Ashabý Kiram
Pages: 1
Nu'man Bin Mukarrin By: ayten Date: 04 Ekim 2010, 01:32:23
81)Ashâb-ý kirâmýn meþhûr kumandanlarýndan: NU'MÂN BÝN MUKARRÝN


Hz. Ömer, Ashâb-ý Kirâmý toplayýp sordu:

- Ben bir ordu teþkil edip, Ýran üzerine göndermek istiyorum. Bu husûstaki görüþünüz nedir?

 
Çeþitli fikirler ortaya atýldý. Ashâbdan birisi þunu teklif etti:

 
- Þam ve Yemen ordusu tamamen Ýran hudûduna hareket etsin. Sen de Mekke ve Medîne halký ile Basra ve Kûfe tarafýna git, bütün Müslümanlarý kâfirlerin üzerine gönder!

 
Hz. Ali kalkýp fikrini beyân etti:

 
- Ey mü'minlerin emîri! Þam askerini Ýran'a gönderirsen, Rumlar onlarýn çoluk çocuklarý üzerine saldýrýr. Yemen askerini gönderirsen, o zaman Habeþliler bu tarafa geçer. Bu bölgeyi yalnýz býrakýrsan, etrafýmýzdaki Araplar isyâna kalkýþýr, arkadan vurup, senin önündeki iþini unutturur.

 
Yerinde Kalsýn

Bunlar yerlerinde kalsýn. Basra halký üç kýsma ayrýlsýn. Bir kýsmý çoluk çocuklarýn muhafazasýnda kalsýn. Bir kýsým da  ehl-i zimmetin yanî müslüman olmayan, harâç ve cizye veren vatandaþlarýn muhafazasý için, ihtiyat olarak bulunsun. Üçüncü kýsmý ise, Kûfe askerine yardým için hareket etsin.

 
Acemler seni sýnýrda görürlerse, mü'minlerin emîri, Araplarýn kumandaný diyerek, daha fazla bir hýrs ve istekle saldýrýrlar. Sayýlarýnýn çokluðuna gelince, biz þimdiye kadar sayý çokluðu ile savaþmadýk. Allahü teâlânýn yardýmý ile iþ gördük, zafer kazandýk.

 
Hz. Ömer bu görüþü uygun bulup, dedi ki:

- Bu iþ için Irak kumandanlarýndan birini seçiniz, sýnýrýn iþlerini ona býrakayým!

 
Danýþma heyetinde bulunanlar:

 
-Sen askerin durumunu daha iyi bilirsin. Çünkü sen onlarla görüþtün. Durumlarýna vâkýfsýn. Onlarý iyi tanýyorsun, diye arz ettiler.

 
Bunun üzerine Hz. Ömer, Nu'man bin Mukarrin el-Müzenî'yi kumandan olarak tayîn etti.


Nu'man bin Mukarrin, bir miktar Kûfe askeriyle Cundiþâpûr ve Sûs kolunda idi. Hz. Ömer ona yazýlý bir emir göndererek, etrafýndaki askeri yanýna toplayarak, Nihavent üzerine hücum etmesini emretti.

 
Kûfe kumandanýna da, halký Allah yolunda harbe teþvik edip, onlarý Nu'man bin Mukarrin'in emrine göndermesini yazdý. Bölgedeki kumandalara, Ahvâz askeriyle, Fâris ve Ýsfahan hudûdunda bekleyip, o taraflardan Nihavent'in yardýmýný kesmelerini emretti.

 
Tekbîr Sesleri

Nu'man bin Mukarrin Hz. Ömer'in emrettiði þekilde ordusu ile hareket etti. Bu orduya, Kûfe'den Huzeyfe bin Yemân kumandasýndaki kuvvetle, Muðire bin Þu'be kumandasýndaki Medîne'den gelen kuvvetler de katýldý. Nu'man bin Mukarrin'in yanýnda 30 bin civârýnda asker toplandý. Ýran ordusu ise 150 bin kadardý. Ýran baþkumandaný Fîrûzan'dý.

 
Nu'man bin Mukarrin'in ordusunda Cerir bin Abdullah Becelli, Mugire bin Þu'be gibi büyük zâtlar, Tuleyha bin Huveylid, Amr bin Ma'dýkerib gibi bin kadar kahraman vardý.
 

Nu'man hazretleri, Tuleyha ile Amr'ý keþif için Nihavent'e gönderdi. Bunlar kimseye rastlamayýp, geri döndüler. Ýslâm ordusu ile Nihavent arasý, yirmi saatten fazla idi. Bu mesâfede tehlikeli bir durum olmadýðý anlaþýlýnca, Nihavent'e yüründü.

 
Bir çarþamba günü, iki ordu birbiriyle karþýlaþtý. Numan bin Mukarrin tekbîr alýnca, bütün Ýslâm ordusu tekbîr aldý. Tekbîr sadâsýndan yer, gök inledi. Tekbîr sesleri, Ýran ordusu üzerinde derin bir korku meydana getirdi.

 
Nu'man bin Mukarrin kumandasýndaki Ýslâm ordusu ile Nihavent yakýnlarýnda putperest Ýran ordusu arasýnda harp baþladý. Ýran ordusu, etrafýný hendek ve birçok engellerle saðlamlaþtýrmýþtý. Ýranlýlar, istediði zaman siperlerinden çýkýþ yapýp, sonra geri dönebiliyorlardý. Bu yüzden muhârebeden bir netîce alýnamýyordu.

 
Bir ara Ýran ordusu siperlerinden çýkýp, Ýslâm ordusunun yakýnlarýna kadar geldi ve, ok atmaya baþladýlar. Müslümanlardan yaralananlar oldu. O gün cuma idi. Nu'man hazretleri Ýslâm ordusuna:

 
- Mü'minlerin emîri minbere çýkýp, hutbede Müslümanlarýn zaferi için duâ edinceye kadar hücuma geçmeyiniz, emrini verdi.

 
Yakýnýmýza Kadar Geldiler

O zaman, Muðire bin Þu'be, Nu'man hazretlerine dedi ki:

 
- Durumu görüyorsun. Yakýnýmýza kadar geldiler. Bize doðru yürüyüþe geçtiler. Ok atýp, bizden bazýlarýný da yaraladýlar. Hemen hücuma geçelim.

 
- Evet doðrudur. Sen menkýbeler sahibi bir kimsesin. Fakat ben Resûlullahýn savaþlarýnda bulundum. Günün ilk saatlerinde savaþmazsa, güneþin sýcaklýðý kaybolup rüzgârýn esmesine, Allahü teâlânýn yardýmýnýn gelmesine kadar savaþý geciktirirdi.

 
Bundan sonra, Nu'man bin Mukarrin atýna binip, askeri dolaþtý. Her sancaðýn yanýnda durup, onlarý harbe teþvik edip, coþturdu. Sonra dedi ki:

 
- Ben sancaðý üç defa sallayacaðým. Ýlk salladýðýmda herkes ihtiyacýný giderip abdest tazelesinler. Ýkincisinde harbe hazýr hale gelsinler. Üçüncüsünde hepiniz hücuma geçiniz. Ben bile olsam, birisi þehîd düþerse, kimse onun yanýnda toplanmasýn. Hiç kimse hücumdan geri durmasýn! dedi.


Sonra þöyle duâ etti:

Allahým! Müslümanlarýn zaferi kazanmasý yolunda Numan'a þehîdlik ihsân eyle . Zaferi müyesser kýl!


Bütün Ýslâm ordusu, "âmin" dedi.


Hz. Numan bayraðý üç defa salladý. Sonra Ýslâm ordusu hücuma geçti. Savaþ baþlamýþtý. Çetin bir savaþ oldu. Müslümanlarýn birisi yere düþmüþtü. Bu, Ýslâm ordusunun kumandaný Nu'man bin Mukarrin idi. Nu'man bin Mukarrin:

 
-Üzerime bir elbise örtünüz, beklemeden düþmanýn üzerine saldýrýnýz, bu halim sizi korkutup, gevþetmesin, buyurdu.


Kimse Düþenle Oyalanmasýn

Numan bin Mukarrin yere düþünce, bayraðý Huzeyfe bin Yemân aldý. Bu sýradaki manzarayý Hz. Ma'kil bin Yesar þöyle anlatýr:

 
“Numan bin Mukarrin yaralanýp düþünce, yanýna geldim. Kimse, kimse ile oyalanmasýn, velev ki ben bile olsam, sözünü hatýrlayýnca orada beklemedim. Yalnýz, belli olmasý için bir iþâret koydum. Düþman, kumandanlarý öldürüldüðü zaman onun baþýna toplanýr, savaþla ilgileri pek kalmazdý.

 
Nihayet Ýran ordusu kumandaný, kendine ait boz katýrýndan düþmüþ, karný yarýlmýþtý. Bu vesîle ile Allahü teâlâ Müslümanlara zaferi müyesser kýlmýþ, Ýran ordusu hezimete uðramýþtý. Savaþ bitmiþti. Nu'man bin Mukarrin'in yanýna gittim. Vefât etmek üzere idi. Su getirip, yüzünü yýkadým. Bana sordu:


- Sen kimsin?

- Ma'kil bin Yesar'ým.

- Müslümanlar ne yaptýlar?

- Allahü teâlâ zaferi müyesser kýldý.

- Elhamdülillah! Bu zaferi Hz. Ömer'e yazýnýz."


Hz. Nu'man bin Mukarrin bundan sonra kelime-i þehâdet getirip þehîd oldu.

 
Nu'man bin Mukarrin'in þehâdeti ve Müslümanlarýn zaferi haberi Medîne-i Münevvereye geç gitmiþti. Hz. Ömer, Ýslâm ordusunun muzaffer olmasý için devamlý duâ ediyordu. Medîne âlimlerinden yaþlý bir zât þöyle anlattý:
 

Medîne'ye bir Bedevî geldi ve sordu:


- Nihavent ve Ýbni Mukarrin'den haberiniz var mý?

- Niçin soruyorsun?

- Hiç, soruyorum iþte!
 

Bu durum Hz. Ömer'e haber verildi. Hz. Ömer, onu çaðýrdý ve dedi ki:

 
- Nihâvent ve Ýbni Mukarrin hakkýnda konuþman, bir þeyleri bildiðini gösterir. Bildiklerini bize anlat.

 
Kýrmýzý Deve

Bedevî anlatmaya baþladý:

-Ey mü'minlerin emîri! Ben falancayým. Malýmla, servetimle, çoluk çocuðumla Allah ve Resûlü için hicret etmek üzere yola çýkmýþtýk. Falanca yerde konakladýk. Oradan ayrýldýðýmýz zaman, ansýzýn bir benzerini görmediðimiz, kýrmýzý bir deve üzerinde bir adamla karþýlaþtýk. Nereye gittiðini sorunca, Irak'tan geldiðini söyledi. Bunun üzerine, oradaki Müslümanlarýn durumlarýný da sorunca þöyle dedi:

 
-Düþmanlarý ile muharebe ettiler. Allahü teâlânýn izni ile, düþman maðlup oldu. Nu'man bin Mukarrin þehîd düþtü. Vallahi Nu'man'ý da Nihavent'i de bilmem.

 
Hz. Ömer muharebenin hangi Cum'a olduðunu, bilip bilmediðini sordu. Bedevî, hangi Cum'a olduðunu bilmediðini, fakat, falanca gün göç ettik, falan gün, falan yere indik, diyerek, harbin yapýldýðý vakti bildirdi. O bunlarý anlatýnca, Hz. Ömer buyurdu ki:
 

-O gün Cum'adýr. Herhalde, haber getirip götüren biri ile karþýlaþmýþsýn. Onlarýn böyle postacýlarý vardýr.

 
Sonradan alýnan haberlerden, Nihavent muharebesinin Bedevînin bildirdiði günde yapýldýðý anlaþýlmýþtýr. Hz. Ömer'e Nu'man bin Mukarrin'in þehâdet haberi gelince, mescidde minbere çýktý. Müslümanlara, Nu'man bin Mukarrin'in þehâdet haberini verip aðladý.


Abdullah bin Mes'ud þöyle buyurdu:

-Îmânýn ve münâfýklýðýn birçok yerleri, evleri vardýr. Mukarrinoðullarýnýn evi, îmânýn konakladýðý evlerden birisidir.

 
Kardeþleri de Kumandan

Þehîdlik gibi yüksek br makâma kavuþan Nu'man bin Mukarrin, Müzenî kabîlesindendir. Künyesi Ebû Amr'dýr. Kardeþleri, Suveyd bin Mukarrin ile Nuaym bin Mukarrin ile birlikte Hudeybiye antlaþmasýndan önce Müslüman olmuþtur. Kardeþleri de Nu'man gibi askerlik ve kahramanlýk bakýmýndan meþhur sahâbîlerdendir.

 
Nu'man bin Mukarrin Resûlullah ile beraber Mekke'nin fethine ve Huneyn gazvelerine katýlmýþtýr. Vedâ Haccý'nda da hazýr bulunmuþtur.

 
Resûlullahýn vefâtýndan sonra, halîfe olarak Hz. Ebû Bekir seçilmiþti. Bu sýrada ortada büyük bir irtidat yanî dinden çýkýþ hareketi baþladý. Hz. Ebû Bekir bu fitneye gereken cevabý verdi.

 
Nu'man bin Mukarrin bu irtidat fitnesine karþý verilen mücâdelede de bulundu. Böylece irtidat fitnesinin, büyümesine meydan verilmeyerek büyük bir felâketin önüne geçilmiþ oldu. Nu'man bu hizmetlerine Hz. Ömer'in hilâfeti devrinde de devam etti. Onun hizmetleri, Irak ve Ýran taraflarýnda da çok oldu. 642 yýlýnda Nihavent'te þehîd oldu.


radyobeyan