Konularýna Göre Ayetler
Pages: 1
Kalp By: meryem Date: 30 Eylül 2010, 10:41:13
Kalp

Allah, onlarýn kalplerini ve kulaklarýný mühürlemiþtir; gözlerinin üzerinde perdeler vardýr. Ve büyük azab onlaradýr. (2/7)

Kalplerinde hastalýk vardýr. Allah da hastalýklarýný arttýrmýþtýr. Yalan söylemekte olduklarýndan dolayý, onlar için acý bir azab vardýr. (2/10)

Bundan sonra kalpleriniz yine katýlaþtý; taþ gibi, hatta daha katý. Çünkü taþlardan öyleleri vardýr ki, onlardan ýrmaklar fýþkýrýr, öyleleri vardýr ki yarýlýr, ondan sular çýkar, öyleleri vardýr ki Allah korkusuyla yuvarlanýr. Allah, yaptýklarýnýzdan gafil (habersiz) deðildir. (2/74)

Dediler ki: "Bizim kalplerimiz örtülüdür." Hayýr; Allah, inkârlarýndan dolayý onlarý lanetlemiþtir. Bundan dolayý pek azý iman eder. (2/88)
Hani sizden misak almýþ ve Tur´u üstünüze yükseltmiþtik (ve): "Size verdiðimize (Kitaba) sýmsýký sarýlýn ve dinleyin" (demiþtik). Demiþlerdi ki: "Dinledik ve baþ kaldýrdýk." Ýnkârlarý yüzünden buzaðý (tutkusu) kalplerine sindirilmiþti. De ki: "Ýnanýyorsanýz, inancýnýz size ne kötü þey emrediyor " (2/93)

De ki: "Cibril´e kim düþman ise, (bilsin ki) gerçekten onu (Kitabý), Allah´ýn izniyle kendinden öncekileri doðrulayýcý ve mü´minler için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O´dur. (2/97)
Bilgisizler, dediler ki: "Allah bizimle konuþmalý veya bize de bir ayet gelmeli deðil miydi " Onlardan öncekiler de onlarýn bu söylediklerinin benzerini söylemiþlerdi. Kalbleri birbirine benzedi. Biz, kesin bilgiyle inanan bir topluluða ayetleri apaçýk gösterdik. (2/118)

Ýnsanlardan öylesi vardýr ki, dünya hayatýna iliþkin sözleri senin hoþuna gider ve kalbindekine raðmen Allah´ý þahid getirir; oysa o azýlý bir düþmandýr. (2/204)

Allah sizi, yeminlerinizdeki ´rastgele söylemelerinizden, boþ, amaçsýz sözler´den dolayý sorumlu tutmaz; fakat kalplerinizin kazandýklarýndan dolayý sorumlu tutar. Allah baðýþlayandýr, yumuþak davranandýr. (2/225)
(Ýddeti bekleyen) Kadýnlarý nikahlamak istediðinizi (onlara) sezdirmenizde ya da böyle bir isteði gönlünüzde saklamanýzda sizin için bir sakýnca yoktur. Gerçekte Allah, sizin onlarý (kalbinizden geçirip) anacaðýnýzý bilir. Sakýn bilinen (meþru) sözler dýþýnda onlarla gizlice vaadleþmeyin; bekleme süresi tamamlanýncaya kadar nikah baðýný baðlamaya kesin karar vermeyin. Ve bilin ki, elbette Allah kalbinizden geçeni bilmektedir. Artýk ondan kaçýnýn. Ve bilin ki, þüphesiz Allah baðýþlayandýr, (kullara) yumuþak davranandýr. (2/235)

Hani Ýbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasýl dirilttiðini göster" demiþti. (Allah ona:) "Ýnanmýyor musun " deyince, "Hayýr (inandým), ancak kalbimin tatmin olmasý için" dedi. "Öyleyse, dört kuþ tut. Onlarý kendine alýþtýr, sonra onlarý (parçalayýp) her bir parçasýný bir daðýn üzerine býrak, sonra da onlarý çaðýr. Sana koþarak gelirler. Bil ki, þüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandýr, hüküm ve hikmet sahibidir." (2/260)
Eðer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanýz, bu durumda alýnan rehin (yeter). Þu durumda eðer birbirinize güveniyorsanýz, kendisine güven duyulan, Rabbi olan Allah´tan sakýnsýn da emanetini ödesin. Þahidliði gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artýk þüphesiz, onun kalbi günahkardýr. Allah, yaptýklarýnýzý bilendir. (2/283)

Sana Kitabý indiren O´dur. O´ndan, Kitabýn anasý (temeli) olan bir kýsým ayetler muhkem´dir; diðerleri ise müteþabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çýkarmak ve olmadýk yorumlarýný yapmak için ondan müteþabih olanýna uyarlar. Oysa onun tevilini Allah´tan baþkasý bilmez. Ýlimde derinleþenler ise: "Biz ona inandýk, tümü Rabbimizin katýndandýr" derler. Temiz akýl sahiplerinden baþkasý öðüt alýp-düþünmez. (3/7)
Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydýrma ve katýndan bize bir rahmet baðýþla. Þüphesiz, baðýþý en çok olan Sensin Sen." (3/8)
Allah´ýn ipine hepiniz sýmsýký sarýlýn. Daðýlýp ayrýlmayýn. Ve Allah´ýn sizin üzenizdeki nimetini hatýrlayýn. Hani siz düþmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasýný uzlaþtýrýp-ýsýndýrdý ve siz O´nun nimetiyle kardeþler olarak sabahladýnýz. Yine siz, tam ateþ çukurunun kýyýsýndayken, oradan sizi kurtardý. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açýklar. (3/103)
Ey iman edenler, sizden olmayanlarý sýrdaþ edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalýþýyor, size zorlu bir sýkýntý verecek þeyden hoþlanýrlar. Buðz (ve düþmanlýklarý) aðýzlarýndan dýþa vurmuþtur, sinelerinin gizli tuttuklarý ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açýkladýk; belki akýl erdirirsiniz. (3/118)

Sizler, iþte böylesiniz; onlarý seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabýn tümüne inanýrsýnýz, onlar sizinle karþýlaþtýklarýnda "inandýk" derler, kendi baþlarýna kaldýklarýnda ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayý parmak uçlarýný ýsýrýrlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Þüphesiz Allah, sinelerin özünde saklý duraný bilendir. (3/119)

Allah bunu (yardýmý) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptý. ´Yardým ve zafer´ (nusret) ancak üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah´ýn katýndandýr. (3/126)
Kendisi hakkýnda hiçbir delil indirmediði þeyi Allah´a ortak koþtuklarýndan dolayý küfredenlerin kalplerine korku salacaðýz. Onlarýn barýnma yerleri ateþtir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür. (3/151)
Sonra kederin ardýndan üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarýveriyordu. Bir grup da, canlarý derdine düþmüþtü; Allah´a karþý haksýz yere cahiliye zannýyla zanlara kapýlarak: "Bu iþten bize ne var ki " diyorlardý. De ki: "Þüphesiz iþin tümü Allah´ýndýr." Onlar, sana açýklamadýklarý þeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu iþten bize bir þey olsaydý, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydýnýz da üzerlerine öldürülmesi yazýlmýþ olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olaný arýndýrmak için (yaptý). Allah, sinelerin özünde saklý duraný bilendir. (3/154)

Allah´tan bir rahmet dolayýsýyla, onlara yumuþak davrandýn. Eðer kaba, katý yürekli olsaydýn onlar çevrenden daðýlýr giderlerdi. Öyleyse onlarý baðýþla, onlar için baðýþlanma dile ve iþ konusunda onlarla müþavere et. Eðer azmedersen artýk Allah´a tevekkül et. Þüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. (3/159)
Ey iman edenler, inkâr edenler ile yeryüzünde gezip dolaþýrken veya savaþta bulunduklarý sýrada (ölen) kardeþleri için: "Yanýmýzda olsalardý, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayýn. Allah, bunu onlarýn kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kýldý. Dirilten ve öldüren Allah´týr. Allah, yaptýklarýnýzý görendir. (3/156)
Münafýklýk yapanlarý da belirtmesi içindi. Onlara: "Gelin, Allah´ýn yolunda savaþýn ya da savunma yapýn" denildiðinde, "Biz savaþmayý bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakýndýlar. Kalplerinde olmayaný aðýzlarýyla söylüyorlardý. Allah, onlarýn gizli tuttuklarýný daha iyi bilir. (3/167)

Ýþte bunlarýn, Allah kalplerinde olaný bilmektedir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öðüt ver ve onlara nefislerine iliþkin açýk ve etkileyici söz söyle. (4/63)

Ancak sizinle aralarýnda andlaþma bulunan bir kavime sýðýnanlar ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaþmak (istemeyip bun)dan göðüslerini sýkýntý basýp size gelenler (dokunulmazdýr.) Allah dileseydi, onlarý üstünüze saldýrtýr, böylece sizinle çarpýþýrlardý. Eðer sizden uzak durur (geri çekilir), sizinle savaþmaz ve barýþ (þartlarýn)ý size býrakýrlarsa, artýk Allah, sizin için onlarýn aleyhinde bir yol kýlmamýþtýr. (4/90)

Onlarýn kendi sözlerini bozmalarý, Allah´ýn ayetlerine karþý inkâra sapmalarý, peygamberleri haksýz yere öldürmeleri ve: "Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle (onlarý lanetledik.) Hayýr; Allah, inkârlarý dolayýsýyla ona (kalplerine) damga vurmuþtur. Onlarýn azý dýþýnda, inanmazlar. (4/155)

Allah´ýn üzerinizdeki nimetini ve: "Ýþittik ve itaat ettik" dediðinizde sizi, kendisiyle baðladýðý sözünü (misakýný) anýn. Allah´tan korkup-sakýnýn. Þüphesiz Allah, sinelerin özünde olaný bilendir. (5/7)
Sözleþmelerini bozmalarý nedeniyle, onlarý lanetledik ve kalplerini kaskatý kýldýk. Onlar, kelimeleri konulduklarý yerlerden saptýrýrlar. (Sýk sýk) Kendilerine hatýrlatýlan þeyden (yararlanýp) pay almayý unuttular. Ýçlerinden birazý dýþýnda, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onlarý affet, aldýrýþ etme. Þüphesiz Allah, iyilik yapanlarý sever. (5/13)

Ey Peygamber, kalpleri inanmadýðý halde aðýzlarýyla "Ýnandýk" diyenlerle Yahudiler´den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin.

Ey Peygamber, kalpleri inanmadýðý halde aðýzlarýyla "Ýnandýk" diyenlerle Yahudiler´den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diðer topluluk adýna kulak tutanlar (haber toplayanlar)dýr. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptýrýrlar, "Size bu verilirse onu alýn, o verilmezse ondan kaçýnýn" derler. Allah, kimin fitne(ye düþme)sini isterse, artýk onun için sen Allah´tan hiçbir þeye malik olamazsýn. Ýþte onlar, Allah´ýn kalplerini arýtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aþaðýlanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardýr. (5/41)

Ýþte kalplerinde hastalýk olanlarý: "Zamanýn, felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasýndan korkuyoruz" diyerek aralarýnda çabalar yürüttüklerini görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih veya katýndan bir emir getirecek de, onlar, nefislerinde gizli tuttuklarýndan dolayý piþman olacaklardýr. (5/52)
(Bu sefer Havariler:) "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doðru söylediðini bilelim ve buna þahidlerden olalým" demiþlerdi. (5/113)
Onlardan seni dinleyenler vardýr; oysa biz, onu kavrayýp anlamalarýna (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarýnda bir aðýrlýk kýldýk. Onlar, hangi ´apaçýk-belgeyi´ görseler, yine ona inanmazlar. Öyle ki, o inkâr etmekte olanlar, sana geldiklerinde, seninle tartýþmaya girerek: "Bu, öncekilerin uydurma masallarýndan baþka bir þey deðildir" derler. (6/25)

Onlara, zorlu azabýmýz geldiði zaman yalvarmalarý gerekmez miydi Ama onlarýn kalpleri katýlaþtý ve þeytan onlara yapmakta olduklarýný çekici (süslü) gösterdi. (6/43)

De ki: "Düþündünüz mü hiç; eðer Allah sizin iþitmenizi ve görmenizi alýverir ve kalplerinizi mühürlerse, onlarý size Allah´tan baþka getirebilecek ilah kimdir " Bak, biz nasýl ayetleri ´çeþitli biçimlerde açýklýyoruz da´ sonra onlar (yine) sýrt çevirip-engelliyorlar (6/46)
Biz onlarýn kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadýklarý gibi tersine çeviririz ve onlarý tuðyanlarý içinde þaþkýnca dolaþýr bir durumda terkederiz. (6/110)
Bir de ahirete inanmayanlarýn kalpleri ona meyletsin de ondan (bu yaldýzlý ve içi çarpýk sözlerden) hoþlansýnlar ve yüklenmekte olduklarýný yüklenedursunlar. (6/113)

Biz onlarýn göðüslerinde kinden ne varsa çekip almýþýz. Altlarýndan ýrmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaþtýran Allah´a hamd olsun. Eðer Allah bize hidayet vermeseydi biz doðruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimizin elçileri hak ile geldiler." Onlara: "Ýþte bu, yaptýklarýnýza karþýlýk olarak mirasçý kýlýndýðýnýz cennettir" diye seslenilecek. (7/43)
(Bütün bunlar,) Sakinlerinden sonra yeryüzüne mirasçý olanlarý doðruya erdirme(ye veya ortaya çýkarmaya yetmez) mi Eðer biz dilemiþ olsaydýk onlara günahlarý nedeniyle bir musibet isabet ettirirdik; ve kalplerine damgalar vururduk da onlar böylelikle iþitmeyenler olurlardý. (7/100)
Ýþte bu ülkeler, sana onlarýn ´haberlerinden aktarmalar yapýyoruz.´ Gerçekten, onlara elçileri apaçýk belgelerle gelmiþlerdi. Ama daha önceden yalanlamalarý nedeniyle iman eder olmadýlar. Ýþte Allah, inkâr edenlerin kalplerini böyle damgalar. (7/101)

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayýda kiþi yarattýk (hazýrladýk). Kalbleri vardýr bununla kavrayýp-anlamazlar, gözleri vardýr bununla görmezler, kulaklarý vardýr bununla iþitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aþaðýlýktýrlar. Ýþte bunlar gafil olanlardýr. (7/179)

Mü´minler ancak o kimselerdir ki, Allah anýldýðý zaman yürekleri ürperir. O´nun ayetleri okunduðunda imanlarýný arttýrýr ve yalnýzca Rablerine tevekkül ederler. (8/2)

Allah, bunu, yalnýzca bir müjde ve kalblerinizin tatmin bulmasý için yapmýþtý; (yoksa) Allah´ýn katýndan baþkasýnda nusret (zafer ve yardým) yoktur. Hiç þüphesiz Allah üstün ve güçlü olandýr, hüküm ve hikmet sahibidir. (8/10)

Hani kendisinden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyordu. Sizi kendisiyle tertemiz kýlmak, sizden þeytanýn pisliklerini gidermek, kalblerinizin üstünde (güven ve kararlýlýk duygusunu) pekiþtirmek ve bununla ayaklarýnýzý (arz üzerinde) saðlamlaþtýrmak için size gökten su indiriyordu. (8/11)
Rabbin meleklere vahyetmiþti ki: "Þüphesiz ben sizinleyim, iman edenlere saðlamlýk katýn, inkâr edenlerin kalblerine amansýz bir korku salacaðým. Öyleyse (ey Müslümanlar,) vurun boyunlarýnýn üstüne, vurun onlarýn bütün parmaklarýna." (8/12)

Ey iman edenler, size hayat verecek þeylere sizi çaðýrdýðý zaman, Allah´a ve Resûlü´ne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kiþi ile kalbi arasýna girer ve siz gerçekten O´na götürülüp toplanacaksýnýz. (8/24)

Hani Allah, onlarý sana uykunda az gösteriyordu; eðer sana çok gösterseydi, gerçekten yýlgýnlýða kapýlacaktýnýz ve iþ konusunda gerçekten çekiþmeye düþecektiniz. Ancak Allah esenlik (kurtuluþ) baðýþladý. Çünkü O, elbette sinelerin özünde saklý duraný bilendir. (8/43)
Münafýklar ve kalblerinde hastalýk olanlar þöyle diyorlardý: "Bunlarý (Müslümanlarý) dinleri aldattý." Oysa kim Allah´a tevekkül ederse, þüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandýr, hüküm ve hikmet sahibidir. (8/49)

Ve onlarýn kalblerini uzlaþtýrdý. Sen, yeryüzündekilerin tümünü harcasaydýn bile, onlarýn kalblerini uzlaþtýramazdýn. Ama Allah, aralarýný bulup onlarý uzlaþtýrdý. Çünkü O, üstün ve güçlü olandýr, hüküm ve hikmet sahibidir. (8/63)
Ey Peygamber, ellerinizdeki esirlere de ki: "Eðer Allah, sizin kalblerinizde bir hayýr olduðunu bilirse (görürse) size sizden alýnandan daha hayýrlýsýný verir ve sizi baðýþlar. Allah baðýþlayandýr, esirgeyendir." (8/70)

Nasýl olabilir ki!.. Eðer size karþý galip gelirlerse size karþý ne ´akrabalýk baðlarýný´, ne de ´sözleþme hükümlerini´ gözetip-tanýrlar. Sizi aðýzlarýyla hoþnut kýlarlar, kalbleri ise karþý koyar. Onlarýn çoðu fasýk kimselerdir. (9/8)
Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediðinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (9/15)
Senden, yalnýzca Allah´a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuþkuya kapýlýp, kuþkularýnda kararsýzlýða düþenler izin ister. (9/45)
Sadakalar, -Allah´tan bir farz olarak- yalnýzca fakirler, düþkünler, (zekat) iþinde görevli olanlar, kalbleri ýsýndýrýlacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmýþ(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (9/60)

Münafýklar, kalblerinde olaný kendilerine haber verecek bir sûrenin aleyhlerinde indirilmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin. Þüphesiz, Allah kaçýnmakta olduklarýnýzý açýða çýkarandýr." (9/64)

Böylece O da, Allah´a verdikleri sözü tutmamalarý ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karþýlaþacaklarý güne kadar, kalplerinde nifaký (sonuçta köklü bir duygu olarak) yerleþik kýldý. (9/77)
(Savaþtan) Geri kalanlarla birlikte olmayý seçtiler. Onlarýn kalbleri mühürlenmiþtir. Bundan dolayý kavrayýp-anlamazlar. (9/87)
Yol, ancak o kimseler aleyhinedir ki, zengin olduklarý halde (savaþa çýkmamak için) senden izin isterler ve bunlar geride kalanlarla birlikte olmayý seçerler. Allah, onlarýn kalplerini mühürlemiþtir. Bundan dolayý onlar, bilmezler. (9/93)
Onlarýn kalbleri parçalanmadýkça, kurduklarý bina kalblerinde bir þüphe olarak sürüp-gidecektir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (9/110)
Andolsun Allah, Peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarýn üzerine tevbe ihsan etti. Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi nerdeyse kaymak üzereyken- ona güçlük saatinde tabi oldular. Sonra onlarýn tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karþý) çok þefkatlidir, çok esirgeyicidir. (9/117)
Kalblerinde hastalýk olanlarýn ise, iðrençliklerine iðrençlik (murdarlýk) ekleyip-arttýrmýþ ve onlar kâfir kimseler olarak ölmüþlerdir. (9/125)
Bir sûre indirildiðinde, bazýsý bazýsýna bakar (ve): "Sizi bir kimse görüyor mu " (der.) Sonra sýrt çevirir giderler. Gerçekten onlar, kavramayan bir topluluk olmalarý dolayýsýyla, Allah onlarýn kalblerini çevirmiþtir. (9/127)
Ey insanlar, Rabbinizden size bir öðüt, sinelerde olana bir þifa ve mü´minler için bir hidayet ve rahmet geldi. (10/57)
Sonra onun ardýndan kendi kavimlerine (baþka) elçiler gönderdik; onlara apaçýk belgeler getirmiþlerdi. Ama daha önce onu yalanlamalarý nedeniyle inanmadýlar. Ýþte biz, haddi aþanlarýn kalblerini böyle mühürleriz. (10/74)

Musa dedi ki: "Rabbimiz, þüphesiz Sen, Firavun´a ve önde gelen çevresine dünya hayatýnda bir çekicilik (güç, ihtiþam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan saptýrmalarý için (mi ) Rabbimiz, mallarýný yerin dibine geçir ve onlarýn kalblerinin üzerini þiddetle baðla; onlar acý azabý görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler." (10/88)

Haberiniz olsun; gerçekten onlar, ondan gizlenmek için göðüslerini büker (Hak´tan kaçýnýp yan çizer)ler. (Yine) Haberiniz olsun; onlar, örtülerine büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarýný da, açýða vurduklarýný da bilir. Çünkü O, sinelerin özünde saklý duraný bilendir. (11/5)
Ýman edip salih amellerde bulunanlar ve ´Rablerine kalbleri tatmin bulmuþ olarak baðlananlar´, iþte bunlar da cennetin halkýdýrlar. Onda süresiz kalacaklardýr. (11/23)

Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah´ýn zikriyle mutmain olanlardýr. Haberiniz olsun; kalbler yalnýzca Allah´ýn zikriyle mutmain olur. (13/28)
Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarýmdan bir kýsmýný Beyt-i Haram yanýnda ekini olmayan bir vadiye yerleþtirdim; Rabbimiz, dosdoðru namazý kýlsýnlar diye (öyle yaptým), böylelikle Sen, insanlarýn bir kýsmýnýn kalblerini onlara ilgi duyar kýl ve onlarý birtakým ürünlerden rýzýklandýr. Umulur ki þükrederler." (14/37)

Baþlarýný dikerek koþarlar, gözleri kendilerine dönüp-çevrilmez. Kalbleri (sanki) bomboþtur. (14/43)

Böylece biz onu (alayý), suçlu-günahkarlarýn kalblerine sokarýz. (15/12)

Onlarýn göðüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sýyýrýp-çektik, kardeþler olarak tahtlar üzerinde karþý karþýyadýrlar. (15/47)

Sizin ilahýnýz tek bir ilahtýr. Ahirete inanmayanlarýn kalpleri ise inkarcýdýr ve onlar müstekbir (büyüklenmekte) olanlardýr. (16/22)
Allah, sizi annelerinizin karnýndan hiçbir þey bilmezken çýkardý ve umulur ki þükredersiniz diye iþitme, görme (duyularýný) ve gönüller verdi. (16/78)

Onlar, Allah´ýn, kalplerini, kulaklarýný ve gözlerini mühürlediði kimselerdir. Gafil olanlar onlarýn ta kendileridir. (16/108)
Hakkýnda bilgin olmayan þeyin ardýna düþme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunlarýn hepsi ondan sorumludur. (17/36)
Ve onlarýn kalbleri üzerine, onu kavrayýp anlamalarýný engelleyen kabuklar, kulaklarýna da bir aðýrlýk koyduk. Sen Kur´an´da sadece Rabbini "bir ve tek" (ilah olarak) andýðýn zaman, ´nefretle kaçar vaziyette´ gerisin geriye giderler. (17/46)

"Ya da göðüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüðünüz) bir yaratýk (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana baþlarýný alaylýca sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmýþ o " De ki: "Umulur ki pek yakýnda." (17/51)
Onlarýn kalpleri üzerinde (sabrý ve kararlýlýðý) rabtetmiþtik; (Krala karþý) Kýyam ettiklerinde demiþlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi´dir; ilah olarak biz O´ndan baþkasýna kesinlikle tapmayýz, (eðer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeðin dýþýna çýkarýz." (18/14)
Sen de sabah akþam O´nun rýzasýný isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatýnýn (aldatýcý) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydýrma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düþürdüðümüz, kendi ´istek ve tutkularýna (hevasýna)´ uyan ve iþinde aþýrýlýða gidene itaat etme. (18/28)

Kendisine Rabbinin ayetleri öðütle hatýrlatýldýðý zaman, sýrt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayýp anlamalarýný engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarýna bir aðýrlýk koyduk. Sen onlarý hidayete çaðýrsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar. (18/57)
Onlarýn kalpleri tutkuyla oyalanmadadýr. Zulmedenler, gizlice fýsýldaþtýlar: "Bu sizin benzeriniz olan bir beþer deðil mi Öyleyse, göz göre göre büyüye mi geleceksiniz " (21/3)

Ýþte böyle; kim Allah´ýn þiarlarýný yüceltirse, þüphesiz bu, kalblerin takvasýndandýr. (22/32)

Onlar ki, Allah anýldýðý zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazý dosdoðru kýlanlar ve rýzýk olarak verdiklerimizden infak edenlerdir. (22/35)

Yeryüzünde gezip dolaþmýyorlar mý, böylece onlarýn kendisiyle akledebilecek kalpleri ve iþitebilecek kulaklarý oluversin Çünkü doðrusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir. (22/46)

Þeytanýn (bu tür) katýp býrakmalarý, kalplerinde hastalýk olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlýlýktan yoksun bulunanlara (Allah´ýn) bir deneme kýlmasý içindir. Þüphesiz zalimler, (gerçeðin kendisinden) uzak bir ayrýlýk içindedirler. (22/53)
(Bir de) Kendilerine ilim verilenlerin, bunun (Kur´an´ýn) hiç tartýþmasýz Rablerinden olan bir gerçek olduðunu bilmeleri için; böylelikle ona iman etsinler ve kalpleri ona tatmin bulmuþ olarak baðlansýn. Þüphesiz Allah, iman edenleri dosdoðru yola yöneltir. (22/54)
Ve gerçekten Rablerine dönecekler diye, vermekte olduklarýný kalpleri ürpererek verenler; (23/60)

Hayýr, onlarýn kalpleri bundan dolayý bir gaflet içindedir. Üstelik onlarýn, bunun dýþýnda yapmakta olduklarý (birtakým þeyler) vardýr; onlar bunun için çalýþmaktadýrlar. (23/63)

O, sizin için kulaklarý, gözleri ve gönülleri inþa edendir; ne az þükrediyorsunuz. (23/78)

(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alýþ-veriþ onlarý Allah´ý zikretmekten, dosdoðru namazý kýlmaktan ve zekatý vermekten ´tutkuya kaptýrýp alýkoymaz´; onlar, kalplerin ve gözlerin inkýlaba uðrayacaðý (dehþetten allak bullak olacaðý) günden korkarlar. (24/37)
Bunlarýn kalplerinde hastalýk mý var Yoksa kuþkuya mý kapýldýlar Yoksa Allah´ýn ve elçisinin kendilerine karþý haksýzlýk yapacaðýndan mý korkuyorlar Hayýr, onlar zalim kimselerdir. (24/50)
Ýnkâr edenler dediler ki: "Kur´an ona tek bir defada, toplu olarak indirilmeli deðil miydi " Biz onunla kalbini saðlamlaþtýrýp-pekiþtirmek için böylece (ayet ayet indirdik) ve onu ´belli bir okuma düzeniyle (tertil üzere) düzene koyup´ okuduk. (25/32)

Uyarýcýlardan olman için, senin kalbinin üzerine (indirmiþtir). (26/194)
Biz onu, suçlu-günahkarlarýn kalbine iþte böyle iþlettik. (26/200)

Ancak Allah´a selim bir kalp ile gelenler baþka." (26/89)
Ve þüphesiz, senin Rabbin, sinelerinin gizli tuttuklarýný ve açýða vurduklarýný kesin olarak bilmektedir. (27/74)
Musa´nýn annesi ise, yüreði boþluk içinde sabahladý. Eðer mü´minlerden olmasý için kalbi üzerinde (sabrý ve dayanýklýlýðý) pekiþtirmemiþ olsaydýk, neredeyse onu(n durumunu) açýða vuracaktý. (28/10)
Rabbin onlarýn göðüslerinin sakladýklarýný ve açýða vurduklarýný bilir. (28/69)

Ýnsanlardan öylesi vardýr ki, "Allah´a iman ettik" der; fakat Allah uðruna eziyet gördüðü zaman, insanlarýn (kendisine yönelttikleri iþkence ve) fitnesini Allah´ýn azabýymýþ gibi sayar; ama Rabbinden ´bir yardým ve zafer´ gelirse, andolsun: "Biz gerçekten sizlerle birlikteydik" demektedirler. Oysa Allah, alemlerin sinelerinde olaný daha iyi bilen deðil midir (29/10)
Hayýr, o, kendilerine ilim verilenlerin göðüslerinde apaçýk olan ayetlerdir. Zulmedenlerden baþkasý, bizim ayetlerimizi inkar etmez. (29/49)
Ýþte Allah, bilmeyenlerin kalblerini böyle mühürler. (30/59)
Kim de inkâr ederse, artýk onun inkârý seni hüzne kaptýrmasýn. Onlarýn dönüþü bizedir, artýk biz de onlara yaptýklarýný haber vereceðiz. Þüphesiz Allah, sinelerin özünde saklý olaný bilendir. (31/23)

Sonra onu ´düzeltip bir biçime soktu´ ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az þükrediyorsunuz (32/9)

Allah, bir adamýn kendi (göðüs) boþluðu içinde iki kalp kýlmadý ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptýðýnýz (zýharda bulunduðunuz) eþlerinizi sizin anneleriniz yapmadý, evlatlýklarýnýzý da sizin (öz) çocuklarýnýz saymadý. Bu, sizin (yalnýzca) aðzýnýzla söylemenizdir. Allah ise, hakký söyler ve (doðru olan) yola yöneltip-iletir. (33/4)
Onlarý (evlat edindiklerinizi) babalarýna nisbet ederek çaðýrýn; bu, Allah katýnda daha adildir. Eðer babalarýný bilmiyorsanýz artýk onlar, dinde sizin kardeþleriniz ve dostlarýnýzdýr. Hata olarak yaptýklarýnýzda ise, sizin için bir sakýnca (bir vebal) yoktur. Ancak kalplerinizin kasýt gözeterek (taammüden) yaptýklarýnýzda vardýr. Allah, baðýþlayandýr, esirgeyendir. (33/5)
Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafýnýzdan gelmiþlerdi; gözler kaymýþ, yürekler hançereye gelip dayanmýþtý ve siz Allah hakkýnda (birtakým) zanlarda bulunuyordunuz. (33/10)
Hani, münafýk olanlar ve kalplerinde hastalýk bulunanlar: " Allah ve Resulü, bize boþ bir aldanýþtan baþka bir þey vadetmedi" diyorlardý. (33/12)

Kitap ehlinden onlara arka çýkanlarý da kalelerinden indirdi ve onlarýn kalplerine korku düþürdü. Siz (onlardan) bir kýsmýný öldürüyordunuz, bir kýsmýný ise esir alýyordunuz. (33/26)
Ey peygamberin kadýnlarý, siz kadýnlardan herhangi biri (gibi) deðilsiniz; eðer sakýnýyorsanýz, artýk sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalýk bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin. (33/32)
Onlardan dilediðini geri býrakýr, dilediðini de yanýna alýp-barýndýrabilirsin; ayrýldýklarýndan, istek duyduklarýna (dönmende) senin için bir sakýnca yoktur. Onlarýn gözlerinin aydýnlanýp hüzne kapýlmamalarýna ve kendilerine verdiðinle hepsinin hoþnut olmalarýna en yakýn (en uygun) olan budur. Allah, kalplerinizde olaný bilir. Allah bilendir, halimdir. (33/51)
Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir baþka iþ için girmiþseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeðe) çaðrýldýðýnýz zaman girin, yemeði yiyince daðýlýn ve (uzun) söze dalmayýn. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadýr; oysa Allah, hak (ký açýklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eþlerinden) bir þey isteyeceðiniz zaman, perde arkasýndan isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onlarýn kalpleri için de daha temizdir. Allah´ýn Resûlü´ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eþlerini nikahlamanýz size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanýz, Allah katýnda çok büyük (bir günah)týr. (33/53)
Andolsun, eðer münafýklar, kalplerinde hastalýk bulunanlar ve þehirde kýþkýrtýcýlýk yapan (yalan haber yayan)lar (bu tutumlarýna) bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldýrtýrýz, sonra orada seninle pek az (bir süre) komþu kalabilirler. (33/60)
O´nun katýnda izin verdiðinin dýþýnda (hiç kimsenin) þefaati yarar saðlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu " derler, "Hak olaný" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür. (34/23)
De ki: "Þüphesiz Rabbim hakký (batýlýn yerine veya dilediði kimsenin kalbine) koyar. O, gaybleri bilendir. (34/48)
Þüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybýný bilendir. Gerçek þu ki O, sinelerin özünde (saklý) olaný bilir. (35/38)
Hani o, Rabbine arýnmýþ (selim) bir kalp ile gelmiþti. (37/84)
Eðer inkâr edecek olursanýz, artýk þüphesiz Allah size karþý hiçbir ihtiyacý olmayandýr ve O, kullarý için inkâra rýza göstermez. Ve eðer þükrederseniz, sizin (yararýnýz) için ondan razý olur. hiçbir günahkar, bir baþkasýnýn günah yükünü yüklenmez. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz, böylece yaptýklarýnýzý size haber verecektir. Þüphesiz O, sinelerin özünde saklý olaný bilendir. (39/7)
Allah, kimin göðsünü Ýslam´a açmýþsa, artýk o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) deðil mi Fakat Allah´ýn zikrinden (yana) kalpleri katýlaþmýþ olanlarýn vay haline. Ýþte onlar, apaçýk bir sapýklýk içindedirler. (39/22)
Allah, müteþabih (benzeþmeli), ikiþerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karþý içleri titreyerek-korkanlarýn O´ndan derileri ürperir. Sonra onlarýn derileri ve kalpleri Allah´ýn zikrine (karþý) yumuþar-yatýþýr. Ýþte bu, Allah´ýn yol göstermesidir, onunla dilediðini hidayete erdirir. Allah, kimi saptýrýrsa, artýk onun için de bir yol gösterici yoktur. (39/23)
Sadece Allah anýldýðý zaman, ahirete inanmayanlarýn kalbi öfkeyle kabarýr. Oysa O´ndan baþkalarý anýldýðýnda hemen sevince kapýlýrlar. (39/45)

Onlarý, yaklaþmakta olan güne karþý uyar; o zaman yürekler gýrtlaklara dayanýr, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne sözü yerine getirebilir bir þefaatçi yoktur. (40/18)
Ki onlar, Allah´ýn ayetleri konusunda kendilerine gelmiþ bir delil bulunmaksýzýn mücadele edip dururlar. (Bu,) Allah katýnda da, iman edenler katýnda da büyük bir öfke (sebebi)dir. Ýþte Allah, her mütekebbir zorbanýn kalbini böyle mühürler." (40/35)
Dediler ki: "Bizi kendisine çaðýrdýðýn þeye karþý kalblerimiz bir örtü içindedir, kulaklarýmýzda bir aðýrlýk, bizimle senin aranda bir perde vardýr. Artýk sen, (yapabileceðini) yap, biz de gerçekten yapýyoruz." (41/5)
Yoksa onlar: "Allah´a karþý yalan düzüp-uydurdu"mu diyorlar Oysa eðer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. Allah, batýlý yok edip-ortadan kaldýrýr ve kendi kelimeleriyle hakký hak olarak pekiþtirir (gerçekleþtirir). Çünkü O, sinelerin özünde olaný bilendir. (42/24)
Þimdi sen, kendi hevasýný ilah edinen ve Allah´ýn bir ilim üzere kendisini saptýrdýðý, kulaðýný ve kalbini mühürlediði ve gözü üstüne bir perde çektiði kimseyi gördün mü Artýk Allah´tan sonra ona kim hidayet verecektir Siz yine de öðüt alýp-düþünmüyor musunuz (45/23)
Andolsun, biz onlarý, sizleri kendisinde yerleþik kýlmadýðýmýz yerlerde (size vermediðimiz güç ve iktidar imkanlarýyla) yerleþik kýldýk ve onlara iþitme, görme (duygularýný) ve gönüller verdik. Ancak ne iþitme, ne görme (duyularý) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir þey saðlamadý. Çünkü onlar, Allah´ýn ayetlerini inkar ediyorlardý. Alay konusu edindikleri þey, onlarý sarýp-kuþattý. (46/26)

Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanýndan çýkýp-gittikleri zaman, ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne söyledi " Ýþte onlar; Allah, onlarýn kalplerini mühürlemiþtir ve onlar kendi heva (istek ve tutku)larýna uymuþlardýr. (47/16)
Ýman edenler, derler ki: "(Savaþ izni için) Bir sûre indirilmeli deðil miydi " Fakat, içinde savaþ (kýtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiði zaman, kalplerinde hastalýk olanlarýn, üzerine ölüm baygýnlýðý çökmüþ olanlarýn bakýþý gibi sana baktýklarýný gördün. Oysa onlara evla (olan): (47/20)
Öyle olmasa, Kur´an´ý iyiden iyiye düþünmezler miydi Yoksa birtakým kalpler üzerinde kilitler mi vurulmuþ (47/24)
Yoksa kalplerinde hastalýk bulunanlar, Allah´ýn kinlerini hiç (ortaya) çýkarmayacaðýný mý sandýlar (47/29)

Mü´minlerin kalplerine, imanlarýna iman katýp-arttýrsýnlar diye, ´güven duygusu ve huzur´ indiren O´dur. Göklerin ve yerin ordularý Allah´ýndýr: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (48/4)
Bedevilerden geride býrakýlanlar, sana diyecekler ki: "Bizi mallarýmýz ve ailelerimiz meþgul etti. Bundan dolayý bizim için maðfiret dile." Onlar, kalplerinde olmayan þeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Þimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah´a karþý kim herhangi bir þeyle güç yetirebilir Hayýr, Allah yaptýklarýnýzý haber alandýr." (48/11)
Hayýr, siz Peygamberin ve mü´minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kýlýndý ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yýkýma uðramýþ bir topluluk oldunuz. (48/12)
Andolsun, Allah, sana o aðacýn altýnda biat ederlerken mü´minlerden razý olmuþtur, kalplerinde olaný bilmiþ ve böylece üzerlerine ´güven duygusu ve huzur´ indirmiþtir ve onlara yakýn bir fethi sevap (karþýlýk) olarak vermiþtir. (48/18)
Hani o inkâr edenler, kendi kalplerinde, ´öfkeli soy koruyuculuðu´nu (hamiyeti), cahiliyenin ´öfkeli soy koruyuculuðunu´ kýlýp-kýþkýrttýklarý zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü´minlerin üzerine ´(kalbi teskin eden) güven ve yatýþma duygusunu´ indirdi ve onlarý "takva sözü" üzerinde ´kararlýlýkla ayakta tuttu." Zaten onlar da, buna layýk ve ehil idiler. Allah, herþeyi hakkýyla bilendir. (48/26)
Þüphesiz, Allah´ýn Resûlü´nün yanýnda seslerini alçak tutanlar; iþte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiþtir. Onlar için bir maðfiret ve büyük bir ecir vardýr. (49/3)
Ve bilin ki Allah´ýn Resûlü içinizdedir. Eðer o, size birçok iþlerde uysaydý, elbette sýkýntýya düþerdiniz. Ancak Allah size imaný sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kýldý ve size inkârý, fýský ve isyaný çirkin gösterdi. Ýþte onlar, doðru yolu bulmuþ (irþad) olanlardýr. (49/7)
Bedeviler, dedi ki: "Ýman ettik." De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "Ýslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. Ýman henüz kalplerinize girmiþ deðildir. Eðer Allah´a ve Resûlü´ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir þeyi eksiltmez. Þüphesiz Allah, çok baðýþlayandýr, çok esirgeyendir." (49/14)

Görmediði halde Rahman´a karþý ´içi titreyerek korku duyan´ ve ´içten Allah´a yönelmiþ´ bir kalb ile gelen içindir. (50/33)
Hiç þüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir þahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öðüt (zikir) vardýr. (50/37)

Ýman edenlerin, Allah´ýn ve haktan inmiþ olanýn zikri için kalplerinin ´saygý ve korku ile yumuþamasý´ zamaný gelmedi mi Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiþ, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiþ, böylece kalpleri de katýlaþmýþ bulunanlar gibi olmasýnlar. Onlardan çoðu fasýk olanlardý. (57/16)
Sonra onlarýn izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardýnca gönderdik. Meryem oðlu Ýsa´yý da arkalarýndan gönderdik; ona Ýncil´i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir þefkat ve merhamet kýldýk. (Bir bid´at olarak) Türettikleri ruhbanlýðý ise, Biz onlara yazmadýk (emretmedik). Ancak Allah´ýn rýzasýný aramak için (türettiler) ama buna da gerektiði gibi uymadýlar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoðu da fasýk olanlardýr. (57/27)
Allah´a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsýn ki, Allah´a ve elçisine baþkaldýran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) baðý kurmuþ olsunlar; bunlar, ister babalarý, ister çocuklarý, ister kardeþleri, isterse kendi aþiretleri (soylarý) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imaný yazmýþ ve onlarý kendinden bir ruh ile desteklemiþtir. Onlarý, altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere sokacaktýr; orda süresiz olarak kalacaklardýr. Allah, onlardan razý olmuþ, onlar da O´ndan razý olmuþlardýr. Ýþte onlar, Allah´ýn fýrkasýdýr. Dikkat edin; þüphesiz Allah´ýn fýrkasý olanlar, felah (umutlarýný gerçekleþtirip kurtuluþ) bulanlarýn ta kendileridir. (58/22)

Kitap Ehlinden inkâr edenleri ilk sürgünde yurtlarýndan çýkaran O´dur. Onlarýn çýkacaklarýný siz sanmamýþtýnýz, onlar da kalelerinin kendilerini Allah´tan koruyacaðýný sanmýþlardý. Böylece Allah(ýn azabý) da, onlara hesaba katmadýklarý bir yönden geldi, yüreklerine korku saldý; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü´minlerin elleriyle tahrip ediyorlardý. Artýk ey basiret sahipleri ibret alýn. (59/2)
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiþ olan kardeþlerimizi baðýþla ve kalplerimizde iman edenlere karþý bir kin býrakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok þefkatlisin, çok esirgeyicisin." (59/10)
Onlar, iyice korunmuþ þehirlerde veya duvar arkasýnda olmaksýzýn sizinle toplu bir halde savaþmazlar. Kendi aralarýndaki çarpýþmalarý ise pek þiddetlidir. Sen onlarý birlik sanýrsýn, oysa kalpleri paramparçadýr. Bu, þüphesiz onlarýn akletmeyen bir kavim olmalarý dolayýsýyla böyledir. (59/14)
Hani Musa, kavmine demiþti ki: "Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah´tan gönderilmiþ bir elçi olduðumu bildiðiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz " Ýþte onlar eðrilip-sapýnca Allah da onlarýn kalplerini eðriltip saptýrmýþ oldu. Allah, fasýk bir kavmi hidayete erdirmez. (61/5)
Bu, onlarýn iman etmeleri sonra inkâr etmeleri dolayýsýyla böyledir. Böylece kalplerinin üzerini mühürlemiþtir, artýk onlar kavrayamazlar. (63/3)
Allah´ýn izni olmaksýzýn hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim Allah´a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Allah, herþeyi bilendir. (64/11)

Eðer sizler (Peygamberin iki eþi) Allah´a tevbe ederseniz (ne güzel); çünkü kalbleriniz eðrilik gösterdi. Yok eðer ona karþý birbirinize destekçi olmaya kalkýþýrsanýz, artýk Allah, onun mevlasýdýr; Cibril ve mü´minlerin salih olan(lar)ý da. Bunlarýn arkasýndan melekler de onun destekçisidirler. (66/4)

Sözünüzü ister gizleyin, ister açýða vurun. Þüphesiz O, sinelerin özünde saklý duraný bilendir (67/13)
De ki: "Sizi inþa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O´dur. Ne az þükrediyorsunuz " (67/23)
Biz o ateþin koruyucularýný meleklerden baþkasýný kýlmadýk. Ve onlarýn sayýsýný inkâr edenler için yalnýzca bir fitne (konusu) yaptýk ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansýn, iman edenlerin de imanlarý artsýn; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuþkuya kapýlmasýn. Kalplerinde bir hastalýk olanlar ile kafirler de þöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi " Ýþte Allah, dilediðini böyle þaþýrtýp-saptýrýr, dilediðini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularýný kendisinden baþka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beþer (insan) için yalnýzca bir öðüttür. (74/31)

O gün yürekler (dehþet içinde) hoplayacak. (79/8)
Asla, hayýr; onlarýn kazandýklarý, kalpleri üzerinde pas tutmuþtur. (83/14)
Ki o, yüreklerin üstüne týrmanýp çýkar. (104/7)
´Sinsice, kalplere vesvese ve þüphe düþürüp duran´ vesvesecinin þerrinden. (114/4)

Ynt: Kalp By: ceren Date: 04 Ekim 2017, 20:54:21
Esselau aleykum.rabbim kalbini allah aþký ile besleyen iman gücü ile besleyip temiz tutan kullardan olalim inþallah. ..
Ynt: Kalp By: Sevgi. Date: 05 Ekim 2017, 02:40:50
Aleyküm Selâm. Mevlam kalplerimizi zikirden dilimizi duadan bedenimizide ibadetten ayýrmasýn inþaAllah
Ynt: Kalp By: Bilal2009 Date: 06 Ekim 2017, 19:52:29
Ve aleykümüsselam Kalp ne denli önemli Rabbim kalbimizi eðriltmesin Rabbim bizleri doðru yoldan ayýrmasýn

radyobeyan