Secde Bir Okuldur By: ezelinur Date: 21 Eylül 2010, 10:30:25
Secde Bir Okuldur...
Allâh tarafýndan ibâdetlerin biz fânilere öðretilmiþ olmasý þifâyâb bir lütuftur. Dünya ve sonrasý ile ilgili bilgilere biz ancak ibâdet köprüsünden geçerek ulaþabiliriz. Ýbni Sinâ boþuna “Ne öðrendimse, secdede öðrendim” dememiþtir. Secde bir okuldur. Yeter ki, ciddî, devamlý ve dikkatli birer “talebe” olalým.
Namaz kýlmak demek bütün varlýðýný, beden ve þuur olarak, Allâh’a baðlamak demek, Allâh ile irtibâtý hiç kopartmamak demek. Kâinat adýna, dünya adýna, canlý-cansýz bütün yaratýlmýþlar adýna, inanan ya da inanmayan beþeriyet adýna, kendi adýna Hakk’a minnetini ifâde etmek demek. Secdeden, dünya ve âhiretle ilgili her türlü tasayý býrakarak, Allâh’ýn yarattýðý bir kâinatta, Allâh’ýn kulu olarak yaratýlmýþ olmanýn þerefini idrâk ederek, bunun þükrünü bir nebze olsun ifâde etmenin huzuruyla kalkmak demek. Namaz, sâdece þekilden ibâret deðil; o þeklin arkasýndaki bir þuurun da ifâdesi namaz. Zîrâ bu þuura varýþ, sâdece bizim var kýlýnýþýmýzýn deðil, bizimle birlikte, bütün yaratýlmýþlarýn var kýlýnýþýnýn arkasýndaki esbâb-ý mûcibeyi de fehmetmek demek. Düþünsenize, bize üzerinde hiçbir hakkýmýz olmadýðý hâlde neler, neler verilmemiþ… Hiçbir zahmet harcamadan bize lûtfedilen bir dünyada, bizim için vâredilmiþ sayýsýz nimetin ortasýnda yaþýyoruz. Bedenimizden baþlayýp, alýp verdiðimiz nefesten geçip, topraða, güneþe, sardunyanýn pembe çiçeðinden ince ince yaðan yaðmura kadar nelere þükretmemiz lâzým. Bir Hadîs-i Kudsî’de: “Kâinâtý sizin için, sizi de kendim için yarattým” buyuruluyor. Bizim için yaratýlmýþ olan bu kâinâtýn ortasýnda, bizi kendisi için yaratmýþ olan Allâh’ýn kulu olma idrâkine bihakkýn kaç fâni erebiliyor acaba? Bu yüzden, ben, son zamanlarda “Neler yapýyorsunuz?” diye soranlara, “Ýyiyim” gibi ezberlenmiþ bir cevap vermiyorum. “Kul olmaya gayret ediyorum. Allâh yardýmcým olur, inþâallâh.” diyorum. Kul olduðumuzun þuuruna erebilmek, çok basit gibi duruyor ama gâliba en zor þey.
Evet, namaz dünya ve âhiret mekânda geniþlemek ve derinleþmek demek. Namazda sâdece bulunduðunuz yerden kanat açýp Kâbe’nin mânevi huzuruna kavuþmakla kalmýyorsunuz; orada namaz kýlmýþ ve kýldýrmýþ olan Allâh’ýn Sevgilisi’nin mânevi imamlýðýnda bin yýllardan beri namaz kýlan ve kýyâmete kadar namaz kýlacak olan bir mü’minler cemaatinin de bir ferdi oluyorsunuz.
Önce Kâbe’ye selâm. “Ben geldim, buradayým” demek. Biliyorsunuz, tavafta, Hâcer’ül-Esved’in önünden geçerken, iki avuç içi havaya kaldýrýlýp selâm verilir. Tavâfýn sýfýr noktasý orasýdýr. Namazýn da “Merhaba”sý dünyanýn, hattâ belki de kâinâtýn mânevi merkezi olan “Kâbe’de bulunmaya, ben de niyet ettim” sevinci ile baþlýyor. Iþýk hýzý ile baþlayan bir yolculuk; kulluk þerefine erebilme ümidi ile baþlayan bir yolculuk.
Sonra, iki dünyayý da arkaya atmak… Onlardan vazgeçmek anlamýnda deðil, onlarla irtibâtý bir an için durdurmak anlamýnda. Zihinsel ve ruhsal kirlenmeyi silmek, Yaratýcý’nýn huzuruna bir bebek kadar temiz ve saf olarak çýkabilmek anlamýnda zamaný durduruyorsunuz. Dinlendirmek için motoru durdurmak. Nitekim, kýlanlar bilir, namazýn baþý ile sonu arasýnda, sâdece bedenle deðil, hem bedenle hem ruhla kýlýndýysa, müthiþ bir enerji farký olur. Âdeta din’lenerek dinlenmiþ, boþalan enerji pilinizi yeni ve tâze bir enerji ile doldurarak, hayata yeni bir hýzla baþlamak iþtiyâkýný yakalamýþ olursunuz.
Ýbâdet etmek, yani ölmeden önce ölmenin tecrübesini yaþamak, maddeyi aralamak ve o aralýktan mânâyý yakalamak, daha dünyada iken, henüz ölüm tecrübesini tatmamýþ iken, cenneti keþfetmek demek. Rûhu ile tanýþamayan, yani barýþamayan insan da, dünya bir cennet iken onu cehennem zannediyor ve sonunda cehennemleþtiriyor onu. Bu bilgiyi hatýrlamaktan hoþlanmýyorum ama, maalesef son elli yýlda, güzelim dünyamýzdan intihar ederek ayrýlan insan kardeþlerimiz, eskisine göre yüzde altmýþ arttý. Ayrýca vâroluþumuzun hikmetini çözemeyen insan için rûhunu susturmaktan, yani uyuþturmaktan, olumsuz anlamda “ölmeden önce öldürmek”ten baþka çâre kalmýyor. Benim için hayattan kaçýþ deðil, tam tersine, hayattan geri çekilip, zamanda ve mekânda çok daha ilerilere sýçrayabilmenin trampleni, namaz...Ümit MERÝÇ