Nefis By: meryem Date: 18 Eylül 2010, 03:16:50
Nefis
Hani Musa, kavmine: "Ey kavmim, gerçekten siz, buzaðýyý (tanrý) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca yaratan (gerçek ilah)ýnýza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, yaratýcýnýz katýnda sizin için daha hayýrlýdýr" demiþti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Þüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. (2/54)
Bulutlarý üzerinize gölge kýldýk ve size kudret helvasý ve býldýrcýn indirdik. Size rýzýk olarak verdiklerimizin temizinden yiyin (dedik). Onlar bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmettiler. (2/57)
Allah´ýn kullarýndan, dilediðine kendi fazlýndan (peygamberliði) indirmesini ´kýskanarak ve hakka baþ kaldýrarak´ Allah´ýn indirdiklerini tanýmamakla, nefislerini ne kötü þeye karþýlýk sattýlar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uðradýlar. Kafirler için alçaltýcý bir azab vardýr. (2/90)
Ve onlar, Süleyman´ýn mülkü (nübüvveti) hakkýnda þeytanlarýn anlattýklarýna uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak þeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil´deki iki meleðe Harut´a ve Marut´a indirileni öðretiyorlardý. Oysa o ikisi: "Biz, yalnýzca bir fitneyiz, sakýn inkâr etme" demedikçe hiç kimseye (bir þey) öðretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karýsýnýn arasýný açan þeyi öðreniyorlardý. Oysa onunla Allah´ýn izni olmadýkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna raðmen kendilerine zarar verecek ve yarar saðlamayacak þeyi öðreniyorlardý. Andolsun onlar, bunu satýn alanýn, ahiretten hiçbir payý olmadýðýný bildiler; kendi nefislerini karþýlýðýnda sattýklarý þey ne kötü; bir bilselerdi. (2/102)
Kitap Ehlinden çoðu, kendilerine gerçek (hak) apaçýk belli olduktan sonra, nefislerini (kuþatan) kýskançlýktan dolayý, imanýnýzdan sonra sizi inkâra döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah´ýn emri gelinceye kadar onlarý býrakýn ve (onlara ne sözle, ne de eylemle) iliþmeyin. Hiç þüphesiz Allah, herþeye güç yetirendir. (2/109)
Oruç gecesinde kadýnlarýnýza yaklaþmak size helal kýlýndý. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduðunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi baðýþladý. Artýk onlara yaklaþýn ve Allah´ýn sizin için yazdýklarýný dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayýrd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayýn. Mescidlerde itikafta olduðunuz zamanlarda onlara (kadýnlarýnýza) yaklaþmayýn. Bunlar, Allah´ýn sýnýrlarýdýr, (sakýn) onlara yanaþmayýn. Ýþte Allah, insanlara ayetlerini böylece açýklar; umulur ki sakýnýrlar. (2/187)
Kitap Ehlinden bir grup, sizi þaþýrtýp saptýrmayý arzuladý; fakat onlar ancak kendi nefislerini þaþýrtýp-saptýrýrlar da þuuruna varmazlar. (3/69)
Onlarýn bu dünya hayatýndaki harcamalarý kendi nefislerine zulmetmiþ olan bir kavmin ekinine isabet eden kavurucu soðukluktaki bir rüzgara benzer ki onu (ekini) helak etmiþtir. Allah, onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmektedirler. (3/117)
Ve ´çirkin bir hayasýzlýk´ iþledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah´ý hatýrlayýp hemen günahlarýndan dolayý baðýþlanma isteyenlerdir. Allah´tan baþka günahlarý baðýþlayan kimdir? Bir de onlar yaptýklarý (kötü þeylerde) bile bile ýsrar etmeyenlerdir. (3/135)
Allah´ýn izni olmaksýzýn hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiþ bir yazýdýr. Kim dünyanýn yararýný (sevabýný) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabýný isterse ona da ondan veririz. Biz þükredenleri pek yakýnda ödüllendireceðiz. (3/145)
hiçbir peygambere, emanete ihanet yaraþmaz. Kim ihanet ederse, kýyamet günü ihanet ettiðiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandýysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksýzlýða uðratýlmazlar. (3/161)
Her nefis ölümü tadýcýdýr. Kýyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateþten uzaklaþtýrýlýr ve cennete sokulursa, artýk o gerçekten kurtuluþa ermiþtir. Dünya hayatý, aldatýcý metadan baþka bir þey deðildir. (3/185)
Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eþini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadýn türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakýnýn. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleþtiðiniz Allah´tan ve akrabalýk (baðlarýný koparmak)tan sakýnýn. Þüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir. (4/1)
Ey iman edenler, mallarýnýzý, sizden karþýlýklý anlaþmadan (doðan) bir ticaretten baþka haksýz ´nedenler ve yollarla´ (batýlca) yemeyin. Ve kendi nefislerinizi öldürmeyin. Þüphesiz, Allah, sizi çok esirgeyendir. (4/29)
Ýþte bunlarýn, Allah kalplerinde olaný bilmektedir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öðüt ver ve onlara nefislerine iliþkin açýk ve etkileyici söz söyle. (4/63)
Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah´ýn izniyle kendisine itaat edilmesinden baþka bir þeyle göndermedik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde þayet sana gelip Allah´tan baðýþlama dileselerdi ve elçi de onlar için baðýþlama dileseydi, elbette Allah´ý tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardý. (4/64)
Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatýna son verecekleri zaman derler ki: "Nerde idiniz?" Onlar: "Biz, yeryüzünde zayýf býrakýlmýþlar (müstaz´aflar) idik." derler. (Melekler de:) "Hicret etmeniz için Allah´ýn arzý geniþ deðil miydi?" derler. Ýþte onlarýn barýnma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktýr o? (4/97)
Kendi nefislerine ihanet edenlerden yana mücadeleye giriþme. Hiç þüphesiz Allah, ihanette ilerlemiþ günahkarý sevmez. (4/107)
Eðer Allah´ýn fazlý ve rahmeti senin üzerinde olmasaydý, onlardan bir grup, seni de saptýrmak için tasarý kurmuþtu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptýrýrlar ve sana hiçbir þeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitabý ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öðretti. Allah´ýn üzerinizdeki fazlý çok büyüktür. (4/113)
Eðer bir kadýn, kocasýnýn nüþuzundan veya ondan yüz çevirip uzaklaþmasýndan korkarsa, barýþ ile aralarýný bulup düzeltmekte ikisi için sakýnca yoktur. Barýþ daha hayýrlýdýr. Nefisler ise ´kýskançlýða ve bencil tutkulara´ hazýr (elveriþli) kýlýnmýþtýr. Eðer iyilik yapar ve sakýnýrsanýz, þüphesiz, Allah, yaptýklarýnýzdan haberi olandýr. (4/128)
Ýþte kalplerinde hastalýk olanlarý: "Zamanýn, felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasýndan korkuyoruz" diyerek aralarýnda çabalar yürüttüklerini görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih veya katýndan bir emir getirecek de, onlar, nefislerinde gizli tuttuklarýndan dolayý piþman olacaklardýr. (5/52)
Andolsun, biz Ýsrailoðullarýndan kesin söz almýþ (misak) ve onlara elçiler göndermiþtik. Onlara ne zaman nefislerinin hoþuna gitmeyen bir þeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladýlar, bir bölümünü de öldürdüler. (5/70)
Onlardan çoðunun inkâra sapanlarla dostluklar kurduklarýný görürsün. Kendileri için nefislerinin takdim ettiði þey ne kötüdür. Allah onlara gazablandý ve onlar azabda ebedi kalacaklardýr. (5/80)
Ey iman edenler, üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. Siz doðru yola eriþirseniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün dönüþü Allah´adýr. O, size yaptýklarýnýzý haber verecektir. (5/105)
De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki: "Allah´ýndýr." O, rahmeti kendi üzerine yazdý. Sizi kendisinde þüphe olmayan kýyamet gününde elbette toplayacaktýr. Nefislerini hüsrana uðratanlar, iþte onlar inanmayanlardýr. (6/12)
Onlar, hem ondan alýkoyarlar, hem kendileri kaçarlar. Onlar, yalnýzca kendi nefislerinden baþkasýný yýkýma uðratmazlar ama þuurunda deðildirler. (6/26)
Dinlerini bir oyun ve eðlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatý kendilerini maðrur kýlanlarý býrak. Onunla (Kur´an´la) hatýrlat ki, bir nefis, kendi kazandýklarýyla helake düþmesin; (böylesinin) Allah´tan baþka ne bir velisi, ne bir þefaatçisi vardýr; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. Ýþte onlar, kazandýklarý nedeniyle helake uðrayanlardýr; küfre saptýklarýndan dolayý onlar için çýlgýnca kaynar sular ve acýklý bir azab vardýr. (6/70)
O, sizi tek bir nefisten yaratandýr. (Sizin için) Bir karar (kalýþ) ve emanet (olarak konuluþ) yeri vardýr. Kavrayabilen bir topluluk için ayetleri birer birer açýkladýk. (6/98)
Ey cin ve insan topluluðu, içinizden size ayetlerimi aktarýp-okuyan ve size bu karþý karþýya geldiðiniz gününüzle sizi uyarýp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar: "Nefislerimize karþý þehadet ederiz" derler. Dünya hayatý onlarý aldattý ve gerçekten kafir olduklarýna dair kendi nefislerine karþý þehadet ettiler. (6/130)
De ki: "O, herþeyin Rabbi iken, ben Allah´tan baþka bir Rab mi arayayým? hiçbir nefis, kendisinden baþkasýnýn aleyhine (günah) kazanmaz. Günahkar olan bir baþkasýnýn günah yükünü taþýmaz. Sonunda dönüþünüz Rabbinizedir. O, size hakkýnda anlaþmazlýða düþtüðünüz þeyleri haber verecektir." (6/164)
Kimin tartýlarý hafif kalýrsa, bunlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden dolayý nefislerini hüsrana uðratanlardýr. (7/9)
Dediler ki: "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eðer bizi baðýþlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uðrayanlardan olacaðýz." (7/23)
Biz onlarý (Ýsrailoðullarýný) ayrý ayrý oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayýrdýk. Kavmi kendisinden su istediðinde Musa´ya: "Asan´la taþa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pýnar sýzýp-fýþkýrdý; böylece her bir insan- topluluðu su içeceði yeri öðrenmiþ oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvasý ile býldýrcýn indirdik. (Sonra da þöyle dedik:) "Size rýzýk olarak verdiklerimizin temiz olanlarýndan yiyin." Onlar bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardý. (7/160)
Hani Rabbin, Adem oðullarýnýn sýrtlarýndan zürriyetlerini almýþ ve onlarý kendi nefislerine karþý þahidler kýlmýþtý: "Ben sizin Rabbiniz deðil miyim?" (demiþti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), þahid olduk" demiþlerdi. (Bu,) Kýyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. (7/172)
Ayetlerimizi yalanlayanlar ve yalnýzca kendi nefislerine zulmedenlerin örneði ne kötüdür. (7/177)
O, sizi tek bir nefisten yarattý ve kendisiyle durulup-yatýþmasý için ondan eþini var etti. Onu (eþini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim aðýrlaþýnca, ikisi Rableri olan Allah´a dua ettiler: "Eðer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun þükredenlerden olacaðýz." (7/189)
Oysa (bu þirk koþtuklarý güçler ve nesneler) ne onlara bir yardýma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardým etmeðe. (7/192)
Eðer yakýn bir yarar ve orta bir sefer olsaydý, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eðer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaþa) çýkardýk." diye sana Allah adýna yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onlarýn gerçekten yalan söylediklerini biliyor. (9/42)
Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, Ýbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan þehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçýk deliller getirmiþlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor deðildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardý. (9/70)
(Savaþtan) Geri býrakýlan üç (kiþiyi) de (baðýþladý). Öyle ki, bütün geniþliðine raðmen yeryüzü onlara dar gelmiþti, nefisleri de kendilerine dar (sýkýntýlý) gelmiþti ve O´nun dýþýnda (yine) Allah´tan baþka bir sýðýnacak olmadýðýný iyice anladýlar. Sonra tevbe etsinler diye onlarýn tevbesini kabul etti. Þüphesiz Allah, (yalnýzca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. (9/118)
Medine halkýna ve çevresindeki bedevilere, Allah´ýn elçisinden geri kalmalarý, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakýþmaz. Bu, gerçekten onlarýn Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, ´dayanýlmaz bir açlýk´ (çekmeleri), kâfirleri ´kin ve öfkeyle ayaklandýracak´ bir yere ayak basmalarý ve düþmana karþý bir baþarý kazanmalarý karþýlýðýnda, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazýlmýþ olmasý nedeniyledir. Þüphesiz Allah, iyilik yapanlarýn ecrini kaybetmez. (9/120)
Ýþte orada, her nefis önceden yaptýklarýyla imtihana çekilmiþ olacak ve onlar asýl-gerçek mevlalarý olan Allah´a döndürülecekler. Yalan yere uydurduklarý da, kendilerinden kaybolup uzaklaþacaklar. (10/30)
Þüphesiz Allah, insanlara hiçbir þeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar. (10/44)
Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa bunu (azaba karþýlýk) mutlaka fidye olarak verirdi. Onlar azabý görünce piþmanlýklarýný gizlerler, oysa onlar haksýzlýða uðratýlmadan aralarýnda adaletle hükmedilmiþtir. (10/54)
Ben size Allah´ýn hazineleri yanýmdadýr demiyorum, gaybý da bilmiyorum. Melek olduðumu söylemiyorum ve gözlerinizin aþaðýlýk gördüklerine, Allah kesin olarak bir hayýr vermez de demiyorum. Nefislerinde olaný Allah daha iyi bilir. Bu durumda (bunun aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir." (11/31)
Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler. Böylece Rabbinin emri geldiði zaman, Allah´ý býrakýp da taptýklarý ilahlarý, onlara hiçbir þey saðlayamadý, ´helak ve kayýplarýný´ arttýrmaktan baþka bir iþe yaramadý. (11/101)
(Yine de) Ben nefsimi temize çýkaramam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediði dýþýnda- var gücüyle kötülüðü emredendir. Þüphesiz, benim Rabbim, baðýþlayandýr, esirgeyendir." (12/53)
O´nun (insanýn) önünden ve arkasýndan izleyenleri vardýr, onu Allah´ýn emriyle gözetip-korumaktadýrlar. Gerçekten Allah, kendi nefis (öz)lerinde olaný deðiþtirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olaný deðiþtirip-bozmaz. Allah bir topluluða kötülük istedi mi, artýk onu geri çevirmeye hiçbir (biçimde imkan) yoktur; onlar için O´ndan baþka bir veli yoktur. (13/11)
Siz, kendi nefislerine zulmedenlerin yerleþtikleri yerlerde oturmuþtunuz. Onlara ne yaptýðýmýz size açýklanmýþtý ve size örnekler vermiþtik. (14/45)
Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onlarýn canlarýný aldýklarýnda, "Biz hiçbir kötülük yapmýyorduk" diye teslim olurlar. Hayýr, þüphesiz Allah, sizin neler yaptýðýnýzý bilendir. (16/28)
(Küfre sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden baþka bir þey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmýþtý. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardý. (16/33)
Allah size kendi nefislerinizden eþler yarattý ve size eþlerinizden çocuklar ve torunlar yarattý ve sizi güzel þeylerden rýzýklandýrdý. Þimdi onlar, batýla mý inanýyorlar ve Allah´ýn nimetini inkar mý ediyorlar? (16/72)
Her ümmet içinde kendi nefislerinden onlarýn üzerine bir þahid getirdiðimiz gün, seni de onlar üzerinde bir þahid olarak getireceðiz. Biz Kitabý sana, herþeyin açýklayýcýsý, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. (16/89)
Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardýklarýmýzý haram kýldýk. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardý. (16/118)
Göklerin ve yerin yaratýlýþýnda da, kendi nefislerinin yaratýlýþýnda da Ben onlarý þahid tutmadým. Ben, saptýrýcýlarý yardýmcý-güç de edinmedim. (18/51)
Her nefis ölümü tadýcýdýr. Biz sizi, þerle de, hayýrla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz. (21/35)
Yoksa bize karþý kendilerini, engelleyerek koruyabilecek ilahlarý mý var? Onlarýn kendi nefislerine bile yardýma güçleri yetmez ve onlar bizden yakýnlýk bulamazlar. (21/43)
Biz ise, kýyamet gününe ait duyarlý teraziler koyarýz da artýk, hiçbir nefis hiçbir þeyle haksýzlýða uðramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz. (21/47)
Onun uðultusunu bile duymazlar. Onlar nefislerinin arzuladýðý (sayýsýz nimet) içinde ebedi kalýcýdýrlar. (21/102)
Kimin tartýsý hafif gelirse, iþte onlar da kendi nefislerini hüsrana uðratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak olanlardýr. (23/103)
Onu iþittiðiniz zaman, erkek mü´minler ile kadýn mü´minlerin kendi nefisleri adýna hayýrlý bir zanda bulunup: "Bu, açýkca uydurulmuþ iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi? (24/12)
O´nun dýþýnda, hiçbir þeyi yaratmayan, üstelik kendileri yaratýlmýþ olan, kendi nefislerine bile ne zarar, ne yarar saðlayamayan, öldürmeye, yaþatmaya ve yeniden diriltip-yaymaya güçleri yetmeyen birtakým ilahlar edindiler. (25/3)
Bize kavuþmayý ummayanlar, dediler ki: "Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?" Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüðe kapýldýlar ve büyük bir azgýnlýkla baþ kaldýrdýlar. (25/21)
Ýþte biz, onlarýn her birini kendi günahýyla yakalayýverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taþ fýrtýnasý gönderdik, kimini þiddetli bir çýðlýk sarýverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boðduk. Allah onlara zulmedici deðildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardý. (29/40)
Her nefis ölümü tadýcýdýr; sonra bize döndürüleceksiniz. (29/57)
Kendi nefisleri konusunda düþünmüyorlar mý? Allah, gökleri, yeri ve bu ikisi arasýnda olanlarý ancak hak ile ve belirlenmiþ bir süre (ecel) olarak yaratmýþtýr. Gerçekten, insanlardan çoðu Rablerine kavuþmayý inkar ediyorlar. (30/8)
Yeryüzünde gezip dolaþmýyorlar mý? Böylece kendilerinden öncekilerin nasýl bir sona uðradýklarýný görsünler. Onlar, güç bakýmýndan kendilerinden daha üstün idiler, topraðý alt-üst etmiþler (ekmiþler, madenler, sular arayýp çýkarmýþlar) ve onu, kendilerinin imar ettiðinden daha çok imar etmiþlerdi. Elçileri de, onlara açýk delillerle gelmiþti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardý. (30/9)
Onda ´sükun bulup durulmanýz´ için, size kendi nefislerinizden eþler yaratmasý ve aranýzda bir sevgi ve merhamet kýlmasý da, O´nun ayetlerindendir. Þüphesiz bunda, düþünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardýr. (30/21)
Size kendi nefislerinizden bir örnek verdi: "Size rýzýk olarak verdiðimiz þeylerde, sað ellerinizin malik olduklarýnýzdan, sizinle eþit olup kendi kendinizden korktuðunuz gibi kendilerinden de korktuðunuz (veya çekinip saygý duyduðunuz) ortaklar var mýdýr? "Ýþte biz, aklýný kullanabilen bir kavim için ayetleri böyle birer birer açýklarýz. (30/28)
Artýk hiçbir nefis, yaptýklarýna karþýlýk olmak üzere kendileri için gözler aydýnlýðý olarak nelerin (sayýsýz nimetlerin) saklandýðýný bilmez. (32/17)
Peygamber, mü´minler için kendi nefislerinden daha evladýr ve onun zevceleri de onlarýn anneleridir. Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah´ýn Kitabýnda birbirlerine öteki mü´minlerden ve muhacirlerden daha yakýndýr. Ancak dostlarýnýza maruf üzere yapacaklarýnýz baþka; bunlar Kitapta yazýlmýþ bulunmaktadýr. (33/6)
Onlar ise: "Rabbimiz, seferlerimizin arasýný aç (þehirlerimiz birbirine çok yakýndýr) dediler ve kendi nefislerine zulmetmiþ oldular. Böylece biz de onlarý efsaneler(e konu olan bir halk) kýldýk ve onlarý darmadaðýn edip daðýttýk. Þüphesiz bunda, çok sabreden ve çok þükreden herkes için gerçekten ayetler vardýr. (34/19)
Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice þeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) yücedir. (36/36)
Sizi tek bir nefisten yarattý, sonra ondan kendi eþini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karýnlarýnda, üç karanlýk içinde, bir yaratýlýþtan sonra (bir baþka) yaratýlýþa (dönüþtürüp) yaratmaktadýr. Ýþte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O´nundur. O´ndan baþka ilah yoktur. Buna raðmen nasýl çevriliyorsunuz? (39/6)
Þüphesiz küfredenlere de (þöyle) seslenilir: "Allah´ýn gazablanmasý, elbette sizin kendi nefislerinize gazablanmanýzdan daha büyüktür. Çünkü siz, imana çaðrýldýðýnýz zaman inkâr ediyordunuz. (40/10)
Bugün her bir nefis, kendi kazandýðýyla karþýlýk görür. Bugün zulüm yoktur. Þüphesiz Allah, hesabý seri görendir. (40/17)
Biz, dünya hayatýnda da, ahirette de sizin velileriniziz. Orda nefislerinizin arzuladýðý herþey sizindir ve istediðiniz herþey de sizindir." (41/31)
Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceðiz; öyle ki, þüphesiz onun hak olduðu kendilerine açýkça belli olsun. herþeyin üzerinde Rabbinin þahid olmasý yetmez mi? (41/53)
O, göklerin ve yerin yaratýcýsýdýr. Size kendi nefislerinizden eþler, davarlardan da çiftler var etti. Sizleri bu tarzda türetip-yayýyor. O´nun benzeri gibi olan hiçbir þey yoktur. O, iþitendir, görendir. (42/11)
Onlarý görürsün; zilletten baþlarý önlerine düþmüþ bir halde, ona (ateþe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. Ýman edenler de: "Gerçekten hüsrana uðrayanlar, kýyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakýn akraba (veya yandaþ)larýný da hüsrana uðratmýþlardýr" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalýcý bir azab içindedirler. (42/45)
Onlarýn etrafýnda altýn tepsiler ve testilerle dolaþýlýr; orada nefislerin arzu ettiði ve gözlerin lezzet (zevk) aldýðý herþey var. Ve siz orada süresiz kalacaksýnýz." (43/71)
Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattý; öyle ki, her nefis kazandýklarýyla karþýlýk görsün. Onlara zulmedilmez. (45/22)
Ey iman edenler, bir kavim (bir baþka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayýrlýdýrlar; kadýnlar da kadýnlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayýrlýdýrlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadýrgayýp-küçük düþürmeyin ve birbirinizi ´olmadýk-kötü lakablarla´ çaðýrmayýn. Ýmandan sonra fasýklýk ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, iþte onlar, zalim olanlarýn ta kendileridir. (49/11)
(Artýk) Her bir nefis, yanýnda bir sürücü ve bir þahid ile gelmiþtir. (50/21)
Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz? (51/21)
Bu (putlar ise,) sizin ve atalarýnýzýn (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiðiniz (keyfi) isimlerden baþkasý deðildir. Allah, onlarla ilgili ´hiçbir delil´ indirmemiþtir. Onlar, yalnýzca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiþtir. (53/23)
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazýlý) olmasýn. Þüphesiz bu, Allah´a göre pek kolaydýr. (57/22)
Kendilerinden önce o yurdu (Medine´yi) hazýrlayýp imaný (gönüllerine) yerleþtirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen þeylerden dolayý içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açýklýk (ihtiyaç) olsa bile (kardeþlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ´cimri ve bencil tutkularýndan´ korunmuþsa, iþte onlar, felah (kurtuluþ) bulanlardýr. (59/9)
Kendileri Allah´ý unutmuþ, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuþ olanlar gibi olmayýn. Ýþte onlar, fasýk olanlarýn ta kendileridir. (59/19)
Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiðinde, yarýsýnda ve üçte birinde (namaz için) kalktýðýný bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluðun da (böyle yaptýðýný bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamýyacaðýnýzý bildi, böylece tevbenizi (O´na dönüþünüzü) kabul etti. Þu halde Kur´an´dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduðunu, baþkalarýnýn Allah´ýn fazlýndan aramak için yeryüzünde gezip-dolaþacaklarýný ve diðerlerinin Allah yolunda çarpýþacaklarýný bilmiþtir. Öyleyse ondan (Kur´an´dan) kolay geleni okuyun. Namazý dosdoðru kýlýn, zekatý verin ve Allah´a güzel bir borç verin. Hayýr olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiðiniz þeyleri daha hayýrlý ve daha büyük bir ecir (karþýlýk) olarak Allah katýnda bulursunuz. Allah´tan maðfiret dileyin. Þüphesiz Allah, çok baðýþlayandýr, çok esirgeyendir. (73/20)
Her nefis, kazandýklarýna karþýlýk bir rehinedir. (74/38)
Nefisler, birleþtiði zaman, (81/7)
(Artýk her) Nefis, neyi hazýrladýðýný bilip-öðrenmiþtir. (81/14)
(Artýk her) Nefis önceden takdim ettiklerini ve ertelediklerini bilip-öðrenmiþtir. (82/5)
Üzerinde gözetleyici-koruyucu bulunmayan hiçbir nefis (kimse) yoktur. (86/4)
Ey mutmain (tatmin bulmuþ) nefis, (89/27)
Andolsun, biz Musa´ya kitabý verdik ve ardýndan peþpeþe elçiler gönderdik. Meryem oðlu Ýsa´ya da apaçýk belgeler verdik ve onu Ruhu´l-Kudüs´le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoþlanmayacaðý bir þeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kýsmýnýz onu yalanlayacak, bir kýsmýnýz da onu öldürecek misiniz? (2/87)
Kendi nefsini aþaðýlýk kýlandan baþka, Ýbrahim´in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de O salihlerdendir. (2/130)
Ýnsanlardan öylesi vardýr ki, Allah´ýn rýzasýný ara(yýp kazan)mak amacýyla nefsini satýn alýr. Allah, kullarýna karþý þefkatli olandýr. (2/207)
Kadýnlarý boþadýðýnýzda, bekleme sürelerini tamamlamýþlarsa, onlarý ya güzellikle tutun ya da güzellikle býrakýn. Fakat haklarýný ihlal edip zarar vermek için onlarý (yanýnýzda) tutmayýn. Kim böyle yaparsa artýk o, kendi nefsine zulmetmiþ olur. Allah´ýn ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah´ýn size verdiði nimeti ve size öðüt olarak indirdiði Kitab´ý ve hikmeti anýn. Allah´tan korkup-sakýnýn ve bilin ki, Allah herþeyi bilendir. (2/231)
Allah, hiç kimseye güç yetireceðinden baþkasýný yüklemez. (Kiþinin nefsinin) Kazandýðý lehine, kazandýrdýklarý aleyhinedir. "Rabbimiz, unuttuklarýmýzdan veya yanýldýklarýmýzdan dolayý bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediðin gibi aðýr yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceðimiz þeyi bize taþýtma. Bizi affet. Bizi baðýþla. Bizi esirge, Sen bizim mevlamýzsýn. Kâfirler topluluðuna karþý bize yardým et." (2/286)
Artýk onlarý, kendisinde þüphe olmayan bir gün topladýðýmýzda ve her bir nefse -haksýzlýða uðratýlmaksýzýn- kazandýðý tam olarak ödendiðinde nasýl olacak? (3/25)
Her bir nefsin hayýrdan yaptýklarýný hazýr bulduðu ve her ne kötülük iþlediyse onunla kendisi arasýnda uzak bir mesafe olmasýný istediði o günü (düþünün). Allah, sizi kendisinden sakýndýrýr. Allah, kullarýna karþý þefkatli olandýr. (3/30)
Kim kötülük iþler veya nefsine zulmedip sonra Allah´tan baðýþlanma dilerse Allah´ý baðýþlayýcý ve merhamet edici olarak bulur. (4/110)
Kim bir günah kazanýrsa, o ancak kendi nefsi aleyhinde onu kazanmýþtýr. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (4/111)
Sonunda nefsi ona kardeþini öldürmeyi (tahrik edip zevkli göstererek) kolaylaþtýrdý; böylece onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uðrayanlardan oldu. (5/30)
Bu nedenle, Ýsrailoðullarýna þunu yazdýk: Kim bir nefsi, bir baþka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karþýlýk olmaksýzýn (haksýz yere) öldürürse, sanki bütün insanlarý öldürmüþ gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanlarý diriltmiþ gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçýk belgelerle gelmiþlerdir. Sonra bunun ardýndan onlardan bir çoðu yeryüzünde ölçüyü taþýranlardýr. (5/32)
Yetimin malýna, o erginlik çaðýna eriþinceye kadar -o en güzel (þeklin) dýþýnda- yaklaþmayýn. Ölçüyü ve tartýyý doðru olarak yapýn. hiçbir nefse, gücünün kaldýrabileceði dýþýnda bir þey yüklemeyiz. Söylediðiniz zaman -yakýnýnýz dahi olsa- adil olun. Allah´ýn ahdine vefa gösterin. Ýþte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öðüt alýp-düþünürsünüz." (6/152)
Onlara ayetlerimiz apaçýk belgeler olarak okunduðunda, bizimle karþýlaþmayý ummayanlar, derler ki: "Bundan baþka bir Kur´an getir veya onu deðiþtir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak deðiþtirmem benim için olacak þey deðildir. Ben, yalnýzca bana vahyolunana uyarým. Eðer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabýndan korkarým." (10/15)
De ki: "Ey insanlar, þüphesiz size Rabbinizden hak gelmiþtir. Kim hidayet bulursa, o ancak kendi nefsi için hidayet bulmuþtur. Kim saparsa, o da, kendi aleyhine sapmýþtýr. Ben sizin üzerinizde bir vekil deðilim." (10/108)
Ve üzerine yalandan kan (sürülmüþ) olan gömleðini getirdiler. "Hayýr" dedi. Nefsiniz, sizi yanýltýp (böyle) bir iþe sürüklemiþ. Bundan sonra (bana düþen) güzel bir sabýrdýr. Sizin bu düzüp-uydurduklarýnýza karþý (kendisinden) yardým istenecek olan Allah´týr." (12/18)
Þehirde (birtakým) kadýnlar: "Aziz (Vezir)´in karýsý kendi uþaðýnýn nefsinden murad almak istiyormuþ. Öyle ki sevgi onun baðrýna sinmiþ. Biz doðrusu onu açýkça bir sapýklýk içinde görüyoruz." dedi. (12/30)
Kadýn dedi ki: "Beni kendisiyle kýnadýðýnýz iþte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, eðer o kendisine emrettiðimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atýlacak ve elbette küçük düþürülenlerden olacak." (12/32)
(Hükümdar topladýðý o kadýnlara:) "Yusuf´un nefsinden murad almak istediðinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, haþa" dediler. "Biz ondan hiçbir kötülük görmedik." Aziz (Vezir)in de karýsý dedi ki: "Ýþte þu anda gerçek orta yere çýktý; onun nefsinden ben murad almak istemiþtim. O ise gerçekten doðruyu söylenlerdendir." (12/51)
Babalarýnýn kendilerine emrettiði yerden (Mýsýr´a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub´un nefsindeki dileði açýða çýkarmasý dýþýnda- onlara Allah´tan gelecek olan hiçbir þeyi (gidermeyi) saðlamadý. Gerçekten o, kendisine öðrettiðimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanlarýn çoðu bilmezler. (12/68)
(Þehre dönüp durumu babalarýna aktarýnca o:) "Hayýr" dedi. "Nefsiniz sizi yanýltýp (böyle) bir iþe sürüklemiþ. Bundan sonra (bana düþen) güzel bir sabýrdýr. Umulur ki Allah (pek yakýn bir gelecekte) onlarýn tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanýn kendisidir." (12/83)
Her nefsin bütün kazandýklarý üzerinde gözetici olana mý (baþ kaldýrýlýr?) Onlar Allah´a ortaklar koþtular. De ki: "Bunlarý adlandýrýn (bakalým). Yoksa siz yeryüzünde bilmeyeceði bir þeyi O´na haber mi veriyorsunuz? Yoksa sözün zahirine (veya boþ ve süslü olanýna)mi (kanýyorsunuz)? Hayýr, inkâr edenlere kendi hileli-düzenleri süslü-çekici gösterilmiþtir ve onlar (doðru) yoldan alýkonulmuþlardýr. Allah, kimi saptýrýrsa, artýk onun için hiçbir yol gösterici yoktur. (13/33)
Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmuþlardý; fakat düzen kuruculuðun (tedbirlerin, karþýlýk vermelerin) tümü Allah´a aittir. Her bir nefsin ne kazandýðýný O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkâr edenler pek yakýnda bileceklerdir. (13/42)
(Bu azab,) Allah´ýn her nefsi kendi kazandýðýyla cezalandýrmasý içindir. Þüphesiz Allah, hesabý pek çabuk görendir. (14/51)
O gün, herkes kendi nefsi adýna mücadele eder ve herkese yaptýðýnýn karþýlýðý eksiksiz ödenir. Onlar zulme uðratýlmazlar. (16/111)
Kendi kitabýný oku; bugün nefsin hesap sorucu olarak sana yeter." (17/14)
Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. hiçbir günahkar, bir baþkasýnýn günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiçbir topluma) azab edecek deðiliz. (17/15)
Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) baðýna girdi (ve): "Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacaðýný sanmýyorum" dedi. (18/35)
Dedi ki: "Ben onlarýn görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alýp atýverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoþa giden (bir þey) gösterdi." (20/96)
Ve Kur´an´ý okumakla da (emrolundum). Artýk kim hidayete gelirse, kendi nefsi için hidayete gelmiþtir; kim sapacak olursa, de ki: "Ben yalnýzca uyarýcýlardaným." (27/92)
Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artýk beni baðýþla." Böylece (Allah) onu baðýþladý. Þüphesiz. O, baðýþlayandýr, esirgeyendir. (28/16)
Kim cihad ederse, yalnýzca kendi nefsi için cihad etmiþ olur. Þüphesiz Allah, alemlerden müstaðnidir. (29/6)
Eðer biz dilemiþ olsaydýk, her bir nefse kendi hidayetini verirdik. Fakat benden çýkan þu söz gerçekleþecektir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan (Ýnkâr edenlerle) tamamýyla dolduracaðým." (32/13)
Hani sen, Allah´ýn kendisine nimet verdiði ve senin de kendisine nimet verdiðin kiþiye: "Eþini yanýnda tut ve Allah´tan sakýn" diyordun; insanlardan çekinerek Allah´ýn açýða vuracaðý þeyi kendi nefsinde saklý tutuyordun; oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layýktý. Artýk Zeyd, ondan iliþkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlýklarýnýn kendilerinden iliþkilerini kestikleri (kadýnlarý boþadýklarý) zaman, onlarla evlenme konusunda mü´minler üzerine bir güçlük olmasýn. Allah´ýn emri yerine getirilmiþtir. (33/37)
De ki: "Eðer ben sapacak olsam, artýk kendi nefsim aleyhine sapmýþ olurum; eðer hidayeti bulacak olsam, bu da Rabbimin bana vahyetmekte olduðu (Kur´an) sayesindedir. Þüphesiz O, iþitendir, yakýn olandýr." (34/50)
Kötü olarak iþledikleri kendisine çekici-süslü kýlýnýp da onu güzel gören mi (Allah katýnda kabul görecek)? Artýk þüphesiz Allah, dilediðini saptýrýr, dilediðini hidayete eriþtirir. Öyleyse, onlara karþý nefsin hasretlere kapýlýp gitmesin. Gerçekten Allah, yaptýklarýný bilendir. (35/8)
hiçbir günahkar bir baþka günahkarýn günahýný yüklenemez. Eðer yükü aðýr olan kimse (bir baþkasýný) onu taþýmaya çaðýrsa, -bu, yakýn-akrabasý da olsa- kendisine ondan hiçbir þey yükletilmez. Sen, yalnýzca gayb ile Rablerinden ´içleri titreyerek-korkmakta´ olanlarý ve dosdoðru namazý kýlanlarý uyarýrsýn. Kim temizlenip-arýnýrsa, artýk o, kendi nefsi için temizlenip-arýnmýþtýr. Sonunda dönüþ Allah´adýr. (35/18)
Sonra Kitabý kullarýmýzdan seçtiklerimize miras kýldýk. Artýk onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadýr, kimi de Allah´ýn izniyle hayýrlarda yarýþýr öne geçer. Ýþte bu, büyük fazlýn kendisidir. (35/32)
Ona ve Ýshak´a bereketler verdik. Ýkisinin soyundan, ihsanda bulunan (muhsin olan) da var, açýkça kendi nefsine zulmeden de. (37/113)
Her bir nefse yaptýðýnýn tam karþýlýðý verildi. O, onlarýn iþlediklerini daha iyi bilendir. (39/70)
Ýþte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çaðrýlýyorsunuz; buna raðmen bazýlarýnýz cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artýk o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ðaniy (hiçbir þeye ihtiyacý olmayan)dýr; fakir olan sizlersiniz. Eðer siz yüz çevirecek olursanýz, sizden baþka bir kavmi getirip-deðiþtirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar. (47/38)
Andolsun, insaný biz yarattýk ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduðunu biliriz. Biz ona þahdamarýndan daha yakýnýz. (50/16)
Öyleyse güç yetirebildiðiniz kadar Allah´tan korkup-sakýnýn, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayýr (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularýndan (ya da cimri tutumundan) korunursa; iþte onlar, felah (kurtuluþ) bulanlardýr. (64/16)
Ey Peygamber, kadýnlarý boþadýðýnýz zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boþayýn ve iddeti sayýn. Rabbiniz Allah´tan korkun. Onlarý evlerinden çýkarmayýn, onlar da çýkmasýnlar; ancak açýk ´çirkin bir hayasýzlýk´ göstermeleri durumu baþka. Bunlar Allah´ýn sýnýrlarýdýr. Kim Allah´ýn sýnýrlarýný çiðnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiþ olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasýndan bir iþ (durum) oluþturur. (65/1)
Geniþ-imkanlarý olan, nafakayý geniþ imkanlarýna göre versin. Rýzký kýsýtlý tutulan da, artýk Allah´ýn kendisine verdiði kadarýyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiðinden baþkasýyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüðün ardýndan bir kolaylýðý kýlýp-verecektir. (65/7)
Ve yine hayýr; kendini kýnayýp duran nefse de and ederim. (75/2)
Hayýr; insan, kendi nefsine karþý bir basirettir. (75/14)
Kim Rabbinin makamýndan korkar ve nefsi heva (istek ve tutkular) dan sakýndýrýrsa, (79/40)
hiçbir nefsin bir baþka nefse herhangi bir þeye güç yetiremeyeceði gündür; o gün emir yalnýzca Allah´ýndýr. (82/19)
Nefse ve ona ´bir düzen içinde biçim verene´, (91/7)
Ynt: Nefis By: ceren Date: 29 Eylül 2017, 18:01:15
Esselamu aleykum.rabbim bizleri nefsine hakim olan ve nefsini ýslam yolunda terniye eden kullardan eylesin inþallah. ..
Ynt: Nefis By: Bilal2009 Date: 29 Eylül 2017, 19:39:27
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri nefsine uyanlardan eylemesin Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Nefis By: Sevgi. Date: 30 Eylül 2017, 15:32:07
Mevlam bizleri bian bile nefsimizle baþbaþa býrakmasýn inþaAllah
radyobeyan