Fetavayý Resulullah
Pages: 1
Evlilik By: hafýz_32 Date: 14 Ekim 2010, 11:40:59
EVLÝLÝK


Resulullah'ýn (As) Kýzýnýn Ve Hanýmlarýnýn Mehirleri
 

Resulullah'ýn (as) kýzýnýn ve hanýmlarýnýn mehirleri ne kadardý?

Nesaî'de, Abdurrezzak'ýn MusannefÝnde ve Ebu Davud'un kitabýnda þöyle geçmektedir: AH b. Ebi Talib, Resuluilah'ýn (as) kýzý Fatýma ile evlerýir-ken "kýlýç kýran" denilen hutamiyye zýrhýný -O'na- vermiþti. îkrime Vadýha'da, "ben onu beþyüz dirheme sattým" ifadesini naklediyor. Vadýha'dan baþka yer­lerde ise, "Resulullah onun bir kýsmýyla güzel þeyler satýn aldý" ifadesi geç­mektedir.

Abdurrezzak'ýn MusannefÝnde þöyle geçmektedir: Ali b. Ebu Talib, Re­suluilah'ýn (as) kýzý Fatýma'ya mehir olarak oniki ukiyye vermiþti.

îmaný Nesaî ise Ali b. Ebu Talib'ten bahsederken, "Resulullah (as) Fatý-ma'yý sade, basit þeylerle hazýrladý; bir post ve ihtiyaç duyacaðý deri kýlýflý bir yastýk verdi" demektedir. Ýbn-i Ebi Zeyd ise bu nikahýn hicrî birinci yýlda ol­duðunu söylüyor. Bazýlarý da bu nikahýn hicretten yirmiiki ay sonra, yani hic­rî ikinci yýlda gerçekleþtiðini söylüyorlar. Ama Resuluilah'ýn (as) Hz. Aiþe'yle evlenmesinin hicretten sekiz ay sonra, yani birinci hicrî yýlýn Þevval ayýnda gerçekleþmiþ olduðu hususunda herhangi bir anlaþmazlýk söz konusu deðil­dir.

Muvatta, Buharý, Müslim ve Nesaî'de þunlar geçiyor: Bir kadýn, Resulul-lah'a (as), "ey Allah'ýn elçisi! Ben kendimi sana verdim" dedi ve ayaða kal­kýp uzun bir süre durdu. Bir adam kalkýp, "ey Allah'ýn elçisi! Eðer ona ihti­yacýn yoksa onu bana nikahla" dedi. Resulullah (as),  "ona sadaka olarak verecek herhangi birþeyin var mý?" diye sordu. Adaný, "þu entarimden baþka herhangi hirþeyim yok" dedi. Resulullah (as), "eðer entarini ona verecek o-lursan hiçbir þeyin kalmaz ortada kalakalýrsýn, baþka bir þey ara" dedi. Re­sulullah (as) ortadaki zorluðu gidersin, iþi kolaylaþtýrsýn diye "baþka bir þey ara, isterse demir bir yüzük olsun" dedi. Adam hiçbir þey bulamadý. Bunun üzerine Resulullah (as), "Kur'an~ý Kerim'den bir þeyler biliyor musun?" diye sordu. Adam, "evet" dedi ve þu þu sureler diyerek adlarýný sýraladý. Resulullah (as) ona þöyle söyledi: "Bu kadýný sana Kur'an'dan bildiklerin karþýlýðýnda nikahladým". Bu kadýn Havle bint-i Hakim idi. kendisine Ümmü Þerik der­lerdi.

Burada fýkhý hususlar vardýr: Mesela velisi olmayan kimsenin velisinin devÝet baþkaný olmasý gibi. Vatanlarýndan ayrýlýp uzaklara düþmüþ, ama ev­lenmek isteyen yahut arzulayan gençlerin durumlarý da böyledir. Bu durum­da onlarýn velileri devlettir, devlet baþkanýdýr.

Sünen-i Darimî'de, Ebu Musa'dan rivayet olunan þu hadis yeralmaktadýr: Resulullah (as) buyurdu ki, "bekâr yetim kýzlarý evlendirmek istediðinizde onlarla istiþare ediniz (onlara danýþýnýz), eðer susarlarsa bu onlarýn sizin ortaya koyduðunuz evlenme teklifini kabul etmeleri demektir. Eðer istemez­lerse onlarý zorlamayýmz".

Yukarýdaki hadiste bir de evlilikle ilgili bir helal husus yeralmaktadýr; Hz. Ali'nin Fatýma'yla nikahlanmasý bu kabildendir. [341]

 
Kocasýndan Önce Müslüman Olan Kadýn
 

Karýsý kendinden önce Müslüman olan, kendisi de daha sonra Müslü­manlýðý kabul eden Mecusî adamýn durumu nedir?

Medûne ve daha baþka eserlerde þu haber yeralmaktadýr: Resulullah (as) Gaylan b. Seleme es-Sekafî'ye -nikâhý altýnda on tane hanýmý olduðu halde- Müslüman olduðunda þöyle dedi: "Hanýmlarýndan dört tanesini seç, diðerlerini boþa (serbest býrak)". Feyrûz ed-Deylemî ise Resulullah'a (as) þöy­le dedi: "Ben Müslüman oldum. Nikahým altýnda iki kýzkardeþ var (þimdi ne yapayým?)". Resulullah (as), "onlardan diledðini boþa" dedi.

Ebu Davud'un kitabýnda ise þöyle geçmektedir: Peygamber (as) döne­minde bir kadýn Müslüman oldu evlendi ve kocasýyla birlikte Resulullah'm (as) yanýna geldiler. Kadýn, "ey Allah'ýn elçisi ben Müslüman oldum, ve sen de benim durumumu biliyorsun" dedi. Resulullah (as) bu kadýný ikinci koca­sýndan ayýrdý ve ilk kocasýna iade etti. Bu demektir ki kadýn hâlâ birinci ko­canýn nikâhýndadýr. Bu, Resulullah (as) zamanýnda kanýtlanmýþ bir husustur. [342]

 

Dul Kadýnýn Rýzasýný Almadan Babasýnýn Onu Evlendirmesi
 

Ýstememesine raðmen dul bir kadýnýn evlendirilmesi Ýslam'a göre helal midir? Dul kadýn evliliði istemediði ve direttiði halde böyle zoraki bir nikâh sahih bîr nikâh olur mu?

Muvatta, Buharî, Müslim, Nesaî ve Abdurrezzak'm MusannePinde þu ha­ber yeralýyor: Hasnâ bint-i Cezzâm el~Ensâriyye'den rivayet olunmuþtur. Has-nâ'nýn babasý, dul kaldýðýnda kendisini hemen evlendjrmiþti. Oysa Hasnâ bu evliliði hiç istemiyordu. Hemen Resulullah'a (as) gitti ve durumunu anlattý. Resulullah (as) bu nikâhý reddetti, geçersiz saydý.

Musannefte geçen haberde ise: Bu kadýn babasýnýn zoraki kýydýrdýðý bu nikâhý Resulullah'm (as) geçersiz saymasýndan sonra Ebu Lebâbe el-Ensariy-ye ile evlenmiþtir. Bu kocasýnýn künyesi ise Ce2zâm Ebu Veria idi.

Yine Musannef'te geçen bir baþka haberde þunlarý görmekteyiz: Muhacir b. Ýkrime'den þöyle rivayet edilmiþtir: O kadýný babasý Bekir'e nikahladý. Oy­sa kadýn bu evliliði hiç istemiyordu. Bu yüzden Resulullah'a (as) gelerek du­rumunu anlattý, Resulullah da (as) bu nikâhý geçersiz sayarak kadýný kendi seçimine býraktý. Ýbn-i Cureyc, Eyyüb'den, O Ýkrime'den, O da Yahya bi. Ebi Kesirden rivayet ederek dedi ki: "Dul kadýnla Bekir'in nikahým kadýnýn ba­basý kýydý. Ne kadýn ne de Bekir hu evliliði istemiyorlardý. Böylece Resulul-lab'ýn (as) yanýna gelerek O'na durumu anlattýlar. Resulullah da (as) ni­kâhlarýný geçersiz saydý ve onlarý ayýrdý".[343]

 
"Kul Huvellahu Ehad" Suresini De Mi Bitmiyorsun?
 

Adamýn biri Resulullah'a (as) gelerek, "(mehir olarak) verip evleneceðim hiçbir þeyim yok (evlenmek için ne yapayým?)" dedi. Resulullah (as), "yanýn­da Kul huvellahu ehad da mý yok (Ihlas suresini de mi bilmiyorsun)?" dedi. Adam, "evet, biliyorum" dedi. Resulullah (as), "bu, Kur'an'ýn üçte biridir" buyurdu. Sonra devam ederek "peki Kâfirun suresini biliyor musun?" dedi. Adam, "biliyorum" dedi. Resulullah (as), "o, Kur'an'ýn dörtte biridir" dedi. Sonra, "izâ zulziletil ardu" (zilzal) suresini bilmiyor musun?" dedi. Adam, "evet biliyorum" dedi. Resulullah (as), "iþte o, Kur'an-ý Kerim'in dörtte biri­dir" buyurdu. Sonra "peki ya izâ câe nasrullahi (Nasr) suresini biliyor mu­sun?" dedi. Adam, "evet, biliyorum" dedi. Resulullah (as), "iþte o, Kur'an'ýn dörtte biridir" dedi. Sonra "ya Ayete'l Kürsî'yi biliyor musun?" dedi. Adam, "evet, biliyorum" dedi. Resulullah (as), "iþte o, Kur'an'ýn dörtte biridir, evlen, evlen, evlen"diye üç kez yineledi.

Bu hadisi Ýmam Ahmed rivayet etmiþtir.

Resulullah'ýn (as) þöyle dediði rivayet edilmiþtir: Resulullah (as) buyurdu ki, "ümmetimin kadýnlarýndan en hayýrlýlarý yüzleri (fizikî görünümleri) güzel olduðu halde evlendiklerinde en az mehir isteyenleridir".

Bu hususta imamlardan Ahmed, Hakim ve Beyhakî þöyle rivayet ettiler: Resulullah (as) buyurdu ki, "kadýnlarýn en bereketlisi geçimi en kolay olaný­dýr (yani kaprisi en az olanýdýr)".

Bir baþka rivayette ise Resulullah (as) þöyle buyurdu: "Kadýnlarýn en bereketlisi mehri en az olanýdýr" .

Bir baþka rivayette de þöyle buyurdu: "Kadýnlarýn en hayýrlý olaný, evlenirken istediði nikâh parasý (mehir) en az olanýdýr". Bu hadisin senedi yenidir. [344]

 
Yüzleri (Fiziksel Görünümleri) Güzel Olan Kadýnlar
 

Taberanî, Resulullah'm (as) þöyle buyurduðunu rivayet etti: "(Evlendið:-nizde) kadýnlarýn hayýrlý olmalarýnýn yanýnda yüz güzelliðini de arayýnýz'

Bu hadisi Ýmam Buharî Hz. Aiþe'den rivayet ederek Tarih'inde yer verd:

Bu hadisin uydurma olduðunu iddia edenler olmuþsa da iddalarýný des­tekleyecek bir kaynaklan olmadýðý gibi, herhangi bir deðerlendirmeleri de yoktur. Zira hadisin birkaç þekli Cabir'den, Enes'ten, H2. Aiþe'den ve Ýbnik Abbas'tan gelen senetlerle rivayet olunmuþtur. Bu rivayetlerin çoðunda söz þöyledir: "Yüz güzelliðinin (fiziksel güzelliðin) yanýnda hayýrlý olmalarým da arayýnýz".

îbn-i Hacer bu hadisin uydurma olduðunu ileri sürmüþse de biz, çeþiL senetleri ve farklý rivayet yollarýný dikkate alarak Ýbn-i Hacer'in iddiasýna ka­týlmýyoruz. [345]

 
Karýsý Ýçin Mehir Kararlaþtýrmadan Ölen Kimse
 

Resulullah'a (as), evlenen, ama daha karýsýnýn evlilik mehrini belirleme­den vefat eden adam anlatýlarak karýsýnýn mehri soruldu. ResuluUah (as) di­ðer kadýnlarýn evlenirken aldýklarý normal mehri ona da kararlaþtýrdý. Dul ka­lýnca bekleyeceði (yas) müddeti (4 ay 10 günü) onun da beklemesine ve om da miras verilmesine hükmetti.

Bu hadisi Ýmam Ahmed ve Ehl-i Sünnet alimleri rivayet etmiþ, îmam Tir-mizî de hadisin sahih oduðunu söylemiþtir. Bu fetvaya kimse itiraz etmemiþ­tir. Bu hadisin verdiði hükümden de ayrýlmak için herhangi bir bahane yok­tur. [346]

 
Onlardan Dört Tanesini Seç
 

Kays b. el-Haris Müslüman olduðunda nikâhý .altýnda sekiz tane haným vardý. Durumunu Resulullah'a (as) sorduðunda: "Hanýmlarýndan dört tane­sini seç" diye buyurdu. Gaylan Müslüman olduðunda on tane hanýmý vard: ResuluUah (as) O'na hanýmlarýndan dört tanesini seçmesini emretti.

Bu hadisleri Ýmam Ahmed rivayet etmiþtir. [347]

 
Zina Eden Bir Erkek Yalnýzca Zina Eden Bir Kadýnla Evlenebilir, Baþkasýyla Deðil!
 

Mersed el-Gunevî, Resulullah'a (as), "ey Allah'ýn elçisi! Anak ile evlene­bilir miyim, O, Mekke'de iken kiralýk bir kadýndý". ResuluUah (as) sustu, bir süre sonra, "zina eden erkek yalnýzca zina eden veya müþrik (Allah'a eþ koþan) bir kadýnla evlenebilir, zina eden bir kadýn da yalnýzca zi­na eden veya müþrik bir erkekle evlenebilir" (Nur 3) ayeti indirildi. Bun­dan sonra ResuluUah (as) O'nu çaðýrarak ayeti okudu ve "o kadýnla evlen­me' 'buyurdu.

Adamýn biri ResuluÝlah'a (as), adý Mehzûl olan ve kiralýk kadýn olarak kendini satan bir kadýnla evlenmenin durumunu sorduðunda ResuluUah (as) bu ayeti (Nur 3) okudu.

Bu hadisi Ýmam Müslim rivayet etmiþtir.

Resulullah'tan (as) zina suçundan ceza görmüþ (sopa vurulmuþ) bir kimseyle nikahlanma hususunda fetva istenmiþti. ResuluUah (as) böyle bir kimsenin yalnýzca kendisi gibi ayný suçtan ceza görmüþ bir kimseyle evlen-, mesi hususunda fetva vermiþti. Bu fetvaya kimse itiraz etmemiþtir. Ýmam Ah-rned de bu þekilde fetva verenlerden biridir. Bu durum Ýmam Ahmed"in mezhebinin kolaylaþtýrýcý yönlerinden birisidir. Zira Ýmam, herhangi bir kim­senin kahpe (kiralýk, namussuz) bir kadýna sahip olmasýný hoþ karþýlamamýþ, bu hususta yirmi küsur delil getirmiþtir. [348]

 
Müslüman Oldu, Ama Nikahým Altýnda Ýki Kýzkardeþ Birden Var
 

Feyrûz ed-Deylemî, Resulullah'a (as), "ben Müslüman oldum, ama þu anda iki kýzkardeþle birden evliyim, ne yapmam gerekir?" diye sorunca Re­suluUah (as), "hangisini dilersen onu boþa, yalnýzca birini nikahýn altýnda tut" buyurdu.

Hadisi Ýmam Ahmed rivayet etmiþtir. [349]

 
Bu Ýþte Babalara Hiçbir Þey Düþmez
 

Resulullah'a (as), kadýnýn evlilik parasý (mehri) hakkýnda sorulduðunda þöyle dedi: "Evlilik parasý, ilgili olanlarýn üzerinde anlaþtýklarý miktarda ve biçimdedir".

Hadisi Darekutnî rivayet etmiþtir.

Yine bu hususta merfu olarak rivayet edilmiþ bir baþka hadiste þöyle geçmektedir: Resulullah'a (as) þöyle denildi: "Ey Allah'ýn Resulü! (evlenmede taraflar) arasýnda ne gibi baðlar var?". Resulullah (as), "(evleneceklerin) ya­kýn akrabalarýnýn bu evlilikte üzerinde anlaþmaya vardýklarý husustur, bu isterse kesilmiþ bir misvak aðacý dalý olsun" buyurdu.

Kadýnýn biri Resulullah'a (as) þöyle dedi: "Baham mal dýþarý gitmesin diye cimriliði dolayýsýyla beni kardeþinin oðluyla evlendirdi". Resulullah (as) ortadaki durumu kabul edip etmemeyi kadýnýn seçimine býraktý. Eðer isteme­se nikâh sahih olmayacaktý. Bunun üzerine kadýn þöyle dedi: "Babamýn bu tutumunu, yani beni evlendirmesini onaylýyorum. Ama bu durumun baba­mýn istemesiyle deðil de benim arzumla olduðunu söylüyorum ve tüm ha­nýmlarýn evlenirken eþ seçmelerinde babalarýn hiçbir hakký olmadýðýný bil­melerini istiyorum".

Hadisi imamlar Ahmed ve Nesaî rivayet etmiþlerdir.

Osman b. Maz'un öldüðünde bir kýz çocuðu vardý. Amcasý -Kudame onu Abdullah b, Ömer'le evlendirdi. Ama kýzcaðýz bu evliliði istemedi ve izin de vermedi. O, Mugire b. Þu'be ile evlenmek Ýstiyordu. Böylece amcasý, Abdul­lah b. Ömer'le kýyýlan nikâhý bozarak O'nu Muðire Ýle nikahladý ve þöyle de­di: "O, bir yetim kýzcaðýzdýr. O'nun izni alýnmadan nikâhý kýyüamaz".

Bu hadisi Ýmam Ahmed rivayet etmiþtir. [350]

 
Bakire (Kýz) Evlendirilirken Kendisine Danýþýlýr
 

Hz. Aiþe, Resulullah'a (as) þöyle sordu: "Ailesi bir bakire kýzý nikahlaya­caðý (evlendireceði) zaman onunla istiþare yapar m\, yoksa onun fikrine baþvurmaz mý?". Resulullah (as), "evet onunla istiþare yapýlýr, kendisine da­nýþýlýr" buyurdu. Hz. Aiþe, "ama hu kýz utanýyor konuþmuyor ki kendisine danýþýlsýn?" dedi. Resulullah (as), "genç ktz (bakire) evlendirilirken ona da­nýþýlýr, eðer susuyor konuþmuyorsa bu susmasý onun iznidir, hu evliliði o-naylamasýdýr" buyurdu.

Hadis muttefekun aleyh "tir.

Biz de bu fetvayý ele alýp deðerlendiriyoruz. Yani bakire bir kýzcaðýz ev--lendirildiðinde onunla istiþare edilir ve onun iznine baþvurulur.

Resulullah'tan (as) þöyle bir hadis rivayet olunmuþtur: "Dul kadýn kendi kararýný vermekte velisinden daha çok hakka sahiptir. Nikahlama (evlendir­me) konusunda bakirenin fikrine baþvurulur. Onun vereceði 'evet' cevabý susmastdýr".

Bir baþka hadiste Ýse lafýz olarak þöyle aktarýlýr: "Bahasý bakireyi evlen­direceði zaman bizzat kendisine danýþýr. Eðer sorulan soru karþýsýnda sus­muþ sesini çýkarmamýþ ise bu onun 'evet' cevabý, bu iþe verdiði onayýdýr ve iznidir".

Buharî ve Müslim'de þunlarý görüyoruz: Resulullah (as) þöyle buyurdu: "hakire kýz izin vermezse nikâh kýyýlamaz". Þöyle soruldu: "Onun izin ver­mesi nasýl olur?". Resulullah (as), "kendisine danýþýldýðýnda susmasý onun iznidir" buyurdu.

Geaç bir bakire (kýz) Resulullah'a (as) þöyle dedi: "Babam beni isteme­diðim, sevmediðim halde evlendirdi". ResulullarýXas) onu, bu nikâhý (ve evli­liði) kabul edip etmemek hususunda serbest býraktý. Bakireler evlendirilirken izinlerinin alýnmasýný emredip izinleri olmaksýzýn (zoraki) evlendirilmelerini de yasakladý. Zoraki, izinleri alýnmadan ve kendilerine danýþýlmadan evlendi­rilmiþ olanlarý da bu tür nikâhlarý kabul edip etmeme hususunda serbest bý­raktý. Verilen bu hüküm nasýl olur da bir kenara atýlarak baþka hükümler uy­gulanmak istenir? Üstelik burada kullanýlan ifade de .somut olarak anlaþýl­makta ve "dul kadýnlar kendi seçimlerini yapmak konusunda velilerinden daha layýktýrlar (kendi kararlarýný kendileri verirler)" hükmü ortada ve apaçýk anlaþýlýr bir halde iken nasýl olur da, hangi mantýkla "dul kadýnlar isteseler de istemeseler de, seçsinler veya seçmesinler zoraki de olsa evlendirilirler" de­nebiliyor? Bu cümleden hemen sonraki cümlede, "bakirenin bizzat kendi­sinden izin alýnýr" denilmektedir. Üstelik bu anlatýmlar, Resulullah'tan (as) a-hnarak buradaki kavrama aktarýlan konuþma ve hükmî kesitlerdir. Nitekim Resulullah (as), hutbelerinde "hiçbir Müslüman bir kâfiri öldürmesin, bir sözleþmeli inkarcýyý sözleþme sýnýrlan içerisinde öldürmesin" diye tekrarladý­ðý sözünde Müslümanýn kafiri öldürmesini onaylamýyor ve kabul etmiyordu. Bu nedenle burada kâfirin kanýnýn boþuna akmasý hususu, onun bir Müslü­man tarafýndan öldürülmesi, cinayet filinden daha az bir deðere sahip de­mektir. Zira kâfirlerin kanýnýn bir deðeri, saygýnlýðý ve dokunulmazlýðý yok­tur. Burada anlatýmýn sahip olduðu bir kuþku bir yanýlgý vardýr. Bunun kaldý­rýlmasý ise ikinci bir anlatýma muhtaçtýr. Bu da, "sözleþme sahibi inkarcýnýn sözleþmesi sýnýrlan içerisinde" ifadesidir. Burada kâfirlerin bir sýnýrlamasý ya­pýlmaktadýr: Sözleþmeli, yani Müslümanlarla bir antlaþma yapmýþ olan inkarcý ifadesi ilk kapalýlýðý gidermiþtir. Öyleyse herhangi bir kafirin Müslümanlarla veya Ýslam devletiyle bir antlaþmasý varsa bu antlaþmanýn belirlediði koþutlar­da ve sýnýrlar Ýçerisinde öldürülmemesÝ emredilmiþtir. Ýþte "Müslüman her­hangi bir kafiri öldürmesin" yasaklamasýnýn ardýndan "sözleþmesi olanýn söz­leþmesi gereðince" kýsýtlamasý tüm kâfirler arasýnda onlarý (sözleþmelilen) a-yýrmýþtýr. Böylece, öldürmeme emri yalnýzca Müslümanlarla sözleþmesi olan kâfirlerin sözleþmeleri gerekçelerine baðlanmýþtýr. Burada önemli olan husus sözleþmenin (antlaþmanýn) saygýnlýðý ve dokunulmazlýðýdýr. Bu husus Resu-lullah'ýn (as) pek çok konuþmasýnda yeralmýþtýr. Konu, araþtýrmak isteyen Ý-çin açýktýr. Bir baþka hadiste ise, "kabirlerin üzerlerine oturmayýnýz ve onla­ra karþý namaza durmayýnýz" buyuruluyor. Burada akla þu soru geliyor: Acaba Resulullah (as) kabirlerin üzerlerine oturmayý yasaklarken kabirlere gösterilmesi gereken bir hürmetin ifadesini mi kastetmiþtir? Ýþte burada bir kapalýlýk vardýr. Bu kapalýlýðý "kabirlere karþý namaza durmayýnýz" yasakla­masý ortadan kaldýrmaktadýr. Birinci yasaklamanýn amacý ikinci yasaklamada belirginleþmektedir. Ýþte nikâhta da durum bunun aynýdýr. Yani bakirenin zo­raki ve damþýlmaksýzýn kýyýlan nikâhýnýn geçersizliði ve kendisinin bu nikâhý kabul edip etmemesi hususunda serbest býrakýlmasý ayný amacý taþýmaktadýr. Bakire bir kýzýn evlendirilmesinde (nikâhlanmasýnda) kendisinden izin isten­mezse ve bu duruma karþý çýkan kimse de olmazsa o zaman bu kýzcaðýz or­tadaki nikâhý kabul edip etmemekte serbesttir. Buradaki amaç bunu açýklýða kavuþturmaktýr. Baþarý yalnýzca Allah'tandýr. [351]

 
Kadýný elleri üzerine yere eðerek cinsel iliþkide bulunmanýn hükmü
 

Ensar'dan bir kadýn, Resulullah'a (as), kadýnýn elleri üzerine yere eðile­rek arkasýndan fercine (cinsel organýna) cinsel iliþkide bulunulmasýnýn hük­münü sorunca, Resulullah (as) kadýna, "kadýnlarýnýz sizin tarlalarýnýz-dýr. Öyleyse tarlalarýnýzý dilediðiniz gibi ekin (Bakara 223)" ayetini o-kudu. Bir anlýk suskunluk oldu.

Hadîsi Ahmed rivayet etmiþtir.

Hz. Ömer, Resulullah'a (as), "helak oldum ya Resulullah " deyince, Resu-lullah (as) "seni helak eden de ne ki?" diye sordu. Hz. Ömer, "dün gece haný­mýmla cinsel iliþkide bulunurken kucaðýma oturtmak suretiyle seviþme duru­mumu deðiþtirdim". Resulullah (as) hiçbir þey söylemedi. Daha sonra "ka­dýnlarýnýz sizin tarlalarýnýzdýr. Öyleyse tarlalarýnýzý dilediðiniz gibi ekin" ayeti nazil oldu. Bunun üzerine, "þimdi ister hanýmýnýzla yüzyüze se­viþin isterseniz onlarý kucaðýnýza oturtmak suretiyle arkadan fercine (cinsel organýna) iliþkide bulunun. Ama onlara hayýzh (adetli) iken ve gerek arka­dan, gerekse önden anüslerine cinsel iliþkide bulunmayýn ve böyle bir þey yapmak hususunda Allah'tan korkun" buyurdu.

Bu hadisi Ýmam Ahmed rivayet etmiþtir.

Allah ve Resulünün helal ettiði cinsel iliþki ister önden olsun ister arka­dan mutlaka kadýnýn fercine erkeklik organýnýn sokulmasýdýr. Yoksa nasýl o-lursa olsun kadýnýn anüsüne cinsel temasta bulunmak kesinlikle haramdýr. Bu hususta Resulullah (as), "karýsýnýn anüsüne, dtþký mahalline erkeklik uz­vunu sokan la'netlenmiþtir. Bir kadýnla adetli (hayýzh) iken cinsel iliþkide bulunan veya kadýnla anüsünden cinsel iliþkide bulunan yahut bir kâhine (büyücüye) gidip onun söylediklerini onaylayan kimse Muhammed'e indiri­leni (îslam 'ý ve Kuran-ý Kerim 'i) inkâr etmiþ demektir" buyurmuþtur.

Baþka hadislerde ise, "Allah Azze gerçeklerin söylenmesinden (gerçek­lerden) utanç duymaz. Sizler kadýnlarýnýzla anüslerinden cinsel iliþkide bu­lunmayýn (burada sözü edilen oðlancýlýk, lutîlik benzeri iliþkilerdir). Allah Azze erkekle cinsel iliþkide bulunan erkeðin (oðlancýlarýn, homoseksüellerin ve lutîlerin) yahut da kadýnýn anüsünden cinsel iliþkide bulunanlarýn yüzle­rine bakmaz" buyurmuþtur. Karýsýyla anüsünden cinsel iliþkide bulunanlar hakkýnda, "onlar küçük homoseksüellerdir" buyurmuþtur.

Buradaki hadislerin tümünü Ýmam Ahmed Müsned'inde rivayet etmiþtir. [352]

 
Bakirelerin Evlendirilmesi
 

Câbir b. Abdullah'tan þöyle rivayet olunmuþtur: Bizler Resulullah (as) Ýle bir yolculukta beraberdik. Dönüþümüzde ben acele ediyordum. Bir atiý bana yetiþti ve hemen Resulullah'ýn (as) yanýna vardýk. Resulullah (as) bana, "ey Cahir ne diye acele ediyorsun?" diye sordu. Ben, "yeni evlendim" dedim. Re­sulullah (as), "evlendiðin kadýn bakire bir kýz mý yoksa dul mu?" diye sordu. Ben, "dul bir kadýn" dedim. Resulullah (as), "bir bakireyle evlenseydin ya, o seninle oynaþýrdý sen de onunla" buyurdu. Sonra bana, "yolculuktan döndü­ðünde hemen ailenin yanýna var, cinsel iliþkinize sýkýca sanlýn" dedi. Dönü­þümüzde biz hemen ailelerimizin yanýna varmak istedik o zaman da bize, "gece yatsý vaktine kadar bekleyin. Kadýnlarýnýza müsaade edin daðýnýklýk­larýný toplasýnlar, kendilerine çeki düzen versinler ve ayrý bulunduðunuz sü­re içerisinde uzamýþ olan tüyleri, kýllarý gidersinler ve sizin için hazýrlansýn­lar" dedi.

Bu hadis Darimî'nin Sünen'inde yeraÝmaktadýr. [353]

 
Meymune'nin Nikahlanmasýnda Resulullah'ýn (As) Hükmü
 

CabÝr b. Zeyd'en aktarýlýp Buharý ve Müslim'de yeralan bir hadiste þöyle denilmektedir: "Resulullah (as), Meymune ile Muharrem ayýnda evlendi".

Ýmam Müslim Ýse Yezid b. Kettab Ýbni'l Mevvâz'dan þöyle rivayet etmiþ­tir: "Resulullah (as) Meymune ile umretu'l kadiyye yýlýnda evlendi, ihram­dan henüz çýkmýþtý". Ýbn-i Mevvâz, "Meymune, benim ve tbn-i Abbas'ýn tez-yesidir" dedi. El-Vâdýh ve diðer eserlerde de þöyle geçiyor: "Resulullah (as) ihramdan henüz çýkmýþtý. Þerif denilen yerde Meymune ile gerdeðe girdi". Ýbn-i Mevvâz'ýn kitabýnda Ýmam Malik'in þöyle dediði rivayet olunmaktadýr: "Resulullah (as) Meymune ile Mekke'de evlendiðinde umretu'l kadiyye yýlý i-di. Kureyþliler hazýrlýk yaptýlar. Resulullah da (as) Meymune ile Mekke'de gerdeðe girmek istediðinden Þerif denilen yere geldi ve orada gerdeðe girdi".[354]

 
Gerdeðe Girip Cinsel Ýliþkide Bulunmazdan Evvel Kocanýn Ölümünden Dolayý Mehirsiz Nikahýn Durumu
 

Bu hususta Ali ve Zeyd'den rivayet olunan haber Nesaî'de ve ibrahim en-Nehaî'den, O'nun Alkame'den, O'nun da Abdullah b. Mesud'dan rivayet ettikleri hadis Abdurrezzakýn Musannef inde yeralmýþtýr: Resulullah'a (as) bir kadýnla mehir belirlemeden evlenen ve kadýnla gerdeðe girip cinsel.iliþkide bulunmadan ölen bîr adamla hanýmýnýn durumlarý hakkýnda soru soruldu­ðunda Resulullah (as) onlara herhangi bir þey söylemedi ve bir ay kadar bir zaman geçtikten sonra þöyle dedi: "Ey Allahým! Ben bu insanlara cevabýmý (fetvamý) veriyorum, eðer bu doðruysa sendendir. Eðer yanlýþ ise bendendir (Nesaî'de "þeytandandýr"). Benim görüþüm þudur: Bu kadýn diðer kadýnla­rýn aldýðý mehrin aynýný alýr, onun hakkýný.yemek ve eksik veya fazla vere­rek ona zulmetmek yoktur. Ölen kocasýnýn mirasýndan hakký vardýr ve dört ay on gün süresini bekler". Eþça'dan bazýlarý kalkarak þöyle dediler: "Biz þe-hadet ederiz ki Allah'ýn elçisi, Vaþik'in kýzý Buru hakkýnda verilen kararýn (hükmün) aynýný vermiþtir".

Ýmam Ahmed ve dört arkadaþý (veya dört Ýmam) bu hadisi rivayet et­miþtir. Tirmizî, Ýbn-Ý Hazm ve îbn-i Mehd! gibi bazý alimler de bu hadisi sa­hih kabul etmiþlerdir. Bu hadisin senedinde zayýf görülecek bir kýsmýn bu­lunmadýðý söylenmiþtir. Beyhakî de el-Hilâfiyyât'da ayný þeyleri söylemiþtir. Ý-mam Þafiî, "bu hadisi daha saðlam olarak bir baþka senetten öðrenmiþ deði­lim" dedi. Ümm adlý kitabýnda, "eðer herhangi bir þey Resulullah'tan (as) saðlam bir yolla -bize- ulaþmýþsa o iþlerin en doðru olanýdýr. Bundan dolayý da bir çözüm için Resulullah'tan (as) daha baþka birilerine baþvurmaya hiç gerek yoktur" demiþtir.

Abdurrezzak, Musannef de þöyle diyor: "Vaþik'in kýzý Ruas oðullarýndan, Ruas oðullarý ise Amir b. Sa'sa'a oðullarýndan küçük bir kabiledir. Resulullah'ýn (as) yukarýda sözkonusu edilen kadýnýn durumu hakkýnda verildiði hükme tanýk olanlardan birisi Ma'kal b. Sinan el-Eþcaî ve onunla birlikte ayný toplumdan birkaç kiþidir. Ali b. Ebi Talib ise, "böyle bir kadýnýn evlilik parasý (mehri) yoktur, ona mehir verilmez" diyor. Zeyd ayný fikri savunuyor ve Ma­lik, Süfyan, Hasan ve Katade Ýbn-i Mes'ud'un fikrini benimsiyorlar. Ýbn-i Mes'ud, "Araplar Resulullah'tn (as) açýklamasýna raðmen kadýnlara mehir vermezlerdi", diyor. Ýki sahih hadis kitabýnda yeralan haberlere göre îbn-i Mes'ud bu hususta kendisinin verdiði hükmün Resulullah'ýn (as) verdiði hü­kümle uyuþtuðunu gördüðündeki sevincini hiçbir yerde ve hiçbir vesileyle göstermemiþtir. [355]

 
Ýtiraz Edenlerin Kanýttan Ve Mut'a Nikahý
 

Muvatta, Buharý ve Müslim'de þöyle geçmektedir: Rifaet b. Semuel karýsý Temime bint-i Vehb'i Resulullah (as) döneminde üç talakla boþadý. Kadýn, Abdurrahman b. Zübeyr ile nikahlandý. Ama Zübeyr kadýný kabul etmedi ve O'na dokunmadan (cinsel iliþkide bulunmadan) boþadý. Bunun üzerine ilk kocasý olan Rifaet onunla -eski kocasý olmasý nedeniyle- yeniden nikahlan­mak istedi. Bu durum Resulullah'a (as) anlatýldýðýnda Resulullah (as) Rifaefi  bu evlilikten men etti. Ve þöyle dedi: "O, senin boþadýðýn karýndýr. Baþkasýy­la evlenip her ikisi de birbirlerinin orgazm durumlarýný tadýncaya kadar sa-na helal olmaz".

Bu hüküm içerisinde fýkhý bir mesele vardýr: Mesela erkek evlendikten. sonra kadýnýn yanýna geliyor, ama kadýn uykudadýr. Eðer erkek onunla uyku­da iken cinsel iliþkide bulunur da kadýn hiçbir þey anlamazsa veya kadýnla erkek cinsel bulunurlar ama her ikisi de uyanýk olduklarý halde hiçbir þey hissetmez ve orgazm olmazlarsa, bu iliþki kadýný, boþandýðý ilk kocasýna he­lal etmez.                                                            «■

Sabit aracýlýðýyla Rabi b. Meysere el-Cühent'den ve O'nun da babasýn­dan rivayet ettiði hadiste Sabit þöyle dedi: Fetih yýlýnda Resulullah (as) ile be­raber Mekke'ye geldik. Resulullah (as) bize buradaki kadýnlardan yararlan­mamýz için Ýzin verdi. Ben ve Ben-i Amir'den bir arkadaþým bir kadýna gittik uzun boyunlu güzel bir kadýndý. Biz kendimizi ona getirdiðimiz kumaþ aba­larýmýzla takdim ettik. Arkadaþým kadýna hitaben: "Arkadaþýmýn üzerinde be­nim abamdan daha güzel bir aba var" dedi. Ama ben de arkadaþýmdan da­ha gençtim. Kadýn bir bana bir arkadaþýma baktýktan sonra arkadaþým ona (tekrar), "ama benim abam onunkinden daha iyidir" dedi. Kadýn, "arkada­þýnla aba karþýlýðýnda anlaþtýk" dedi. Arkadaþým onun yanýnda üç gün kaldý. Daha sonra Resulullah (as) bu tür olan nikâhý, yani mut'a nikahýný yasakladý. Üç gün sonra da, "Allah Azze mut'a nikâhým haram kýldý" buyurdu.

Ýbn-i Ebî Þeybe Müsned adlý eserinde þöyle diyor: Resulullah (as) buyur­du ki: "Allah Azze mut'a nikântný kýyamete kadar haram kýldý ve kimiyi ya­nýnda bu nikâhýn eseri olan herhangi bir alacak verecek varsa terketsin. Eðer kadýnlarýn haklan varsa onlarý ödeyin. Mut'a nikahýyla nikahladýðýnýz kadýnlara verdiklerinizden hiçbir þey almayýn".

Süfyan'ýn tenkid ettiði Þu'be'nin hadisinde Ýse þöyle geçmektedir:   "Be­nimle onun aramýzdaki toplam süre on gün kadardý". Þöyle devam etti: "Geceyi o kadýnýn yanýnda geçirdim, öyle ki arlýk onun yanýna gidip geli­yordum. Bir gün Resulullah'ýn (as) evin köþesiyle kapýsý arasýnda durduðu­nu gördüm. Bana söylediði söz ise, 'ben bu kadýnlardan istifade etmeniz hususunda size izin vermiþtim. Allah Azze ise bu mut'a nikâhýný ký­yamete kadar haram kýldý. Üzerinde bu iþle ilgili herhangi bir borcu bulunan onu ödesin kadýnlara verdiklerinizden hiçbir þey almayýn' oldu". (Bu hususta Muhammed Mütevelli Þa'ravînin Seyyid Cemilî tarafýndan tahkik ve tedkik olunan "Fetvalar" eserine bakabilirsiniz.)

Mut'a nikânýmn yasaklanmasý, haram kýlýnmasý konusunda raviler ihtilaf halindedirler. Bu hususta þunlar söylenmektedir: Mut'a nikâhý Hayber'in fethi günlerinde geçerli Ýdi, Mut'a nikâhý hicretin yedinci yýlý olan amme'l kadiyye senesine kadar geçerli idi. Ebu Ubeyde, Resulullah'ýn (as), "ne iyidir ki o a-dam bir kadýnla üç gün kalýr, ama ona arkasýný döner", yani mut'a nikahýy­la nikahlandýðý ve yanýnda üç gün kaldýðý kadýna arkasýný dönen, cinsel iliþ­kide bulunmayan erkeðe ne mutlu diyen hadisi hakkýnda, "mut'a nikâhý fe­tih yýlýnda idi" demiþtir. [356]

 
Medenî (Geleneksel) Nikah
 

Medenî (geleneksel) nikâh þer'î nikâh gibidir. Ne var ki aralarýnda bir fark vardýr. Bu da þerl nikâhýn en önemli þartý olan, nikâhýn açýkça herkese ilan edilmesidir. Nitekim Resulullah (as) bu hususta, "nikâhý ilan ediniz. Mescidlerde yapýnýz ve nikâhta tef çalýnýz" diye buyurmuþtur. Tef çalmak hususundaki rivayeti Ýmam Tirmizî Hz. Aiþe'den alarak rivayet etmiþ, ama hadisi zayýf saymýþtýr. Ne var ki hadisi sahih kýlacak, onun sýhhatini göstere­cek ve hasen derecesinin üzerine çýkaracak kanýtlar vardýr. Mesela Hz. Aiþe'den rivayet olunan ve "nikâhlarý (evlilikleri) ilan ediniz" haberine ben­zer haberlerin sýhhatine iþaret etmektedir.

Burada Sehavî þöyle diyor: "Lafýz olarak 'nikâhlanmalan ilan ediniz, a-ma niþaný (niþanlý kadým) gizli tutunuz' hadisi dikkate alýnarak medenî ni­kâhýn geçersiz olduðu söylenebilir. Zira bu durumda gizli, köklü ve özel bir akrabalýk sözkonusudur. Nitekim medenî nikâh, doðal olmayan koþullarda ve durumlarda gelenekleri tamamlamaktadýr. Burada Resulullah'tan (as) Ha-kim'in rivayet ettiði hadis lafýz itibariyle bu hadisi sahih kýlmaktadýr. Tef ça­lýnmasý ve nikâhta baðýrýp çaðýrmalar ise helal ve haram arasý þeylerdir. [357]

 
Babasýnýn Karýsýyla Evlenenler Hakkýnda
 

Babasýnýn karýsýyla evlenenler hakkýnda Resulullah'ýn (as) verdiði hü­küm nedir?

Nesaî'de geçen bir haberde babasýnýn karýsýyla cinsel Ýliþkiye giren kiþi­nin öldürülmesi emredilmektedir. Buharî ve Müslim'in dýþýndaki hadis kitap­larýnda babasýnýn karýsýyla evlenen ya da cinsel iliþkiye giren kimsenin kafa­sýnýn kesilmesi ve malýnýn tamamen alýnmasý emri yer almaktadýr. Ýbn-i Se-ken'in Kitabu's Sahabe adlý eserinde de ayný emir sözkonusudur. Ýbn-Ý EbÝ Hayseme þöyle diyor: "Halid h. Kerime, Muaviye b. Karra'dan, O da baba­sýndan þöyle rivayet etmiþtir: Resulullah (as) babamý, yani Muaviye'nin de­desini, yabasýnýn karýsýyla evlenen (gerdeðe giren) bir adama gönderdi. Ba­bam da b adamýn boynunu vurdu ve malýnýn beþte birini aldý",

Yahyâvb. Muîn bu hadisin sahih olduðunu söyledi.

Ýbnu's Sinnî'nin ve Ýbnu Ebi Hayseme'ýýÝn kitaplarýnda þöyle geçmekte­dir: Resulullah'ýn (as) oðlu Ýbrahim'in anasý olan Mariye'nÝn amcasý, babasý­nýn karýsýyla evlenmekle suçlanmýþtý. Resuluîlah (as) Ali b. Ebi Talib'e, "git, O'nu Mariye'nin yanýnda bile hulsan boynunu vur" diye emretti. Ali, Mariye'nÝn amcasýnýn yanma geldiðinde evin bir köþesinde sinmiþ halsiz bir vaziyette duruyor ve tîtriyormuþ. Hz. Ali O'nu elinden tutup evden dýþarý çý­kararak durumu anlatýnca adam bulunduðu durumu anlatmak için elbisesini kaldýrmýþ, Hz. Ali bir de ne görsün, adamýn erkeklik uzvu kesik. Hemen ada­mý kendi haline terkedip Resulullah'ýn (as) yanýna gelerek, "ey Allah'ýn elçi­si! O adamýn erkeklik uzvu yok, kesilmiþ" demiþtir.

Bu hadisi Sabit el-Bennanît Enes'ten rivayet etmiþtir. Bu hadîsin sonun­da þöyle denmektedir: ".. Ali adamý hurmalýkta hurma toplarken buldu. A-dam bir bez parçasýna bürünmüþtü. Kýlýcý görünce türedi, sarsýldý ve üze­rindeki bez parçasý yere düþtü. Hz. Ali bir de ne görsün adamýn erkeklik uz­vu yok, kesilmiþ.."

Yezid b. Berrâ'dan, O da babasýndan rivayet ederek þöyle dedi: Amca­mýn yanýna gittim, yanýnda bir sancak (bayrak) gördüm ve O'na, "bunu ne­reden buldun ne yapacaksýn ve nereye gideceksin?" dedim. Bana, "Resulul­lah (as) beni, babasýntn karýsýyla evlenen bir adamýn boynunu koparýp ma­lým almaya gönderdi" dedi.

Hadis Sünen-i Darimî'de yeralmaktadýr. [358]

 
Bir Kadýnla Evlenen Kimse Onu Ana Ve Babasýndan Alýr, Baþkasýna Nikahlanmasýn! Haramlaþtýrarak Ona Sahip Olur
 

Kadýna sahip olmak bakýmýndan hangisi daha önceliklidir; kocasý mý anasý babasý mý?                                                              

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah içindir (O'na özgüdür). Kadýn evlendi­ðinde kocasý ona en çok sahip olan kimsedir. (Burada maksat, kadýnla ni-kahlanmakla onun baþkalarýna nikahlanmasýný haramlaþürma bakýmýndan bir sahipliktir, köle anlamýnda sahiplik deðil-çev.) Kadýnýn kocasýna itaat etmesi de böylece gerekli olur. Allah Azze, "salih (temiz iyi) kadýnlar (kocalarýna) itaatkâr olurlar ve Allah Azze'nin koruduðu gibi onlar da gaybý korurlar (gizliden gizliye kocalarýna herhangi bir ihanette bulunmazlar)";buyurmuþ-

tur. Hadiste de, "dünya, yararlanma vasýtalarýyla doludur. Bunlarýn içeri­sinde en hayýrlýsý salih kadýnlardýr. Onlara bakýnca sizi sevindirirler, onlara bakmaktan huzur duyarsýnýz. Onlara emrettiðinizde size itaat ederler on­lardan ayrý, uzak kaldýðýnýzda mallarýnýzý ve namuslarýný korurlar" buyu-rulmuþtur.

Ýbn-i Ebi Hatim'in Sahihinde yer alan ve Ebu Hureyre'den rivayet olu­nan bir hadiste ise Resulullah'ýn (as) þöyle buyurduðu kayýtlýdýr: "Bir kadýn eðer beþ vakit farz namazý kýlar, bir ay Ramazan orucunu tutar, cinsiyet or­ganýný haramdan korur ve kocasýna itaat ederse cennetin hangi kapýsýndan dilerse oradan girer".

Tirmizî'nin Sünen'inde Ümmü Seleme'den rivayet olunan bir haberde Resulullah'ýn (as) þöyle buyurduðu rivayet olunmaktadýr: "Ölen herhangi bir kadýndan kocasý razý olmuþsa o kadýn cennete girer".

Ýmam TirmÝzî bu hadisin hasen olduðunu söylemiþtir.

Ebu Hureyre'den rivayet olunan bir hadiste ise Resulullah'ýn (as) þöyle buyurduðu yeralrnaktadir: "Bir insanýn bir baþkasýna secde etmesini emrede­cek olsaydým kadýnýn kocasýna secde etmesini emrederdim".

Bu hadisi Ýmam Tirmizî rivayet etmiþ ve hadisin hasen olduðunu söyle­miþtir.

Bu hadisi Ebu Davud da rivayet etmiþtir. Ama lafzý þöyledir: "Eðer Allah kocalara, kadýnlarýn (onlara) secde etmesi (derecesinde) hak verseydi ka­dýnlarýn kocalarýna secde etmelerini emrederdim".

Ýbn-i Huzeyme, Sahih'inde Attar b. Dinar el-Hüzelî tarikiyle þu hadisi ri­vayet etmiþtir: Resululiah (as) buyurdu kî, "üç kimse vardýr ki bunlarýn na­mazlarý kabul olunmaz, baþlarýný aþmadýðý gibi göklere de ulaþmaz: Kendi­sini sevmeyen topluma imam (önder) olan kiþi, cenazeye (ölüye) doðru na­maz kýlan ve seviþmek veya oynaþmak üzere geceleyin kendisini çaðýran ko­casýna inat edip isteðine uymayan kadýn".

Bu hadisi îbn-i Hibban es-Sikât adlý eserinde rivayet etmiþtir. Bu hadis konusunda tercih olunan Ýse bu hadisin "ceyyid. (yeni)" olmasýdýr. Muham-med Nâsýrüddin el-Elbânî, SilsÜetü'I Ehâdîsi's Sahiha adlý eserinin ikinci cil­dinde bu hadise yer vermiþtir.

Müsned'de ve Ýbn-i Mace'nin Hz. Aîþe'den rivayet ettikleri bir hadiste Resulullah (as) þöyle dedi: "Eðer insanýn insana secde etmesini emretseydim kadýnýn kocasýna secde etmesini emrederdim, isterse adam karýsýna kendisi­ni kara daðdan kýzýl daða, kýzýl daðdan kara daða taþýmasýný emretsin. E-ðer erkeðin buna hakký varsa kadýna düþen görev onu yapmasýdýr. Yani ka­dýnýn bunu yapmasý erkeðin onun üzerinde olan bir hakkýdýr".

Müsned'de, îbn-Ý Mace'nin Sünen'inde yeralan ve Ýbn-Ý Hayyan'ýn Ab­dullah b. Ebi'I Evfa'dan rivayet ettiði bir haberde þöyle deniliyor: Muaz Þam'dan dönünce Resuiullah'a (as) secde etti. Resulullah (as), "ya Muaz bu da neyin nesi?" dedi. Þöyle cevapladý, "ben Þam'dan geldim-, oradaki halkýn yöneticilerine ve din adamlarýna secde ettiklerini gördüm. Ben de kendi kenditne bu secdeye en layýk þahsiyetin sen olduðunu düþündüm. Böylece 5- w secde etmek boþuma gitti. Bu yüzden sana secde ettim ". Resulullah (as) s buyurdu: "Bir daha hiç kimseye secde etme. Eðer insanýn Allah 'lan baský- ■■ tine secde etmesini emretseydim kadýnýn kocasýna secde etmesini dim. Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, hiçbir kadýn kendi üzerindeki hakkýný eda etmeden Allah Azze'nin hakkýný eda etmiþ > maz. Erkek karýsýný -yataða çaðýrdýðýnda kadýn kutuplarda dahi olsa ere­nin çaðrýsýyla hemen gelmelidir".[359]

 
Kocaya Ýtaat Babaya Ýtaattan Daha Önemlidir
 

Acaba baba, itaat bakýmýndan kýzýnýn kocasýna gösterdiði itaata ortal labiîir mi? Ya da onlardan hangisi daha çok itaat hakkýna sahiptir.

Müslümanlarýn ittifaklarýyla gösterilmiþtir ki, kadýnýn kocasýný býrakýp > basýna itaat etmesi helal deðildir. Üstelik karýsýný yataða çaðýrdýðýnda yar-ft gelmesi ve ona itaat etmesi gereklidir, farzdýr. Mesela gece namazlarý (terl­etici) ve gündüz tutulan nafile oruçlar birer iyilik vesilesidirîer. Nasýl olur-" nafile ibadetler farz ibadetlerden önce gelir. Nafilelere farzlardan daha öre--likli davranmak, kadýnýn, kocasý dururken babasýna itaat etmesi gibidir  hususda Buharý ve Müslim'in Ebu Hureyre'den rivayet ettikleri bir hacs^ Resulullah (as) þöyle buyurmaktadýr: "Bir kadýnýn, kocasý yatýmdayken * danHzin almaksýzýn nafile oruç tutmasý helal deðildir. Kocasýnýn evine o*an izni olmaksýzýn herhangi bir kimsenin girmesine izin veremez".

Bu hadisi Ebu Davud, Ýbn-i Mace ve daha baþkalarý deðiþik sözler, vayet etmiþlerdir; þöyle: "Kocasý yanýndayken kadýn onun iznini almak -Ramazan orucu dýþýnda bir gün bile oruç tutamaz". Kadýn, kocasý yanýn^ olduðu halde onun Ýznini almaksýzýn nafile olarak bir tane bile oruç tuta­maktadýr. Zira kocasýnýn ona her an ihtiyacý olabilir. Durum bu iken naþý > luyor da kocasý karýsýný çaðýrdýðý halde kadýn gelmezük edebiliyor! Bu fr rumda kadýnýn durumu ne olur?

Buharý ve Müslim'de þöyle rivayet olunmuþtur: Resulullah (as) buyý^ ki, "koca karýsýný yataðýna çaðýrdýðý zaman, kadýn kocasýnýn isteklerim* vap vermezse sabaha kadar melekler ona la 'net ederler".

Bir baþka rivayette ise: "... Kadýn kocasýnýn çaðrýsýna gelmezse gök-] lanlar sabaha kadar o kadýna kýzgýnlýklarýný sürdürürler" buyurulmuþtýr

Aîiah Azze þöyle buyurmuþtur: "Salih kadýnlar, itaatli olan ve Alk koruduðu gaybý koruyup (gizliden gizliye kocalarýna) ihanet etmeyenler' Salih (temiz, iyi ve itaatkâr) kadýnlar kocalarýna itaat eden kadýnlardýr. Yifi bunlar kocalarýna itaat etmekle kalmazlar, bu itaatlarýný sürdürürler. Ama I» casý onu yataða çaðýrdýðýnda icabet etmezse, kocasýnýn çaðrýsýna uymaza : zaman isyankâr, þirret ve dikkafalý olurlar. Allah Azze ayetin devamý"1^ Þirretliklerinden dikkafalýlýhlanndan çekindiðiniz kadýnlara nflrf hat edin ve öðüt verin, yataklarýnda yalnýz býrakýn ve onlarý Bunlardan sonra size itaat ederlerse artýk onlara kötülük yapmak ü-zere yollar (bahaneler) aramayýn" buyurmuþtur. (Nisa 34)

Yukarýda açýklanan ve Allah ve Resulü'hün evlilikte kocanýn kadýn üze­rindeki haklan olarak saydýðý kocaya bu þekildeki bir itaatin haricinde (ye­mek yapmak, bulaþýk, çamaþýr yýkamak, çocuklara bakmak ev iþleriyle ilgi­lenmek gibi) kadýna herhangi bir yükümlülük yoktur. Nitekim Resulullah (as) bunun Ýçindir ki, "insanýn insana secde etmesini emredecek olsaydým kocanýn karýsý üzerindeki evlilik hakkýnýn yüceliðinden olarak kadýnýn ko­casýna secde etmesini emrederdim" buyurmuþtur. Bunun üzerine kadýnlar Resulullah'a (as) gelerek, "erkekler Allah yolunda cihad ediyorlar türlü ça­balar harcýyorlar, sadakalar daðýtýyorlar ve türlü türlü hayýrlar iyilikler ya­pýyorlar, ama biz kadýnlar bunlardan hiçbirini yapamýyoruz" dediler. Resu­lullah (aþ) onlara, "sizlerden herhangi birinizin yapacaðý güzel bir hareket, davranýþ ve faaliyet tüm bunlardan öte bir þeydir" buyurdu. Bu demektir ki, herhangi bir kadýn kocasýyla iyi bir muaþeret, iyi bir iliþki kurar onunla hoþ geçinir ve onu memnun ederse iþte bu davranýþlarý Allah'ýn hoþnutluðunu ve ona vereceði ikramý gerekli kýlar. Ýsterse erkeklerin adeta uzmanlaþtýðý iþler­den hiçbirini yapmasýnlar. Ýþlerin en iyisini bilen Allah Azze'dÝr. [360]

 
Dul Kadýn Kendisiyle Ýstiþare Yapýlmadan Evlendirilemez
 

Dul kadýnlarýn evlenebilmeleri için onlarýn rýzalarý alýnmalý ve onlarla bu hususta görüþülmeli midir?                                      

Ebu Hureyre'den þöyle rivayet olunmuþtur: Resulullah (as) buyurdu ki, "dul kadýnlarý fikirlerini almak üzere kendilerine danýþmadan evlendirme­yiniz ve nikahlamayýnýz. Genç kýzlarý (bakireleri) de izinlerini almadan ev­lendirmeyiniz ve nikahlamayýnýz'". Þöyle denildi: "Ey Allah'ýn elçisi!Bakire­nin izni nasýl olur?". Resulullah (as), "bakire (genç kýz) kendisine soru so­rulduðunda susarsa onun izin vermesi budur" buyurdu.

Bu hadis muttefekuýý aleyhtir.

Ýbn-i Abbas'tan þöyle rivayet olunmuþtur: Resulullah (as) buyurdu ki, "dul kadýnýn kendi kararlarýný kendi kendine almasý, velisinin kendisi hak­kýnda kararlar vermesinden daha önceliklidir. Bakirenin evlendirme (ni­kahlama) iþlemi ise bizzat kendisinden izin alýnarak gerçekleþtirilir. Onun izni susmastdýr". Zira evlilik konusunda bir genç (bakire) kýza sorular sorul­duðunda utangaçlýðý galip geleceðinden yalnýzca susmakla yetinir.

Bir baþka rivayette de, "bakireden evlendirme izni bizzat babasý tara­fýndan kendisine sorularak alýnýr, onun izin vermesi ve kabul etmesi susma-sidir" diye geçmektedir.

Bu hadisi Ýmam Müslim Sahih'inde rivayet etmiþtir.

Hz. Aiþe'den de þöyle rivayet olunmuþtur: Resulullah'a (as), "ailesi bir genç kýzý (bakireyi) evlendirdiði zaman onun iznini alýr mý? Ona danýþýr mý?" diye sordum. Bana dedi ki,  "evet, ailesi ona danýþýr onunla istiþare eder". Ben, "bakire genç kýz utanýr, sýkýhr. Bu durumda ne yapýlmasý gere­kir?" dedim. Resulullah (as), "onun izin vermesi ve evet demesi -olumlu ola­rak- susmasýdýr" diye cevapladý.

Hazzam'ýn kýzý Hansa'dan rivayet olunduðuna göre, babasý Hansa'yý di­retmesine raðmen istemediði biriyle evlendirmiþ. Hansa hemen Resulullah'a (as) gelerek durumu bildirmiþ. Resulullah da (as) bu nikâhý geçersiz saymýþ ve reddetmiþ.

Bu hadisi Ýmam Buharý rivayet etmiþtir.

Þeyhülislâm Ýbn-i Teymiye bu hususta þunlarý söylemiþtir: "Kadýný ken­disinden izin almadýkça biç kimsenin evlendirmemesi ve nikahlamamasý ge­rekir. Nitekim Resulullah (as), 'bakire (genç kýzlar) evlendirilirken eðer istemezlerse yaþlarýnýn küçük veya ortada bazý özel durumlarýn ol­masý dýþýnda zorlanamazlar' demiþtir", (îbn-i Teymiye el-Fetâvâ el-Küb-râ). Eðer evlenmemekte diretirse izinleri alýnmaksýzýn da evlendirilebilirler. E-ðer evlendirilmek istenen, buluða ermiþ bir eriþkin dul kadýn ise izni alýn­maksýzýn evlendirilenlez. Bu hususta ne babasýnýn ne de bir baþkasýnýn yetki­si yoktur. Bu hususta Müslümanlar hem fikirdirler. [361]

 
Adaletli Olunuz, Zira Adalet Allah Korkusuna En Uygun Olandýr
 

Bir adamýn birden.çok karýsý varsa onlar arasýnda adaleti gözetmesi ve onlarýn hepsine adil davranmasý birden çok kadýnla evlenmenin en önemli koþullarýndan biridir. Adaleti bizzat Ýslam emretmiþtir. Nitekim Allah Azze, "adaletli olunuz, zira adalet Allah korkusuna, takvaya en yakýn olan­dýr" buyurarak adaletin önemini vurgulamýþtýr. Çok hanýmla evlilikte eþler a-rasýnda adaletin saðlanmasý ilkesinden ve kavramýndan uzaklaþmak, adaleti kaldýrýp bir kenara atmak kan-koca arasýndaki iliþkilerin bozulmasýna, aile baðlarýnýn kopmasýna ve aile içinde fýrtýnalarýn kopmasýna sebep olur. Aile i-çerisinde tüm hýzýyla devam eden bu yorucu, býktýrýcý ve kan-koca arasýna pek çok problem sokan bela, kötülüklerini olanca hýzýyla yaðdýrýr. Peki Re-suluîlah'm (as) bu hususta belirttiði bir görüþü ya da uygulamasý var mýdýr?

Çok hanýmla evlenen bir kocanýn ilk görevi eþler arasýnda adaleti saðla­masýdýr. Bu hususta Ýslam alimleri fikir birliði içerisindedirler. Dört Sünen ki-tatýýnda yeralan ve Ebu Hureyre'den rivayet olunan bir hadiste Resulullah (as) þöyle buyurmuþtur: "Ýki hanýmla evlenmiþ olup da onlardan birini ih­mal edip tamamen diðerinin peþine takýlmýþ olan kimse kýyamet gününde a-vurdunun bir tarafý eðik olarak gelir". Ýki hanýmý olan bir kimse eþlerinden birinin yanýnda ne kadar kalýyorsa diðerinin yanýnda da o kadar kalmalýdýr. Mesela bir hanýmýnýn yanýnda bir veya iki ya da üç gece geçirmiþse diðerinin yanýnda da ayný geceleri geçirmek zorundadýr. Gecelerin, daðýtýmýnda hiçbir zaman adaletsizlik olmamalýdýr. Ama eþlerinden birini daha çok seviyor, o-nunla cinsel iliþkide daha çok zevk alýyorsa bu hususta ona bir günah yok­tur. Bu hususta Allah Azze, "üzerinde titizlikle dursantz dahi kadýnlarýnýz arasýnda adaleti saðlayamazsýnýz" (Nisa 129) buyurarak erkeklerin eþleri arasýndaki adaletsizliðin cinsel Ýliþki ve sevgide ortaya çýkacaðýný vur­gulamaktadýr.

Dört Sünen'de (Tirmizî, Ýbn-i Mace, Nesaî ve Ebu Davud) yeralan ve Hz. Aiþe'den rivayet olunan bir hadiste Hz. Aiþe þöyle diyor: Resulullah -ge­celerini ve baþka þeyleri- hanýmlarý arasýnda paylaþtýrdýktan sonra onlara, "iþ­te bu benim sahip oduklanmý sizin aranýzdapaylaþtýrmamdýr. Ama anýk o-nun, yani kalbimin sahip olup da benim elimde olmayan þeylerde de beni kýnamayýnýz" derdi.

Geçim araçlarýnda ve giyim kuþamda adalet Resulullah'ýn (as) bir sünne­tidir. Kiþi birden çok hanýmla evlenmiþse bu hususta da Resulullah'ý (as) ör­nek alarak eþleri arasýnda adaleti gözetmelidir. Resuluilah (as) insanlarýn na­faka vasýtalarýnýn paylaþtýrýlmasýndaki çekiþmelerine raðmen eþleri arasýnda onlarýn geçimlerini temin etmekte de adil davranýyordu. Acaba Resulullah'ýn (as) böyle davranmasý kendisi için gerekli bir görev mis yoksa yapýlýp yapýl­mamasý hususunda herhangi bir hüküm bulunmayan müstahap iþlerden midi?

Ýnsanlar eþler arasýnda geçim vasýtalarýnýn adilce daðýtýmýnýn vacipliði (gerekliliði) veya müstahaphðý hususunda tartýþtýlar. Eþler arasýndaki geçim a-raçlarýnýn paylaþtýrýlmasýndaki adaletin vacip olduðunu söyleyenler bu adale­tin kitap ve sünnete uygunluðunun müstahaplýktan daha güçlü ve daha ya­kýn olduðunu savunuyorlar. Ama kadýn erkeðin nikâhý altýnda bulunduðu sü­rece bu adalet emredilmiþ bir husus mudur? Ýki hanýmý olan bir erkek haným­larýnýn herhangi birinden uzaklaþmak isterse, boþamak istediði hanýmýyla kendi evinde kalmasý hususunda anlaþmýþlarsa diðer eþiyle boþamak istediði eþi arasýnda herhangi bir eþitliðin olmamasý caizdir. Zira boþanacak olan ha­ným olacaklara razýdýr. Nitekim Allah Azze, "eðer kadýn, kocasýnýn þirret­liðinden (dikbaþltlýðýndan) ya da kendisinden yüz çevirmesinden korkarsa kocasýyla aralarýnda anlaþmalarý gerekir. Antlaþma en ha-yýrtýþýdýr" buyurmuþtur. (Nisa 128) [362]

 
Resulullah (As) Neden Ve Nasýl Kýzmýþtýr?
 

Resulullah (as) birden çok hanýmla evlendiðinde yukarýdaki ayet-i keri­me indirildi. Ne var ki, damadý Ali b. Talib Allah Azze'nin verdiði bu ruhsatý kullanmak ve kýzý Fatýma'nýn üzerine ikinci bir eþ olarak Ebu Cehil'in kýzýyla evlenmek isteyince Resulullah (as) son derecede öfkelenmiþti. Acaba bu kýz­gýnlýðýnýn nedeni ne idi?

Buharî, Ebu Davud ve el-Vadýha'da þöyte geçmektedir: Ali b. Ebu Talib, Ebu Cehil b. HÝþam'm kýzýyla evlenmek istediðinde Haþim b. Muðire oðullarý bu hususta gidip Resulullah'tan (as) izin istediler. Resulullah (as) onlara izin vermedi ve hemen ardýndan kýzgýn bir þekilde minbere çýktý. Ýnsanlar hemen toplandýlar. Resulullah (as) Allah'a hamd edip O'nu güzel niteliklerle övdükten sonra þöyle dedi: "Þimdi, Haþini b. Mugire oðullarý kendi kýzlartný Ali b. Ebu Talihle evlendirmek istiyorlar. Ben buna izin vermiyorum. Ali h. Ebi Ta-lib eðer evlenmek istiyorsa Önce benim kýzýmý boþastn sonra onlarýn kýzlarýy­la evlensin. Bu evliliðe ancak böyle izin veririm. Kýzým benim birparçamdýr. Onu üzen þey beni de üzer. Ona eziyet veren þey bana da eziyet verir. Allah'ýn elçisinin kýzýyla Allah düþmanýnýn kýzý -hir nikâh altýnda- hiramya gelmeyecektir. Ben Fattma'nýn dininde fitneye düþmesinden korkuyorum, yoksa ne bir helali haram ne de hir haramý helal yapmýyorum, Ne var ki, Al­lah elçisinin kýzýyla Allah düþmanýnýn kýzý ebediyyen -bir çatý altýnda- bir yerde biraraya gelmeyecektir".

Ýbn-is Habib þöyle dedi: "Bu hadisteki koþullarý bu hususta birer kanýt olarak ele almak Ýsteyen olursa bilmelidir ki bunlar birer kanýt deðildir. Zira bu hadisteki koþullar yalnýzca Allah 'in elçisine has bir durumdur".[363]

 
Kadýnýn Geçimi Kocaya Aittir, Ýsterse Karýsýndan Uzaklarda Olsun
 

Eðer koca karýsýndan uzakta bulunuyorsa kadýnýn geçimi yine kocasýna rný aittir? Ya da koca son derecede eii sýký ve cimri birisi ise kadýnýn nafakasý yine ona mý aittir?

Buharý ve Müslim'de yeralan ve Hz. Aiþe'den rivayet olunan bir hadiste þöyle denilmektedir: "Utbe'nin kýzý Hind Resulullah'a (as) gelerek þunlarý söyledi: "Ebu Su/yan (yani kocasý) eli çok sýký bir kimse (bir baþka haberde ise "cimri biri")- Bana ve çocuðuma yetecek kadar nafaka vermiyor. Ancak geçimimize yetecek kadarýný onun görmez ve bilmez tarafýndan almam ha­riç". ResuluÝlah (as), "sizin geçiminize yetecek olaný, hem aklen hem de di­nen hoþ olan hir tarzda al"'buyurdu.                                               

Bu hadiste karýsýndan uzaklarda olan koca hakkýnda fýkhý bir hüküm vardýr. Bu hususta Ýmam Buharý, "el-Kadâ Ale'l Gâib" adý atýnda bazý açýkla­malarda bulunmuþ; hakimin, suçlama ve iftiralardan korkmuyorsa kendi Ü-miyle insanlarýn problemlerini çözümlemesi demek olan "Re'yun Li'l Kâdî" konusuna da açýklýk getirmiþtir. Bu durum artýk bilinen bir þey olmuþtur . în-san kendisinin hakkýný gaspeden ve malýyla üstünlük saðlayan birinden ken­di hakkýna düþen miktarý habersizce alabilir. Bu bakýmdan Ýmam Malikin ar­kadaþlarý arasýnda ihtilaf söz konusudur. Ei-Vadýha'da þöyle geçmektedir: 14-li b. Ebi Talih ve hanýmý Fatýma karþýlýklý hizmetlerden þikayetlenerek Resu-lullah'ýn (as) yanýna geldiler. Resulullah (as) evin içindeki iþlerle kýzý Fatt-ma'nýn ve evin dýþ hizmetleriyle de kocasý Ali'nin uðraþmasý gerektiði hük­münü verdi".

Ýbn-i Hubeyb þöyle dedi: "Evdeki iþler, hamur yoðurmak, ekmek vs. yap­mak, yemek piþirmek, yatak yapmak, evi temizlemek ve eve su temin etmek gibi þeylerdir".

Buharý, Müslim ve Nesaî þöyle söylemiþlerdir: Fatýma babasýnýn yanýna gelerek, deðirmenden -tahýl olarak- eline geçenlerden ve un olarak eve gelenden þikayetlendi. Aiþe de kendisini ilgilendiren bir hususu anlattý. Ali gel­diðinde Aiþe durumlarý O'na da anlattý. Ali de þöyle dedi: Resulullah (as) bi­ze geldi birlikte oturduk. Kalkmak istediðimizde Resulullah (as) bize, "yeri­nize oturun" dedi. Yanýmýza gelerek aramýza oturdu. Öyle ki, iki ayaðýnýn soðukluðunu karnýmýn üzerinde hissediyordum. Sonra þöyle dedi: "Þu iste­diklerinizden daha hayýrlý bir þey göstereyim mi? Yerlerinize geçip yataðýný­za girdiðinizde otuzüç kere suhhanellah, otuzüç kez elhamdu lillah, otuz-dört kez de Allahu ekber deyiniz. îþte bu sizin için bir hizmetçiden bile daha hayýrlýdýr". Ben de bu öðüdü artýk hiç terketmedim. Hz. Ali'nin Resulullah'm (as) bu öðüdünü Sýffin gecesi de tutup tutmadýðý sorulduðunda, "hayýr, Sýf- -fin gecesinde dahi terketmedim" dedi. [364]

 
Aniden Hamile Kalan Bir Kadýnýn Evlendirilmesi
 

Adamýn biri bir kadýnla cinsel iliþkide bulunmuþ ve kadýnýn þer'î bekle­me süresi içerisinde hamile olduðu anlaþýlmýþtý. Ýslam alimleri bu kadýnýn hakkýnda þöyle dediler: Bir kimsenin ektiði ekini (çocuðu) bir baþkasýnýn su-lamamasý için bu kadýn evlendirilemez..

Bu hususta doðru olan nedir?

Burada; bir kadýnla evlenip onun hamile olduðunu öðrenen kiþi, bu ka­dýnýn tüm geçimi (nafaka-i mutlak), Ýddet (bekleme) süresi ve yerleþimi gibi hususlar olarak göze çarpar.

Muvatta, Buharý, Müslim ve Nesaî'de Fatýma bint-ÝKays'tan rivayet olu­nan bir haberde Fatýma þöyle dedi: "Ebu Ömer b. Hafs beni kesinlikle boþa-di". Müslim'de ve Nesaî'de þöyle aktarýlýyor: iki talakla boþadý, yalnýzca bir talak kaldý, ama kendisi Þam'a gitti ve kendisine bir miktar arpa ile vekilini gönderince kadtn kýzdý. Bunun üzerine adam þöyle dedi: "Allah'ayemin ol­sun ki, sana herhangi bir þey vermek zorunda deðilim". Nesaî'de þöyle deni­yor: Kocasý kadýna Haris b. HÝþam b. Ebi Rabia'yý bir miktar nafakayla gön­derdi. Kadýn onun bu hareketine kýzdý. Adam da, "Allah'a yemin olsun ki, hamile olduðun için vermek istediðim dýþýnda sana nafaka olarak hiçbir þey borçlu deðilim. Üstelik bana ait olan hir konutta da yalnýzca henim iznimle kalabilirsin" dedi. Müslim de ise þöyle geçmektedir: "Adam karýsýna 5 sa' (14,600 gr.) arpa ve hurma gönderdi. Kadýn Resulullah'a (as) gelerek duru­mu anlattý. Resulullah (as), "senin nafaka hakkýn yoktur" buyurdu.

Müslim'de geçen bir haberde þunlarý okuyoruz: Fatýma bint-i Kays ken­disini boþayan kocasýný ikamet ve nafaka hususunda Resulullah'a (as) þikayet etti: "O bana ne kalacak bir yer verdi ne de nafaka" dedi. Nesaî'de ise bu haber þöyle geçiyor: Kadýnýn þikayetinden sonra Resulullah (as) o kadýna bir tek evde tek baþýna veya bir ortakla birlikte iddet süresini tamamlamasýný emretti. Sonra þöyle buyurdu: "Bu kadýný ashabým dýþlamaz, bilakis arala­rýnda barýndýrýrlar". Kadýna hitaben, "iddet süreni Abdullah Ýbn-i Ümmü Mektum'un yanýnda tamamla. Zira o kör bir kimsedir. Onun yanýnda elbiseni çýkarabilirsin. Doðumundan sonra bana mutlaka bildir" dedi. Kadýn doðum yapýnca Resulullah'a (as), Muaviye b. Ebi Süfyan'ý ve Ebu Cehm Hýtâ-bî'yý onlardan biriyle evlenmek amacýyla hatýrlattý.

Muvatta'da sahabe arasýnda Ebu Cehm b. Hiþam denen birinin bulun­madýðý, bunun bir hata olduðu ve bu kiþinin Ebu Cehm b. Sahr b. Adî Kura-þîy olduðu ve kendisine Ebu Cehm Huzeyfe b. Ganim denildiði kaydý vardýr. Bu haberde ResuluIIah (as), "(kadýna hitaben) Ebu Cehm ile mi evlenmek is­tiyorsun? Onun bir yerleþik düzeni yoktur, Muaviye ise yoksuldur, malt mül­kü yoktur. Gel seni Üsame b. Zeyd'le evlendirelim " buyurdu. Kadýn bunu pek hoþ karþýlamadý. ResuluIIah (as),. "Üsame île evlen" diye yineledi. Daha sonra Üsarne'yle nikahlandý. Bu evlilikte Allah Azze onlara iyilik verdi ve kadýn ra­hata kavuþtu. [365]

 
Kadýnýn Kocasý Üzerindeki Hakký
 

Kadýnýn kocasý üzerindeki hakkýnýn ne olduðu sorulduðunda ResuluIIah (as) þöyle buyurdu: "Kendisi yediði zaman ona da yedirmesi, giyindiðinde onu da giydirmesi, bunu yüzüne vurmamasý (baþýna kakmamasý), onu kö­tülememesi, ayýplarýný yüzüne vurmamasý ve evin içi hariç kadýnýn sýrlarýný açýða çýkarmamasý kadýnýn erkeði üzerindeki haklarýdýr".

Bu hadisi Ýmam Ahmed ve Sünen kitabý sahipleri rivayet etmiþlerdir. [366]

 
Yalnýzca Kocasýnýn Ýzniyle
 

Ansabe b. Said tarikiyle Beni Ümeyye'nin azatlýsý Hammad'dan, O'nun Velid'in azatlýsý Cenah'tan, O'nun da Vasile'den rivayetîyle þöyle gelmiþtir: ResuluIIah (as) þöyle buyurdu: "Kadýn kocasýnýn malýndan -onun- izni ol­maksýzýn hiçbir þeyi -helal olarak- alamaz (yani izinsiz alacaðý berþey ha­ramdýr)".                                                         

Bu hadisi imam Süyûti el-Mu'cemu'i Kebir'de Taberant'ye isnad etmiþtir. Ýmam Ahmed bu hadise kitabýnda yer vermiþ ve Tahavî de hadisi rivayet et­miþtir. [367]

 
Müslüman Kardeþinin Evlenme Teklifi Üzerine Bir Diðer Müslümanýn Evlenme Teklif Etmesi Helal Deðildir
 

Bir Müslümanýn yaptýðý evlenme teklifinin üzerine bir diðer Müsiümanýn evlenme teklifi götürmesi helal midir?

Bu sorunun cevabý Resuîullah'tan (as) rivayet olunan sahih bir hadiste bulunmaktadýr. ResuluIIah (as) buyurdu ki, "bir müslümanýn evlenme teklifi daha sonuçlanmadan hemen onun üzerine bir baþka Müslüman evlenme teklifi yapamaz ve Müslüman kardeþinin Ýstediðinin peþinden de gidemez". Bu nedenle dört mezhebin imamlarý bu hususun haramlýðý konusunda hem­fikir olduklarýný ifade ettiler. Bu, onlarýn fikirlerini içeren metinlerde rivayet

olunmuþtur. Ne var ki bu alimler bir Müslümanýn istediðine Ýkincisi gidip ta­lip olacak olursa ikincisinin bu þanlar altýnda yapacaðý nikâh akdinin geçerli olup olmadýðý üzerinde ihtilaf etmiþlerdir. Burada iki görüþ vardýr: Ýkincisinin yapacaðý nikâh geçersizdir, sahih deðildir. Malik ve Ahmed bu görüþtedirler. Nakledilen ikinci rivayette de bunun sahih olduðu savunulmaktadýr. Nitekim îmam Ebu Hanife ve Þafiî ise bu görüþtedirler. Bir baþka rivayette de Ýmam Ahmed'Ýn bu akde "sahih" dediði görülmektedir. Birinin kýzýný istemek de­mek eðer cevap olumlu ise bir dereceye kadar bu bir akd (sözleþme) sayýlýr. Bundan dolayý ilk teklif bir akid olup mahremiyete sahiptir, yani o bir nikâh­týr, bir evliliktir. Bu antlaþmayý kabul etmeyenler: "Birinci teklif ikinci teklifin yapýlmasýný haram kýlmýþtýr" diyorlar. Ýslam alimleri, birinci teklifin üzerine i-kinci teklifi sunanlarýn Allah ve Resulüne asi olduklarý konusunda ittifak ha­lindedirler. Bu hususta ihtilaf edenler bu alimlerin bazý arkadaþlarýdýr. Bir þe­yin günah olduðunu bile bile onda ýsrar etmek insanýn dinine, adaletine ve Müslümanlarla olan velayetine zararlar açar, onlarý bozar. [368]

 
Evliliðin Sorumluluklarýný Yüklenebilecek Olan Evlensin
 

Evliliðin sorumluluklarýný yüklenemeyecek olanlar oruç tutsunlar. Bura­da sözkonusu edilen hikmet nedir?

Resuîullah'tan (as) rivayet olunan þu hadiste bunun cevabýný bulabiliriz: ResuluIIah (as) buyurdu ki, "ey gençler sizden evliliðin sorumluluklarýna güç yetirebilenleriniz evlensin. Zira evlilik gözleri harama karþý koruduðu gibi cinsiyet organlarýný da -harama karþý- korur. Sizden evlenmenin sorumlu­luklarýna güç yeliremeyenler oruç tutsunlar. Oruç onlar için bir koruyucu­dur".

Nikahýn sorumluluklarýna güç yetirebilmek demek geçim vasýtalarýna güç yetirmek demektir. Yoksa cinsel iliþkiye güç yetirebilmek deðildir. Zira hadis cinsel iliþkide zaten güçlü olan kimselere hitab etmektedir. Bundan do­layý oruç onun koruyucusu olsun diye evliliðe gücü yetmeyenlerin oruç tut­malarýný emretmektedir.

Acaba malý olmayýp da evlenmek isteyen kimse borçlanarak evlenmeyi arzu edebilir mi? Bu hususta görüþ ayrýlýklarý vardýr. Bunlardan Ýmam Ahmed ve arkadaþlarýný sayabiliriz. Allah Azze, "evlenmeye güç yetiremeyenler Allah onlarý fazlýndan zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar" buyurmakta­dýr (Nur 33) ■ Salih erkekler (insanlar) kendilerinin üzerinde bulunan ve yeri­ne getirmek zorunda olduklarý gerek Allah'ýn gerekse insanlarýn haklarýný gö­zetirler. [369]

 
Zina Eden Köleler
 

Efendisinin izin vermediði kölenin evliliði geçersiz midir? Eðer bir köle efendisinin izni omaksýzýn evlenmiþse bu evliliði geçerli deðildir. Bu hususta Müslümanlarýn fikir birliði sözkonusudur. Sünen kitaplarmda Resulullah'tan (as) þöyle rivayet olunmuþtur: Resulullah (as) buyurdu ki, "efendisinin izni olmadan evlenen köleler zina etmiþ demektir". Sözleþ­meli kölenin de efendisi evlenmeyi uygun görmüþse evliliði geçerlidir. Ebu Hanife, Malik ve Ahmed bir rivayette bu görüþü paylaþmaktadýrlar. Bir baþka rivayette de tmâm Þafiî ve Ahmed'e göre böyle bir evlilik geçersizdir. Eðer köle evlenmek isterse, efendisi, Allah Azze'nin þu hükmünü uygular: "Ýçi­nizden bekarlar, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanlarla evleniniz (veya onlarý evlendiriniz) eðer onlar yoksul iseler Allah on­larý fazlýndan zengin eder" (Nur 32) [370]

 
Azl (Erkeðin Orgazm Anýnda Dýþarýya Boþalmasý)
 

Resulullah'a (as) azilden bahsedildiðinde, "ne? Yoksa yapýyor musu­nuz?&quo

Ynt: Evlilik By: hafýz_32 Date: 14 Ekim 2010, 11:44:20
diye sordu. Bu sözünü üç kez yineledi. Sonra da, "kýyamet gününe kadar yaþayacak olan hiçbir canlý yoktur ki varlýðým sürdürmesin (yaþaya­cak olan mutlaka yaþayacaktýr)" dedi.

Bu hadis muttefekun aleyhtir.

Müslim'de rivayet olunan bir hadiste ise, "bunu (azli) yapmayýnýz. Al­lah Azze'nin var olmasýný istediði canlý kýyamete kadar var olacaktýr" buyur­duðu nakledilmektedir.

Resulullah'a (as) azlin durumu sorulduðunda þöyle dedi: "Erkeklik suyu­nun her parçasýndan çocuk olmaz. Ama Allah Azze bir þeyi yaratmak isterse onun önüne hiçbir þey geçemez". Bir baþkasý þöyle sordu: "Benim bir cari­yem var hamile kalmasýný istemediðim için cinsel birleþmede azil yapýyorum. Bende herhangi bir erkeðin istediklerini istiyorum. Ama Yahudilerin 'meniyi cinsel birleþme anýnda dýþarý boþaltmak kýz çocuklarýný diri diri topraða gömmenin bir türüdür' dediklerini iþittim". Resulullah (as), "Yahudiler ya­lan söylemiþler; eðer Allah dýþarý akýtýlan meniden yaratmak isteseydi sen hiçbir þey yapamazdýn" buyurdu.

Bu hadisi Ebu Davud ve Ahmed rivayet etmiþlerdir.

Bir baþkasý da Resulullah'a (as) þöyle dedi: "Benim bir cariyem var cin­sel iliþkimizde azl yapýyorum, bu hususta durum nedir?". Resulullah (as), "senin yaptýðýn bu iþlem herhangi bir þeyi önleyecek deðildir. Eðer Allah bir þeyi dilerse o olur" buyurdu. Bir adam, "size anlattýðým bir cariyem vardý ya, hani hamile kalmasýný istemediðim, iþte o hamile kaldý" deyince Resulullah (as), "ben Allah 'in kulu ve elçisiyim" buyurdu.

Hadisi Müslim rivayet etmiþtir.

Yine bu husustan olarak bir adam,, "benim bir cariyem var, o bizim hizmetçimiz ve sucumuzdur. Onunla cinsel iliþkiye giriyorum, ama hamile kalmasýný istemiyorum" dedi. Resulullah (as), "eðer istiyorsan cinsel birleþme anýnda azil yap (meniyi dýþarý boþalt). Ama yazýlan baþa gelir" buyurdu. A-dam bir müddet sonra tekrar geldi ve "cariyem var ya, o hamile kaldý" dedi. Resulullah (as), "ben ona yazýlanýn mutlaka olacaðýný sana söylemiþtim " de­di.

Gerçekten pratik yaþantýmýzda uzun uzadýya yaptýðýmýz deneyimlerimiz­le tanýk oluyor hayret ediyoruz. Kendi akýllarýnca aile planlamasý yapanlar hanýmlarýna doðum kontrol haplarý ve önleyici spiraller kullandýrmalarýna raðmen ikiz doðumlarýn artýþý gündeme gelmiþ ve bu konuda kafalarda soru iþareti oluþmuþtur. Mesela bu sýralar kadýnlara spiraller takmalarýna raðmen gebeliklerin artmasý ve doðum kontrol haplarýnýn kullanýmlarý yanýnda ikiz doðum oranlarýndaki artýþlar gündeme gelmektedir.

Bir baþka adam yine azlin durumunu sordu. Resulullah (as), "eðer er­keklik suyundan Çocuk olacaksa sen onu kayalarýn üzerine dökerek helak etmek istesen de Allah o sudan çocuðu çýkaracaktýr. Nefisleri yaratan Allah-týr" buyurdu.

Hadisi Ýmam Ahmed rivayet etmiþtir.

Bir baþka adam da, "ben hanýmýmla cinsel iliþkide bulunurken azl ya­pýyorum" dedi. Resulullah (as), "yapma" dedi. Adam, "ama ben hanýmým hamile olduðu için çocuða acýyorum" dedi. Resulullah (as), "eðer hamile ha­nýmla cinsel iliþki çocuða zarar verseydi Ýranlýlar ve Rumlar zarar görürler­di" buyurdu. Bir baþka rivayette, "eðer bu zararlý olsaydý -ki zararlý deðildir-bundan Ýranlýlar ve Rumlar zarar görmüþ olurlardý" ifadesi yer almaktadýr.

Bu hadisi Müslim rivayet etmiþtir. [371]


[341] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:185-186.

[342] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:186.

[343] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:186-187.

[344] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:187.

[345] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:188.

[346] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:188.

[347] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:188.

[348] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:188-189.

[349] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:189.

[350] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:189-190.

[351] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:190-191.

[352] Dr Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:191-192.

[353] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:192-193.

[354] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:193.

[355] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:193-194.

[356] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:194-195.

[357] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:195.

[358] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:195-196.

[359] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:196-198.

[360] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:198-199.

[361] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:199-200.

[362] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:200-201.

[363] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:201-202.

[364] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:202-203.

[365] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:203-204.

[366] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:204.

[367] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:204.

[368] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:204-205.

[369] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:205.

[370] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:205-206.

[371] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:206-207.

Ynt: Evlilik By: HALACAHAN Date: 15 Ekim 2016, 17:19:01
Selamun aleykum ..Evli olanlarinda  bekar olanlarinda okumasý gereken hassas bir paylaþým olmuþ..Rabbim herkesin insaallah gönlüne göre her seyin en iyisini nasip eylesin
Ynt: Evlilik By: ceren Date: 15 Ekim 2016, 21:29:46
Aleykumselam.Rabbim bizleri onun yolunda giden ve onun emrine uyup helal dairede evlenip onun rhametine kavusan kullardan olalim inþallah...

radyobeyan