Emzirme By: hafýz_32 Date: 13 Ekim 2010, 22:33:55
EMZÝRME
Ne Bir Ne De Ýki Kez Emzirme Nikahý Haram Kýlmaz Bir bedevî, Resulullah'a (as) þöyle sordu: "Benim bir hanýmým vardý, daha sonra ikinci bir hantmla evlendim. Ben sanýyorum ki ilk hanýmým i-kinci hanýmýmý bir veya iki kez emzirmiþ, þimdi ne yapacaðým?". Resuhýllah (as), "birya da iki kez emzirme nikâhý haram kurnaz" buyurdu.
Bu hadisi Ýmam Müslim rivayet etmiþtir.
Sehle bint-i Süheyl Resulullah'a (as) þöyle sordu: "Salim, (oðlundan bahsediyor) diðer erkekler gibi hem buluða erdi, hem de olaylan kavrayacak kadar akýllandý. Ama hâlâ odamýza giriyor. Ben kocam Ebu Huzeyfe'nin bu durumdan hoþlanmadýðýný ve iyi þeyler düþünmediðini zannediyorum". Re-sulullah (as), "öyleyse Salim'i emzir de artýk Ebu Huzeyfe onun varlýðýndan boþ olmayan þeyler düþünmesin. Zira emzirmen senin nikahýný O'na haram kýlacaktýr" buyurdu. Kadýn evine gitti bir süre sonra döndü ve "Salim'i em-zirdim. Böylece Ebu Huzeyfe'nin aklýna gelen kuþkular da gitti" dedi.
Bu hadisi imam Müslim rivayet etmiþtir. . .
Aralarýnda Hz. Aiþe'nin de bulunduðu seleftçn bazý alimler Resulullah'ýn (as) bu fetvasýna uymuþlardýr. îlim adamlarýnýn pek çoðu ise bu fikri benirh-sememiþlerdir. Onlar bu fetvanýn karþýsýna, çocuðun sütten kesilmesinden önce daha bebeklikte ve iki yýllýk emzirme döneminde iken yapýlan emzirmenin nikâhý haram kýlan emzirme olduðunu savunan hadisleri çýkarýyorlar. Bu hadiste bazý özellikler vardýr: Birincisi; bu husustaki hadislerin çokluðudur. Ama Salim'Ýn konu edildiði hadis tek basmadýr. Ýkincisi; Resulullah'ýn (as) Aiþe dýþýndaki hanýmlarýnýn çoðu daha bebeklikte iken emzirmenin nikahý haram kýldýðý fikrini benimsemiþlerdir. Üçüncüsü; en geniþ kapsamlý ve en tedbirli olan þýktýr. Dördüncüsü; yaþý büyük bir kimsenin bir kadýný em-mesiyle beslenme bakýmýndan hiçbir yarar elde edemez. Büyük yaþta emmek ne et oluþturur ne de kemiklere bir yarar saðlar. Bu tür emmeler "ba'dýyyet (bir parça olmak)" denen ve nikâhý haramlaþtýran faktörü oluþturmamaktadýr. Beþincisi; belki de bu yalnýzca Salim'e mahsus bir durumdur. Çünkü bu hadis, O'nun hikâyesi anlatýlýrken rastlamaktan baþka herhangi bir yerde geçmemektedir. Altýncýsý; Resulullah (as) Hz. Aiþe'nin odasýna girince O'nun yanýnda ayakta duran bir adam görünce bundan son derecede etkilendi ve kýzdý. Hz. Aiþe ona, "o benim süt kardeþimdir" dedi. Bunun üzerine Resulullah (as), "süt kardeþlerinin kimler olduðuna bak, emzirmek (emmek) dediðin bir yekûn tutmalýdýr" buyurdu.
Hadis muttefekun aleyhtir.
Müslim'in, bu hadisi naklederken kullandýðý lafýzlar ise Salim'in durumu anlatýlýrken bir baþka seyir takibetmektedir. Bu da Salim'in o anki durumu i-çin kaçýnýlmaz bir ihtiyaç olduðunu göstermektedir. Salim, Ebu Huzeyfe'nin evlat edinip büyüttüðü bir çocuk idi. Bu nedenle de Ebu Huzeyfe'nin hanýmýnýn odasýna girmeye hiçbir hakký yoktu. Burada ortaya çýkan ihtiyaçlar böyle nadir olan bir uygulamayý gündeme getirmiþtir. Bu hususta herhangi bir açýklama yapmak ve içtihadda bulunmak caiz deðildir. Belki de burada takibedilen yol ve yöntem en etkilisidir. Birçok alim de bu hadise meyletmiþlerdir. En iyisini bilen ALLAH'týr. [372]
0 Senin Amcandýr, Ona Ýzin Ver
Hz. Aiþe, Resulullah'a (as), "Ebu'l Kays'ýn kardeþi Emlec yantma gelmek için izin istedi. Onun karýsý beni emzirmiþti" dedi. Resulullah (as), "izin ver gelsin; zira o senin amcandýr" buyurdu.
Bu hadis muttefekun aleyhtir. [373]
Emzirmede Tanýk Olarak Ne Geçerlidir?
Resulullah'a (as), "emzirmede, 'bu filaný emmiþtir dolayýsýyla onun nikahý buna haramdýr' diyebilmek için tanýk olarak geçerli olan nedir?" diye sorulduðunda, Resulullah (as), "bir erkeðin veya bir kadýnýn tanýklýðý yeterlidir" buyurdu.
Hadisi Ahmed rivayet etmiþtir. [374]
Kýzkardeþimln Süt Kardeþi Bana Haram Olur
Resulullah (as), Hamza'nýn kýzýnýn kendisine nikâhlanmasý istendiðinde þöyle buyurdu: "O kýzýn nikâhý bana haramdýr. Zira o benim süt kardeþimin kýzýdýr. Neseb bakýmýndan (doðumla) haram olanlar sütle de haram o-hýrlar".
Bu hadisi imam Müslim rivayet etmiþtir.
Ukbe bin el-Haris, Resulullah'a (as), "bir kadýnla evlendim. Sonra annesi Sevda geldi ve 'ben ikinizi de emzirdim' dedi. Ama bu kadýn yalancýdýr. Ben de onun söylediklerinden ve kendisinden yüz çevirdim. J'na itibar etmedim" dedi. Resulullah (as), "sen nasýl o kadýnla evlenirsin. Baksana bu kadýn sizi emzirdiðini sanýyor. Onu kendinden uzak tut, hanýmýný boþa" dedi. \ -
Resulullah (as), Ukbe'nin evlendiði kadýnla nikahýný geçersiz saydý. Lk-be karýsýný boþadý, kadýn da bir baþkasýyla evlendi.
Bu hadisi Ýmam Müslim rivayet etmiþtir.
Darekutnî'de de lafýz olarak "o kadýndan uzaklaþ, onu boþa; ondan sana hayýr yoktur" ibaresi geçmektedir. [375]
Beni Emziren Kadýnýn Hakkýný Nasýl Öderim?
Bir adam Resulullah'a (as), "beni emzirenin üzerimde olan hakkýný nasýl öderim?" diye sorduðunda, Resulullah (as), "iyi bir köleyi veya kölenin cinasýný ona vermendir''buyurdu. .
Hadisi imam Tirmizî rivayet etmiþtir. [376]
Peruk Yapan Ve Kullanan
Resulullah'a (as), "bir kadýn evlendi, hastalandý ve saçlarý döküldü. O-na peruk yapýp takmak istediler" diye anlatýldý. Resulullah (as), "ALLAH peruk takmak isteyene de takana da la'net etmiþtir" buyurdu.
Hadis muttefekun aleyhtir. [377]
BOÞANMA, ZIHAR ve LANETLEÞME
Yerleþim (Konut) Ve Nafaka Hususunda Kocasýný Dava Eden Kadýn Kocasý, Fatýma bint-i Kays'ý geri dönüþü olmayacak þekilde boþamýþtý. Kadýn, kocasýyla konut ve nafaka hususunda anlaþmazlýða düþünce Resulul-lah'a (as) geldiler. Fatýma bint-i Kays, "kocam bana ne konut temin etti ne de nafaka verdi" dedi. Sünnet kitaplarýnda þöyle geçer: Resulullah (as), "ey Kays ailesinin kýzý! Kocanýn konut temin edip nafaka vermesi yalnýzca ric'î talak (dönüþü olabilecek boþama) Ýçin geçerlidir. Senin durumunda olanlar için deðil" buyurdu.
Bu hadisi Ýmam Ahmed rivayet etmiþtir.
Bir baþka hadise göre ise, kocanýn vermesi gereken konut ve nafaka yalnýzca ric'î talakla, yani eþine dönebilmesi mümkün olan bir boþamayla boþanan kadýnýn hakkýdýr. Eðer boþama kesin ise kadýnýn konut ve nafaka hakký yoktur..
Sabi, Fatýma bint-i Kays'tan rivayet ederek þöyle dedi: Resulullah (as), "üç talakla boþanmýþ olan kadýnýn -erkeði üzerinde- ne konut ne de nafaka hakkt yoktur" buyurdu. [378] .
Bu.Müslimin rivayetidir.
Bu hususta aksi görüþü savunanlar da vardýr. Hadis alimleri her ne kadar bu hadisi delil olarak ileri sürmekteler-se de Ömer b. el-Hattab, Ömer b. Abdulaziz, Ebu Hanife, Süfyan es-Sevrî ve daha baþka þahýslar üç talakla kesin olarak boþanmýþ olan kadýnlarýn da nafaka ve konutta haklarýnýn bulunduðu fikrini benimsemiþlerdir. Birincilerin delilleri, ALLAH Azze'nin "çocukla rint doðuruncaya kadar onlarýn nafakalarým verin" ayetidir. Bu hükmün ric"î talakla boþanmýþ olan kadýnlar için geçerli olduðu, icma yoluyla belirlenmiþtir. Ýkincilerin delilleri de yine ALLAH Azze'nin "nerede yerleþmiþ-seniz onlarý da oraya yerleþtiriniz" emridir. Bunun yanýnda bir üçüncü görüþ de þudur: Hadi ve baþka kimseler, ALLAH Azze'nin "boþanmýþ kadýnlar için bir yararlandýrma -nafaka- vardýr" ayetini delil göstererek boþanmýþ kadýna konut verilmeksizin nafaka temin edileceðini savunuyorlar. Bu hususta pek çok görüþ vardýr. Bence ahkâm ayetlerinin tefsirlerine bakýlabilir.
Sahih-i Müslim'de geçen hadiste Ýse Fatýma bint-i Kays'ýn þöyle dediði aktarýlmaktadýr: "Kocam beni üç talakla boþadý. Resutullah da (as) bana nafaka da konut da temin edilmemesini kararlaþtýrdý".
Müslim'in bir baþka rivayetinde de þöyle geçmektedir: Ebu Amr, Ali b. Ebu Talib ile birlikte Yemen'e gitti ve karýsýna kendisini iki talakla boþadýðýna dair bir haber gönderdi. Kadýnýn son bir talak hakký kalmýþtý. Bu nedenle Ayyaþ b. Ebi Rebia ve Haris b. el-Hiþam karýsýna nafaka vermesi için Amr'a e-mir verdiler. Ebu Amr onlara, "ALLAH'a yemin ederim ki hamile deðilse onun nafaka hakký yoktur" dedi. Kadýn bundan dolayý Resuluîlah'a (as) gelerek ortadaki durumu anlattý. Resulullah (as), "hayýr nafaka yoktur" dedi. Taþýnmak için izin istedi. Resulullah (as) O'na izin verince, kadýn, "nereyegideyim ey ALLAH'ýn elçisi?" dedi. Resulullah (as), "îbn-i Ümmî Mektum'un yanýna" dedi. Bu adamýn iki gözü de kör idi. Onun yanýnda elbiselerini çýkarsa da görmezdi. Bu kadýnýn bekleme müddeti (4 ay 10 gün) sona erince Resulullah (as) O'nu Usame b. Zeyd'le nikahladý. Daha sonralarý Mervan b. Kubey-da Ýbn-i Zueyb kadýna haber göndererek Resulullah'm (as) bu hadisini sordu. Kadýn da olanlarý anlattý. Mervan, "bu hadisi bu kadýndan baþka hiç kimseden duymadýk, insanlarý kendilerine özgü iffetleri ile kabul ediyoruz" dedi. Mervan'ýn bu sözleri Fatýma'ya ulaþýnca, "sizinle benim aramda Kur'an-t Kerim hakemdir. ALLAH Azze þöyle buyurmuþtur; 'O (boþanmýþ) kadýnlarý bulunduklarý evlerinden çýkarmayýn kendileri de çýkmasýn-lar' (Talak 1) îþte bu ayet bu konuyu araþtýrmak isteyenlerin baþvuru kaynaðýdýr ve üç talakla boþanma gerçekleþtikten sonra ne anlatüabilir ki?" dedi. ■
ResuluIIah (as) kadýnlarýn giyim ve geçinmelerinin bilinen hak bir tarzda erkeklerin sorumluluðunda olduðunu belirlemiþ ve öylece fetva vermiþtir. Bu hadisi Ýmam Müslim rivayet etmiþtir. [379]
Cimri Koca
Süfyan'ýn karýsý Hind, Resuluîlah'a (as) þöyle sordu: "Ebu Süfyan çok cimri bir kimse. Bu yüzden bana ve çocuðuma yetecek kadar nafaka vermiyor. Yalnýzca O görmeden ondan aldýklarým hariç; bu durumda ne yapabi-
lirim?". Resulullah (as), "sana ve çocuðuna yetecek kadar nafakayý iyi bir yolla ve güzelce ondan al "buyurdu.
Hadis muttefekun aleyhtir.
Bu fetva bazý hususlarý kapsamýna alýr: Ýlki; kadýnýn nafakasý belirlenmiþ deðildir. Zamana ve zemine göre her iki tarafý da zora sokmaksýzýn takdir e-dilir. Ama buradaki takdir ne Resulullah'm ne sahabelerinin ne de tabiîn kesiminin zamanlarýnda bir karara baðlanmýþ deðildir, ikincisi; kadýnýn nafakasý çocuðun nafakasý gibidir. Her ikisi de gerek aklýn gerekse dinin kabul edeceði ma'ruf bir tarzda olacaktýr. Üçüncüsü; çocuklarýn nafakalarýný temin hususunda baba tek basýnadýr ve yalnýzca kendisi sorumludur. Dördüncüsü; baba veya koca vermesi gereken nafakayý vermezse gerek çocuklar ve gerekse kadýn bu nafakayý en iyi bir tarzda almak hakkýna sahiptir. Beþincisi; eðer kadýn kocasýndan nafakasýný yetecek miktarda almak gücüne sahip ise sýnýrlara tecavüz etmeye hakký yoktur. Altýncýsý; eðer ALLAH ve Resulü nafakayý ö-denmesi gerekli bir borç olarak kararlaþtýrmamýþsa bu hususta baþvurulacak yer örftür. Yedincisi; þikayetçi olan taraf diðer tarafýn kötülüklerini sayýp dökebilir: Bu hususta anlatýlanlar gýybet olmadýðý gibi ne söyleyeni ne de onu dinleyip tasdik edeni günaha Ýtmez. Sekizincisi; kesin oluþ nedeni bili'..iiði halde ödemesi gereken bir borcunu ödemeyen kimseden alacaklarý olanlar eðer güçleri yetiyorsa hak ettikleri bu þeyi alabilirler. Bu hususta örnek olarak Resulullah'm Hind'e verdiði fetvayý söyleyebiliriz. Resulullah (as) þöyle dedi: "Eve gelen bir misafirin gecelemesi her Müslüman üzerine bir borçtur. Onun ölümüyle bundan mahrum olsa da yine kendisinin ödemesi gereken bir borçtur ister öder isterse terkeder".
Bir baþka rivayette de þöyle geçmektedir: "Bir topluluða misafir olan kimsenin aðýrlanmasý o topluma aittir. Misafir kendisini aðýrlayacak olan toplumdan kimseyi bulamazsa, kendini aðýrlayacak kimseler olarak deðerlendirerek onlarý cezalandýrýr". Eðer hakkýn hak oluþunun sebebi açýk, bilinen birþey olmazsa yapýlmasý ya da yapýlmamasý durumunda herhangi bir ceza ya da ödül sözkonusu olamaz. Mesela Resulullah (as) þöyle demiþtir: "Emaneti sana güven veren -güvenebileceðin- kimseye ver, sana hainlik eden kimseye de hainlik etme".[380]
Boþamak, Yalnýzca Evlenip Cinsel Ýliþkide Bulunduktan Sonra Geçerlidir
Bir adam, Resuluîlah'a (as), "ben falan hanýmla evlendim, ama þimdi o-nu üç talakla boþadým" deyince Resulullah (as), "onunla evlen; zira boþanmak yalnýzca evlenip cinsel iliþkide bulunduktan sonra geçerlidir" buyurdu.
Resulullah'a (as), "falan hanýmla evlendiðim gün boþandým" diyen bir adamýn durumu sorulduðunda þöyle dedi: "Sahip olunmayan, yani cinsel i-liþkide bulunulmayan biri için boþamak yoktur".
Hadisi Darekutnî rivayet etmiþtir. [381]
Konfor Ýçinde Yaþayanlarýn Nimetlere Þükretmemeleri
Bir kadýn, Resulullah'a (as) konfor Ýçinde yaþadýklarý halde elde ettikleri nimetlere ve kendi durumlarýna þükretmeyenlerin durumlarýný sordu. Resu-lullah (as), "siz kadýnlardan biriniz ana-habasýnýn evinde kocastz olarak bayatýný sürdürürken ALLAH onu bir kocayla (evlilikte) rýzýklandýnr Çocuklara ve mala kavuþur. Buna raðmen yok yere kýzar, iste bu, nimetlere þükret-memektir". Bunun üzerine kadýn kocasýný kastederek, "ondan bir gün olsun hayýr görmedim " dedi.
Bu hadisi imam Ahmed rivayet etmiþtir. [382]
Kocam Beni Üç Talakla Boþadý
Bir kadýn, Resulullah'a (as), "kocam beni üç talakla, yani kesin olarak boþadý. Ben de bir baþkasýyla evlendim. Yanýma geldi, üzerinde elbise saçaðý (örgüsü) gibi bir bezden baþka bir þey yoktu. Benimle belli belirsiz bir kez dýþýnda cinsel iliþkide bulunmadý. Bu nedenle benden pek bir tat alamadý. Peki ben þimdi nikahlanmak üzere ilk kocama helal olur muyum?" diye sordu. ResuÝuîlah (as), "hayýr, sen bir baþkasýyla evlenip cinsel iliþkide bulanarak o-nun orgazmýný o da senin orgazmýný tadýncaya kadar ilk kocana helal olamazsýn " dedi.
Bu hadis muttefekun aleyhtir.
Yine bu cümleden olarak þunu da gösterelim: Resulullah'a (as) bir adamýn durumu soruldu. Bu adam, karýsýný üç talakla boþamýþtý. paha sonra karýsý bir baþkasýyla evlenmiþti. Adam evlendikten sonra kapýlarý kapatmýþ, perdeleri çekmiþti. Sonra cinsel iliþkide bulunmaksýzýn karýsýný boþamýþtý. Resu-lullah (as), "bu kadýn ikinci evlendiði kocasýyla cinsel iliþkide bulununcaya kadar ilk kocasýna helal olmaz" buyurdu.
Bu hadisi Nesaî rivayet etmiþtir. [383]
Bir Defada Üç Talakla Boþamak
Rukane b. Abdu Yezid, karýsýný bir defada üç talakla boþadý. Sonra da bu iþten son derece sýkýntý duyup üzüldü. ResuluUah (as) ona durumu sorarak, "karýný nasýl boþadýn?" dedi. Rukane, "üç talakla boþadým" dedi. Resu-lullah (as), "bir defada mý?" diye sordu., Rukane, "evet" dedi. ResuluUah (as), "senin yaptýðýn bir defada üç talak, yalnýzca bir talak (boþama)dýr. Eðer istiyorsan hanýmýna dönebilirsin"dedi. . .
Haberi rivayet eden dedi ki, "Rukane hanýmýna döndü". Ýbn-i Abbas, "talak yalnýzca kadýnýn her adet döneminin bitip temizlendiði zamanda bir kez olarak yapýlýr" diye nakletti.
Bu hadisi tmam Ahmed rivayet etmiþtir.
Hadisi rivayet eden þöyle diyor: Bize Said b. Ýbrahim anlattý, O'na babasý, O'na Mühammed b tshak, O'na Davud b. el-Hasiyn, O'na da Ýbn-i Abbas'ýn azatlýsý Ýkrime anlatmýþ. îmam Ahmed bu hadisin Ýsnadýnýn sahih olduðunu söylemiþ ve onu bir kanýt olarak sunmuþtur. TÝrmizî'nin tutumu da aynýdýr.
Abdurrezzak þöyle diyor: Bize Ýbh-i Cureyc, O'na da Resulullah'ýn (as) azatlýlarýndan olan Ben-i Rafî'den bazýlarýnýn Ýkrime'den, O'nun da îbn-i Ab-bas'tan dinlediði þekli ile rivayet etmiþtir. Ýbn-i Abbas diyor ki: Abdu Yezid, Ebu Rukane ve kýzkardeþi Ümmü Rukane ile birlik olup karýsýný boþarriýþ ve Müzeyne'den bir kadýnla nikahlanmýþtý. Kadýn Resulullah'a (as) geldi -baþýndan bir kýl çekip- "kocam benim þu kýl kadar olsun herhangi bir ihtiyacýmý görmüyor. Beni ondan ayýr" dedi ve Resulullah'ýn (as) himayesine girdi. ResuluUah (as) Rukane ve kýzkardeþine haber göndererek getirtti, sonra da arkadaþlarýna dönerek: "Falan kimsenin þöyle þöyle davranýþlarýnýn ve filan kimsenin böyle tutumunun Abdu Yezid'in tutumuna benzerliðini görüyor musunuz?" diye sorunca, ashab, "evet" dedi. Bu kez Resulullah (as) Abdu Yezid'e, "katýný boþa" dedi. O da boþadý. Resulullah (as), "þimdi ilk karýn o-lan Ümmü Rukane'ye ve kýz kardeþine dön" dedi. Abdu Yezid, "ben karýmý üç talakla boþadým ey ALLAH'ýn elçisi" dedi. Resulullah (as), "þimdi durumlarý öðrendin, artýk karýna dön" dedi ve "ey Peygamber!Kadýnlarýnýzý boþa yacaðýtnz zaman onlarý adetleri Ýçinde (temiz olduklarý zaman) bo-þayýn (Talakl)" ayetini okudu.
Ebu.Davud, "bize îbn-i Salih anlattý, O'na da Abdurrezzak rivayet etmiþ" dedi ve yukarýdaki hadisi tekrarladý.
Senet zincirindeki isimleri karýþtýrmasýndan korkulan îbn-i îshak'a ait bir baþka tarikle de þöyle rivayet olunmuþtur: Ýbn-i Ýshak, "falan bana anlattý benimse görüþüm þudur' diyor. Ýbn-i Abbas ise buradaki iki rivayetten birisi ile fetva veriyordu. Bu hususta O'ndan ve üç ayrý senede Hz. Ömer'den hadis rivayet olunmuþtur. Resulullah'ýn (as) ve Ebu Bekir'in dönemlerinde ve Hz. Ömer'in hilafeti baþlarýnda bir defada üç talak yalnýzca bir boþama sayýlýyordu. Daha sonraki dönemde sahabeler yine bunu biliyorlardý, ama güçleri yettiðince açýða vurmuyorlardý. Bu durum imkansýz gibi görünmekte ise de rivayet olunan haberler sahabenin bu hadisle amel ettiðini ve fetva verdiðini göstermektedir. Ebu Bekir'in yaþantýsý boyunca durum böyle idi. Nitekim bu fetvayý Resulullah (as) vermiþ sahabe bunu alýp uygulamýþ ve kimse de buna karþý çýkmamýþtý. Hz. Ömer, kendi döneminde insanlarýn, kendileri için bir ceza ve yükümlülük oluþturduðundan dolayý üç talakýn uygulanmasýna saldýrdýklarýný görünce bu hususta içtihad etmiþti. Amacý maslahat olarak telakki ettiði bir hususun helal oluþunu gündeme getirmekti. Yoksa Resulullah'ýn (as) verdiði yukarýdaki fetvayý kaldýrarak kendiliðinden bir þey getirmek deðildi. Üstelik bu fetvayý hem Resulullah (as) hem de ashabý uygulamýþtý. Ama gerçekler ortada ise Ýnsan dilediðini söylesin durum deðiþmez. En iyisini bilen ALLAH Azze'dir. [384]
Kadýný Boþama Hakkýna Yalnýzca Onunla Evlenmiþ Olan Sahiptir
Bir köle ResuluIÝah'a (as), þöyle dedi: "Efendim olan haným beni evlendirdi. Þimdi de beni karýmdan ayýrmak istiyor". Resulullah (as) ALLAH'a hamd edip þükrettikten sonra þöyle dedi: "Bu insanlarýn zoru ne! Önce kölelerini ve cariyelerini evlendiriyor, sonra da onlarý birbirlerinden ayýrmak için uðraþýyorlar. Dikkat ediniz! Kadým boþama hakký yalnýzca onunla nikahlanmýþ ve cinsel iliþkide bulunmuþ olan kocanýn hakkýdýr".
Hadisi Darekutnî rivayet etmiþtir.
Karýsýný üç talakla birden boþamýþ olan bir adamýn durumu sorulduðunda Resulullah (as) kýzarak yerinden kalktý, sonra, "ben aramzda yaþýyor oldum halde ALLAH'ýn kitabýyla mý oynanýyor?" buyurdu. Birisi hemen kalkarak, "eyAllah'ýn elçisi! Onu öldüreyim mi?" diye sordu. [385]
Bu hadisi Nesaî rivayet etmiþtir.
Aðzý Bozuk Geveze Kadýn
Bir adam Resululiah'a (as), "karým, aðzý bozuk dýrdýr birisi" dedi. Resulullah (as), "onu boþa" dedi. Adam, "bir erkek çocuðu var, benimle de ülfet e-der" dedi. Resulullah (as), "ona git ve durumu anlat, eðer onda bir hayýr varsa hayrý yapýp ortaya koyacaktýr. Bu durumda hanýmýný dövme; eðer döversen bu senin zayýflýðýný gösterir" buyurdu.
Bu hadisi Ýmam Ahmed rivayet etmiþtir.
Bir baþka adam da Resululiah'a (as) þöyle dedi: "Benim hanýmým kendisine dokunan eli reddetmeyecek satýlýk bir kadýn gibi davranýyor". Resulullah (as), "eðer istiyorsan onu deðiþtir" buyurdu. Bir rivayette de "onu boþa"\-baresi geçmektedir. Adam, "onu boþadýktan sonra nefsimin -kalbimin- ona baðlý kalmasýndan korkuyorum" deyince, Resulullah (a), "öyleyse ondan yararlanmaya ve zevk almaya bak" buyurdu.
Bu müteþabih (benzeþimli) hadis taklid edilegelmiþtir. **** kadýnlarla evlenmenin ve evlendirmenin yasaklanmasý konusunda açýk hüküm ifade e-den muhkem hadisler vardýr. Kendini satan kadýnlarla evlenmenin yasaklanmasýndan yana olanlarýn fikirleri farklý farkhdir. Bunlardan bazýlarý, "hadiste geçen dokunmak sözcüðünün kasýt fahiþelik arayan satýlýk olan kadýn anlamýna deðil de sadaka isteyen, yani maddiyatýn peþine düþen demektir" demektedir. Bazýsý, "hayýr, buradaki 'dokunan' sözcüðü, 'devamlý olmakla birlikte duygulara dokunmayan ve etkileyici olmayan' demektir. Ortadaki engel ise zina ederi bir kadýna nikahýn kýyýlmasýdýr. Ýþte haram olan da budur" þeklinde deðerlendirmektedir. Bazýlarý ise, "zinakâr bir kadýnýn nikâhlanmasi dolayýsýyla ortaya çýkan iki kötülükten büyük öneme sahip olanýnýn giderilmesi diðerinden de çekinmeyi gerektirir. Nitekim hadiste Resulullah adama, kendisine dokunaný reddetmeyen karýsýný boþamasýný emrettiðinde adam onun ayrýlýðýna dayanamayacaðý endiþesiyle sýkýntý duymuþ ve haram bir iþ yapmaktan korkmuþtur. Bu nedenle de ikinci defa karýsýný tutmakla emrolunjnuþtur. Erkeðin zina eden (****) bir kadýnla nikah akdinden sonra cinsel i-JiþkÝde bulunmasý nikâhsýz olarak- sefahat hayatýnda zina etmesinden daha az Kötüdür." Bir baþka grup da þöyle diyor: "Bu hadis zayýftýr. Sahih olduðu kanýtlanmamýþtýr". Bir baþkasý da, "bu hadis içerisinde bu kadýnýn kiralýk bir fahiþe olduðunu gösteren herhangi bir kanýt yoktur. Ama ancak ona dokunaný, elini onun üzerine koyaný veya bu tip herhangi bir þey yapaný da reddetmesi keyfiyeti vardýr. O bu davranýþýyla ortaya yumuþaklýk, adeta her teklife uysallýk intibaý koymuþtur. Mutlaka zina suçunu iþlediði anlamýný çakarmak gerekmez. Koca, karýsýnýn herhangi bir zina davetine icabet ettiðine, yani her çaðýran erkekle yattýðýna inanmýþ deðildir. Dolayýsýyla Resulullah'in (as) ona karýsýný boþamasýný söylemesinde kastolunan þey, kocanýn karýsý hakkýnda kuþku duyduðu bir durumdan kurtulmasý ve gönlünün rahat ettiði bir duruma geçmesidir. Yoksa kadýn gerçekten her erkekle cinsel iliþkiye ,girmiþ bir kimse deðildir. Resulullah'ýn (as) boþama emrini duyan adam Resululiah'a (as) kalbinin karýsýyla birlikte olduðunu ve gönlünün onun tarafýna meylettiðini ifade etmiþtir. Bu durumda Resulullah da (as) adama karýsýný nikahý altýnda tutmasýný söylemiþtir. Burada karýsýný nikahý altýnda tutmasý onu boþamasýndan daha iyi ve hoþ kabul edilerek ayrýlmamalarý tercih edilmiþtir. Umuyoruz ki, bu hususta yeðlenen husus budur. Ýþleri en iyi bilen ALLAH Azzedir. [386]
Lanetleþme Boþanmasý (Li'an Talaký)
Resulullah (as) birbirlerini lâ'netleyen kan kocayý bir daha birleþmemek üzere ebediyyen ayýrmaya hükmetti. Kadýn mihrini aldý; çocuk, nesebi (soyu) babaya atfedilip anneye teslim edildi. Zina ettiðini söyleyerek kadýna iftira eden kiþiye sopa cezasý gerekli görüldü. Kocaya sopa vurulmamasýna karar verildi. Böyle bir ayrýlýktan sonra kocaya ne nafaka ne de kadýnýn konut sorunlarý yüklendi. [387]
Ne Biliyorsun, Belki Çocuðun Bir Damar Çekilmesinden Dolayýdýr!
Bir adam Resululiah'a (as) gelerek þöyle dedi: "Kartm benim yataðýmda ve benim nikâhým altýnda olduðu halde bir siyah (zenci) çocuk dünyaya getirdi. Oysa bizim aile ve yakýnlarýmýz arasýndan hiç kimsenin zenci bir ço-cuðu yok"; Resulullah (as), "deven var mý?" diye sordu. Adam, "evet" dedi. Resulullah (as) "onlann renkleri nasýl?" diye sordu. Adam, "kýzýl" dedi. Resulullah (as), "onlarýn aralarýnda renkleri boz, siyah olanlarý yok mu?" diye sordu. Adam, "evet" dedi. Resulullah (as), "hepsi kýzýl develer olduklarý halde peki bu renk deðiþimi nereden geliyor?" diye sordu. Adam, "onlarýn bu durumlarý belki boz siyah develerin damar çekmesinden (yani genlerinin aðýr basmasýndan) dolayýdýr" dedi. Resulullah (as), "öyleyse senin oðlun da böyle bir damarýn çekmesinden olamaz mý?" dedi.
Bu hadis muttefekun aleyhtir. [388]
Karýsýna "Bana Anamýn Sýrtý Gibisin" Deyip Zihar Yapmanýn Keffareti
Resulullah'a (as), karýsýna zihar yaparak onu kendisine haram kýlan ve bu suçun keffaretini (cezasýný) ödemeden karýsýyla cinsel iliþkide bulunan.bir adamýn durumu sorulduðunda adama þöyle dedi: "Zihar yaptýktan sonra keffaretini ödemeden hanýmýnla cinsel Ýliþkide bulunmaya seni sürükleyen ve zorlayan faktör nedir? ALLAH sana rahmet etsin". Adam, "zihar yaptýktan sonra ay ýþýðýnda onun (yani hanýmýmýn) ayaðýna taktýðý halhallarý görünce dayanamadým" dedi. Resulullah (as), "zihar konusunda ALLAH Azzenin emrettiði þeyi yapmadan, yani keffareti ödemeden hanýmýna yaklaþma" diye buyurdu. [389]
Bu hadis sahihtir.
0 Ve Karýsý Lanetleþtiler
Bir adam Resulullah'a (as) þöyle sordu: "Bir adam hanýmýnýn yanýnda bir baþka erkek görse ve durumu size anlatsa erkek ve kadýna hadd (sopa) cezasý uygulanmasýný mý emredersiniz yoksa onlarýn öldürülmesini mi? Yoksa böyle bir kimsenin karýsýna ve yanýnda bulduðu adama karþý kinle dolu olarak susmasý mý gerekir?" Resulullah (as), "Allabým, bu durumun aydýnlýða kavuþmasý için bir çözüm yolu, bir çýkýþ kapýsý aç" dedi ve dua etmeye koyuldu. Nihayet "Han (lanetleþme) ayeti" Ýndirildi[390]'. Sözkonusu adam ve karýsý halk arasýnda araþtýrýldý. Nihayet her Ýkisi Resulullah'a (as) geldiler. A-dam karýsýnýn zina ettiðine dair, kadýn da zina etmediðine ve kocasýnýn yalan söylediðine dair yemin ettiler.
Hadisi Ýmam Müslim rivayet etmiþtir. [391]
Bahçelerini Geri Al Ve Onu Boþa
Sabit îbn-i Kays, Resulullah'a (as), karýsýnýn mallarýndan bazýlarýný alarak onunla ayrýlmalarýnda herhangi bir mahzurun olup olmayacaðýný sorduðunda, Resulullah (as), "evetyapabilirsin" dedi. Kays, "ben ona sadaka olarak i-ki bahçe verdim, þu anda onlar elinde" dediðinde, Resulullah (as), "bahçelerini al ve onu boþa" buyurdu.
Bu hadisi Ebu Davud rivayet etmiþtir.
Bir baþka rivayette, Buharî'de geçtiði gibi kadýn Resulullah'a (as) gelip þikayet etmiþti. Eþinden ayrýlmak istiyordu. Þöyle dedi: "Ey ALLAH'ýn elçisi.'
Ben Kays'm ne dini ne de fiziksel görünümü hakkýnda herhangi hir suçlama getiremem, yalnýzca Ýslam'a küfür -adetlerinin- sokulmasýndan nefret e-diyorum" dedi. Resulullah (as), "Kays'a bahçesini verdin mi?" diye sordu. Kadýn, "evet" dedi. Resulullah (as) Kays'a hitaben, "bahçeni kabul et, geriye al ve kadým gerekliði gibi boþa" dedi.
îbn-i Mace'de ise kadýnýn þöyle dediði kayýtlýdýr; "Ben Ýslam'a sokulmuþ küfürden nefret ediyorum; kin ve gazap olarak da ona güç yetiremiyorum". Bunun üzerine Resulullah (as), Kays'a bahçesini geri vererek nafaka vermeden kadýný boþamasýný emretti.
Nesaî'de Resulullah'ýn (as) kadýnýn bir hayýz (adet) müddeti beklemesine fetva verdiði geçmektedir.
Ebu Davud'ta ise, "Resulullah (as) kadýna bir hayýz müddeti beklemesini emretti" þeklinde geçmekte ve hadisin diðer taraflarý aktarýlmaktadýr. [392]
Kocasýnýn Kendisini Boþadýðýný Ýddia Eden Kadýn
Bir kadýn kocasýnýn kendisini boþadýðýný iddia ettiðinde Resulullah (as) kadýnýn adil bir tanýk getirmesini ve kocasýnýn da yemin etmesini emretti. Kadýnýn kocasý, karýsýný boþamadýðýna dair yemin ettiðinde tanýðýn tansýðýný geçersiz saydý. Koca yemin etmekten sakýnacak olsaydý onun bu sakýnmasýný bir tanýk derecesinde sayarak boþamanýn geçerli olduðuna hükmederdi.
Bu hadisi Ýbn-i Mace, Amr b. Ebu Seleme'den rivayet etmiþtir, imam Müslim de kendi Sahih'inde bu hadise yer vermiþtir. [393]
Kadýnlarýmýza Nasýl Davranmamýzý Ýstiyorsun?
Resulullah'a (as), "kadýnlarýmýza nasýl davranalým?"diye sorulduðunda þöyle cevap verdi: "Yediklerinizden onlara yedirin, giydiklerinizden giydirin; onlarý dövmeyin ve onlarý kötülemeyin".
Hadisi Müslim rivayet etmiþtir. [394]
Kocanýn Ölümünden Sonra Doðurdu
Sebia el-Eslemî'nin, kocasýnýn ölümünden sonra doðum yaptýðý tesbit e-dilmiþti. Þöyle dedi: "Resulullah (as), çocuðumu doðurduðum için eðer istiyorsam beklemeksizin bir baþkasýyla evlenmemin helal olduðunu söyledi."
Bu haberle ilgili olarak Buharî'de de þöyle geçmektedir: Sebia el-Esle-mî'ye Resulullah'ýn (as) nasýl fetva verdiði sorulduðunda þöyle dedi: "Resulullah (as) bana, doðurunca beklemeksizin evlenebileceðim yolunda fetva verdi". Bu sýrada Ümmü Gülsüm bint-i Ukbe, Zübeyr b. el-Avvam'ýn yanýnda ve hamile idi. Kocasýna þöyle dedi: "Benî boþayarak temizle". O da onu gerektiði gibi boþadý. Sonra namaz kýlmak üzere çýktý; döndüðünde kadýn doðum yapmýþtý. Ona, "bana hile yaptýn ALLAH da senin hilenin karþýlýðýný sana yapsýn" dedi. Daha sonra Resulullah'ýn (as) yanma giderek bu durumu O'na da anlattý. Resulü Hah (as), "nikâh için gerekli olan bekleme sûresi bu doðumla sona ermiþtir. Kendin için ona evlenme teklifi yap" buyuran, îbn-i Mace hadisi kendi kitabýna almýþtýr. [395]
Karýsýna Önce "Bana Anamýn Sýrtý Gibisin" Diyerek Zýhar Yaptý, Sonra Da Onunla Cinsel Ýliþkide Bulundu
tbn-i Sahr et-Beyadî, Resulullah'a (as) þöyle dedi: "Ben karýma zihar yaparak onu kendime haram kýldým. Ramazan ayý da gelmiþti. Karým bir gece bana hizmet ederken gönlümü gelecek bazý yerlerini ve davranýþlarýný görünce onunla cinsel iliþkide bulunmamak için kendimi tutamadým; bu hususta ne diyorsun?" Resulullah (as), "demek durumun böyle ya Seleme!" diye buyurunca, O, "evet durum bu, ben ALLAH Azze'nin bizim hakkýmýzda vereceði kararý bekliyorum. Benim hakkýmdaki hüküm ALLAH Azze'nin sana gösterdiði þeye baðlýdýr" dedi. Resulullah (as), "bir köle azad et" dedi. Ýbn-i Sahr, "sent hak olarak gönderen ALLAH Azze'yeyemin ederim ki þundan baþka köle boyun yoktur" diyerek kendi boynunun bir yanýna vurdu. Resulullah (as), "öyleyse iki ay peþpeþe oruç tut" dedi. Sahr, "baþýma bu gelenler orucun yüzünden gelmedi mi?" dedi. Resulullah (as), "öyleyse 60 miskinin karnýný bolca hurmayla doyur" dedi. Sahr, "seni hak bir elçi olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, biz aç olarak geceleriz bizim birazcýk olsun yiyecek hiçbir þeyimiz olmaz" dedi. Resulullah (as), O'na, "sadakasý, (hayrý ve iyiliði) bol olan Ruzeyk oðullarýna git sana -gerekeni- versinler, sonra 60 miskini iyice hurma ile doyur geri kalandan sen ye ve ailene yedir" dedi. Sahr kendi kavmine döndü ve onlara, "ben sizin yanýnýzda iken sýkýntý, dar geçim ve dar görüþlülük gördüm. Resulullah'm (as) yanýnda ise geniþlik ve geniþ, hür bir düþünce buldum. O da bana sizin sadaka vermenizi emretti" dedi.
Bu hadisi Ýmam ahmed rivayet etmiþtir.
Havle bint-i Malik, Resulullah'a (as) þikayet ederek, "kocam Evs b. es-Samit benden zihar yaparak ayrýldý" dedi. Resulullah (as) bu hususta "Allah'tan kork o senin amcaoðlundur" diyerek O'nunla mücadele ediyordu. Bu mücadele, "seninle kocasý hakkýnda çekiþen ve ALLAH'a þikayet e-den kadýnýn dediklerini ALLAH elbetteki duydu (Mücadele 1)" ayeti indÝ-rilinceye kadar sürdü. Resulullah (as) kadýna hitaben, "kocan bir köle azad etsin" dedi. Kadýn, "bulamaz" dedi. Resulullah (as), "iki ay peþpeþe oruç tutsun " dedi. Kadýn, "o (kocam) ihtiyar bir insandýr, oruç nere o nere?" dedi. Resulullah (as), "60 miskini doyursun" dedi. Kadýn, "sadaka olarak verebileceði hiçbir þeyi yok ki" dedi. O sýrada birisi bir zembil kadar hurma getirdi. Havle, "ey ALLAHýn elçisi hurmayý bir baþka ölçekle belirliyorum" dedi. Resulullah'(as), "iyi eltin aferin! Þimdi onu al ve onunla 60 tane miskine yedir. Sonra da amcanoðluna dön " dedi.
Bu hadisi îmam Ahmed rivayet etmiþtir. [396]
Belirlenen Süre Sona Erinceye Kadar Evinde Otur
FerÝa bint-i Malik þöyle anlatýyor: Resulullah'a (as), "kocam kendisine a-it olan kölelerini aramak üzere çýktý. Köleler eve dönerken ona yetiþmiþ ve o-nu öldürmüþler. Ben ana babamýn yanýna dönmek istiyorum. Zira kocam bana ne içinde oturacaðým bir yer, ne de geçimimi temin edecek bir nafaka býraktý" dedi. Resulullah (as), "evet, dönebilirsin" dedikten sonra Resulullah'ýn (as) yanýndan ayrýldým. Kaldýðým odaya ya da mescide ulaþmýþtým ki Resulullah (as) ya kendisi beni çaðýrdý ya da bana birini göndererek haber saldý. Yanýna vardýðým zaman bana, "ne demiþtin?" diye sordu. Ben de daha Önce dediklerimi tekrar anlattým. Bana þöyle dedi: "Dul kalan kadýnlar için belirlenen bekleme süresi sona erinceye kadar þu anda kaldýðýn beyinin evinde bekle". Ben, "ben 4 ay 10günlük bekleme süresini tamamladým", dedim. Resulullah'ýn (as) vefatýndan sonra Osman kendi döneminde bana haber göndererek bu durumu sordu. Ben de ona olup biteni anlattým. Osman bu hadise tabi olup hükümler verdi.
Ehl-i Sünnet alimleri bu hadisi rivayet etmiþlerdir.
Resulullah (as), Kays b. Þemas'ýn hanýmý ve Cemile bint-i Abdullah b. Ü-beyy için de þöyle bir fetva vermiþtir: Cemile'nÝn kocasý kendisini boþaldýðýnda Resulullah (as) O'na -kocasýnýn evinde- bir hayýz müddeti bekledikten sonra babasýnýn evine dönmesini-emretti.
Bu hadisi îmam Nesaî rivayet etmiþtir.
Ebu Davud ve Tirmizî'nin kitaplarýnda geçen ve Ýbn-i Abbas'tan rivayet olunan bir hadiste þöyle geçiyor: Kays b. Sabit karýsýný boþamýþtý. Resulullah (as) O'na bir hayýz müddeti beklemesini emretti.
Rebi bÝntÝ MuavvÝz'den rivayet olunan ve yine îirmîzî'de yeralan bir haberde geçtiðine göre Rebi bint-i Muavviz kocasýndan boþanmýþtý. Resuluilah (as) O'na bir hayýz müddeti beklemesini emretti. Yahut Müslümanlar tarafýndan böyle davranmasý emredildi. Ýmam Tirmizî þöyle diyor: "Rehi'in rivayet ettiði hadis sahihtir. Ona bir hayýz müddeti beklemesi emredilmiþtir".
Ýmam Nesaî ve îbn-i Mace, lafýz kendisine ait olmak üzere Rebi'den rivayet etmiþlerdir. Rebi þöyle diyor: Kocamdan boþanmýþtým. Osman'ýn yanýna gittim ve O'na, "ne kadar müddet beklemem gerekiyor?" diye sordum Osman, "daha önce de baþýna geldiði gibi biliyorsun ki yalnýzca bir hayýz (a-det) müddetinden baþka beklemen gerekmez" dedi. Ben, "Resulullah'ýn (as) bu konudaki hükmü yalnýzca Meryem el-Müðaliye hakkýnda idi. Zira o zaman Sabit bin Kays'ýn nikâhý altýnda bulunan o kadýndý. Sonra Kays'tan boþandý"dedim. [397]
Ey Abd! O Senin Kardeþindir
Sad b. Ebu Vakkas ile Abd b. Za'me bir çocuk hususunda anlaþmazlýða düþtüklerinden Resulullah'a (as) gelip durumu anlatmýþlardý. Sa'd þöyle dedi: "O benim kardeþim Utbe b. Ebi Vakkas'ýn oðludur. Onun oðlu olduðuna dair bana teminat verdi, tstersen ona benzerliðine bak". Abd b. Za'me ise, "o benim kardeþimdir. Babamýn yataðýnda doðmuþ çocuklarýndandýr" dedi. Re-sulullah (as) çocuðun durumunu inceledi ve Utbe'ye olan benzerliðini farket-ti. Ama þöyle dedi: "Ya Abd o senin kardeþindir sana aittir. Çocuk doðduðu yataða aittir ve evli olduðu halde zina edenin cezasý ölünceye kadar taþlanmaktýr. Ey Þevde bu çocuktan sana nikahý düþenlerden sakýndýðýn gibi sakýn". Þevde bu çocuðu asla görmedi.
Bu hadis muttefekun aleyhtir.
Buharî'de geçen haberin sözleri Ýse, "hu senin kardeþindir ey Abd" þeklindedir. Nesaî'de de, "bu çocuktan sakýn ey Þevde; zira o senin kardeþin deðildir! Yani onun sana nikâhý düþer".
îmam Ahmed'e göre, "bu çocuða sizin mirasýnýz düþer, ama sen ey Þevde, bundan tesettürünle sakýn; zira o senin kardeþin deðildir sana nikâhý düþer", þeklindedir.
Resulullah (as) burada ortadaki durumu gözönüne alarak hükmünü vermiþ ve çözümü, yani fetvayý göstermiþtir. Yatakta erkekle kadýnýn yaptýðý iþten, yani seviþmeden dolayý çocuk hangi yatakta doðarsa ■ o yataðýn sahibine aittir. Resutullah (as) burada çocuðu Sevde'ye vermekle bu hükmü yerine getirmiþ, çocuðun onun kardeþi olma ihtimalini de gözönünde bulundurarak S^vde'nin çocuktan sakýnmasýný istemiþ, ama bununla birlikte "o senin kardeþin deðildir" demiþtir. Çünkü bu hususta ortada bir kuþku vardýr. Bunlara raðmen çocuðu miras konasunda kardeþ yapmýþtýr. Bu hadis cariyenin de kiþinin karýsý olduðunu ve hükümlerin bir tek kaynak Ýçerisinde bazý karýþýklýklara baðlý olarak pratikte kýsým kýsým bölündükleri hususunu kapsamaktadýr. Nitekim emzirme, emzirmenin kesinliði, bu kesinliðin oluþturduðu dokunulmazlýk Ve miras ve nafaka dýþýnda haram kýldýðý hususlar da kýsým kýsým ayrýlmýþtýr; týpký zina mahsulü çocuklarýn durumlarý hakkýndaki hükümlerin çeþitlilik arzettikleri gibi. Zira bu tip çocuklarýn, helal yoldan deðil de haram yollardan ortaya çýktýklarýndan dolayý miras haklarýnýn olmamasýnýn yanýsýra bazý haklardan mahrumiyetleri de sözkonusudur. Bunun benzerleri sanýldýðýndan da çoktur. Bu hüküm ve fetvanýn uygulanmasý da muayyendir. Basan veren ALLAH Azze'dir, [398]
Zihar Hakkýndaki Açýklamalar
Zeccac'ýn MaanÝ'sinde ve daha baþka eserlerde þu haber geçmektedir: Havle bint-i Salebe el-Ensariyye, Resulullah'a (as) gelerek þöyle dedi: "Ey Allah'ýn elçisi! Evs b. Samit benimle evlendi. Ben genç ve raðbet gören bir kýzdým. Yaþým ilerleyip çocuklarým olunca vücudumda sarkmalar ve huruþukluklar meydana geldi. Bunun üzerine kocam zibar yapýp benden ayrýldý. Benim durumum ne olacak?" Resulullah (as), "senin durumuna ýþýk tutacak herhangi bir çözümüm yoktur" dedi. Kadýn ALLAH Azze'ye þikayet ederek þöyle dedi: "Ey ALLAHým bu durumumu sana þikayet ediyorum".
Burada þunlar rivayet olunmaktadýr: Bu kadýn Resululiah'a (as), "ondan olma küçük çocuklarým da var; bu durumda iken onlarý bana yüklersen aç kalacaklar, yok eðer kocama verecek olursan bu kez de ortada kaybolup gidecekler. Peki duruma ne diyorsun?" diye sorular sordu. ALLAH Azze bunun üzerine zihar yapmanýn keffareti hükmünü indirdi.
Fadi bu hususta adeta yukarýdaki hadisin devamý durumunda olan þu kýsmý hatýrlatmaktadýr: Resulullah (as) kadýnýn kocasýna zihar yapmanýn kef-fareti olarak þöyle dedi: "Bir köle azad edebilir misin?" Samit, "ALLAH 'a yemin olsun ki bayýr, gücüm yetmez" dedi. Resulullah (as), "iki ay peþpeþe oruç tutabilir misin?" diye sordu. Samit, "hayýr ALLAH'a yemin ederim ki tutamam" dedi. Resulullah (as), "60 miskini doyurabilir misin?" diye sordu. Samit, "hayýr ALLAH'a yemin ederim ki hiçbir þeyi yoktur" dedi. Bundan dolayý da Resulullah (as) 15 sâ'f yani yaklaþýk olarak 44 kilo kadar yiyecek verdi. Bir bankasý da bir o kadar baþka þey verdi. Böylece Samit her miskine yarým sâ\ yaklaþýk 1400 gr. kadar yiyecek vererek 40 miskini doyurdu.
Bir baþka hadiste ise bu hadisle Ýlgili olarak þunlar geçmektedir: Resulullah (as), Ali'ye, "içine 70 mûdd, yani yaklaþýk 110 kg. kadar hurma koyarak bana bir zembil sepet getir" dedi. Hz. Ali söylemeni getirdi. Resulullah (as) Samit'e hitaben, "al bunlarý, kendin ve ailen dtþtnda 60 miskini doyur" dedi.
Evs þöyle dedi: "Anam babam sana feda olsun ey ALLAH'ýn elçisi! Ben ve ailem dýþýnda hiç kimse bu hurmalara daha layýk olarak ne akþamlar ne de sabahlar. Bizden daha düþkünü yoktur". Bundan dolayý Resulullah (as) güldü ve "onlarý sen ve ailen yeyin" buyurdu.
Müdevvene ve diðer kitaplarda ise þöyle yer geçmektedir: "Resulullah'in (as) Samit'e verdiði yiyecek arpa idi. îmam Malik, "ziharyapmanýn keffareti, Hiþam'tn müddü ile bir müdd'dür. O da Resuluttah'ýn (as) müddünün 1 2/3 si kadar fazla bir müdd'dür. Yani 3 kilo kadardýr" diyor. îmam Þafiî ise, "her miskin için buðdaydan ya da baþka bir þeyden müdd ölçeðiyle verilmelidir" diyor. Ebu Hanife, "keffaret olarak ya yarým, sa' (1.5 kg.) buðday veya un yahut bir sâ' (3 kg.) kadar arpa veya hurma verilmelidir" diyor. Bu hususta Ýmam Þafiî'nin delili burada sunulan ikinci hadis, Ebu Hanife'nin delili ise birinci hadistir. Bu hususta keffaret olarak Müslüman olmayan bir köle a-zad edilmesi konusunda anlaþmazlýk olmuþtur. Malik ve Þafiî, "keffaret olarak mümin bir köle azad edilmelidir. Gayri müslim bir köle deðil" diyorlar. Ebu Hanife, "keffaret olarak Yahudi ve Hristiyan bir köle azad olunmasý caizdir" diyor. [399]
Kadýnýn Hayýzli Halde Ýken Boþanmasý Konusundaki Hadisler
Muvatta'da, Buharî'de, Müslim'de ve Nesaî'de yeralan ve îbn-i Ömer'den rivayet edilen bir hadiste þöyle geçmektedir: îbn-i Ömer hanýmýný hayýzlý i-ken boþadý. Ömer b. el-Hattab bu durumu hemen Resulullah'a (as) sordu. Resulullah (as), "git ona söyle hanýmýna dönsün; temizleninceye kadar onu nikahý altýnda tutsun, sonra kadýn tekrar adet görsün. Adetinin bitiminden sonra eðer dilerse ona dokunmadan, cinsel iliþkide bulunmadan boþar dilerse de onu nikahý altýnda tutmaya devam eder" diye buyurdu. Ýþte, kadýnlarý boþarken ALLAH Azze'nin gözetilmesini emrettiði iddet (süre) budur. Muvatta'da nakledilen hadis burada sona eriyor.
Yine Muvatta'da yeralýp Ýbn-i Ömer'den rivayet olunan -bir baþka- hadiste Ibn-i Ömer þöyle diyor; "Ben boþamanýn böyle olduðunu sanmýþtým".
Nafi'nin arkadaþlarý kendisinden, Nafi de Ýbn-i Ömer'den rivayet etmiþtir.
Zührî, Muhammed b. Abdurrahman'dan, O Salim'den, O babasýndan ve Yunus b. Cübeyr'den, O da îbn-Ý Ömer'den; bir baþka rivayette de Zeyd b. Eþlem ve îbn-i Þirin Ýbn-i Ömer'den, Ebu Zübeyr Ömer'den, Said b. Cübeyr Îbn-Ý Ömer'den ve Ebu Vail de tbn-i Ömer'den ayrý ayrý rivayet ederek þöyle derler: Resulullah (as) buyurdu ki, "git O'na söyle hanýmýna dönsün ve adetten temizleninceye kadar nikâhýnda tutsun, temizlendikten sonra eðer isterse hanýmý olarak nikâhýnda tutmaya devam eder, isterse de boþar".
Buradaki senetlerle gelen bu hadiste diðer varyasyonlarýnda olduðu gibi "sonra tekrar hayýz (âdet) görüp temizlensin" ibaresi yeralmamýþtýr. Bu fazlalýk sika (güvenilir) raviler aracýlýðýyla geldiðinden dolayý makbuldür. Müslim'de yeralan hadiste bu ifade düþmüþtür. Ama fazlalýkla yapýlan rivayet daha doðrusudur.
Bu hadis içerisinde fýkhý bir hüküm görülmektedir. Bir kimsenin ric'î talak (dönüþü olan, boþanmaktan vazgeçilebilen boþama tarzý) ile boþadýktan sonra karýsýyla cinsel Ýliþkide bulunmasý caiz (helal) deðildir. Eðer cinsel iliþkide bulunacak olursa temizlik döneminde olduðundan dolayý boþamasý caiz deðildir. Bu hadiste eðer Resulullah (as), Ýbn-i Ömer'in, hanýmýný adet döneminde boþamasýný kabul etmiþ veya emretmiþ olsaydý sanki boþamýþ olduðu karýsýna dönmesini özellikle boþasýn diye emretmiþ gibi olacaktý. Bu durumda da nikâh sahip olduðu özelliðini yitirerek sýnýrlanmýþ bir alýkoyma (bir hapis) eylemine benzemiþ olacaktý. Burada helal ve haram durumlar arasýnda çok duyarlý ve ince bir sýnýr vardýr ve insanlarýn buna çok dikkat etmeleri gerekir.
Kasým b. Esbað, Ýbrahim b. Abdurrahim'den, O Abdurrahman el-Vasitî'den, O Abdulhamid'den, O Muhammed b. Kays'tan, O da tbn-i Ömer'den rivayet ederek þöyle dedi: Ýbn-i Ömer, hayýzlý (adetli) olan hanýmýný -temizlenmesini beklemeksizin- boþadý. Resulullah (as) -hemen- karýsýna dönmesini ve temizlenince onunla cinsel iliþkide bulunmasýný; ikinci bir kez adet görüp temizlendikten sonra boþamak istiyorsa boþamasýný, hanýmý olarak nikahý altýnda tutmaya devam etmek istiyorsa devam ettirmesini istedi.
Bu hadisin buradaki rivayetinde "onunla cinsel iliþkide bulunmasýný" Ý-fadesÝ diðer rivayetlere oranla bir fazlalýk oluþturmaktadýr. Kasým hariç hiçbir yazar bu ibareyi tekrarlamamýþür. Abdurrczzak'ýn Musannef inde bu Ýbare yine düþmüþtür. Bu eserde; Abdurrezzak, îbn-i Cureyc'den, O Ebuzzübeyr'den ve O da Ýbn-i Ömer'den rivayet ederek dedi ki, "Resulullah (as) Ýbn-i Ömer'in yaptýðýný (yani hayýz halinde iken karýsýný boþamasýný) kabul etmedi, ama bu hususta herhangi bir fikir de belirtmedi".
Zahiriye mezhebinden bazýlarý Resulullah'ýn (as) bu hadisine takýlýp kaldýlar ve bunu bir kanýt olarak deðerlendirdiler. Onlara göre kadýný hayýzlý i-ken boþamak üç talakla boþamayý ya da kesin talakla boþamayý gerektirir. Bu durumu da tüm alimlerin fikir birliði belirlemiþtir.
Bu hususta en doðrusu Buharý ve Müslim'in rivayet ettikleri haberlerdir: Resulullah (as) karýsýný hayýzlý iken boþayan Ýbn-i Ömer'e, boþamanýn hayýz halinde iken gerçekleþtiðinden dolayý karýsýna dönmesini ve bu talakýn yalnýzca bir tek boþama olduðunu söylemiþtir. Nitekim Resulullah (as), "ona git ve karýsýna dönmesini söyle" diyerek bunun birinci talak, yani ric'î talak olduðunu vurgulamýþ ve ortadaki problemi açýða kavuþturmuþtur. Bir haþka hadiste de Resulullah (as), "karýsýný Ýslam'da olmayan bir bid'ate dayanarak boþarsa ona bu bid'atýný bozmasýný ve ortadan kaldýrmasýný emrederiz. O-nun yapmasý gereken budur". Bir baþkasýnda da, "kadýn hayýzlt iken boþa-mamalýdýr" diyerek durumu belirlemiþtir.
Ýmam Þafiî ise Resulullah'ýn (as), "iþte kadýnlarý boþamanýz mümkün o-lan iddet (süre) budur" buyurduðu hadisi, Ýddetin bir süre ve temizlenme olduðuna dair bir kanýt olarak göstermektedir. Bu hususta Ýmam Malik de þöyle diyor: "Dönem dönem bekleme süreleri temizliðin göstergesidir". Îbn-Ý ö-mer'in sözkonusu edildiði hadis þu ana kadar «ýraladýðýmýz kitaplarýn dýþýndakilerde de geçmektedir. Mesela Þuayb b. Ruzayk'ýn rivayet ettiði hadisin baþlangýcýnda geçmektedir: Ata el-Horasanî kendilerine el-Hasan'dan rivayet e-derek þöyle dedi: Bize Abdullah b. Ömer rivayet etti ve dedi ki: Karýmý ha-yýzlý Ýken boþadým. Daha sonra bu boþamanýn peþine iki kez daha boþayarak üç talakla kesin olarak karýmý boþadým. Bu iki boþamayý Ýki adetten temizlenme döneminde yapacaktým, ama durum Resuiullah (as) ulaþýnca þöyle dedi: "Ey Ýbn-i Ömer! ALLAH Azze sana böyle emretmemiþtir. Sen sünnette de hata ettin. Sünnet (yani gelenek), kadýnýn hayýzdan kurtulup temizlenmesini beklemeni, yani her temizlik döneminde bir boþama olmak üzere sýrasýyla üç boþama yapmaný emretmektedir". Böylece Resulullah (as) benim yaptýðým boþamayý bir ric'î talak sayarak hanýmýma dönmemi emretti ve "karýn bu hayýzdan temizlendikten sonra onu ya boþarsýn ya da istiyorsan nikâhýn altýnda karýn olarak tutarsýn" dedi. Ben, "ey ALLAH'ýn elçisi!Eðer ben onu üç kez boþamýþ olsaydým da yine ona dönüþüm helal olur muydu?" diye sorunca, Resulullah (as), "hayýr o zaman boþanmýþ olurdu" dedi. O zaman da bu Ýþ ALLAH Azze'ye isyan oÝurdu. Bu haberlerden sonra Ýlim ehli olanlar Þuayb b. Ruzayk hakkýnda fikirlerini söylediler ve bazýlarý O'nu hadis rivayet etme hususunda zayýf bulduklarýný belirttiler.
Nesaî de Ebu Talha'nýn azatlý kölesi olan Muhammed b. Abdurrahman'dan îbn-i Ömer'in hadisi hakkýnda rivayet olunan bir haberde þöyle geçmektedir: "Ýbn-i Ömer hanýmýna dönsün ve temizlensin ya da hamile olup olmadýðý belli olsun ondan sonra bosasýn".
Nesaî, "ben badis hususunda Ebu Talha'nýn azatlý kölesi olan Muhammed b. Abdurrabman'tn izinden giden herhangi bir kimse tanýmýyorum" dedi. [400]
Karýsýný Boþadýktan Sonra Geri Nikahlanmak Ýsteyip
bu amaçla hülle yapan ile kendisine hülle yapýlana ALLAH lanet etsin
Halk kesiminden ve bilmez kimselerden bir çoðu hülle yapmaya ya da hülle yaptýrmaya baþvuruyorlar. Adeta hülle iþlemine sýðýnmýþ gibiler. Onlar ALLAH Azze'nin programý ve metodu üzerinde, yaptýklarý iþleri ALLAH'ýn bilmediðini sanarak hileler ve aldatmacalar yapýyorlar. Bunlarý da cehalet ye ahmaklýk uðruna ortaya koyuyorlar. Bütün bunlar nereden kaynaklanmaktadýr?
Birisi karýsýný üç talakla kesin olarak boþadýktan sonra onunla tekrar evlenmek isterse, boþadýðý karýsýnýn kendisine helal olmasý için birisinin kadýnla evlenmesi gerekir. Bu Ýþleme "hülle" (helalleþtirme) denir. Resulullah (as), "ALLAH hülle yapana ve kendisine hülle yapýlana la'net etsin" buyurmuþtur.
Rifaa'nýn söz konusu edildiði olay ise þöyledir: Rifaa kocasýndan boþanan bir kadýnla saðlam, sýhhatli ve kesin bir nikâhla evlenmiþti. îlk kocasýna helal olmak için geçici bir nikâhla evlenmiþ deðildi. Bir kadýn, ilk kocasýna nikâhýnýn helal olabilmesi için hülle yapacak biriyle evlenip boþandýðýnda da mutlaka iddet süresi olan 4 ay 10 gün beklemesi gerekir bu hususta aiimler hemfikirdir. Bu durumda bir hülleciyle evlenen kadýnýn amacý bozuk bir nikahla ve cinsel iliþki olsa dahi iddet gereklidir. îddetsiz nikaha raðmen, gerçekleþen cinsel iliþki nedeniyle kadýnýn ilk kocaya nikahlanmasmýn ve cinsel iliþkiye girmesinin helal olduðu kabul edilirse nikah amacýna ulaþmamýþ olacaðý gibi kendisi de zina etmiþ birisi olmaktan öte geçmez. Bu kadýn ikinci kocasýndan boþandýktan sonra üç hayýz müddeti beklemeksizin birinci kocasýyla evlenecek olursa bu evlilik ve nikah alimlerin ittifakýyla geçersizdir. Hemen ayrýlmasý gerekir. Bu durumda eðer bir çocuðu olursa bu ikinci kocanýn çocuðudur. Zira bozuk bir nikahla da olsa bu kadýnla evlenip cinsel iliþkide bulunan odur. Bu çocuðun, ilk nikahla gerçekleþen cinsel iliþkinin çocuðu sayýlmasý imkansýzdýr. Çünkü kadýn birinci kocasýndan boþandýktan sonra id-detini tamamlayýp kendisiyle cinsel iliþkide bulunmuþ olan ikinci kiþiyle evlenmiþtir.
Ne var ki, bu durum çocuðun doðduðu yataða, yani anaya ait oluþu hükmünü buraya özgü olarak hükümsükestirmektedir. Bu hususta Ýslam atimlerinin fikirbirliði söz konusudur. Anlaþmazlýk yoktur. "Çocuk ilk kocanýn zina demek olan cinsel iliþkisinin sonucu olarak ona aittir" denemez. Zira Resulullah (as), "çocuk yataðýndýr. (Doðurana aittir.) Evli olup zina edenin cezasý taþlanmaktýr" buyurmuþtur. Ama eðer ikinci koca (hülle yapan), çocuðun kendisinden deðil de kadýnýn ilk kocasýndan olduðunu biliyorsa çocuðun kendinin olduðunu kabul etmemeli ve eðer çocuk kendinin olduðu halde "ilk kocanýn" diyerek yalan söylüyorsa ALLAH'ýn lanetinin kendine olmasýný dilemesi gerekir. Buradaki yemin ve lanetleþmenin bir kez olmasý yeterlidir. Bundan sonra çocuðun nesebi kendisinden düþerek kadýnýn ilk kocasýna ait olur, Artýk babasý odur. Bu durumda da yine "çocuk doðduðu yataðýndýr, yani ananýndýr" hükmü geçerli olur ki çocuk asla ikinci evliliðin mahsulü deðildir.
Faizi yiyene (alana) yedirene (verene), þahitlik edenlere ve yazanlara Resulullah'ýn (as) Ia'net ettiði hadislerle kanýtlandýðý gibi, "ALLAH Azze mu-hallile (hülle yapana) ve .muhallebin leh'e (kendisi için hülle yapýlana) Ia'net etsin" dediði de kesindir.
Tirmizî bu hadisin sahih olduðunu söylemiþ ve Ömer, Osman, Ali, Ýbn-i Mesud, Îbri-Ý Abbas ve diðer sahabeler de hadisin sahih olduðunu belirtmiþler. Hatta Hz. Ömer, "bana getirilen her muhallile (hülle yapana) ve mul û-lelün leh'e recm (taþlayarak öldürmek) cezasýndan baþka bir ceza vermem" demiþ, Hz. Osman da, "istek ve arzu olmaksýzýn zoraki nikah olmayacaðý gibi, hileler yaparak nikahlanmak da yoktur" þeklinde konuþmuþtur, ibn-i Mesud'a karýsýný yüz kez (yani defalarca) boþamtþ bir kimsenin durumu sorulduðunda, "karýsý ondan üç talakla boþanmýþtýr. Üçten ziyadesi ise bu kimsenin ALLAH Azze'nin ayetleriyle alay etmesi demektir" demiþtir. Bir kimse tbn-i Abbas'a, "kocasýndan kesin olarak boþanmýþ bir kadýný bir baþkasý istiyor. Ama tkind koca bu kadýnla niçin evlendiðinin farkýnda deðil. Bu adam hakkýnda ne diyorsun?" diye sorunca tbn-Ý Abbas, "ALLAH Azze kendisine hile yapanlarýn cezalarýný verir" diye cevapladý. Bu hususta sorulan bir baþka soruyu da, "böyle bir nikâhla evlenenler isterse evli olarak 20 yýl biramda kalsalar da hep zina etmiþler demektir. Zira ALLAH Azze böyle hilelerle evlenenlerin kalplerindeki asýl amacýn hülle (ve dolayýsýyla hile) olduðunu bilmektedir" diye cevaplamýþtýr.
Hristiyanlarýn Müslümanlar aleyhine kullandýklarý þeylerden biri de hülle yapanýn nikahýdýr. Onlar, Müslümanlarýn Peygamberlerinin, herhangi birimizin karýsýndan boþandýðýnda tekrar onunla evlenebilmesi ve nikâhýnýn helal olmasý için o kadýnýn zina etmesi gerektiðini söylediðini iddia etmektedirler. Biz ise diyoruz ki: Peygamberimiz (a), ashab, tabiîn, onlara hayýrlý iþlerde halef olanlar ve Müslümanlarýn imamlarý böyle birþey emretmekten uzaktýr, iþleri en doðru þekliyle bilen ALLAH Azze'dÝr[401][372] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:211-212.
[373] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:212.
[374] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:212.
[375] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:212-213.
[376] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý: 213.
[377] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:213.
[378] ZIHAR: Arapça Z.H.R (sýrt) kelimesinden gelen bu sözcük kocanýn karýsýna: "Sen bana annemin sýrtý gibisin" diyerek onu kendisine haram kýlmasý anlamýna kullanýlmaktadýr. Cçev.)
[379] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:217-218.
[380] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:218-219.
[381] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:219.
[382] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:220.
[383] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:220.
[384] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:220-221.
[385] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:222.
[386] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:222-223.
[387] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:223.
[388] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:223.
[389] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:224.
[390] Lian: Adýndan da anlaþýldýðý gibi "birbirine la'net okumak" demektir. Ýslam'da ise, karýsýnýn zina ettiðini iddia eden bir kimsenin hakim huzurunda iddiasýnýn doðru olduðuna dair ALLAH'ý þahit göstererek dört kez yemin etmesi, beþincide "yalancý Ýsem ALLAH'ýn la'neti üzerime olsun" demesi ve kadýnýn da zina etmediðine dair dört kez yemin etmesi ve beþincide "eðer yalancýlardan Ýsem ALLAH'ýn la'neti üzerime olsun" demesidir. Burada bir beþleme vardýr. Zira Ýslam'da bir kimsenin zina ettiðini isbat Ýçin, zina halinde olan erkeðin erkeklik uzvunun, kuyunun ipinin kuyunun içine girerken görüldüðü gibi görülmesi ve görenden baþka bu iþi gören dört tane de þahit getirilmesi gereklidir. Bu nedenle tanýksýz olan kocanýn ve karýsýnýn arasýndaki bu tip bir anlaþmazlýðý ALLAH
Azze, Resulünün böyle çözümlemesini istemiþtir, (çev.)
[391] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:224.
[392] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:224-225.
[393] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:225.
[394] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:225.
[395] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:225-226.
[396] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:226.
[397] Bu konu içerisinde sözkonusu edilen boþanmalar, kadýnýn kendi [nehrini erkeðine baðýþlayarak veya o-na daha baþka para yahut mal vermek suretiyle boþanmasýný isteyerek gerçekleþtirilen boþanmalardýr. Buna "ihtila" denir. Cçev.)
Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:227.
[398] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:228.
[399] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:228-229.
[400] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:230-232.
[401] Dikkat edilirse HristÝyanlarm hülle yapmayý zina etmek olarak deðerlendirdikleri görülüyor.
Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yý Resulullah, Þura yayýnlarý:232-233.
Ynt: Emzirme By: ceren Date: 02 Aralýk 2019, 15:43:09
Esselamu aleyküm.rabbim razý olsun bilgilerden kardeþim...