Beni nadir By: selsebil Date: 10 Nisan 2009, 20:52:39
Yahudi kabilelerinden Beni Nadir, uzun süreden beri Beni Amir'in müttefiki idi. Bu nedenle Peygamber (s.a.v.) onlardan kan diyetini ödemede kendisine yardým etmelerini istemeye karar verdi. Ebu Bekir, Ömer ve diðer ileri gelen arkadaþlarýyla onlara gitti ve meseleyi açýkladý. Yahudiler onun isteðini yerine getireceklerini söylediler ve ondan yemek hazýrlanýncaya kadar kalmasýný rica ettiler. Peygamber (s.a.v.) onlarýn ricalarýný kabul etti. O sýrada, içlerinden görünüþte misafir için verilecek yemek hakkýnda emirler vermek üzere liderleri Huyay'm da bulunduðu bir grup onlardan ayrýldý. Onlar kalenin önünde oturmuþ beklerken diðerlerinin' göremeyeceði þekilde Cebrail geldi ve hemen Peygamber'e Medine'ye dönmesi gerektiðini haber verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ayaða kalktý ve bir tek kelime bile söylemeden topluluðu terketti. Herkes onun kýsa bir süre sonra geri döneceðini zannediyordu. Geri dönmeyince Ebu Bekir diðer arkadaþlarýna onun arkasýndan gitmeyi önerdi. Hep birlikte yahudilerden ayrýlýp. Peygamber (s.a.v.)'in evine gittiler. Peygamber (s.a.v.) onlara olanlarý • anlattý ve Muhammed îbn Mesleme (r.) 'yi Beni Nadir'e ne söyleyeceðini ^Ýdirerek gönderdi. Muham-med îbn Mesleme (r.) bütün hýzýyla, kabilenin olduðu yere gitti. Onu gören bazý liderler karþýfemaya çýktýlar. Onlara þöyle dedi: «Allah'ýn Rasulü beni size gönderdi ve þunlarý söyledi: «Beni öldürmeyi amaçlayarak, aramýzdaki
anlaþmayý bozdunuz». Peygamber (s.a.v.)'in ona anlattýðý þekliyle onlara suikastýn tüm ayrýntýlarýný anlattý ve mesajýnýn püf noktasýna gelerek þöyle baðladý: «Peygamber: 'Size ülkemi terketmenîz için on gün veriyorum. On günden sonra hâlâ burada olanlarýnýzýn baþý kesilecek' dedi». Onlar: «Ey Mesleme'nin oðlu, bir Evs'linin bize böyle bir haber getirebileceðini ummazdýk» dediler. îbn Mesleme: «Gönüller deðiþti» cevabýný verdi.
Çoðu hemen ayrýlmak için hazýrlýklara baþlamýþlardý. Fakat îbn Ubey onlarý kalmaya teþvik eden ve yardým edeceðini bildiren bir haber gönderdi. Puyay da komþularý Beni Kurayza ve Bedevi müttefiklerinin böyle bir durumda kendilerini yalnýz býrakmayacaklarýný söyleyerek yahu-dileri kalmaya ikna etti. Tüm bu müttefiklere yardým haberi gönderdi. Peygamber Cs.a.vJ'e de kardeþini haberci gönderdi: «Biz evlerimizi ve mallarýmýzý býrakýp gitmeyeceðiz. O halde ne yapacaksan yap» dedi. Peygamber Cs.a.v.) «Allahu Ekber» (Allah Büyüktür) dedi ve bu tekbir tüm arkadaþlarýnýn aðzmda tekrarlandý. Arkadaþlarýna: «Yahudiler savaþ ilân ediyor» dedi. Bir ordu hazýrlayarak þehrin güneyindeki Nadir yerleþim bölgesine doðru ilerlediler. Sancaðý Ali taþýyordu, ikindi namazým, korunma bölgelerinin dýþýnda olduðu için yahudiler tarafýndan terk edilen geniþ bir bahçede kýldýlar. Namazdan sonra Peygamber (s.a.v.) askerlerini kalelere doðru ilerletti.
Surlar okçular ve sapancýlar tarafýndan korunuyordu. Bu askerlerin yanýnda oklarý bittiðinde ve sur duvarlarý saldýrýya uðradýðýnda kullanýlmak üzere taþlar da vardý. Ýki ordu da hava kararýncaya kadar karþýlýklý ok atýþlarý yaptýlar. Yahudiler karþýsmdakilerin saldýrý hýzý karþýsýnda þaþkýnlýða dönmüþlerdi. Fakat ertesi gün nasýl olsa Beni Kurayza'nýn ve îbn Ubey'in yardýmlarý ulaþýr diye düþünüyorlardý. Birkaç gün sonra da müttefiklerin Gatafan kabilesi imdada yetiþirdi. O sýrada müslümanlarm ordusu, Medine'den çeþitli sebepler yüzünden Peygamber ile birlik-Le yola çýkamayan müslümanlarm da orduya katýlmasýyla gittikçe büyüyordu. Yatsý namazý vaktine kadar ordu, duþmaný her taraftan sarabilecek derecede çoðalmýþtý. Peygamber (s.a.v.) onlarla birlikte namaz kýldý ve Ali'yi ordunun baþýnda býrakarak on kiþi ile birlikte Medine'ye döndü. Ordu sabah namazýna kadar Allah'ý yücelten þiirler okudu. Peygamber (s.a.vJ sabah namazýnda onlara katýldý.
Günler geçiyor ve Beni Nadir beklediði yardýmlar Ýçin ümidini yitiriyordu. Beni Kurayza, Peygamber (sa.v.)'le yaptýðý anlaþmayý bozmak istememiþ, Beni Gatafan sessiz kalmýþ Ýbn Ubey de her zaman olduðu gibi bir þey yapamayacaðýný anlamýþtý. Çok ümitli olan Beni Nadir'in ümitleri gittikçe kayboluyor ve aralarýndaki anlaþmazlýklar artýyordu. Kabile uzun zamandan beri süren anlaþmazlýklar ve düþmanlýklarla parçalanmýþtý. Þimdi ise dýþ dünyadan tamamen kopmuþ bir vaziyette hiçbir yardým alamýyordu. On güne yakýn bir süre sonra Peygamber'in sur duvarlarýnýn yakýnýndaki bir iki hurma aðacýný kesmesiyle bu ümitsizliði ve çaresizliði daha fazla hissetmeye baþladýlar. Peygamber (s.a.v.), bu topraklarýn kendinin olacaðýný bildiði için bu aðaçlan kurban olarak kestirmiþti Aðaçlarýn kesilmesi Ýlahi bir emirle (Haþr: 5), ona bildirilmiþti. Bu emrin yerine getirilmesiyle düþmanýn karþý koyma gücü tamamen yok oldu. Onlar için hurma aðaçlarýnýn özel bir konumu vardý, çünkü bu aðaçlar geçim kaynaklarýnýn büyük bir bölümünü oluþturuyordu. Þimdi topraklarýndan ayrýlmaya zorlansalar bile o yerleri hâlâ kendilerinin olarak düþüneceklerdi. Çünkü gelecekte onu tekrar kazanma ümitleri vardý. Kureyþ, vadiden Ýslam'ýn izlerini silmek üzere söz vermiþti. Fakat eðer hurma aðaçlarý kesilirse, onlarý yenilemek yýllar alýrdý. Sadece bir kaç tanesini kesmiþlerdi, fakat bu tahrip nereye kadar varacaktý? Huyay Peygamber (s.a.v.)'e topraklarýný býrakýp gideceklerine dair haber gönderdi. Fakat Peygamber (s.a.v.) daha önce bütün mallarým götürebileceklerine dair verdiði sözde artýk duramayacaðýný söyledi. «Topraklarýnýzý býrakýn» dedi, «silahlarýnýz ve zýrhlarýnýz dýþýnda develerinizin taþýyabileceði miktarda mal götürebilirsiniz».
Huyay ilk önce bu teklifi reddetti, fakat kabiledeki diðer adamlar onu kabul etmeye zorladýlar. îki hafta önce býraktýklarý hazýrlýklara tekrar baþladýlar. Evlerinin kapýlarýna ve lentolanna varýncaya kadar bütün eþyalarýný develere yüklediler. Hazýrlandýklarýnda Suriye yolu üzerinden kuzeye doðru yola çýktýlar. O zamana kadar bu ölçüde zengin ve büyük bir kervan daha görülmemiþti. Medine'nin kalabalýk çarþýsýndan geçerken develer tek sýra halinde yol aldýlar. Her deve, yüklerinin zenginliði ve süslerinin çokluðuyla ayrý bir þaþkýnlýk unsuru oluyordu. Develerin üstündeki tahtlarýn perdeleri, içindeki çeþitli renklerde ipekler giymiþ, altýn, elmas, yakut gibi deðerli taþlarla süslenmiþ kadýnlarý gizlemek için örtülmüþtü. Beni Nadir'in zengin olduðu bilinirdi, fakat o zamana kadar kendilerinden baþka çok az kiþi onlarýn bu zenginliðini görebilmiþti. Yolculuklarýna davul ve çalgý sesleri eþliðinde devam ettiler. Böylece, þimdi topraklarýný terkediyor durumda olsalar da, baþka yerlerde daha güzel topraklarý olduðunu ve oralara gittiklerini göstermek istiyorlardý. Yahudilerin çoðu Hay-ber'de durdu ve önceden sahip olduklarý topraklara yerleþti. Diðer bir grup da kuzeye gitti ve Eriha'ya veya Suriye'nin güneyine yerleþti. Vahyin bildirdiðine göre yahu-dilerin topraklan, fakir ve muhtaçlara verilmek üzere Peygamber Cs.a.v.) 'e ait olacaktý. Bu topraklar, özellikle «Yurtlarýndan ve mallarýndan sürülüp çýkarýlmýþ» (Haþr: 8) olan muhacirler içindi. Fakirlikleri nedeniyle Ensar'dan sadece iki kiþiye toprak verildi. Fakat Peygamber Cs.a.v.) topraklarýn çoðunu Muhacirlere vererek onlarý baðýmsýz kýldý ve Ensann üzerindeki bakým yükünü kaldýrdý.
radyobeyan