Konularýna Göre Ayetler
Pages: 1
Hak By: meryem Date: 03 Ekim 2010, 21:47:02
Hak

Hakký batýl ile örtmeyin ve hakký gizlemeyin. (Kaldý ki) siz (gerçeði) biliyorsunuz. (2/42)

Allah´ýn kullarýndan, dilediðine kendi fazlýndan (peygamberliði) indirmesini ´kýskanarak ve hakka baþ kaldýrarak´ Allah´ýn indirdiklerini tanýmamakla, nefislerini ne kötü þeye karþýlýk sattýlar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uðradýlar. Kafirler için alçaltýcý bir azab vardýr. (2/90)

Kitap Ehlinden çoðu, kendilerine gerçek (hak) apaçýk belli olduktan sonra, nefislerini (kuþatan) kýskançlýktan dolayý, imanýnýzdan sonra sizi inkara döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah´ýn emri gelinceye kadar onlarý býrakýn ve (onlara ne sözle, ne de eylemle) iliþmeyin. Hiç þüphesiz Allah, her þeye güç yetirendir. (2/109)

Þüphesiz biz seni bir müjdeci ve bir uyarýcý olarak, hak (Kur´an) ile gönderdik. Sen cehennemin halkýndan sorumlu tutulmayacaksýn. (2/119)
Biz, senin yüzünü çok defa göðe doðru çevirip- durduðunu görüyoruz. Þimdi elbette seni hoþnud olacaðýn kýbleye çevireceðiz. Artýk yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanýz, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Þüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartýþmasýz bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduðunu elbette bilirler. Allah, yaptýklarýnýzdan gafil deðildir. (2/144)

Gerçek (hak) Rabbinden (gelen)dir. Þu halde sakýn kuþkuya kapýlanlardan olma. (2/147)

Her nereden çýkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Þüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktýr. Allah, yaptýklarýnýzdan gafil deðildir. (2/149)

Bu, Allah´ýn Kitabý þüphesiz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaþmazlýða düþenler ise uzak bir ayrýlýk içindedirler. (2/176)

Sizden birinize ölüm gelip çattýðý zaman, eðer geride bir hayýr býrakmýþsa, anaya, babaya ve yakýn akrabaya bilinen (uygun, meþru) bir tarzda vasiyette bulunmasý -Allah´a karþý gelmekten sakýnanlara bir hak olarak- size yazýldý (farz kýlýndý). (2/180)
Ramazan ayý... Ýnsanlar için hidayet olan ve doðru yolu ve (hak ile batýlý birbirinden) ayýran apaçýk belgeleri (kapsayan) Kur´an onda indirilmiþtir. Öyleyse sizden kim bu aya þahid olursa artýk onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadýðý günler sayýsýnca diðer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylýk diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylýk) sayýyý tamamlamanýz ve sizi doðru yola (hidayete) ulaþtýrmasýna karþýlýk Allah´ý büyük tanýmanýz içindir. Umulur ki þükredersiniz. (2/185)

Ýnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarýcýlar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanlarýn anlaþmazlýða düþtükleri þeyler konusunda, aralarýnda hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçýk ayetler geldikten sonra, birbirlerine karþý olan ´azgýnlýk ve kýskançlýklarý´ yüzünden anlaþmazlýða düþenler, o, (Kitap) verilenlerden baþkasý deðildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkýnda ayrýlýða düþtükleri gerçeðe kendi izniyle eriþtirdi. Allah, kimi dilerse onu doðruya yöneltir. (2/213)

Boþanmýþ kadýnlar kendi kendilerine üç ´ay hali ve temizlenme süresi´ beklerler. Eðer Allah´a ve ahiret gününe inanýyorlarsa Allah´ýn rahimlerinde yarattýðýný saklamalarý onlara helal olmaz. Kocalarý, bu süre içinde barýþmak isterlerse, onlarý geri almada (baþkalarýndan) daha çok hak sahibidirler. Onlarýn lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardýr.Yalnýz erkekler için onlar üzerinde bir derece var. Allah Aziz´dir. Hakim´dir. (2/228)

Kadýnlarý boþadýðýnýzda, bekleme sürelerini tamamlamýþlarsa, onlarý ya güzellikle tutun ya da güzellikle býrakýn. Fakat haklarýný ihlal edip zarar vermek için onlarý (yanýnýzda) tutmayýn. Kim böyle yaparsa artýk o, kendi nefsine zulmetmiþ olur. Allah´ýn ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah´ýn size verdiði nimeti ve size öðüt olarak indirdiði Kitab´ý ve hikmeti anýn. Allah´tan korkup-sakýnýn ve bilin ki, Allah her þeyi bilendir. (2/231)

Kendilerine el sürmediðiniz, mehirlerini tesbit etmediðiniz kadýnlarý boþamanýzda sizin için bir sakýnca yoktur. Onlarý yararlandýrýn, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranýnda, maruf (meþru ve örfe uygun) bir þekilde yararlandýrsýn. (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktýr. (2/236)

(Kocasý tarafýndan) Boþanan (kadýn)larýn maruf (meþru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)larý vardýr. Bu, sakýnanlar üzerinde bir hak (borç) týr. (2/241)

Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut´u (melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlýða, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluðu verilmemiþken, nasýl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlýk (mülk) onun olabilir " dediler. O (þöyle) demiþti: "Doðrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttýrdý. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) geniþ olandýr, bilendir." (2/247)

Ýþte bunlar, Allah´ýn ayetleridir; onlarý sana bir hak olarak okuyoruz. Sen de gönderilen elçilerdensin. (2/252)

Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandýðýnýz zaman onu yazýnýz. Aranýzdan bir katip doðru olarak yazsýn, katip Allah´ýn kendisine öðrettiði gibi yazmaktan kaçýnmasýn, yazsýn. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdýrsýn ve Rabbi olan Allah´tan sakýnsýn, ondan hiç bir þeyi eksiltmesin. Eðer üzerinde hak olan (borçlu), düþük akýllý ya da za´f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoðru yazdýrsýn. Erkeklerinizden de iki þahid tutun; eðer iki erkek yoksa, þahidlerden rýza göstereceðiniz bir erkek ve biri þaþýrdýðýnda öbürü ona hatýrlatacak iki kadýn (da olur). Þahidler çaðýrýldýklarý zaman kaçýnmasýnlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üþenmeyin. Bu, Allah katýnda en adil, þahitlik için en saðlam, þüphelenmemeniz için de en yakýn olandýr. Ancak aranýzda devredip durduðunuz ve peþin olarak yaptýðýnýz ticaret baþka, bunu yazmamanýzda sizin için bir sakýnca yoktur. Alýþ-veriþ ettiðinizde de þahid tutun. Yazana da, þahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanýz, o, kendiniz için fýsk (zulüm ve günah)týr. Allah´tan sakýnýn. Allah size öðretiyor. Allah her þeyi bilendir. (2/282)
O, sana Kitabý Hak ve kendinden öncekileri doðrulayýcý olarak indirdi. O, Tevrat´ý ve Ýncil´i de indirmiþti. (3/3)

Ey Kitap Ehli, neden hakký batýl ile örtüyor ve bildiðiniz halde hakký gizliyorsunuz (3/71)

Beþerden hiç kimsenin, Allah kendisine Kitabý, hükmü ve peygamberliði verdikten, sonra insanlara: "Allah´ý býrakýp bana kulluk edin" deme (hakký ve yetki)si yoktur. Fakat o, "Öðrettiðiniz ve ders verdiðiniz Kitaba göre Rabbaniler olunuz" (deme görevindedir.) (3/79)

Kendilerine apaçýk belgeler geldiði ve elçinin hak olduðuna þahid olduklarý halde, imanlarýndan sonra küfre sapan bir kavmi Allah nasýl hidayete erdirir Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez. (3/86)

Orada apaçýk ayetler (ve) Ýbrahim´in makamý vardýr. Kim oraya girerse o güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev´i haccetmesi Allah´ýn insanlar üzerindeki hakkýdýr. Kim de inkar ederse, þüphesiz, Allah alemlere karþý muhtaç olmayandýr. (3/97)
Bunlar sana hak olarak okumakta olduðumuz Allah´ýn ayetleridir. Allah, alemlere zulüm isteyen deðildir. (3/108)

Kadýnlara mehirlerini gönülden isteyerek (ve bir hak olarak) verin, fakat onlar, gönül hoþluðuyla size ondan bir þeyi baðýþlarlarsa, onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin. (4/4)

Þüphesiz, Allah´ýn sana gösterdiði gibi insanlar arasýnda hükmetmen için biz sana Kitabý hak olarak indirdik. (Sakýn) Hainlerin savunucusu olma. (4/105)

Ey iman edenler, adil þahidler olarak, Allah için, hakký ayakta tutun. Bir topluluða olan kininiz, sizi adaletten alýkoymasýn. Adalet yapýn. O, takvaya daha yakýndýr. Allah´tan korkup-sakýnýn. Þüphesiz Allah, yapmakta olduklarýnýzdan haberi olandýr. (5/8)

Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ý doðrulayýcý ve ona ´bir þahid-gözetleyici´ olarak Kitab´ý (Kur´an´ý) indirdik. Öyleyse aralarýnda Allah´ýn indirdiðiyle hükmet ve sana gelen haktan sapýp onlarýn heva (istek ve tutku)larýna uyma. Sizden her biriniz için bir þeriat ve bir yol-yöntem kýldýk. Eðer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kýlardý; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artýk hayýrlarda yarýþýnýz. Tümünüzün dönüþü Allah´adýr. Hakkýnda anlaþmazlýða düþtüðünüz þeyleri size haber verecektir. (5/48)

Elçiye indirileni dinlediklerinde hakký tanýdýklarýndan dolayý gözlerinin yaþlarla dolup taþtýðýný görürsün. Derler ki: "Rabbimiz inandýk; öyleyse bizi þahidlerle birlikte yaz." (5/83)

"Hem Rabbimizin bizi salihler topluluðuna katmasýný umarken ne diye Allah´a ve bize haktan gelene inanmayalým " (5/84)

Eðer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahý hak ettiklerine iliþkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksýzlýða uðrayanlardan iki kiþi -ki bunlar buna daha hak sahibidirler- öbürlerinin yerine geçerler ve: "Bizim þehadetimiz o ikisinin þehadetinden þüphesiz daha doðrudur. Biz haddi aþmadýk, yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz" diye Allah´a yemin ederler. (5/107)

Kendilerine hak gelince, onu yalanladýlar; fakat alaya aldýklarýnýn haberleri onlara gelecektir. (6/5)
Senin kavmin, O (Kur´an) hak iken onu yalanladý. De ki: "Ben, üzerinize bir vekil deðilim." (6/66)

O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandýr. O´nun "ol" dediði gün (her þey) oluverir, O´nun sözü haktýr. Sur´a üfürüldüðü gün, mülk O´nundur. O, gaybý ve müþahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandýr, haberdar olandýr. (6/73)

"Hem siz, Onun haklarýnda hiç bir delil indirmediði þeyleri Allah´a ortak koþmaktan korkmazken, ben nasýl sizin þirk koþtuklarýnýzdan korkarým Þu halde ´güvenlik içinde olmak bakýmýndan´ iki taraftan hangisi daha hak sahibidir Eðer bilebilirseniz." (6/81)

Allah´tan baþka bir hakem mi arýyayým Oysa O, size Kitabý açýklanmýþ olarak indirmiþtir. Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmiþ olduðunu bilmektedirler. Þu halde, sakýn kuþkuya kapýlanlardan olma. (6/114)

O gün tartý haktýr. Kimin tartýlarý aðýr basarsa, iþte kurtulanlar onlardýr. (7/8)

Kimine hidayet verdi, kimi de sapýklýðý hak etti. Çünkü bunlar, Allah´ý býrakýp þeytanlarý veli edinmiþlerdi. Ve gerçekten onlarý doðru yolda saymaktadýrlar. (7/30)

Biz onlarýn göðüslerinde kinden ne varsa çekip almýþýz. Altlarýndan ýrmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaþtýran Allah´a hamd olsun. Eðer Allah bize hidayet vermeseydi biz doðruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimizin elçileri hak ile geldiler." Onlara: "Ýþte bu, yaptýklarýnýza karþýlýk olarak mirasçý kýlýndýðýnýz cennettir" diye seslenilecek. (7/43)

"Allah bizi ondan kurtardýktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah´a karþý yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah´ýn dilemesi dýþýnda, ona geri dönmemiz bizim için olacak iþ deðildir. Rabbimiz, ilim bakýmýndan her þeyi kuþatmýþtýr. Biz Allah´a tevekkül ettik. ´Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasýnda ´Sen hak ile hüküm ver,´ Sen ´hüküm verenlerin´ en hayýrlýsýsýn." (7/89)

Böylece hak yerini buldu, onlarýn bütün yapmakta olduklarý geçersiz kaldý. (7/118)

Musa´nýn kavminden hakka ileten ve onunla adalet yapan bir topluluk vardýr. (7/159)

Onlarýn ardýndan yerlerine kitaba mirasçý olan bir takým ´kötü kimseler´ geçti. (Bunlar) Þu deðersiz olan (dünya)ýn geçici-yararýný alýyor ve: "Yakýnda baðýþlanacaðýz" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alýyorlar. Kendilerinden Allah´a karþý hakký söylemekten baþka bir þeyi söylemeyeceklerine iliþkin Kitap sözü alýnmamýþ mýydý Oysa içinde olaný okudular. (Allah´tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayýrlýdýr. Hala akýl erdirmeyecek misiniz (7/169)

Yarattýklarýmýzdan, hakka yöneltip-ileten ve onunla adaleti kýlan (uygulayan) bir ümmet vardýr. (7/181)

Rabbin seni evinden hak uðrunda (savaþa) çýkardýðýnda mü´minlerden bir grup isteksizdi. (8/5)
(Herþey) Açýkça ortaya çýktýktan sonra bile, sanki kendileri, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmýþ gibi, seninle hak konusunda tartýþýp duruyorlardý. (8/6)
Hani Allah, iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacaðýný vadetmiþti; siz de güçsüz olanýn sizin olmasýný istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkýn ve inkar edenlerin arkasýný kesmek (kökünü kurutmak) istiyordu. (8/7)
O, suçlu-günahkarlar istemese de, hakký gerçekleþtirmek ve batýlý geçersiz kýlmak için (böyle istiyordu.) (8/8)

Bilin ki, ´ganimet olarak ele geçirdiðiniz´ þeylerin beþte biri, muhakkak Allah´ýn, Resûlün, yakýnlarýn, yetimlerin, yoksullarýn ve yolcunundur. Eðer Allah´a, hak ile batýlýn birbirinden ayrýldýðý gün, iki ordunun karþý karþýya geldiði günde (Bedir´de) kulumuza indirdiðimize iman ediyorsanýz (ganimeti böyle bölüþün). Allah, her þeye güç yetirendir. (8/41)

Þirk koþanlarýn, kendi inkarlarýna bizzat kendileri þahidler iken, Allah´ýn mescidlerini onarmalarýna (hak ve yetkileri) yoktur. Ýþte bunlar, yaptýklarý boþa gitmiþ olanlardýr. Ve bunlar ateþte süresiz kalacak olanlardýr. (9/17)

Kendilerine kitap verilenlerden, Allah´a ve ahiret gününe inanmayan, Allah´ýn ve Resûlü´nün haram kýldýðýný haram tanýmayan ve hak dini (Ýslam´ý) din edinmeyenlerle, küçük düþürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaþýn. (9/29)

Müþrikler istemese de O dini (Ýslam´ý) bütün dinlere üstün kýlmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O´dur. (9/33)

Andolsun, daha önce onlar fitne aramýþlardý. Ve sana karþý birtakým iþler çevirmiþlerdi. Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah´ýn emri ortaya çýkýp-üstünlük saðladý. (9/48)

Güneþi bir aydýnlýk, ayý bir nur kýlan ve yýllarýn sayýsýný ve hesabý bilmeniz için ona duraklar tesbit eden O´dur. Allah, bunlarý ancak hak ile yaratmýþtýr. O, bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açýklamaktadýr. (10/5)

Ýþte bu, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah´týr. Öyleyse haktan sonra sapýklýktan baþka ne var Peki, nasýl hala çevriliyorsunuz (10/32)

De ki: "Sizin þirk koþtuklarýnýzdan hakka ulaþtýrabilecek var mý " De ki: "Hakka ulaþtýracak Allah´týr. Öyleyse, hakka ulaþtýran mý uyulmaya daha hak sahibidir, yoksa doðru yola ulaþtýrýlmadýkça kendisi hidayete ulaþmayan mý Ne oluyor size Nasýl hükmediyorsunuz " (10/35)

Onlarýn çoðunluðu zandan baþkasýna uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiç bir þeyi saðlayamaz. Þühesiz Allah, onlarýn iþlemekte olduklarýný bilendir. (10/36)

Haberin olsun, göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Allah´ýndýr. Haberin olsun; þüphesiz Allah´ýn va´di haktýr; ancak onlarýn çoðu bilmezler. (10/55)

Onlara katýmýzdan hak geldiði zaman, dediler ki: "Bu, kuþkusuz apaçýk bir büyüdür." (10/76)

Musa: "Size hak geldiðinde (böyle) mi söylersiniz Bu bir büyü müdür Oysa büyücüler, kurtuluþa ermezler" dedi. (10/77)

Allah, suçlu-günahkarlar istemese de, hakký (hak olarak) kendi kelimeleriyle gerçekleþtirecektir. (10/82)

Gerçek þu ki, Rabbinin kelimesi üzerlerinde hak olanlar, onlar inanmazlar. (10/96)

Sonra biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarýrýz; mü´minleri kurtarmamýz bizim üzerimize bir haktýr. (10/103)

De ki: "Ey insanlar, þüphesiz size Rabbinizden hak gelmiþtir. Kim hidayet bulursa, o ancak kendi nefsi için hidayet bulmuþtur. Kim saparsa, o da, kendi aleyhine sapmýþtýr. Ben sizin üzerinizde bir vekil deðilim." (10/108)

Haberiniz olsun; gerçekten onlar, ondan gizlenmek için göðüslerini büker (Hak´tan kaçýnýp yan çizer)ler. (Yine) Haberiniz olsun; onlar, örtülerine büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarýný da, açýða vurduklarýný da bilir. Çünkü O, sinelerin özünde saklý duraný bilendir. (11/5)
Rabbinden apaçýk bir delil üzerinde bulunan, onu yine ondan bir þahid izleyen ve ondan önce bir önder ve rahmet olarak Musa´nýn kitabý (kendisini doðrulamakta) bulunan kimse, (artýk onlar) gibi midir Ýþte onlar, buna (Kur´an´a) inanýrlar. Gruplardan biri onu inkar ederse, ateþ ona vaadedilen yerdir. Öyleyse, bundan kuþkuda olma, çünkü o, Rabbinden olan bir haktýr. Ancak insanlarýn çoðunluðu inanmazlar. (11/17)

Bunlar, yeryüzünde (Allah´ý) aciz býrakacak deðildir ve bunlarýn Allah´tan baþka velileri yoktur. Azab onlar için kat kat arttýrýlýr. Bunlar (hakký) iþitmeye güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de. (11/20)

Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki: "Rabbim, þüphesiz benim oðlum ailemdendir ve senin va´din de doðrusu haktýr. Sen hakimlerin hakimisin." (11/45)

Dediler ki: "Andolsun, senin kýzlarýnda bizim haktan bir þeyimiz (ilgimiz ve arzumuz) olmadýðýný sen de bilmiþsindir. Bizim ne istediðimizi gerçekte sen biliyorsun." (11/79)

Sana elçilerin haberlerinden -kalbini saðlamlaþtýracak- doðru haberler aktarýyoruz. Bunda sana hak ve mü´minlere bir öðüt ve uyarý gelmiþtir. (11/120)
Elif, Lam, Mim, Ra. Bunlar Kitab´ýn ayetleridir. Ve sana Rabbinden indirilen haktýr. Ancak insanlarýn çoðu iman etmezler. (13/1)

Hak olan çaðrý (dua, ibadet) yalnýzca O´na (olan)dýr. Onlarýn Allah´tan baþka çaðýrdýklarý ise, onlara hiç bir þeyle cevab veremezler. (Onlarýn durumu) yalnýzca, aðzýna gelsin diye, iki avucunu suya uzatan(ýn boþuna beklemesi) gibidir. Oysa ona gelmez. Ýnkar edenlerin duasý, sapýklýk içinde olmaktan baþkasý deðildir. (13/14)

(Allah) Gökten bir su indirdi de dereler kendi miktarýnca çaðlayýp aktý. Sel de yüze vuran bir köpük yüklendi. Bir süs veya bir meta saðlamak için ateþte üzerine yakýp-erittikleri þeyler (madenler)de de bunun gibi bir köpük (artýk) vardýr. Ýþte Allah, hak ile batýla böyle örnekler verir. Köpüðe gelince, o atýlýr gider, insanlara yarar saðlayacak þey ise, yeryüzünde kalýr. Ýþte Allah örnekleri böyle vermektedir. (13/17)

Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduðunu bilen kiþi, o görmeyen (a´ma) gibi midir Ancak temiz akýl sahipleri öðüt alýp-düþünebilirler. (13/19)

Allah´ýn gökleri ve yeri hak ile yarattýðýný görmüyor musunuz Dilerse sizi giderir-yok eder ve yeni bir halk getirir. (14/19)

Hak olmaksýzýn biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtýrýlmaz. (15/8)

Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasýndakilerini hakkýn dýþýnda (herhangi bir amaçla) yaratmadýk. Hiç þüphesiz o saat de yaklaþarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karþý) güzel davranýþlarla davran. (15/85)

Gökleri ve yeri hak ile yarattý: O, þirk koþtuklarý þeylerden yücedir. (16/3)
Andolsun, biz her ümmete: "Allah´a kulluk edin ve taðuttan kaçýnýn" (diye teblið etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapýklýk hak oldu. Artýk, yeryüzünde dolaþýn da yalanlayanlarýn uðradýklarý sonucu görün. (16/36)

Olanca yeminleriyle: "Öleni Allah diriltmez" diye yemin ettiler. Hayýr; bu, O´nun üzerinde hak olan bir vaidtir, ancak insanlarýn çoðu bilmezler. (16/38)

De ki: "Ýman edenleri saðlamlaþtýrmak, müslümanlara bir müjde ve hidayet olmak üzere, onu (Kur´an´ý) hak olarak Rabbinden Ruhu´l-Kudüs indirmiþtir." (16/102)

Biz, bir ülkeyi helak etmek istediðimiz zaman, onun ´varlýk ve güç sahibi önde gelenlerine´ emrederiz, böylelikle onlar onda bozgunculuk çýkarýrlar. Artýk onun üzerine söz hak olur da, onu kökünden darmadaðýn ederiz. (17/16)

De ki: "Hak geldi, batýl yok oldu. Hiç þüphesiz batýl yok olucudur." (17/81)

Biz onu (Kur´an´ý) hak olarak indirdik ve o hak ile indi; seni de yalnýzca bir müjde verici ve uyarýp-korkutucu olarak gönderdik. (17/105)

Böylece, Allah´ýn va´dinin hak olduðunu ve gerçekten kýyametin, kendisinde þüphe bulunmadýðýný bilmeleri için (þehir halkýna ve sonraki insan kuþaklarýna) onlarý buldurmuþ olduk. (Onlarý görenler) Kendi aralarýnda durumlarýný tartýþýyorlardý, (bir kýsmý) dedi ki: "Onlarýn üstüne bir bina inþa edin, Rableri onlarý daha iyi bilir." Onlarýn iþine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalýyýz" dediler. (18/21)

Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artýk dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Þüphesiz biz zalimlere bir ateþ hazýrlamýþýz, onun duvarlarý kendilerini çepeçevre kuþatmýþtýr. Eðer onlar yardým isterlerse, katý bir sývý gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardým edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir. (18/29)

Ýþte burada (bu durumda) velayet (yardýmcýlýk, dostluk) hak olan Allah´a aittir. O, sevap bakýmýndan hayýrlý, sonuç bakýmýndan hayýrlýdýr. (18/44)

Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarýcýlar olmak dýþýnda (baþka bir amaçla) göndermeyiz. Ýnkar edenler ise, hakký batýl ile geçersiz kýlmak için mücadele ediyorlar. Onlar benim ayetlerimi ve uyarýldýklarýný (azabý) alay konusu edindiler. (18/56)

Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va´di geldiði zaman, O, bunu dümdüz eder; Rabbimin va´di haktýr." (18/98)

Ýþte Meryem oðlu Ýsa; hakkýnda kuþkuya düþtükleri "Hak Söz". (19/34)

Hak olan, biricik hükümdar olan Allah yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur´an´ý (okumada) acele etme ve de ki: "Rabbim, ilmimi arttýr." (20/114)

Hayýr, biz hakký batýlýn üstüne fýrlatýrýz, o da onun beynini darmadaðýn eder. Bir de bakarsýn ki, o, yok olup gitmiþtir. (Allah´a karþý) Nitelendiregeldiklerinizden dolayý eyvahlar size. (21/18)

Yoksa O´ndan baþka ilahlar mý edindiler De ki: "Kesin-kanýt (burhan)ýnýzý getirin. Ýþte benimle birlikte olanlarýn zikri (Kitabý) ve benden öncekilerin de zikri." Hayýr, onlarýn çoðu hakký bilmiyorlar, bundan dolayý yüz çeviriyorlar. (21/24)

Andolsun, biz Musa´ya ve Harun´a, takva sahipleri için bir aydýnlýk ve bir öðüt (zikir) olarak, hak ile batýlý birbirinden ayýran (furkan)ý verdik. (21/48)

(Resulullah) Dedi ki: "Rabbim, hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz, sizin her türlü nitelendirmelerinize karþý yardýmýna sýðýnýlan Rahman (olan Allah)dýr." (21/112)

Ýþte böyle; þüphesiz Allah, hakkýn kendisidir ve þüphesiz ölüleri diriltir ve gerçekten her þeye güç yetirendir. (22/6)

Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneþ, ay, yýldýzlar, daðlar, aðaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoðu Allah´a secde etmektedirler. Birçoðu üzerine azab hak olmuþtur. Allah kimi aþaðýlýk kýlarsa, artýk onun için bir yüceltici yoktur. Þüphesiz Allh, dilediðini yapar. (22/18)

Ýþte böyle; çünkü Allah, hakkýn ta kendisidir. O´nun dýþýnda, onlarýn taptýklarý ise, þüphesiz batýlýn ta kendisidir. Gerçekten Allah, yücedir, büyüktür. (22/62)

Derken, hak (ettikleri cezaya karþýlýk) olmak üzere, o korkunç çýðlýk onlarý yakalayýverdi. Böylece onlarý bir süprüntü kýlýverdik. Zulmeden kavim için yýkým olsun. (23/41)

Hiç kimseye güç yetireceðinden fazlasýný yüklemeyiz; elimizde hakký söylemekte olan bir kitap vardýr ve onlar hiç bir haksýzlýða uðratýlmazlar. (23/62)

Yahut: "Onda bir delilik var" mý diyorlar Hayýr, o, onlara hak ile gelmiþ bulunmaktadýr ve onlarýn çoðu hakký çirkin karþýlýyorlar. (23/70)

Eðer hak, onlarýn heva (istek ve tutku)larýna uyacak olsaydý hiç tartýþmasýz, gökler, yer ve bunlarýn içinde olan herkes (ve her þey) bozulmaya uðrardý. Hayýr, biz onlara kendi þan ve þeref (zikir)lerini getirmiþ bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar. (23/71)

Hayýr, biz onlara hakký getirdik, ancak onlar gerçekten yalancýdýrlar. (23/90)

Hak melik olan Allah pek yücedir, Ondan baþka ilah yoktur; Kerim olan Arþ´ýn Rabbidir. (23/116)

O gün, Allah hak ettikleri cezayý eksiksiz verecektir ve onlar da Allah´ýn hiç þüphesiz hak olduðunu bileceklerdir. (24/25)

Eðer hak lehlerinde ise, ona boyun eðerek gelirler. (24/49)

Onlarýn sana getirdikleri hiç bir örnek yoktur ki, biz (ona karþý) sana hakký ve en güzel açýklama tarzýný getirmiþ olmayalým. (25/33)

Sen, artýk Allah´a tevekkül et; çünkü sen apaçýk olan hak üzerindesin. (27/79)

Mü´min olan bir kavim için hak olmak üzere, Musa ve Firavun´un haberinden (bir bölümünü) sana okuyacaðýz. (28/3)

Böylelikle, gözünün aydýn olmasý, üzülmemesi ve gerçekten Allah´ýn va´dinin hak olduðunu bilmesi için, onu annesine geri vermiþ olduk. Ancak onlarýn çoðu bilmezler. (28/13)

Fakat onlara kendi katýmýzdan hak geldiði zaman: "Musa´ya verilenlerin bir benzeri buna verilmeli deðil miydi " dediler. Onlar, daha önce Musa´ya verilenleri inkar etmemiþler miydi "Ýki büyü birbirine arka çýktý" dediler. Ve: "Gerçekten biz hepsini inkar edenleriz" dediler. (28/48)

Onlara okunduðu zaman: "Biz ona inandýk, gerçekten o, Rabbimizden olan bir haktýr, þüphesiz biz bundan önce de müslümanlar idik" derler. (28/53)

Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar derler ki: "Rabbimiz, iþte bizim azdýrýp-saptýrdýklarýmýz bunlar; kendimiz azýp saptýðýmýz gibi, onlarý da azdýrýp saptýrdýk. (Þimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaþmýþ bulunmaktayýz. Onlar bize tapýyor da deðillerdi. (28/63)

Her ümmetten bir þahid ayýrýp çýkardýk da: "Kesin-kanýt (burhan)ýnýzý getirin" dedik. Artýk öðrenmiþ oldular ki, hak, gerçekten Allah´ýndýr ve düzüp uydurduklarý kendilerinden uzaklaþýp-kaybolmuþlardýr. (28/75)

Allah gökleri ve yeri hak olarak yarattý. Þüphesiz, bunda iman edenler için bir ayet vardýr. (29/44)

Allah hakkýnda yalan uydurup iftira edenlerden veya kendisine hak geldiði zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir Ýnkar edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok (29/68)

Kendi nefisleri konusunda düþünmüyorlar mý Allah, gökleri, yeri ve bu ikisi arasýnda olanlarý ancak hak ile ve belirlenmiþ bir süre (ecel) olarak yaratmýþtýr. Gerçekten, insanlardan çoðu Rablerine kavuþmayý inkar ediyorlar. (30/8)

Andolsun, biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçýk belgeler getirdiler; böylece biz de suçlu günahkarlardan intikam aldýk. Ýman edenlere yardým etmek ise, bizim üzerimizde bir haktýr. (30/47)

Öyleyse sen sabret; þüphesiz Allah´ýn va´di haktýr; kesin bilgiyle inanmayanlar sakýn seni telaþa kaptýrýp-hafifliðe (veya gevþekliðe) sürüklemesinler. (30/60)

Orada ebedi olarak kalýcýdýrlar. Allah´ýn va´di haktýr. O, üstün ve güçlü olandýr, hüküm ve hikmet sahibidir. (31/9)

Ýþte-böyle; þüphesiz Allah, O, Hak olandýr ve þüphesiz O´nun dýþýnda taptýklarý (tanrýlar) ise, batýldýr. Þüphesiz Allah, yücedir, büyüktür. (31/30)
Ey insanlar, Rabb´inizden korkup-sakýnýn ve öyle bir günün azabýndan çekinip-korkun ki, (o gün hiç) bir baba, çocuðu için bir karþýlýk veremez ve (hiç) bir çocuk da babasý için bir þeyi verebilecek (durumda) deðildir. Þüphesiz Allah´ýn va´di haktýr. Artýk dünya hayatý sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatýcý(lar) da sizi Allah ile aldatmasýn. (31/33)

Yoksa onlar: "Bunu uydurdu" mu diyorlar Hayýr; o, Rabbinden olan bir haktýr; senden önce kendilerine bir uyarýcý gelmemiþ bir kavmi uyarman için (onu sana indirdik). Umulur ki hidayet bulurlar. (32/3)

Allah, bir adamýn kendi (göðüs) boþluðu içinde iki kalp kýlmadý ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptýðýnýz (zýharda bulunduðunuz) eþlerinizi sizin anneleriniz yapmadý, evlatlýklarýnýzý da sizin (öz) çocuklarýnýz saymadý. Bu, sizin (yalnýzca) aðzýnýzla söylemenizdir. Allah ise, hakký söyler ve (doðru olan) yola yöneltip-iletir. (33/4)

Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir baþka iþ için girmiþseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeðe) çaðrýldýðýnýz zaman girin, yemeði yiyince daðýlýn ve (uzun) söze dalmayýn. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadýr; oysa Allah, hak (ký açýklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eþlerinden) bir þey isteyeceðiniz zaman, perde arkasýndan isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onlarýn kalpleri için de daha temizdir. Allah´ýn Resûlü´ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eþlerini nikahlamanýz size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanýz, Allah katýnda çok büyük (bir günah)týr. (33/53)

O´nun katýnda izin verdiðinin dýþýnda (hiç kimsenin) þefaati yarar saðlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu " derler, "Hak olaný" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür. (34/23)

De ki: "Rabbimiz (kýyamet günü) bizi bir arada toplayacak, sonra da hak ile aramýzý ayýracaktýr. O, (gerçek hükmünü vererek hak ile batýlýn arasýný) açandýr, (her þeyi hakkýyla) bilendir." (34/26)

Onlara, apaçýk olan ayetlerimiz okunduðunda: "Bu, sizi babalarýnýzýn taptýklarýn(ilahlar)dan alýkoymak isteyen bir adamdan baþkasý deðildir" dediler. Ve dediler ki: "Bu, düzülüp uydurulmuþ bir yalan (iftira)dan baþka bir þey de deðildir." Ýnkar edenler de, kendilerine geldiði zaman hak için: "Bu, apaçýk bir büyüden baþka bir þey deðildir" dediler. (34/43)

De ki: "Þüphesiz Rabbim hakký (batýlýn yerine veya dilediði kimsenin kalbine) koyar. O, gaybleri bilendir. (34/48)

De ki: "Hak geldi; batýl ise ne (bir þey) ortaya çýkarabilir, ne geri getirebilir." (34/49)

Ey insanlar, hiç þüphesiz Allah´ýn va´di haktýr; öyleyse dünya hayatý sizi aldatmasýn ve aldatýcý(lar) da, sizi Allah ile (Allah´ýn adýný kullanarak) aldatmasýn. (35/5)

Þüphesiz biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarýcý olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarýcý gelip-geçmiþ olmasýn. (35/24)

Andolsun, onlarýn çoðu üzerine o söz hak olmuþtur; artýk inanmazlar. (36/7)

(Kur´an,) Diri olanlarý uyarýp korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak olmasý için (indirilmiþtir). (36/70)

"Gerçekten sizler bize saðdan (sað duyudan ve haktan) yana gelip yanaþýyordunuz." derler. (37/28)

"Böylece Rabbimizin sözü (yýkým ve azab va´di) üzerimize hak oldu. Þüphesiz, (azabý) tadýcýlarýz." (37/31)

Hayýr, o, hakký getirmiþ ve gönderilen (elçi)leri de doðrulamýþtý. (37/37)

Hepsi de elçileri yalanladýlar, böylece azabla-sonuçlandýrmam (onlara) hak oldu. (38/14)

Davud´a girdiklerinde, o, onlardan ürkmüþtü; dediler ki: "Korkma, iki davacýyýz, birimiz diðerimize haksýzlýkta bulundu. Þimdi sen aramýzda hak ile hükmet, kararýnda zulme sapma ve bizi doðru yolun ortasýna yöneltip-ilet." (38/22)

"Ey Davud, gerçek þu ki, Biz seni yeryüzünde bir halife kýldýk. Öyleyse insanlar arasýnda hak ile hükmet, istek ve tutkulara (hevaya) uyma; sonra seni Allah´ýn yolundan saptýrýr. Þüphesiz Allah´ýn yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarýndan dolayý þiddetli bir azab vardýr." (38/26)

(Allah) "Ýþte bu haktýr ve ben hakký söylerim" dedi. (38/84)

Þüphesiz, sana bu Kitabý hak ile indirdik; öyleyse sen de dini yalnýzca O´na halis kýlarak Allah´a ibadet et. (39/2)

Gökleri ve yeri hak olarak yarattý. Geceyi gündüzün üstüne sarýp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarýp-örtüyor. Güneþe ve aya boyun eðdirdi. Her biri adý konulmuþ bir ecele (süreye) kadar akýp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, baðýþlayan O´dur. (39/5)

Azab sözü kendisi üzerinde hak olmuþ kimse mi (onlarla bir tutulur) Ateþte olaný artýk sen mi kurtaracaksýn (39/19)

Þüphesiz, sana biz Kitabý insanlar için hak olmak üzere indirdik. Artýk kim hidayete ererse, bu kendi lehinedir; kim saparsa, o da kendi aleyhine sapmýþ olur. Sen onlarýn üzerinde vekil deðilsin. (39/41)

Yer, Rabbi´nin nuruyla parýldadý; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve þahidler getirildi ve aralarýnda hak ile hüküm verildi, onlar haksýzlýða uðratýlmazlar. (39/69)

Ýnkar edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapýlarý açýldý ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karþýlaþacaðýnýzý (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi " Onlar: "Evet." dediler. Ancak azab kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu. (39/71)

Melekleri de arþýn etrafýný çevirmiþler olarak Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarýnda hak ile hüküm verilmiþtir ve: "Alemlerin Rabbine hamdolsun" denilmiþtir. (39/75)

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladý ve kendilerinden sonra (sayýsý çok) fýrkalar da. Her ümmet, kendi elçilerini (susturmak için) yakalamaya yeltendi. Hakký, onunla yürürlükten kaldýrmak için, ´batýla-dayanarak´ mücadeleye giriþtiler. Ben de onlarý yakalayýverdim. Artýk Benim cezalandýrmam nasýlmýþ (40/5)

Senin Rabbinin kafirler üzerindeki: "Gerçekten onlar ateþin halkýdýr" sözü böylece hak oldu. (40/6)

Allah hak ile hükmeder. Oysa O´nu býrakýp taptýklarý hiç bir þeye hükmedemezler. Þüphesiz Allah, iþitendir, görendir. (40/20)

Böylece, o, katýmýzdan kendilerine bir hak ile geldiði zaman, dediler ki: "Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarýný öldürün; kadýnlarýný ise sað býrakýn." Ancak kafirlerin hileli-düzeni boþa çýkmakta olandan baþkasý deðildir. (40/25)

Þu halde sen sabret. Gerçekten Allah´ýn va´di haktýr. Günahýn için maðfiret dile; akþam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et. (40/55)

Þu halde sen sabret, hiç þüphesiz Allah´ýn va´di haktýr. Sonunda ya onlara va´dettiðimiz (azab)in bir kýsmýný sana göstereceðiz ya da senin hayatýna son vereceðiz. Nihayet onlar bize döndürülecekler. (40/77)

Andolsun, biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana aktarýp-anlattýk ve kimini anlatmadýk. Herhangi bir elçiye, Allah´ýn izni olmaksýzýn bir ayeti getirmek olacak þey deðildir. Allah´ýn emri geldiði zaman hak ile hüküm verilir ve iþte burada (hakký) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana uðramýþlardýr. (40/78)

Biz onlara birtakým yakýn-kimseleri ´kabuk gibi üzerlerine kaplattýk,´ onlar da, önlerinde ve arkalarýnda olanlarý kendilerine süslü gösterdiler. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip-geçmiþ ümmetlerde (yürürlükte tutulan azab) sözü onlarýn üzerine hak oldu. Çünkü onlar, hüsrana uðrayan kimselerdi. (41/25)

Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceðiz; öyle ki, þüphesiz onun hak olduðu kendilerine açýkça belli olsun. Her þeyin üzerinde Rabbinin þahid olmasý yetmez mi (41/53)

Ki Allah, hak olmak üzere Kitabý ve mizaný indirdi. Ne bilirsin; belki kýyamet-saati pek yakýndýr. (42/17)

Onda acele edenler, (gerçekte) ona inanmayanlardýr. Ýman edenler ise, ona karþý bir korku içindedirler ve onun gerçekten hak olduðunu bilirler. Haberiniz olsun; kýyamet-saati konusunda tartýþanlar, gerçekte uzak bir sapýklýk içindedirler. (42/18)

Yoksa onlar: "Allah´a karþý yalan düzüp-uydurdu"mu diyorlar Oysa eðer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. Allah, batýlý yok edip-ortadan kaldýrýr ve kendi kelimeleriyle hakký hak olarak pekiþtirir (gerçekleþtirir). Çünkü O, sinelerin özünde olaný bilendir. (42/24)

Hayýr; Ben onlarý ve atalarýný, kendilerine hak ve açýklayan bir elçi gelinceye kadar metalandýrdým-yaþattým. (43/29)

Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doðrusu biz ona (karþý) kafir olanlarýz." (43/30)

"Andolsun, size hakký getirdik, fakat sizin bir çoðunuz hakký çirkin görüp-tiksinenlerdiniz." (43/78)

O´nun dýþýnda taptýklarý þefaatte bulunmaya malik deðildirler; ancak kendileri bilerek hakka þahidlik edenler baþka. (43/86)

Biz onlarý yalnýzca hak ile yarattýk. Ancak onlarýn çoðu bilmezler. (44/39)

Þüphesiz o (hakký batýldan, haklýyý haksýzdan) ayýrma günü, hepsinin (hesaba çekilecekleri) vakitleridir. (44/40)
Ýþte bunlar, Allah´ýn ayetleridir; sana bunlarý hak olmak üzere okuyoruz. Öyleyse onlar, Allah´tan ve O´nun ayetlerinden sonra hangi söze iman edecekler (45/6)

Ve onlara bu emirden açýk belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnýzca aralarýndaki ´hakka tecavüz ve azgýnlýktan´ dolayý ihtilafa düþtüler. Þüphesiz Rabbin, hakkýnda ihtilafa düþtükleri þeyde kýyamet günü aralarýnda hüküm verecektir. (45/17)

Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattý; öyle ki, her nefis kazandýklarýyla karþýlýk görsün. Onlara zulmedilmez. (45/22)

"Bu bizim kitabýmýzdýr; sizin aleyhinizde hak ile konuþuyor. Gerçekten biz, sizin yaptýklarýnýzý yazýyorduk." (45/29)

"Gerçekten Allah´ýn va´di haktýr, kýyamet-saatinde hiç bir kuþku yoktur" denildiði zaman, siz: "Kýyamet-saati de neymiþ, biz bilmiyoruz; biz yalnýzca bir zan (ve tahmin)da bulunup zannediyoruz; biz, kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar deðiliz" demiþtiniz. (45/32)

Biz gökleri, yeri ve ikisi arasýnda bulunanlarý ancak hak ve adý konulmuþ bir ecel (belli bir süre) olarak yarattýk. Ýnkar edenler ise, uyarýldýklarý þeyden yüz çeviren(kimseler)dir. (46/3)

Onlara açýk belgeler olarak ayetlerimiz okunduðu zaman, o inkar edenler kendilerine gelmiþ olan hak için dediler ki: "Bu, apaçýk bir büyüdür." (46/7)

O kimse ki, anne ve babasýna: "Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmiþken, beni (diriltilip) çýkarýlacaðýmla mý tehdit ediyorsunuz " dedi. O ikisi (anne ve babasý) ise Allah´a yakararak: "Yazýklar sana, iman et, þüphesiz Allah´ýn va´di haktýr." (derler; fakat) O: "Bu, geçmiþlerin masallarýndan baþkasý deðildir" der. (46/17)
Ýþte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiþ ümmetler içinde (azab) sözü üzerlerine hak olmuþ kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uðrayanlardýr. (46/18)

Dediler ki: "Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa´dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doðrulayan bir kitap dinledik; hakka ve doðru olan yola yöneltip-iletmektedir." (46/30)

Ýman edip salih amellerde bulunan ve Muhammed´e indirilen (Kur´an)a -ki o Rablerinden bir haktýr- iman edenlerin (Allah), kötülüklerini örtüp-baðýþlamýþ, durumlarýný düzeltip-ýslah etmiþtir. (47/2)

Ýþte böyle; hiç þüphesiz, inkar edenler batýl olana uymuþlar; ve hiç þüphesiz, iman edenler Rablerinden olan hakka uymuþlardýr. Ýþte Allah, insanlara kendi örneklerini böyle vererek gösteriyor. (47/3)
Andolsun Allah, elçisinin gördüðü rüyanýn hak olduðunu doðruladý. Eðer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram´a güven içinde, saçlarýnýzý týraþ etmiþ, (kiminiz de) kýsaltmýþ olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediðinizi bildi, böylece bundan önce size yakýn bir fetih (nasib) kýldý. (48/27)
Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diðer bütün dinlere karþý üstün kýlmak için gönderdi. Þahid olarak Allah yeter. (48/28)
Hayýr, hak kendilerine gelince yalanladýlar. Þimdi onlar, derin bir sarsýntý içinde bulunuyorlar. (50/5)
Eyke halký ve Tubba´ kavmi de. Hepsi elçileri yalanladý; böylece benim tehdidim (onlarýn üzerine) hak oldu. (50/14)

O gün, o çýðlýðý bir gerçek (hak) olarak iþitirler. Ýþte bu, (dirilip kabirlerden) çýkýþ günüdür. (50/42)
Onlarýn mallarýnda dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayý istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardý. (51/19)

Oysa onlarýn bununla ilgili hiç bir bilgileri yoktur. Onlar, yalnýzca zanna uymaktadýrlar. Oysa gerçekte zan, haktan yana hiç bir yarar saðlamaz. (53/28)

Ýman edenlerin, Allah´ýn ve haktan inmiþ olanýn zikri için kalplerinin ´saygý ve korku ile yumuþamasý´ zamaný gelmedi mi Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiþ, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiþ, böylece kalpleri de katýlaþmýþ bulunanlar gibi olmasýnlar. Onlardan çoðu fasýk olanlardý. (57/16)

Ey iman edenler, benim de düþmaným, sizin de düþmanýnýz olanlarý veliler edinmeyin. Siz onlara karþý sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkar etmiþler, Rabbiniz olan Allah´a inanmanýzdan dolayý elçiyi de, sizi de (yurtlarýnýzdan) sürüp-çýkarmýþlardýr. Eðer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rýzamý aramak amacýyla çýkmýþsanýz (nasýl) onlara karþý hala sevgi gizliyorsunuz Ben, sizin gizlediklerinizi ve açýða vurduklarýnýzý bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artýk o, elbette yolun ortasýndan þaþýrýp-sapmýþ olur. (60/1)

Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O´dur. Öyle ki onu (hak din olan Ýslam´ý) bütün dinlere karþý üstün kýlacaktýr; müþrikler hoþ görmese bile. (61/9)

Gökleri ve yeri hak olmak üzere yarattý ve size düzenli bir biçim (suret) verdi; suretlerinizi de güzel yaptý. Dönüþ O´nadýr. (64/3)
Ve onlarýn mallarýnda belirli bir hak vardýr: (70/24)
Ýþte bu, hak gündür. Þu halde dileyen Rabbine bir dönüþyolu edinsin. (78/39)

Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakký tavsiye edenler ve birbirlerine sabrý tavsiye edenler baþka. (103/3)

Ynt: Hak By: ceren Date: 01 Eylül 2016, 18:12:50
Esselamu aleyküm.Ýslamýn hakikatlerini bilen ve hak ile batýlý ayýrýp Allahýn rahmetine kavuþan kullardan olalým inþallah.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim...

radyobeyan