Ashabý Kiram
Pages: 1
Sabit Bin Kays By: ayten Date: 04 Ekim 2010, 01:08:46
85)Peygamber efendimizin hatîblerinden: SÂBÝT BÝN KAYS

630 senesinde henüz Müslüman olmamýþ Benî Temim kabîlesinden 80-90 kiþilik bir heyet, Peygamber efendimizin huzurlarýna gelerek dediler ki:

 
- Ýzin verirseniz, biz, sizinle övünme yarýþý yapmak istiyoruz.

 
Peygamber efendimiz de izin verince Utarid isminde bir hatib ayaða kalkarak konuþtu:

- Üzerimizde bol bol ihsânlarý bulunan yaratýcýmýza hamdolsun ki, O buna lâyýktýr. O bizi hükümdâr yapmýþ, pek çok mal ve servet vermiþtir. Biz onlarla iyi iþler yapýyoruz. O bizi, doðu halkýnýn en güçlüsü, sayýca en kalabalýðý, savaþa da en kolay, en çabuk hazýrlananý kýlmýþtýr. Halk içinde bizim gibi kim var? Halkýn reisleri ve fazîletlileri biz deðil miyiz? Bizim gibi fazîletlere sahip olabileniniz varsa çýksýn da görelim!


Hutbesine Karþýlýk Ver


Bunun üzerine Peygamber efendimiz, Hz. Sâbit bin Kays'a buyurdu:


- Kalk! Þunun hutbesine karþýlýk ver!


Sâbit bin Kays þöyle cevap verdi:


- Hamd Allahü teâlâya mahsûstur. Ben O'na hamd ederim ve O'ndan yardým isterim. O'na îmân eder, O'na güvenirim. Ben, Allah’tan baþka ilâh olmadýðýna, O'nun bir olduðuna, eþi, ortaðý ve benzeri bulunmadýðýna îmân ederim. Muhammed aleyhisselâmýn O'nun kulu ve Resûlü olduðuna da þehâdet ederim.

Göklerde ve yerlerde ne varsa hepsini yaratan, yaþatan O'dur. O'nun ilmi her þeyi içine almýþtýr. Gizli ve açýk her þeyi bilir. Kâinâttaki her þey, O'nun lütfu ve ihsânýdýr. Bizi hakim kýlmasý da bu ihsânlarýndan biridir.


Allahü teâlâ, mahlûklarýnýn en hayýrlýsý ve en güzelini peygamber olarak gönderdi. O Peygamber ki, insanlarýn en iyisi, en doðru sözlüsüdür. Soyu en asîl soydur. Ý'tibârca en fazîletli olandýr. O, insanlarýn en cömerdi, en güzeli, en hayýrlýsýdýr. O emîndir. Her bakýmdan insanlarýn en üstünüdür. Hiç bir kimse, hiç bir bakýmdan O'nun üstünde deðildir. O'nu yaratan böyle yaratmýþtýr.


Îmân Etmekle Þereflendirdi

Allahü teâlâ O'na kitabýný indirdi. O yüce Peygamber insanlarý Allahü teâlâya ve kendisine îmân etmeye davet etti. Biz O'nun bu davetini kabûl ettik. O'na tâbi olduk. Bu daveti kabûl edenler, kavmimizin en hayýrlýlarý oldular. Bundan sonra, bu davete karþý gelenlerle, bozuk yol tutanlarla Allah yolunda cihâd edeceðiz. Allah’a ve Resûlüne îmân edenlerin canlarýný ve mallarýný koruyacaðýz. 

Allahü teâlâya hamdolsun ki bizleri, kendine ve Resûlüne îmân etmekle, Resûlünün yardýmcýlarý olmakla ve dîninin yayýlmasý için vâsýta olmakla þereflendirdi. Ben bunlarý söylüyorum. Allahü teâlâdan kendim ve bütün mü'minler için af ve âfiyet dilerim.


Hz.Sâbit bin Kays'ýn bu konuþmasýndan daha sonra þiir yarýþmasý yapýldý. Bunda da Hassân bin Sâbit'in galip gelmesi üzerine, Benî Temim'in reislerinden Akra bin Hâbis, Peygamber efendimiz için;


- Bu zât muvaffak olmuþtur. Vallahi, O'nun hatîbinin hitâbeti ve O'nun þairinin þiiri bizimkinden daha güzel, ses ve sedâlarý da bizimkinden daha gür ve daha tatlýdýr. Bu zât, Allahü teâlâ tarafýndan korunuyor, destekleniyor, diyerek, Peygamber efendimize yaklaþtý ve Kelime-i þehâdet getirip Müslüman oldu.

 
Peygamber efendimiz, Medîne-i münevvere'ye teþrif ettikten sonra Medîneli Müslümanlardan söz aldý. Bu söz alma esnâsýnda hatîbliði ile meþhûr olan Hz. Sâbit bin Kays, son derece, fasih ve belið olarak dedi ki:


- Biz kendimizi ve çocuklarýmýzý nelerden koruyorsak, sizi de onlardan koruyacaðýz. Buna karþýlýk bize neyi vaad ediyorsunuz?


Peygamber efendimiz, bu samîmî karþýlama ve suâle karþý tek kelime ile cevap verdiler:

- Cenneti!


Orada olan herkes bu cevaptan çok memnun olup, hepsi de, "Razýyýz" dediler. Böylece kadýn erkek bütün Medîneliler, Resûlullah efendimize bî'at ettiler, söz verdiler.


Dünyalýk Vaad Etmediler

Peygamber efendimiz burada olduðu gibi, hayatlarý boyunca hiç bir kimseye, dünyaya âit bir þey vaad etmediler. Kendisine tâbi olanlara, Allahü teâlânýn rýzâsýný, Cenneti, iki cihân saâdetini müjdelediler. Zaten, Ashâb-ý kirâmýn hepsi, Peygamber efendimize, bu güzel niyet ve maksatlarla tâbi oldular. Baþka þeylere kýymet vermediler.


632 senesinde Tuleyha isminde birisi, Peygamber olduðunu iddia etti. Halîfe Hz. Ebû Bekir, Hz. Hâlid bin Velid komutasýnda bir orduyu Tuleyha bin Huveylid'i yola getirmek üzere gönderdi. Bu ordunun bir kanadýna Hz. Sâbit bin Kays kumandanlýk yaptý.


Tuleyha yola getirildikten sonra Hâlid bin Velid kumandasýnda, Müslüman ordusu Müseylemet-ül Kezzâb ile Yemame'de çarpýþtý. Bu savaþta Müseyleme ve 20 bin mürted öldürüldü. Buna karþý iki bin Ýslâm askeri þehîd oldu. Hz. Sâbit bin Kays, Hz. Ebû Dücâne'nin de aralarýnda bulunduðu üçyüzaltmýþ Muhâcir ve o kadar da Ensâr þehîd oldu.


Hz. Sâbit, þehîd düþtüðünde üzerinde kýymetli bir zýrh vardý. Bu zýrh çalýndý. Biri rüyâsýnda Hz. Sâbit'i gördü. Hz. Sâbit, zýrhýnýn saklý olduðu yeri söyledi. Onu oradan almasýný ve ihtiyacý olan birisine vermesini rica etti.


Rüyâyý gören zât, ertesi gün arkadaþlarýyla birlikte. Hz. Sâbit'in tarif ettiði yere gitti. Zýrhý orada buldu. Ve bu þehîdin isteðini yerine getirdi.


Hz. Sâbit bin Kays, þehîd olduðunda geriye Muhammed Abdullah, Yahya, Abdurrahman, Abdullah ve Ýsmail isimlerinde çocuklarý kaldý.

 
Ýsrâf Etmeyiniz

Hz. Sâbit bin Kays, çok cömert idi. Bir günde beþ yüz aðacýn hurmalarýný toplayýp hepsini sadaka vererek evi için hurma býrakmadý. Bunun üzerine En'âm sûresi, 141. âyeti nâzil oldu. Burada: 

 
بَلْ اِيَّاهُ تَدْعُونَ فَيَكْشِفُ مَا تَدْعُونَ اِلَيْهِ اِنْ شَاءَ وَتَنْسَوْنَ مَا تُشْرِكُونَ

 
“Ekini hasat ettiðiniz zaman, fakirlerin hakkýný verin ve isrâf etmeyin. Allahü teâlâ isrâf edenleri elbette sevmez,” buyuruldu.


Hz. Sâbit bin Kays; Peygamber efendimize karþý çok hürmetli idi. Peygamberimiz de onu sever, bu sevgisini zaman zaman bildirirlerdi. Hz. Sâbit bin Kays birgün hastalandý. Resûl-i ekrem efendimiz onu ziyâret ederek:

 
- Ey Allahým, Sâbit bin Kays'ýn hastalýðýna þifâ ver, diye duâ buyurdular.
 

Bir gün:
 

وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِى الْاَرْضِ مَرَحًا اِنَّ اللّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ

 
"Þüphesiz, Allahü teâlâ, kibirlenip gururlananlarý sevmez."

Lokman sûresi 18. âyet-i kerîmesi nâzil olunca, Sâbit'in durumu deðiþti, evine kapanýp aðlamaya ve tevbe etmeye baþladý. Çünkü, o âyet-i kerîme ile, kendisi gibi þýk giyinenlerin kastedildiðini zannediyordu. Evinden dýþarý çýkmýyor, gözyaþlarý içerisinde Rabbine tevbe ve ilticâ ediyordu.

Ýyi Giyineceksiniz

Onun bu durumunu Resûlullaha haber verdiler. Resûlullah efendimiz bir adam göndererek, niçin böyle yaptýðýný sordu. Hz. Sâbit þöyle cevap verdi:


- Ben þýk giyinmeyi severim.

 
Resûl-i ekrem efendimiz, Hz. Sâbit'i rahatlatan þu cevabý verdi:

- Sen âyet-i kerîmede sözü edilenlerden deðilsin. Ýyi bir hayat sürüyorsun. Hayýrlý bir þekilde öleceksin ve Allahü teâlâ seni Cennete sokacak.

Hz. Sâbit'in elem gözyaþlarý, artýk sevinç gözyaþlarýna dönmüþtü. Gurur ve kibir maksadýyla giyilmeyen güzel elbiselerin, dînimize aykýrý bir yönü yoktu.

Zâten Resûlullah efendimiz, Müslümanlarý temsil durumunda olanlarýn çok düzgün ve temiz kýyâfetli olmalarý gerektiðini zaman zaman ikâz ederdi. Bir yere gönderdiði elçilerine;


- Öyle giyineceksiniz ki, gittiðiniz yerde parmakla gösterileceksiniz, buyururdu.

Hz. Sâbit de zaman zaman müþriklere karþý Resûlullah’ýn ve Ensârýn hatipliðini yapardý. Bu cihetle de onun þýk ve güzel giyinmesinde mahzûr bir tarafa, zarûret bile vardý.

Hucurât sûresi nâzil olduðu zaman da, duygulu sahâbî Sâbit bin Kays'ý bir endiþe almýþtý. Âyet-i kerîmede þöyle buyuruluyordu:

 
يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا لَا تَرْفَعُوا اَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِىِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ اَنْ تَحْبَطَ اَعْمَالُكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ

 
"Ey îmân edenler! Sesinizi Peygamberin sesinden fazla yükseltmeyin; birbirinize baðýrdýðýnýz gibi ona baðýrmayýn, yoksa amelleriniz mahvolup gider de farkýnda bile olmazsýnýz."[678]

Kastedilenlerden Biri Benim

Bu âyet-i kerîmeyi iþiten Hz. Sâbit daha önce yaptýðý gibi;


- Bu âyette kastedilenlerden birisi de benim. Ben de Resûlullahýn huzurunda yüksek sesle konuþuyorum ve amellerim boþa gidiyor, Cehennem ehlinden oldum, diyerek evine kapandý ve gözyaþlarý içerisinde Rabbine yalvarmaya baþladý.


Bunu iþiten Resûlullah efendimiz yine birisini gönderip, niçin böyle yaptýðýný sordu. Hz. Sâbit Resûlullahýn huzûrunda yüksek sesle konuþtuðundan bahisle dedi ki:


- Amelleri boþa giden kiþilerden olmaktan korkuyorum.


Bunun üzerine, Resûlullah þöyle buyurdu:


- Hayýr, korkma! Sen övünülecek bir hayat sürüyorsun. Ýleride de þehîd olacaksýn ve Allahü teâlâ seni Cennetine sokacak.


Hz. Sâbit'in yüksek sesle konuþmasý, Resûlullaha hürmetsizliðinden deðil, onun hatipliðinden ileri geliyordu. Onun için, âyet-i kerîmede ikâz edilen kimselerden olamazdý. Ancak onun hassas kalbi, bundan endiþe duyuyor, üzülüyordu. Resul-i ekremin sözleri onu yine ferahlatmýþtý.


radyobeyan