Siz istemek nedir bilir misiniz? By: sidretül münteha Date: 20 Eylül 2010, 15:54:42
Siz istemek nedir bilir misiniz?
Siz istemek nedir bilir misiniz?
Hiç düþündünüz mü?
Birinden bir þey isterkenki halinizi.
Ya da baþýnýza geldi mi?
Mecbur kalýp birilerinin kapýsýna gidip eksik olan bir þeyi istemek.
Komþunuzdan bahsetmiyorum, acil durumlarda aldýðýmýz ödünçler de deðil bu.
Hiç tanýmadýðýmýz birilerinin kapýsýna gidip, ihtiyacýnýz olaný istemek.
Nasýl þeyler derseniz.
Hani ekmek gibi, makarna gibi, pirinç ya da bulgur gibi… Yani yemek için bir þeyler. Peynir ya da zeytin… Hepsini düþünebilirsiniz. Ýstiyorsunuz, alacak imkânýnýz, çalýþýp kazanacak kudretiniz de yok.
Üstüne kimseniz de yok.
Hiç yaþamadýysanýz buyurun hep beraber empati yapalým. Bu þekilde ne kadar hissedilirse o kadar hissedelim. Ancak þu bir gerçek ki; bazý duygularý bizzat yaþamadan hissetmek neredeyse imkânsýzdýr.
Birçoðumuz, bu sorularýmý okurken, “ ALLAH göstermesin. Rabbim namerde muhtaç etmesin” demiþtir haklý olarak. Ya da henüz çok gencizdir ve hoyratça konuþabiliyoruzdur; “Açlýktan ölürüm yine de kimsenin kapýsýna gitmem” gibi.
Zira ben de böyle düþünüyorum, asla gidemem diyorum.
Nerden çýktý bu konu derseniz.
Günlerdir evdeyim. Ýçimden hiç þöyle dýþarý çýkýp gezmek, alýþ veriþ yapmak ya da etrafý izlemek gelmiyor.
Yorgunum…
Sanki her güne yorgun olarak baþlýyorum. Böyle bir ruh hali içindeyken, annemin “Artýk yeter çýk dýþarý” dediði bir gün. Hazýrlanýp iniyorum. Tam asansörün kapýsýndan çýkýyorum ki; apartman merdiveninde yaþlý mý yaþlý bir teyzecik. Beli bükülmüþ, yüzünde kýrýþmamýþ yer yok. Ancak yine de ýþýl ýþýl bir çehre.
Merdivenlere oturmuþ, soluklanýyor.
Önce birini görmeye geldi sanýyorum. Ya da birilerini bekliyor, yorulmuþ olmalý ki oturmuþ.
Ýçimdeki o dayanýlmaz merak yine alt edip soruyorum.
“Hayýrdýr ninem” demekle ninem anlatýyor: Gelini ve oðlu depremde ölmüþ. Üç torunuyla kalmýþlar. Kimsesi yok, çocuklar küçük. Yeri gelmiþ bahçelerde çalýþmýþ, yeri gelmiþ merdiven silmiþ, temizliðe gitmiþ. Torunlarý için ne gerekirse yapmýþ.
Þimdilerde ise, yaþlý diye kimse iþ vermiyormuþ.
Çekinerek: “Kýzým” diyor “Çocuklarýnýn eskileri olan varsa verirler mi benim torunlara?” “Verirler ninem“ diyorum. Zoraki yutkunduðum yaþlarýmla. “Ekmek, çay ne olursa olur. Para istemiyorum kýzým! Öksüzlerin karný doysun yeter.”diyor.
Çýkalým” deyip koluna giriyorum nineciðin.
Merdivenlere yöneliyor on kat çýkamazsýn dediðimde, “Asansör kullanmayý bilmiyorum ki…” diyor. Giriyorum koluna on katý beraber geziyoruz. (Bu arada hiç görmediðim komþularýmýzý tanýyorum bende)
Ve hayatýmda ilk defa birinden bir þey istemenin ezikliðini yaþýyorum. Ninem çekiniyor isterken… Belli ki bu yaþta ona da zor geliyor. Nasýl gelmesin ki, ben baþkasýnýn halini anlatýrken eziliyorum, o kendine istiyor.
O kadar acý bir þey ki birinin kapýsýný çalýp, bir þeyler istemek.
Eve kendimi zor atýyorum.
Þükür secdesindeyim.
Nelere þükredeceðimi þaþýrmýþ bir halde, sayýp duruyorum verilen nimetleri.
Þimdilerde, ”Rabbim bizi kimseye muhtaç etme, þükrümüzü azaltma. Verip azdýrtma. Elimizdekilere þükreden kullarýndan eyle” derken. Bâ duayý daha önce hiç yapmamýþ gibi hissediyorum.
Siz birinin kapýsýna gidip, sýrf ihtiyaçtan bir þey istemenin ne demek olduðunu bilir misiniz?
Ben bilmiyorum ancak, isteyenin yanýndayken bile ne kadar acý bir durum olduðunu biliyorum.
Rabbim kimseye bu durumlarý yaþatmasýn.
Vesselâm
ALINTI