Denemeler
Pages: 1
Hicret eden kalemim By: sidretül münteha Date: 20 Eylül 2010, 16:08:54
Hicret Eden Kalemim



Bir kâðýt ve titrek bir kalem... Neden titriyorsun ki kalemim? Bugüne kadar kâðýdýn önünde eðilmeyen baþýn nerede? Kendinden emin, o her þeyi bilen ve tartan terazine ne oldu? Seni bu kadar mahzunlaþtýran, terazinin kaldýramadýðý güllerin aðýrlýðý mý? Öznesiz kurduðun, sevgiden ve muhabbetten uzak, bencil cümlelerin nerede þimdi? Tükenmez zannettiðimiz kalemler, bitmez dediðimiz sevgiler çoktan göçüp gitmedi mi? Gel, sahip olduðumuz her þey tükenmeden, kokusu bugünlere ulaþan gül çaðýna seyahat edelim. Artýk yüzleþme zamaný geldi sevdiðimizi zannettiklerimizle…

Yer Mekke... Yer Medine... Haneleri, hanedanlarý güle boyanan beldeler. Hissediyorsun deðil mi kalemim bu eþsiz kokuyu? Hayatýmýz boyunca görmüþ müydük böylesine mütebessim, böylesine pak sîmâlarý? Üzerimizdeki bu pamuk elbise, sâde bir sevginin kaftaný olmalý. Nasýl unuturum? Bu kýyafetleri ne gurur, ne kibir giymiþti. Ayaklarým yanýyor kalemim! Aþktan kýzgýn, kirden arýnmýþ bu çöl kumlarýnda. Kopmuþ takvimlere inat yürüyorum sonsuzluða. Ben hiç yalýnayak topraða basmamýþtým ki...

Burasý felekleri tutuþturan aþkýn merkezi, burasý rahmet vadisinden âb-ý hayat dökülen belde. Ey güneþi baðrýnda taþýyan þehir! Ey kýskançlýk ve muhabbetin birbirine küs olduðu þehir! Gül’e hasret olan beni ve mahcup kalemimi misafir eder misin baðrýnda? Biz ki günaþýrý sevmeler þehrinden, her zerresini sevginin inþa ettiði muhabbet þehrine hicret etmek isteyen âþýklarýz.

Bu, yanýmýzdan geçen, ömrünü biricik Sevgili’ye (sas) adayan Hz. Ebu Bekir (ra) deðil mi? Bedeni, kuvveti, caný, malý ve dostluðuyla Peygamber’e (sas) siper olan, dünya malý adýna neyi varsa bir an bile düþünmeden Sevgili uðruna infak eden Ebu Bekir! Ýslâm’ýn davet yýlýnda eza ve cefalarla karþýlaþmýþ, Utbe bin Rebia’nýn çivili ayakkabýlarýnýn darbesiyle, mübarek yüzü tanýnmayacak hâle gelmiþti. Kendine gelir gelmez ilk sözü; “ALLAH’ýn peygamberi nasýl?” olmuþtu ve yemin etmiþti Efendimiz’in (sas) durumunu öðrenmeden yemek yemeyip, su içmeyeceðine. O, yaþadýðý müddetçe her dâim Efendimiz’in (sas) dostu ve yoldaþý olmuþtu. Hicret esnasýnda Resulullah’ýn (sas) parçalanan, kanayan ayaklarýný gözyaþlarýyla temizlemiþ, Sevr Maðarasý’nýn boþluklarýný kapattýðý ayaklarýný (ihtimal Kâinatýn Efendisi’ni bir kez görebilmek uðruna) ýsýran yýlanýn acýsýna, Kâinatýn Sevgilisi (sas) uyanmasýn diye tebessümle sabretmiþti. O’nu (sas) öyle seviyordu ki, Sevgili’nin amcasý Ebu Talib’in imanýný, kendi öz babasý Ebu Kuhafe’nin imanýndan daha çok arzu ediyordu. Ebu Bekir demek sevmek, Sevgili’yi (sas) kendine tercih etmek demekmiþ kalemim! Þu hüzünlü bakýþlardaki mânâyý çözebildin mi? Ýnanmýþlýk ve adanmýþlýk süzülüyor bu gözlerden...

Sevmek, huzur bulmakmýþ kalemim. Huzursuzluk nedir bilinmeyen bu þehirde, Sevgili’nin (sas) bütün güzelliðinin yansýdýðý bu þehirde, ben de huzurluyum þimdi. Ayakkabýya alýþmýþ ayaklarým acýmýyor artýk!



ALINTI

radyobeyan