Martin Lings
Pages: 1
Ebu Cehil ve Hamza By: selsebil Date: 14 Nisan 2009, 22:33:21
Mekke'de mü'minlerin sayýsýndaki artýþ, beraberinde kâfirlerin düþmanlýðýndaki artýþý da getirdi. Bir gün Ku-reyþ ululan Hicr'de toplanmýþ, Peygamber'e karþý birbirle­rinin kýzgýnlýklarýný alevlendiriyordu.' Tam o sýrada Pey­gamber (s.a.v.) Mescid'e girdi. Kâ'be'nin doðu köþesine giderek, Hacerü'l-Esved'i öptü ve tavafa baþladý. O Hicr'in yanýndan geçerken, Hicretdekiler onun aleyhine söyledikleri þeyleri daha yüksek sesle söylüyorlardý. Peygamber'in on­larý iþittiði yüzünden belli oluyordu. Hicr'in yanýndan ikin­ci kez geçti, onlar tekrar hakaret ettiler. Fakat üçüncü kez geçiþinde onlarýn önünde durdu ve: «Ey Kureyþ, beni iþi­tiyor musunuz? Nefsim elinde olana yemin ederim ki size katliam gelecek»[1] Bu sözler ve onlarýn söyleniþ þekli onlarý sanki büyülemiþti. Ýçlerinden hiçbiri ne hakaret edebildi, ne de konuþabildi. Sonunda içlerinde en sinirli ve sert ya­pýlý olaný, büyük bir nezaket içinde: «Ey Bbul-Kasun, yolu­na git, çünkü Tanrý'ya andolsun sen cahil bir aptal deðil­sin» diyerek sessizliði bozdu. Fakat herkesin sessiz kaldýðý bu süre uzun sürmedi. Çünkü orada bulunanlar bu denli korktuklarý için kendilerini suçlamaya baþladýlar ve þim­diki zayýflýklarýný gelecekte tamir edeceklerine yemin etti­ler.

Ýslam'ýn en kötü düþmanlarýndan biri, ailesi ve arka-daþlarý arasýnda   Ebul-Hakem diye anýlan mü'minlerinse

adýný Ebu Cehil (cehaletin babasý) koyduklarý Mahzum ka­bilesinden. Amr idi. Muffire'nin tonmu, o zaman Mahzumj- basýnda bulunan yaþlý Velid'in de yeðeni oluyordu Cehil amcasýndan sonra onun yerini, alacaðýndan temindi. Kendisi için þimdiden Mekke'de belirli bir konum saðlamýþtý. Bu konum hem zenginlimi, hem konukseverlik hem de kendisine karþý çýkanlardan öç alma konusunda gösterdiði sertlik ve acelecilikten kaynaklanýyordu. O ge­çen hac döneminde hacýlarý Peygamber (s.a.v.)'e karþý uyarmak için çalýþanlarýn en usanmazý ve Peygamber [2]s.a. büyücü diye adlandýranlarýn en bagýrgam idi. Kendi klanmdaki çaresiz mü'minlere karþý acýmasýzlýkta ve diðer klanlarý da ayný þeyi yapmaya teþvik etmekte çok etkindi. Fakat birgün, kendisine raðmen, yeni dine büyük bir hiz­mette bulundu.

Peygamber (s.a.v.), Mescid'in dýþýnda Safa kapýsý ya­kýnýnda oturuyordu. Hacýlar kapýya yakýn olan Safa tepe­sinden baþlayan ve 450 yarda kuzeydeki Merve tepesinde biten yedi kez gidip gelme farzýna bu kapýdan baþladýkla­rý için kapýya Safa kapýsý adý verilmiþtir. Safa'nm etekle­rindeki bir kaya parçasý bu ibadetin baþlangýç yerini iþa­ret eder. Ebu Cebir yanýndan geçtiðinde Peygamber (s.a. s.) bu kutsal yerde tek baþýna oturuyordu. Mahzumlunun bir önceki seferde korkmadýðýný göstermek için bir fýrsat çýkmýþtý; Peygamber'in önünde durarak aðzýna gelen tüm küfürleri ona karþý söyledi. Peygamber sadece ona baktý, fakat hiçbir þey söylemedi. Sonunda yapabileceði tüm ha­karetleri bitirdikten sonra Ebu Cehil, Hicr'de toplanmýþ olan diger Kureyþlilere katýlmak üzere Mescid'e girdi. Pey­gamber üzüntüyle ayaða kalktý ve evine döndü.

O gittikten hemen sonra, yayý boynunda asýlý bir hal­de avdan dönen Hamza karþýdan gözüktü. Avdan döndük­ten sonra, ailesinin yanma gitmeden önce Kâ'be'yi ziyaret etmek onun adetiydi. Onun yaklaþtýðým görünce, Safa ka­pýsýna yakýn olan evinden bir kadýn çýktý ve onu durdur­du. Bu kadýn, þimdi hayatta olmayan ve yirmi yýl kadar önce Haf'ul-Fadûtu kuranlardan biri olan Teym kabilesýnin þefi Abdullah Ýbn Cu'dan'm azathlarýndandý. Cud'an ailesi, Ebu Bekir'in kuzenleri oluyordu, Peygamber (s.a.v.)'e ve dinine baðlý olan bu kadýn Ebu Cehil'in hakaretlerini duymuþ ve çok sinirlenmiþti. Hz. Hamza'ya: «Ebu Umare-, dedi, Hiþam'ýn oðlu Ebu'l-Hakem'in kardeþinin oðlu Muhammed'e nasýl davrandýðým bir görseydin, O burada oturur­ken geldi ve- ona hakaret etti, onunla alay etti. Daha son­ra cekiü etti -Nereye gittiðini belirtmek için Ka'be'ye doð­ru iþaret etti- -Muhammed ise bir tek kelime bile söyleme­di». Hamza, yumuþak huylu ve anlaþýlmasý kolay bir insan­dý. Bununla birlikte O, Kureyþ'in en cesuru Ýdi, kýzdýrýldý-ðýnda ise en baþeðmez ve en sert adamý olurdu. Þu anda onun güçlü yapýsý kýzgýnlýktan sarsýlýyordu. Onun bu kýz­gýnlýðý ruhundan bazý þeyleri kaldýrdý, özgürlüðe kavuþtur­du, ruhunda daha önce varolan bazý þeylerin tamamlan­masýný saðladý. Kâ'be'ye giren Hamza doðruca Ebu Cehil' in yanýna gitti, yanýnda ayakta durarak elindeki yayý tüm gücüyle arkasýna indirdi. «Ona hakaret edecek misin?- de­di, «Ben de onun dinindenim, onun iddia ettiklerinin hep­sini onaylýyorum. Eðer karþý çýkmaya gücün varsa bana karþý çýk.» Ebu Cehil korkak deðildi, fakat bu kez mesele­nin kapanmasýnýn daha Ýyi olacaðýný düþünüyordu. Bu yüz. den ona yardým etmek için yerlerinden kalkan Mahzum ile­re oturmalarýný iþaret etti ve þöyle dedi: «Býrakýn, Ebu Umare istediðini yapsýn, çünkü Tanrýya andolsun onun kardeþinin oðluna çirkince küfür ettim.»

 



--------------------------------------------------------------------------------

[1] I.I. 183.

[2] Umare, Hamza'mn kýzýydý. Araplar arasýnda bir birine hi­tap etmenin en kibar yolu erkeklere -þunun babasý lEbu)-kadýnlara da «bunun annesi (Ümmü)» diye hitap etmektir.

 


radyobeyan