Ashabý Kiram
Pages: 1
Osman Bin Maz'un By: ayten Date: 04 Ekim 2010, 01:25:30
83)Medîne'de ilk vefât eden muhâcir sahâbî: OSMAN BÝN MAZ'ÛN


Hz.Osman bin Maz'ûn temiz bir yaratýlýþa sahipti. Ýslâm’dan önce de düzenli ve aðýrbaþlý bir yaþayýþý vardý. Müslüman olmadan önce hiç içki içmemiþ ve;

- Aklý giderip, benden aþaðýdakileri bana güldüren bir þeyi içmem, demiþtir.

Böyle bir insanýn her türlü kemâli, iyiliði ve güzelliði emreden Ýslâmiyet’i kabûl etmemesi düþünülemezdi.


Resûlullah efendimiz bir gün Mekke'de evinin yanýnda oturuyordu. O sýrada Osman bin Maz'ûn oradan geçiyordu. Resûlullah efendimiz bakýp, tebessüm etti. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz ona buyurdu ki:

- Biraz oturmaz mýsýn?

Osman bin Maz'ûn bu teklifi kabûl etti. Peygamberimizin karþýsýna oturdu. Resûlullah efendimiz konuþuyordu. Konuþurken, o sýrada mübârek gözlerini göðe dikti. Sanki kendisine bir þeyler anlatýlýyor, o da bunu kavramak istiyor gibi baþýný sallýyordu. Bu sýrada Resûlullahýn Osman bin Maz'ûn ile ilgisi kalmamýþtý. Bu hâl bir müddet devam etti.

 
Ne Yaptýðýmý Gördün Mü?

Peygamberimiz bundan sonra gözünü, sað tarafýndan aþaðý doðru aðýr aðýr indirdi. Bilâhare Osman bin Maz'ûn bu hâli Peygamber efendimizden sordu. Kendisinde, daha önce böyle bir þeye rastlamadýðýný söyledi.

 
Resûlullah Osman bin Maz'ûn'a sordu:

- Ne yaptýðýmý gördün mü?

O da gördüklerini olduðu gibi anlattý. Peygamber efendimiz buyurdu ki:

-Sen otururken, bana Allahü teâlânýn elçisi Cebrâil aleyhisselâm geldi.

- Allahü teâlânýn elçisi mi?

- Evet.

- Cebrâil sana ne söyledi?


اِلَّا الَّذينَ يَصِلُونَ اِلى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ ميثَاقٌ اَوْ جَاؤُكُمْ حَصِرَتْ صُدُورُهُمْ اَنْ يُقَاتِلُوكُمْ اَوْ يُقَاتِلُوا قَوْمَهُمْ وَلَوْ شَاءَ اللّهُ لَسَلَّطَهُمْ عَلَيْكُمْ فَلَقَاتَلُوكُمْ فَاِنِ اعْتَزَلُوكُمْ فَلَمْ يُقَاتِلُوكُمْ وَاَلْقَوْا اِلَيْكُمُ السَّلَمَ فَمَا جَعَلَ اللّهُ لَكُمْ عَلَيْهِمْ سَبيلًا



- "Muhakkak ki Allahü teâlâ, adâleti, ihsâný ve akrabaya vermeyi emrediyor. Zinâdan, fenâlýklardan ve insanlara zulüm yapmaktan da nehyediyor (yasak ediyor.) Size böylece öðüt veriyor ki, benimseyip tutasýnýz"[677] âyetini indirdi.

 
Hz.Osman bin Maz'ûn der ki:

-Bu hâdise üzerine kalbimde îmân yeþerip yerleþti. Resûlullahýn sevgisi gönlüme düþtü ve Müslüman oldum.

 
Habeþistan'a Hicret Etti

Hz.Osman bin Maz'ûn'un Ýslâm’a giriþi Resûlullahý çok sevindirdi. Osman bin Maz'ûn Müslüman olduktan sonra evine gitti. Âilesine de Ýslâm’ý anlatýp, onlarýn da Ýslâm ile þereflenmesine vesîle oldu. Böylece, ailece Müslüman olma bahtiyarlýðýna kavuþtu.

 
Hz.Osman bin Maz'ûn Müslüman olunca, müþriklerin çeþitli eziyet ve iþkencelerine uðradý. Bunun üzerine, Peygamberimizin müsaadesi ile Habeþistan'a hicret etti.

 
Habeþistan'a hicret eden Müslümanlara, "Kureyþliler Müslüman oldu" diye yalan bir haber ulaþtý. Bunun üzerine, Müslümanlar Habeþistan'dan ayrýlýp, Mekke'ye doðru yola çýktýlar. Fakat Mekke'ye yaklaþýnca, haberin yalan olduðu anlaþýldý. Mekke'ye girerlerse, durumlarýnýn iyi olmayacaðýný biliyorlardý.

 
Aralarýndaki istiþâreden sonra her biri Mekke'de bir dostunun himâyesinde kalmaya karar verdiler. Böylece Mekke'ye açýktan girme imkânýný elde etmiþ oldular. Bu himâyeyi elde edemeyenler de vardý. Bunlar ise, Mekke'ye giriþlerini gizli yapmak zorunda kaldýlar.

 
Hz.Osman bin Maz'ûn, Velid bin Muðîre'nin himâyesine girmiþti. Ancak, Müslümanýn, bir müþrikin himâyesi altýnda olmasý hazmedilir bir þey deðildi. Müþriklerin himâyesine giren bütün Müslümanlar, bu durumun acýsýný ve aðýrlýðýný, bütün þiddetiyle rûhlarýnýn derinliklerinde hissediyorlardý. Îmânlarý buna aslâ müsaade etmiyordu.

 
Himâyeyi Reddetti

Zaten bütün bu sýkýntýlý ve periþan durumlara onlar sebep olmuþlardý. Geçici bir rahatlýk için, onlarýn himâyesine girmeyi, îmânlarýndan fedâkârlýk sayýyorlardý. Bu yüzden himâye altýna girenlerin hepsi üzgün ve kalpleri kýrýk idi. Bu üzüntüyü en çok hissedenlerden biri de Osman bin Maz'ûn idi. Kendi kendine dedi ki:

 
- Vallahi, benim arkadaþlarým, Allah yolunda çeþit çeþit eziyet ve sýkýntý çekerken, bir müþrikin himâyesinde rahat ve emniyet içinde yaþamam, bu belâlardan uzak kalmam, benim için büyük bir eksikliktir.

 
Doðruca, Velid bin Muðîre'ye gitti. Ona dedi ki:

 
- Ey amcamýn oðlu! Beni himâyene aldýn. Güzelce de himâye ettin. Taahhüdünü yerine getirdin. Bu zamana kadar senin himâyende idim. Þimdi senin himâyenden çýkýp Allah’ýn ve Resûlünün himâyesine giriyorum. Bunun için himâyeni sana iâde ediyorum.

 
- Niçin himâyemden çýkmak istiyorsun? Yoksa birisi sana iþkence veya kötülük mü yaptý. Yoksa benim himâyem sana yeterli olmadý mý?

- Böyle bir þey yoktur. Ancak bir müþrikin himâyesinde olmak biz Müslümanlara yakýþmaz. Üstelik bizim periþan hâllere düþmemize sebep oldunuz. Ben Allahü teâlânýn himâyesinden râzýyým. Bize O'nun garantisi kâfidir.

Bunun üzerine Velid bin Muðîre son olarak þöyle dedi:


- Öyleyse bu reddi Mescid-i Harâm'da açýktan yap!

Beraberce Mescid-i Harâm'a gittiler. Velid, orada, Osman bin Maz'ûn'un himâyesini reddettiðini söyledi. Osman bin Maz'ûn da onun sözünü tasdik ederek þöyle dedi:


- Ben Allahü teâlâdan baþkasýnýn himâyesinde bulunmayý sevmiyorum. Onun için, Velid'in üzerimdeki himâyesini reddettim.


Bu redde, orada bulunanlarýn hepsi þâhid oldu. Artýk o himâyesizdi. Osman bin Maz'ûn hazretleri îmân ve inancýndan hiç tâviz vermemiþ, en aðýr eziyet ve hakâretler bile onu davasýndan vazgeçirememiþti.


Hz.Osman bin Maz'ûn Velid bin Muðîre'nin himâyesinden çýktýktan sonra, Kureyþlilerin meclisine gitti. Orada meþhur câhiliyye þairi Lebîd de bulunuyordu. O yazdýðý bir kasîdeyi okuyor, herkes onu dinliyordu.


Lebîd, "Þüphesiz Allahü teâlâdan baþka her þey bâtýldýr" mýsrasýný okurken, Osman bin Maz'ûn, "Doðru söyledin" dedi. "Her ni'met mutlaka zevâle (yok olmaya) mahkûmdur, mýsrasýný okurken de, "Yalan söyledin, Cennet ni'metleri zevâl bulmaz, dâimîdir" demiþti.


Kureyþliler Lebîd'e dediler ki:

- Okuduklarýný bize tekrarla!


Lebîd ilk mýsrayý tekrar okuyunca, Osman bin Maz'ûn onu tekrar tasdik etti. Ýkinci mýsrayý okuyunca tekrar yalanladý.


Böyle kimseler olmazdý.

Bunun üzerine Lebîd kýzgýn bir hâlde, Kureyþlilere sitem ederek dedi ki:

 
- Ey Kureyþliler! Sizin meclisinizde böyle kimseler olmazdý. Ne oldu size?

Kureyþliler, Lebîd'i teskin etmeye çalýþarak dediler ki:


- Sen ona bakma, o zaten bizim dînimize, putlarýmýza da karþý gelip, baþka bir yol tuttu. Daha önce Velid bin Muðîre'nin himâyesinde idi, bunu da reddetti.


Bu sýrada, müþriklerden Abdullah bin Ümeyye, Osman bin Maz'ûn'un gözüne þiddetli bir yumruk vurup, gözünü mosmor yaptý. Velid bin Muðîre, yapýlaný gördüðü hâlde hiç yardýmcý olmamýþ, aksine;

- Himâyemi reddetmeseydin böyle olmazdýn, demiþti.

Osman bin Maz'ûn'un tek suçu var idi. O da Allahü teâlâya îmân etmesi ve bu îmân istikâmetinde konuþmasýydý. Karþýlaþtýðý bu üzücü durum, Osman bin Maz'ûn'u durduramamýþ, içindeki alev alev kabaran îmânla cevap verdi:


-Vallahi, Allah için, bu saðlam gözüm de, öncekinin âkýbetine uðrasa gam yemem. Ben, Allahü teâlânýn teminatýndayým. Rýzâ yolunda, gözüme vurulan tokatýn ecrini Allahü teâlâ verecektir. Kimden Allahü teâlâ râzý olursa o bahtiyardýr. Bana sefîh ve yolunu þaþýrmýþ da deseler, ben Muhammed aleyhisselâmýn dîni üzereyim. Bana ne kadar zulmetseler, eziyet etseler de bu yoldan yürüyeceðim.

Bu samîmî ve içten gelen ifâdeler, Velid'e te'sîr etmiþti. Bundan dolayý Velid, Osman bin Maz'ûn hazretlerine dedi ki:

 
- Gel, tekrar himâyeme gir.
 
- Ben Allahü teâlâdan baþkasýnýn himâyesine giremem.

 
Cezâsýný Buldu

Hz.Osman bin Maz'ûn'un gözüne müþriklerden Abdullah bin Ümeyye tarafýndan o yumruk vurulunca, orada bu acýya içten katýlan, sanki kendisine vurulmuþ gibi olan bir kiþi vardý. O da Hz. Sa'd bin Ebî Vakkâs idi. Çünkü Müslüman kardeþine atýlan bu tokat, ona atýlmýþ demekti.

 
Bunu kabûl edemeyen Hz. Sa'd yerinden fýrlayýp, o da, o kâfirin suratýna müthiþ bir yumruk indirdi. Abdullah bin Ümeyye'nin yüzü gözü kanlar içerisinde kaldý. Böylece o, lâyýk olduðu cezâyý bulmuþ oldu.


Hz.Osman bin Maz'ûn hicretin ikinci senesinde Bedir harbi sýrasýnda hastalandý. Tedâvisine çalýþýlmýþ, fakat iyileþememiþti. Nihayet hicretten otuz ay sonra ebedî âleme göçtü. Medîne'de ilk vefât eden muhâcir sahâbî o oldu. Peygamber efendimiz o kefenlenirken alnýndan öptü. Sonra;


- Sen de dünyadan bir þey elde etmedin, dünya da senden etmedi, buyurdu.


Mübârek gözlerinden akan yaþlar Osman bin Maz'ûn hazretlerinin yanaklarýna damladý.

 
Hz.Osman bin Maz'ûn'un techîz ve tekfîni bitmiþti. Bu sýrada Ümmül-Alâ; Osman bin Maz'ûn'a þöyle seslendi:

 
- Ey Osman! Allahü teâlâ sana ikrâmda bulunmuþtur.

 
Nereden biliyorsun?

 
Bunun üzerine Resûlullah efendimiz ona sordu:

 
- Allahü teâlânýn ona ikrâm ettiðini nereden biliyorsun?

 
- Yâ Resûlallah! Osman bin Maz'ûn'a hüsn-i zanným olduðu için.

 
- Vallahi Osman için hayýr ümit ediyorum. Ancak ben Allahü teâlânýn Peygamberi olduðum hâlde, Allahü teâlâ bildirmedikçe baþýma ne geleceðini bilmem.

 
Ümmül-Alâ, o günden sonra, bir daha kimse için böyle sözlere cesâret edemediðini söylemiþtir.
 

Hz.Osman bin Maz'ûn'un vefâtý sýrasýnda Müslümanlarýn henüz bir kabristaný yoktu. Resûlullah Ashâbý için, bir kabristan arýyordu. Medîne etrafýna teþrif buyurdular.


- Bakî' ile emrolundum, buyurarak orayý kabristan seçtiler. Böylece Hz. Osman bin Maz'ûn ilk Bakî'ya defnedilen oldu. Osman bin Maz'ûn kabre indirilirken, Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
 
- O, bizim ne iyi selefimizdir.

Kabrinin baþ tarafýna bir taþ dikti. Ondan sonra birisi vefât edince, Resûlullaha, "Nereye defnedelim" diye sorulur, Peygamberimiz de, "Selefimiz Osman bin Maz'ûn'un yanýna" buyururlardý.

 
Hz.Osman bin Maz'ûn dünyaya hiç raðbet ve tama' etmez, devamlý ibâdetlerle meþgul olurdu. Peygamber efendimiz, o vefât ettiði zaman;

 
- Dünyadan üzerine birþey bürünmeden çýktý, buyurmuþtur.

 
En Güzel Örnek

Gecelerini namaz kýlmak, gündüzlerini de oruç tutmakla geçirirdi. Bu husûs Peygamber efendimize haber verildi. Ona buyurdu ki:

 
- Ben senin için güzel bir örnek deðil miyim?

 
Hz.Osman bin Maz'ûn suâl etti:

 
- Anam-babam sana fedâ olsun! Bu soruyu niçin sordunuz?

- Devamlý olarak gündüzlerini oruçla, gecelerini de namazla geçiriyormuþsun.

- Öyle yapýyorum.

- Gözlerinin, senin üzerinde hakký vardýr. Bedeninin hakký var, âilenin hakký var. Namaz kýl, fakat ayný zamanda yat ve uyu. Oruç tut, ancak bazen da tutma. Ey Osman! Allahü teâlâ beni ruhbanlýkla deðil, tatbiki kolay bir din ile gönderdi.

 
Böylece Resûlullah efendimiz Osman bin Maz'ûn'a nâfile ibâdetlerde ve niyâzda mu'tedil olmasýný tavsiye buyurmuþlardýr.


radyobeyan