Abdullah Bin Abbas By: ayten Date: 07 Ekim 2010, 12:57:53
12)Tefsîr âlimlerinin þâhý: ABDULLAH BÝN ABBÂS
Hz. Muhammed (a.s.)'ýn amcasý Abbâs (r.a.)'ýn oðlu. Kesin olarak ne zaman doðduðu bilinmemekle birlikte onun Hicret'ten üç yýl kadar önce, Müslümanlar Mekke'de Þi'b-i Ebi Tâlib'te ekonomik ve sosyal kuþatma ve baský altýndayken doðduðu bilinmektedir. Annesi Ümmü'l-Fadl Lübabe binti el-Haris olup Mü'minlerin annesi Meymune'nin kýz kardeþidir. Ümmü'l-Fadl, kadýnlar arasýnda Hz. Hadîce'den sonra Ýslâm'a girenlerdendir.
Babasý Hz. Abbâs, Abdullah doðar doðmaz onu Hz. Peygambere götürmüþ, Rasûlullah (a.s.) de onu kucaðýna alarak: "Allahým! Onu dinde fakîh kýl. Kitaben açýklamasýný ona öðret" diye dua etmiþti. Ýslâm'ýn yayýldýðý ve hâkim olduðu Medine toplumunda büyüyen Abdullah tam bir Ýslâmî terbiye ve bilgi almýþtý. Abdest almayý ve namaz kýlmayý bizzat Hz. Peygamberden öðrenmiþti. Gençliðinde de Peygamber efendimiz tarafýndan birkaç kez baþý okþanarak: "Allah'ým! bütün ilim ve hikmeti bu baþa ver, ona te'vil ve tefsir'i öðret. Allah'ým!: Ýnsanoðluna verdiðin her ilim ve hikmeti bunun göðsünde topla" diye dua etmiþtir. Abdullah sürekli olarak Rasûlullah'ýn yanýnda bulunmuþ ve ondan büyük ölçüde feyz ve bilgi almýþtýr.
Hz. Abdullah Hicretin sekizinci yýlýna kadar ailesiyle birlikte Mekke'de kalmýþtý. Mekke fethi gününde, Huneyn ve Tâif gazvelerinde ve Vedâ Haccý'nda Rasûlullah ile birlikte bulunmuþtu. Mekke fethinden sonra o da ailesiyle birlikte Medine'ye hicret etmiþti. Birinci Halîfe Hz. Ebu Bekr'in ve ondan sonra Hz. Ömer'in sohbetlerinde bulunmuþ ve birçok sahâbeden ders ve bilgi almýþtý. Üçüncü Halîfe Hz. Osman'ýn þahsýna çok baðlý olup onun zamanýnda devlet kademelerinde görev almýþ, Abdullah Ýbn Ebi's-Serh ile birlikte Afrika seferine ve daha sonra da doðuda yapýlan Taberistan fethine katýlmýþtý. Hicretin 35. yýlýnda Hacc emirliði yapmýþtý. Hz. Osman'ýn þehâdetinden önce evinin etrafýnda nöbet bekleyen büyük sahâbelerin çocuklarýyla birlikte bulunmuþ ve Halîfe'yi isyancýlara karþý korumaya çalýþmýþtý.
Daha sonra Hz. Ali'nin hilâfeti sýrasýnda da ayný þekilde devlet kademelerinin önemli mevkilerinde bulunmuþtu. Cemel ve Sýff'ýn savaþlarýnda Hz. Ali'nin yanýnda yer alan Ýbn Abbas, Hakem Olayý'nda da Ebu Musa el-Eþ'arî (r.a.) ile birlikte Hz. Ali'yi temsil etmiþti. Hz. Ali onu birkaç defa elçi olarak görevlendirmiþ ve 'Hakem Olayý'ndan sonra da Basra Valiliðinde bulunmuþtu. Bu sýrada bölgede isyan eden Hâricîlerin bu isyanýný bastýrmýþ ve asayiþi korumuþtu. Basra valiliði sýrasýnda kendisine atýlan bir iftiraya dayanamayýp görevinden ayrýlarak Mekke'ye gitmiþ ve ömrünün sonuna kadar burada ilimle uðraþmýþtýr.
Hz. Muaviye'nin vefatýndan sonra Hz. Ali ve oðlu Hz. Hüseyin'in taraftarlarý tarafýndan Kûfe'ye davet edilince kendi gitmediði gibi, bu davete icabet etmek isteyen Hz. Hüseyin'i de ikaz ederek gitmekten alýkoymaya çalýþtý, fakat bunda bir türlü baþarýlý olamadý. Hz. Hüseyin'in Kûfe'ye gitmek üzere yola çýkýp Kerbelâ'da þehid edilmesi Abdullah b. Abbâs'ý bir hayli üzdü ve üzüntüsünden gözlerini kaybetti. Nihayet 68/687 yýlýnda Taif'te yetmiþ yaþýndayken vefat etti.
Hz.Abdullah Ýbn Abbas (r.a.) Ýslâm tarihinde siyâsî faaliyetlerinden çok, ilmî ve saðlam þahsiyeti ile tanýnýr. Asr-ý Saadette yaþýnýn küçük olmasýndan dolayý Rasûlullah'ýn evine ve özellikle teyzesi olan Hz. Meymune'nin hücresine rahatça girip çýkar, diðer ashabýn bilmediði ve ilk anda öðrenme imkâný bulamadýðý konularý öðrenirdi. Bunun için o naklettiði hadis, tefsir, ve fýkýh ilmine vukufu ile tanýnýr. Kur'ân, tefsir, fýkýh'ýn yaný sýra Arap edebiyatý sahasýnda geniþ bir bilgiye sahipti. Abdullah Ýbn Mes'ud, Onun için: "O, Kur'ân-ý Kerim'in tercümanýdýr, müfessirlerin sultanýdýr" demiþtir. Ýlminin geniþliðinden dolayý zamanýnda o, "Ümmetin âlimi, ilim deryasý" gibi lâkaplarla anýlýrdý. Ahmed b. Hanbel'in kaydettiði bir hadiste Hz. Peygamberin Ýbn Abbas'ýn ilmini övdüðü ifade edilir.
Hz.Abdullah Ýbn Ömer (r.a.) kendisine sorulup da bilemediklerinin Ýbn Abbas'tan sorulmasýný ve cevabýn kendisine de bildirilmesini isterdi. Verdiði fetva ve cevaplarýndan dolayý onu daima takdir ederdi.
Hz.Abdullah Ýbn Abbas Ýslâmî anlayýþ ve edebinden dolayý yaþlý sahâbelerin bulunduðu toplantý yerlerinde onlar konuþup bir konuda fikir belirtmeden o asla konuþmaz ve söz almayý pek uygun görmezdi. Yaþýnýn küçüklüðünü ileri sürüp yaþlý sahâbelerle bir arada bulunmasýný güzel bir davranýþ olarak görmeyenlere karþý Hz. Ömer (r.a.) bir gün onu da çaðýrmýþ ve Nasr sûresinin tefsiri konusunda neler düþündüðünü sormuþtu.
Hz.Abdullah'ýn yaþýnýn küçüklüðünden dolayý bu gibi meclislere katýlmasýný uygun görmeyenlerin Nasr sûresinin tefsiri konusunda herhangi bir düþünceleri olmayýnca Abdullah Ýbn Abbas bu sûrede Rasûlullah (a.s.)'ýn ecelinin yaklaþtýðýný iþaret eden ifadelerin olduðunu söylemiþ ve Hz. Ömer de onu tasdik etmiþti. Ashab yanýnda yaþýnýn küçüklüðünden dolayý Ýbn Abbas'ýn konuþmaktan çekindiðini hisseden Hz. Ömer ona þöyle demiþti: "Yaþýnýn küçük oluþu konuþmana engel olmasýn, haydi konuþ dinleyelim." Böylece Abdullah Ýbn Abbas yaþlý ve ileri gelen sahâbelerle hep bir arada oturup kalkmýþ ve onlardan çok þey öðrenmiþti.
Hz.Abdullah Ýbn Abbas (r.a.) kendisine sorulan sorular için önce Kur'an-ý Kerim'e bakar cevap bulamazsa Rasûlullah'tan bu konuda bir bilginin olup olmadýðýný araþtýrýr, sonra Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in ictihadlarýna ve açýklamalarýna bakýp onlarý esas alýr, aksi halde kendi ictihadýyla meseleye çözüm getirirdi. Ýbn Abbas Hz. Peygamberden, sahâbeden gelen ve kendi içtihadýyla oluþan tefsir bilgilerini bir kitap haline getirmiþ deðildir. Bize kadar intikâl etmiþ bulunan ve Ýbn Abbas'a ait olduðu söylenen "Tenviru'l-Mikbâs min Tefsîr Ýbn Abbas" isimli tefsirin ona ait olup olmadýðý araþtýrýlmasý gereken bir konudur. Abdullah Ýbn Abbas'ýn tefsîr'e dair rivayetleri ilim adamlarýmýzdan Firûzâbâdî tarafýndan derlenip bir araya getirilmiþ ve yukarýdaki isimle yayýnlanmýþtýr .
Hz.Ýbn Abbas'ýn son derece disiplinli ve muntazam çalýþma sistemi vardý. Ýþlerini titizlikle belli bir plan dahilinde düzenlerdi. Bu planýna önce kendi aynen uyardý. Haftanýn belirli günlerinde geniþ halk kitlesine dînî ilimlerle ilgili dersler, dînî ilimler dýþýnda Arap dili, þiiri ve edebiyatý üzerinde etraflý konuþmalar yapardý.
Hz. Osman devrinde yaptýðý ilmî çalýþmalarýn yanýnda Afrika seferine, Ýslâm ordusu adýna elçilik vazifesiyle katýlmýþtýr. Afrika'daki Bizans genel valisi Georgios ve adamlarýyla ilmî tartýþmalar yapmýþtýr. Georgios ve etrafýndakiler O'nun akýl, zeka, fikir kuvvetini ve ilim kudretini görerek: "Bu insan Araplarýn en derin âlimidir" sonucuna varmýþlardýr.
Komutan, elçilik ve valilik gibi devletin üst düzey siyasi görevlerinin yanýnda ilminin üstünlüðü ve derinliðiyle Ashab-ý Kiram, Hz. Ömer ve Hz. Osman tarafýndan çok iltifat gördü. O bu iltifatlar karþýsýnda daima tevazu gösterdi. Çok övüldüðü zamanlarda alçak gönüllülüðü elden býrakmaz ve: "Bana bu nimeti ihsan eden Allah'týr. Rasûlullah (a.s.) benim için dua ederek ilim ve hikmet niyazýnda bulunmuþlardýr" diye konuþurdu.
Ýslâm tarihinde, Garibü'l-Kur'ân (Arap diliyle nazil olan Kur'ân-ý Kerim'deki Arapça olmayan, Araplarca duyulmamýþ, bilinmeyen, civar dillerden alýnan kelimeler) hakkýnda açýklamalar, bunlar hakkýnda en sahih rivayetler Ýbn Abbâs'a dayanýr. Müþkilü'l-Kur'ân (Kur'ân-ý Kerim'in derinliklerine inme, bulma, çözme ve güçlükleri giderme) konusunu da ilk ele alan yine Ýbn Abbâs'týr. Peygamber Efendimiz'den 1660 Hadis-i Þerif rivayet etmiþtir. Fýkýh ilminin temelini oluþturan kiþilerdendir; ciltler dolduran fetvalarý fýkýh ilminin en kuvvetli temellerindendir.
Mekke'de yetiþen birçok fakîh onun vasýtasýyla yetiþmiþtir. Bu sebepten "Mekke Tefsir Mektebi"nin kurucusu Ýbn Abbas'týr denilir.
Tabiinden Ebû Sâlih (r.a.): "Ýbn Abbâs'ýn ilim meclisi ile bütün Kureyþ iftihar etse deðer" dediði ve onun derslerinde tefsir, hadis, fýkýh, lisan, þiir, edebiyat, takrir gibi konularda herkesi doyuracak cevaplar verildiði kendinden sonra da kabul edilmektedir. Kendi zamanýnda ünü devlet sýnýrlarýný aþmýþtý.
Hz.Ýbn Abbâs'tan ilim öðrenen, Hadîs rivayet eden pekçok âlim yetiþmiþtir. Baþta kendi oðullarý, Muhammed Ýbn Abdullah, Ali Ýbn Abdullah, yeðeni Abdullah Ýbn Ubeydullah ve Abdullah Ýbn Ma'bed, Abdullah Ýbn Ömer, Þa'be Ýbn Hakem, Merved Ýbn Mahreme, Ebu't Tufeyl, Ebû Ýmâme Ýbn Sehl, Said Ýbn el-Müseyyeb vs. Kendisi de yüce peygamberimizden, Hz. Abbas'tan, annesi Lübâbe'den, Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali (r.a.)'den, Hazreti Abdurrahman Ýbn Avf'den, Hz. Muaz Ýbn Cebel'den, Hz. Ebû Zerr el-Gifârî'den bizzat iþiterek hadis-i þerif rivayet etmiþtir. Rivayetleri; Kütüb-ü Sitte'de yer almaktadýr.
Abdullah Ýbn. Abbas (r.a)'ýn rivayet ettiði bazý hadis-i þerifler
ـ وعن ابن عباس قال: قال رسولُ اللّهِ #: ]مَنْ قَبَضَ يتِيماً من بَيْنِ المُسْلمِينَ إلى طعامِهِ وشرابِه أدْخَلَهُ اللّهُ تعالى الجنةَ ألْبتةَ إ أنْ يكُونَ قَدْ عَمِلَ ذنباً يُغْفَرُ[. أخرجه الترمذى .
-Ýbnu Abbâs anlatýyor: "Resûlullah (a.s) buyurdu ki: "Kim Müslümanlar arasýndan bir yetim alarak yiyecek ve içeceðine dâhil ederse, affedilmez bir günah (þirk) iþlememiþse, Allah onu mutlaka cennete koyacaktýr."[368]
ـ وعن ابن عباس رضى اللّه عنهما قال: ]رأيتُ رسُولَ اللّهِ # جالساً عندَ الرُّكنِ فرَفَعَ بَصَرَهُ إلى السماءِ فضَحِكَ فقال: لَعَنَ اللّهُ اليهودَ ثثاً: إنَّ اللّهَ تعالى حرَّمَ عليهِمُ الشُّحُومَ فباعوهَا وأكلُوا أثمَانَهَا، وإنَّ اللّهَ تعالى إذا حرَّمَ عَلَى قومٍ أكلَ شئ حَرَّمَ عليهمْ ثَمَنَهُ[. أخرجه أبو داود .
-Ýbnu Abbas (r.a) anlatýyor: "Hz. Peygamber (a.s)'i Kâbe'nin yanýnda otururken gördüm. Bir ara baþýný semaya kaldýrarak güldü ve þunu söyledi: "- Alah Yahudilere lânet etsin, Allah Yahudiler'e lânet etsin, Allah Yahudiler'e lânet etsin! Allah onlara (ölmüþ hayvanlarýn) iç yaðýný yasaklamýþtý tutup bunu sattýlar ve parasýný yediler. Halbuki Allah bir millete bir þeyin yenmesini haram etti mi, onun parasýný da haram etti demektir." [369]
ـ وعن ابن عباس رضى اللّه عنهما قال: قال رَسُولُ اللّهِ #: ] تَسْتَقْبِلُوا السُّوقَ، وَ َتُحَفِّلُوا، وََ يَنْفُقْ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ[. أخرجه الترمذى وصححه .
-Ýbnu Abbas (r.a) anlatýyor: Resûlullah (a.s) buyurdular ki: "Pazara gitmekte olan malý önceden karþýlamayýn. Hayvanlarýn sütünü memelerinde (günlence bekleterek) biriktirmeyin. Bir birinize karþý (müþteriyi kýzýþtýrmak için alýcý olmadýðýnýz halde, yüksek fiyat vererek) malýn deðerini artýrmayýn." [370
Ynt: Abdullah Bin Abbas By: Bilal2009 Date: 19 Ocak 2019, 18:56:03
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri Peygamberimiz in ve sahabe efendilerimizin yolundan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Abdullah Bin Abbas By: ceren Date: 19 Ocak 2019, 20:14:03
Esselamu aleyküm. Rabbým bizleri sahabelerin yolunda giden onlar gibi Ýslama hizmet eden kullardan olalým inþallah...