Nurdan Damlalar
Pages: 1
Nur talebeleri Cennet ehlidir By: reyyan Date: 28 Eylül 2010, 08:32:49
Nur talebeleri Cennet ehlidir



Bismillahirrahmanirrahim

Kardeþlerim,

 

bugünlerde biri Risaletü’n-Nur talebelerine,

 

diðeri bana ait iki mesele ihtar edildi.

 

 Ehemmiyetine binaen yazýyorum.



BÝRÝNCÝ MESELE:


Birinci Þuada iki üç âyetin iþârâtýnda,

Risaletü’n-Nur’un sadýk talebeleri imanla kabre gideceklerine ve ehl-i Cennet olacaklarýna dair kudsî bir müjde ve kuvvetli bir beþaret bulunduðu gösterilmiþtir.

Fakat bu pek büyük meseleye ve çok kýymettar iþarete tam kuvvet verecek bir delil ister diye beklerdim, çoktan beri muntazýrdým. Lillâhilhamd,

iki emâre birden kalbime geldi:

Birinci emare:
Ýman-ý tahkikî ilmelyakînden hakkalyakîne yakýnlaþtýkça daha selb edilmeyeceðine ehl-i keþif ve tahkik hükmetmiþler ve demiþler ki: “Sekerat vaktinde þeytan vesvesesiyle ancak akla þüpheler verip tereddüde düþürebilir.” Bu nevi iman-ý tahkikî ise yalnýz akýlda durmuyor. Belki hem kalbe, hem ruha, hem sýrra, hem öyle letâife sirayet ediyor, kökleþiyor ki, þeytanýn eli o yerlere yetiþemiyor. Öylelerin imaný zevalden mahfuz kalýyor.”

Bu iman-ý tahkikînin vusulüne vesile olan bir yolu, velâyet-i kâmile ile keþif ve þuhud ile hakikate yetiþmektir. Bu yol ehass-ý havassa mahsustur, iman-ý þuhûdîdir.

Ýkinci yol, iman-ý bilgayb cihetinde, sýrr-ý vahyin feyziyle, burhanî ve Kur’ânî bir tarzda, akýl ve kalbin imtizacýyla, hakkalyakîn derecesinde bir kuvvetle zaruret ve bedâhet derecesine gelen bir ilmelyakînle hakaik-i imaniyeyi tasdik etmektir.

Bu ikinci yol, Risaletü’n-Nur’un esasý, mayasý, temeli, ruhu, hakikati olduðunu has talebeleri görüyorlar. Baþkalar dahi insafla baksa, Risaletü’n-Nur hakaik i imaniyeye muhalif olan yollarý gayr-ý mümkin ve muhal ve mümteni derecesinde gösterdiðini görecekler.

Ýkinci emare:
Risaletü’n-Nur’un sadýk þakirtleri, hüsn-ü âkýbetlerine ve iman-ý kâmil kazanmalarýna o derece kesretli ve makbul ve samimî dualar oluyor ki, o dualarýn içinde hiçbiri kabul olmamasýna akýl imkân veremiyor.

Ezcümle:
Risaletü’n-Nur’un bir hâdimi ve birtek þakirdi, yirmi dört saatte, Risaletü’n-Nur talebelerinin hüsn-ü âkýbetlerine ve saadet-i ebediyeye mazhar olmalarýna yüz defa Risaletü’n-Nur talebelerine ettiði dualarý içinde hiç olmazsa yirmi otuz defa selâmet-i imanlarýna ve hususî hüsn-ü âkýbetlerine ve imanla kabre girmelerine, ayný duayý, en ziyade kabule medar olan þerait içinde ediyor.

Hem Risaletü’n-Nur’un talebeleri bu zamanda her cihetten ziyade hücuma mâruz olan iman hususunda, birbirine selâmet-i iman hakkýndaki samimî, mâsum lisanlarýyla dualarýnýn yekûnu öyle bir kuvvettedir ki, rahmet ve hikmet onun reddine müsaade etmezler. Faraza, mecmuu itibarýyla reddedilse, tek bir tane onlarýn içinde kabul olunsa, yine her biri selâmet-i imanla kabre gireceðine kâfi geliyor. Çünkü herbir dua umuma bakar.

ÝKÝNCÝ MESELE:
Yirmi sene evvel tab edilen Sünuhat risalesinde, hakikatli bir rüyada, âlem-i Ýslâmýn mukadderatýný meþveret eden ruhanî bir meclis tarafýndan bu asrýn hesabýna Eski Said’den sorduklarý suale karþý verdiði cevabýn bir parçasý þimdilik tezahür etmiþtir.

O zaman, o manevî meclis demiþ ki: “Bu Alman maðlûbiyetiyle neticelenen bu harpte Osmanlý Devletinin maðlubiyetinin hikmeti nedir?”

Cevaben Eski Said demiþ ki:

“Eðer galip olsaydýk, medeniyet hatýrý için çok mukaddesatý feda edecektik. Nasýl ki yedi sene sonra edildi. Ve medeniyet namýyla âlem-i Ýslâm, hususan Haremeyn-i Þerifeyn gibi mevâki-i mübarekeye, Anadolu’da tatbik edilen rejim kolaylýkla, cebren teþmil ve tatbik edilecekti.

Ýnâyet-i Ýlâhiyeyle onlarýn muhafazasý için kader maðlûbiyetimize fetva verdi.”

Aynen bu cevaptan yirmi sene sonra, yine gecede, “Bîtaraf kalýp, giden mülkünü geri almakla beraber, Mýsýr ve Hind’i de kurtararak, bizimle ittihada getirmek, siyaset-i âlemce en büyük muzafferiyet kazanmak varken, þüpheli, daðdaðalý, fâidesiz bir düþmana (Ýngiliz) taraftarlýk göstermekle muzaaf bir surette ve zararlý bir yolu tercih etmek, böyle zeki, belki dâhi insanlarýn nazarýnda saklý kalmasýnýn hikmeti nedir?” diye sual benden oldu.

Gelen cevap, manevî cânipten geldi. Bana denildi ki: “Sen, yirmi sene evvel mânevî suale verdiðin cevap, senin bu sualine ayný cevaptýr. Yani, eðer galip tarafý iltizam edilseydi, yine mimsiz medeniyet namýna galibâne mümanaat görmeyecek bir tarzda, bu rejimi âlem-i Ýslâma, mevaki-i mübarekeye teþmil ve tatbik edilecekti. Üç yüz elli milyon Ýslâmýn selâmeti için bu zahir yanlýþý görmediler, kör gibi hareket ettiler.” (Kastamonu Lahikasý, 13. Mektup)

Bediüzzaman Said Nursi

LÜGAT:

Bedâhet : Açýklýk, Aþikâr Olma
Beþaret : Müjdeleme
Burhanî : Kuvvetli Ve Sarsýlmaz Delilleri Olan
Cihet : Yön
Ehass-I Havas : Üst Tabaka, Aydýn Kesim
Ehl-Ý Cennet : Cennet Ehli, Cennetlik
Ehl-Ý Keþif Ve Tahkik : Mâneviyat Âlemlerinde Ýman Hakikatlerini Gözleme Yeteneðine Sahip Olanlar Ve Hakikatleri Araþtýrýp Delilleriyle Bilen Âlimler
Emâre : Belirti, Ýþâret
Feyz : Bereket, Nimet
Gayr-I Mümkin : Mümkün Olmayan
Hakaik-Ý Ýmaniye : Ýmân Hakikatleri
Hakikat : Gerçek, Doðru
Hakkalyakîn : Bizzat Yaþayarak Elde Edilen Kesin Bilgi
Hüsn-Ü Âkýbet : Güzel Sonuç, Ýyi Netice
Ýlmelyakîn : Ýlme Ve Saðlam Delillere Dayanarak, Þüpheye Yer Býrakmayacak Þekilde Kesin Bilme
Ýman-I Bilgayb : Gabya, Görünmeyen Hakikatlere Ýman
Ýman-I Kâmil : Tam Ve Mükemmel Ýman
Ýman-I Þuhûdî : Gözle Görürcesine Ýman Etme
Ýman-I Tahkikî : Saðlam, Sarsýlmaz Bir Ýman
Ýmtizac : Birleþme, Kaynaþma
Ýþârât : Ýþaretler, Belirtiler
Kesretli : Çok
Keþif : Kalb Gözüyle Görme, Mânevî Âlemlere Ait Bazý Olaylarý Ve Hakikatleri Görme
Kýymettar : Kýymetli, Deðerli
Kudsî : Her Türlü Kusur Ve Noksandan Uzak, Kutsal
Kur’ânî : Kur’ân’a Ait, Kur’ân’dan Alýnan
Letâif : Lâtifeler, Duygular
Lillâhilhamd : Allah’a Hamd Olsun Ki
Mahfuz : Muhafaza Edilmiþ, Korunmuþ
Makbul : Kabul Görmüþ
Muhal : Ýmkânsýz, Olmayacak Þey
Muhalif : Aykýrý, Zýt
Muntazýr : Bekleyen, Hazýr
Mümteni : Ýmkânsýz
Nevi : Tür, Çeþit
Risaletü’n-Nur : Risale-Ý Nur’un Diðer Bir Adý
Sadýk : Doðru Sözlü, Dürüst
Sekerat : Can Çekiþme Aný
Selb Edilme : Kaldýrýlma
Sýrr-I Vahy : Ýlâhî Vahyin Sýrrý, Hakikati
Sirayet : Bulaþma, Yayýlma
Þakirt : Talebe, Öðrenci
Þuhud : Ýlâhî Ve Gizli Sýrlarý Allah’ýn Ýzni Ýle Görme
Tasdik : Doðrulama, Kabul Etme
Tereddüt : Þüphe
Velâyet-Ý Kâmile : Kâmil Velilik, Olgunluða Ermiþ Velilik
Vesvese : Þüphe, Kuruntu
Vusul : Kavuþma, Eriþme
Zaruret : Zorunluluk, Gereklilik
Zeval : Geçip Gitme, Sona Erme
Âlem-Ý Ýslâm : Ýslâm Dünyasý
Bîtaraf : Tarafsýz
Cebren : Zorla, Baskýyla
Cihet : Yön, Taraf
Evvel : Önce
Ezcümle : Bu Cümleden, Meselâ
Faraza : Varsayalým Ki
Hâdim : Hizmetçi
Hakikat : Gerçek, Doðru
Haremeyn-Ý Þerifeyn : Kutsal Olan Ýki Yer
Harp : Savaþ
Hikmet : Ýlâhî Gaye Ve Fayda
Hususan : Bilhassa, Özellikle
Hususî : Özel
Hüsn-Ü Âkýbet : Güzel Sonuç, Ýmanlý Bir Þekilde Ölme
Ýnâyet-Ý Ýlâhiye : Allah’ýn Ýnâyeti, Yardýmý
Ýttihad : Birleþme
Kader : Allah’ýn Meydana Gelecek Hâdiseleri Olmadan Önce Bilmesi, Takdir Etmesi, Plânlamasý
Kaderin Fetva Vermesi : Cüz’î Ýradeyle Þer Ve Kötülüðün Tercih Edilmesine Karþýlýk Allah’ýn Kullarýna Þer Neticeleri Takdir Etmesi
Kâfi : Yeterli
Lisan : Dil
Mazhar : Nail Olma, Eriþme
Mecmu : Toplam, Bütün
Medar : Sebep, Vesile
Meþveret : Bir Ýþin Çözümü Ýçin Toplanan Bir Meclisin Birbirlerine Danýþýp Görüþmeleri
Mevâki-Ý Mübareke : Mübarek Mevkiler, Yerler
Muhafaza : Koruma
Mukadderat : Allah Tarafýndan Takdir Olunmuþ Ýleride Meydana Gelecek Haller Ve Olaylar
Mukaddesât : Mukaddes Olan Þeyler, Kutsal Deðerler
Muzafferiyet : Galibiyet, Üstünlük
Nam : Ad
Rahmet : Ýlâhî Þefkat Ve Merhamet
Risaletü’n-Nur : Risale-Ý Nur’un Diðer Bir Adý
Ruhanî : Ruh Âlemine Ait
Saadet-Ý Ebediye : Sonu Olmayan, Sonsuz Mutluluk
Selâmet-Ý Ýman : Ýman Selâmeti, Saðlamlýðý
Siyaset-Ý Âlem : Dünya Siyaseti
Sünuhat Risalesi : Kalbe Doðan Mânâ Ve Hakikatler Anlamýna Gelen Üstad Bediüzzaman’ýn Bir Eseri
Þakird : Talebe, Öðrenci
Þerait : Þartlar
Tab Edilen : Basýlan
Tatbik Etmek : Uygulamak
Teþmil : Ýçine Alma, Kaplama
Tezahür Etme : Belirme, Görünme, Ortaya Çýkma
Umum : Bütün
Yekûn : Bütün, Toplam
Ziyade : Çok, Fazla

radyobeyan