Deðiþik Yönleriyle Rasulullah
Pages: 1
Vahy By: ayten Date: 18 Ekim 2010, 00:51:17
b- Vahy


Geçmiþ peygamberlere ait mucizelerin öðrenilmesi; bizzat Hz. Peygamberin mucize göstermesinin talebi ancak vahy ile öðrenilmiþ ve ilâhî kudretle temin edilmiþtir.

Diðer taraftan bizzat vahyin kendisinin de bir mucize olmasý sebebiyle kýsa da olsa VAHY'den söz etmemizi gerektirdi.

Vahy kelimesi, meful bir isim olarak, vahy olunmuþ þey, haber, bilgi, âyet, hadis mânâlarýna gelir.

Vahy, lügatte, iþaret, ilham, gizli söz, ve baþkasýnýn gönlüne atýlan herhangi bir duygudur138. Onun asýl mânâsý, gizli konuþma, fýsýldaþma ve baþkalarýna duyurmadan birisine bir þey söylemek demektir. Kur'ân-ý Kerîm'de üç mânâda kullanýlmýþtýr:

l- Yaratýlýþýn icablarýna göre hareket etmek. Bir âyette "Rabbin ona (yeryüzüne) vahyetti.."139 buyrulur. Burada ona vahyetti demek yaratýlýþýna göre hareket ettirdi demektir.

2- Ýlhâm mânâsýnda: "Musa'nýn annesine, onu emzir diye, vahyettim"140 âyetinde de ilham etti mânâsýndadýr.

3- Baþkalarýna duyurmadan söylemek. "Birbirlerine yaldýzlý sözler vahyediyorlar”141 ayetinde de, söylüyorlar mânâsýnda kullanýlmýþtýr.

Ýlgili bir çok âyet ve hadis vahyin 7 çeþit olarak tesbit edildiðini, yukarýda zikredilen üç mânânýn bunlarý da kapladýðýný göstermektedir. Hz. Peygamber'e yapýlan vahiy de bu mânâlara sahiptir142. Demek ki, Cenâb-ý Hakk her varlýkla onlarýn kabiliyetlerine göre konuþmuþ ve vahyetmiþtir.

Usul-u Fýkh ulemasýna göre "Vahy" iki kýsma ayrýlýr: Onlar da, "Zahir" ve "Bâtýn" vahiydir.

Zahir vahiy: Hz. Peygamber'e yapýldýðý halde O'nun buna bir müdahalesi olamaz. Kur'ân-ý Kerîm ve bazý kudsî hadisler ve Hz. Peygamber'in kalbine atýlan ilhamlar gibi. Sünnet de bu ilhamýn içine girer.

Bâtýn vahiy (Gizli vahiy) ise, Hz. Peygamber'in ictihâdlandýr. Tecrübe ve baþkalarýnýn görüþlerinden istifâde edilerek yapýlan ictihadlarda yanýlmasý olabilir143. Zira O, vahyin gelmediði sýralarda bazen kendi reyiyle bazen de arkadaþlarýnýn reyiyle hareket etmiþtir. Nitekim Bedir savaþýnda ordusunu kondurduðu yerden Habbâb b. el-Münzir'in tavsiyesine uyarak deðiþtirmiþ ve daha iyi bir yere kondurmuþtur144. Gerçi buradaki tavsiyeye uyulmada isabet olmuþtur.

Medine'ye hicretlerinden sonra yapýlan hurmalarýn aþýlanmasýný lüzumlu saymamasý sebebiyle, Ashâb-ý Kiram da aþý yapmayý terketmiþlerdi. Bu sebeble de mahsul azalmýþtý. Bunu duyan Hz. Peygamber, "...siz dünyâ iþlerinizi daha iyi bilirsiniz.."145 buyurarak, bu gibi þeylerin tecrübe ile bilineceðini belirtmiþti. Az da olsa, buna benzer bir iki olay daha vardýr. Ancak bunlar, dinin ahkâmý ve tebliði ile ilgili deðildir. Dinin ahkâmýnda yanýlma olursa, o yanýlma üzerinde kalýnmaz, tashih edilir. Çünkü Hz. Peygamber (sav) "... sen bizim gözlerimizin önündesin.."146 âyetinin beyan ettiði üzere, her zaman ilâhî kontrol altýnda yaþamýþtýr. Ayrýca Hz. Peygamber, zaman zaman bazý iþlerinden dolayý uyarýlmýþtýr. Hz. Peygamber'in sünneti mevzu edilirken, bu yanýlma durumlarýný gözönünde tutup yanlýþ anlamalara meydan vermemek lazýmdýr.

Diðer taraftan vahy, eðer Hz. Peygambere lafýz ve mânâ olarak birlikte okunmuþsa ona, "Vahy-i Matluv" sadece mânâ verilmiþse, ona da "gayr-i matluv vahiy" denmiþtir147. Ýþte sünnet bu "gayr-i matluv" vahyin içine girer. Bu vesileyle kýsa da olsa sünneti açýklamaya çalýþalým.

Sünnet lügatte, mutlak olarak herhangi bir yol mânâsýna gelir. O'nunla Hz. Peygamber'in fiilleri, gidiþ yolu kastedilir. Bunlarý bize nakleden haberlere de, hadis denir. Netice itibariyle bugün için, sünnetle hadis eþ manâlý kabul edilmiþtir148.

Hadisler, baþlýca mütevâtir ve âhâd olmak üzere iki kýsma ayrýlýr. Mütevâtir haber, "Hz. Peygamber'den meþhur kitablara geçinceye kadar, yalan üzerinde birleþmeleri âdeten mümkün olmayan râvîler topluluðunun, her nesilde, kendileri gibi bir topluluktan alýp naklettikleri, iþitme ve görmeye dayanan haberlerdir"149. Bu þekilde olan hadisler de bütün râvîler, ayný lafýzlarý nakletmiþlerse ona, lafzî mütevâtir, mânâ ortak olduðu halde deðiþik lafýz kullanmýþlarsa, ona da mânevî mütevâtir hadis denmiþtir150.

Mutlak olarak mütevâtir denildiðinde, lafzî mütevâtir akla gelir. Manevî mütevâtir haberin izah tarzýndaki bir tarifinde ise, ayrý yollardan gelen pek çok haber de, müþterek noktalarýn bulunmasý sebebiyle oluþan haberlere denmiþtir151.

Mütevâtir haberlerin ortaya koyduðu ilim hususunda mezhebler arasýnda ihtilaflar olmuþtur. Aralarýnda Þâfiîlerin bulunduðu bir kýsým ulemâ, mütevâtir haber, "Yakin" (kesin) ilim ifâde eder demiþlerdir. Hanefî'ler de, elle tutulmuþçcasýna kesin ilim ifâde ettiði görüþünü müdafaa etmiþlerdir. eþ-Þevkânî (ö. 1250/1834), cumhûr-i ulemanýn mütevâtir hadisin, “zarurî” (kabullenilmesi kaçýnýlmaz) ilim ifâde ettiðini söylediklerini nakleder. Mezkûr haberin istidlâlî ilim (delilden düþülerek alýnan ilim) ortaya koyduðunu söyleyenler de vardýr152.


--------------------------------------------------------------------------------

138 Ýbn Manzur, Lisânu'l-Arab, XV,329-382, Beyrut t.siz: Þiblî a.g.e. II, 386.

139 Kur an, Zilzâl, 5.

140 Kur'ân, Kasas, 7.

141 Kur'ân, Enam, 112.

142 Þiblî a.g.e. II,388.

143 Molla Husrev, Mir atu'l-Usûl s.385-388 Ýstanbul 1307 H.

144 el-Kâdî îyâz a.g.e. II, 417-418.

145 Müslim, el-Fezâil, 140, (IV, 1835-1836. h.no: 2362,) Beyrut t.siz.; el-Kâdî Ýyâz a.g. e. II, 417.

146 Kur’ân, et-Tur, 48.

147 Molla Husrev, a.g.e. s.385-389.

148 Bak. Çakan, Ý.Lütfi, Hadis Usûlü s.26 Ýstanbul 1991.

149 el-Cezâiri, Tevcihu'n-Nazar, s. 34-41 Beyrut t.siz.

150 Koçkuzu, Ali Osman, Rivayet tümlerinde Haber-i Vahit s. 59 Ank. 1988.

151 Çakan, t.Lütfi, Hadis Usûlü s.107 Ýst. 1991.

152 Koçkuzu, A.O. a.g.e. s. 69-75.


Ynt: Vahy By: ceren Date: 09 Mayýs 2015, 19:00:09
Esselamu aleyküm.Rabbim Hz.Cebrail ile peygamberlere vahiy yoluyla kutsal kitaplar,ayetler,suhuflar göndermiþtir.Vahiy sadece suhuf þeklinde deðil,rüya ile de olmuþtur.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim...

radyobeyan