Laiklik nedir ? By: ehlidunya Date: 02 Ekim 2010, 02:52:28
Laiklik nedir, ne deðildir?
Hükûmetin laik cumhuriyeti dîni dünyadan ayýrmak demek olduðunu biliyoruz. Yoksa, hiçbir hatýra gelmeyen dîni reddetmek ve bütün bütün dinsiz olmak demek olduðunu, gayet ahmak bir dinsiz kabul eder. Evet, dünyada hiçbir millet dinsiz olarak yaþamaz.
Eðer laik cumhuriyet soruyorsanýz; ben biliyorum ki; laik, mânâsý bîtaraf kalmak; yani hürriyet-i vicdan düsturuyla dinsizlere ve sefahetçilere iliþmediði gibi, dindarlara ve takvacýlara da iliþmez bir hükûmet telâkki ederim.
Tarihçe-i Hayat, s. 358, (yeni tanzim, s. 626)
***
Nasýl ki, hükûmet-i cumhuriye “dini dünyadan tefrik edip bîtarafane kalmak” prensibini kabul etmiþ; dinsizlere, dinsizlikleri için iliþmediði gibi, dindarlara da, dindarlýklarý için iliþmemesi o prensibin icâbâtýndandýr.
Tarihçe-i Hayat, s. 212, (yeni tanzim, s. 376)
***
Nev-i beþerde, hususan bu asr-ý hürriyette ve bilhassa medeniyet dairesinde, hemen umumiyetle hükümfermâ hürriyet-i vicdan düsturunu kýrmak ve istihfaf etmek ve dolayýsýyla nev-î beþeri istihkar etmek ve itirazýný hiçe saymak kadar cür’etinizle, hangi kuvvete dayanýyorsunuz? Hangi kuvvetiniz var ki, siz kendinize “lâdinî” ismi vermekle ne dine, ne dinsizliðe iliþmemeyi ilân ettiðiniz halde, dinsizliði mutaassýbâne kendine bir din ittihaz etmek tarzýnda, dine ve ehl-i dine böyle tecavüz, elbette saklý kalmayacak, sizden sorulacak. Ne cevap vereceksiniz?
Mektûbat, s. 416, (yeni tanzim, s. 729)
***
Eðer, faraza, laik cumhuriyetin mahiyetini bilmeyen bir dinsiz dese: “Senin risâlelerin, kuvvetli bir dînî cereyan veriyor, ladînî cumhuriyetin prensiplerine muaraza ediyor. “
Elcevap: Hükûmetin laik cumhuriyeti dîni dünyadan ayýrmak demek olduðunu biliyoruz. Yoksa, hiçbir hatýra gelmeyen dîni reddetmek ve bütün bütün dinsiz olmak demek olduðunu, gayet ahmak bir dinsiz kabul eder. Evet, dünyada hiçbir millet dinsiz olarak yaþamadýðý gibi, Türk milleti misilli bütün asýrlarda mümtaz olarak, bütün aktâr-ý cihanda ve nerede Türk varsa Müslümandýr.
Tarihçe-i Hayat, s. 204, (yeni tanzim, s. 360)
***
Hem, bu mübarek vatanda bu fýtraten dindar millete hükmedenler, elbette dindarlýða taraftar olmasý ve teþvik etmesi, vazife-i hakimiyet cihetiyle lâzýmdýr. Hem madem, laik cumhuriyet, prensibiyle bîtarafane kalýr ve o prensibiyle dinsizlere iliþmez; elbette dindarlara dahi bahaneler ile iliþmemek gerektir.
Tarihçe-i Hayat, s. 194, (yeni tanzim, s. 341)
***
Evet, evvelâ baþta “Dinde zorlama yoktur; doðruluk sapýklýktan, îman küfürden iyice ayrýlmýþtýr.” (Bakara Sûresi, 2:256.) cümlesi, makam-ý cifrî ve ebcedî ile bin üç yüz elli (1350) tarihine parmak basar ve mânâ-yý iþârî ile der:
Gerçi o tarihte, dini, dünyadan tefrik ile dinde ikrâha ve icbara ve mücahede-i diniyeye ve din için silâhla cihada muarýz olan hürriyet-i vicdan, hükümetlerde bir kanun-u esasî, bir düstur-u siyasî oluyor ve hükümet, lâik cumhuriyete döner. Fakat ona mukabil mânevî bir cihad-ý dinî, iman-ý tahkikî kýlýcýyla olacak. Çünkü, dindeki rüþd-ü irþad ve hak ve hakikati gözlere gösterecek derecede kuvvetli bürhanlarý izhar edip tebyin ve tebeyyün eden bir nur, Kur’ân’dan çýkacak diye haber verip bir lem’a-i i’caz gösterir.
Þuâlar, s. 243, (yeni tanzim, s. 424)
LÜGATÇE
bîtaraf: Tarafsýz.
hürriyet-i vicdan: Vicdan hürriyeti.
sefahetçi: Haram. eðlencelere düþkün olan.
tefrik etmek: Ayýrmak.
nev-i beþer: Ýnsan nev'î, insanoðlu.
asr-ý hürriyet: Hürriyet asrý.
istihfaf: Hafife alma.
istihkar: Hakir görme, küçümseme.
lâdinî: Din dýþý.
aktâr-ý cihan: Cihanýn her tarafý.
radyobeyan