Hayata dokunmak By: sidretül münteha Date: 02 Ekim 2010, 20:13:24
Hayata Dokunmak
BAZI ÝNSANLAR yaþadýklarýný ancak boðazlarýna bir býçak dayandýðýnda anlarlar. Damarlarýnda dolaþan kaný hisseder, kollarýný bacaklarýný farkeder, nefes alýp verirken aðýzlarýndan çýkan havayý görür, hayret ederler.
Bazý insanlar yaþadýðýný hissetmek için pahalý okullarýný, lüks evlerini, sorumluluklarýný, ailelerini, ayakkabýlarýný býrakýp giderler. Anlamsýzca üst üste yýðýlan sosyal zorunluluklar hayatýn önüne, yüze kat kat sürülen fondoten gibi sed çeker. Bir süre dayanýlýr, ama bir zaman sonra insan neye sýkýldýðýný, neyin kendisini nefessiz býraktýðýný bilmeksizin týrnaklarýný geçirir ve söker perdeyi. Görülecek ne varsa görmek ister dýþarýda. Her þey öncekinden iyidir.
Bazýlarý kendini daðlara vurur, yollara düþer, bazýlarý yapraklara dokunur, akan nehrin þýrýltýsýný dinler. Kimi hayatý üþüyerek hisseder. Kimi bir þömine alevinde ýsýnarak, kimi birine dokunarak…
Bazý insanlar dokunulmaya dayanamazlar, çünkü yaþadýklarýný hissetmek istemezler. Kollarýný kimse için açamazlar, açýlan kollara sýðýnamazlar, birinin göðsünde uyuyamazlar,birinin yanýnda uyanamazlar. Ötekini hissetmek istemediklerini sanýrsýnýz, ancak aslýnda kendileridir hissetmek istemedikleri. Dokunmak, dokunulmak, aslýnda kendini hissetmektir. Ýnsan kendini ancak ötekiyle temas halinde hissedebilir. Ýnsan ötekine muhtaçtýr.
Bazýlarý kendilerini, yazýlý satýrlara, kaðýt tomarlara teslim ederler, insanlara bedel. Harfleri okurlar, ama insanlarý ve alemi okumayý bilmezler. Kaðýtlar, karalanýr, buruþturulur, fýrlatýlýr. Kaðýt aðaç deðildir, kaðýt hayat deðildir. Hayata dokunmak deðildir yazýlý sayfalara dokunmak. Her buruþturulup atýlan kaðýtla aslýnda hayallerindeki hayatý buruþturup atarlar. Kainatý sað eliyle düren ve kýyameti koparan tanrýlardýr onlar her seferinde.Öyle olmasýný umarlar, vehmederler. Tasarýmlarýný gerçeðe bedel kaðýtlara yazarlar. Tasarým gerçek deðildir.Tasarýmý siz yaparsýnýz, gerçeði YARATICI…
Bazýlarý hakikate yaklaþmak için semboller seçerler. Semboller, simgeler, putlar. Elleriyle yapar, beðenileriyle seçerler, þekillendirirler. Bazýlarý ise Onun seçimlerine boyun eðerler. Kurban gibi boyun uzatýrlar teslimiyetle. O seçince yaklaþýlýr. Semboller Onundur. Biz seçince put, O seçince þiar olur. Mürid O’dur…
Bazýlarý gerçekten hoþlanmazlar. Hatta gerçekliðe hiç dayanamazlar. Hayata sadece masa lambalarýnýn ýþýðýndan bakarlar, yalnýz kendi önlerini aydýnlatýr ýþýklarý. Ötesi alacakaranlýk, ve dahi kapkaranlýk. Parça bütünden koparýlýrsa görülemez. Her istiklaliyet çabasý bir bütünden kopmaktýr. Küll’den ayrýlmak cüz olmaktýr. Ýstiklal ekalliyyette kalmak demektir. Yalnýz kalmak. Kimsesiz. Gerçek ancak güneþ ýþýðýnda görülebilir.Gerçek, HAK’TIR. Güneþ, vahiy, nebevi hikmet…
Kimileri hayatlarýnda bir þeyleri deðiþtirmek ister. Neyi olduðunu bilemez. Koltuklarýnýn yerlerini deðiþtirir. Yatak çarþaflarýný deðiþtirir. Yatakta yattýðý yeri, salonda oturduðu yeri deðiþtirir. Kahve içtiði fincaný deðiþtirir. Sýrf hayata baþka bir yerden bakmak için kilometrelerce yol kat eder ve mekan deðiþtirir. Ülke deðiþtirir. Kendini deðiþtirmeyi akýl edinceye dek yer deðiþtirir. Hakikaten, kendini deðiþtirmek kabil midir?
Kimileri “Ben buyum” der. “Beni böyle kabul et!”. Benini deðiþmez görür. Oysa ben dediðimiz, nefis dediðimiz þey, ne acaiptir ki, sürekli deðiþir. On yýl önceki kýz ben miyim? Fotoðraflardaki, günlüklerdeki, hatýralardaki ben miyim? O bensem þimdi ben kimim? Ben sabit deðildir. Benliðimiz deðiþir. Bazen bu iç bir sebeple bazen dýþ bir sebeple olur. Ýyi ki de deðiþir. Hayat biraz da benliðin deðiþmesidir. Deðiþmeyenlere þöyle demek lazým “Yoksa sen öldün mü?”
Herkes deðiþir de, deðiþim nereye doðrudur, ibtidaiye ve vahþete mi? Kemal ve cem’e mi? Ýnsan deðiþiminin kemale olduðunu nasýl ölçer? Yine insanla. Her þey kendi cinsiyle ölçülür. Ne kadar insanla samimane ittifak ve ihtilat içine girebildiðiniz, ne kadar çok insana cidden dokunabildiðiniz, ne kadar çok ferdin göz bebeðine bakabildiðiniz, kalbinize koyabildiðinizle ölçülür kemal. Kemal cem olmak, önce insanla, sonra Ýnsanlarýn Meliki ile…
“Tecellide tekrar yoktur” der Sadreddin Konevi. Bir þeyleri deðiþtirmek için çýrpýnanlar da, deðiþmez sananlar da bundan gafildir aslýnda. Hiçbir þey ayný kalmaz. Ýsteseniz de istemeseniz de hayatý, eþyayý, varlýðý elde tutamaz, sabit kýlamazsýnýz. Evrende sabit hiçbir þey yoktur. Her þey bir menzile doðru akýp gider.Kimi cennete, kimi cehenneme. Sabit olan tek þey hareketin kendisidir. Hareket havl ve kuvvettir. O da ancak ALLAH’ýn eliyle gerçekleþtirilir. Kavi O’dur. Muharrik O’dur. Sadece ilk deðil, hep ve daimen. Siz isteseniz de istemeseniz de o sizi sürekli deðiþtirir. Ýstemeniz, iradenizi Ýradesine rabt etmeniz, sizin menfaatinizedir.
Subût ancak hakikatler için, hatta belki ancak hakikat-ül hakaik olan ayan-ý sabite için mümkündür. Nam-ý diðer, ilmi Ýlahi için…
Bazýlarý fark etmezler, çünkü pencerelerini hiç açmazlar. Perdelerini aralýk göremezsiniz. Ne dýþarý bakar onlar, ne de insanlarýn kendilerine bakmasýna imkan tanýrlar. Yüzleri donuk, ifadesiz, cevaplarý rutin, hissiz. Gözlerinize hiç bakmaz bazýlarý, fark etmek istemezler birinin onlarý umursadýðýný. Her dikkatli bakýþ bir esaret zinciridir nazarlarýnda. Baðlanmaktan korkarlar. Ýnsanlardan korkarlar. Yaþamaktan ve hissetmekten korkarlar. Hayattan korkarlar. Canlarý yanacak korkusuyla hiç yaþamazlar. Muhtaç olmaktan korktuklarý için muhtaç olmanýn insanýn hakikati olduðunu hiç fark edemezler. Korktuklarý, kendi hakikatleridir. Bir fark etseler, insanýn lezzeti ihtiyacýndadýr, görürler…
Ölürler, hep ölürler, sevmekten ve ölmekten kaçtýklarý için ölürler.
Bazýlarý arkasýný döner insana, hayata, kainata. Görmek istemez gibidir gittiði yönü. Terstir her þeyi de yolculuðunun tepe taklak oluþu gibi. Bir sarma sigaraya tüm dünyasýný sarar, yakar, ve içine çeker. Hayatýn da sigarasý kadar çabuk bitmesini diler. Uçuruma yuvarlanýrken bile “aman ne uzun sürdü” dercesine canlarý sýkýlan, kendilerinden ve her þeyden sýkýlan, boðazlarýna kadar usanca batmýþ insanlardýr onlar.Onlara hayat bir “off”dur, ta derinden gelen…
Bazen hayatý fark etmeniz için, çocuðuna insülin zerkini müteakip, sayýlý lokmalar yediren bir annenin güvercin gibi kanat çýrpýþlarýný görmeniz gerekir. Boyuna-posuna, endamýna hayran olduðunuz, prensesleri andýran arkadaþýnýzýn daðýlmýþ yüz ifadesine, mütevekkil sözlerine, gülümsemeye çalýþan yüzüne, kýzýnýn üzerinden ayýrmadýðý gözlerine, o gözlerdeki kaygýlý titreþimlere bakmalýsnýz. Hayat ne kadar narin fark etmelisiniz, ne kadar kýymetli…
Bazýlarý annesini sevmez. Býrakýr, unutur, terk eder. Bazýlarýný ise anneleri unutur. Annelerinin unutuþu bile acýtmaz canlarýný, öyle ya onlar annelerini uzun yýllar önce unutmuþtur. Anne onlarla beraber hayatýný unutur, kendini unutur, ismini unutur. Her unutuþta evlatlarýný serzeniþle süzen bakýþlarýndan biri daha kaybolur. Bazýlarý annesini ömrünce öfkelendiði babasý gibi terk eder. Bazýlarý hep nefret ettiklerine benzer. Kendinden de nefret eder.
Aslýnda anne dünyadýr. Arz toprak, rahmetin tecelligahý. Rahm-ý mader-i insan. Dünyadan nefret edenler, annesinden nefret edenlerdir. Terk-i dünya anneyi terktir. Oysa Ýbn-i Arabi’nin dediði gibi dünya hayatýnda hüküm dünyaya aittir. Ýnsana düþense annesine hürmet etmektir. Anneye ALLAH’ýn emrettiðini yasaklamadýðý, yasakladýðýný emretmediði sürece itaat ve inkýyad edilir. Kendisini daima kucaðýnda taþýyan, sonunda da baðrýna yatýrýp dinlendiren, secdelerin yüzüne deðerek yapýldýðý, ve yaklaþýldýkça RABBE yaklaþýlan yerdir toprak. Her þeye bedel anne, semalara bedel arz. Ýnsan ancak annesini Rabbin emri gelince terk edebilir. Hicret ancak Onun emriyle yapýlabilir. Yoksa bu Yunus’un kaçýþýna benzer.
Hayat bazen anne gibi kucaklar insaný, bazen de bir tokat atar. Kollarý birine açmak risktir, sevmek risktir, biri size açýk kalan yerinizden vurabilir. Risk almayanlar yaþamamayý seçerler. Hayatýn tokadýndan korkup kucaklayýþýný da kaybederler. Hayat her varlýða kendi cinsinden bir sebeple yaklaþýr. Ýnsana insanla. Tokat da kucak da, insandan insana. Kendinizi kendinize yettiðiniz yalanýyla avutadurun bakalým! Hiçbir varlýk kendine yetmez. Hele insan hiç yetmez. Ötekini kaybedenler kendilerini hiçbir zaman göremezler. Mümin müminin aynasýdýr. Aynasýz kalana kendini bilmek ve bulmak için yol yoktur. Kendini bilmeyen ise Rabbi ebeden bilemeyecektir.
Bir varlýk bir þeye hakikati itibariyle sahip ise, o þey onu asla terk etmeyecektir. Hakikatler tebeddül etmezler. Aczi ve fakrý insanýn hakikatidir. Ýnsanýn muhtaciyeti hiç bitmeyecektir.
Tam da bu yüzden ALLAH ellerimizi hiç býrakmayacak…
Tüm annelerden daha Rahim olan! Sesleniþimi duy! Elimi tut! Yanýmda ol! Benimle kal! Sana muhtacým!
Yoksa, izninle hayattan istifa etmek gerekir…
Mona Ýslam