Konularýna Göre Ayetler
Pages: 1
Belalar By: meryem Date: 18 Ekim 2010, 11:30:29
Belalar

Ve demiþtiniz ki: "Ey Musa, biz Allah´ý apaçýk görünceye kadar sana inanmayýz." Bunun üzerine yýldýrým sizi (kendinizden) almýþtý. Ve siz bakýp duruyordunuz. (2/55)
Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah´ýn (azabýnýn) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) emrinin gerçekleþmesini mi gözlüyorlar Oysa bütün iþler Allah´a döner. (2/210)
Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah´ýn ipine ve insanlarýn ipine (ahdine) sýðýnanlar baþka- onlara zillet (zorluk damgasý) vurulmuþtur. Onlar, Allah´tan bir gazaba uðradýlar da üzerlerine aþaðýlanma (damgasý) vuruldu. Bu, Allah´ýn ayetlerini inkar etmeleri ve peygamberleri haksýz yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri ve haddi aþmalarý dolayýsýyladýr. (3/112)
Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa´dan bundan daha büyüðünü istemiþlerdi. Demiþlerdi ki: "Bize Allah´ý açýkça göster." Böylece zulümlerinden dolayý onlara yýldýrým çarpmýþtý. Ardýndan kendilerine apaçýk belgeler geldikten sonra, buzaðýyý (ilah) edinmiþlerdi. Yine bundan dolayý onlarý affettik ve Musa´ya apaçýk olan ispatlayýcý bir delil verdik. (4/153)
"Ey Ademoðullarý, þeytan, anne ve babanýzýn çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sýyýrtarak, onlarý cennetten çýkardýðý gibi sakýn sizi de bir belaya uðratmasýn. Çünkü o ve taraftarlarý, (kendilerini göremeyeceðiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten þeytanlarý, inanmayacaklarýn dostlarý kýldýk."´ (7/27)
Onu yalanladýlar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanlarý kurtardýk, ayetlerimizi yalan sayanlarý suda-boðduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi. (7/64)
Böylece onu ve onunla birlikte olanlarý katýmýzdan bir rahmet ile kurtardýk. Ayetlerimizi yalan sayarak inanmamýþ olanlarýn kökünü kuruttuk. (7/72)
Bunun üzerine onlarý dayanýlmaz bir sarsýntý tuttu da kendi yurtlarýnda diz üstü çöke kaldýlar. (7/78)
Ve onlarýn üzerine bir (azab) saðanaðý yaðdýrdýk. Suçlu-günahkarlarýn uðradýklarý sona bir bak iþte. (7/84)
Bunun üzerine onlarý dayanýlmaz bir sarsýntý tuttu da, kendi yurtlarýnda diz üstü çökmüþ olarak sabahladýlar. (7/91)
Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halký yalvarýp-yakarsýnlar diye, mutlaka onlarý dayanýlmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sýkýntýyla yakalayývermiþiz. (7/94)
Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki öðüt alýp düþünürler diye yýllar yýlý kuraklýða ve ürün kýtlýðýna uðrattýk. (7/130)
Bunun üzerine, ayrý ayrý mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buðday güvesi, kurbaða ve kan musallat kýldýk. Yine büyüklük tasladýlar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular. (7/133)
Biz de onlardan intikam aldýk ve ayetlerimizi yalanlamalarý ve onlardan habersizmiþler (gibi) olmalarý nedeniyle onlarý suda boðduk. (7/136)
Kendisine bereketler kýldýðýmýz yerin doðusuna da, batýsýna da o hor kýlýnýp-zayýf býrakýlanlarý (müstaz´aflarý) mirasçýlar kýldýk. Rabbinin Ýsrailoðullarýna olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolayýsýyla tamamlandý (yerine geldi). Firavun ve kavminin yapmakta olduklarý ve yükselttiklerini (köþklerini, saraylarýný) da yerle bir ettik. (7/137)
Öyleyse kazandýklarýnýn cezasý olarak az gülsünler, çok aðlasýnlar. (9/82)
"Görmüyorlar mý ki, gerçekten onlar her yýl, bir veya iki defa belaya çarptýrýlýyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öðüt alýp (ders çýkarýp) düþünmüyorlar." (9/126)
Fakat onu yalanladýlar; biz de onu ve gemide onunla birlikte olanlarý kurtardýk ve onlarý halifeler kýldýk. Ayetlerimizi yalanlayanlarý da suda boðduk. Uyarýlanlarýn nasýl bir sonuca uðratýldýklarýna bir bak. (10/73)
"Sonunda Musa´ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) baþka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptýrmalarý korkusuyla- iman eden olmadý. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taþýranlardandý" (10/83)
O zulmedenleri dayanýlmaz bir ses sarýverdi de kendi yurtlarýnda dizüstü çökmüþ olarak sabahladýlar. (11/67)
Böylece emrimiz geldiði zaman, üstünü altýna çevirdik ve üzerlerine balçýktan piþirilmiþ, istif edilmiþ taþlar yaðdýrdýk; (11/82)
Rabbinin katýnda ´belli bir biçime sokulmuþ, damgalanmýþ´ olarak. Bunlar zalimlerden uzak deðildir. (11/83)
Emrimiz geldiði zaman, tarafýmýzdan bir rahmetle Þuayb´ý ve O´nunla birlikte iman edenleri kurtardýk; o zulmedenleri dayanýlmaz bir ses sarýverdi de kendi yurtlarýnda dizüstü çökmüþ olarak sabahladýlar. (11/94)
"Eðer kendisiyle daðlarýn yürütüldüðü, yerin parçalandýðý veya ölülerin konuþturulduðu bir Kur´an olsaydý (yine bu Kur´an olurdu). Hayýr, emrin tümü Allah´ýndýr. Ýman edenler hala anlamadýlar mý ki, eðer Allah dilemiþ olsaydý, insanlarýn tümünü hidayete erdirmiþ olurdu. Ýnkar edenler, Allah´ýn va´di gelinceye kadar, yaptýklarý dolayýsýyla ya baþlarýna çetin bir bela çatacak veya yurtlarýnýn yakýnýna inecek. Þüphesiz Allah, verdiði sözden dönmez. (Veya miadýný þaþýrmaz.)" (13/31)
Derken, tan yerinin aðarma vaktine girdiklerinde onlarý (o korkunç ve dayanýlmaz) çýðlýk yakalayýverdi. (15/73)
Anýnda (yurtlarýnýn) üstünü altýna çevirdik ve üzerlerine balçýktan piþirilmiþ taþ yaðdýrdýk. (15/74)
Derken, sabah vaktine girdiklerinde, onlarý o dayanýlmaz-çýðlýk yakalayýverdi. (15/83)
Biz, yaþama biçimleriyle ´refah içinde þýmarýp azmýþ´ nice þehri yýkýma uðrattýk. Ýþte meskenleri; çok az (bir zaman) dýþýnda (onlarda) kendilerinden sonra oturulabilmiþ deðildir. (Onlara) Varis olanlar biziz. Senin Rabbin, ´ana yerleþim merkezlerine´ onlara ayetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe þehirleri yýkýma uðratýcý deðildir. Ve biz, halký zulmeden þehirlerden baþkasýný da yýkýma uðratýcý deðiliz. (28/58-59)
"Dediler ki: "Herhalde biz, sizlerden dolayý uðursuzluða uðradýk. Eðer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanýz, andolsun, sizi taþa tutacaðýz ve mutlaka bizden yana size acý bir azab dokunacaktýr." (36/18)
"Daha doðrusu onlara va´dedilen (asýl azab) (kýyamet) saatidir. O saat, ´kurtuluþ olmayan daha korkunç bir bela´ ve daha acýdýr." (54/46)
"Gerçek þu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiðimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka dev_ireceklerine dair and içmi_lerdi" (68/17)
"Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafýndan dolaþýp-gelen bir ´bela´ onun üstünü sarýp-kuþatýverdi." (68/19)
"Kendilerinden öncekiler de yalanladý. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaþamamýþlardý. Buna raðmen (þýmararak) elçilerimi yalanladýlar; ancak benim de (onlarý) inkarým (yýkýma uðratmam) nasýl oldu " (34/45)
"Ve derler ki: "Eðer doðru söylüyorsanýz bu tehdit (etmekte olduðunuz yýkým ve azab) ne zamanmýþ " (36/48)
"Biz kendilerinden önce, nice kuþaklarý yýkýma uðrattýk da onlar feryad ettiler; ancak (artýk) kurtulma zamaný deðildi." (38/3)
"Yakýnda o toplum bozguna uðratýlacak ve arkalarýný dönüp kaçacaklardýr. Daha doðrusu onlara va´dedilen (asýl azab) (kýyamet) saatidir. O saat, ´kurtuluþ olmayan daha korkunç bir bela´ ve daha acýdýr." (54/45-46)

Ynt: Belalar By: metin7/c Date: 24 Ocak 2014, 17:47:18
bela gelemiyom dedi gezmeye gitmiþ :D
Ynt: Belalar By: sümeyra Date: 20 Haziran 2014, 15:09:12


      Rabbim muhafaza buyursun bizler inþaallah,her türlü bela ve musibetlerden..
Ynt: Belalar By: ceren Date: 23 Haziran 2015, 21:50:12
Esselamu aleykum.Rabbim bizi görünen,görünmeyen tüm kötülüklerden belalardan korusun inþallah....

radyobeyan