Martin Lings
Pages: 1
Rahip Bahira By: selsebil Date: 14 Nisan 2009, 23:13:23
Suriye'deki ticaretini bitirdikten sonra Ebu Talib, da ha önceki yalnýz yaþamýna devam eden yeðeniyle birlikte Mekke'ye döndü. Fakat amcalarý, Abbas ve Hamza gibi onun da savaþ araçlarýný kullanmak için eðitimden geç­mesi gerektiði kanýsýna vardýlar. Hamza büyük fiziksel gü ce sahipti, güçlü bir adam olacaðý önceden belliydi, tyi bir güreþçiydi ve iyi kýlýç kullanýrdý. Muhammed ise ortalama uzunluk ve güçte bir gençti. Okçuluða Özel bir yeteneði vardý ve büyük atalarý Ýsmail ve Ýbrahim gibi iyi okçu ol­ma yolundaydý. Bu baþarýdaki en büyük rol ise gözlerinin keskin oluþundaydi: onun Süreyya burcunun oniki yýldýzý­ný sayabildiði söylenirdi.

O yýllarda, uzun fakat aralýklarla süren ve haram ay­lardan birinde baþladýðý için Ficar Savaþý denilen savaþ­tan baþka önemli bir çatýþma olmadý. Kinane kabilesinden bir adam, Necd'deki Havazin kabilelerinden Amir'Ýn bir adamýný öldürmüþ ve Hayber kalesine sýðýnmýþtý. Olaylar dizisi her zamanki çöl kurallarýna uygun olarak meydana geldi: onur intikam gerektirirdi. Öldürülen adamýn kabi­lesi, Kinane'ye yani öldürülen adamýn kabilesine saldýrdý. Kureyþ o sýralarda Kinane ile müttefik durumdaydý. Savaþ üç dört yýl sürdü, fakat gerçekte beþ günden fazla çatýþma meydana gelmedi. O sýralarda Haþimilerin baþýnda, Ebu Talib gibi Muhammed'in babasýnýn öz kardeþi olan Abdu'I-Muttalib'in oðlu Zübeyr vardý. Zübeyr ve Ebu Talib yeðenleri Muhammed'i ilk çatýþmalardan birine götürdüler. Fa­kat onun savaþmak için çok genç olduðu kanaatine vardý­lar. Bu nedenle onun sadece hedefine ulaþmayan düþman oklarýný toplayýp, amcalarýna iletmesine izin verdiler[1]. Fa­kat bunu takip eden çatýþmalarda, Kureyþ ve taraftarlarý­nýn kötü bir durumda olduðu sýrada, onun da bir okçu olarak marifetini göstermesine izin verildi ve baþarýsý kut­landý.[2]

Bu savaþ, yerleþik topluluklarla çöl kanunu arasýnda her 7aman varolan hoþnutsuzluklarý artýrmaya yardým et­ti. Kureyþ'in ileri gelenlerinin çoðu Suriye'ye gitmiþ ve orada Roma imparatorluðunun uyguladýðý göreli adaleti görmüþlerdi. Habeþistan'da da savaþ etmeden adaleti sað­lamak mümkündü. Fakat Arabistan'da suç kurbaný kiþinin veya ailesinin hakkýný alabileceði, bunlarla karþýlaþtý rabile-cek bir kanun sistemi yoktu; ve Ficar savaþýnýn da, ken­dinden önceki diðer karýþýklýklar gibi, birçok zihni bu tür claylarr önleme yollan ve araçlarýyla ilgili düþünceye sevketmiþ olmasý doðaldý. Fakat bu kez sonuç sadece dü­þüncelerden ve kelimelerden ibaret kalmamýþtý: Kureyþ* bu tür olaylarý önlemek için hemen harekete geçmeðe hazýrdý. Onlarýn bu adalet anlayýþlarý, savaþýn bitiminden birkaç hafta sonra Mekke'de meydana gelen bir olayla sýnandý.

Zabid kabilesinin Yemen'deki bölgesinden bir tüccar, Sehm kabilesinin ileri gelenlerinden birine deðerli mallar satmýþtý. Sehmli adam mallarý teslim almýþtý, fakat karar­laþtýrýlan fiyatý Ödememekte ýsrar ediyordu. Dolandýrýlan tüccar, onu dolandýranýn da bildiði gibi Mekkeli deðildi ve tüm þehirde ona yardým edebilecek bir velisi veya mütte­fiki yoktu. Fakat karþýsýndakinin küstahça kendine güveni­þinden de ürkmüyordu. Bu nedenle Ebu Kubays tepesine çýkýp, yüksek sesle ve belið bir þekilde tünvKureyþ'i adale­ti yerine getirmeye davet etti. îlk tepki Sehm kabilesiyle geleneksel baðlarý olmayan kabilelerden geldi. Kureyþ ise,

herþeyin Ötesinde kabile aynnu gözetmeden birleþme ta­raftarýydý. Fakat yine de kendi birlikleri içindeki kesin ayrýmýn, Kusay'ýn mirasý nedeniyle meydana gelen Müt­tefikler ve Güzel Kokanlar ayrýmýnýn farkýndaydýlar ve Sehm de Müttefiklerdendi. Diðer grubun liderlerinden biri, Mekke'nin en zenginlerinden biri olan Teym kabilesinin þefi Abdulah Ýbn Cud'an Ýdi; ve þimdi büyük evini, tüm adaleti sevenlerin toplanma yeri olarak açýyordu. Güzel kokanlar grubundan sadece Abdu'þ-Þems ve Nevfel kabile­leri orada deðildi. Haþim, Muttalib, Zûhre Esed ve Teym kabileleri toplulukta temsil ediliyordu. Bunlara öir de Müt­tefiklerden Adiy katýlmýþtý. Birlikte yaptýklarý tartýþmalar sonucu zayýflan kollamak ve adaleti korumak Ýçin bir ör­güt kurmaya karar verdiler. Hep birlikte Kabe'ye gidip Hacer'ül-Esved'in üzerine su döküp, bu suyu bir kaba akýt; týlar. Bu þekilde kutsanmýþ olan sudan teker teker içtiler ve sað ellerini yukarý kaldýrarak Mekke'de ne zaman bir zulüm meydana gelirse, zulmedilen Mekke'n* olsun, yaban­cý olsun onun hakkýný alýp, adaleti korumak için tek bir vücut gibi birleþeceklerine and içtiler. Bundan sonra Sehm'li adama borcunu ödettiler; bu anlaþmaya katýlma­yan kabilelerin de hiç birinden karþý çýkýp Sehmli koru­yan olmadý.

Teym'Ýn þefi Ýle birlikte bu düzeni kuranlardan biri de Haþimilerden Zübeyr idi: Beraberinde ayný andý içen ye­ðenini de bu toplantýya getirmiþti. Muhammed (s.a.v.) daha sonraki yýllarda þöyle diyecektir: «Abdullah Ýbn Cud*an*ýn evinde ben de vardým-, orada bulunuþumu ve o anlaþmaya katýlýþýmý bir sürü kýzýl deveye deðiþmem ve þimdi, îslam'-da, o örgüte çagrýlsam memnuniyetle katýlýrým-[3]. Orada bulunanlardan biri de, oðlu Ebu Bekir ile birlikte gelen ev sahibinin kuzeni Teymli Ebu Kuhafe Ýdi. Ebu Bekir, Mu-hammed'den bir veya iki yaþ küçüktü ve onun en samimi arkadaþý olacaktý.   

-

 



--------------------------------------------------------------------------------

[1] i. H. 119.

[2] I. S. 1/1,81.

 

[3] 1.1 86


radyobeyan