Ashabý Kiram
Pages: 1
Seleme Bin Ekva By: ayten Date: 04 Ekim 2010, 00:42:31
94)Piyâdelerin en hayýrlýsý: SELEME BÝN EKVÂ


Hudeybiye anlaþmasýnýn yapýldýðý günlerdeydi. Hudeybiye'de endiþeli ve huzursuz bir bekleyiþ hâkimdi. Ashâb-ý kirâm, Semüre aðacýnýn altýnda toplanmýþ, hayatlarý üzerine Allah’ýn Resûlüne bî'at ediyorlardý. Aralarýnda kuvvetli ve cesûr bir sahâbî olan Seleme bin Ekvâ da vardý. Resûlullah efendimiz:

- Seleme nerede, gelip bî'at etsin! diye seslendi.

Seleme tekrar bî'at etti. Bu hâl üç defa tekrarlandý. Hz. Seleme her bî'at sonunda Resûlullaha olan baðlýlýk için tam üç defa söz vermiþti.

Amcanla Senin Hâlin

Peygamber efendimiz Seleme'yi silahsýz görünce bir kalkan vermiþti. Üçüncü bî'attan sonra Seleme'nin elinde kalkaný göremeyen Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

- Sana vermiþ olduðum kalkan nerede?

- Yâ Resûlallah! Amcam Âmir silâhsýz idi. Ona verdim.

Resûlullah efendimiz tebessüm etti ve buyurdu ki:

- Amcanla senin hâlin, "Yâ Rabbî! Bana kendimden daha sevgili bir dost ver" diye duâ eden kimsenin hâline benzedi.

Bî'attan sonra sahâbîler daðýldýlar. Seleme de uzakça bir aðacýn altýna gidip uzandý. O sýrada dört kiþilik bir düþman müfrezesi yanýna gelerek Resûlullaha dil uzatmaya baþladýlar. Resûlullaha hayatý üzerine baðlýlýk sözü veren cesûr sahâbî, öfkesini zor kontrol ediyordu. Çünkü Resûlullah, sahâbîlerin müþriklere karþý herhangi bir harekette bulunmalarýný men etmiþti. Kalkýp baþka bir aðacýn altýna gitti. Müþrikler de silahlarýný bir aðaca asýp yere uzandýlar.

O sýrada vâdinin aþaðý tarafýndan bir ses duyuldu: 

- Yetiþin, ey muhâcirler, Ýbni Zuneyn öldürüldü!

Bu haberi duyan Seleme, daha fazla dayanamadý. Kýlýcýný eline aldý. Sessizce yatmakta olan müþriklerin yanýna geldi. Aðaçta asýlý duran kýlýçlarýný aldý. Sonra da baðýrdý:

- Kýpýrdayanýn baþýný uçururum!

Bir anda neye uðradýklarýný þaþýran müþrikler, korku içinde titremeye baþladýlar. Seleme;

-Kalkýn ve arkanýza bakmadan önüme düþün! diye emir verdi.

Emrinize Hazýrým

Hepsini önüne katýp Resûlullahýn huzuruna getirdi. Resûlullahýn vereceði emre göre davranacaktý. Resûlullah harp edilmemesi hususûndaki anlaþmayý ihlâl etmek istemedi, Onun için buyurdu ki:

- Kötülüðün baþý da, sonu da onlarýn olsun. Bunlarý serbest býrakýnýz!

Hudeybiye anlaþmasý gereðince, Müslümanlar Medîne'ye geri dönüyorlardý. Akþam olunca, henüz müþrik olan Lýhyanoðullarý kabîlesine yakýn bir yerde konakladýlar. Arada yüksekçe bir tepe bulunuyordu. Resûlullah efendimiz, gece düþmaný gözetlemek için bir gönüllü aradý ve ona Allah’tan maðfiret dileyeceðini söyledi. Seleme hemen ileri atýldý:

- Ben emrinize hazýrým, yâ Resûlallah!

O gece tek baþýna düþmanýn hücum tehlikesine aldýrmadan nöbet bekledi. Cesâret ve fedâkârlýðýný bir defa daha ispatladý.

Peygamber efendimizin develerini Medîne’de otlaða götürme vazifesini bir çobanla birlikte Peygamberimizin hizmetçisi Rebâh üzerine almýþtý. Hz. Seleme etrafýn düþman kabîlelerle dolu olduðu bir zamanda, develerin hücuma uðrayabileceðini düþünerek Rebâh’la birlikte gitti. Gâbe daðýnýn yokuþuna vardýðý zaman Abdurrahman bin Avf’ýn hizmetçisine rastladýlar. Hizmetçi çok heyacanlý idi. Hz. Seleme ona sordu:

- Allah iyiliðini versin, ne oldu sana?

- Peygamber efendimizin develerini götürdüler.

- Kim götürdü?

- Gatafan ve Fezârî kabîleleri.

Ben Ekvâ'nýn oðluyum.

Böylece durumu öðrenen Seleme hemen Rebâh’ý Medîne’ye haber vermek için gönderdi. Kendisi de gelecek yardým kuvvetini beklemeden tek baþýna eþkýyânýn ardýna düþtü. Yaya idi, ama çok hýzlý koþuyordu. Nihayet onlara yetiþti. Seleme bin Ekvâ’nýn kýlýcý ve yayý yanýnda bulunuyordu. Hemen yayýna ok yerleþtirip onlara ok yaðdýrmaya baþladý.

Bu durumu Seleme bin Ekvâ þöyle anlatýr:

Onlardan, atlý bir adama yetiþip, “Al sana! Ben Ekvâ’nýn oðluyum! Bugün alçaklarýn öleceði gündür!” diyerek bir ok attým.

Okumun demiri, adamýn omuzunu deldi. Vallahi, onlara durmadan ok atýyordum ve onlarý öldürüyordum.

Aðaçlýk bir yerde idim. Bir süvâri dönüp bana doðru gelmeye baþlayýnca, bir aðacýn dibine oturdum. Sonra da, bir ok atýp onu öldürdüm. Bana yönelip de, öldürmediðim hiç bir atlý yoktu. Dað yolu darlaþýp müþrikler, boðazýn dar, ok yetiþmez yerine girdikleri zaman, ben de, daðýn üzerine çýktým ve onlara taþ atmaya baþladým.

Allah’ýn yarattýðý mahlûklardan olup Resûlullah efendimize ait bulunan develeri ellerinden kurtarýp geriye alýncaya kadar onlarý ok ve taþa tutmaktan geri durmadým. Sonra da arkalarýný býrakmadým. Onlara ok ve taþ yaðdýrmaya devam ettim. Müþrikler benimle baþ edemeyeceklerini anlayýnca bir kýsým develeri ve bir kýsým mýzraklarý býrakýp kaçmak mecburiyetinde kaldýlar.

Canýmýza Tak Dedirtti

Býraktýklarý eþyayý, Resûlullah efendimiz tanýsýn diyerek iþâret koyarak yol üzerinde býrakýyordum.

Kaba kuþluk vakti olmuþtu ki, Uyeyne bin Hýsn el-Fezârî, baskýncý müþriklere yardýma gelmiþti. Oturup kuþluk yemeklerini yemeye baþladýlar. Ben de, onlarýn üst taraflarýndaki küçük bir daðýn tepesine çýkýp oturdum. Uyeyne onlara sordu:

- Sizde görmüþ olduðum bu periþan hâl nedir?

Onlar da dediler ki:

- Þu adam, canýmýza tak dedirtti. Vallahi, seherden, sabahýn karanlýðýndan beri arkamýzdan hiç ayrýlmadý. Ellerimizdeki her þeyi býraktýrýncaya kadar bize ok yaðdýrdý.

Uyeyne cevap verdi:

- Onun gerisinde býraktýklarýnýzý araþtýrmýþ olsaydýnýz, iyi olurdu. Ýçinizden birkaç kiþi kalkýp ona doðru varsýn!

Uyeyne’nin emri üzerine dört kiþi kalkýp Seleme’ye yaklaþmak için daða týrmandýlar. Bundan sonrasýný Seleme þöyle anlatýr:

- Beni, tanýyor musunuz?

- Hayýr, Tanýyamadýk! Sen, kimsin?

- Ben, Seleme bin Ekvâ’yým! Allah’a yemin ederim ki, ben, sizden yakalamak istediðim kimseye muhakkak yetiþirim! Sizden, beni yakalamak isteyen kimse ise, bana aslâ yetiþemez!

Ýçlerinden birisi, onlara, “Ben de, onun böyle olduðunu sanýyorum!” deyince, geri dönüp gittiler.

Þehîdlikle Arama Girme!

Ben de, daðdan inip Ahrem’in önünü kestim ve atýnýn gemini tutup dedim ki:

- Ey Ahrem! Þu kavimden sakýn! Resûlullah efendimizin sahâbîleri gelip kavuþuncaya kadar onlarýn seni kalbinden vurup þehîd etmeyeceklerinden emîn deðilim!

Ahrem bana cevaben dedi ki:

- Ey Seleme! Eðer sen, Allah’a ve âhiret gününe inanýyor, Cenneti ve Cehennemi de, hak ve gerçek tanýyorsan, benimle þehîdlik arasýna girme!

Bunun üzerine atýnýn gemini býraktým. Sonra Ahrem atýný haydutlarýn üzerine pervasýzca sürdü. Ancak müþriklerin attýðý oklarla þehîd düþtü.”

Seleme bin Ekvâ der ki:

Baskýncý müþriklerin yorup tepede býraktýklarý iki atý önüme katýp, Resûlullah efendimize getirirken amcam Âmir, bana bir tulum sulandýrýlmýþ süt ve bir tulum da su ile karþý geldi. Su ile abdest aldým, sütten de, içtim. Sonra, Peygamber efendimizin yanýna geldim.

Kendisi; baskýncý müþrikleri su içmekten men ettiðim suyun baþýnda, Zû Kared’de idi. Yanýnda da beþ yüz kiþilik bir cemâ’at bulunuyordu.

Yumuþak Davran

Ben ise, Resûlullah efendimizin süvârîlerinin geldiklerini görünceye kadar bulunduðum yerden ayrýlmadým. Süvârîler, aðaçlarýn arasýna girmeye baþlamýþlardý. Onlarýn ilki, Ahrem Muhriz el-Esedî idi. Onun arkasýnda Resûlullah efendimizin süvârîsi Ebû Katâde ve Mikdâd bin Esved vardý. Baskýncý müþrikler geri dönüp kaçtýlar.

Resûlullah efendimiz, baskýncý müþriklerin elinden kurtarýp geride býraktýðým develerle müþriklere býraktýrdýðým her þeyi, bütün mýzraklarý ve kaftanlarý almýþ bulunuyordu. Dedim ki:

- Yâ Resûlallah! Ben, onlarý, su içmekten men etmiþtim. Onlar, þimdi çok susuzdurlar, çarpýþacak güçte deðiller. Yanýma yüz kiþi verseniz de, onlarý sýk boðaz edip develerden ellerinde kalanlarý da kurtarsam, onlardan kimseyi sað býrakmadan öldürsem olmaz mý?

Resûlullah efendimiz de bana sordular:

- Ey Seleme! Ben, seni býraksam, sen, bu dediðini yapabilir misin?

- Evet! Seni, Peygamberlikle þereflendiren Allahü teâlâya yemin ederim ki, yapabilirim! Resûlullah efendimiz, gülümseyerek buyurdular ki:

- Onlara, þimdi Benî Gatafanlarýn topraðýnda ziyâfet çekiliyordur! Gücün yetti mi, yumuþak davran, baðýþlayýcý ol, sertliði býrak!

Seleme anlatýr:

“Gece Resûlullah efendimiz ve Ashâb-ý, Bilâl-i Habeþî’nin piþirdiði etten yerken, Gatafanlardan bir adam çýkageldi ve dedi ki:

- Filân kiþi, onlar için bir deve boðazlatmýþtý. Devenin derisini yüzdükleri sýrada, uzaktan bir toz yükseldiðini gördüler. “Müslümanlar, sizin arkanýzdan geliyor!” dediler ve kaçýp gittiler.

Piyâdelerin Hayýrlýsý

Sabaha çýktýðýmýz zaman, Peygamber efendimiz buyurdu ki:

-Bugün, süvârîlerimizin hayýrlýsý Ebû Katâde idi. Piyâdelerimizin hayýrlýsý da, Ebû Seleme olmuþtur!

Bunlarý söyledikten sonra bana, birisi süvârî, birisi de yaya hissesi olmak üzere, iki hisse verdi ve ikisini benim için birleþtirdi.”

Seleme diyor ki:

“Açlýk ve yorgunluðumu ancak sahâbîlere kavuþtuðum zaman hissettim. Orada bulunan bir kýrba sütü içip su ile de abdest alýnca, ne açlýðým, ne de yorgunluðum kalmadý.”

Baskýncý müþriklerin sürüp götürdükleri yirmi deveden onu kurtarýlmýþtý. Geri kalan onu ise, kaçýp giden müþriklerin elinde kalmýþtý.

Seleme bin Ekvâ der ki:

“Resûl-i ekrem efendimiz, beni devesinin terkisine almýþtý. Medîne’ye dönülüp girilmek üzere bulunulduðu sýrada idi ki, ensârdan, koþuda önüne geçilemeyen bir zât seslendi:

 
- Medîne’ye kadar benimle koþu yarýþý yapabilecek bir yarýþçý yok mu?

Bu sözlerini tekrarlayýp durmaya baþladý. Bu sözleri iþitince, onca yorgunluðuma raðmen dedim ki:

-Ne olur, yâ Resûlallah, bana izin ver de þununla yarýþayým.

Resûlullah buyurdu ki:

- Yarýþmak istiyorsan, yarýþ! Adama dedim ki:

- Haydi sen, Medîne’ye doðru koþ!

Ben de, hemen deveden atladým. Ayaklarýmý pekiþtirerek koþmaya baþladým. Nihayet, ona yetiþtim. Onun iki küreði arasýna ellerimle vurup dedim ki:

- Vallahi, senin önüne geçildi!

O da cevap verdi:

- Ben de, öyle olduðunu sanýyorum!

Böylece Medîne’ye kadar onun önünde koþtum.”

Suya Kandýk

Seleme bin Ekvâ þöyle anlatýr:

“Bizler, Resûlullah efendimizin emrinde Hudeybiye’ye geldik. O gün yüzer kiþilik ondört bölüktük. Kuyunun yanýnda, elli koyun da vardý. Kuyunun suyu bu koyunlara bile yetmiyordu.

Resûlullah efendimiz kuyunun kýyýsýna oturup duâ etti. Derhal kuyunun dibinden su fýþkýrarak yükseldi. Biz orada hem koyunlarý suladýk, hem de kendimiz suya kandýk.”

Seleme bundan sonraki hayatýnda birçok kahramanlýklar gösterdi. Hayatý boyunca yedisi Resûlullah ile birlikte olmak üzere 14 gazveye iþtirak etti. Hepsinde de yiðitlik ve kahramanlýk destanlarý yazdý.

Birçok defa Resûlullahýn iltifat ve duâlarýna mazhar olan bu mübârek sahâbî, Medîne’de Hicretin 74. senesinde seksen yaþýnda iken vefât etti.


radyobeyan