Ashabý Kiram
Pages: 1
Ebu Eyyub-el Ensari By: ayten Date: 06 Ekim 2010, 01:23:34
42)Mihmândâr-ý Resûlullah: EBÛ EYYÛB-EL ENSÂRÎ


Medineli müslümanlardan ve hicret sýrasýnda Hz. Peygamber'i evinde misafir eden sahâbî.
 

Hz.Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd el-Ensarî en-Neccârî (r.a.); Ensâr'ýn Hazrec kabilesinin Neccâroðullarý koluna mensup olup, annesi Zehra binti Sa'd'dýr. Abdülmuttalib'in vâlidesi tarafýndan Rasûlullah'la akraba olan Ebû Eyyûb, ikinci Akabe bey'atýnda hazýr bulunmuþ, Rasûlullah'a iman etmiþtir.[503]

 
Medine, müslümanlar için emin bir yer olduktan sonra Mekke'de Rasûlullah (a.s.) ile birkaç müslüman kalmýþtý. Rasûlullah da hicret yolculuðuna çýkýnca bunu haber alan Ebû Eyyûb her gün Medine'ye yakýn Hire ad verilen yerde onun yolunu gözlerdi. Nihâyet Rasûlullah görününce bütün Neccar'lýlarý toplayarak Rasûlullah'ý karþýladý. Bütün müslümanlar Rasûlullah'ý kendi evlerinde misafir etmek istiyordu. Bunun üzerine Rasûlullah devesini serbest býraktý. Kusva adlý bu deve Ebû Eyyûb'un evinin önünde çöktü.
 

Hz.Ebû Eyyûb bu olayý þöyle nakletmiþtir: "Rasûl-i Ekrem (a.s.) evimizin alt katýna yerleþmiþti. Ben de üst kattaki odada idim. Bir gün yukarýdan yere bir miktar su dökülmüþtü. Suyun tavandan sýzarak Rasûlullah'ýn üzerine gelmemesi için suyu bir bez parçasý ile kurutmaya çalýþtýk. Bunun üzerine Rasûlullah'ýn yanýna inip dedim ki: 'Ya Rasûlallah, senin bulunduðun bir yerin üstünde bulunmak bize yakýþmaz, yukarýdaki odaya teþrif etmez misiniz?' Rasûlullah o günden sonra üst kata çýktý."[504]
 

Hz.Ebû Eyyûb ile zevcesi Ümmi Eyyûb Rasûlullah'ýn yemeðini hazýrlardý. Bir gün soðanlý bir yemeði Rasûlullah yemeyip, "Onu yiyemedim, çünkü bu yemekte soðan olduðunu gördüm, ben ise soðandan hoþlanmam; fakat siz isterseniz yiyin onu yemekte bir sakýnca yoktur'' demiþ, Ebû Eyyûb da, "Ya Rasûlallah, sizin hoþlanmadýðýnýz þeyden biz de hoþlanmayýz" demiþtir.[505]
 

Rasûlullah, Ensâr ile Muhacirler arasýnda gerçekleþtirdiði "kardeþlik" olayýnda Ebû Eyyûb'e kardeþ olarak Hz. Mus'ab b. Umeyr'i seçmiþtir. Ebû Eyyûb'un evinde yedi ay kalan Rasûlullah'a Medine'de mihmandarlýk yapan Ebû Eyyûb, Bedir, Uhud, Hendek ve diðer bütün gazvelerde Rasûlullah'ýn yanýnda Ýslâm cihad hareketlerine katýlmýþtýr.[506]


Rasûlullah'ýn vefâtýndan sonra da bütün gazâlarda yer almýþtýr. Hz. Ali'nin hilâfeti döneminde onunla birlikte Hâricilere karþý savaþmýþtýr. Hz. Ali'nin Medine'deki kaymakamý olan Ebû Eyyûb'un Halid ve Muhammed adlý iki oðlu, Umre adýnda bir kýzý vardý. Hz. Ali (r.a.) devrinden sonra Muaviye zamanýnda Mýsýr'a gitti. Mýsýr valisi bir akþam namazýna geç kalmýþtý.

 
O zaman namaz konusunda çok titiz davranan her sahâbî gibi Ebû Eyyûb þöyle demiþtir: "Rasulullah'ýn, 'Ümmetim akþam namazýný yýldýzlarýn gökyüzünü kaplamasýna kadar tehir etmedikçe hayýr üzeredir, fýtrat üzeredir' dediðini duymadýn mý? " "Duydum" diyen Ukbe'ye, "O halde neden akþam namazýný geciktirdin?" diye sormuþ; çok meþgul olduðunu söyleyen Ukbe'ye þöyle demiþtir: "Senin bu yaptýðýný görerek, halkýn Rasûlullah da böyle yapardý zehâbýna düþmesinden endiþe ederim."[507]
 

Rasûlullah (a.s.) Ýstanbul'un fethini ashâbýna anlatýp, "Ýstanbul elbette fetholunacaktýr; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir"[508] diye müjdelemiþtir. Hicrî 52. yýlda Muaviye oðlu Yezid kumandasýndaki müslümanlar Ýstanbul'u kuþattýlar. Ýslâm akîdesinin dünyanýn dört bir yanýna yayýlmasý husûsunda çok canlý ve diri bir gayrete sahip olan müslümanlar Ýstanbul'un fethi ve Ýslâm devletinin sýnýrlarýna dahil olmasýný þiddetle arzuluyorlardý.
 

Hz. Ebû Eyyûb el-Ensârý bu seferin hazýrlanmasý için çok çalýþmýþ ve sefere karþý çýkanlara öðütlerde bulunmuþtu. Uzun bir yolculuk yapan Ebû Eyyûb yaþýnýn çok ilerlemesinden dolayý Ýstanbul'a yaklaþtýklarý bir sýrada hastalanmýþ, Yezid'e, öldüðü takdirde cenazesinin hemen gömülmeyerek ordunun varacaðý en ileri noktaya kadar götürülmesini ve o yerde gömülmesini vasiyyet etmiþti.

 
Burada defnedilen Ebû Eyyûb müslümanlarýn Ýstanbul'da bir sembolüdür. Ýstanbul, ashab devrinden baþlamak üzere defalarca muhâsara edilmiþ, nihâyet bu þehri fethetmek 1453 yýlýnda Fatih'e nasip olmuþtur. Ebû Eyyûb'un ölüm döþeðinde þu hadisi rivâyet ettiði zikredilir; "Bir insan Cenâb-ý Hakk'a bir ortak koþmaksýzýn ruhunu teslim ederse, Allah onu cennete koyar."

 
Kiþiliði, Ahlâký, Fazileti

Hz.Ebû Eyyûb'un fazîlet ve kemâl itibariyle yüksek bir makamý vardý. Rasûlullah'ýn eðitiminden geçmiþ bir sahâbî olarak onun sünnetine çok önem verir, bir yanlýþlýk gördüðünde doðrusunu anlatýr, hemen sünnetin uygulamasýna çalýþýrdý. Ýslâm ordusu Ýstanbul'u kuþattýðýnda hastalanan Ebû Eyyûb, o hâliyle bile Allah Rasûlünden þu hadisi nakletmiþtir: "Kostantiniyye surunun dibine sâlih bir kiþi gömülecektir." Umarým ki o kiþi ben olayým.[509]


Ordu komutaný Yezid Ebû Eyyûb'un tabutunu askerlerin ortasýna almýþ, askerler de çarpýþmalarda bu tabutu koruyarak ilerlemiþlerdir. Ýstanbul surlarýný korumakta olan Bizans kumandaný bu garib durumu görünce, "Bu nedir?" diye sormuþ, Yezid de, "Bu bizim peygamberimizin sahâbisidir. Bize senin ülkende içerilere doðru götürülüp gömülmesini vasiyyet etti.
 

Biz de onun bu isteðini yerine getireceðiz. " Bizans kumandaný: "Sen ne akýlsýz adamsýn. Sen dönüp gidince biz onu köpeklere yem ederiz." Yezid: "Eðer onun kabrini açtýðýnýzý veya cesedine bir þey yaptýðýnýzý duyacak olursam ben de bütün Suriye'de öldürmedik Hýristiyan, yýkmadýk kilise býrakýrsam bu ölüye ikramýma sebep olan zat-ý Peygamber'i (a.s.) inkâr etmiþ olayým." Bunun üzerine kumandan þöyle demiþtir: " Ben onun kabrini elimden geldiðince koruyacaðýmâ Mesih hakký için söz veriyorum." Surlarýn dýþýnda defnedilen Ebû Eyyûb'un kabrinin üzerinde sonradan bir kubbe yapýlmýþ ve bu mübarek adamýn kabri müslümanlarýn ve Hýristiyanlarýn saygý gösterdikleri bir yer olarak korunmuþtur.

 
Hz.Ebû Eyyûb el-Ensari (r.a), Hayber savaþýndan dönülürken Rasûlullah'ýn çadýrýnýn çevresinde kendiliðinden bütün gece nöbet tutmuþ, Rasûlullah onun için, "Allah'ým, beni koruyarak gecelediði gibi, sen de Ebû Eyyûb'u koru" diye dua etmiþtir.[510]

 
Hz.Habib b. Ebî Sâbit'in naklettiðine göre, Ebû Eyyûb el-Ensârý Muaviye'ye gidip borçlu olduðundan yakýnarak yardým istedi. Muaviye ona yardým etmedi. Ebû Eyyûb, Muaviye'ye, "Rasûlullah'ýn 'Benden sonra iþ baþýndakilerden bencillik göreceksiniz' diye buyurduðunu iþittim" dedi. Muaviye, "Peygamber efendimiz bunu söylerken size de bir tavsiyede bulunmadý mý?" dedi. Ebû Eyyûb, "Sabretmeyi tavsiye etti" dedi. Muaviye, "O halde siz de sabrediniz" deyince Ebû Eyyûb ona, "Vallahi bundan sonra senden hiçbir istekte bulunmayacaðým" diyerek Hz. Ali'nin Basra valisi Ýbn Abbâs'a gitmiþ ve Ýbn Abbâs evini ona tahsis ettiði gibi yirmi bin dirhem para vermiþti.[511] Ýmam Ahmed'den yapýlan bir nakle göre Ebû Eyyûb þöyle demiþtir: ''Kim Allah'a ortak koþmadan ölürse, cennete gider."[512]

 
Hz.Ebû Eyyûb, savaþ meydanýnda Ýslâm askerlerini aþýp Rumlara tek baþýna saldýrýr, Rumlarýn içine kadar ilerler ve geri dönerdi. Herkes onun kendini tehlikeye attýðýný söylediðinde de, "kendimizi tehlikeye atmak düþmana hücum etmek deðil, asýl tehlike mallarýmýzýn bakýmý ile uðraþýp cihadý terketmektir" demiþtir.[513] 

 
Hz.Sâlim b. Abdullah'ýn rivâyetine göre, Abdullah b. Ömer, onun düðününe Ebû Eyyûb'u da çaðýrmýþ; Ebû Eyyûb, Sâlim'in evinin duvarlarýnýn yeþil perdelerle süslenmiþ olduðunu görünce, "Siz de mi duvarlarýnýza perde asýyorsunuz" demiþ, Abdullah b. Ömer de, "Ya Eba Eyyûb, kadýnlarla baþa çýkamadýk" diye cevap vermiþ; bunun üzerine Ebû Eyyûb "Pek çok kimse kadýnlarla baþa çýkamasa da senin baþa çýkamayacaðýný ummazdým. Ben ne sizin evinize girer, ne de yemeðinizi yerim" demiþtir.[514]


Ýstanbul muhasarasý sýrasýnda þehid olan Ebû Eyyûb el-Ensârý bugün Ýstanbul'un Eyüp ilçesindeki Eyüb Sultan Camii avlusunda bulunan türbesinde yatmaktadýr. Kabri ile ilgili olarak, adlý kitaplarda[515] söz edilmektedir. Türbesi yýllarca müslümanlarýn ziyaret yeri olmuþtur; bugün de halk Ebû Eyyûb'un türbesini büyük kalabalýklar halinde ziyaret eder. II. Mahmud, Topkapý Sarayý hazinesindeki Hz. Peygamber'e âit kutsal eþyadan "Kadem-i Þerif"i bu camiye koydurtmuþtur .



Ebû Eyyûb el-Ensârý (r.a)’ýn Hz. Peygamber (a.s)’dan Rivayet Ettiði Bazý Hadisler
 

وعن أبى أيوب رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]ما كُنَّا نُضَحِّى إَّ بِالشَّاةِ الْوَاحِدَةِ يَذْبَحُهَا الرَّجُلُ عَنْهُ وَعَنْ أهْلِ بَيْتِهِ ثُمَّ تَبَاهَى النَّاسُ بَعْدُ وَصَارَتْ مُبَاهَاةَ[. أخرجه مالك والترمذى .
 

- Ebu Eyyub (r.a) anlatýyor: "Bizden biri, kendisi ve ailesi halký için tek bir koyun kurban eder, (etinden hem yerler hem de baþkalarýna yedirirlerdi). Sonra insanlar, övünmeye baþladýlar ve (kurbanlar) bir övünme vâsýtasý oldu."[516]
 

ـ وعن عاصم بن سفيان  الثقفى رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّهُمْ غَزَوْا غَزَاةَ السََّسِلِ فَفَاتَهُمْ الْغَزْوُ فَرَابِطُوا، ثُمَّ رَجَعُوا إلى مُعَاوِيَةَ، وَعِنْدَهُ أبُو أيُّوبَ، وَعُقْبَةُ بنُ عَامِرٍ، فقَالَ عَاصِمٌ: يَا أبَا أيُّوبَ فَاتَنَا الْغَزْوُ الْعَام، وَقَدْ أخْبِرْنَاأنَّهُ مَنْ صَلّى في المَسَاجِدِ ا‘ربعةِ غُفِرَ لَهُ ذَنْبُهُ، فقَالَ يَا ابنَ أخِى: أدُلُّكَ عَلى أيْسَرَ مِنْ ذَلِكَ، إنِّى سَمِعْتُ رسولَ اللّهِ # يَقُولُ: مَنْ تَوَضَّأ كَمَا أُمِرَ، وَصَلَّى كَمَا أُمِرَ، غُفِرَ لَهُ مَا قَدَّمَ مِنْ عَمَلٍ أكذَلِكَ يَا عُقْبَةُ: قالَ: نَعَمْ[. أخرجه النسائى .


- Âsým Ýbnu Süfyân es-Sakafî (r.a)'nin anlattýðýna göre, bunlar Selâsil gazvesine gitmiþler. Fakat fiilen gazveye iþtirak edememiþlerdi. Bunun üzerine kendilerini Allah yoluna verdiler. Sonra Hz. Muâviye (r.a)'nin yanýna döndüler. Hz. Muâviye'nin yanýnda Ebû Eyyûb el-Ensârî ve Ukbe Ýbnu Âmir vardý. Âsým:"Ey Ebû Eyyûb! dedi. Bu sene gazveyi kaçýrdýk. Bize, (bunun telafisi için bir çare) haber verildi. Buna göre, kim dört mescitte namaz kýlarsa, günahlarý affedilirmiþ."Ebû Eyyûb:"Ey kardeþimin oðlu! dedi. Ben sana bundan daha kolayýný haber vereyim. Ben Resûlullah (a.s)'ýn þu sözünü iþittim: "kim emredildiði þekilde (mükemmel olarak) abdestini alýr, emredildiði þekilde namazýný kýlarsa, önceden yapmýþ olduðu (kusurlu) ameli sebebiyle affolunur." Ey Ukbe! (Resûlullah'ýn tebþiri) böyleydi deðil mi?"Ukbe: "Evet!" dedi."[517]
 

ـ وعن أبي أيُّوبَ ا‘نْصَارِي رَضِيَ اللّهُ عَنه قال: ]خَرَجَ رَسُولُ اللّهِ # بَعْدَمَا غَرَبَتِ الشَّمْسُ فَسَمِعَ صَوْتاً. فَقَالَ: يَهُودُ تُعَذَّبُ في قُبُورِهَا[. أخرجه الشيخان والنسائي .


- Ebu Eyyub el-Ensârî (r.a) anlatýyor: "Güneþ battýktan sonra, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) çýkmýþtý, bir ses iþitti: "Bu, kabirlerinde azab çeken Yahudiler(in sesidir)!" buyurdular."[518]
 

Ebu Eyyub el-Ensârî (r.a) Peygamber efendimizden þunu rivâyet etmiþtir:
 

''Müslüman kiþinin kardeþi üzerinde yerine getirmesi gereken altý hakký vardýr. Bunlardan birini yapmadýðý zaman, altý hakkýndan birini yerine getirmemiþ olur:

1- Ona rastladýðýnda selâm vermesi,

2- Onu yemeðe çaðýrdýðý zaman dâvetine icâbet etmesi,

3- Aksýrdýðý zaman ona dua etmesi,

4- Hastalandýðý zaman ona uðramasý,

5- Öldüðü zaman cenazesinde bulunmasý,

6- Kendisinden nasihat ve yol göstermesini istediði zaman ona yol göstermesi."[519]

Ynt: Ebu Eyyub-el Ensari By: Bilal2009 Date: 18 Ocak 2019, 12:57:09
Esselamü aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan