Efendimiz in vasiyeti By: sumeyye Date: 21 Ekim 2010, 16:05:50
PEYGAMBERÝMÝZÝN VASÝYETÝ VE GÖZÜMÜN NURU DEDÝÐÝ NAMAZ
“Allah, insaný niçin yaratmýþtýr?” sorusuna sýk sýk muhatap olmaktayýz. Bu ve buna benzer sorularýn cevabýný, akýl ve mantýk mizaný ile keþfetmek mümkün olsa bile, ayrýntýlý bir izah vermek mümkün deðildir. Çünkü, insan aklý ile anlar ki, kainatta hiçbir þey anlamsýz, vazifesiz ve faydasýz deðildir. Öyleyse insan da anlamsýz ve vazifesiz olamaz. Ama varlýklardan her birisinin bir vazifesi olduðu ve bu vazife akýl ile görüldüðü gibi, insanýn vazifesinin ne olduðunu ve ne yapmasý gerektiðini akýl ile kavrayamaz. Öyleyse “insanýn niçin yaratýldýðý” konusu tamamen vahiy ile halledilmesi gereken bir konudur. Demek, vazifemizi öðrenmenin ve bu yolda muvaffak olmanýn tek yolu, bu soruyu Rabbimize (c.c) sormaktýr.
Cenab-ý Hak (c.c) böyle bir soruya, Kur'an ve Resulü vasýtasýyla þöyle cevap vermektedir: “Ben cinleri ve insanlarý, ancak bana ibadet etsinler diye yarattým.” ( Zâriyât Sûresi, 56)
Bediüzzaman Said Nursi gibi bir çok alim ve muhakkikler, bu ayette geçen “ibadet” ifadesine, “ Halik-ý Kainatý tanýmak ve O'na iman edip ibadet etmektir ” diye mana vermiþlerdir. Çünkü önce iman ve marifet, ondan sonra ibadet ve hayret gelir. Önce nasýl birisine iman ettiðimizi, hangi özellik ve sýfatlarýndan dolayý O'na (c.c) ibadet edeceðimizi bilmeli, sonra nasýl ibadet edeceðimizi ve O'na (c.c) nasýl teþekkür edeceðimizi araþtýrmalýyýz.
Evet kâinatýn yaratýlmasý, insan içindir. Ýnsanýn yaratýlmasýnýn sebebi ise, yukarýdaki Ayette de belirtildiði gibi ubudiyet ve kulluktur. Baþka bir ayette de "Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelkileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine vâsýl olasýnýz. Ve yine Rabbinize ibadet ediniz ki; Arz'ý size döþek, semayý binanýza dam yapmýþ ve semadan sularý indirmiþ ki, sizlere rýzk olmak üzere yerden meyve ve sâir gýdalarý çýkartsýn. Öyle ise, Allah'a misil ve þerik yapmayýnýz. Bilirsiniz ki, Allah'tan baþka Mabud ve Hâlikýnýz yoktur." ( Bakara suresi, 21 - 22) buyurulmakla, insanýn takva mertebesine ulaþabilmesi ve Allah'ýn (c.c) ihsanlarýna karþý þükür vazifesini yerine getirmesi ancak ibadet ile mümkündür.
Çünkü ibadet;
· Ýnsanýn inanç ve itikadýný saðlamlaþtýrýr ve kuvvetlendirir.
· Ýnsanlarýn fikirlerini Cenab-ý Hakkýn (c.c) emirleri ve yasaklarý doðrultusunda odaklanmasýný saðlar. Böylece insanlar, mükemmel bir intizama girmekle kainattaki ilahi hikmet doðrultusunda hareket etmeye baþlar. Çünkü kainatta bulunan her varlýk gibi, insanlarýn da baþýboþ ve vazifesiz olmadýðý anlaþýlýr.
· Ýnancýn insanda tesirli olmasýný, temin eder. Yoksa insanda bulunan iman, tesirsiz kalýr ve zamanla söner. Ýbadeti saðlam olmayan kiþilerin zamanla Müslüman olmayanlar gibi düþünmeye baþlamasý, bu iddiamýza bir delildir.
· Dünya ve ahiret saadetine vesile olur. Zira Allah'a (c.c) ibadet halinde olanlarýn kalb ve ruhlarýndaki ferahlýk, dünyada saadete ermelerine vesile olurken ahirette de Ýlahi ihsan ve ikramlara vesile olacaktýr.
· Dünya ve ahiret iþlerini tanzim eder. Evet, gerek dünyaya gerekse ahirete ait iþlerin düzenli ve adil olabilmesi ancak ibadet ile mümkündür. Allah'ýn (c.c) hakký olan ibadete gereken ehemmiyeti vermeyenlerin, kul hakkýna riayet etmesi elbette beklenemez.
· Þahsýn mükemmel olmasýna katkýda bulunduðu gibi, milletlerin de yüksek bir seviyeye ulaþmasýna vesile olur. Evet Ýslamiyet'e sonradan giren kiþi ve toplumlarýn, bu gibi itiraflarýna tarih çokça þahit olmuþtur. Ýslamiyet'ten evvelki Arab toplumu ve bu toplumdan Hz. Ömer Ýbn-i Hattab'ýn ilk hali ile Müslüman olduktan sonraki halleri, bu konuda verilebilecek çok güzel örneklerden sadece bir tanesidir.
· Ýnsanýn Allah'a (c.c) ulaþmasý ve O'na dostluk kurabilmesi açýsýndan, elde edilebilecek en yüksek ve þerefli baðdýr.
· Ýnsanýn menfaatlerini elde etmesi için sahip olduðu þehevi duygularýn, düþmanlarýný def' etmek için kendisine verilen gazap hislerinin ve iyi ile kötüyü birbirinden ayýrmasý için kendisinde bulunan akýl kuvvetinin istikametli çalýþtýrýlabilmesini saðlar. Yoksa insanda iman ve imaný kuvvetlendiren ibadet olmasa, o zaman haram helal demeden menfaat gördüðü her þeye saldýrýr. Kendisine zararý olmayanlara da zarar verir. Akýl da istikametli karar veremez, hakký batýl batýlý da hak görür.
· Müslümanlarýn birbirlerine daha sýký sarýlmalarýný ve birbirlerinin kusurlarýna bakmamalarý gerektiðini, ruh, kalp ve hatta nefislerine yerleþtirir.
Ubudiyetin ve kulluðun hülasasý, özeti, komprimesi ise namazdýr. Çünkü, namaz hem Ýslam'ýn tüm farz ibadetlerini içermekte hem de bütün yaratýklarýn ibadet þekillerini de kapsamaktadýr. Mesela namazda insan, bir þey yiyip içmemekle oruç tutar. Kýbleye dönmekle bir nevi hacca gider. Ýçinde þehadet getirir. Elbiselerinin, ömrünün ve vücudunun zekatýný verir. Ayrýca, kýyamda durmakla aðaçlarý, daðlarý ve daima kýyamda ibadet halinde olan melekleri temsil eder. Rükua varmakla hayvanlarýn duruþunu temsil edip, ibadetleri rükudan ibaret olan meleklerin vaziyetini gösterir. Secdeye giderken taþ, toprak ve sürünen hayvanlarýn ibadetlerini ifade etmekle beraber, secdeden baþýný kaldýrmamak suretiyle Allah'a (c.c) karþý ibadetini yerine getiren meleklere benzemeye çalýþýr.
Böylece bu tarz külli bir ibadet olan namazla, insanýn bütün mahlukat ve mevcudatýn en faziletlisi ve en þereflisi olduðu da ortaya çýkmaktadýr. Çünkü, hem maddi ve cismani hem de manevi ve ruhani varlýklarýn Allah'a karþý sunduklarý ibadet çeþitlerini ve çiçeklerini, tek baþýna bir çiçek buketi olarak sunmaktadýr. Cesedi ve ruhu ile kainatýn özeti ve maketi hükmünde olan insan, namaz ile tüm ibadetlerin komprimesini de kendin de temsil etmektedir.
Ayrýca insanýn tüm kainatta bulunan varlýklar namýna ibadet etmesi de yine namazla mümkündür. Çünkü namaz külli bir ibadet olmasý hasebiyle, namaz ile insana maddi ve manevi, küçük ve büyük olan her þeyin ibadetini temsil etme ve Allah'a kendi namýna sunma kabiliyeti ve özelliði de verilmiþtir. Namazýn içerdiði hakikat ve mahiyetlerin çok külli ve geniþ olduðu gerçeðini birkaç madde de açmaya çalýþalým. Þöyleki;
1. Namaz, daha öncede bahsedildiði gibi, bütün melek ve ruhanilerin ibadet þekillerini içermektedir.
2. Namaz, dünyanýn tüm maddi ve ceset sahibi varlýklarýn da ibadet þekillerini kapsamaktadýr.
3. Peygamber efendimizin (a.s.m) “namaz, müminin miracýdýr” hadisinde, insaný Allah'a ulaþtýran ve yaklaþtýran en mühim vasýtanýn namaz olduðunu buyurulmaktadýr.
4. Bir hadiste “ insanýn Allah'a en yakýn olduðu an, secde anýdýr ” buyurulmakla, Allah'a yaklaþmak için en keskin ve tesirli vasýta namazdýr.
5. Namaz, dini duygularýmýzýn ve taþýdýðýmýz imanýn korunmasý için en büyük bir sebeptir. Buna “ namaz, dinin direðidir ” hadis-i þerifi iþaret etmektedir.
6. Namaz, insaný bütün fuhþiyat ve kötülüklere karþý koruyan bir kalkan özelliðindedir. Kur'an-ý Kerimde “Hiç þüphe yok ki namaz, insaný çirkin iþlerden ve haramlardan alýkor.” buyurulmakla, hakkýyla kýlýnacak bir namazýn insaný, her türlü kötülüklerden muhafaza edebileceði ifade edilmektedir.
7. Namaz, insaný manen temizleyen ve günahlardan arýndýran ilahi bir iksirdir. Bu konuda Allah Resulü (a.s.m) “herhangi birinizin evinin önünden akan bir sudan günde beþ defa yýkandýðýnýz taktirde sizde bir kir kalmadýðý gibi, Allah (c.c), beþ vakit namaz sayesinde de, günahlarýnýzý öylece yok eder.” (Buhari - Müslim) buyurmakla, namazýn günahlarýn temizlenmesindeki rolünü de ifade etmiþ oluyorlar.
8. Namaz, Ýmandan sonra gelen en kýymetli bir cevherdir. Zira Kur'an-ý Kerimin çok yerlerinde imandan sonra hemen amel-i salih tabiri geçmektedir. Amel-i salih'in en büyüðü ise, namazdýr. Bazý ayetlerde ise, imandan sonra direkt olarak namazdan bahsedilmektedir. Bakara suresinin baþlarýnda müminler için “Gayba iman edenler ve namazý dosdoðru kýlanlar” diye bahsedilmektedir.
9. Namaz kýlmak hem çok kolay hem de çok kârlý bir ticarettir. Çünkü kýlýnmasýnýn ve ifasýnýn ne kadar kolay olduðunu herkes bilir. Ama kârýna ve neticesine baktýðýmýzda, rahatlýðýyla zýt orantýlý bir kara sahip olduðunu görürüz. Evet namaz kýlanlarýn aldýklarý ücret azýmsanmayacak kadar büyüktür. Bunlar; dünyada kalb ve ruh rahatlýðý, kabirde ýþýk ve gýda, mahþerde senet ve berat, sýratta nur ve burak gibi bir binek, cennette ebedi bir sohbet arkadaþlýðýdýr.
10. Namaz, Allah'a karþý yapýlan ve yapýlacak en büyük zikirdir. Zikir, kelime itibariyle hatýrlama ve anma demektir. Kur'an-ý Kerim “Sana vahyedilen kitabý okuyup teblið et, namazý hakkýyla ifa et! Muhakkak ki namaz, insaný, ahlâk dýþý davranýþlardan, meþrû olmayan iþlerden uzak tutar. Allah'ý namazla anmak, elbette en büyük fazilettir. Allah bütün iþlediklerinizi bilir.”( Ankebut suresi, 45 ) ayetiyle, ibadetlerin en kapsamlýsý olan namaza “en büyük zikir” demektedir. Evet insan, kýldýðý namazýn tüm hareket ve duruþlarýyla Allah'ý (c.c) hatýrlamaktadýr. Bu hatýrlama abdest almaktan baþlar. Kabeye teveccüh etmek, tesbih, hamd, tekbir ve Lailahe illallah demek, kýyam, rüku ve secdeye varmak hep zikir ve anmadýr. Böylece dili, kalbi ve kalýbý hep ayný minval üzere zikirdedir.
11. Namazda, Cenab-ý Hakka bütün kainatý terbiye eden unvanýyla muhatap olunmaktadýr. Çünkü “ Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'adýr(c.c)” ayetinde geçen “Alemlerin Rabbi ” ifadesi çok geniþ manalý bir terimdir. Dolayýsýyla bu unvanla Allah'a (c.c) yönelmek ancak külli bir makam gerektirir. Zira, Rububiyet Cenab-ý Hakkýn terbiye ediciliði anlamýna gelmektedir. Allah (c.c) her mevcudu veya alemi, farklý farklý terbiye etmiþtir. Her rububiyet tecellisine muhatap olan varlýklar, farklý bir þekil, güzellik, süslenme ve mükemmelliðe sahip olmaktadýr. Ýþte namazda söylediðimiz “Alemlerin Rabbi” ifadesiyle, Allah'ýn (c.c) tüm kainattaki terbiye ediciliðini medh ediyor ve ilan ediyoruz.
12. Namaz yardýmýyla bir mümin, geçmiþ ve gelecek tüm mahlukatýn ibadetlerini kendi yapýyormuþ gibi veya onlarýn temsilcisiymiþ gibi ibadet edebilir. Yani bu kapý kendisine açýktýr. Mesela Fatiha suresinde okuduðumuz, “Ýyyake na'büdü ve iyyake nestein” ( biz ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardým dileriz ) ayetinde geçen “biz” tabiri hakkýnda Bediüzzaman Said Nursi hazretleri, þayet ayette “ben” denilmiþ olsaydý, bu ibadet sadece insana has kalýrdý. Ama “ben” yerine “biz” denilmesiyle, yapýlan ibadet kainat kadar büyümüþ olur. Yani “biz” zarfýnda üç cemaatin ibadetleri mevcuttur. Bunlar; a- vücudumuzun bütün hücrelerinin yaptýklarý fýtri ibadetleri, b- Hz. Adem (a.s)'dan kýyamete kadar gelmiþ ve gelecek tüm müminler cemaatinin ibadetleri, c- Kainatta var olan maddi veya manevi tüm varlýklarýn ibadetleri.
13. Namazda okunan “ tahiyyat ” duasýnda geçen “ ettahiyyat ” ifadesiyle tüm hayat sahiplerinin, “ elmubarekat ” kelimesiyle çekirdekler, yumurtalar, tohumlar ve nutfelerin, “ essalavat ” kelamýyla ruh sahibi varlýklarýn, “ ettayyibat ” tabiriyle de bütün Peygamberlerin (a.s) ve yüksek seviyedeki melek ve ruhanilerin ibadetlerini, Allah'a (c.c) kendi namýmýza ve hesabýmýza sunma þerefi bahþedilmiþtir.
Yapýlan bu izahlardan sonra Peygamberimizin (a.s.m)'ýn bir hadiste buyurduðu “Gözümün nuru namazdýr" ( Nesâî ) cümlesinin ve vefatý vaktinde çektiði sýkýntýlar içerisinde bile, sahabelerine “ Namaza dikkat ve devam ediniz” (Müsned, 1:78) vasiyet ve tavsiyesinin ne demek olduðu ve nasýl bir hakikati ortaya koyduðu biraz daha iyi anlaþýlmýþ olur.Dr. Burhan SABAZ