Vacipler ve nafileler By: ehlidunya Date: 25 Eylül 2010, 14:36:08
Süleyman KÖSMENE
Vacipler ve nafileler
M. Metin Bey: “On birinci Lem’a - Altýncý Nükte’de; Sünnet-i Seniyyenin mertebeleri olduðundan söz ediliyor. Þöyle ki: ‘Bir kýsmý vaciptir, terk edilmez. O kýsým, Þeriat-ý Garra’da tafsilatýyla beyan edilmiþ. Onlar muhkemattýr; hiçbir cihetle tebeddül etmez. Bir kýsmý da, nevafil nevîndendir. Nevafil kýsmý da, iki kýsýmdýr. Bir kýsým, ibadete tabi Sünnet-i Seniyye kýsýmlarýdýr. Onlar dahi þeriat kitaplarýnda beyan edilmiþ. Onlarýn taðyiri bid’attýr. Diðer kýsmý ‘adab’ tabir ediliyor ki, Siyer-i Seniyye kitaplarýnda zikredilmiþ.....” Böylece Üstad nevafil kýsmýndan olan ikinci kýsmý açýklýyor. “Vacip olan ve terk edilmeyen, hiçbir cihetle tebeddül etmeyen kýsmý” ile “ibadete tabi olan ve taðyiri bid’at olan Sünnet-i Seniyye kýsýmlarýný” tafsilatýyla ve örnekleriyle izah eder misiniz?”
Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretlerine göre Sünnet-i seniyye, Allah’tan vahiy yoluyla gelen ve Sevgili Peygamberimiz (asm) tarafýndan bizzat ve ilk elden uygulanarak bize bildirilen yüce dinin emirlerinin tamamýný kapsar. Üstad Hazretleri bu alandan sadece bid’ati dýþta tutar ve “Bugün size dininizi tamamladým” 1 âyeti ile öyle bir sýnýr çizer ki, bu sýnýrýn içine vahiyle gelen emirlerin tamamý girer.2 Çünkü dînin bütün emirlerinin uygulamada ilk ve orijinal örneði, rehberi, kýlavuzu ve modeli Sevgili Peygamberimizdir (asm).
Sünnet-i seniyyeyi böyle geniþ perspektifli anlayýnca, bu durumda, þüphesiz Sünnet-i seniyyenin mertebeleri söz konusu olacaktýr ki, On Birinci Lem’anýn Altýncý Nüktesi’nde açýklanan mertebeler bunlardýr.
Bedîüzzaman Hazretleri burada Sünnet-i seniyyeyi iki ana kola ayýrýyor:
1- Vacipler, 2- Nâfileler.
1- Vâcipler: Bunlar yapýlmasý zorunlu ve gerekli olan dînî emirlerdir. Farz ve vâcip olarak fýkýh ve ilmihal kitaplarýna geçen emirler bu kýsýmdandýr. Bu kýsým Sünnet-i seniyye terk edilmez. Çünkü bunlar muhkemâttýrlar, yani dînin ana direkleri hükmündedirler. Hiçbir þekilde deðiþmezler, deðiþtirilmezler. Teþrî edildiði gibi amel edilir.
Bu kýsým sünnetler farz veya farzlarýn tamamlayýcýsý mesâbesindedirler. Bu kýsma sünnet denmesinin sebebi, Allah’ýn emirlerinin Peygamber Efendimiz (asm) tarafýndan uygulama süzgecinden geçirilerek teblið edilmiþ olmasýdýr. Bu kýsým emirler, Peygamber Efendimiz (asm) tarafýndan nasýl uygulandý ise, nasýl gösterildi ise, ayný þekli ve formu korumak, almak ve uygulamak zorundayýz. Yapýlmasý halinde farz veya farza yakýn sevap kazandýrýrlar. Bu kýsým emirleri terk etmek günahtýr. Meselâ farz namazlar, namazlarýn farz ve vacip rükünleri ve þartlarý, vitir namazý, vitir namazýnda kunut duâlarý, namazda tadil-i erkân, namazda kýyamda iken kýraat yapmak, Fâtihâ Sûresi okumak, namazda oturuþ, oturuþta ettahiyyâtü’yü okumak, bayram namazlarý, bayram namazýndaki ziyâde tekbirler, Kurban Bayramýndaki teþrik tekbirleri, Kurban Bayramýnda kurban kesmek, vakit namazlarý için ezan okumak, Peygamber Efendimize (asm) salât ü selâm getirmek bu tür farz veya vâcip hükmünde sünnetlerden sadece bir kaçýdýr.
2- Nâfileler: Bunlar da iki gruptur:
a) Ýbâdetlere tâbi Sünnet-i seniyyeler. Bu kýsým kitaplarda “sünnet-i müekkede” veya “sünnet-i gayr-i müekkede” kaydýyla beyan edilirler. Buradaki “müekkede” veya “gayr-i müekkede” kaydý söz konusu sünnetin “sýhhat” derecesini deðil; emir ve tâlimâttaki “þiddet ve gereklilik” derecesini belirlemek içindir. Bu tür sünnetler tamâmen kulun kendi tercih ve irâdesi ile yapabileceði; yapmasý halinde, bol sevap, bereket ve feyiz kazanacaðý; fakat terk etmesi halinde günahkâr olmamakla berâber sevabýndan mahrûm kalacaðý sünnetlerdir. Meselâ namazlarýn sünnetleri, teravih namazý, duhâ namazý, teheccüd namazý, Ramazan orucu dýþýndaki nafile oruçlar, namazda “Sübhâneke” okumak, Fâtihâ okunduktan sonra “âmin” dernek, rükû ve secde tesbihlerini en az üçer defa yapmak bu tür sünnetlere birer misal teþkil eder.
b) Ýbâdete tâbi olmayan Sünnet-i seniyyeler. Bu kýsým, siyer-i seniyye kitaplarýnda zikredilen ve “âdâb” tabir edilen genel davranýþ ve fiillerdir. Örf, âdet ve fýtrî muâmelelerde bu kýsým Sünnet-i seniyyelere uymak, âdetleri ibâdete çevirmektedir. Meselâ önünden yemek, su içerken bardaðýn içine nefes vermemek, sað yaný üzerine yatmak, genel hareket ve davranýþlarda saðdan baþlamak bu kýsým sünnetlerden bir kaçýdýr. Bu sünnetlere ittibâ eden büyük feyiz ve nûr alýr; ittibâ etmeyen günahkâr olmamakla birlikte Sünnet-i seniyye sevabýndan mahrum kalýr.
Dipnotlar:
1- Mâide Sûresi: 3.
2- Lem’alar, s. 58.
radyobeyan