Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
Pages: 1
Sonsuz nur By: sidretül münteha Date: 14 Ekim 2010, 14:50:49
Sonsuz Nur




Iþýða hamile kapkaranlýk bir dünya.. ve Nebi'nin zuhuruna az bir zaman kala müjde ve muþtu dolu akisler var ufukta.. vicdanlarda tesiri o kadar fazla ki, birçok Mekkeli gelecek son Nebi'yi anlatmakta.. tavsiyeler ve tavsiyeler: Zuhur eder etmez hemen koþun O'na! Ve bütünleþin O'nun ruhuyla.![1]

Bütün bir beþeriyet caný dudaðýnda ve herkesin umudu gelecek son kurtarýcýda. Ana-babalar bu kurtarýcýnýn kendi nesillerinden olmasýný istiyor.. ve birçoðu yeni doðan çocuðuna "Muhammed" ismini veriyor...[2]

Fakat O, Hz. Ýbrahim'den Ýsmail'e intikalle gelen ve Abdülmuttalip'ten Abdullah'a geçen bir altýn silsileden gelecekti; ve gönüller de bu kanaldan gelecek nuru bekliyordu. Hâdiseler O'nun geleceðini haber veriyor; karanlýðýn koyulaþmasý, sökün edecek þafaðýn yaklaþtýðýný söylüyordu. O günkü insanlýk, hayatý hayat yapacak olan gaye ve idealden mahrumdu. Ýnsanlarýn bütün yaptýklarý iþler, "ýssýz çöllerde serap kovalamak gibiydi. Susayan onu su zanneder; nihayet ona vardýðýnda herhangi bir þey bulamaz."[3]

Duygu, düþünce ve davranýþlar da bundan pek farklý deðildi. "Engin bir denizdeki yoðun karanlýklar gibi ki, onu dalga üstüne dalga kaplýyor; üstünde de bulut.. birbiri üstüne karanlýklar.. insan elini çýkarýp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez."[4]

Bu devrin adý "Cahiliye"dir. Ancak ilmin zýddý olan bir cehalet deðil, iman ve inancýn karþýlýðý olan küfrün müradifi cahiliyet...

O devre ait çirkinlikleri kapkara bir tablo hâlinde arz edip geçici de olsa ruhlarýnýza karanlýk bir perde germek istemem. Bâtýlý þöyle-böyle tasvir, zihinleri idlâl eder. Ve bence buna sebebiyet de bir cürümdür. Fakat yine de, o devri anlatabilmek için az da olsa, o günün örf ve âdetlerinden bazýlarýna ve sadece bir iþaret çerçevesinde temasta yarar görüyoruz; ta ki ALLAH Resûlü'nün, nasýl bütün kâinata bir rahmet olarak gönderildiði ve bu rahmetin gönderiliþinin nasýl bir ilâhî lütuf olduðu daha iyi idrak edilmiþ olsun!..

O'nun geliþi herkes için Cenâb-ý Hakk'ýn en büyük lütfu ve en engin ihsanýdýr. Bunun böyle olduðunu bizzat Rabbimiz anlatmaktadýr:

لَقَدْ مَنَّ اللّٰهُ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ إِذْ بَعَثَ فِيهِمْ رَسُولاً مِنْ أَنْفُسِهِمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ

"Ýçlerinden, kendilerine ALLAH'ýn âyetlerini okuyan, (kötülüklerden, münkerden) onlarý temizleyen ve onlara Kitap ve hikmeti öðreten bir peygamber göndermekle ALLAH, mü'minlere büyük bir lütufta bulunmuþtur."[5]

ALLAH'ýn (celle celâluhu) lütuf, ihsan ve keremine bakýn ki, insanlara kendi içlerinden, özlerinden, onlarla ayný duygu ve ayný düþünceyi paylaþan; hakka giden yolda onlarýn rehber ve piþdârý olan; imama ihtiyaçlarý olduðunda önlerine geçebilen; hatibe ihtiyaçlarý olduðunda minbere çýkabilen; emîre ihtiyaçlarý olduðunda tuðra basýp sikke kesen; kumandaya ihtiyaç duyduklarýnda, onlarý en mükemmel erkân-ý harplerden daha mükemmel idare eden bir nebi, bir elçi gönderdi.

Hýristiyanlýkta yanlýþ bir akide vardýr. Onlar Hz. Ýsa'nýn, insanlýðýn ilk günahýný affettirmek için Cenâb-ý Hak tarafýndan feda edildiði inancýný taþýrlar. Yani onlara göre Rab, fedakârlýkta bulunmuþ ve insanlarý affetmek için -hâþâ- kendi oðlu olan Mesih'i feda etmiþtir. Dolayýsýyla da Hz. Ýsa -onlarýn yanlýþ itikatlarýna göre- çarmýha gerilmiþ ve Hz. Âdem'le baþlayan, daha sonra da her insanýn, daha doðarken, beraberinde getirdiði bu ilk günah böylece affedilmiþtir. Bu, bir itikat olarak yanlýþ ve bazý tevillere açýk yanlarý itibarýyla da dalâlettir. Ancak bu yanlýþ telakkinin anlattýðý doðru bir telmih vardýr, o da þudur:

Cenâb-ý Hak, insanlarýn günahýný baðýþlamak; onlarý sapýklýkta, dalâlette, tuðyanda, azgýnlýkta kendi baþlarýna býrakmamak için, en sevgili kulunu, Hz. Muhammed'i (sallallâhu aleyhi ve sellem), hem de maruz kalacaðý þeyleri bildiði hâlde peygamber olarak göndermiþtir. Ta ki þaþýrýp yollarda kalmasýnlar, kalýp da zayi olmasýnlar.. insanlýk semasýna çýkýp kâmil birer insan olsunlar.. içlerinde derinleþip her an ruhlarýnda ALLAH'ý (celle celâluhu) duysunlar.. ve Ýbrahim Hakký'nýn ifadesiyle, Rabbilerini vicdanlarýnda kenzen bilsinler:

    Sýðmam dedi Hak arz u semaya
    Kenzen bilindi dil madeninden.

Gönül öyle bir hazineler menbaýdýr ki, dünyalara sýðmayan Hak, her an en kýymetli bir cevher gibi orada kendini hissettirir. Kitaplar, zihinler, düþünceler, felsefeler, beyanlar, sema, arz ve bütün mükevvenât ALLAH'ý (celle celâluhu) ihata edemez.. ve bunlarýn hiçbirinin, O'nu ifadeye gücü yetmez. Ancak kalbdir ki, kýsmen de olsa O'nu ifadeye tercüman olabilir. Evet, kalb öyle bir dildir ki, þimdiye kadar kulaklar, o dilin beyaný kadar parlak bir beyan duymamýþlardýr. Öyle ise insan, kalbinde yol almaya, aradýðýný orada aramaya ve Rabb'e erip O'nda fâni olmaya çalýþmalýdýr. Zaten ALLAH, Hz. Muhammed Aleyhisselâm'ý onun için bizim aramýza göndermiþtir.

Evet, O, insanlýða ALLAH'ýn (celle celâluhu) âyetlerini okumak, fasýl fasýl mucizelerini gözler önüne sermek ve insana kendi mahiyetini öðretmek için gelmiþtir. Evet O'nun sayesinde beþeriyet tabiat kirlerinden arýnarak tertemiz hâle gelecek, bedene ait süfliyattan kurtularak kalb ve ruhun hayat derecesine yükselecekti.. ve yükseldi de. Evet, O, insanlara Kitap ve hikmeti talim edecek; insanlýk da, Kitap ve hikmetin ýþýktan dünyasýnda kendini bularak, ukbâlara uyanacak ve ebedîleþme yoluna girecekti; neticede öyle de oldu.

Bizim için çok mühim, bereketli ve feyiz dolu günler vardýr. Bunlardan bazýlarý da mü'minlerin bayramý sayýlýr. Her hafta, cuma günü yaþanan bu bayram sevincini daha büyük çapta Kurban ve Ramazan Bayramlarýnda da yaþarýz. Kurban Bayramý, Hz. Ýbrahim'in belli bir buudda fedakârlýk yaptýðý, Müslümanlarýn da bütün samimiyetleriyle günahlarýnýn affýna yol aradýklarý.. ve bu gayeye matuf, bazýlarýnýn Beytullah'a yüz sürüp, Arafat'ta vakfeye durduklarý ve Muhammedî bir ruhla yalvarýp yakardýklarý bir gündür. Ramazan ise, bir ay oruçla Rabb'e yaklaþma sevincini, yaþama sevincini paylaþmanýn ifadesi zengin, dolgun ve bereketli bir bayramdýr. Fakat bir bayram daha vardýr ki, o, bütün insanlýk, hatta bütün bir varlýk âleminin bayramý sayýlýr; o da ALLAH Resûlü'nün dünyayý teþrif buyurarak tenezzülen aramýza girip bizi þereflendirdiði gündür.. vilâdet-i Ahmediye'dir. Yani Cenâb-ý Hakk'ýn, týpký bir güneþ mahiyetinde yarattýðý o Nur'u bir kandil gibi insanlýk semasýna astýðý gündür. Evet, o Nur sayesinde bütün cahiliye karanlýklarý yýrtýlmýþ ve âlem nura gark olmuþtur. Bu da Cenâb-ý Hakk'ýn cin ve ins'e en büyük bir lütfu ve büyük bir ihsanýdýr.


[1] Örnek olarak bkz.: Ýbn Sa'd, et-Tabakâtü'l-kübrâ, 1/161-162; Taberî, Tarihu'l-ümem ve'l-mülûk, 1/529.
[2] Ýbn Sa'd, et-Tabakâtü'l-kübrâ, 1/169.
[3] Nur sûresi, 24/39.
[4] Nur sûresi, 24/40.
[5] Âl-i Ýmrân sûresi, 3/164.


radyobeyan