Muallimi Ekmel By: sidretül münteha Date: 11 Ekim 2010, 15:21:33
Muallim-i Ekmel
Hepimizi eðiten bir Muallim-i Ekmel (sas) (En mükemmel öðretmen) var
Kur'an'ýn ilk ayeti 'oku' olmuþtu. Peygamberimiz de bir eðitim seferberliði baþlatmýþ ve insanlarý 'düþünmeye, 'ilme' teþvik için her türlü gayreti sarfetmiþti. Mescidin bir kenarýna çardak þeklinde inþa edilen Suffa ilk Ýslam üniversitesidir.
Her meslek ve meþrepten insan, Hz. Peygamber’in hayatýndan kendisi için örnek olabilecek birçok yön bulabilir. Çünkü bütün bu insanlýðý bir þahsiyette toplayýp misallendirmek zor deðildir. Hz. Peygamber’in sireti, hayatýn her safhasýný kapsayan bir bütünlük içindedir. O, ALLAH’ýn kendisine verdiði yetki ile ülkelerinde devlet baþkanlarýna, valilere, idarecilere, okullarda öðretmenlere, sýnýflarda öðrencilere, evlerde ana-babalara, yolda yürüyenlere, alýþveriþ yapanlara, tarladaki çiftçiye, iþçi çalýþtýranlara, çalýþanlara, emek sarf edenlere velhasýl herkese ayný çaðrýyý yapmakta ve kendisinin izlenmesini istemektedir. Çünkü onun hayatý bütün insanlýk için en güzel örnektir.
O (SAS) BÝR ÖÐRETMENDÝ
Peygamberimiz (sas) hem sözleriyle hem de yaþayýþýyla bizi eðiten, öðreten bir muallim-i hakiki idi. Ümmetine her konuyu öðretmiþ, onlarýn izzet ve þerefine yaraþýr davranýþlarý, dünya ve ahirette kurtuluþa erdirecek yollarý göstermiþti. Hz. Peygamber’in bir peygamber olarak savaþ, barýþ, ibadet, ticaret, hak ve adalet gibi konularda yol göstermesi herkes tarafýndan tabii karþýlanýrken, günlük insan hareketlerinin biçim ve þekilleriyle de meþgul olmasý bazýlarý tarafýndan yadýrganmaktaydý. Nitekim bir müþrik ashab-ý kiramýn ileri gelenlerinden Selman-ý Farisi’ye hitaben biraz da alaylý þekilde þöyle demiþti: “Görüyorum ki dostunuz (Muhammed), size her þeyi ama her þeyi hatta helaya nasýl oturacaðýnýzý bile öðretiyor!” Hazreti Selman gayet ciddi bir tavýrla “Evet” dedi, sonra da Hz. Peygamber’in tuvalet adabýyla ilgili tavsiyelerini sýraladý. (Müslim)
EÐÝTÝM SEFERBERLÝÐÝ BAÞLATMIÞTI
Kur’an’ýn ilk ayeti ‘oku’ olmuþtu. Peygamberimiz de bir eðitim seferberliði baþlatmýþ ve insanlarý ‘düþünmeye, ‘ilme’ teþvik için her türlü gayreti sarf etmiþti. Mescidin bir kenarýna çardak þeklinde inþa edilen Suffa ilk Ýslam üniversitesidir. Bizzat Resulullah burada dersler veriyordu. ALLAH Resulü’nün (sas) okuma ve yazmaya verdiði ehemmiyet, Bedir savaþýnda esir düþen müþrik düþman askerleri için fidye olarak adam baþýna 4.000 dirhem ücret biçildiði halde, bunlar arasýnda okuma-yazmasý olanlarýn Medineli 10 Müslüman çocuða öðretmek suretiyle serbest býrakýlmasýný emretmesinde görülür.
ÖÐRENCÝLERLE ÖZEL ÝLGÝLENÝYORDU
Medine’de yatýp kalkacak bir evi bulunmayanlar için Suffa ayný zamanda geceleri yurt-yatakhane olarak kullanýlmaktaydý. Yine burada, Ýslam’ýn temel esaslarýnýn neler olduðunu öðrenmek üzere dýþarýdan gelen yabancýlar da kalmaktaydý. Bir defasýnda Temim kabilesine mensup 80 kadar yabancý barýndýrýlmýþtý Suffa’da. Medineli cömert insan Sa’d ibn Ubade, her gün bu 80 talebenin yiyecek ve içeceðini temin etmekteydi. Öyle bir zaman geldi ki Suffa’da okuyan talebelerin sayýsý 400’e kadar yükseldi. Resulullah (sas) elinde-evinde bulunan þeyleri daima bu talebelerle bölüþtü.
KADINLAR YETÝÞÝRSE TOPLUM YETÝÞÝR
O dönemde kadýnýn adý yoktu. Hiçbir hakka sahip deðillerdi. Resulullah tarafýndan özel bir ihtimam ve yetiþtirilmeye tabi tutuldular. Buhari’nin belirttiðine göre, ALLAH Resulü (sas) haftanýn bir gününü tamamen onlara tahsis etmiþ ve günde sadece onlara hitap etme ve onlarýn suallerine cevap vermeye çalýþmýþtý. Peygamberimizin zevcesi Hafsa, okuma-yazma bilmekte, Aiþe ise hukuk alanýnda yüksek bilgiye sahip bulunmaktaydý. Hatta Hazreti Peygamber’in vefatýndan sonra birçok erkeklerden ilimde ileri olan birçok sahabi Hz. Aiþe’nin hukuk bilgisinden istifade için onu ziyaret etmiþ, onunla istiþare etmiþlerdir.
HEDEF “DÜNYAYI KUCAKLAYAN ÝNSAN”
Ýslam ruhbanlýðý kabul etmediði için yetiþtirdiði insanýn günlük hayattaki iþlerini görebilecek bir seviyeye gelmesini þart koþar. Ahiretin bu dünyadaki hayatla kazanýlacaðýný belirterek, Müslümanlarý bu dünyanýn iþlerini görebilecek bir þahsiyet olarak eðitmeyi gaye edinir. Dinimiz iyi vatandaþ yetiþtirmekten ziyade iyi insan olmayý hedefler. Bu konuda Muhammed Kutup, “Ýslam kendini dar sýnýrlar içinde hapsetmez. Bütün gayretini sadece, iyi vatandaþ yetiþtirme iþlemine baðlamaz. Aksine, Ýslam daha büyük, daha þümullü bir gayenin gerçekleþmesi için çalýþýr. Gaye, dünyanýn þu ya da bu bölgesinde bir vatandaþ olmasý itibarý ile deðil, insan olmasý hasebiyle bir insan yetiþtirmektir.” demektedir.SERHAT ÞEFTALÝ