Marifetullah ne demektir? By: sidretül münteha Date: 19 Eylül 2010, 17:08:53
Marifetullah ne demektir?
Marifet, tanýma, bilme demektir. Marifetullah, Allah’ý Kur’anýn bildirdiði gibi tanýma, sýfatlarýný, isimlerini ve bunlarýn sonsuz kemalde olduðunu bilme, Ýlâhî hakikatlere vakýf olma, þeklinde özetlenebilir.
Allah’a inanan insanýn kalbi imanla nurlanmýþtýr. Bu, kör gözün açýlmasýndan, iþitmeyen kulaðýn duymaya baþlamasýndan çok ileri bir inkiþafla ruhun, Rabbine kavuþmasý, Ona inanmasý ve kendini Onun mahlûku bilmesidir. Þimdi sýra, Onu tanýma vadisinde mesafeler almaya gelmiþtir.
Kur’an-ý Kerim, mümine daima marifet dersleri verir. Allah’ýn adýyla baþlar ve hemen Allah’ýn Rahman ve Rahim olduðunu bildirir. Bu bir marifettir, yâni Rahman ve Rahim olarak Allah’ý tanýmaktýr.
“Yaratan Rabbinin ismiyle oku!” emriyle Allah Resulü’ne (asm.) ve O’nun þahsýnda da bütün ümmetine marifet sahasýnda mesafeler kat etme emri verilmiþtir. Biz bu emirdeki Rab isminden dersimizi alarak, öncelikle kendimizde tecelli eden ilâhî terbiyeyi okuruz. Yüzümüzü gözümüzü; kalbimizi ruhumuzu, kanimizi, hücremizi okuruz. Hepsini en güzel ve en faydalý biçimde terbiye eden Rabbimizin rahmetini, keremini okuruz. Okudukça O’nun terbiye ediciliðine ve O’nun rahmetine olan marifetimiz artar. Ýhsanýný daha güzel, daha net, daha açýk seyreder oluruz.
Ayetin devamýna geçer, nutfeden yaratýldýðýmýzý ibretle düþünürüz. Bizi her þeyimizle o küçücük þifrede yerleþtiren ve onu açýp her organýmýzý yerli yerine koyan Rabbimizin lütfuna, rahmetine hayran kalýrýz.
Rab ismi üzerindeki bu düþüncelerimiz, bizi Fatiha Suresine götürür. Rabbimizi, “Rabb-ül-âlemin” olarak tanýrýz. O, bizim Rabbimiz olduðu gibi, bütün hayvanlar ve bitkiler âleminin de Rabbidir. Sema, arz, Melek ve cin âlemlerinin, Arþýn, kürsinin, cennet ve cehennemin de Rabbidir. Bunlarý düþündükçe, O’nun marifetinde daha da terakki ederiz.
Rab ismi Ýlâhî isimlerden sadece birisi. Diðer isimleri ve tecellilerini de ayný þekilde tefekkür ederiz. Allah’ý Rab olarak tanýdýðýmýz gibi, Rezzak, Muhyi (hayat verici), Kerim ve Kadir olarak da tanýrýz. Böylece marifetimiz daha da artar. Sonra, bütün bu isimlerin Ýlâhî sýfatlardan geldiðini düþünürüz. Marifetimiz sýfatlar aleminde derinleþir ve geniþlenir. Ve sonunda, bütün bu sýfatlarýn bir tek zata ait olduðunu bilmekle tevhit sahasýna girer, Allah’ý hiçbir mahlukuna benzemeyen, bütün sýfatlarý gibi zatýyla da eþi ve benzeri olmayan tek zat olarak biliriz.
Allah’ýn yarattýðý eþya üzerinde bilim adamlarýnýn dünya yaratýldýðýndan beri kafa yormalarý ve her gün yeni keþiflerde bulanmalarý, varlýk alemini her geçen gün biraz daha tanýmalarý gösteriyor ki bu eserlerin tümünü yaratan Allah’ý tanýmanýn, O’nun marifetinde ilerlemenin sonu yoktur. Peygamber Efendimiz (asm) miraç mucizesinin son duraðýnda, “Ben seni hakkýyla tanýyamadým.” buyurmakla, hem bu sahanýn sonsuzluðunu, hem de marifetimizi kesinlikle yeterli görmeyip ömrümüzün sonuna kadar bu yolda ilerlememiz gerektiðini bize ders vermektedir.
Alaaddin Baþar