamasýnda ruh, kötülük ve karanlýðý yenmek ve tahakküm altýna alabilmek gayesiyle yüce ýþýk tanrýsý tarafýndan ýþýk ve nur aleminden karanlýk alemine, yani maddi aleme indirilmiþ ve beden içerisine konulmuþtur. Gnostiklere göre, beden içerisinde ruh, hapishanedeki bir tutsak gibidir. Zira, ruhu çepeçevre kuþatan beden, onu elden kaçýrmamak amacýyla tutsak etmiþtir ve onun iyilik ve ýþýðýnýn dýþa aksetmemesi amacýyla da elinden gelen her þeyi yapmaktadýr. Ruh ise maddi aleme ve bedene atýlmýþ olmaktan hiç memnun deðildir. O, kendi asýl vataný olan ilahi aleme geri dönebilmek, yükselebilmek için yanýp tutuþmakta ve bunun özlemini çekmektedir. Iþýk ve iyilikle ezeli-ebedi mücadelesinde bir ýþýk unsuru olan ruhu tutsak etmiþ olan kötülük, ruhun kaçmasýný engellemek için bedeni ve her türlü dünyevi arzu ve ihtirasý temsil eden nefsi kullanmaktadýr. Kýsacasý ruhun bu dünyadan kaçýþý beden ve nefs ile engellenmeye çalýþýlmaktadýr.
Hidayet, sütlî madde alemine düþen ruhun tekrar ilahi aleme yükselmesidir. Ýlahi âlemin bir parçasý olan ruh ölüm süzdür. Ölüm, ancak süflî olan maddi varlýklar ve -insan söz konusu olduðunda- beden için geçerlidir. Hidayet kutsal bilgi ile baþlar. Ancak bu bilgi kazanýlan, alýnan, ulaþýlabilen bir bilgi deðil, verilen, bahþedilen ve baðýþlanan bir bilgidir. Duyu ve algýlarýmýza dayalý tecrübe dünyamýza ait verilerle bu bilgi kavranamaz, anlatýlamaz ve ifade edilemez. Ruh, gerekli þartlarý yerine getirerek bu bilgiyi almaya hak kazanýrsa Yüce Kurtarýcý tarafýndan bu bilgi kendisine ilham edilir. Kendilerine bu bilgi baðýþlanmýþ kiþilerin bunu dýþa aksettirmeleri, Ýfþa etmeleri büyük suçtur.
Gnostik düþünceye göre ruhun, bu bilgiye doðrudan vakýf olma veya kendi kendine ulaþabilme imkaný yoktur. Bu durumda ruh, yüce tanrýnýn gerçekliðiyle ilgili bu kutsal, gizli bilgiyi kendisine getirmekle görevli olan bir kurtarýcýya, bir aydýnlatýcýya ihtiyaç duyar. Bu kurtarýcý, yüce tanrý tarafýndan bilgiyi almaya hazýr durumda olan ruhlara ilahi bilgiyi iletmekle görevlendirilmiþtir. Kurtarýcý ya da mürþidin çarpýcý özelliði, süflî alemde irþat edici olarak görevlendirilmeden önce bizzat kendisinin de ilahi takdir gereði bu kötü alemde yaþamayý, burada kurtuluþun yolunu aramayý ve nihayet kurtarýcý bilgiye vakýf kýlýnarak süflî alemden kurtarýlmayý tecrübe etmiþ olmasýdýr. Yerinde bir ifadeyle o, bizzat kendisi kurtarýlmýþ olan bir kurtarýcý, irþat edilmiþ olan bir mürþittir. Mürþitsiz hidayet ve kurtuluþ olmaz.