Asrý Saadette Ýslam
Pages: 1
Evlerde hayat By: hafýz_32 Date: 30 Eylül 2010, 19:24:00
Dördüncü Bölüm


EVLERDE HAYAT


I. Evlere Girerken Ýzin Ýsteme
 

Câhiliye döneminde, araplar arasýnda her evin bir harîmi (izin almadan girilmemesi gereken yer) olduðu anlayýþý vardý. Evlerin nevi önemli deðildi. Ev maddesiyle deðil, içinde yaþýyanla ev kabul edilirdi. Bu bakýmdan içinde insan yaþýyan en basit bir çerge, ev kabul edilir ve izin almak gerekirdi. Bazý bedeviler izin almaz, veya çok kaba sayýlacak tarzda izin alýrlardý. Bazýlarý kapý­da durur, "ey falan çýk" veya "ey falan gireyim mi?" gibi sözlerle izin isterlerdi. Ebû Davud'un bir rivayetine göre, Hz. Peygam­ber1 den huzuruna girmek için izin isteyen bir adamýn, "gireyim mi?" demesi üzerine Hz.Peygamber, hizmetçisine çýkýp ve o ada­ma, "es-Selâmu aleyküm. Gireyim mi?" diyerek izin almayý öðret­mesini emretti.[31] Tabiî en kaba izin isteme biçimleri "ey falan çýk" demeleriydi. Hz.Peygamber'e karþý yapýlan böyle bir kabalýkla il­gili olarak "(Rasûl'üm) odalarýn önünde baðýranlarýn çoðu aklý er­mez kimselerdir."[32] âyeti nazil olmuþtur.

Yabana bir eve, veya ev içinde bir odaya girilirken, içerdekiler anne-baba gibi yakýn kimseler bile olsalar izin istemek bilindiði gibi Kur'an'nm bir emridir. Nur sûresi(24)'nin 58.âyeti, izin iste­menin üç defa olmasý gerektiðine delâlet etmektedir. Ayetler, izin isteme âdetinin araplar arasýnda var olsa bile herkes tarafýndan tam uygulanmadýðým da göstermektedir. Hz.Peygamber evlere girerken mutlaka izin alýnmasýný emreder.

Hadis musannýflarmdan, Buhârî, Tirmizî, Dârimî ve Mâlik kitaplarýnda izin istemeye özel bir bölüm(kitap) ayýrmýþlardýr. Diðerleri de edeple ilgili bölümlerde özel bablar tahsis etmiþlerdir. Bu kitaplarýn ihtiva ettiði hadisler incelendiðinde çoðunun selam verme konusunda olduðu görülecektir.Çünkü Hz.Peygam-ber üç defa selam vermek suretiyle izin istemeyi emretmiþlerdir. Ancak Hz.Ömer'in huzuruna girmek için izin isteyen Ebu Musa el-Eþ'arî'nin üç defa istediði halde, izin verilmeyince geri dönmesi üzerine, Ömer'in dönüþ sebebini sormasý ve kendisine Hz. Pey­gamberin sözleri hatýrlatýlýnca þahit istemesi, bu âdetin henüz Sahabe'nin bir çoðu tarafýndan Hz.Peygamber'in öðrettiði þekil­de tam olarak bilinmediðini de göstermektedir.

Araplarýn büyük bir çoðunluðu haymelerde ve çadýrlarda oturduklarý için izin isteme sesle olurdu, islâmiyet, baþkalarýnýn aile mahremiyetini çiðnetecek en küçük davranýþlarý bile hoþ gör­mediði için özellikle hayme ve çadýrlarda kapýnýn tam karþýsýna durmaksýzýn selam vermek suretiyle izin istenir.îçeriden cevap gelmemesi halinde üç defa tekrarlanýr ve dönülür. Ancak, bu gün zil bulunmayan evlerde olduðu gibi kapýya vurmak þeklinde izin isteme, Hz. Peygamber'in ve sahabenin adetlerindendi. Kerpiç ve taþ evlerde sesin içeriden duyulmasý zor olabileceðinden genellik­le bu tür evlerde izin bu þekilde istenirdi.Kapý yerine çadýr kanat­larý kullanýlmýþsa da durum aynýydý.Parmaklarýn ucuyla vurul­mak suretiyle izin istenirdi.Rasûlullah'ý ziyarete gelenler bu þe­kilde izin isterlerdi.[33]

 

II. Temel Atma Merasimleri
 

Hz .Peygamber'in Kubâ Mescidi ve Mescid-i Nebevinin temel­lerini bir nevi merasimle atmýþtýr. Kubâ Mescidi inþa edilirken ön­ce kendisi temele bir taþ koymuþ, sonra sýrayla Ebû Bekir ve Ömer yan yana birer taþ koymuþlar ve inþaatý baþlatmýþlardýr.

Hadis kaynaklarýnda temel kurbaný ile ilgili bir kayda raslayamadýk. [34]

 

III. Ev Yapanýn Yemek Vermesi
 

Araplar sevinç ve kutlama için verdikleri yemeklere genel olarak "velime" derler. Kelime aslýnda düðün yemeðine verilen addýr. Diðer kutlamalarda verilen yemeklerin de kendine has bir adý vardýr.Yeni ev  yapanlarýn inþaat bitip eve girdikten sonra kutlamak için verdikleri yemeðin adý ise "vekîra" idi. Hz.Peygam-ber'in bunu tasvip ve reddine dair bir rivayete rastlayamadýk. [35]

 

IV. Evlerde Ateþ Yakma Ve Aydýnlatma
 

Araplar evlerde nasýl ateþ yakarlardý? Yakýn zamana kadar hemen herkesin cebinde bulunan çelik çakmak ve çýngý çýkarma­da kullanýlan çakmaktaþý ile yumuþak kav her halde o zamanýn insanlarýnda da vardý."Zend" kelimesiyle ifâde edilen çakmak ha­dis kaynaklarýnda fazla geçmemektedir. Halkla idarecisi arasýn­da bir engel teþkil eder endiþesiyle Sa'd b. Ebî Vakkas in Kûfe'de yaptýrdýðý Dâru'l-imâre (Vali konaðý)'yi yakmak üzere gönderilen Muhammed b.Mesleme'nin görevini böyle bir çakmakla yerine getirdiði rivayeti insanlarýn yanlarýnda çakmak taþýdýklarýna bir iþaret sayýlabilir.

"O size yeþil aðaçtan jzteþ yaptý.Siz onu yakmaktasýnýz." [36]âyetinin tefsirinde genellikle müfessirlerin devindiði bir ateþ yak­ma usulü daha vardýr.Merh ve afâr denilen badiye aðaçlarýnýn dallarý yeþil de olsa bir birine sürtülünce kibrit gibi ateþ çýkarmak­tadýr. Bu bakýmdan araplar, "Her aðaçta ateþ vardýr fakat merh ile afar çok bulmuþtur." derler. Nüveyrî, "bu söz onlarýn çabuk tu­tuþma sýndandýr" der.

Arabistan Yarýmadasýnda yapýlan arkeolojik kazýlarda bu gün müzelerde görülen klasik bronz lambalarýn benzerleri bulun­muþtur.

Fakat Mescid-i Nebevî'nin aydýnlatýlmasý ile ilgili hadisler­den anlaþýldýðýna göre araplar arasýnda fitilli lamba kullanýmý pek fazla deðildi. Mescid-i Nebevi baþlangýçta hurma dallarý ya­kýlmak suretiyle aydýniatýlýyordu.Ticaretle meþgul olan Temim ed-Dârî bir Þam dönüþünde yanýnda getirdiði kandil baðlarý, gerekli fitil ve yaðla mescidde ilk defa kandil yakmýþtýr. Hz.Aiþe'nin ifadesine göre Hz.Peygamber'in yaþadýðý dönemlerde genellikle evlerde lamba bulunmamaktaydý. Bununla beraber ''Lambalarýnýzý yakýn", "gece yattýðýnýzda lambalarý söndürün", "Rasûlullah bize lambalarý yakmamýzý emretti" gibi hadislerde geçen ifâdeler bir kýsým evlerde lamba bulunduðunu germek­tedir. Nitekim bir farenin, herhalde yaðlý olduðu için yaýan bir fi­tili, Hz.Peygamber'in "humra" denilen hurma dalýnda irülmüþ seccadesi üzerine býraktýðý ve dirhem büyüklüðünde  zolümu-nü yaktýðýný Ebû Dâvûd rivayet eder.

Mâbedlerde genellikle lamba bulunuyordu. Mescid-i Nebevî'ye, yukarýda zikrettiðimiz gibi lamba korkuþtur, Hz.Peygamber Mescid-i Aksanýn kandillerine yað gerilmesi­ni ister, Imrulkays, Muallakasmda at tasviri yaparken manastýrlardaki lambalardan söz eder.Bu beytten ayný zamatýý: dönem kandil malzemesi hakkýda da bilgi sahibi oluyoruz.

"Onun ýþýðý, bir rahibin bol zeytin veya susam batýr­dýðý fitilin ýþýðý gibi etrafý aydýnlatýr."

Hadislerde kor "cemra" kelimesi geçmekle birlikte ril içinde yanmasý yavaþlatýlmak suretiyle ateþ yakma âdetinir. iraplarda olup olmadýðýna delâlet eden bir kayýt göremedik. Ancýs.. Wester-marek'm verdiði bilgilere göre, bedeviler gibi yaþayan : ^beriler, devamlý yanmasýný bereket saydýklarý ateþin muhaf^asý için üzerini külle örtmekte ve böylece onu yemden yakma umetinden kurtulmuþ olmaktadýrlar.

Ateþi karýþtýrmak için kullanýlan âlete araplar Minaþe derler. Bu kelime Türkçe'ye "maþa" olarak geçmiþti:

Ateþ araplarda komþunun komþudan istediði þeyler arasýn­dadýr. Türkçede kullandýðýmýz "ateþ alma " deyimi arlarda da vardýr. Hz.Peygamber, insanlarýn ortak olduðu ve i:osunun komþuyu boþ geri çeviremiyeceði üç isteði arasýnda ateþi de sa­yar. Diðerleri su ve tuzdur.[37]

 

V. Komþuluk
 

Komþuluk her kültürde önemlidir. Arap toplumzia darb-ý mesellere konu olmuþ komþular vardýr. Arap iyi konimi anlat­mak için "Ebû Düvâd'm komþusu gibi komþu" der.  Düvâd, komþusunun koyun veya devesi Ölse hemen onu kem. nalýndan telâfi ederek komþusunu teselli edermiþ.

Türkçe'deki "Ev alma, komþu al!" atasözü, darb-mesel olmuþ bir hadistir. Aslý "Evden önce komþu, yoldan önce, arkadaþý (bul)" þeklindedir Arap komþusunun kötülüðü sebebiyle sattýðý evi için de, "Komþumu sattým, evimi satmadým" der.

Hz.Peygamber iyi komþuyu kiþiyi mutlu eden þeyler arasýnda sayar.

Hz.Peygamber'in iyi komþulukla ilgili hadislerinin îslam top­lumunu yönlendirdiði muhakkaktýr. Komþular arasýnda sevgi ve meveddetin artmasý için küçük ayrýntýlar bile ihmal edilmemiþtir. Mesela, Hz.Peygamber, Hz.Ayþe'den, evlerine gelen küçük komþu çocuðunun eline bir þey vermesini ve onun sevgisini kazanmasýný ister.

"Þuf a hakký"; komþunun duvarýný dayamasýna , duvarý üzeri­ne mertek koymasýna izin verilmesi ; evin komþunun rüzgarýný kesmiyecek þekilde inþa edilmesi ve yemek kokusuyla onun ra­hatsýz edilmemesi ; "mâ<un" denilen, Ödünç istenen kap-kacak gibi þeylerin ariyet olarak istendiðinde verilmesi ; komþu açken tok yatýlmamasý ; kiþinin kendisi için hoþlandýðý þeyleri, komþusu içinde arzu etmesi ve Hz.Peygamber'in daha bir çok hadisleri, Isam toplumunun bu konudaki kültürüne yön veren sünnet pren­sipleri olmuþlardýr. [38]

 

Beþinci Bölüm


EV EÞYALARI


Hz.Peygamber döneminde evlerde bulunan mobilya türün­den eþyalardan "tefriþ ve tezyin" baþlýðý altýnda kýsmen söz cildi. Onlarý, burada tekrarlamaya gerek duymadýk.O tür eþyalardan, sadece yatak ve yaygýlar üzerinde kýsaca duracaðýz. [39]

 

I. Yatak Ve Yaygýlar
 

Hz.Peygamber'in evinde gündüzleri yaygý »geceleri pere; ola­rak kullanýlan hurma lifinden yapýlmýþ bir yaygý vardýr. Bu "ba­rýda sözü edilen yine hurma dallarýndan örülmüþ seccadede: ayrý olmalýdýr. Halý araplarca bilinmekle birlikte, Hz.Peygamber kullanmamýþtýr.Bu nedenle Sahabeden bazýsý kullanýlmasýnýn kera­hetine inanmaktadýr. Ancak hadislerden Rasulullah'm bunu tec­viz ettiði anlaþýlmaktadýr.

Hz.Peygamberin içi lifle doldurulmuþ ve yüzüne deri çekmiþ bir döþeði bir de yastýðý vardý. Buhârî'nin, Hz.Peygamber hayatýný anlatmak bakýmýndan hadisi, Rikak kitabýnda zikretme­si deðerli kumaþlarla yüzlenmiþ yataklarýn da var olduðumu gös­termektedir. Nitekim Hz.Aiþe, perde olarak kullanmamdan Hz.Peygamber'in hoþlanmamasý sebebiyle üzerinde kanatlý at de­senleri bulunan kumaþý yastýk yapmýþtýr. Müslim'in Fite- 95.) kitabýnda naklettiði bir hadisten kadifenin de yatak yüzü olarak kullanýldýðýný anlýyoruz.

Tefriþ ve Tezyin bölümünde de zikrettiðimiz gibi, Hz.Aiþe nin Þa'ban ayýnýn on beþinci gecesi ile ilgili bir rivâyetinden adý verilen ve kadýnlarýn büründükleri futalarýn bir battaniye gibi kullanýldýðý anlaþýlýyor.Kendisine sorulan sorulardan karýþýmý (haz), îbriþim, pamuk, keten ve saf yün gibi makinelerden yapýlabildiði anlaþýlan "mýrt'"m Hz.Ayþe'nin anlattýklarýna göre çözgüsü kýl, argacý ise yünden yapýlmýþtý

Vahþi hayvan derileri de yaygý olarak kullanýlýyor olmalýdýr. Semure b.Cündüb'ün naklettiðine göre Hz.Peygamber vahþî hay­van derilerinden yapýlmýþ yaygýlarýn kullanýlmasýný yasaklamýþ­týr, tbn Ebî Þeybe, bunda beis görmiyen Ebû Hanife'ye cevap ka­bilinden Hz.Peygamber'in bu tür yaygýlarý hoþ görmediðine dair hadislerini zikreder.

Elde edilmesi, kilim vs.den nisbeten daha kolay olan koyun postu bir çok evde var olmalýdýr. Hz.Peygamber'in kýzýnýn evinde Hz.Ali ile evlendiðinde kullandýðý yegane yaygý olduðunu daha Önce belirtmiþtik.

Hz.Peygamber dönemi arap evindekaplar ve silahlar dýþýnda demirden yapýlmýþ eþya olup olmadýðý konusunda çok az rivayet vardýr. Tabarânî, ders verdiði bir sýrada dînini öðrenmek isteyen bir kiþiyle Hz.Peygamber'in özel olarak ilgilendiði ve ayaklarý de­mirden kürsü üzerinde ona ders verdiðini rivayet eder.[40] Bu "kürsî"nin bugün bazý arap ev ve kahvehanelerinde bulunan ve sý­caðý daha az hissettirecek, terlemeyi önleyecek þekilde demirden dört ayak üzerindeki çerçeveye gerilip örülmüþ iplerle yapýlan sandalyeler tarzýnda olduðu anlaþýlýyor.Çünkü hadisde geçen "hulp", lif veya liflen veya pamuktan yapýlmýþ ince ip manasýna gelmektedir. Bu rivayetten, Medine demircilerinin sadece kaz­ma kürek, balta, hayvan nalý ve silah gibi þeyler yanýnda bu tür ev eþyalarý da yaptýklarý anlaþýlmaktadýr. [41]

 

II. Mutfak Eþyalarý
 

A- Deðirmen
 

Hicaz'ýn hemen güney doðu ucunda yer alan ve son yýllarda yapýlan arkeolojik kazýlarda bulunan tarihî eserlerin arap kültü­rünün geçmiþinin aydýnlatýlmasýnda önemli bir yeri olan Fav Kar­yesinde bulunan eþyalar arasýnda taþ deðirmen de vardýr.Bu de­ðirmenlerden Hz.Peygamber döneminde hemen her evde olduðu anlaþýhyor.Hicaz'da su ve yel deðirmeni bulunduðuna dâir kay­naklarda bir bilgiye rastlayamadýk. Birincisinin olmasý su darlýðý  sebebiyle zaten imkansýz gibidir. Ancak Hz.Peygamber'in iyiliði emredip kötülüklerden baþkalarýný sakýndýrdýðý halde, kendi ha­yatýnda söylediklerini yaþamýyan insanlarýn uhrevî cezalarý anla­týlýrken kullanýlan "...eþeðin deðirmen taþýný döndürdüðü gibi..."[42] benzetmesi, hayvan tarafýndan döndürülen deðirmenlerin varlý­ðýný göstermektedir. Hz.Peygamber'in yaþadýðý dönemde ekmek için tahýllar genelde taþ el deðirmenlerinde kýrýlýr, kepeði üflene­rek alýnýr ve bir kabda yumuþamaya býrakýlýr, bir miktar bekle­dikten sonra hamur yapýlýrdý. Ekmeðin bu þekilde elde edilmesine baðlý olarak hemen her evde taþ el deðirmeni vardý.

Hz.Fâtýma, evlendiðinde baba evinden getirdiði eþyalar ara­sýnda bunlardan bir tane vardý. Hz.Peygamber'e devamlý olarak kullandýðý taþ deðirmenin ellerini yara etmesinden þikayet ede­rek bir hizmetçi istemiþti. [43]

 

B- Elek
 

Hz.Peygamber'in asrýnda Hicaz'da elek lüks sayýlýrdý.Yukan-da izah ettiðimiz hamur yapma þeklinden de anlaþýlacaðý gibi elek bilinmekle beraber evlerde bulunmamaktaydý.Hz.Aiþe'nin vefat ettiði 58 h./678 milâdî yýldan önce Hz.Peygamber'in sâde hayatýný anlatýrken onun hiç elenmiþ undan yapýlmýþ ekmek yemediðini söylemesinden de anlaþýlacaðý gibi ancak fetihler sonrasýnda hi­caz mutfaðýna elek girmiþtir denilebilir. Hz.Peygamber'in vefa­týndan sonra görülen ilk refah alâmetidir. [44]

 

C- Sofra
 

Hz.Peygamber döneminde deriden sofralar üzerinde yemek yenilirdi. "Sükurruce" denilen ve müslümanlarýn îranla tanýþma­sýndan sonra onlarýn evine giren ahþap sofra veya yemek masasý lükstü. Rasûlullâh'ýn saðlýðýnda üzerinde yemek yemediði rivayet edilen ve Aynînin tanýmýna göre bir zira' kadar (yaklaþýk 48 cm.) yükseklikteki ayaklarýyla birlikte tamamý bakýrdan olan ve üzerine konulan kâselerle en az iki kiþi tarafýndan taþýnan "hu-van" denilen sofralar   bazý kimselerin evinde olmalýdýr. [45]

 

D- Kaplar
 

Fýkhu'1-lüga yazarýna göre, araplar deðiþik sývýlar için kulla­nýlan kaplara deðiþik isimler vermiþlerdir; Su kabýna "sika" ve "kýrba" ,þarap veya sirke kabýna "zýkk" ve "zükra" , süt kabýna "vatb" ve "mihkan", tere yaðý kabýna "ukke" ve "nihy" »zeytin ya­ðý kabýna "misâb" ve "hamît" , bal kabýna da "bedf" demiþlerdir. Hadis kaynaklarým incelediðimizde bu kaplar her zaman belirti­len amaçlar için kullanýlmadýðýný görüyoruz.Yukarýda su için kul­lanýldýðý ifade edilen kaba bazen nebiz yapýldýðý , bazen "vedek" denilen eritilmiþ iç yaðý konduðu rivayet edilmektedir. Bu kaplar­dan bazýlarý hadislerde çok kere geçmektedir. Bunlarýn bir kýsmý hakkýnda bilgi vereceðiz. [46]

 

E- Madenî Kaplar
 

Altýn ve gümüþ hadislerde çokça geçmesine raðmen bu kapla­rýn çokluðundan deðil bunlarýn ekonomik önemlerinden olsa ge­rektir.

Evlerde son asra kadar en fazla bulunan kap çeþitleri muhak­kak ki bakýr ve alaþýmlarýndandý.Hz.Peygamber döneminde de bakýr kaplar muhakkak vardý.Ancak kalay her zaman kolay bu­lunmayan bir maddedir. Ibn Ebî Þeybe'nin zikrettiði bakýr kapla­rýn kokusundan dolayý abdest almaktan hoþlanýlmadýðýna dâir rivayetler bu kaplarýn kalaysýz olduklarýný göstermektedir. Ibn Ebî Þeybe kaplarýn gümüþle kaplanmasý konusunda bir bab aç­mýþtýr, ancak hadislerde kalaya raslayamadýk. Bununla birlikte yemek piþirmede kullanýlan bakýr tencereler vardý."Mircel" deni­len bu tencerelerden Hz. Peygamberin evinde de vardý. Mircelle-rin taþ veya topraktan da yapýldýðýný söyliyenler varsa da bunlar sadece bakýrdan yapýlan tencerelerin adýdýr.

Müberred, "selm" denilen ve bir kulpu ve aðzýnda ahþab bir kapaðý bulunan kovadan bahseder. Su ile dolu olan boþ, olmayan kovalara araplar "zenûb" derler.

Hz.Hafsa'mn bakýr bir leðeni vardý. Hz. Peygamber vefat et­tiði son hastalýðý sýrasýnda bu bakýr leðen içerisinde yýkanmýþtýr. Bunlara "mirken" de denilirdi.Ahþabtan olaný da vardýr.

Ýçinde yemek yenen kaplarýndan en büyüklerine "desîa" ve "cefne" diyorlardý. Birincisi, yirmi kiþiyi doyuracak kadar yemek alýrdý. Devenin karnýna benzediði için bu ad verilmiþtir. Muhte­melen bu gün bazý türk evlerinde kullanýlan "âþûrâ tenceresi" bü­yüklüðünde bir kabtý. Ýkincisi Kur'an'da Süleyman(a.s.)'ýn sara­yýnda cinlerin kendisi için yaptýðý kaplar arasýnda zikredilir.

"Cefhe" Hz.Peygamber'in hadislerinde de muhtelif vesilelerle geçmektedir. Bunlardan birinde Benî Âmir elçileri Hz.Peygam-beri "Sen velimizsin..Sen efendimizsin..."gibi övgü sözleri arasýn­da geçmektedir. Araplar çok ikram eden kiþilere bu þekilde iltifat ederlerdi.

Araplarýn o dönemde kullandýklarý daha bir çok madenî kap kaçak çeþidi vardýr. [47]

 

F- Taþ Ve Toprak Kaplar
 

Hadislerde geçen "taþ kaplar" ifadesiyle kýsmen de olsa top­rak kaplar kasdedilmiþ olabilir.Kur'an'da üç yerde zikri geçen "hýcâre min siccîl" (siccîlden taþ) genellikle "piþmiþ çamur" (sera­mik, kiremit, porselen vb.) þeklinde tefsir edilmiþtir.Taberî'de yer alan bir yoruma göre kelime, farsça "senk" (taþ) ve "kil" (seramik çamuru) kelimesinden birleþerek arapçaya geçmiþ olduðu ve "Pi­þirilerek taþlaþmýþ çamur" anlamýna geldiði ifade edilir. Bununla beraber kazýlarda ortaya çýkan, müzelerde yer alan ve sanki bir seramikçi ustalýðýyla yapýlmýþ taþ kaplar vardýr. Rasullah'a abdest almasý için getirilen ve su arttýrma mucizelerinden birini gösterdiði kap, "taþtan bir mihdab " ifadesi ile verildikten sonra seksen kiþinin abdest aldýðý kabýn küçüklüðü anlatýlmak için "elin, içinde açýlamýyacaðý kadar" ifadesi kullanýlýr. "Bürme" adý verilen tencereler hicaz ve yemende bilinen bir taþtan (palandýz) yapýlmýþ tencerelerdir.

Hâlen kullanýlmakta olan yeþil sýrlý çömlekler, Hz.Peygam-ber zamanýnda da vardý .Hadislerde "el-cerrul-ahdar" veya"hantem" olarak zikredilmektedi.

Fâv'da yapýlan kazýlarda halen Anadolu evlerinde tereyaðý saklanan yeþil sýrlý çömlekler ve heykeller bulunmuþtur. Arap Yarýmadasýnýn bu yöresinde insanlarýn toprak kap yapmayý çok önceden bildiklerini göstermektedir. Ashâb'ýn içinde çömlek yapmayý bilen vardý.Ahmed b. Hambel'in bir rivayetinde, Gâbir b.Abdullah, Rasûlullah için testi yaptýklarýný, getirip önüne bý­raktýklarýnda kýrmýzý rengini ilk görüþte et sandýðýný ve bunun üzerine kendisi için bir koç kestiklerini anlatýr. Ancak îbn Ebî Þeybe yeþil sýrlý çömleklerin Mýsýrdan getirildiðini rivayet eder. Özellikle toprak kaplarýn dýþ kýsýmlarý ziftleniyordu. Muhte­melen ziftleme, çabuk kýrýlan toprak kaplarý daha dayanýklý bir hale getirmek içindi. [48]

 

G- Deri Kaplar
 

Hz.Peygamber deri kaplarý tavsiye etmiþtir. Halen göçebeler tarafýndan kullanýlan tuluklar,Hz.Peygamber döneminin de önemli bir su kabýydV'Mizâde ya da satîha nâmý verdikleri koca tulumlarýn biri baþ, ikisi ayak tarafýnda olmak üzere üç aðzý var­dýr. "Kýrba" denilen tuluklar ve yukarýda zikredilen kaplardan "zýkk" deriden yapýlmýþ kaplardandýr. Bu kaplar genelde sirke ve þarap konan deri kaplardý.Bu bakýmdan hadislerde (bir zýkk þa­rap...zýkklarda þarap) gibi ifadelerle geçmektedir. Arýcýlýkla da uðraþan göçebelerin yaptýklarý gibi araplar, bu tuluklara bal da koyuyorlardý. Bu bakýmdan Tirmizî'nin rivayet ettiði bir hadisde balýn zekatý konusunda "her on tulukta bir tuluk" ifadesi kulla­nýlmaktadýr. Yukarýda da belirtildiði gibi bal konulan kaplara "bedf" de denilmiþtir.îbn Manzur, yeni olan zýkk'lara ve sikalara bu adýn verildiðini belirtmektedir .Hemen ardýndan zikrettiði ha­diste Hz.Peygamber Tihâme'yi baþtan sona havasý deðiþmediði için her taran tatlý olan bal derisi bedi'a benzetir. Bu tür deri kap­lar sütten yað çýkarmada da kullanýlýr. "Nihy", denilen kaplar da deriden veya topraktan olur,deriden olaný sütten yað çýkarmak için kullanýlýrdý. Anadolunun bazý yörelerinde bir birine baðlan­mýþ ve ayaklarý açýlmýþ üç aðaca gerilen ve içine dökülen yoðurt biþþek denilen aletle devamlý dövülerek yað çýkarýlan palamutla terbiye edilmiþ derilere "yannýk"(yaðhktan bozma) denilir. Bah­settiðimiz deriler muhtemelen ayný þekilde kullanýlýyordu.

"Cüf' denilen deve derisinden yapýlmýþ yarým tulumlar da o dönemde kullanýlan kaplardandýr.Bunlarýn aðýzlarý büyük olma­lýdýr ki yaðmur yaðdýðý zaman "hirþefe" denilen bezlere emdirilen sular içine sýkýlmak suretiyle içme suyu elde edilirdi. [49]

 

H- Sýðýr Derisinden Yapýlan Büyük Kova, (Ðarb)

 

Bu kaplarýn daha küçük olaný ve Anadolu'da "yað derisi" denilenine araplar "ukke" diyorlardý.Genellikle Anadolu'da tere yaðý oðlak derilerine konulur. Ha diþlerde ifadesi kullanýlmasý içi­ne genellikle yað konulduðunu göstermektedir.Bununla beraber az önce sözü edilen zýkk (tuluk)'lar gibi bunlara da bal konuluyor­du, içine yað konulup karýn kýsmý þiþtiði için bu þekilde isimlendi­rilmiþtir. Araplar kadýn þiþmanlayýp karný þiþince "ukke gibi oldu" derler.

Araplarýn yolculuk sýrasýnda kullandýklarý kaplarýn bir kýsmý da deridendir. Bunlar tek ve çift katlý deriden oluþmaktaydý. "Þenne" adý verilen kýrbalar, diðer kaplara nazaran suyu oldukça uzun bir zaman soðuk tutabiliyordu . [50]

 

1- Bitki Kaplar
 

Araplar bitki cinsinden bazý kaplar da kullanmýþlardýr. Ah­þaptan oyma bardaklar bunlardandý.Hz.Peygamber'e uzun yýllar hizmet etmiþ olan Enes b.Malik'in elinde Hz.Peygamber'e ait bu tür bir su kabý hakkýnda bazý detay bilgileri Buhârî'de bulmak mümkün olmaktadýr. "Nudar" aðacýndan yapýldýðý ifade edilen bardaðýn üzerinde Ibn Sîrîn'nin anlattýklarýna göre demirden bir halka bulunmaktaydý.Enes, bunun yerine altýn ve gümüþ bir hal­ka geçirmek istemiþ fakat üvey babasý Ebû Talha, Rasûlullah'm yapmýþ olduðu hiç bir þeyi deðiþtirmemesini tavsiye etmiþtir. Bar­dak daha sonra çatladýðýnda etrafýna gümüþ halkalar geçirilmiþ­tir.[51] Ahþab bardaklardan bir emsine "cümcüme" denilirdi.Bu tür bardaklarýn imal edildiði bir manastýr bulunan yer, "Deyru'l-cemâcim" diye adlandýrýlmýþtýr.

Hz.Peygamber'in içinde nebiz yapmayý yasakladýðý kaplar­dan biri de hurma gövdesi oyularak elde edilmiþ bir nevi fýçýdýr. Buna aðaç oyularak elde edildiði için delmek, gagalamak fiilinden müþtak olarak "nakîr" denilmiþtir. Daha çok Yemâme ahâlîsi bu çeþit kaplarda nebiz yaparlardý.

Su kabaðý "dübbâ"da içinde nebiz yapýlmasý yasaklanan kap­lar arasýnda zikredilmiþtir. Çok sayýda hadisde zikredilmesinden anlaþýldýðýna göre oldukça yaygýndýr. Sýcak iklimi seven su kabaklarýnýn temini her halde zor deðildi. Bilindiði gibi bunlar aðýz ola­rak açýlan yere göre kepçe ve testi olarak kullanýlabilir.

Ayný hadislerde bir de "müzeffet" veya "mukayyer" denilen ziftlenmiþ kaplardan söz edilir. Dýþ kýsýmlarý ziftle örtülmüþ kap­lara bu ad verilir.Nebiz konusunda Ýmam Malik'in tuluk hariç bü­tün ziftlenmiþ kaplan kerih gördüðüne dâir Müdevvena'daki bir rivayet  deri kaplarýn bile ziftle kaplanabildiðim   göstermektedir.

Hurmanýn dallarýndan elde edilen tabaklar ve "miktel" adý verilen zembillerin yanýnda kütüðünden bir çok þekilde yararla­nýldýðý muhakkaktýr.Hz.Peygamber'in "aydâne" demlen hurma aðacý kütüðünden oyularak yapýlmýþ bir lâzýmlýðý yaþlýlýðýnda ge­celeri küçük su dökmek için kullanmýþtýr. [52]

 

I- Cam Kaplar
 

Cam sanatýnýn en iyi bilindiði hatta muhtemelen doðduðu yer Ortadoðu olmuþtur.Süleyman (a.s.)'ýn sarayýndaki muhteþem billur dekoru Kuran haber vermektedir. [53]Kristal zemini, Saba Melikesi Belkýs su zanneder ve ýslanmasýn diye eteðini sýðamaya kalkar.Bu seviyeye ulaþabilmiþ bir sanattan sonraki nesillere az da olsa bir þeyler mutlaka intikal etmiþtir.

Araplar belki ileri bir teknoloji gerektirmeyen cam yapýmýný, kumu eritecek yüksek ýsýyý saðlama zorluðuna binaen ihmal et­miþ olabilirler.Bununla birlikte Fav'da yapýlan arkeolojik kazýlar­da Hz.Peygamber'den bin yýl önceye ait cam kaplar bulunmuþtur.

Hz.Peygamber döneminde kullanýlan cam kaplar Suriye yö­resinden ithal edilmiþ olmalýdýr.

îbn Mâce'nin "cam kabdan içmek" babýnda zikrettiði gibi Hz.Peygamber'in cam bir bardaðý vardý ve bundan su içmekteydi. Ibn Sa'd'm rivayetine göre bu bardak Mukavkýs tararýndan hediye edilmiþtir.[54]

Hadislerde daha çok þiþe, bilhassa küçük koku ve sürme kap­larý olarak geçmektedir.

Hz.Peygamber dönemi evlerinde daha bir çok kap kaçak, silah, hayvan donanýmlarý, ipler gibi eþyalarýn olduðu muhakkak­týr. [55]


[31] Ebu Davud, Edep, 127.

[32] Hucurat, 51/ 4.

[33] îbn Hacer, Metalib, 11,420.

Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/49-50.

[34] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/50.

[35] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/50-51.

[36] Yasin, 36/80.

[37] Ýbn Mace, Ruhun, 16.

Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/51-52.

[38] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/52-53.

[39] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/54.

[40] Mucemü1-kebir,II, 49).

[41] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/54-55.

[42] Buharî, Bed'ü'1-halk, 10)

[43] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/55-56.

[44] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/56.

[45] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/56.

[46] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/57.

[47] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/57-58.

[48] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/58-59.

[49] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/59.

[50] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/60.

[51] Buharý, Eþribe, 29; Humus, 5.

[52] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/60-61.

[53] Nemi, 27/44.

[54] Ýbn Sa'd,I, 485.

[55] Doç. Dr. Vecdi Akyüz, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/61.

Ynt: Evlerde hayat By: Bilal2009 Date: 18 Aðustos 2019, 13:45:57
Esselamu aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Evlerde hayat By: Melek Nur Çelik koü Date: 19 Aðustos 2019, 14:09:34
Paylaþým için Allah razý olsun..
Ynt: Evlerde hayat By: gulsahkilicaslan Date: 20 Aðustos 2019, 11:14:25
Allah razý olsun hocam insallah selam ve dua ile
Ynt: Evlerde hayat By: Sevgi. Date: 26 Mayýs 2023, 21:42:01
Esselâmu Aleyküm Rabbim ilmimizi artýrsýn inþaAllah

radyobeyan