Asrý Saadette Ýslam
Pages: 1
Hz.Peygember devrinde vergi By: hafýz_32 Date: 02 Ekim 2010, 20:17:04
Ýkinci Bölüm


HZ. PEYGAMBER DEVRÝNDE VERGÝ UNSURLARININ TEKAMÜLÜ


Kur'an'da mali mükellefiyetlerle ilgili ayetleri tetkik ettikten sonra, bu konudaki hadisleri de incelememiz, bize vergi unsurlarý­nýn tatbikatta nasýl tekamül ettiðini gösterecektir.

Bilindiði gibi islâm Hukukunun ilk asýl kaynaðý olan Kur1 an­da, külli kaideler ve umumi prensibler vazedilmiþtir, islâm huku­kunun ikinci asýl kaynaðý olan sünnet, Kur'an'm mübhemini tef­sir, mücmelini tafsil, mutlakýný takyid ve umumunu tahsis etmiþ­tir. Bu bütün hükümlerde olduðu gibi, vergi hukuku sahasýnda da böyle olmuþtur. Bu münasebetle Hz. Peygamber mali mükellefi­yetlerle ilgili ayetleri vahiy yoluyla almaya baþladýðýndan itiba­ren, kendisi de konu ile ilgili açýklamalarda bulunmuþ [188] ve bilhas­sa Medine devrinde gerek muhtelif bölgelerde görevlendirdiði amillerine ve gerekse yanýnda bulunan ashabýna zekat nisab, nis-bet, mevzu ve tahsil usullerini öðretmiþtir. Sahabe, zekat mevzu­larýný, nisab, nisbet ve tahsil usullerini teferruatlý bir þekilde gös­teren yazýlý malumata da muhtaç olduðundan, Hz. Peygamber bu hususlarý þifahi olarak öðretmekle yetinmemiþ, aynca yazý ile de tesbit ettirmiþtir.

iþte bu sebeple biz, bundan sonraki tetkikatýmýzý, vergi un­surlarýnýn nasýl tekamül ettiðini, bu unsurlarý ayrý ayrý ele alarak ve konu ile ilgili ayet ve hadisleri de, her vergi unsurunun bahis mevzuu edildiði baþlýklar altýnda göstererek yürütmeye çalýþaca­ðýz. Bu suretle, hadislerde ve dolayýsýyla Hz. Peygamberin tatbi­katýnda vergi unsurlarýnýn tekamülünü incelemiþ olacaðýz. [189]

 

I.Vergi Istýlahý
 

Kur'an'da mali mükellefiyetlere çeþitli ýstýlahlarla temas edilmiþ, nihayet bunlar içinde zekat ve sadaka ýstýlahlarý, müslü-manlann devlete ödedikleri her nevi vergileri ifade eden ýstýlahlar olarak yerleþmiþtir.

Kur'an'da mali mükellefiyetleri ifade eden "taam" (K. 74/44, 89/18,107/3, 69/34, 76/8), "nasib" (K. 6/126,16/56), "hak" (k. 51/19, 70/24, 30/38, 6/141,17/26), "infak" masdarýmn tasrifi (K. 2/3,195, 215, 219, 239, 261, 262, 264, 265, 267, 270, 272, 273, 274, 3/92, 4728, 8/36, 9/34) ýstýlahlarý hem Mekki ve hem de Medeni ayetlerde tekrarlanmýþ, "ihsan" (K. 2/83, 4/36), "birr" (K. 2/177, 3/92) ve "kard" (K. 2/245, 5/12, 57/11,18, 64/17) ýstýlahlarý ise sadece Medi­ne devrinde zikredilmiþtir.

Zekat ýstýlahý Kur'an'da 8' i Mekki surede[190] olmak üzere 30 ayrý ayette ma'rife (belirli isim) olarak[191] (K. 2/43, 83,110,177, 278, 4/77,163, 5/12, 55, 9/5,11,18, 71,19/31, 55, 21/73, 22/41, 78, 24/27, 56, 27/3, 31/4, 33/33, 58/13, 73/20, 98/5, 7/156, 23/4, 30/39, 41/7) tekrarlanmýþtýr.

Zekat ýstýlahý yukarýda kaydedilen ayetlerin 26 sýnda namaz­la birlikte ayný ayette,[192] K. 23/2, 4 ayetlerde ise namazla beraber ayný siga içinde, fakat iki ayrý ayette zikredilmiþtir.[193]

Zekatýn müteradifi olarak kullanýlan "sadaka" ve "sadakat" ýstýlahlarý ise Kur'an'da 12 ayette (K. 2/196, 263, 264, 276, 4/114, 9/58, 60, 79,103,104, 58/12,13) zikredilmiþtir. Bu ýstýlahlarýn yer aldýðý surelerin hepsi de Medeni surelerdir.

Hadislerde zekat ve sadaka ýstýlahlarýna bol miktarda tesa­düf edilmektedir,[194] Bunlar içinde bazen toprak ürünlerinin vergi nisbeti olan uþr (1/10), zirai mahsullerden tahsil edilen verginin adý olarak da kullanýlmýþtýr.[195]

Daha önce de iþaret ettiðimiz gibi, zekat ve baþka ýstýlahlar al­týnda mali mükellefiyetler, mefhum olarak Mekke devrinde orta­ya çýkmýþ, Medine devrinde teþkil edilen siyasi devlet camiasý için­de müessesevi bir þekil almýþtýr. Bu hukuki müessese haline geliþ ne zaman olmuþtur? Zekat ne zaman farz kýlýnmýþtýr? islâm alim­leri zekatýn farz kýlýnýþ talihinde ihtilafa düþmüþlerdir. Bazýlarý zekatýn h. 2. yýlda Ramazan orucundan Önce,[196] bazýlarý ayný yýl Ramazan orucundan sonra farz kýlýndýðýný ileri sürerken,[197] îbn Esir (v. 630/1292), zekatýn h.9. yýlda farz kýlýndýðým savunmuþ­tur.[198]

Bu ve buna benzer görüþ ayrýlýklarýnýn ortaya çýkýþýnda, Ýslâm'ýn iki asýl kaynaðý olan Kur'an ve hadislerde umumiyetle, hadiselerin cereyan zamanýnýn bildirilmemesi sebep olarak göste­rilebilir.

Zekatýn hangi yýlda farz kýlýndýðýna dair kesin delil olmama­sýna raðmen, bunun h. 2. yýlda vuku bulduðu hakkýndaki görüþ daha kuvvetlidir. H. 9. yýlda ise artýk zekat sabit tarifeli devlet vergileri halinde bizzat Hz. Peygamber'in amilleri tarafýndan tah­sil edilmiþtir.[199]                                                 

 

II. Mükellef
 

Kur'an'da zekat ve sadaka ýstýlahlarýnýn geçtiði ayetler göz­den geçirildiðinde, bu mükellefiyetin mümin erkek ve kadýna yük­lendiði açýkça görülecektir. Buna ilaveten, K. 2/264 ve K. 4/38 ayetlerde, Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlarýn gösteriþ için harcamalarda bulunmalarýnýn kabule þayan olmayacaðý da belir­tilmektedir.

Tatbikatta da zekat müslümanlardan ahnagelmiþ,[200] gayri müslim tebadan alýnan vergiler, hukuki yapýlarý zekattan tama­men farklý cizye ve haraç adýyla tahsil edilmiþtir.

Hz. Peygamber Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderirken verdiði talimatta, Yemen'lileri önce imana davet etmesini, kabul ederler­se namaz kýlmayý, bunu da kabul ettikten sonra "zenginlerinden alýnýp fakirlerine verilen" zekatý onlara öðretmesini bildirmiþ­tir.[201] Bu hadisten de anlaþýldýðý gibi, zekat mükellefiyeti, önce iman davetini kabul edip mümin olanlara yüklenmektedir.

Muaz b. Cebel'e verilen talimatta dikkat edilmesi gereken ikinci bir husus da, zekatýn müslüman zenginlerden tahsil edilmiþ olmasýdýr. Bu zenginlik sýnýrý, Hz. Peygamber tarafýndan bütün vergi mevzularý için ayrý ayn gösterilmiþtir. Buna göre nisab mik­tarý gümüþte 200 dirhem (595 gram), altýnda 20 miskal (85 gram) hayvanlarda; devede 5 deve, sýðýrda 30 sýðýr, koyunda 40 koyun; toprak mahsullerinde 5 vesk (653 gram)dir.

Hz. Peygamber nisab miktarý mala sahip olan kadm-erkek bütün müslümanlarý zekatla mükellef tutmuþtur. O, Muaz b. Cebel'i Yemen'e (amil olarak) gönderirken ona þöyle söylemiþtir: "Onlarý önce Allah'tan baþka tanrý olmadýðýna ve benim Al­lah'ýn peygamberi olduðumu bilmeye ve tanýmaya davet et. Eðer kabul edip itaat ederlerse, onlara her gece ve gündüz üzerlerine 5 vakit namazýn farz kýlýndýðýný öðret, buna da itaat ederlerse onla­ra bildir ki, Allah kendilerine mallarýndan zekatý farz kýlmýþtýr. Bu zekat zenginlerinden alýnýp fakirlerine verilir.[202]

Hz. Peygamberin bu hadisine göre zekat, islâm Devletinin gayrý müslim halkýna yüklenmez, sadece kadýn-erkek müslüman halkýndan alýnýr. [203]

 

III. Mevzu
 

Mekki ve Medeni ayetlerin tetkikinde de görüldüðü gibi, Kur'an'da çeþitli zekat mevzulanna temas edilmiþ, bunun yanýn­da kendilerinden zekat ödenmesi istenen bazý mallar da ayrý ayrý zikredilmiþtir. Ancak zekata mevzu olacak mallarýn tesbiti, mev­zu olabilme þartlarýnýn tayini ve bu mevzulardan ne miktar zekat borcu tahakkuk edeceðinin belirlenmesi, onun mütemmimi olan hadislere býrakýlmýþtýr.

Kuran mali mükellefiyet mevzulanna çok kere umumi bir ta­birle "emval" tabiri ile iþaret etmiþ,[204] bunun yanýnda zekatý öden­mesi istenen bazý mallarý da saymýþtýr. Bunlardan altýn ve gümüþ mevzulanna temas eden K. 9/34 ayeti, ticaret mallan, yer altý-yer üstü toprak ürünlerinden vergi mevzulanna dikkati çeken K. 2/267 ayeti ve umumi olarak zirai mahsul mevzulanna iþaret eden K. 6/141 ayetleri gösterebiliriz.

Hz. Peygamber, bilhassa Medine devrinde, hangi nev'i mal­larda ve ne þartlar içinde zekat tahakkuk edeceðini hadislerde be­lirtmiþtir. Gerek Peygamber ve gerekse Medine Ýslâm devleti'nin baþkaný olmasý sýfatýyla, yanmadamn birçok yerlerine gönderdiði resmi yazýlarda ora halkýna, müslümanlann hangi mallardan ze­kata tabi olduklanm göstermiþ ve kendilerini bunlarla mükellef tutmuþtur. Aynca bu yeni devleti temsilen muhtelif selahiyetleýie çeþitli bölgelere gönderilen memurlar, oralann zekatlanný topla­mýþlardýr.[205]

Hz. Peygamber'in tatbikatýnda, diðer vergi unsurlarý yanýn­da, zekat mevzularý da vuzuha kavuþmuþ, ayný zamanda nisab, nema (artmcý olabilme vasfý) gibi mevzu olabilme þartlan da belir­lenmiþtir.[206]

Bundan sonra zekat mevzulanna ayrý ayn ele alýp hulasa et­meye çalýþacaðýz. [207]

 
A- Toprak Mahsulleri
 

"Ey iman edenler, kazandýklarýnýzýn temizlerinden ve sizin için yerden çýkardýklarýmýzdan infak edin...". Mealini verdiðimiz bu K. 2/267 ayette, topraktan çýkarýlan ürünlerden infak edilmesi emredilmektedir. Cessas (v. 370/980), "Ahkamul-Kur'an" adlý eserinde ayette zikri geçen "infak" tan kasdedilen mananýn, zekat vermek olduðunu söylemektedir.[208]

K. 6/141 ayette ise, muhtelif zirai mahsuller sayýldýktan son­ra, müslümanlann her mahsul mevsimi, mahsullerinin hakkýný vermeleri emredilmektedir.[209]

Bu ayetlerin yanýnda, toprak ürünlerinden vergi mevzularý­nýn tatbikatta nasýl belirlendiðini gösteren hadisler de oldukça boldur. Bu hadisler içinde umumi bir ifade ile bütün zirai mahsul­lerden zekat mevzulanna iþaret edenler olduðu gibi,[210] sadece buðday, arpa, hurma ve kuru üzüm mevzularýnda zekat tahsil edildiðini gösterenler de vardýr.[211]

Ayný þekilde, Hz. Peygamber zamanýnda, bazý bölgelere gön­derilen yazýlarda, her nevi mahsûlden müslümanlann vergi vere­cekleri belirtilmiþ,[212] bazý bölgelere gönderilen yazýlarda ise vergi mevzuu mahsuller ayn ayrý gösterilmiþtir. Bazen de deðiþik vergi mevzularý belli bir bölgeye vazedildiði halde, diðer bir bölgeye ay­ný çeþit mevzular vazedilmemiþtir.[213]

Vergi mevzularýnýn vazediliþinde görülen bu farklýlaþmanýn vergi hukukunun tekamülü yönünden izahým Salih Tuð, îslâm Vergi Hukukunun Ortaya Çýkýþý adlý eserinde þöyle yapmaktadýr:

1. Vergi vazedilirken o bölgenin iktisadi ve iklimi durumu na­zarý dikkate alýnmýþ olabilir. O bölgede hangi nev'i mahsuller bol, mükellefler tarafýndan kolay istihsal edilebilir ve kolayca ödene-bilirse Öncelikle bunlara vergi vazedilmiþtir. Kanun teþri edilir­ken halk süjelerinin muhtelif bakýmlardan imkan ve durumlarý nazar-ý itibara alýnmýþtýr.

2. Mükelleflerin henüz Ýslâm'a ýsýnmamýþ olduðu bir sýrada bulunuþu da, farklý mevzulardan vergi alýnmasý neticesini doður­muþ olabilir.

3. Her nev'i zirai mahsule vergi yüklendiði ve mahsul nev'i be­lirtilmediði vakýalarda ise, bu durumun orada çýkan mahsulün mahdud nev'inden olup, esasen herkesçe bilinen, oraya mahsus þeyler olmasýndan ileri gelmesi mümkün bulunmaktadýr.[214]

 

B- Hayvanlar

 

Kur'an'da hayvan mevzulanndan zekat alýnmasýna dair sa­rih bir hüküm bulunmamaktadýr. Ancak pek çok ayette binek ola­rak yahut etinden, sütünden ve derisinden istifade edilen ve bu manada enam adý verilen hayvanlara iþaret edilmekte (16/5, 7, 66, 80), insanlarýn bu hayvanlarý yaratana þükretmesi hatýrlatýlmak­tadýr.[215]

Hayvan mevzularýnda zekat alýnmasý hadislerle belirtilmiþ, nisab ve nisbetleri tayin edilerek Hz. Peygamber devrinde devlet otoritesinin kuvvetlenmesine paralel olarak yarýmadanýn çeþitli bölgelerinden tahsil edilmiþtir.

Hadislerde deve, sýðýr ve koyunlardan zekat alýnacaðý ve bu hayvanlarýn zekata mevzu olabilmeleri için de bazý þartlarýn ara­nacaðý belirtilmektedir. Buna göre zekata mevzu olacak hayvan­larýn;

1. Saime (senenin çoðunu meralarda otlayarak geçiren hay­vanlar) olmasý,[216]

2. Amile (ziraat, sulama vs. iþlerde kullanýlýr) olmasý,[217]

3. Nisaba ulaþmýþ olmasý,[218]

4. Üzerinden bir sene geçmiþ olmasý[219] gerekmektedir.

Hz Peygamber, vefatýna yakýn yýllarda tafsilatlý vergi tarifelerini gösteren uzun bir liste hazýrlatmýþ, fakat onu gereken yerle­re göndermeden vefat etmiþtir. Bu liste Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Ömer b. Abdilaziz tarafýndan vergi memurlarýna gönderilerek tatbikata konmuþtur. Biz bu vergi tarifelerini muhtevi yazýlý liste­nin senet ve muhtevasý üzerinde ileride duracaðýz. Burada þunu belirtelim ki, adý geçen listede deve ve koyun mevzularý nisab ve nisbetleri ile gösterilmiþ,[220] sýðýr mevzuu listede yer almamýþtýr. Sýðýr cinsinin de zekata tabi olduðunu, Hz. Peygamberin bir baþ­ka hadisinden öðrenmekteyiz.

Hz. Peygamber, Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderirken ona sý­ðýrdan zekat almasýný, nisab ve nisbetlerini de öðreterek emret­miþtir.[221]

Hz. Peygamber'in atlarý zekattan istisna etmesi ile ilgili hadi­si, ileride islâm fakihleri tarafýndan farklý þekilde yorumlanmýþ­týr.

Netice olarak, Hz. Peygamber zamanýnda deve, koyun, sýðýr cinsi hayvanlardan zekat tahsil edilmiþ, bunlar devlete ait otlak­larda (mera)muhafaza edilmiþlerdir.[222]

 

C- Ma'denler
 

Kur'an'da ma'denler hakkýnda Özlü bir sure ve bunun yanýn­da çeþitli ma'denlerden bahseden bir çok ayetler vardýr. "Hadid" (demir) ismi ile anýlan bu surede K. 57/25 ayette, demirden insan­lýða saðlanan fayda ve zararlar dile getirilmektedir. Ayrýca ayný ma'denden K. 18/96,17/50, 22/21, 24/10, 50/22 ayetlerde de bahse­dilmektedir.

Bunlarýn yanýnda altýn K. 31/14, 18/31, 22/23, 43/53, 3/91, 9/34 ayetlerde, gümüþ K. 3/14, 43/33, 34, 76/15,16, 21, 9/34,18/14 ayetlerde, özellikleri ve güçleri nokta-i nazarýndan ele alýnmakta­dýr.[223]

Þunu hemen belirtelim ki, Kur'an'da, ma'den mevzularýnda mali bir mükellefiyetin bulunduðu hususu açýkça zikredilmemiþ,konuya toprak mahsûlleri bahsinde de ele aldýðýmýz K. 2/267 ayet­te "... Yerden çýkardýklarýnýzdan infak ediniz..." þeklinde umumi bir ifade ile temas edilmiþtir. Ma'denler de Allah'ýn yerden insan­lar için çýkardýðý þeyler cümlesindendir.

Hadislerde, ma'denlerde mali mükellefiyetin bulunduðuna dair malûmat vardýr. Hz. Peygamber, Ebyad b. Hammal'a Yemen taraflarýnda bulunan "Me'areb" tuzluðunu ýkta etmiþ, Akra b. Ha­bis et-Temimý (yahud Abbas b. Mirdas es-Sülemi) oraya her uðra­yanýn istediði kadar tuz alýp gittiðini, bunun aynen su gibi mua­mele gördüðünü dolayýsýyla Ebyad'a verilmemesini söylemiþtir. Hz. Peygamber de adý geçen sahabiye yaptýðý ýktadan vazgeçip,[224] tuzluðun bundan böyle Ebyad adýna bir sadaka olduðunu bildir­miþtir.[225]

Hz. Peygamber, Bilal b. Haris[226] el-Müzeni'ye Fur bölgesinde bulunan "Kabeliyye" ma'denini ýkta olarak vermiþ ve oradan ze­kat alýnagelmiþtir.[227]

Rikaz'da ise 1/5 nisbetinde vergi olduðu açýkça gösterilmiþ­tir.[228] Ancak fakihler bu mefhumun, ma'denleri de içine alýp alma­dýðý hususunda ihtilafa düþmüþler; bir kýsmý bu konudaki hadisle­ri ma'denlere ait telakki ederken, diðerleri de rikazý cahiliyye dev­rinde saklanmýþ ve Ýslâm'da bulunmuþ þeyler (altýn, gümüþ) ola­rak telakki etmiþlerdir.[229]

Hz. Peygamber'in ma'denlerden vergi aldýðý bir vakýadýr. An­cak Arab Yanmada1 sýnýn bu sahada geniþ imkanlara sahip olma­masý dolayýsýyle, Hz. Peygamber'in bu konudaki tatbikatý, sadece sýnýrlý misallere münhasýr kalmýþtýr.[230]

 

D- Altýn - Gümüþ (Para) Ve Ticaret Mallarý
 

Kur'an 9/34-35 ayetlerde, altýn ve gümüþte ödenmesi gerekli Allah hakký olduðu belirtilmekte, altýn ve gümüþü stok edip bu hakký ödemeyenler elim bir ahir et azabý ile tehdid edilmektedir.

Hadislerde de bu mana teyid edilmiþ, altýn ve gümüþün zekat mevzuu mallar olduklarý bildirilmiþtir.[231]

Ýslâm'dan Önce Arab Yarýmadasýnda bilhassa komþu devletle­rin paralan; Bizans'tan gelen altýn sikkeler (dinar) ve Ýran'dan ge­len gümüþ paralar (dirhem) tedavülde idi. Arap piyasasýnda bu iki nev'i para da kabul ediliyor, ayrýca külçe halinde altýn ve gümüþ de ödemeler için kullanýlýyordu.[232]

Hz. Peygamber'in tesis ettiði Medine Ýslâm Devleti, para bas­mak için bir teamüle lüzum görmemiþ, ancak Hz. Peygamber, Mekke (Kureyþ) örfünce tanýnan para vezinlerinin esas alýnmasý­ný tavsiye etmiþtir.[233] Hulefa-i Raþidin ve Emeviler devrinde vergi hukuku bahsinde de geniþ bir þekilde ele alacaðýmýz gibi, islâm 'da para vezinlerini ayarlama iþlemleri Hz. Ömer zamanýnda ele alý­narak zaman zaman bu konuda çalýþmalar yapýlmýþ, ancak gerçek manada Islâmi para Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan (65/685-86/705) devrinde basýlmýþtýr. Burada þu kadarýný söyle­meliyiz ki, altýn ve gümüþ mevzularýnda zekat dediðimiz zaman, Hz. Peygamber, Hulefa-i Raþidin ve Emeviler devirleri için hem para birimi olan dinar-dirhem ve hem de külçe halinde altýn-gü-müþ anlaþýlmaktadýr.

Hz. Peygamber devrinde ikili para sistemi (bimetalizm=altýn-gümüþ) hakim olmasýna raðmen gümüþ para piyasada daha çok kullanýlýyor, altýn paraya ise daha yüksek ödemeler için müracaat ediliyordu. Bu sebeple, gümüþün nisab ve nisbetleri ile ilgili hadis­lerin daha çok olmasýna þaþmamalýdýr.[234]

Para ve ticari mübadele vasýtasý olarak deðil de, zinet için kul­lanýlan altýn gümüþ maddeleri zekata tabi midir? Bu konuda varid olan hadisler,[235] fakihler tarafýndan farklý þekilde yorumlanmýþ ve neticede görüþ ayrýlýklarý ortaya çýkmýþtýr.[236]

K. 2/267 ayette "Kazandýklarýnýzdan... infak ediniz..." þeklin­de ifade edilen manadan müfessirler, ticaret mallarýndan zekatýn verilmesi emredildiðini anlamýþlardýr.[237] Buhari (v. 256/870) mez­kur ayeti "Sahih" inde "Kazanç ve ticaretin sadakasý (zekatý)" ba­býnda ele almýþtýr.[238]

Semuretubnü Cündüb'den rivayet edilen bir hadiste, adý ge­çen sahabi, "Hz. Peygamber bize satmak için hazýrladýðýmýz mal­dan zekat çýkarmamýzý emrederdi"[239] demektedir. Bu beyandan da, Hz. Peygamber devrinde ticaret mallarýndan zekatýn alýnmýþ olduðunu öðreniyoruz.

Altm-gümüþ (ister para halinde olsun, ister külçe halinde bu­lunsun) ve ticaret mallarý, bir sene elde bulundurma ve gereken nisaba ulaþma þartlan ile zekata tabi mevzular olmaktadýr. [240]

 

E- Gümrük
 

Giriþ bölümünde de iþaret ettiðimiz gibi Ýslâm'dan önce Arap Yarýmadasýnda en belirgin vergi, gerek ticari ithalattan ve gerek­se panayýrlarda ticari muamelelerden 1/10 nisbetinde alman gümrük vergisi diyebileceðimiz bir vergi idi.

Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettikten sonra, Arap kabile-leriyle yaptýðý bir çok muahedelerde, uþr denen bu verginin ilgasý bahis mevzuu edilmiþtir.[241] ilga edilen bu uþr vergisi, bundan böy­le iç pazarlarda ve eyaletler arasý nakliyatta alýnmasý adet olan dahili gümrük diyebileceðimiz vergiler idi. Bununla beraber, dýþ ticarette alýnmasý mutad olan gümrük vergisi devam etti. Yahut herhangi bir nisbet, hususi muahedeler ve anlaþmalarla þart ko­þuldu. [242]

Ahmed b- Hanbel'in (v. 241/855) Müsned adlý eserinde rivayet ettiði araplardan uþr'ün kaldýrýldýðýný ifade eden hadisiyle,[243] Ebu Davud'un (v. 275/888) ""uþr", yahudi ve hristiyanlara yükleti­lir, müslümanlara "uþr" yoktur"[244] manasmdaki hadisini yukarý­daki malumatla birlikte mütalaa ettiðimizde, Hz. Peygamber za­manýnda gümrük vergisinin sadece gayrý müslimlere tatbik edil­miþ olduðunu anlarýz.

Hz. Ömer'in halifeliði zamanýnda müslümanlarý da içine ala­cak þekilde geniþleyen bu vergi, ayný zamanda bu halife zamanýn­da tafsilatlý hükümlerle müessese halini alacak ve geniþ tatbikat zemini bulacaktýr.

Hz. Peygamber devrinde gümrük vergisinin, hududlarda de­ðil de malýn pazara arz edildiði mahallerde alýndýðý anlaþýlmakta­dýr.[245] Ancak daha sonraki devirler için hududlarda da hususi tah­sil memurlarýnýn özel mahallerde bu vergiyi tahsil ettikleri görül­mektedir.[246]

 

F- Fýtýr Sadakasý (Sadakatul-Fýtr)
 

Ferdi bir mükellefiyet olan fýtr sadakasýnýn (Sadakatu'1-fttr) Hz. Peygamber zamanýndaki tatbikatý ile ilgili olarak kaynaklar þu malumatý vermektedir:

"Hz. Peygamber fýtýr zekatýný bir sa hurma ve bir sa arpa ol­mak üzere köle, hür, erkek, kadýn, küçük ve büyüklere farz kýlmýþ ve insanlar namaza çýkmadan önce verilmesini emretmiþtir."[247]

Buhari'nin kaydettiði, tbn Ömer'den rivayet edilen bu hadi­sin yanýnda, diðer bütün kaynaklar da hemen hemen ayný mana­da hadisleri nakletmektedirler. Ancak bu kaynaklardaki konu ile ilgili hadisin sonunda zamanla insanlarýn bir sa arpa ve bir sa hurmayý yarýný sa buðdaya denk tuttuklarým, bunun da münaka­þalara yol açtýðýný ilave etmektedu-ler.[248]

Yukarýdaki hadislerden, fitýr sadakasýnýn, fakirlere muayyen nisbette arpa ve hurma tahsisi þeklinde ödendiðini öðreniyoruz. Ancak bir baþka hadiste bu mali mükellefiyetin, Hz. Peygamber zamanýnda yiyecek maddesi olan "her nev'i ta'amdan" ödenmiþ ol­duðunu görüyoruz.[249]

Mevzu, nisbet ve mükellefleri tesbit edilen fýtýr sadakasýnýn ödenmesi Hz. Peygamber tarafýndan emredilmiþ, zekat farz kýlýn­dýktan sonra Hz. Peygamber onu ne ilga etmiþ ve ne de emretmiþ­tir. Ancak müslümanlar bu mükellefiyeti her Ramazan ayýnda Bayram namazýndan Önce ödemeye devam etmiþlerdir.[250]

 

IV. Nisbetler
 

K. 7/199 ve 2/219 ayetlerde "fazla", "fazlayý al" ifadeleri ile umumi manada iþaret edilen nisbet mefhumu dýþýnda, Kur'an'da bu konuya temas eden baþka bir ayete tesadüf edilmemektedir.

Diðer vergi unsurlarýnda olduðu gibi, vergi nisbetleri konu­sunda da, geniþ malumatý Hz. Peygamberin hadislerinde buluyo­ruz.

Hz. Peygamber Medine devrinde çeþitli zamanalarda islâm idaresine baðlý bölgelerde görevlendirdiði amillerine verdiði tali­matnamelerde, tahsili istenen vergilerin nisbetlerini de göster­miþ, bu vergi tarifleri O'nun vergi memurlarýna göndermek üzere kaleme aldýrdýðý ve fakat vefatý üzerine gönderemediði bir yazýda nihai þeklini almýþtýr.[251]

Gerek bahis konusu yazý ve gerekse kaynaklardaki diðer ha­dislerde, muhtelif zekat mevzularýndan ne miktar zekat alýnacaðý aþaðýdaki þekilde gösterilmiþtir:

Develer : 1 den 5 e kadar zekat istisnasýdýr. 5 den 25 e kadar, her 5 devede bir koyun, 23-35, 36-45, 46-60, 61-75 arasý develer sý­rasýyla iki, üç, dört ve beþ yaþýnda birer diþi deve, 76-90 arasý üç yaþýnda iki, 91-121 deve arasý dört yaþýnda iki diþi deve Ödenmesi þeklinde vergilendirilmiþtir.[252]

Koyunlar : 1 den 39 a kadar zekat istisnasýdýr. 40-120 arasý bir, 121-200 arasý iki, 201-399 arasý üç ve bundan sonra her 100 ko­yunda bir koyun ödenmek üzere vergilendirilmiþtir.

Sýðýr: her 30 sýðýrda iki yaþýnda bir dana/düve, her 40 sýðýrda üç yaþýnda bir sýðýr Ödenmek üzere vergilendirilmiþtir.

Yukarýda zikrettiðimiz sýðýr mevzuunun zekat nisab ve nis-betlerini, Hz. Peygamberin Muaz b. Cebeli Yemen'e gönderirken ona verdiði talimattan öðreniyoruz.[253]

Hz. Peygamber tarafýndan altýn ve gümüþ mevzularýnýn ze­kat nisbetleri de, 1/40 (% 2.5) olarak tesbit edilmiþtir.[254]

Toprak mahsullerinden zekat nisbetlerine ise, hadislerde sýk­ça rastlanmaktadýr. Buna göre, zirai mahsul nisbetleri, topraðýn sulama tekniðine göre tayin edilmektedir; eðer toprak (yaðmur gi­bi) tabii sularla emek sarfedilmeden sulanýyorsa uþr (1/10), arazi (kova vs. gibi) taþýma su ile emek harcanarak sulanýyorsa nýsfu'l-uþr (1/20) nisbetinde vergilenmektedir.[255]

 

V. Tahsil Usulü
 

Kur'an'ýn 9/103 ve 9/60 ayetleri, esasen zekattaki cebrilik un­surunu göstermektedir. Bu ayetler, Hz. Peygamber'e zekatý tahsil selahiyeti vermektedir.

Hz. Peygamber de kendisine getirilen zekat borçlarýný kabul ettiði gibi Medine dýþýna da vergi memurlarý göndererek zekatý ye­rinde tahsil ettirmiþtir.

Hz. Peygamber ashabý arasýnda kabiliyetli kiþileri seçerek çe­þitli bölgelerde vergi memur ve müfettiþi olarak görevlendirmiþ, onlara vergi mevzu ve nisbetlerini içeren talimatnameler vermiþ ve onlara bizzat matrah tesbitlerini öðretmiþtir.[256]

Hz. Peygamber vergi memurlarýna, zekat mevzularýnýn bu­lunduðu yerlere gitmelerini emretmiþ, mükelleflerin vergi me­murlarýný arayýp bulmakla ve vergilerini onun ayaðýna getirmek­le sorumlu olmadýklarýný onlara hatýrlatmýþtýr.[257]

Hz. Peygamberin emirleri doðrultusunda vergi memurlarý, zekata mevzu olan mallarýn bulunduðu mahallere gitmiþler, me­sela hayvanlarý kolayca toplanabilecekleri su baþlarýnda topla­mýþlar,[258] büyüðünü küçüðünü sayýp sonra orta vasýfta olan hay­vanlarý zekat borcu olarak tahsil etmiþler, küçüklerini almadýkla­rý gibi, en semizlerini ve süt veren hayvanlarý da zekat olarak al­mamýþlardýr,[259] Nitekim Hz. Peygamber, Muaz b. Cebel'i Yemen'e amil olarak gönderirken ona "Halkýn en kýymetli mallarýný almak­tan sakýn" diye emretmiþtir.[260]

Hz. Peygamber amillerine daha çok vergi tahsili için ayrý ayrý kiþilerin sürülerini bir araya toplayýp, bu toplu sürüye vergi tari­fesini uygulamamalarýný, ayrýca mükelleflere de vergiden kaç­mak için sürülerini küçük küçük parçalara ayýrýp, her bir parçayý baþkasýnýn malýymýþ gibi göstermeden bildirmelerini emretmiþ­tir.[261]

Toprak mahsullerinden de zekat borcunun kötü kalite mal­dan ödenemiyeceði,[262] para ve ticaret mallarýndan ise ancak temiz ve helal yoldan kazanýlanlardan zekat kabul edileceði bildirilmiþ­tir.[263]

Hz. Peygamber, nezdine zekat borçlan getirildiðinde mükel­leflere dua eder,[264] böylece onlarý zekat ödemeye teþvik ederdi.

Nihayet Hz. Peygamber devrinde vergilerin aynî (mal) olarak tahsil edildiklerini, bunlar arasýnda zekat olarak tahsil edilen hayvanlarýn devlet malý olduklannýn bir niþanesi olarak damga-lattýrýldýklarým da görmekteyiz.[265] Bununla beraber Muaz b. Ce-bel'in Yemen vergi tatbikatýnda da görüldüðü gibi, aynî (mal) ze­kat borcunun yanýnda, bedeli ödemelerin kabul edildiðini de tes-bit etmekteyiz.[266]

 

VI. Tahsil Devresi
 

K. 6/141 ayette zirai mahsûllerin vergi tahsil zamanlarýna te­mas edilmiþ ve bunun hasad zamaný olduðu belirtilmiþtir. Bunun dýþýnda zekatýn ne zaman tahsil edileceðini Hz. Peygamberin tat­bikatýndan öðrenmiþ oluyoruz.

islâm'da vergi yýllýktýr. Bilhassa nakid, hayvanlar ve ticaret mallarýnda zekat borcunun tahakkuku için, bunlann üzerinden bir sene geçme þartý (havalanu'1-havl) aranmaktadýr.[267] Ancak ferd isterse bir sene dolmadan da zekatýný ödeyebilmektedir.[268]

Zekatýn tahsil edileceði ay olarak biri Muharrem,[269] diðeri de Ramazan olmak.üzere iki ay gösterilmektedir.[270]

Sonuç olarak bazý vergi mevzularý, yapýlan icabý tahsil zama­ný bakýmýndan ya güneþ takvimine tabi olmakta (zirai mahsuller gibi) veya kameri takvime tabi olmaktadýrlar (ticaret mallarý, na­kid gibi).

Hz. Peygamber (s.a.v.) Tarafýndan Zekât Tahsildarlarýnýn Gönderildiði Yerler/Kabileler

No                               Yer Kabile                      Tahsildar
 
1                                 Udra                              kendileri getirdi
 
2                                 San'a
 
3                                 Hadramut                       7
 
4                                Tayy                                7
 
5                                 Esed                               7
 
6                                Benî Hanzala                   Vekî b. Malik- Malik b. Nuveyre
 
7                               BenîSa'db. Bekr                7
 
8                               Bahreyn                          Alâ b. Hadramî (h.z)
 
9                               Necran                             7
 
10                            Benî Haris                          7
 
11                            Kelb                                 Dahhak b.Süfyan el-Kilabî
 
12                            Fezare                             Amr b. As
 
13                            Benî Mýýstalýk                    el-Velîd b.Ukbe/(daha sonra Abbad b. Biþr)
 
14                            Benî Murre                       7
 
15                            Eþca, Gatafan, Abs           ?
 
16                            Udra, Salamým, Bali
 
 
17                           Avz/el-Enbâ                      Zibrikan b. Bedr
 
18                           Dârim                               9
 
19                          Benî Amir                          Safvân b. Safvân-Sabra b. Amr
 
20                          Benî Süleym                      Abbâd b. Biþr el-Eþhelî, Süleymlerden biri
 
21                          Hevâzin, Cesm, Nadar
 
 
22                         Sakîf                                  7
 
23                         Kilâb                                   ?
 
24                         Eþlem                                Abbad b. Biþr veya Kâb b. Malik -Bureyde b. el-Husayb
 
25                         Gifar                                 Bureyde b. el-Husayb - Kâb b.Malik ?
 
26                        Muzeyne                            Abbad b. Biþr el-Eþhelî
 
27                        Kâ'b                                  Busrb. Sufyan el-Kâ'bî
 
28                        Zubyan                              Abdullah b. Leysî (Lutbiyye) el-Ezdî
 
29                        Sa'd Huzeym                      7
 
30                        Uman                                Amr b. As (h.z )
 
31                        Medine                              Ömer b. Hattab
 
32                        Cuheyne                           Râfi b. Mukeys
 

[271]

Üçüncü Bölüm


GAYRI MÜSLÝMLERDEN ALINAN VERGÝLER


 

Ýslâm Devletinin gayrý müslim tebasmdan biri Cizye (baþ ver­gisi), diðeri de Haraç (arazi vergisi) olmak üzere baþlýca iki nev'i vergi tahsil edilmiþtir. Bu iki çeþit verginin ortaya çýkýþlarý, mahi­yetleri ve hukuki durumlarý arasýnda farklar vardýr. Bunlardan Cizye, Hz. Peygamber'in hayatýnda sarahaten vazedilmiþ, O'nun saðlýðýnda muhtelif bölgelerde tatbikata konmuþ ve böylece teka­mül edip müesseseleþmiþtir.[272] Haraç, yani arazi vergisi, Hz. Pey­gamber devrinde sadece bir kaç bölgede, gayrý muayyen ve müp­hem bir þekilde uygulanmýþ, hukuki hüviyetine kavuþmasý için gerekli tatbikattan yoksun kalmýþtýr. Haraç vergisi ancak^geniþ manada tatbikat zeminim Hz. Ömer'in halifeliði zamanýnda bul­muþ, o devirde tekevvün ve tekamül ederek müessesevi hüviyeti­ne kavuþmuþtur.

Bu itibarla biz, Hz. Peygamberin vefatýndan sonra, bilhassa Hz. Ömer'in hilafeti zamanýnda müstakil bir vergi haline gelen Haraç vergisinden önümüzdeki bölümde kýsaca bahsedecek, haraç vergisinin ortaya çýkýþý, mükellef, mevzu, nisbet gibi unsur­larýnýn tekamülünü geniþ bir þekilde Hz. Ömer devrinde ele alaca­ðýz. Hz. Peygamberin saðlýðýnda ortaya çýkýp tekamül eden Cizye vergisini ise bu bölümde tetkik edeceðiz. [273]

 

I. Haraç (Arazi Vergisi)
 

Haraç ýstýlahý, K. 23/72 ve 18/94 ayetlerde "Hare" ve "Haraç" þeklinde, fakat vergi ve bilhassa arazi vergisi manasýnýn dýþýnda, "karþýlýk", "ücret" manalarýnda kullanýlmýþtýr.

Hz. Peygamber de haraç ýstýlahýný cizye[274] (baþ vergisi), vergi,[275] gelir [276] manalarýnda kullanmýþtýr.

Hz. Peygamber zamanýnda ele geçirilen topraklardan arazi vergisi tahsil edilmiþ midir? Bu husus gerek klasik ve gerekse mu­asýr müellifler tarafýndan münakaþa edilmiþ, bunlardan bir kýsmý Hz. Peygamber devrinde gayrý müslimlerden arazi vergisi alýnmýþ olduðunu savunurken, diðer bir kýsmý da gayrý müslim arazi vergi uygulamasýnýn Hz. Peygamber zamanýnda görülmediðini, bunun ilk defa Hz. Ömer tarafýndan vazedildiðini ileri sürmüþlerdir. Hz. Ömer zamanýnda haraç vergi hukukunun ulaþtýðý noktayý tesbit edebilmek için, çalýþmalarýmýzý Hz. Peygamber devrinden itiba­ren arazi ve arazi vergi hukuku sahalarýnda ne gibi uygulamala­rýn yapýldýðýný da ele alarak yürütmek zorunda olduðumuzdan, burada -tekrardan kaçýnmak için- þu kadarýný söylemekle yetine­ceðiz.

Hz. Peygamber zamanýnda haraç vergisinin tatbikata konu­lup konulmadýðý hususundaki tartýþmalar, bilhassa þu vak'alarm müellifler tarafýndan farklý deðerlendirilmesinden kaynaklan­maktadýr.

1) H. 7. yýlda Hayber arazisi savaþla (anveten) ele geçirilmiþ, savaþ sonunda Hayberli Yaudilerle, araziyi iþletmelerine karþý­lýk, elde edecekleri mahsulün yarýsýný müslümanlara vermeleri þartý ile anlaþma yapýlmýþtýr.[277]

Anlaþma gereði Hayber Yahudilerinden alman bu pay, bazý müellifler tarafýndan gayn müslim arazi vergi uygulamasý olarak deðerlendirilirken,[278] bazýlarý da bunun zirai ortaklýk akdi olduðu görüþünü savunmuþlardýr.[279]

2) H.8. yýlda Makna halký ile yapýlan sulh anlaþmasýnda, mey­velerin 1/4 ünün müslümanlara verilmesi þart koþulmuþtur.[280]

3) H. 10. yýlda Bahreyn ahalisi ile, toprak ürünlerinin 1/2 si­nin müslümanlara verilmesi þartý ile sulh yapýlmýþ, burada "amil" olarak görev yapan Alâ b. Hadrami'nin müslümanlardan uþr, müþriklerden haraç tahsil ettiði rivayet edilmiþtir.[281]

Bu son iki vak'a da bazý müellifler tarafýndan gayrý müslim arazi vergi tatbikatý olarak kabul edilirken,[282] diðer bazýlarý da bunun "müþterek cizye" uygulamasý olduðunu ileri sürmüþler­dir.[283]

 

II. Cizye (Baþ Vergisi)
 

Gayrý müslim mükelleflerden alýnan cizye (baþ vergisi), hic­retten sonra Medine devrinin ileri senelerinde ortaya çýkmýþtýr.[284]

Bilindiði gibi Ýslâm'ýn ilk yýllarýnda cizye vazolunmadýðý gibi, gayrý müslimlerle savaþa da izin verilmemiþ, daha sonra Hz. Pey-gamber'e Hac 22/39 ayetle savaþ izni verilmiþ, ancak kendisi ile (müslümanlarla) savaþanlarla savaþmasý, savaþmayanlarla savaþmamasý bildirilmiþ,[285] daha sonra h. 8. yýlda bütün arap müþrikleriyle, onlar tevbe edip namaz kýlana ve zekat verene ka­dar savaþmasý emredilmiþtir.[286]

Nihayet h. 9. yýlda, Tebuk seferi esnasýnda nazil olan K. 9/29 ayetle[287] ehli kitabtan cizye vergisi alýnmasý meþruluk kazanmýþ­týr. K. 9/29 ayetin umumi manasýna göre, Ýslâmiyet'i kabul etme­yen, ehl-i kitaptan olan kimselere cizye vermeleri teklif edilecek­tir. Eðer kabul etmezlerse kendileriyle savaþýlmasý emredilmiþ­tir. Bu ayetin nazil olmasýndan sonradýr ki, Hz. Peygamber kabile reislerine ve devlet baþkanlarýna yazdýðý mektuplarda cizye aye­tinin hükmünü belirtmeye baþlamýþtýr.[288]

Cizye vergisinin mükellefleri K. 9/29 ayete göre kitabi bir dine sahip olan (yahudi, hristiyan) ve islâm siyasi hakimiyeti altýnda bir teba' durumunda kabul edilen gayrý müslimlerdir. Ancak Hz. Peygamber'in tatbikatýnda mecusilerin de cizye mükellefi olduk­larý tesbit edilmiþtir.[289]

Hadislerde müslümanlardan cizye vergisi alýnmayacaðý kafi ifadelerle anlatýldýðý gibi,[290] müslüman olan gayrý müslim-lerden de bu mükellefiyetin düþeceði belirtilmiþtir.[291]

Hz. Peygamber cizye ayetinin hükmünü, ayetin nazil olduðu h. 9. yýlda Eyle,[292] Ezruh,[293] Cerba [294]halklarý ile yaptýðý sulh an­laþmalarýnda uygulamýþ, h. 10. yýlda da yine Necran hristiyan-araplarý [295]ve Yemenli hýristiyan ve yahudilerle cizye ödemeleri þartý ile anlaþmalar yapmýþtýr.[296] Hz. Peygamber ayný zamanda ahalisi arasýnda mecusilerin de bulunduðu, Bahreyn ve Hacer'li-lerden cizye vergisini kabul etmiþtir.[297]

Hz. Peygamber'in cizye vergisini yetiþkin erkeklerden (halim) aldýðým gösteren hadislerin yanýnda,[298] yetiþkin kadýnlardan (ha­lime) aldýðýný belirten hadisler de vardýr.[299]

Hz. Peygamber zamanýnda senevi 1 dinar olarak tahsil edilen cizye vergisi, [300]bazan sulh anlaþmalarýna göre bir bölge halkýna toptan muayyen bir meblað olarak da vazedilmiþ,[301] bazan da da­ha farklý nisbetlerde tahsil edilmiþtir.[302]

Cizye vergisi Hz. Peygamber zamanýnda nakdi olarak tahsil edildiði gibi,[303] bazan ayni, bazan da hem nakdi hem ayni olarak tahsil edilmiþtir.[304]

Hz. Peygamber devrinde cizye vergisi yýllýk olarak tahsil edil­miþ,[305] ancak mükelleflere kolaylýk olsun diye yýlda iki devrelik tahsilat yapýldýðý da olmuþtur.[306]

Hz. Peygamber (s.a.v.) Devrinde Cizye Ödeyen Mükelleflerin Vergi Meblaðlarý

 

No             Gayr-i Müslim Mükelleflerin                 Oran/ Miktar                                 Toplam (dirhem)
                  Bulunduðu Yerler       

1               Necran                               Ýki taksitle ödenecek gibi her biri 40               80.000
                                                         dirhem deðerinde 32000 clbisc+hcrbiri
                                                        30 dirhem deðerinde silah, dcvc>zýrh,
                                                         at + 30 gün müslümanlarýn aðýrlanmasý

2             Bahreyn                              Miktar verilmiyor, fakat zekât dahil yýllýk         80.000
 
3             Eyle                                    Kiþi baþýna 1 dinar                                          3.000
 
4            Ezruh                                  Kiþi baþýna 1 dinar                                          1.000
 
5            Yemen                                Kiþi baþýna 1 dinar veya elbise                             -
 
6            Himyer                               Kiþi baþýna bir dinar veya elbise                            -
 
7           Cerbe                                  Kiþi baþýna bir dinar                                         1.000
 
8           Mekke                                Yalnýz hýristiyanlara 1 dinar                                   10
 
9          Hecer - Uman mecusileri      oran verilmiyor
 
10        Mekna                                 Faydalý þeyler, at, zýrh
 
11       Dumetu'l-Cendel                   Oran verilmemiþ                                                   _
 
12       Teyma                                 Oran verilmemiþ                                                   -
 
13      Tebâle-Curaþ                        Kiþi baþýna 1 dinar ve müslümanlarýn                      -
                                                      aðýrlanmasý

 
 
 
                                                      Kayýtlara göre toplam                                    165.000

 

[307]

Sonuç
 

Hz. Peygamber zamanýnda esaslarý konulan "islâm Vergi Hu-kuku'nu tesbit etmeye ve bazý sonuçlara ulaþmaya çalýþtýk. Buna göre:

1. Ýslâm'ýn ilk yýllarýnda, Mekke Devrinde Müslümanlarýn malî mükellefiyetler sahasýna önce dikkatleri çekilmiþ, mevzu merhale merhale iþlenerek, onlarýn ruhlarýna, mallarýnda müsta-hik zümrelere verilmesi gerekli olan bir hakkýn bulunduðu gerçe­ði yerleþtirilmiþir. Bu arada malî mükellefiyet manasýnda zekât ýstýlahý 8 Mekkî sûrede kullanýlmýþtýr.

2. Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretini müteakip, malî mü­kellefiyet konularý yeni baþtan ele alýnmýþ, Medenî ayetler gide­rek artan bir ehemmiyetle mü'min hayatýnýn bu cephesi üzerinde yoðunlaþmýþ, konuya Mekke devrinde olduðu gibi ve fakat daha farklý ýstýlahlarla temas edilmiþtir; Zekât ýstýlahý 22 si Medenî ayette olmak üzere Kur'ân'da 30 ayrý âyette marife olarak tekrar­lanmýþ, Sadaka ve sadakat ýstýlahlarý da, zekâtýn müteradifi ola­rak, 12 Medenî sûrede kullanýlmýþtýr.

Malî mükellefiyetlerle ilgili âyetlerin, Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretinin ilk yýlýnda inmeye baþlayan Bakara (2) sûresinde bol miktarda yer almýþ olduðu, Hz. Peygamber'in vefa­týna yakýn yýllarda (H. 9) nazil olan Tevbe (9) sûresinde de Medenî ayetlerin malî mükellefiyetler yönünden nihaî tekamülüne varýl­mýþ olduðu görülmüþtür. Ayný zamanda gayrý müslim mükellef­lerden cizye alýnmasýný emreden K. 9/29 ayeti de bu sûrede yer al­mýþtýr.

Yine Medine safhasýnda müslümanlarýn mükellef olduklarý malî teklifler zekât ve sadaka ýstýlahlarý altýnda temerküz eder­ken, bilhassa Hz. Peygamber'in hadisleri ve tatbikatý ile mükellef, mevzu, nisbet ve nisab gibi vergi unsurlarý da tedricen tekamül ederek vuzuha kavuþmuþ ayný þekilde gayrý müslimlerden de genellikle nisbeti 1 dinar ve bazan aynî ödeme þeklinde cizye ver­gisi de tahsil edilmiþtir.

3. Kaynaklarýn ittifakla haber verdiklerine göre, Hz. Peygam­ber zekâta tabi olan mallarla, onlarýn nisâb ve nisbeti erini, zekât tahsilinde hangi esaslara uyulacaðýný tafsilatlý bir þekilde göste­ren uzun bir mektub ( vergi tarifesi) kaleme aldýrtmýþ, fakat onu icab eden yerlere gönderemeden vefat etmiþtir. Bu mektub (vergi tarifesi) Hz. Kbu Bekir ve Hz. Ömer tarafýndan uygulamaya kon­muþtur. Bundan baþka kaynaklar Hz. Peygamber'in zekâta tâbi mallarla, onlarýn nisâb ve nisbetlerini gösteren mektuplar yazdý­rarak bunlarý Amr b. Hazm, Muaz b. Cebel ve Hz. Ali'ye verdiðin­den de bahseder. Hz. Ali ve Hz. Osman'ýn ayrý ayrý Hz. Peygam­ber'den "Zekât ahkâmýný öðreten" sahifeler aldýklarý da nakledi­lir.[308] Buna göre Hz. Peygamber'in ashabýna zekat hükümlerini þifahî olarak öðretmesinin yanýnda, bunlarý -önemine binaen-yazý ile de ayrýca tesbit ettirmeye ehemmiyet verdiði anlaþýlmak­tadýr.

4. Hz. Peygamber, Hz.Ebu Bekir ve Hz. Ömer devirlerinde bü­tün mevzu mallardan zekât, devlet memurlarý tarafýndan tahsîl edilmiþ, ancak müslümanlar, mükellefin beyaný ile bilinebilecek olan altm-gümüþ ve gümrükten geçmeyen ticaret eþyasý gibi mal­larýn zekâtlarýný ödeme hususunda herhangi bir zorlamaya ma­ruz kalmamýþlar, bu mallarda tahakkuk eden zekât borçlarýný devlet memurlarýna getirip teslim etmiþlerdir.

Yaptýðýmýz incelemelerde Hz. Osman devrinden önce de batmî (gizli) addedilen mallarýn zekâtýný devlet memurlarýna ödemek, veya bizzat mükelleflerin K. 9/60 ayette zikredilen müstahik züm­relere daðýtmak arasýnda bir hareket serbestisine sahip oldukla­rý, üçüncü halifeden önce ve sonra ilk devirlerde de mükelleflere böyle bir selahiyetin tanýnmýþ olduðu müþahede edilmiþtir.

5. Tarihî deliler Hz. Peygamber zamanýnda gümüþ ve gümüþ para (dirhem)larýn, piyasada altýn ve altýn para (dinar)dan daha fazla kullanýlmýþ olduðunu, altma daha yüksek ödemeler için müracaat edildiðini göstermektedir. Bu itibarla gümüþ hakmda varid olan hadisler, altýn mevzuunda varid olan hadislerden daha çoktur. Altýnýn zekat nisabý da sahabe tatbikatý ile sübut bulmuþ­tur.

6. Hz. Peygamber zamanýnda atlarýn Medine civarýnda -deve­ler kadar- çok olmadýðý, müslümanlarm o zamanda atlarý sadece savaþlarda kullanýlmak üzere yetiþtirdikleri, neslim elde etmek ve satýp para kazanmak için, erkeði diþisi bir arada at yetiþtirme âdetinin henüz toplumda yerleþmemiþ olduðu anlaþýlmaktadýr. Hulefâ-i Raþidîn devrinde ticarî gaye ile at yetiþtirilmeye baþla­nýnca, bu maksatla beslenen atlarýn zekâta tâbi olup olmayacaðý münakaþa edilmiþtir.

7. Hz. Peygamber zamanýnda temel gýda maddesi olan buð­day, arpa, hurma ve üzümden zekat tahsil edilmiþ olduðu bir vaký­adýr. Bunlara ilaveten baþka ürünlerden de zekat alýnmýþ olduðu da rivayet edilmiþtir.

8. Hz. Peygamber'den itibaren istihsali için emek ve masraf harcanan batýný (gizli) madenlerden vergi tahsil edilegelmiþtir. Ancak Arap Yarýmadasýnýn bu sahada geniþ imkanlara sahip ol­mamasý, bu husustaki tatbikatýn da mahdud misallere münhasýr kalmasýna yol açmýþtýr.

9. Tarihin tanýdýðý en eski vergilerden olan gümrük vergisi islâm'dan önce Arap Yarýmadasýnda gerek iç ve gerekse dýþ tica­rette kapsamý geniþ bir þekilde tahsil edilmiþtir. Hz. Peygamber iç gümrük vergisi diyebileceðimiz, pazarlarda ve panayýrlarda ticarî muamelelerden tahsil edilen gümrük vergisini kaldýrmýþ, dýþ tica­rette mutad olan gümrük vergisinin tahsiline devam edilmiþtir.

îslâm Devlet camiasý içinde tebâ sýfatiyle bulunan gayrý müs-limlerden biri cizye (baþ vergisi), diðeri de haraç (arazi vergisi) ol­mak üere baþlýca iki nev'î vergi tahsil edilmiþtir. Bunlardan cizye Hz. Peygamber zamanýnda sarahaten vaz edilmiþ, haraç ise Hz. Ömer zamanýnda müessesevî hüviyetine kavuþmuþ, Hz. Ömer ve onu takip eden devirlerde geniþ tatbikat zemini bulmuþtur.

10. Cizye Hz. Peygamber zamanýnda genellikle adam baþý 1 di­nar olarak tesbit edilmiþ, bazan da buna eþ aynî ödemeler de kabul edilmiþtir. [309]

 

BÝBLÝYOGRAFYA
 

Abdülbâkî, Muhammed Fuad, el-Mu'cemu'l-müfekres li elfâzi'l-Kur'âni'l-Kerîm, Kahire 1370 h.

Ali Abdurrasûl, el-Mebâdiu'l-îktisâdiyye fi'l-lslâm, Kahire 1968 Artuk, Ýbrahim-Artuk, Çevriye, istanbul Arkeoloji Müzeleri Teþ­hirdeki îslâmî Sikkeler Katalogu, c. I-II, M.E.B. eski Eserler ve Müzeler Müd., Seri 111, nr. 7, Ýstanbul 1971 Barkan, Ömer Lütfi, îktisad Tarihi (Ders Notlarý Kitap II), istan­bul 1950

Belazurî, Ahmed b. Yahya b. Cerîr (v. 279/892); Futuhu'l-Buldan (Neþr. Rýdvan M. Rýdvan), Kahire 1350/1932

Buharî, Ebu Abdillah Muhammed b. ismail (v. 256/870), el-Ca-miu's-Sahih, c. I-VIII, istanbul 1315 h. (Ofset bas.) Buharî, Sahîh-i Buharî Muhtasarý Tecrîd-i Sarih Tercemesi ve Þerhi, Müellifi Zeynüddîn Ahmed k. Ahmed ez-Zebidî,

Mütercimi ve Sarihi Ahmed Naim-Kâmil Miras, ö. I-XII, (ikinci bas.) Ankara 1966-1973. Cessas, Ebu Bekr Ahmed b. Ali (v. 370/980), Ahkâmu'l-Kur'ân, c.

I-III, istanbul 1355 h. Cevad Ali, el-Mufassal fi Tarihi'l-Arab, Kable'l-îslâm, c. I-VIII,

Beyrut 1968-1972 Dennett, Daniel C, Conversion and the Poll Tax in Early îslâm,

Cambridge 1950 (Arapça, el-Cizyetü ve'1-Islâm, tere.

Fevzî Fehîm Cadallah, Beyrut 1960) Ebu Davud, Süleyman b. el-Eþas es-Sicistanî el-Ezdî (v. 275/888),

Sünenü Ebi Davud, c. I-V, (el-Hattabî v. 388 h. Kitâbu Meâlimu's-Sünen ile birlikte, Neþr. Muhammed Ali

Seyyid), Hýms (Humus) 1388/1969-1394/1974. Ebu'l-Ferec, Abdurrahman b. Ahmed b. Receb el-Hanbelî (v.

795/1393), el-îstihrac li ahkâmi'l-harac, (Thk. Seyyid Abdullah es-Sýddýk), Mýsýr 1352/1934 Ebu Ubeyd, el-Kâsým b. Sellâm (v. 224/838), Kitâbu'l-Emvâl, (Thk. H. Muhammed Harras), Kahire 1389/1969 (Bu esere numaralanmýþ paragraflara H.m\, müellifin ken­di görüþleri içinde de s. þeklinde atýflar yapýlmýþtýr.) Ebu Ya'lâ, Muhammed b. el-Huseyn el-Ferrâ (v. 458/1966), el-Afýkârnu's-Sultâniyye, (Thk. Muhammed Hamid el-Fakî), Kahire 1356/1938

Ebu Yusuf, Yakub b. Ýbrahim el-Kufî (182/798), Kitâbu'l-Harac, (Neþr. Muhyiddin el-Hatib) Kahire 1396 h.

Fazlurrahman, Ýslâmiyet ve Ýktisadî Adalet Meselesi, Çev. Yusuf Ziya Kavakçý, Erzurum 1976

Hamidullah, Muhammed, el-Vesâiku's-Siyasiyye li'l-Ahdi'n-

Nebeuî ve'l-hýlâfeti'r-Raþide, Kahire 1941 Hamidullah, Muhammed, Ýslâm Peygamberi, Çev. M. Said Mut-

lu-SalihTuð, c.I, Ýstanbul 1966-1969 Hamidullah, Muhammed, Ýslâm'da Devlet Ýdaresi, Çev. Kemal

Kuþçu, Ýstanbul 1963 Hasen,  Ýbrahim Hasen, Ali,  Ýbrahim Hasen, en-Nuzumu'l-

Islâmiye (ikinci bas.) Kahire 1959 Husaini, S.A.Q, Arab Abministration, Madras 1948 Ýbn Hiþam, Ebu Muhammed Abdülmelik (v.  218/833), es-Sîretü'n-Nebeviyye, c. I-IV, Mýsýr 1355/1938 Ýbn Hiþam, Ebu Muhammed Abdülmelik v.218/833), es-Sîretü'n-Nebeviyye, c.I-IV, (Thk. Mustafa es-Sekâ, Ýbrahim el-

Ebyarî, Abdulhafýz Þelebî (Çelebi), üçüncü bas.) Beyrut 1971 ibn Mace, Ebu Abdillah Muhammed b. Yezîd el-Kazvînî (v. 275 h.), Sünen, c. I-II, (Talik, Muhammed Fuad Abdülbakî), Mýsýr 1373/1954 Ýbn Zenceveyh, Humeyd b. Mahled b. Kuteybe (v. 247/861),

Kitâbu'l-Emvâl, arapça el-yzm., Süleymaniye (Bur­dur) Ktp. Fotokopi servisi Nr. 141 ibrahim Fuad Ahmed Ali, el-Mevâridu'l-maliyye fi'l-lslâm, (üçüncü bas.) Kahire 1392/1972

Kardavî, Yusuf, Fýkhu'z-Zekât,  c.  I-II, (ikinci bas.) Beyrut

1393/1973 Kasaný, Alauddin Ebi Bekr b. Mes'ûd (v. 587/1191), Bedaiu's- Sanâî, c. I-VII, (ikinci bas.) Beyrut 1394/1974 Kettanî, Abdülhayyel-Hasen el-Idrisî, et-Terâtîbu'l-îdariyye, c. I-II, Rabat 1346 h.

Lokkegaard, Ferde, Islamic Taxation in the Classic Period, Copenhagen 1950

Malik b.Enes (v. 179/795), el-Muvattâ, Mýsýr 1370/1951 Makrizî, Takiyyuddîn Ahmed b. Ali b. Abdülkadir b. Muhammed (v. 845/1441), Ýmtau'l-Esma, arapça el yzm. Köprülü Ktp. No. 1004

Maverdî, Ebu'l-Hasen Ali b. Muhammed b. Habib (v. 450/1058), el-Ahkamu's-Sultaniyye ve'l-Velayatu'd-diniyye, (üçüncü bas.) Mýsýr 1393/1973

er-Rahbî, Abdü'1-Azîz b.Muhammed (1184/1770 den sonra vefat etti), Fýkhu'l-muluk ve miftahu'r-Ritac el-mursad ala hýzaneti Kitâbi'l-Harac, (Tahkik, Ahmed Ubeyd el-Kubeysî) c.I-II, Baðdad 1973-1975

er-Reys, Muhammed Ziyauddin, el-Harac ve'n-nuzumu'l-maliyye IVd-Devleti'l-llamiyye, (üçüncü bas.) Kahire 1969

Serahsî, Ebu Bekr Muhammed b. Ebî Sehl (v. 483/1090) el-Mebsût, c. I-XXX, (Tashih, Muhammed Radî el-Hanefî, üçüncü bas. ofset) Beyrut 1398/1978

Þafak, Ali, Ýslâm Arazi Hukuku ve Tatbikati\i\k devir),istanbul 1977

Taberî, Ebu Ca'fer Muhammed b. Cerîr (v. 310/922), Camiu'l-be-yan an te'vili ayi'l-Kur'ân, c. I-XTV, (Thk. Mahmud Mu­hammed Þakir-Ahmed Muhammed Þakir), Mýsýr 1374/1955.

Taberî, Tarîhu'l-ümem ve'l-mulûk, c. I-III, Leiden 1879-1890.

Tirmizî, Ebu Isa Muhammed b. Ýsa b. Sevre (v. 279/892), el-Camiu's-Sahih ve Hüve Sünenü Tirmizî, (Thk. Ahmed Muhammed Þakir) c. I-V, Mýsýr 1357/1938

Tuð, Salih, Ýslâm Vergi Hukukunun Ortaya Çýkýþý, Ankara 1963

VVellhausen, Julius, Arap Devleti ve Sukutu, Çev. Fikret Iþýltan, Ankara 1963

Yahya b. Adem el-Kureþî (203/818), Kitâbu'l-Harac, Tashih, Ah­med Muhammed Þakir, ikinci bas.) Kahire 1384 h.

Yakubî, Ahmed b. Ebi Yakub b. Cafer b. Vehb (v. 292/904), Târihu'l-Yakubî, c. I-III, Necef 1358 h.

Yeniçeri, Celal, Ýslâm Ýktisadýnýn Esaslarý, istanbul 1980 [310]



Ynt: Hz.Peygember devrinde vergi By: hafýz_32 Date: 02 Ekim 2010, 20:17:52
[188] Mekke devrinde mali konularla ilgili hadisler için bk. Ebu Ubeyd, el- Em­val, H. nr. 921; Ahmed b. Hanbel, Müsned, Mýsýr 1368/1949, 2533, 2593, c-6, nr. 4019, 4037, 4122, 4152, 4265, 4207, 4440.

[189] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/213.

[190] Bk. K., 7/156,19/31, 55, 21/73, 23/4, 27/3, 41/7.

[191] Zekat K, 18/81 ve 19/13 ayetlerde nekra (belirsiz isim) larak, mali mükelle­fiyetten ayrý manada kullanýlmýþtýr.

[192] Bk. K, 2/43, 83,110,117, 278, 4/77,163, 5/12, 55, 9/5,11,18, 71,19/31, 55, 21/73, 22/41, 78, 24/27, 56, 27/3, 31/4, 33/33, 58/13, 73/20, 98/5.

[193] Kaynaklar ve farklý tesbitler için bk. Abdülbaki, Muhammed Fuat, el-Mu-cemu'l-müfehres li elfazi'l-Kur'an, "Zekat" kelimesi, Kardavi Fýkhu'z-Ze-kat, c.l, s.42.

[194] Sadece Buharý Sahihinde zekatla ilgili 172 hadis nakleder. Bk. el-Buharî, Muhammed b. Ýsmail, el-Camiu's-Sahih.

[195] Bk. Hadis kitaplarý, K., ez-Zekat, babu'1-uþr.

[196] Bk. el-Askalani, Ahmed b. Hacer, Fethu'1-Bari Þerhu Sahihi'l Buharý, Ýs­tanbul 1319, c.3, 8.171.

[197] el-Askalanî, a.g.e., c.3, s.171.

[198] Kardavi, a.g.e., c.l, s.71.

[199] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/214-215.

[200] Bu kaidenin geçici bazý istisnalarý için bk. Hamidullah, M., Vesaik, nr. 34, 48, 84, 90, 94,112,137,181,182;Ýslâm Peygamberi, c.l, s. 330-331; Tug. S., îslâm Vergi Hukuka, s. 52.

[201] Ebu Ubeyd, et-Emval, H. nr. 516; Buharý, zekat 1.

[202] Buharý Zekat, 1. Aynca Bkz. K. Miras, Tecrid-i Sarih Tercemesi,c.5, s.4; Kardavý, Fýkhu'z-Zekat, c.I, s.96

[203] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/215-216.

[204] Bkz. K, 9/103, 51/18, 70/24.

[205] Tuð, Ýslâm Vergi Hukuku, s.54.

[206] Kardavî, a.g.e., c.I, s. 139-151.

[207] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/217.

[208] Cessas, Ebu Bekir Ahmed b. Ali, Ahkamu"l-Kur'an, c.I, s. 543.

[209] Ayette mezkur hak ýstýlahýnýn tefsirinden doðan farklý görüþleri ileride ele alacaðýz.

[210] Ebu Ubeyd, el-Emual, H. nr. 1410,1418; Buharî,zekat 55.

[211] Ebu Ubeyd, el-Emval, H. nr. 1374,1378; Yahya b. Adem, Ki tabu' 1-h araç, Kahire 1384, H. nr.382, 516, 517, 537-538 (2. baský)

[212] Hamidullah, M., Vesaik nr. 186; Tuð, S., a.g.e., s. 55-56.

[213] Hamidullah, M., a.g.e., nr. 152; Tuð, S., a.g.e., s. 55-56.

[214] Geniþ bilgi için bk. Tuð, S., îslâm Vergi Hukuku, s. 56-57.

Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/218-219.

[215] Bk. K., 36/71-75. U09)Tuð,S.,a.g.e., s. 58.

[216] Ebu Ubeyd, el-Emval, H. nr. 987, 988, 990; Kardavi, a.g.e., c.I s. 170-171.

[217] Ebu Ubeyd, a.g.e., H.nr. 1007; Kardavi a.g.e., c.I, s. 171-172.

[218] Ebu Ubeyd, a.g.e., H.nr. 933-934, 992; Kardavi a.g.e., c.I, s. 169.

[219] Ebu Ubeyd, a.g.e., H.nr. 982; Kardavi a.g.e., c.I, s. 169-170.

[220] Ebu Ubeyd, a.g.e., H.nr. 933-938.

[221] Ebu Ubeyd, a.g.e., H.nr. 992.

[222] Buharý, Zekat, 45; Kardavi, Fýkhu'z-Zekat, c.l, s.222-232.

Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/219-220.

[223] Geniþ bilgi için bk. Þafak, Ali, "Kur'an'da Maden", Diyanet Dergisi, An­kara, 1978, c.l 7, sy. 3-4, s.140-150.

[224] Ebu Ubeyd, a.g.e., H.nr. 683.

[225] Maverdi, el-Ahkamu's-Sýdtaniyye, s.197.

[226] Bilal b. Hars þeklinde de okunmuþtur. Bk. Ebu Ubeyd, el-Emval, H. nr. 863.

[227] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 863, 866; H. nr. 864-865 de ýkta edilen yerin Gav-riyye (Tihame tarafýnda bir yer) ve Cilsiyye (Necd tarafýnda bir yer) ara­sýnda olduðu zikredilir; es-Serahsi, Ebu Bekr Muhammed . Ebi Salh, el-Mebsut, Beyrut 1398/1978, c.2, s.211.

[228] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 856-858; Serahsi, a.g.e., c.2, s.211-212; Buharý, zekat 66.

[229] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 860-862; Buharý, zekat 66.

[230] Tuð,S.,a.g.e., s.60-61.

Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/220-221.

[231] Buharî, zekat 21; Ebu Ubeyd, a.g.e. H. nr. 1106-1113; Kardavi a.g.e., el, s. 241.

[232] Hamidullah, M., Ýslâm Peygamberi, c.2, s.232-233.

[233] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 1604, s. 696.

[234] Bk. Ebu Ubeyd, a.g.e., s.559-580; Buharý, zekat 32.

[235] Bk. Ebu Ubeyd, el-Emval, s.600-609; ebu Davud, Süleyman b. el-Eþas es-Sicistani el-Ezdi, Sünenu Ebu Davud, Hýms (Humus) 1389/1969-1970, c.2 nr. 1566; Kardavi, a.g.e., el, s.286-289.

[236] Fakihlerin bu konudaki görüþlerini ileride ele alacaðýz.

[237] Cessas, Ahkamü'l-Kur'an, el, s. 543; et-Taberi, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Camiu'l-beyan an Te'vili Ayi'l-kur'an, Mýsýr 1374/1955, c.5, s. 555-556; Kardavi, a.g.e., el, s. 315-7.

[238] Buharî, zekat, 29.

[239] Ebu Davud, c.2, nr. 1562; Serahsi a.g.e., c.2, s.190.

[240] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/222-223.

[241] Hamidullah, M., Vesaik, nr. 48, 84, 90, 94,122,181,189; Tuð, S., Ýslâm Vergi Hukuku, s. 63.

[242] Hamidullah, M., îslâmda Devlet Ýdaresi, çev. Kemal Kuþçu,Ýstanbul 1963, s.117.

[243] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.3, nr. 1654

[244] Ebu Davud, c.3, nr. 3046, 3048, 3049.

[245] Hamidullah,M., Ýslâm Peygamberi, c.2, s. 201.

[246] Ebu Ubeyd, el-Emval, H. nr. 1663,1638,1684; Yahya b. Adem el-Harac, H. nr. 39,121; Tuð, S. a.g.e., s. 64. Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/223-224.

[247] Buharý, zekat, 70-71.

[248] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.3, nr. 2018; Ebu Davud, c.2, nr. 1619-1620; Müslim, Ebu'l-Hüseyn Müslim b. el-Haccac el-Kureþi en Nisaburi, el-Ca-miu's-Sahih, Mýsýr 1374/1955, c.2, s.677-679, nr. 12-20; Hadislerde geçen sa ve diðer aðýrlýk ölçüleri hakkýnda ileride izahat verilecektir.

[249] Buharý, zekat, 73, 75.

[250] Buharý, zekat, 76; Ýbn Mace, Ebu Abdillah Muhammed b. Yezid el-Kazvi-ni, Sünen, Mýsýr 1373/1954, c.l, nr. 1828.

Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/224-225.

[251] Ebu Ubeyd, el-Emval, H. nr. 933-934; Buharî, zekat 38; Hamidullah, M., Vesaik, nr. 105,106,168,157; Karâavi,Fýkku'z-zekat, c.l, s.177-182.

[252] 25 devede 5 deve ödeneceðine dair Hz. Ali'denrivayet edilen hadisle, 120 den sonraki develerin vergi miktarlarýný ve konu ile ilgili farklý görüþleri ileride ele alacaðýz.

[253] Ebu Ubeyd, el-Emual, H. nr. 992-995; Tirmizi, Ebu îsa Muhammed b. Ýsa b. Sevre, el-Camiu's-sahih (sünen), Mýsýr 1357/1938, c.3, nr.622.

[254] Ebu Ubeyd, a.g.e., H.nr. 1106,1113; Tirmizî, c.3, nr. 620. Ahmed b. Han-bel, c.2, nr. 913,1097,1232.

[255] Yahya b. Adem, el-Harac, H. nr. 508, 512, 537; Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 1410-1414; Buharý, zekat 55; Müslim, c.2, s. 675 nr. 7; Hamidullah, M., vesaik, nr. 66,186.

Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/225-226.

[256] Buharî, zekat 54

[257] Ebu Ubeyd, el-Emval, H. nr. 1092; Ahmed b. Hanbel, c.10, nr. 6692, 6730, 7012, 7023; ebu Davud, c. 2,nr. 1591.

[258] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 1092; Hamidullah,M., a.g.e., nr. 188.

[259] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 1084-1085; Buharî, zekat 39-41; Ibn Mace, c.l, nr. 1821-1822; Ahmed b. Hanbel, c.3, nr. 2071.

[260] Buharî, zekat 41; Ahmed b. Hanbel, c.3, nr. 2071.

[261] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 1052-1053; Buharî, zekat 34.

[262] Ebu Davud, c.2, nr. 1607.

[263] Buharî, zekat 7.

[264] Buharý, zekat 64; îbn Mace, c.l, nr. 1796-1797.

[265] Buharý, zekat 69.

[266] Buharý, zekat 33.

Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/226-228.

[267] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 981,1131; Ýbn Mace, c.l, nr. 1792.

[268] Buharý, zekat 20; Ebu Davud, c.2, nr. 1623; ibn Mace, c.l, nr. 1795; Tuð, S., Ýslâm Vergi Hukuku, s. 74.

[269] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 1247; Tuð, S., a.g.e., s. 74.

[270] Ebu Ubeyd, a.g.e., H.nr. 1247; Tuð, S., a.g.e., s. 74.

[271] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/228-229.

[272] Tuð, S., îslâm Vergi Hukuku, s. 85.

[273] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/231.

[274] Ebu Yusuf, Yakub b. Ýbrahim, Kitabu'l-harac, Kahire 1393 h., s.139 (Be­þinci baský).

[275] Belazuri,Ahmedb. Yahya h. Cabir,Futuhu'l-buldaiýMýsýr, 1350/1932, s. 28.

[276] îbn Mace, c.2, nr. 2233, 2242.

[277] Ehu. Ubeyd, el-Emval, II. nr. 141; Belazuri, Futuk, s. 39.

[278] Kettani, el-Hasenü'l-Ýdrisi, et-Teratibu'l-îdariyye, Rebat 1346 h., c.l, s. 400; el-Makrizi, Ahmed b. Ali b. Abdülkadir, Ýmtau']-esma, arapça el yzm., Köprülü Ktp. nr. 1005, s.1050; Hasen b. Hasen, en Nuzunýu'î-Ýslâmiyye, Kahire 1959 s. 194; Tuð, S., Ýslâm Vergi Hukuku, s. 90.

[279] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. Nr. 931, s. 109; Ebu Yusuf, a.g.e., s. 54-55; Fayda, Mustafa, Hz. Ömer Zamanýnda Gayr-ý Müslimler, (Doçentlik Tezi), An­kara 1979, s. 93.

[280] Belazuri, Futuk, s. 71; er-Reys, el-Harac, s. 108; Hamidul]ah,M., Ýslâm Peygamberi, c.l, s. 224-225.

[281] Belazuri, Futuh, s. 89-90; Ýbn Mace, c.l, nr. 1831.

[282] Tuð, S., a.g.e., s.92.

[283] Fayda, M., a.g.e., s. 95-99.

Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/231-233.

[284] Tuð, S., a.g.e., s. 93.

[285] K, 4/90.

[286] K, 9/5.

[287] Ebu Ubeyd, el-Emval, H. nr. 49.

[288] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 50-61.

[289] EbuUbeyd, a.g.e., H. nr. 76-85.

[290] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 121; Tirmizî, c.3, nr. 633; Tuð, S., a.g.e., s. 96.

[291] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 66-69; Yahya b. Adem, el-Harac, nr. 19-24; Tuð, S., a.g.e., s.96.

[292] Belazuri, a.g.e., s. 71; Hamidullah, M., a.g.e., c.l, s. 224.

[293] Belazuri, a.g.e., s. 71; Hamidullah, M., a.g.e., c.l, s. 224.

[294] Belazuri, a.g.e., s. 71; Hamidullah, M., a.g.e., c.l, s. 224.

[295] Belazuri, a.g.e., s. 75-76; EbuUbeyd, a.g.e., H. nr. 68.

[296] Belazuri, a.g.e., s.80; Makrizi, Ýmta, s. 1046.

[297] Belazuri, a.g.e., s. 71; Hamidullah, M., vesaik, nr. 57, 59, 62.

[298] Belazuri, a.g.e., s. 89; Ebu Davud, c.3, nr. 3038.

[299] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 65-66; Hamidullah, M., Vesaik, nr. 106.

[300] Belazuri, a.g.e., s. 71-75, 89; Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 66, 502.

[301] Belazuri, a.g.e., s. 71-75, 89; Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 66, 502.

[302] Hamidullah, M., a.g.e,, nr. 62.

[303] Ebu Ubeyd, a.g.e., H.nr. 64, 65; Belazuri, Futuh, s. 71, 75.

[304] Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 64, 65; Belazuri.

[305] Belazuri, a.g.e., s. 71; Ebu Ubeyd, a.g.e., H. nr. 66.

[306] Belazuri, a.g.e., s. 75; Ebu Ubeyd, c. 3, nr. 3041.

[307] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/233-235.

[308] Bk. Kasânî, Bedâi, c.2, s. 27.

[309] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/236-238.

[310] Prof. Dr. Mehmet Erkal, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 3/239-241.


radyobeyan