Beni Kaynuka By: selsebil Date: 14 Nisan 2009, 18:46:22
Uzun süreden beri, yahudilerin, Peygamber (s.a.v.î'le yaptýklarý anlaþmaya uymadýklarý ve çoðunun müþrik put- perestlori, tek-tanrýya inanan müslümanlara tercih ettikleri biliniyordu.. Vahy, bazý yahudilere güvenilebileceðini belirtmekle birlikte, topluluk olarak, müslümanlan onlara karþý uyarýyordu. Peygamber (s.a.v.} ve arkadaþlarý bunun farkýnda olmalarý için âyetlerle uyanlýyorlardý:
«Ey Ýman edenler, kendinizden olmayaný sýrdaþ edinmeyin. On-tar sise kötülük ve zarar vermekte kusur etmezler, sîze zorlu bir sýkýntý verecek þeyden hoþlanýrlar. Buðz (ve düþmanlýklarý) aðýz-taundan dýþa vurmuþtur, sinelerinin gizli tuttuklarý ise, daha hu yüktür». (M'i imran: 118).
Yahudilerin, yeni dini altetme ve Yesrib'i eski haline çevirme giriþimlerinde tek ümitleri Peygamber fs.a.v.)'in kendi kabilesine dayanýyordu. Peygamber (s.a.v.)'in tüm hareketleri hemen Mekke'ye haber veriliyordu. Kureyþli-ler, yahudi yerleþim bölgelerinin uzagýndaki Güney Medine'ye -Peygamber (s.a.v.)'in mescidinin yarým günlük yol uzaðýna- saidýnrlarsa, yahudfler geriden kureyþ ordusunu takviye etme olanaðýna sahiptiler.
«Size bir iyilik dokununca onlarý tasalandýrýr, size bir kötülük isabet edince ise onunla sevinirler», (Ali ttn120),
Yahudiler bunu Bedir zaferine karþý tutumlarýyla göstermiþlerdi. Zafer haberleri geldiðinde Kaynuka, Kurayza ve Nadir kabileleri üzüntü ve hayal kýrýklýklarýný gizleye-mediler. Eþref oðlu Ka'b'ýn durumu ise çok þaþýrtýcýydý. Babasý Tayy kabilesinden bir Arap olmasýna raðmen Ka'b, annesi bir yahudi olduðu için kendini Nadir kabilesinin bir üyesi sayardý Hatta, zenginliði, güçlü kiþliði ve þairliði nedeniyle kabilenin ileri gelenlerinden biri olmuþtu. Zeyd ve Abdullah, Kureyþ'Ýn ileri gelenlerinden bir çok kiþinin savaþta öldüðü haberini getirince Ka'b kendini tutamaya-rak baðýrdý: «Tanrýya andolsun, eðer Muhammed (s.a.v.) bu adamlarý öldürdüyse, yerin altý üstünden daha iyi». Getirilen haberlerin gerçek olduðunu öðrenince, Peygamber (s.a.v.)'in dönmesini beklemeden hemen Mekke'ye doðru yola çýktý. Orada öldürülen Ebu Cehil, Utbe, Þeybe ve diðerleri için bir aðýt yazdý. Bunun yanýsýra Mekke'lileri büyük bir ordu hazýrlayýp Yesrib'e saldýrarak öçlerini almalarý için teþvik etti.
Ka'b'ýn etkinliklerinin haberleri Medine'ye ulaþmýþtý. Fakat o an için Ka'b çok uzaklardaydý ve müslümanlarýn, onun kabilesinden baþka bîr yahudi kabilesiyle görülecek hesaplan vardý. Peygamber (s.a.v.) özellikle Beni Kaynu-ka'nýn ihanet ve kötü etkinliklerine karþý uyanýktý. Çünkü Abdullah Ibn Selam eskiden onlarýn ileri gelenlerinden biriydi ve onlarýn taktiklerini iyi biliyordu. Bunun yanýsýra Beni Kaynuka, münafýklarýn baþý Hazreç'li îbn Ubeyy'in müttefiki idi. Onlarýn varlýðý þehirde, diðer yahudi kabilelerine nazaran daha çok hissediliyordu. Çünkü yerleþim merkezleri þehre çok yakýndý, oysa Evs'in müttefikleri olan Beni Nadir ve Beni Kurayza þehrin dýþýnda yer alýyorlardý.
Kýsa bir süre Önce Peygamber fs.a.v.), þu emri almýþtý:
«Eðer bir kavmin ihanet edeceðinden kesin olarak korkarsan, sen de açýk ve adil bir tutumla (onlarla olan anlaþma mimini ve diplomatik iliþkiyi yüzlerine) at. Gerçekten Allah, ihanet edenleri , sevmez». (Enfal: 58).
Fakat vahiy þu durumu da belartiyordu:
«Eðer onlar bartþa eðitim gösterirlerse, sen de ona eðitltm. göster ve Allah'a tevekkül et. Çünkü O, iþitendir, bilendir». (btfaÝ: 61).
Bu yüzden Peygamber (s.a.v.) barýþçý yollardan halledilebilecek sorunlar karþýsýnda geri dönülmez faaliyetlere giriþmek istemiyordu. Bunun bir göstergesi olarak Be-rtir'den hemen sonra, yahudilerin Medine'nin güneyindeki pazar yerlerine gitti. Bedir'deki mucize üzerinde düþünmeleri onlarý imana getirebilirdi. Bu yüzden Peyg"anýber ts.a.v.) onlarý, Kureyþ'in üzerine inen Allah'ýn azabýný kendi üzerlerine çekmemeleri için uyardý. Onlar ise þu cevabý verdiler: «Ey Muhammed, bu seferki baþarýn seni aldatmasýn. Karþýlaþtýðýn kiþiler savaþ konusunda bilgisizdi, bu nedenle sen onlarýn en iyilerini öldürebildin. Fakat, Tanrýya andolsun, seninle biz savaþsak, o zaman asýl korkulacak olanlarýn biz olduðumuzu anlayacaksýn». Peygamber Cs.a.v.) geri döndü ve onlardan ayrýldý. Onlar, bu seferlik zafer kazandýklarýný zannettiler.
Birkaç gün sonra ayný pazar yerinde, gerginliði doruk noktasýna ulaþtýran bir olay meydana geldi: Mal almak veya satmak için çarþýya gelen bir müslüman kadýna, bir yahudi kuyumcu fena halde hakaret etmiþti. O sýrada orada bulunan Ensardan biri hemen kadýný savunmaya baþladý ve kavga sýrasýnda hakaret eden adam öldürüldü. Bunun üzerine yahudiler hemen üzerine saldýrýp müslümaný öldürdüler. Müslümanýn ailesi öçlerinin alýnmasýný istedi ve tüm Ensan kendi tarafýnda topladý. Iký taraftatý da kan dökülmüþtü. Eðer yahudiler, Peygamber (s.a.v.) 'in anlaþmaya uygun hareket etmesini isteselerdi, mesele kolayca halledilebilirdi. Fakat yahudiler, müslümanlara bir ders vermenin zamaný geldiðini düþünüyorlardý. Bu amaçla daha önceden müttefikleri olan Hazreç'li îbn Ubey ve Uba-de îbn Samit'e haber gönderdiler. Güçlerini toplayýp mûs-lümanlara saldýrmayý plânlýyorlardý. Müslümanlarýn dir'deki ordusunun iki katýndan fazla, yediyüz kiþilik bir ordu kurabilecek güçleri vardý. Yanýsýra, îbn Ubey ve Uba-de'nin adamlarýna da güvenebilirlerdi. Artýk Peygamber (s.a.vJ'e daha önceki tehditlerinin boþ sözler olmadýðýný göstereceklerdi.
Fakat gerçekte, bu tehditler onlarýn kendi yenilgilerine sebep oldu. Birkaç saat içinde kendi ordularýndan daha büyük bir ordu tarafýndan tüm çevrelerinin sarýlmýþ olduðunu görünce, çok þaþýrdýlar. Onlardan koþulsuz olarak teslim olmalarý isteniyordu.
Îbn Ubey, Ubade'ye danýþmaya gitti; fakat Ubade Peygamber (s.a.v.)'le yapýlan anlaþmadan önceki ittifak anlaþmalarýnýn geçersiz olduðunu ve Kaynuka ile ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmediðini söyledi. îbn Ubey'e gelince, onun tabiatý, yýllardan beri bu denli güçlü müttefiklerle olan baðlarýný bir anda kesmeye müsait deðildi. Fakat onun, yahudiler gibi, hemþehrilerinin Peygamber Cs.a.v.'e ne denli baðlý olduðunu görmemesi imkânsýzdý. Peygamber (s.a.v.)'e baðlanan bu adamlarýn kendisiyle daha önceden varolan anlaþmalarýný alteden baþka bir anlaþmayla ona baðlandýklarýný çoðu kez sýnamýþtý. îki yýl önce olsa, askerlerini toplayýp kolayca kuþatmayý kaldýrabilirdi. Fakat þimdi Peygamber (s.a.v.)'in karþýsýnda hiçbir þey yapamayacaðýný hissediyordu. Bu nedenle Beni Kaynuka kuþatma altýnda ümitle bekliyor, fakat yardým gelmeksizin günler geçtikçe ümitleri hayal kýrýklýðýna dönüþüyordu. Ýki haftalýk karþý koymanýn sonunda kayýtsýz þartsýz teslim oldular.
îbn Ubey kuþatmanýn olduðu yere gelip, Peygamber (s.a.v.)'e yaklaþtý ve: «Ey Muhammed, müttefiklerine iyi davran» dedi. Peygamber onu reddetti. îbn Ubey isteðini tekrarlayýnca, yüzücü ondan çevirdi. Bunun üzerine îbn Ubey Peygamber (s.a.v.)'in arkasýndan, zýrhýný boyun kýsmýndan tutup çekti. Peygamber (s.a.v.)'Ýn yüzü hiddetten karardý ve: «Beni býrak» dedi. îbn Ubey: «Tanrýya andolsun, onlara iyi davranmaya söz verinceye kadar yakaný býrakmayacaðým. DÖrtyüz zýrhsýz ve üçyüz zýrhlý adam onlar beni bütün siyah ve kýrmýzý adamlara
kargý korudular. Onlarý bir anda kesip öldürecek misin?» dftdi «Sana onlarýn hayatlarýný baðýþlýyorum» dedi, Peygamber [1]Fakat yeni gelen vahy, kendisiyle yapýlan aafegmayý bozanlarla ilgili þöyle diyordu:
«Savaþta ontart yakalarsan, öyle darmadaðýn et kt, onlarla ar-kotamdan gelecek olanlar (ý yýldýr). Umulur ki ibret alýrlar». (En* fat: 57).
Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), Beni Kaynuka'lý-lann bütün deðerli mallarýný býrakýp sürgün edilmelerine karar verdi. Onlarý vadiden çýkarmakla da Ubade Ýbn Sa-mlt'i görevlendirdi. Kaynuka'lýlar ilk önce kuzey-batýda, vadi el-Kura'daki yahudi akrabalarýnýn yanýna sýðýndýlar, daha sonra onlarýn yardýmýyla Suriye sýnýrýnda bir yerleþim merkezi kurdular.
Yahudiler Medine'de metal iþçiliði ve ticaretiyle uðraþýyorlardý. Bu nedenle, Peygamber (s.a.v.) ganimetlerin beþte birini kendisi ve devletin giderleri için aldýktan sonra geriye kalan ganimetler, Ensar ve Muhacirlerin zengin savaþ aletlerine sahip olmasýný saðladý.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Siyan ve kýrmýzý, her ýrktan Ýntan, yani tüm insanlar anla-mm» getir.
radyobeyan