Abdullah Bin Selam By: ayten Date: 07 Ekim 2010, 12:18:21
24)Tevrat’ta Resûlullahýn alâmetlerini görüp Müslüman olan sahâbî: ABDULLAH BÝN SELÂM
Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâb-ý kirâmdan olup, Ensârýn büyüklerindendir. Medîne'deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi. Soyu Hz.Yûsuf’a dayanýyordu. Asýl ismi Husayn idi. Müslüman olunca Resûlullah efendimiz ona Abdullah ismini verdi.
Îmân etmeden önce, Yahûdî âlimlerinden idi. Müslüman olmasý çok ibretlidir. Müslüman oluþunu kendisi þöyle anlatýr:
Âhir Zaman Peygamberi
"Babam Yahûdîlerin ileri gelen âlimlerinden idi. Bana Tevrat'ý okutur, dindar yetiþmem için elinden geleni yapardý. Bir gün âhir zaman Peygamberinin alâmetlerini ve yapacaðý iþleri anlatarak dedi ki:
- Eðer âhir zaman Peygamberi, Hârûn aleyhisselâmýn neslinden yanî kendi kavmimizden gelirse inanýrým, baþka kavimden gelirse inanmam! Sen de inanma!
Resûlullah efendimiz Medîne'ye hicret etmeden önce babam vefât etti.
Resûlullah efendimiz Medîne'ye hicretinden önce, Mekke'de Peygamberliðini açýkladýktan sonra, sýfatlarýna ve yaptýðý iþlere baktým, týpa týp babamýn anlattýklarýna uyuyordu. Fakat, kavmimizin ileri gelenleri, sýrf Arap kavminden geldi diye Resûlullaha karþý çýkýyorlardý. Tevrat'ta bildirilen alâmetler gâyet açýktý.
Bir gün Yahûdîlerin hurma bahçelerine gittim. Kendi aralarýnda, "Araplarýn adamý geldi!" diye konuþuyorlardý. Bu sözü duyunca beni bir titreme tuttu. Elimde olmadan "Allahü Ekber" diye baðýrdým. Benim tekbîr getirdiðimi gören halam Hâlide binti Hâris bana kýzýp dedi ki:
- Allah seni umduðuna kavuþturmasýn, elini boþa çýkarsýn? Vallahi sen Mûsâ bin Ýmrân'ýn geleceðini iþitmiþ olsaydýn bundan fazla sevinmezdin.
Ben de ona þöyle karþýlýk verdim:
- Ey hala! Vallahi O, Hz. Mûsâ gibi Peygamberdir. Mûsâ (as)’ýn tevhîd dînindendir. Buna niçin karþý çýkýyorsunuz?
- Ey kardeþimin oðlu! Yoksa o Kýyâmete yakýn gönderileceði bize bildirilen Peygamber midir?
- Evet.
- Öyleyse sevinmekte haklýsýn.
Dayanamayýp, Resûlullahý görmek için bulunduðu yere gittim. Daha ilk gördüðümde kendi kendime, "Bu güzel yüzün sâhibi yalan söyleyemez!" dedim. Resûlullah insanlar arasýna oturmuþ, onlara nasîhat ediyordu. Ýlk iþittiðim hadîs-i þerîf þuydu:
-Selâmý aranýzda yayýnýz, aç kimseleri doyurunuz, sýla-i rahm yapýnýz, yakýn akrabalarýnýzý ziyâret ediniz! Ýnsanlar uykuda iken namaz kýlýnýz! Böylece Cennete selâmetle girersiniz.
Allah Birdir
Sonra bana dönüp sordu:
- Sen Medîne âlimi Ýbni Selâm deðil misin?
- Evet
- Ey Abdulah, Allah için söyle! Tevrat'ta benim vasýflarýmý okuyup öðrenmedin mi?
- Evet, öðrendim. Yâ Resûlallah Cenâb-ý Hakkýn sýfatlarýný söyler misin?
Resûlullah efendimiz bana Ýhlâs sûresini okudu.
قُلْ هُوَ اللّهُ اَحَدٌ () اَللّهُ الصَّمَدُ () لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ () وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ ()
1. De ki: "O Allah birdir."
2. "Allah, bütün mahlukatýn kendisine teveccüh ve iltica edeceði zât-ý ehâdiyyettir."
3. "(O) Doðurmadý ve doðurulmamýþtýr."
4. "Ve O'na hiç bir þey denk (mümasil) olmamýþtýr."
قُلْ هُوَ اللّهُ اَحَدٌ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
"De ki: O Allah birdir. Hiçbir þey O'nun dengi deðildir!" âyet-i kerîmeleri iþitince:
- Þehâdet ederim ki, Allah’tan baþka ilâh yoktur. Sen O'nun kulu ve resûlüsün, diyerek îmân ettim.
Abdullah bin Selâm Müslüman olduktan sonrasýný þöyle anlatýyor:
Müslüman olduktan sonra Resûlullaha dedim ki:
-Yâ Resûlallah! Yahûdîler kadar, yalancý, inatçý, zâlim kimse yoktur. Hiçbir iftirâdan çekinmezler. Þimdi benim Müslüman olduðumu öðrenirlerse olmadýk iftirâ ederler, bunu açýklamadan önce onlara beni sorunuz!
Çok Büyük Alimimizdir
Sonra ben bir perdenin arkasýna saklandým. Resûlullah bir grup Yahûdî’yi çaðýrdý. Onlara sordu:
-Aranýzdaki Husayn [Abdullah] bin Selâm nasýl bir kimsedir?
- Çok büyük bir âlimimizdir. Onun gibi hayýrlý birisi az bulunur. O doðru sözlüdür.
- Eðer o Müslüman olduysa siz ne dersiniz?
- Allah onu böyle birþeyden korusun!
Sonra saklandýðým yerden çýkýp dedim ki:
- Ey Yahûdî topluluðu, Allah’tan korkunuz! Size geleni kabûl ediniz! Allah’a yemîn ederim ki, siz Resûlullahýn hak Peygamber olduðunu biliyorsunuz. Çünkü alâmetleri Tevrat'ta açýk olarak yazýlýdýr. Baþka kavimden geldiði için inadýnýzdan îmân etmiyorsunuz. Ben þehâdet ederim ki, Allah’tan baþka ilâh yoktur. Ve yine þehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm Allah’ýn resûlüdür.
Bunun üzerine Yahûdîler:
- Bizim en kötümüz budur. Aramýzda bundan daha kötü biri yoktur, deyip olmadýk iftirâlar etmeye baþladýlar. Peygamber efendimiz Yahûdîlere dönüp buyurdu ki:
- Birinci þehâdetiniz bize kâfidir, ikincisi ise lüzûmsuzdur.
Hz. Abdullah hemen evine döndü. Ailesini ve akrabalarýný Ýslâmiyet’e davet etti. Halasý da dâhil hepsi Müslüman oldular.
O'nun îmân etmesi Yahûdîleri çok kýzdýrdý. Bunun için kendisini sýkýþtýrmaya baþladýlar. Hattâ Yahûdî âlimlerinden bazýlarý:
-Araplardan peygamber çýkmaz. Senin adamýn hükümdardýr, diyerek, Abdullah bin Selâm'ý Ýslâmiyet’ten vazgeçirmeye kalkýþtýlarsa da muvaffak olmadýlar.
Kendisi ile birlikte Sa'lebe bin Sa'ye, Üseyd bin Sa'ye, Esed bin Ubeyd ve ba'zý Yahûdîler samîmî olarak Müslüman oldular. Fakat bazý Yahûdîler dediler ki:
- Ýslâmiyet’e yalnýz bizim kötülerimiz inandý. Eðer, onlar hayýrlýlarýmýzdan olsalardý, atalarýnýn dînini býrakmazlardý.
Bunun üzerine inen âyet-i kerîmede þöyle buyuruldu:
لَيْسُوا سَوَاءً مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ اُمَّةٌ قَائِمَةٌ يَتْلُونَ ايَاتِ اللّهِ انَاءَ الَّيْلِ وَهُمْ يَسْجُدُونَ
“Onlarýn, Ehl-i kitabýn hepsi bir deðildir. Ehl-i kitabýn içinde bir cemâ'at vardýr ki, onlar gece vakitlerinde secdeye kapanarak Allahýn âyetlerini okurlar.”[422]
Âdil Þâhid
Abdullah bin Selâm'ýn îmân ettiðine ve fazîletine Kur'ân-ý kerîmin þu âyet-i kerîmesinin þehâdet ettiðini müfessîrler ifâde etmektedirler. Bu âyet-i kerîme þudur:
قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ كَانَ مِنْ عِنْدِ اللّهِ وَكَفَرْتُمْ بِه وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ بَنى اِسْرَائلَ عَلى مِثْلِه فَامَنَ وَاسْتَكْبَرْتُمْ اِنَّ اللّهَ لَايَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمينَ
“Ýnkâr edenlere de ki: Eðer Kur'ân-ý Kerîm Allah tarafýndan gönderilmiþ olup da siz inanmayýp inkar ettiyseniz ve Ýsrailoðullarýndan bir þâhid Kur'ân-ý kerîmi benzerine, Tevrat'a göre bu da Allah kelâmýdýr diye þehâdet edip inandý da siz yine de büyüklük taslarsýnýz, bana söyleyin kendinize yazýk etmiþ olmaz mýsýnýz? Þüphesiz Allah zalim milleti doðru yola eriþtirmez.”[423]
Tefsîr âlimlerine göre, âyetteki Ýsrailoðullarýndan bir þâhid olarak bahsedilen kimse Abdullah bin Selâm'dýr. Çünkü O kendi milletine:
- Hz. Mûsâ'ya inen Tevrat'ý Allah kelâmý olarak kabûl edip de Hz. Muhammed'i ve O'na inen Kur'ân-ý kerîmi inkâr etmek zulümdür, diyerek Müslüman olmuþtur.
Abdullah bin Selâm hazretleri, Yahûdî âlimi iken Müslüman olup îmân ile þereflenince, kendini tamamen Ýslâm dînine verdi. Yahûdilerin kendisi hakkýnda uydurduklarý iftirâlara kulak asmadý. Kur'ân-ý kerîme dört elle sarýlýp, Resûlullahý bir gölge gibi takip etmeye baþladý. Peygamber efendimiz onun hakkýnda buyurdu ki:
- Cennetlik birini görmek isteyen, Abdullah bin Selâm'a baksýn.
Bahçede Gördüm
Bir gün Resûlullahýn huzûruna gelip dedi ki:
- Yâ Resûlallah, rüyâmda kendimi bir bahçede gördüm. Bahçenin içinde demirden bir direk vardý. Direðin bir ucu yerde, bir ucu gökte idi. Yukarýsýnda bir kulp, bir çember vardý. Bana, "Haydi bu direðe çýk!" denildi. Ben de "Gücüm yetmez" dedim. Bunun üzerine yanýma birisi gelerek, sýrtýmdaki elbiseyi çýkardý. Böylece rahatça direðin tepesine çýktým, kulpundan tuttum. "Ýyi tut, býrakma!" diye de tenbîh edildi. Böylece direðin kulpu elimde olduðu hâlde uyandým.
Peygamber efendimiz rüyâsýný þöyle tabîr etti:
- Gördüðün bahçe Ýslâm dînidir. Direk de Ýslâm dîninin direði, tevhîdidir. O kulp da saðlam olan îmândýr. Sen ölünceye kadar Ýslâm dîni üzere yaþayacaksýn!
Baþka bir zamanda Peygamber efendimiz, Ashâbý ile sohbet ederken buyurdu ki:
- Þu kapýdan ilk girecek olan, Cennet ehlinden biridir.
Ashâb-ý kirâm merakla kimin gireceðini beklerken, Abdullah bin Selâm'ýn girdiðini gördüler. Daha sonra bu müjdeli haberi kendisine bildirerek sordular:
- Yâ Abdullah, bu dereceye hangi amel ile ulaþtýn?
- Ben zayýf bir kimseydim. En kuvvetli ümidim, kalp selâmeti yanî kimseye karþý içimde kötülük beslememem ve boþ sözleri terk etmemdir. Bundan baþka beni kurtaracaðýndan ümitli olduðum bir amel bilmiyorum.
Kibirli Cennete Girmez
Hz.Abdullah bin Selâm nefsini kötü huylardan ve isteklerden tamamen temizleyip terbiye etmiþti. Kendisi zengin olduðu hâlde, bazen Medîne çarþýsýnda sýrtýnda yük taþýdýðý görülürdü. Bir gün yine onu bu hâlde görenler dediler ki:
- Senin çocuklarýn, hizmetçilerin var. Bu iþleri niçin onlara gördürmüyorsun?
- Evet bu iþleri görecek kimselerim vardýr. Fakat ben nefsimi denemek istiyorum. Böyle iþler nefsime aðýr geliyor mu, gelmiyor mu? Maksadým bunu anlamaktýr. Çünkü Peygamber efendimiz bir hadîs-i þerîflerinde, (Kalbinde hardal tanesi kadar kibir, büyüklenme bulunan kimse, Cennete girmeyecektir) buyurmuþtur. Baþka bir hadîs-i þerîflerinde de, (Meyve veya herhangi bir þeyi kendi eliyle evine götüren, kibirden uzaklaþmýþtýr) buyurmuþtur. Ýþte bunun için yükümü kendim taþýyorum.
Hz.Abdullah bin Selâm hazretleri, Hz. Osman'ýn þehâdeti esnâsýnda yanýnda bulunuyordu. Ýsyâncýlara dedi ki:
- Tarihte öldürülen her peygamber için yetmiþ bin asker öldürülmüþtür. Öldürülen her halîfe için de onbeþ bin kiþi öldürülmüþtür. Gelin bu iþten vazgeçin! Yoksa âhirette bunun cezâsýný çok þiddetli olarak çekeceksiniz! Ayrýca Hz. Osman'ýn üzerinizde çok hakký vardýr.
Fakat âsîler sözünü dinlemediler, ayrýca kendisine hakâret ettiler.
Hz. Abdullah hakikaten, ahlâk ve ilim ile kendini süsleyen Cennetlik insanlardan idi.
Ashâb-ý Kirâmdan Mu'âz bin Cebel, 639'da Suriye taraflarýnda ortaya çýkan veba hastalýðýna yakalanmýþtý. Vefât edeceði sýralarda, baþucunda aðlayan talebesi Yezid bin Âmire'ye dedi ki:
- Niçin aðlýyorsun?
-Ben dünya için aðlamýyorum. Ýlmi senden öðrenmekteydim, bunu kaybedeceðime üzülüyorum!
Bunun üzerine Mu'âz bin Cebel buyurdu ki:
Ýlim kaybolmaz.
- Ýlim benim vefâtýmla kaybolmaz. Benden sonra ilmi þu dört kiþiden öðren: Abdullah bin Mes'ud'dan, Abdullah bin Selâm'dan, çünkü Resûlullah onun hakkýnda, "O, Cennetlik olan on kiþinin onuncusudur" buyurdu. Hz. Ömer'den ve Selmân-ý Fârisî'den öðren.
Hz.Abdullah bin Ömer þöyle anlatýr:
Medîne'de bir takým Yahûdî topluluðu Resûlullaha gelerek dediler ki:
- Senin getirdiðin dinde recm var mýdýr?
Resûlullah efendimiz de onlara sordu:
- Recm cezâsý hakkýnda Tevratta ne yazýyor?
- Tevratta recm cezâsý yoktur.
Abdullah bin Selâm Yahûdîlere dedi ki:
- Yalan söylüyorsunuz! Tevratta recm âyeti vardýr.
Bunun üzerine Tevratý getirip açtýlar. Yahûdîlerden birisi elini recm âyetinin üzerine koyarak bundan önceki ve sonraki âyetleri okumaya baþladý. Abdullah bin Selâm ona:
- Elini kaldýr! dedi.
O da elini kaldýrýnca recm âyeti göründü. O zaman Yahûdîler dediler ki:
- Ey Muhammed! Abdullah bin Selâm doðru söyledi. Tevratta hakikaten recm âyeti vardýr.
Birgün Hz. Abdullah bin Selâm, Ka'b-ül Ahbâr'a þöyle bir soru sordu:
- Âlimler ilmi öðrenip zihinlerine yerleþtirdikten sonra, onu oradan söküp atan nedir?
Hz. Ka'b dedi ki:
- Tama', hýrs ve ihtiyaç peþinden koþmaktýr.
Hýrsýn Kaynaðý
Birisi de Fudayl bin Iyâd'a dedi ki:
- Ka'b'ýn bu sözünü bana izâh eder misin?
Bunun üzerine Fudayl þöyle cevap verdi:
-Tama', insanýn bir þeyi aramasý ve mukaddes deðerlerini bu uðurda fedâ etmesi demektir. Hýrs ise nefsinin herþeyi istemesi, senin de onun istediklerini yerine getirmendir.
Bunun için de ona buna, kötü insanlara vb. ihtiyacýn olur. Ýhtiyacýný yerine getirenler de seni burnundan yakalamýþ olurlar.
Yanî seni emirleri altýna alýrlar, istedikleri yerlere sürüklerler, sen de onlara boyun eðersin.
Onlar hasta olduklarý zaman, dünya sevgisinden dolayý onlarýn ziyâretlerine gider, tesadüf ettiðin zaman kendilerine selâm verirsin.
Bu verdiðin selâmý, yaptýðýn ziyâreti Allah rýzâsý için yapmazsýn. Eðer bu kimselere ihtiyaç göstermezsen, senin için çok daha hayýrlý olurdu. Bu benim sana anlattýðým, yüz hadîs-i þerîf rivâyet etmekten senin için daha hayýrlýdýr.
Abdullah bin Selâm (r.a)’ýn Rivayet Ettiði Bazý Hadisler
ـ عن عبداللّه بن سم رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قالَ: ]كُنْتُ جَالِساً في نَفَرٍ مِنْ أصْحَابِ رسولِ اللّهِ # يَتَذَاكَرُونَ. يَقُولُونَ: لَوْ نَعْلَمُ أىُّ ا‘عْمَالِ أحَبُّ إلى اللّهِ تعالى لَعَمِلْنَاهُ؟ فَأنْزَلَ اللّهُ تعالى: يَا أيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا َ تَفْعَلُونَ؟ اŒية فَخَرَجَ رسولُ اللّه # فَقَرَأهَا عَلَيْنَا[. أخرجه الترمذى .
- Hz.Abdullah Ýbnu Selâm (r.a) anlatýyor: "Kendi aralarýnda müzâkere eden bir grup Ashâbýn arasýnda oturuyordum. "Keþke, diyorlardý Allah nazarýnda hangi amelin daha muteber olduðunu bilsek de onu yapsak." Bunun üzerine þu meâldeki ayet nazil oldu: "Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ý tesbih ve tenzih etmektedir. O, gâlib-i mutlaktýr, yegane hüküm ve hikmet sahibidir. Ey imân edenler, yapamayacaðýnýz þeyi niçin söylersiniz?
ـ وعن عبداللّه بن سم رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]لَمَّا حُوصِرَ عُثْمَانُ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ وَلّى أبَا هُرَيْرَةَ عَلى الصََّةِ، وَكَانَ ابْنُ عَبَّاسٍ يُصَلِّى أحْيَاناً، ثُمَّا بََعَثَ عُثْمَانُ إلَيْهِمْ، فقَالَ مَا تُرِيدُونَ مِنِّى؟ قَالُوا: نُرِيدُ أنْ تَخْلَعَ إلَيْهِمْ أمْرَهُمْ، ثُمَّ قالَ: َ أخْلَعُ سِرْبَاً سَرْبَلَنِيهِ اللّهُ عَزَّ وَجَلَّ، فقَالُوا: فَهُمْ قَاتِلُوكَ. قالَ: لَئِنْ قَتَلْتُمُونِى َ تَتَحَابُّونَ بَعْدِى أبَداً، وََ تُقَاتِلُونَ بَعْدِى عَدُوّاً جَمِيعاً، وَلَتَخْتَلِفُنَّ عَلَى بَصِيرَةٍ، يَا قَوْمِ َ يَجْرِمَنَّكُمْ شِقَاقِى أنْ يُصِيبَكُمْ مِثْلُ مَا أصَابَ مَنْ قَبْلَكُمْ فَلَمَّا اشْتَدَّ عَلَيْهِ ا‘مْرُ أصْبَحَ صَائِماً يَوْمَ الجُمُعَةِ، فَلَمَّا كانَ في بَعْضِ النَّهَارِ نَامَ فقَالَ: رَأيْتُ اŒنَ رسُولَ اللّهِ # فقَالَ لِى إنَّكَ تفْطِرُ عِنْدَنَا اللَّيْلَةَ فَقُتِلَ مِنْ يَوْمِهِ، ثُمَّ قَامَ عَلِىٌّ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ خَطِيباً فَحَمِدَاللّهَ وَأثْنَى عَلَيْهِ وَقَالَ: أيُّهَا النَّاسُ! أقْبِلُوا عَلَىَّ بِأسْمَاعِكُمْ وَأبْصَارِكُمْ، إنِّى أخَافُ أنْ أكُونَ أنَا وَأنْتُمْ قَدْ أصْبَحْنَا في فِتْنَةٍ وَمَا عَلَيْنَا فِيهَا إَّ ا“جْتِهَادُ، وَإنَّ اللّهَ تَعالى أدَّبَ هذِهِ ا‘مَّةَ بِأدَبَيْنِ: الْكِتَابِ والسُّنّةِ، ض هَوَادَةَ عِنْدَ السُّلْطَانِ فِيهِمَا، فأتَّقُوا اللّهَ وَأصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْ، ثُمَّ نَزَلَ وَعَمَدَ إلى مَا بَقِىَ مِنْ بَيْتِ المَالِ فَقَسَّمَهُ عَلى المُسْلِمِينَ[. أخرجه رزين.»َ يَجْرِمَنَّكُمْ«: أى َ يَحملنكم: والشِّقَاقُ: النزاعُ والخف. »وَالْهَوَادَةُ« السكون والموادعة، والرضا بالحالة التى ترجى معها سمة .
- Abdullah Ýbnu Selâm (r.a) anlatýyor:"Hz. Osman (r.a) muhâsara edildiði zaman, namaz kýldýrma iþine Hz. Ebû Hüreyre (r.a)'yi tayin etti. Bâzan Hz. Ýbnu Abbas kýldýrýyordu. Sonra, Hz. Osman (isyancýlara) elçi yollayýp, benden ne istiyorsunuz? diye sordu. Onlar: "Hilâfetten ayrýlmaný istiyoruz" dediler. O da: "Allah'ýn bana giydirdiði bir kaftaný çýkarmam" diyerek reddetti."Onlar seni öldürecekler!" dediler. O:"Beni öldürdüðünüz takdirde, ebediyyen birbirinizi sevmeyecek, düþmanla elbirlik savaþamayacaksýnýz. Göre göre ihtilâfa düþeceksiniz. Ey kavm, bana karþý çýkardýðýnýz þu ihtilâf sakýn ola baþýnýza, sizden öncekilerin maruz kaldýðý belâyý dolamasýn!" dedi. Ýhtilâlcilerin tazyikleri artýnca, cuma gününe oruçlu olarak girdi. Gün biraz ilerleyince uyudu. Uyanýnca:"Þu anda rüyamda Resûlullah (a.s)'ý gördüm. Bana: "Akþam yanýmýzda iftarýný yapacaksýn" buyurdu" dedi.O gün öldürüldü. Sonra Hz. Ali (r.a) hutbe okumak üzere kalktý. Hamd ü senâdan sonra:"Ey insanlar, dedi, bana yaklaþýn, gözlerinizi, kulaklarýnýzý dört açýn. Þahsen ben ve sizler hepimizin fitnenin içine düþmemizden korkuyorum. Fitne sýrasýnda, hepimize gayret gerekecek." Devamla dedi ki: "Allah bu ümmeti iki edeble terbiye etti: Kitap ve Sünnet. Bunlarýn (tatbiki hususunda), sultan nezdinde gevþeklik olamaz. Öyle ise Allah'tan korkun, aranýzdaki meseleleri halledin."Hz. Ali (r.a) bunlarý söyleyip minberden indi ve beytü'lmaldan arta kalan servete yönelerek Müslümanlar arasýnda taksim etti."[424]
ـ وعن عبداللّه بن سلمان عن رجل من أصحاب النّبىِّ # قال: ]جَاءَ رَجُلٌ يَوْمَ خَيْبَرَ إلى النّبىِّ #، فقَالَ يَا رسُولَ اللّهِ: لَقَدْ رَبِحْتُ الْيَوْمَ رِبْحاً مَا رَبِحَهُ أحَدٌ مِنْ هَذَا الْوَادِى؟ قالَ: وَيْحَكَ، َومَا رَبِحْتَ؟ قالَ: مَا زِلْتُ أبِيعُ وَأبْتَاعُ حَتّى رَبِحْتُ ثََثِمِائَةِ أُوقِيَّةٍ، فقَالَ لَهُ # أفََ أُنَبِّئُكَ بِخَيْرِ رِبْحٍ، فقَالَ: مَاهُوَ يَا رسُول اللّهِ قالَ: رَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الصََّةِ[. أخرجه أبو داود .
- Abdullah Ýbnu Selmân, Resûlullah (a.s)'ýn ashabýndan birisinden naklediyor: "Hayberin fethedildiði gün bir adam Hz. Peygamber'e gelerek:"Ey Allah'ýn Resûlü, bugün ben öyle bir kâr ettim ki böyle bir kârý þu vadi ahalisinden hiçbiri yapmamýþtýr" dedi. Efendimiz:"Bak hele! Neler de kazandýn?" diye sordu. Adam:"Ben alýp satmaya ara vermeden devam ettim. Öyle ki üçyüz okiyye kâr ettim dedi. Aleyhissalâtu vesselâm efendimiz:"Sana kârlarýn en hayýrlýsýný haber vereyim mi?" diye sordu. Adam:"O nedir, ey Allah'ýn Resûlü?" dedi. Efendimiz açýkladý:"(Farz) namazdan sonra, kýlacaðýn iki rekattir."[425]
Ynt: Abdullah Bin Selam By: Bilal2009 Date: 20 Ocak 2019, 16:55:05
Esselamu aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun Rabbim bizleri Ýslam yolundan ayýrmasýn
Ynt: Abdullah Bin Selam By: ceren Date: 20 Ocak 2019, 20:14:57
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri ýslami hakkiyla yaþayan islama hizmet eden sahabelerin yolunda giden kullardan eylesin inþallah. ...