Martin Lings
Pages: 1
Esirler By: selsebil Date: 14 Nisan 2009, 18:47:41
Esirler, Medine'ye koruyuculanyla beraber, Peygam-ber'den birgün sonra ulaþtýlar. Þevde ziyaret için Afra'mn evine gittiðinde, kuzeni ve eski kocasýnýn kardeþi, ayný za­manda kabilesinin lideri olan Süheyl'i elleri boynuna bað­lý bir þekilde evin bir kör asinde oturur bulunca çok þaþýr­dý. Bu görüntü onda, unutulmuþ ve yerine yenileri geç­miþ olan eski duygularý tekrar uyandýrdý. «Eby Yezid,» di­ye baðýrdý, «ne de çabuk teslim olmuþsun, þerefinle Öl­men gerekmez miydi?» Peygamber: «Þevde!» diye yüksek sesle baðýrdý. Þevde onun varlýðýný farketmemiþti. Pey­gamber (s.a.v.Vin sesindeki ton, onu utançla, Ýslam öncesi geçmiþinden bugününe geri getirdi. Hâlâ Süheyl'in Ýslam'a girme ihtimali vardý. ALLAH'ýn kanunlarýna uygun yönetimin güçlendiði bir ortamda bulunmalarý da onda ve diðer esirlerde belirli izler býrakacaktý. Fakat Peygamber (s.a.v.), müslümanlara kafalarýný pagan (putperest) fikir­lerle deðil, Islâmî düþüncelerle donatmalarýný emrediyor­du. Tekrar, piþman olan Sevde'ye dönerek: «Onu ALLAH'a ve Rasulüne karþý mý kýþkýrtýyorsun?» dedi.

Ebu Süfyan gibi, Süheyl'in Önemi de diðer liderlerin ölümüyle artmýþtý. Onun etkisiyle birçok kararsýz Ýslam'a girebilirdi, fakat Süheyl Medine'de çok kýsa bir süre kal­dý. Çünkü Beni Amir hemen fidye üzerinde görüþmek üze­re bir adam göndermiþti. Süheyl hemen Mekke'ye dönmus, gelen adam ise fidye üzerinde anlaþmak için Medine'ae kalmýþtý.

Her esir üç veya daha fazla Müslüman tarafýndan pay­laþýlýyordu. Abbas'a sahip olan bir grup Ensar Peygamber (s.a.v.)'e geldiler ve: «Ey ALLAH'ýn Rasulü, izin ver de kýz-kardeþîmizin fidyesini biz Ödeyelim ve serbest býrakalým-' «Kýzkardeþ» derken, esirin büyükannesi Selma'yý kasdedý-yorlardý. Peygamber onlara: «Siz bir dirhem bile verme­yeceksiniz» dedi. Daha sonra amcasýna döndü ve: «Ey Ah bas, kendinin ve iki yeðenin Akil ile Nevfel'in ve müttefi­kin Utbe'nin fidyelerini sen öde. Çünkü sen zengin bir adamsýn», dedi. Abbas buna karþý çýktý ve: «Ben zaten müslüman olmuþtum, fakat bu adamlar beni zorla getir­diler» dedi. Peygamber (s.a.v.) ona þu cevabý verdi 'Se­nin îslâmý kabul edip etmediðini ancak ALLAH bilir. Eðer söylediðin doðru ise, O, senin mükâfatýný verecektir. Fa­kat dýþ görünüþte sen bize karþý olanlardaydýn. O halde bize fidyeni Öde». Abbas, parasý olmadýðýný söyleyince Pey­gamber (s.a.v.) ona þöyle dedi: «O zaman Ümmü'l-FadÝ'a býraktýðýn para nereye gitti? Ýkiniz yalnýzken ona: «Eðer öldürülürsem þu kadarýný Abdullah'a, þu kadarýný Fadl a, Kisam'a ve Ubeydullah'a ver! demiþtin». Ýþte Peygamber (s.a.v.) bunu söyleyince iman gerçekten Abbas'm kalbine girdi. «Seni Hakla gönderene yemin olsun ki, bunu benden ve Ümmü'l-Fadl'dan baþkasý bilmiyordu. îþte þimdi senin ALLAH'ýn Rasulü olduðunu anladým»[1] dedi ve kendisiyle birlikte iki yeðeni ve müttefikinin fidyesini ödemeyi ka­bul etti.

Peygamber (s.a.v.)'in yanýndaki esirlerden biri de da­madý Ebu'l-As idi. Ebu'1-As'm kardeþi Amr'ý, Zeyneb, fid­ye ödeyip Ebu'1-As'ý kurtarmasý için Medine'ye göndermiþ­ti. Gönderdiði paralarýn yanýnda annesinin kendisine ev­lendiði gün hediye ettiði akik bir kolye de vardý. Peygam­ber (s.a.v.) kolyeyi görür-görmez, onun Hatice'nin kolyesi olduðunu farkederek sarardý. Çok duygulanan Peygamber (ö.a.v.), esirde hissesi olanlara þöyle dedi: «Eðer isterseniz, esiri fidyesini almadan karýsýna gönderin, bu size kalmýþ

bir þey». Hepsi de bunu kabul ettiler ve Ebu'l-As Mekke'ye hem paralan hem de kolyeyi alarak döndü. Onun, Medi­ne'de iken müslüman olmasý ümit ediliyordu, fakat olma­dý. Mekke'ye dönerken Peygamber (s.a.v.) ona Zeyneb'i Medine'ye göndermesi gerektiðini söyledi. Ebu'l-As da bu­na üzülerek söz verdi. Vahiy, müslüman bir kadýnýn, müþ­rik bir erkekle evli kalamayacaðýný açýkça söylüyordu.

Þimdi hayatta olmayan, Manzum kabilesinin Þefi Ve-lid'in en küçük oðlu olan Velid de Abdullah îbn Cahþ'ýn da hissesi vardý. Abdullah, 4000 dirhem fidyeden daha azý­na razý olmuyor ve Velid'in üvey kardeþi Halid de bu ka­dar fazla para ödemek istemiyordu. Fakat Velid'in Öz kar­deþi Hiþam ona: «Tabi ödemek istemezsin, o senin anne­nin oðlu deðil» deyince ödemeyi kabul etti. Bununla bir­likte Peygamber (s.a.v.) bu deðiþ tokuþa razý olmadý ve Abdullah'a, onlardan babalarýnýn meþhur silahlarýný ve zýr­hýný istemelerini söyledi. Halid bir kez daha karþý çýktý, fa­kat Hiþam ondan baskýn çýktý. Silahlan ve parayý Medine'­ye getirdiklerinde kardeþleriyle birlikte Mekke'ye doðru yo-ia çýktýlar. Fakat ilk konaklardan birinde Velid onlardan kaçarak Medine'ye dündü, Peygamber (s.a.v.)'e gidip müslüman olduðunu açýkladý ve biat etti. Kardeþleri onu takip ettiler. Olanlan farkedince çok sinirlenen Halid: «Ne­den bunu, fidyeyi ödemeden ve babamýzýn hazineleri eli­mizden çýkmadan önce yapmadýn? Eðer istediðin bu idiy­se, neden o zaman Muhammed (s.a.v.)'e tabi olmadýn?» Velid, Kureyþülerin kendisi hakkýnda: «Fidyeyi ödememek için müslüman oldu» demelerini istemediðini söyledi. Da­ha sonra bazý mallanný almak üzere kardeþleriyle birlik­te Mekke'ye gitti. Onlarýn kendisine bir þey yapacaklarýný ümit etmiyordu. Fakat Mekke'ye varýr varmaz onu da Ay­yaþ ve Seleme'nin yanýna hapsettiler. Ebu Cehil'in üvey kardeþleri olan bu iki adamý, Ebu Cehil'in oðlu Ýkrime, ba­basý öldüðü halde hapiste tutmaya devam ediyordu. Pey­gamber (s.a.v.) sýk sýk bu üç kiþi ve Mekke'de zorla tutu­lan Hiþam ve Sehm'in oradan kurtulmalarý için dua eder­di.

Mut'im'in oðlu Cübeyr, kuzenini ve müttefiklerinden ikisini kurtarmak için Medine'ye geldi. Peygamber (s.a.v.) onu çok iyi karþýladý; ona eðer Mut'im hayatta olsa ve esirleri, fidye ödeyip kurtarmak üzere gelseydi, onlarý fid­ye friranH»" Mut'im'e teslim edeceðini söyledi. Cübeyr, Me­dine'de gördüðü herþeyden etkilenmiþti; bir akþam güneþ batarken Mescid'in dýþýnda durmuþ ve namaz kýlarken müslûmanlan dinlemiþti. Peygamber (s.a.v.) Cennetten, Cehennemden ve Hesap gününden bahseden «et-Tur» sure­sini okuyordu. Sure þu sözlerle bitiyordu:

«Arttk sen, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, bizim, gözlerimizin önündesin. Ve her kalkýþýnda da RabbÝnÝ hamd \\t teþbih et Gecenin bîr bölümünde ve ytldtzlann batýþýnýn ardýn­da da O'nu teþbih et». (Tûr; 48-9).

Cübeyr: -iþte bunlarý duyduðum zaman iman kalbim­de yer etti»[2] dedi. Fakat o daha fazla dinleyip etkilenmek­ten kendini alýkoydu. Çünkü çok sevdiði amcasýnýn. Be-dir'de öldüðü aklýndan çýkmýyordu. Mut'im'in kardeþi Tu'-ayme de Hamza'nýn öldürdüðü adamlardan biriydi ve Cü­beyr amcasýnuý öcünü almaya kendini zorunlu hissediyor­du. Bu amacýndan dönmekten korktuðu için, fidyeler ko­nusunda anlaþmaya varýr varmaz Mekke'ye döndü.

Fidye vermek için gelenlerin çoðu en azýndan Peygam­ber (s.a.v.)'e karþý saygýlýydýlar. Fakat savaþtan sonra öl­dürülen Umeyye'nin kardeþi ve yine o zaman öldürülen Utbe'nin yakýn arkadaþý Cuýnah kabilesinden Übey bun­lara» diþýndaydý. Fidyesini ödediði oðlunu alýp geri döner­ken : «Ey Muhammed, Avd adýnda bir atý hergün her çeþit tahýl ile besliyorum. Onun üstünde iken, seni öldürece­ðim» dedi Peygamber (s.a.v.) þu cevabý verdi: «Hayýr, in­þaattan ben seni öldüreceðim»[3]

O sýrada Mekke'de Übeyy'in iki yeðeni Safyan ve Umeyr büyük bir acý içinde Bedir'de kaybettikleri deðerli ve bü­yük liderlerden bahsediyorlardý. Safvan, Umeyye'nin oð­luydu ve babasý öldüðü için Cumah'ýn lideri olacaðý bek­leniyordu. Kuzeni Umeyr, Bedir'de müslüman ordu hak­kýnda bilgi toplamak ve güçlerini tahmin etmek için göz­cü olarak giden adamdý. Safvan: «Tanrýya andolsun, on­lar gidince dünyada hiçbir iyilik kalmadý» dedi. Umeyr de bunu tasdikledi, fakat o Safvan'dan daha samimiydi. Umeyr'in oðlu da Medine'deki esirler arasýndaydý. Fakat O fidye ödeyemeyecek kadar borçluydu. Zaten hayatýndan bezmiþti, bu nedenle hayatýný genel bir yarar uðruna fe­da etmeye karar verdi. «Eðer ödeyemediðim borçlarým ve bakmak zorunda olduðum bir ailem olmasaydý, gider Mu-hammed (s.a.v.)'i öldürürdüm.» dedi. Safvan: «Borcun be­nim üzerime olsun, senin ailen demek benim ailem de­mektir. Onlara ölünceye dek bakmaya söz veriyorum. Be­nim olan herþeyi istemelerine gerek kalmadan onlara ve­ririm». Bunun üzerine Umeyr kararýný uygulamak istedi­ðini söyledi ve amaçlan gerçekleþinceye kadar bu konuþ­tuklarýný gizli tutacaklarýna birbirlerine söz verdiler. Umeyr, kýlýcýný keskinleþtirdi, keskin tarafýna zehir sürdü ve oðlunu kurtarma amacýyla gittiðini söyleyerek Medine -ye doðru yola çýktý

Aþaðý Medine'ye vardýðýnda, Peygamber (s.a.v.) Mes-cid'de oturuyordu. Umeyrl kýlýcýný kuþanmýþ bir þekilde gören Ömer (r.), onun içeri girmesine engel oldu. Fakat Peygamber (s.a.v.) ona Cumah'h adamýn yaklaþmasýna izin vermesini Söyledi. Bunun üzerine Ömer (r.), yanýnda bulunan Ensardan birkaç kiþiye þöyle dedi:  «Onu ALLAH'-m Rasulüne götürün, siz de beraber oturun ve, gözünüzü bu adamdan ayýrmayýn, çünkü pek güvenilir bir adam de­ðil». Umeyr onlara iyi günler diledi -Cahiliye devrinde yay­gýn olan bir selamlama þekli- Peygamber (s,a,v.) ona þöy­le dedi: «ALLAH bize bundan daha güzel bir selamlama þek­li öðretti, ey Umeyr. O selam'dýr, Cennet ehlinin birbirini selamlama þeklidir»*. Daha sonra ona niçin geldiðini sordu.

Umeyr oðlunu kurtarmak için geldiðini söyleyince Peygam­ber fs.a.v.) : «Peki bu kýlýç ne oluycr?» dedi. Umeyr: -Al­lah kýlýçlarýn belasýný versin» dedi, «Onlarýn bize hiç fay­dasý dokundu mu?» Peygamber «Geliþinin asýl sebebi ne?» diye tekrar sordu. Umeyr yine sebep olarak oðlunu öne sü­rünce, Peygamber (s.a.v.) onun Safvan'la Hicr'de konuþ­tuklarýný kelimesi kelimesine tekrarladý. En son olarak «Safvan senin borçlarýný ve aileni üzerine aldý ki sen be­ni öldürebilesin. Fakat seninle onun arasýna ALLAH girdi» dedi. Bunlarý duyan Umeyr: «Bunu sana kim söyledi?» di­ye baðýrdý, «Bizim yanýmýzda bir üçüncü kiþi yoktu». Pey­gamber Cs.a.v.) «Bana bunlarý Cebrail haber verdi» dedi. Umeyr: «Sen bize Gökten haberler getirdiðinde biz sana yalancý dedik. Fakat bana Ýslam'ý hidayet eden ALLAH'a hamdolsun. Ben. ALLAH'tan baþka ilah olmadýðýna ve Mu-hamed (s.a.v.)'in ALLAH'ýn Rasulü olduðuna þehadet ediyo­rum» dedi. Peygamber (s.a.v.} orada bulunanlara dönerek þöyle dedi: «Kardeþinize dinini öðretin ve ona Kur'an oku­yun; esir oðlunu da serbest býrakýn.»[4]

Umeyr (r.), diðerlerini de, özellikle Safvan'ý Ýslam'a da­vet etmek için Mekke'ye dönmek istiyordu. Peygamber (s.a.v.) ona gitme izni verdi ve onun sayesinde birçok ki­þi müslüman oldu. Fakat Safvan onun bir hain olduðunu düþünüyor ve bu yüzden onunla hiç konuþmuyordu. Bir­kaç ay sonra Umeyr, muhacir olarak Medine'ye döndü.

Ebul-As, Mekke'ye döndüðünde karýsý Zeyneb'e, onu Medine'ye göndereceðine dair babasýna söz verdiðini söy­ledi. Küçük kýzlarý Ümame'nin de annesiyle birlikte git­mesine karar verdiler. Oðullan Ali daha bebekken ölmüþ­tü. Zeyneb de üçüncü bir çocuk bekliyordu. Tüm hazýr­lýklar yapýldýðýnda Ebu'l-As kardeþi Kinane'yi muhafýz ola­rak karýsýnýn yanma gönderdi. Plânlarýný gizli yapmýþlardý. Fakat buna raðmen gündüz yola çýktýlar. Bu da Mekke'de birçok lâfa neden oldu, sonunda Kureyþ'ten bir grup on­larý takip etmeye ve Zeyneb'i evlilikle baðlý olduðu Abdu'þ-Þems kabilesine geri getirmeye karar verdiler. Fihr Kabilesinden. Habbar adýndaki bir adam ilerledi ve mýz­raðýný sallayarak, tahtýnda Ümame ile birlikte oturan Zey-neb'in önüne geçti. O sýrada diðerleri de yaklaþýp onlarý çevrelediler. Kinane atýndan indi ve yayýný çekip ok sada­ðýný yere indirdi. «Hele biriniz gelin, hemen okumla öl­dürürüm» dedi. Yayýný gerince adamlar, geri çekildiler. Ký­sa bir sessizlikten sonra Abdu'þ-Þems'in lideri Ebu Süfyan ve bineklerinden inen birkaç kiþi ona yaklaþtýlar. Ona si­lahlarýný býrakýp, meseleyi sakince konuþmayý teklif etti­ler. Kinane razý oldu. Ebu Süfyan ona þövle dedi: «Baþý­mýza gelen felâketi ve Muhammed (s.a.v.)'in bize yaptýðý kötülükleri bildiðin halde kadýný, insanlarýn gözü önünde götürmen büyük bir hataydý. Bu bizim aþaðýlandýðýmýzý gösterir bir iþaret, adamlar bizim hakkýmýzda beceriksiz diye konuþacaklar. Hayatým üzerine yemin ederim ki, onu babasnýdan ayrý tutmak istemiyoruz, bunun bize bir fay­dasý da yok. Fakat kadýný Mekke'ye geri götür. Hakkýmýz­da konuþanlarýn aðzý susuncaya ve bizim gidip onu getir­diðimiz halk arasýnda yayýlýncaya kadar Mekke'de kalsýn. Sonra onu gizlice al ve babasýna götür». Kinane bu öne­riyi kabul fstti ve hep birlikte Mekke'ye döndüler. Döndük­ten kýsa bir süre sonra Zeyneb, bir düþük yaptý. Büyük bir ihtimalle bunun nedeni Habbar'dan korkmasýydý. Ýyile­þince ve yeteri kadar zaman geçince Kinane onlarý, yani Zeyneb ile Ümame'yi gece karanlýðýnda yola çýkardý ve Mekke'ye sekiz mil kadar uzaklýktaki Yecec ovasýna kadar onlara eþlik etti. Orada, daha önceden plânladýklarý gibi Zeyd'le buluþtular. Zeyd, onlarý sað saðlim Medine'ye ge­tirdi

 



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Tab. 1344. 226

 

[2] B. LII. 25.

[3] W.   25I.

[4] I.   S.  IV,  147;  I.  I. 472-3. 230




radyobeyan