Hisbe hizmetinin baslamasi By: sumeyye Date: 18 Eylül 2010, 13:46:17
HÝSBE HÝZMETÝNÝN BAÞLAMASI
Hisbe; dinî ve dünyevî, ferdî ve içtimâî bütün þer'î ve örfî hususlarda þer'an güzel görülen þeyleri emretmek ve þer'an kötü görülen þeylerden de menetmek için kurulan bir müessesedir. Bu iþi yapan kiþiye de muhtesib denir.
Hisbe müessesesi âyet ve hadislere dayanýp (1) fiilen tatbikatý Peygamber (sav) Efendimiz tarafýndan baþlatýlmakla beraber, müessese haline getirilmesi Hz. Ömer (r) döneminde olmuþtur. Çünkü Peygamber (sav) Efendimiz zamanýndaki muhtesibler, hizmet mukabili maaþ almadýklarý gibi, bu tayin edilen zevatýn vazifesini ifa maksadýyla mesailerini hasrettikleri de bahis mevzuu deðildi. Halbuki Hz. Ömer (r) zamanýnda vazifeli zât yani muhtesib, mesaisini buna hasrediyor ve salâhiyetli bir kimse olarak ilgili iþlerde fiilen çalýþýyor ve maaþ alýyordu.
Peygamberimiz (sav) insanlara bir yandan ticarî kanunlarý ve ahlâkî kaideleri öðretirken diðer yandan da onlarýn uygulanýp uygulanmadýðýný görmek ve tatbikatýnda insanlara yardýmcý olmak için çarþý ve pazarda denetlemelere çýkýyordu.
Peygamberimiz (sav) bizzat kendisi çarþýyý denetlediði gibi bu iþ için resmi memurlarda tayin etti. Meselâ, Hz. Ömer'i (r) Medine çarþýsýnda, Said b. el—As (r)'i da Mekke çarþýsýnda görevlendirdi. Hatta bir haným olan Þifa binti Abdillah'ýn (r) da bu vazifeyi ifa için tavzif edildiði zikredilmektedir (2).
MUHTESÝB OLMA ÞARTLARI
Muhtesib, yetkili bulunduðu sahalarda ve bu yetkinin alanýna giren konularda devamlý olarak müslümanlarý kontrol altýnda bulundurmak zorundadýr. Böyle aðýr bir vazifeyi yüklendiðinden dolayý kendisinde bazý farklý sýfat ve özelliklerin bulunmasý gerekir. Bu özellikler, eskiden beri pek çok müellifin eserlerine (3) konu olmuþtur. Ufak—tefek bazý farklýlýklar hariç hemen hemen bütün müelliflerin üzerinde birleþtikleri bu sýfatlar kýsaca þunlardýr:
Muhtesib olma þartlarý:
1. Müslüman olmasý,
2. Akil - balið olmasý,
3. Erkek olmasý,
4. Adil olmasý,
5. Ýzinli olmasý,
6. Kudretin olmasý,
7. Ýlim sahibi olmasý,
8. Ýlmiyle âmil olmasý,
9. Allah rýzasý için yapmasý,
10. Titizlik þuuru, Ýrade hassasiyetine malik olmasý (vera ve takvâ sahibi olmasý),
11. Ýyi ahlâklý olmalý.
HÎSBEDE METOD ve MÜEYYÝDE:
Hisbe fonksiyonu ifa edilirken metod olarak þu dereceleme takip edilir ve müeyyideleri tatbik edilir:
1) Taarruf. Yani münkeri araþtýrýp öðrenmeye çalýþmaktýr." Buna tecessüs denir ki, bu yasaktýr. Baþkasýnýn evine kulaklarýný verip, burada çalgý sesi var mý? diye dinlemek veya þarap içiyorlar mý? diye koku almaya çalýþmak doðru deðildir. Çantasý içinde ne olduðunu eli ile yoklamak veya ne yapýyor diye komþusundan soruþturmak "uygun deðildir. Fakat iki âdil þahit ihbar ederse, o zaman müsaade istemeden eve girebilir.
2) Tarif: Lütuf ve mülayemetle bilmeyene öðretmektir. Zira çok defa insan bilmeyerek münkeri yapar.
3) Va'zu nasihat ve Allah'ýn azabý ile korkutmak. Bu da bilerek kötülüðü irtikâb eden kimseye karþý yapýlýr.
4) Sert davranma: Söz ile haþin davranmak, tahkir etmek ve aðýr konuþmak. Bu dereceye, önce tatlýlýk ve mülayemetle nasihat yapýldýktan ve te'siri görülmedikten sonra geçilir.
5) El ile müdahele edip deðiþtirme: Bu da çalgý âletini kýrmak, içkiyi dökmek ve erkeklerin sýrtýndan ipek elbiseyi çýkarmak. Muhtesib bütün bu iþleri yaparken herhangi bir izne muhtaç deðildir.
6) Korkutmak: "Bu iþi terket, yoksa kafaný kýrar ve kelleni uçururum" yahut "Emir veririm, sana þöyle þöyle eziyet yaptýrýrým" demek gibi sözlerle korkutmaktýr. Bilfiil dövmeden, dayak atmadan önce mümkün mertebe bunlarý söylemek lazýmdýr. Bu derecenin edebi yapamayacaðý þey ile korkutmamaktýr.
7) Silah çekmeden el ve ayak ile dövmektir: Bu da yalnýz münker'i önleyecek derecede olmak üzere ferdler için caizdir. Kötülük önlenince el ve ayak da çekilmelidir.
8) Silah Kullanmak: Bu son çâredir. Nadiren baþ vurulur. Daha çok karþý tarafýn silah kullanmasý buna sebeb olur (5).
Bu metodlardan bazýlarýnda müeyyide umumi bir ifade ile ta'zir hakkýna giriyor ki hacet nisbetinde takdir edilir. Ta'zirin tatbiki takdire baðlý olarak çok çeþitli olabileceði gibi þiddeti de deðiþir. Had cezalarýnýn tatbik edilmesi iþinin de bazý hallerde muhtesibe býrakýldýðý vakidir (6).
MUHTESÝBÎN VAZÝFELERÝ
Muhtesibin vazifelerini genel olarak iki grupta toplamak mümkündür. Bunlar:
A) Nazarî Vazifeleri.
B) Amelî Vazifeleri.
Muhtesibin nazarî vazifelerinin içine ma'rufu emir ve münkeri nehy girmektedir. Hisbenin muhtevasýný teþkil eden ma'rufu emir ve münkerden nehy mevzularý üç kýsma ayrýlýr: 1) Ýlâhî haklara (hukukullah) ait olanlar. 2) Kul haklarýna ait (hukuku'l-ibad) olanlar. 3) Hem ilâhî ve hem de kul hakký olanlar.
Muhtesibin amelî vazifeleri.
1) Umumi Hususlar: Çarþý pazar ve yollar; bazý para ve ölçü birimleri; terazi, ölçek ve ayar; umumi olarak alým-satým; fiyat tahdidi ve karaborsacýlýk; ticari temsilciler.
2) Yiyecek ve içecek maddeler: Hububatçýlar ve deðirmenciler; ekmekçiler ve fýrýncýlar; kesiciler ve kasaplar; kýzartmacýlar; aþçýlar; sucukçular; bakkallar; helvacýlar; ciðerciler; sütçüler.
3) Giyecek maddeleri imalatçýlarý ve satýcýlar: Dokumacýlar; terziler; pamukçular; ketenciler; ipekçiler; iplik ve kumaþ boyacýlarý; ayakkabýcýlar.
4) Saðlýk hususlarý: Þurupçular; eczacýlar; doktorlar; damardan kan alma ve hacamat; hamamcýlar, nalbantlar.
5) Diðer meslekler: Sarraflar; kuyumcular; bakýrcýlar ve demirciler; porselen ve toprak eþya satýcýlarý.
6) Muhtesibin diðer pratik görevleri: Çocuk terbiyecileri; zimmiler; para basýlmasý; valiler ve devlet adamlarý; kadýlar; din görevlileri; katipler; diðer meslekler (7).
Yukarýda nazarî ve amelî vazifelerini saydýðýmýz muhtesibin amelî vazifelerinin herbirini nasýl yerine getirdiðini, yani nasýl teftiþ ettiðini birer birer anlatmak çok uzun tutacaðýndan, biz her neviden sadece bir tanesini anlatmak suretiyle iktifa edeceðiz.
1) Umumi hususlar: Çarþý-pazar ve yollarý teftiþ.
Bir beldede âmmenin en çok menfaati bulunan yerlerden biri þüphesiz çarþý ve pazarlardýr. Orada meselâ satýþlarda yalan, hile, ölçü ve tartýda eksiltmeler, akit þartlarýna riayetsizlik olabilir. Ayrýca çarþýda pazarda þeriatýn gayr-i meþru saydýðý oyun âletleri, gümüþ ve altýndan yapýlmýþ eþya, erkeklerin giyimlerine mahsus ipek ve halk arasýnda iltibasa meydan verecek her türlü alým-satýmlar cereyan edebilir.
Ýnþa tekniðine gelince; çarþý ve pazarýn halka herhangi bir zarar vermeyecek þekilde geniþ ve yüksek inþaasý gerekmektedir. Gelip-geçenlerin zarar görmelerine sebeb olan her türlü yol daraltýcý ilavelerden sakýnýlmasý icab etmektedir.
Sokaklar tertemiz olmalýdýr. Yolcularýn üzerlerini kirletecek veya kokacak yük ve maddelerin sokaklara dökülmesi veya yoldan zararlý bir tarzda geçirilmesi yasaklanmalýdýr.
Ayný cins meslek sahiplerine bir yer tahsis edilir; onlarýn birbirlerinden zarar görmeleri muhtesib tarafýndan önlenir.
Muhtesib iþ kolundakilerin kâfi derecede dinî bilgi sahibi bulunmalarýna da dikkat eder.
Hayvanlara çok yük yüklenmemesi ve yüklerin icabýnda indirilmesi muhtesibin vazifeleri arasýnda olduðu gibi, karaborsacýlýða mani olmak da onun vazifelerindendir.
Deniz trafiði de muhtesibin kontrolündedir. Deniz vasýtalarýnýn batma tehlikesi olacak kadar nizam dýþý yüklenmesine mâni olmasý gerektiði gibi þiddetli rüzgârda da trafiði kapatacaktýr. (8).
2) Yiyecek ve içecek maddeleri: Fýrýncýlarý teftiþ:
Muhtesib fýrýncýlara, su kaplarýný örtmelerini, bütün ekmek örtü ve kaplarýnýn temiz tutulmasýný emreder.
Hamur kabarmadan ekmek piþirilmemelidir; þayet piþirilirse tartýda aðýr olacaðý gibi mideye de oturur. Ocaktan ne piþmeden çýkarýlmalý ve ne de yakmalýdýr (9).
3) Giyecek maddeleri imâlâtçýlarý ve satýcýlar: Terzileri kontrol:
Muhtesib, terzilerin halkýn kumaþýndan çalmalarýna mâni olur. Terzilerin halkýn elbiseliklerini uzun müddet yanlarýnda tutup halkýn kendilerine taþýnýp durmalarýna engel olunmalýdýr.
4) Saðlýk hususlarý: Doktorlarýn kontrolü: Hz. Peygamber (sav) þöyle buyurur:
"Týp bilgisi malum olmadýðý halde tabiblik taslayan tazmin eder. (10).
Tedâvi usulü hakkýnda verilen bilgiyi kaydedelim: Doktor hastaya acýsýný ve belirtilerini sorar, nabzýný öðrenir. Sonra Ýlaçlarýnýn terkibini de gösteren bir reçete yazar; bundan sonra hastanýn dediklerini, kendi teþhis ve ilaçlarýný ihtiva eden bir rapor yazýp, hastanýn yakýnlarýna verir ve buna oradakileri þahit kýlar. Ertesi gün doktor tekrar gelir; ayný ameliyeyi yapar ve yazýp raporunu teslim eder. Üçüncü, dördüncü günler ayni þekilde hareket eder. Neticede hasta ya ölür veya iyi olur.
Eðer iyi olursa doktor ücretini alýr; ölürse hastanýn yakýnlarý belde hekimi (meþhur hekim)nin yanýna gidip reçete ve raporlarý arzederler. Eðer iyi derse ne alâ; þayet yanlýþ tatbikat görürse "hastanýn diyetini tabibten alýn; onu kötü iþi ve ihmali ile öldüren odur" der. Ehil olmayan sahte doktorlara mâni olmak için böyle çalýþýlmýþtýr.
Muhtesib tabiblere, kadýnlara çocuk düþürten, erkeklere de nesli kesen ilaç vermemeleri, hastalarýn yanýna girince haramdan gözlerini sakýnmalarý, sýrlarý ve ayýplarý ifþa etmemeleri hususlarýnda söz alýr.
Muhtesib, doktorlarý Ýmtihan eder. Doktorlar gerekli tibbî aletlerin hepsini yanlarýnda bulundurmak zorundadýrlar.
5) Diðer meslekler: Kuyumcularýn teftiþi: Baþkasý için bir þeyi kalýba dökmek, icabettiðinde bunu sahibinin huzurunda yapmalý, önce ve sonra tartmalýdýr. Taþýný da böyle yapmalýdýr. Kuyumcularýn hileleri gizlidir; kolay anlaþýlamaz. Onlar kimsenin anlayamayacaðý cila ve boya iþleri bilirler. Dindar ve emniyetli kimse olmaktan baþka, hiçbir þey bunlara mâni olamaz.
6) Muhtesibin diðer pratik görevleri: Din görevlilerinin teftiþi:
Cami hergün süpürülüp temizlenir; hasýrlar silkilir; duvarlar silinir; kandiller yýkanýr ve geceleri yakýlýr. Muhtesib, namazdan sonralarý caminin kapatýlmasýný emreder. Camiye komþu bulunan kimseleri cemaat namazýna devama mecbur eder. Her camiin inþaat durumunu kontrol eden ve gereðinde tamir eden daimi bir ustasý bulunmasý gerekir.
Müezzin emin, âdil, güvenilir ve namaz vakitlerini bilen bir kimse olmalýdýr. Muhtesib, müezzini imtihan eder; ezan vaktini bilmeyene müezzinlik imkâný vermez; yoksa halkýn namazý ifsat olur; müezzin fýkýhdaki ezan ve ikâmet bahislerini okumuþ olmalýdýr.
Muhtesib, Kur'ân okuyanlarýn, Kur'ân'ý tertil ile okumalarýný, lahn ve teganni yapmamalarýný emreder.
Muhtesib vaizleri de kontrol eder; din, hayýr, fazilet, þeriat ilimlerine ve edebiyata vakýf olan; Kur'ân'ý ezbere bilen, hadisleri, salihlerin hikayelerini bilen kimselerden baþkasýna vaaz imkâný vermez. Muhtesib bu mevzulardan imtihan eder; cevap alýrsa ne alâ; cevap alamazsa vaazdan meneder.
Vaiz olabilme þartlarý arasýnda kitap ve sünneti bilmek, ifadesinin güzel olmasý mevcuttur (11).
Hülasa olarak muhtesib, hammallarý ve nakil vasýtalarýný tahammülleri fevkinde yük almaktan men, yýkýlmak tehlikesinde bulunan binalarý yýktýrarak bu yüzden yolculara vukuu melhuz tehlikeyi def, mekteplerde ve diðer ta'lim müesseselerinde talebeyi þiddetli döven muallimleri cezalandýrmak gibi umumun menfaatine ait þeylere nezaret eylerdi. Bundan baþka muhtesib, yiyecek, içeceðe hile karýþmasýný noksan tartý kullanýlmasýný menetmek gibi bugün belediyelerin vazifelerinden olan hususlara da bakardý (12).
Muhtesiblerin cemiyetteki vazifeleri sayýlamayacak kadar çoktur. Belde ve cemiyet içinde âmme ihtiyaçlarýný celbeden herþey hisbenin þumulüne girmektedir.
KAYNAKLAR:
1. Önceki sayýda zikredilmiþtir.
2. Kavakçý, Y. Ziya, Hisbe Teþkilatý, 145.
3. Kazýcý, Ziya: Osmanlýlarda Ýhtisâb Müessesesi s.53. Ayrýca bu konuda daha geniþ bilgi için bkz. Mâverdi: Ah kâmu's-Sultâniyye s.241; Taþköprü Zâde: Mevzuatu'l-Ulum: 2/570; Ýhya 2/775; Kavakçý, Y.ZIya: Hisbe, 22—29 ve Meâlimü'l-Kurbeh fi ahkâmi'l-Hisbeh, s. 25.
4. Kazýcý, Zlya:a.g.e., s. 53 - 58.
5. Ýhya: 2/809—816.
6. Kavakçý, Y. Ziya: a.g.e., ,57.
7. Kavakçý, Y. Ziya: a.g.e., 63.
8. Ýhya: 2/256.
9. Þorbacý:Biþri Tes'ir fi'l— Ýslâm, s.129-134.
10. Ebu Davud: Diyât: 23; Neþet, Kasâme: 40: Ýbn Mâce, Týb; 16.
11. Kavakçý, Y. Ziya: a.g.e., s. 134.
12. Osmanlý Tarih Deyimi, ve Terimi. Sözlü. 1/572.