Nurdan Damlalar
Pages: 1
Nurcu olmak By: ehlidunya Date: 20 Eylül 2010, 15:10:12
Nurcu olmak suç mudur?

Yüksek Askerî Þûrâ ile ordudan atýlan subaylarýn durumlarýnýn tartýþýldýðý Ýskele-Sancak isimli açýk oturum programýnda bir sual ile karþý karþýya kaldým. Program sunucusu ve yöneticisi Sayýn Erhan Çelik, herhangi bir guruba üye olup olmadýðýmý, sordu.

Ben de, gençliðimden beri Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerini okuduðumu ve çok istifade ettiðimi söyleyerek bu eserleri okuyanlara toplumumuzda “Nurcu” adýnýn verildiðini ve benim de bu guruptan sayýlabileceðimi, ifade ettim.

Açýk oturumun konusu YAÞ’zedelerin maðduriyetlerinin dile getirilmesi olduðundan dolayý böyle bir cevabýn “dindar subaylarýn ordudan atýlmasýna bir gerekçe ve malzeme” olabileceðini söyleyen arkadaþlarým oldu. Hatta ‘takýyye’ yapmam gerektiðini zira bir cemaate mensup olanlarýn orduda görev yapmasýnýn doðru olmadýðýný, bunlarýn ordudan atýlmasýnýn da haklý olduðunu anlatmaya çalýþan eski meslektaþlarým oldu.

Buna mukabil sayýsýz kiþi ve arkadaþým eðip bükmeden çok güzel bir cevap verdiðimi söyleyerek tebrik ve teþekkürlerini iletti.

Bu konu ile ilgili olarak düþüncelerimi okuyucularýmla paylaþmak istiyorum. Her þeyden önce dinî eserleri okumak ve dinî bir cemaate mensup olmak kat’a ve asla suç deðildir. Dinî ve imanî konularda elbette bu konuda uzman olarak bilinen âlimlere müracaat edilecektir. Ahiret, iman ve ibadet konusunda doðru dürüst abdest almasýný bilmeyen bir komutana mý soru sorulacak, onun düþüncesine göre mi hareket edilecek? Bu kadar saçma bir þey olabilir mi? Elbette asrýmýzýn en büyük hastalýðý olan inançsýzlýk bataklýðýndan kurtulmak için Bediüzzaman’ýn eserlerine müracaat edilecektir.

Buna mukabil askerlik mesleðini profesyonel olarak yapan subay ve astsubaylar, meslekî konularda elbette komutanlarýna müracaat edecek üst rütbelerdeki yöneticilerden almýþ olduðu emirleri tereddütsüz olarak yerine getirecektir. Aksini düþünen bir insanýn silâhlý kuvvetlerde görev yapmasý doðru deðildir. Zaten “iþini ehline vermek” Peygamberimizin (a.s.m) bir emridir. Her konuda ihtisas sahibi ve sorumluluk pozisyonunda bulunanlarýn sözleri deðerlidir. Sapla samaný karýþtýrmamak gerekir.

Bediüzzaman’a 100 yýl önce soruyorlar: “Her þeyden evvel, bize lâzým olan nedir?”


Cevap olarak “doðruluk” der. Daha sonra “yalan söylememek”, üçüncü olarak da “sýdk, ihlâs, sadakat, sebat ve tesanüt” ün bize gerekli olduðunu söyler. Görüldüðü gibi her üç cevapta da doðruluðun öneminden bahsetmiþtir. Zira imanýn mahiyetinin doðruluk olduðunu, Allah’a olan inançsýzlýðýn ise yalancýlýktan kaynaklandýðýný ifade eder.

Evet, Ehli Sünnet, takýyye yapmayý, yani inanmadýðý ve sevmediði halde inanmýþ ve sevmiþ gibi görünmeyi reddeder. Þiîlik mezhebi buna cevaz verse de Ýmam-ý Azam mezhebine uyan bizlere uymaz. Günahtýr, yasaktýr.

Bir Müslüman, eðer cevap verdiði takdirde güç duruma düþeceðini zannediyorsa en fazla susma hakkýný kullanýr. Fakat asla yalan söylemez. Ýþte 14 asýrdýr insanlarýn kalplerini kazanarak onlarýn öbek öbek Ýslâma geçmesindeki esas olan sýr budur. Ýslâmiyet sanýldýðýnýn aksine kýlýç zoruyla deðil gönülleri feth ederek yayýlmýþtýr.

Ýslâmiyet’in ve onun en önemli müracaat kitabý olan Kur’ân-ý Kerim’in günümüzdeki en güzel tefsiri olan Risâle-i Nur Külliyatý, en dehþetli hastalýk olan dinsizliðin en büyük düþmanýdýr. Bediüzzaman’ýn bu harika tefsirini okuyan insanlar imanlarýný takviye ederek cemiyetimize faydalý birer unsur haline gelmektedirler.

Adam öldürerek hapse girmiþ bir mahkûm bu eserleri okuduktan sonra tahtakurularýný bile öldürmekten korkmaya baþlamýþtýr. Bunun gibi binlerce örnek mevcuttur. Eðer “ben imanýmý muhafaza etmek istiyorum” diyen varsa ona verilecek en güzel eser “Nur” külliyatýdýr.

Bu eserleri okumak ve imanýný kuvvetlendirmek suç olamaz. Zaten binlerce mahkeme bu konuda karar vermiþ didik didik edilmesine raðmen bu eserlerde suç unsuru bulamadýklarýný itiraf etmiþlerdir.

Asker veya herhangi bir memurun bu eserleri okuyarak dinine olan inancýný korumasý ve muhafaza etmesi kimseyi rahatsýz etmemelidir. Onlarý “þucu-bucu” diyerek karalamak, iþlerine haksýz yere son vermek büyük bir yanlýþ ve zulümdür.

Eðer bir kiþi, iþi ile ilgili kurallara uymuyor ve görevini aksatýyor ise yapýlmasý gereken çok basittir. Öncelikle o kiþi ikaz edilir. Yok, eðer fayda vermiyor ise idarî ve adlî makamlara müracaat edilerek yasal iþlem yapýlýr. Yoksa sen þuna inanýyorsun, düþüncelerin yanlýþ diyerek suçlama yapmak hatta “namaz kýlýyorsun” veya “eþin baþörtüsü takýyor” diyerek insanlarýn iþine son vermek en hafif ifadesi ile vicdansýzlýktýr.

Ýþte bu yüzden “seni ordudan atanlara gerekçe verdin” diye ikaz eden dostlarýma Risâleleri okumanýn asla suç olmadýðýný, bunu ifade etmenin de yanlýþ olmadýðýný söylemek isterim. Artýk 2010 yýlýný dahi geride býrakýyoruz. Yersiz korku ve evhamlardan kurtulmamýz gerekiyor. Eðer inançlarýnýn gereðini yerine getirenlere “suçlu” olarak bakanlar var ise bu onlarýn kusuru ve ayýbýdýr. Onlarýn keyfi için doðruluktan vazgeçilmez, vesselâm…


radyobeyan